29 Eylül 2016 Perşembe

Türk Dizi - 2016 Yaz Dizileri !

Herkese merhabalar efenim ...

Bloğumda 3 yıldan beri süren bir gelenek oldu artık normalde Kore dizilerine taktığımdan beri Türk dizisi izlemiyorum  maalesef.Genelde yazları evden pek çıkmadığım içinde akşamları illa ki Tv açık oluyor ve bazı dizilere daha doğrusu artık "uyarlamalara" gözüm takılıyor.Zaten artık bir çok dizi Kore dizileriden uyarlama olduğu için daha önceden izlemiş oluyorum en azından konu oldukça tanıdık oluyor maalesef artık pek orijinal senaryolar göremiyoruz Türk dizilerinde.

Neyse efenim devamını çok fazla getirememiş olsamda bu yaz izlediğim Türk dizilerinden bahsetmek istedim her yaz sonu yaptığım geleneksel bir şey oldu artık bu gelenekleri bozmak olmaz ama yinede ben Kore dizisi izlemeye devam ediyorum :)

Tatlı İntikam

Pelin, yıllar önce yüzüne bile bakmadığı Tankut’u aramaya başlar..
Aşkta bir türlü yüzü gülmeyen Pelin,  nihayet şeytanın bacağını kırar ve hayallerindeki erkekle evlenmeye karar verir. Ancak müstakbel damat Tolga, nikah günü ortadan kaybolur ve Pelin, aşık olduğu adam tarafından düğününde terk edilir. Bütün bu olanların ardından görmüş geçirmiş bir kadın, Pelin’in mutlu olamama sebebinin, geçmişte üzdüğü birinin ahından kaynaklandığını söyler. Her şey, Pelin’in bu ahın peşine düşmesiyle başlar…
Bir anda geçmişini sorgulamaya başlayan genç kızın karşısına, üniversite yıllarında ona aşık olan Tankut çıkar. Üniversitedeyken Pelin tarafından herkesin önünde kalbi kırılan ve aşağılanan Tankut, yaşadıkları yüzünden okulu bırakmak zorunda kalmış ve tüm hayatını değiştirmiştir. Yurt dışına gidip uzun yıllar orada yaşayan ve aşçı olan Tankut, Türkiye’ye bambaşka biri olarak döner ve kendi restoranını açar.  Pelin ise Tankut’u bulup ondan özür dileyeceğini ve peşindeki bu kara büyüden kurtulacağını düşünmektedir. Ancak, işler Pelin’in sandığı kadar kolay olmayacaktır çünkü Tankut hiç de onun bıraktığı Tankut değildir. Tankut için de artık intikam zamanı gelmiştir.


Hayatımın Aşkı

Bütün arkadaşları evlenmiş ya da evlenecek olan Gökçe’nin bu durum artık canına tak etmiştir. Gökçe ne yapıp edip, müdürü Demir ile evlenecektir.
30 yaşına basmasına bir kaç gün kala Gökçe, yıllardır hayranı olduğu, yakışıklı, karizmatik ama bir o kadar da uzak patronu Demir’i sevgilisi yapmaya ant içer. Arkadaşlarının evlenmesine daha fazla seyirci kalmayacaktır! Demir’i elde etmek için daha yeni tanıştığı Kaan’ın yardımını da alarak eline geleni ardına koymaz.
Bu sırada Gökçe’nin eline, çalıştığı ajansta sonunda terfi edebilmesi için çok büyük bir fırsat geçer. Eğer bu fırsatı iyi değerlendirebilirse Demir’in dikkatini çekebilecektir. Hayatının aşkını bulmaya çalışırken maceralara sürüklenen Gökçe çok kararlıdır.


Baba Candır

Baba Candır, uzun yıllar önce eşini kaybedince, üç çocuğuna hem babalık hem annelik hem de “hayat koçluğu” yapmak zorunda kalmış, emektar bir yufkacı olan Salih’in başından geçen bazen neşeli, bazen de hüzünlü olayları anlatıyor. 

Salih’in üç çocuğu da büyümüş ve hayata atılma yaşına gelmiştir. Salih’in hayattaki tek amacı çocuklarının hem iş hayatında, hem de özel hayatlarında mutlu olduklarını görmektir. Çocuklar ise, artık büyüdükleri için, babalarının sözünü pek dinlemeden, kendi başlarının çaresine kendileri bakmayı, yani hayatı kendi bildikleri gibi yaşamayı tercih etmektedirler. Ancak üç çocuk da henüz kendi evlerine çıkacak kadar yeterli bir ekonomik özgürlüğe kavuşamadıkları için, halen babalarının evinde yaşamaktadırlar. Aslında bu durum Salih’in de işine gelmektedir; çünkü, ne kadar büyümüş olurlarsa olsunlar, babalarının gözünde onlar hala küçük bir çocukturlar ve babalarının ilgisine ve korumasına ihtiyaçları vardır. 





