2 Ağustos 2014 Cumartesi

Maydanoz Time:Film-Amelie

Herkese tekrardan merhabalar efenim...Yaz başlarında izleyip yaz sonların da daha yazmak yeni kısmet olan Amelie filmi ile karşınızdayım.Bir film ancak bu kadar tatlı olabilir diye söze başlamak istiyorum.Yumuşak hatlı ve bence en iyi sanat filmlerinden biri.Hiç bir halt anlatmayan Pulp Faction'dan bin kat daha iyi bir Fransız filmi Amelie.Konusunu alt tarafta verdim zaten o yüzden hemen filmi izlerken aldığım notlara geliyorum...

Dilencinin para verildiği halde ''Pazarları çalışmam '' demesi çok hoşuma gitti.

Filmlerden genelde bariz hatalardan ya da sıkıcı taraflardan biri olarak görülür oyuncunun kameraya dönük konuşması oysa benim bu filmde çok hoşuma gitti seyirciyle bariz iletişim kurulması oldukça hoştu.

Audrey çok sevdiğim bir oyuncu.Bu role ondan başkası yakışır mıydı bilemiyorum.Çok tatlı,kırılgan ve çok narin.

Tanımadığı insanların evlerine girip çıkmak büyük cesaret vallahi o kadar utangaç görünen bir kızın cesareti biraz hayret verici geldi bana.

Korku tüneli sahnesi çok garibime gitti ilk defa gördüm canlı adamların orada çalıştığını ayrıca adam kızı taciz mi ediyo korkutuyor mu belli değildi  :)

En son sahnelerde Audrey ağlamayı beceremedi onun yerine ben ağlağı ağladım adama o kadar tatlılık yaptıktan sonra kavuşamasalardı yönetmeni ve senaristi bulur ağızlarına 2 tane çakardım herhalde...

Ve unutulmaz replikler....

-Ben kimsenin gelinciği değilim.

-İki insanı birbirinden hoşlandığına ikna et sonra kaynasınlar ilk görüşte aşk budur!

-Bu çocuk babası işerken olmuş olmalı!

-Sensiz şimdi ki duygularım ancak geçmişin kuru bir kabuğu olabilir.

-2 kalp krizi geçirdim 1 kürtaj oldum.
-Çok şükür

-Oysa siz bir sebze bile olamazsınız çünkü enginarın bile bir kalbi vardır.


Konusu:Amélie Poulain, bir doktor olan babası tarafından diğer çocuklardan, kalp hastalığı olduğu gerekçesiyle, uzak yetiştirilen bir çocuktur. Aslına bakılırsa babasının yanlış bir teşhisidir bu, çünkü Amélie’nin babasıyla kurduğu nadir fiziksel temas babasının sağlık kontrolleriyle gerçekleşmektedir ve bu kontroller sırasında Amélie heyecanlanmakta, kalp atışı hızlanmaktadır. Amélie’nin annesiyse, en az babası kadar nevrotik bir kadındır. Amélie küçük bir çocukken, annesi, Notre Dame Kilisesi’nin tepesinden atlayan bir kadının üzerine düşmesi sonucu vefat etmiştir. Böylece babası daha da sessiz ve silik biri olmuş, kendisini eşi için ilginç bir anıt mezar düzenlemeye adamıştır. Amélie de bu yalnızlığın ortasında kendini eğlendirebilmek için, oldukça ilginç ve derin bir hayal gücü geliştirmiştir.

Büyüdüğünde, Amélie Montmartre’da bir café olan ve eski bir sirk göstericisi tarafından yönetilip, birçok ilginç kişinin çalıştığı Çift Değirmen’de garson olarak çalışmaya başlar. 22 yaşındayken, Amélie için hayat oldukça basittir; kahramanımız birkaç başarısız romantik ilişki denemesi sonucunda, kendisini crème brûlées’siyle bir çaykaşığı ile oynamak, gün ışığında Paris’te yürüyüşe çıkmak, St. Martin’s Kanalı’nda taş sektirmek, yüzeyi hoşuna giden taşları toplamak gibi çeşitli küçük zevklere adamış ve hayal gücünü tamamen serbest bırakmıştır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kore Dizisi : Queen Of Tears

 Herkese merhabalar efenim, Netflix de şu an güncel olan bir diziden bahsedicem. Baş roldeki adamı çok sevmesem de onun baş rolünde olup da ...