Hayat Şarkısı

Kerim ile evlenmeyi düşleyen Hülya amacına ulaşır; fakat hiç beklemediği bir sürprizle karşılaşır.
Bayram’ın küçük oğlu Kerim, Almanya’da okuduğu fakülteden mezun olmak üzeredir. Kurban bayramı tatili için İstanbul’a gelir. Babasının yıllar önce çocukluk arkadaşı Salih’e verdiği sözü tutmaya kararlı olduğunu ve hala köylerinde yaşayan Salih’in büyük kızı Melek ile evlendirileceğini öğrenir. Kerim, babasının zoruyla köye geldiğinde Melek’in de bu evlilikten kaçınmak için sebepleri olduğunu öğrenir ve çok rahatlar.  
Melek’in kardeşi Hülya, ilk gördüğü günden beri Kerim’e aşıktır ve onun Kerim ile ilgili planları çoktan devreye girmiştir.


Seviyor Sevmiyor 

"She Was Pretty" adlı Kore dizisinin birebir aynısı o yüzden daha önce orijinalini yazdığım için burada konusunu yazmadım.



Aşk Laftan Anlamaz 

Hayat bir sabah uyandığında annesi Emine’yi karşısında bulur. Altı aydır iş bulamamasının sonucu olarak memleketine geri dönmeye zorlanır. Uzun yakarışlardan sonra yumuşayan Emine kızına sadece bir gün müddet verir. Hayat, telaşlı ve umutsuz bir şekilde görüşmeye giderken yakışıklı iş adamı Murat’la karşılaşır. Kavgalı bir şekilde ayrıldıktan sonra ikinci görüşmesi için, tekstil alanında önemli bir marka olan Sarte’ye doğru yola çıkar. Bitik bir halde asansöre bindiğinde ise küçücük bir yanlış anlaşılma sonucu kendini asistan olarak işe başlamış bulur, üstelik tamamen başka bir kimlikle! Hayat, bu olanları nasıl düzelteceğini düşünürken olaylar iyice arapsaçına döner. Ertesi gün işyerine gittiğinde karşısında Murat’ı görür. Üstelik patronu olarak! Bir an önce oradan kurtulmaya çalışan Hayat, iyice köşeye sıkışır. Çünkü yerine geçtiği Suna, tüm yaşananları öğrenmiştir.



27 Eylül 2016 Salı

Maydanoz Time : film - A Dangerous Method

Herkese merhabalr efenim ...

2 gündür şu lanet internet olaylarıyla uğraştığım için maalesef yazamadım pek bir bir şeyler ama nihayet halledebildim bundan sonra yine her gün birlikteyiz elbette yeni keşiflerle :)

Biliyorsunuz ki ben okullar açılınca "inek öğrenci" modülüne bürünüyorum resmen sadece derslerim değil ilgi alanlarımda bir anda psikoloji üzerinde dönmeye başlıyor eh durum böyle olunca bende bunu sizlere yansıyorum elbette.

Zaten daha önce izleme listeme koyduğum ama bir türlü izleyemediğim filmi derste hocamız önerince izlemek farz oldu deyip açtım Allah'ım izlemez olaydım resmen Jung'tan nefret ettim ama yine Freud bizim babamız o konuda fikrim değişmedi Allah'tan.

Eğer psikolojiye ilginiz varsa filmi izlemenizi öneriyorum onun dışında bence hiç bir halta yaramaz bir film.Resmen Jung'un yediği naneleri anlatıyor diyebiliriz.Ayrıca bu filmde bir kez daha Keira'nın oyunculuğunun mütüşlüğünü görmüş oldum bu kadını boşuna sevmiyorum yahu.

Neyse efenim Jung bilen bilir Freud'un öğrencisi tadında ama onunlada bir çok konuda ters düşen bir bilimadamı.Kendisi evli ve 2 çocuk babası ayrıca döneminde ünlü doktorlarından biri.Aslında adam tam bir "bir psikolog nasıl olunmaz"ın cevabı gibi olmuş bu filmde.Çünkü üst seviyede psikolojik bir rahatsızlığı (içinde tacizde olan) bir kadını tedavi ediyor üstüne bir güzel kadınla yatıyor üstüne bir güzel sanki iyi bir halt yiyormuş gibi kadını kırbaçlıyor,cinsel zevk niyetine azap veriyor karısını aldatıyor derken "ulan ben ne yapıyorum" diye birden kendi kendine aydınlanıyor ve bir skandal olmasını önlemek için bu metresini terkediyor.Kadında iyice hırs yapıyor doktor oluyor hatta Freud'un yanında çalışmaya başlıyor falan fıstık.

Yalnız bu kadar halt yerken Jung beyimiz bir de üstüne utanmadan Freud'a "Üstat sende her şeyi cinselliğe bağlıyon olur mu öyle şey ehee " diyor.

Allah'ın sığır Jung'u sen bi zevk uğruna karını aldattın , 2 çocuğunu babasız bıraktın üstüne hasta bir kadınla yatıp ona bir güzel eziyet ettin bir de gelmiş Freud'u eleştiriyon dingil !

Neyse filmi izlerken zaten baya bi küfür ettim umarım kemikleri sızlamıştır.Benim hobim olan her şeyde durumlar hep karışık arkadaşlar Edebiyatta da psikolojide de böyle vallahi.Bi gidip matematiği sevemedim ne güzel herkes onda kafayı çalıştıyıor yapıyor bi teori ohh mahşallah ortalığı karıştırmaya ne gerek var.Bunlar hep bi skandal hep bi marjinallik peşinde ...


25 Eylül 2016 Pazar

Maydanoz Time : Kişisel - SadeveDerin'in Hayal Mimi !

Herkese merhabalar efenim ...

Uzun süredir mimlenmemiştim çok sevgili arkadaşım Sadevederin beni mimleyince kolları sıvadık bakalım :)

1. Hayal kurmaktan hoşlandığınız bir yer ya da zaman dilimi var mı?

Tuvalet :D

2. En çok nelerin hayalini kurarsınız?

Geleceğimin ya da ünlü bir oyuncu olduğumun (Ne alaka sormayın sanırım bu benim gizli fantezim)

3. Şimdiye dek çok hayalinizi gerçekleştirdiniz mi?

Bir zamanlar "Ölmeden Önce Yapmak İstediklerim " diye bir listem vardı sanırım bu listeden en fazla 3-4 tanesini gerçekleştirebildim ama küçük küçük hayallerimi gerçekleştirdim diyebilirim aslında Üniversiteye gitmek gibi :)

4. Henüz gerçekleşmemiş ama illa da gerçekleşecek dediğiniz bir hayaliniz var mı? Sakıncası yoksa anlat çabuk nedir?

Tabiki de Güney Kore'ye gitmek enin sonunda bir gün gidicem ve o özendiğim bütün şeyleri yapıcam !!!

Bu mimi okuyan herkesi mimledim ! 

Sevgiler :D

24 Eylül 2016 Cumartesi

Maydanoz Time : Kitap - Kafes Josh Malerman

Herkese merhabalar efenim ...

Bugün Balıkesir'de çok güzel bir hava var.Hafta sonu oldukça güzel geçeceğe benziyor bunun şerefine bir kitap postu yaparım didim !

"Kafes" uzun zaman Çok Satanlar 'da olan ve bir çok blogta gördüğüm ama konusunu dahi bilmediğim sadece Polisiye bir roman diye tahmin ettiğim bir kitaptı.Kütüphanede görünce hemen üzerine atladım elbette ve 3-4 gün gibi kısa bir sürede heyecanla okuyup bitirdim.Cidden çok sürükleyici ve aldığı konumu hakeden bir kitap olmuş bence ama bir kaç nokta bana eksik geldi açıkçası.

Konusu aslında çok alışageldik.Zombi yerine türü bilinmeyen "yaratıklar" dünyayı istila ediyor eğer bu yaratıklara bakarsanız beyniniz bunu kaldıramıyor ve delirmeye başlıyorsunuz ya çevrenizdeki ya da kendinizi öldürüyorsunuz o yüzden hiç bir şekilde evden dışarı çıkmamanız lazım.Eğer çıkarsanızda dış dünyayı görmemeniz  , "Gözlerinizi Asla Açmamanız Lazım !" 

Kitabın sonuna kadar benim merak ettiğim tek şey bu yaratıkların neye benzediği nerden geldiği ve nasıl bir etki yarattığıydı insan beyninde ama hiç bir açıklama olmadan yazar hikayeyi bağlamış ve bitirmiş.Kitabın akışına göre bence çok vasat bir sonmuş gibime geldi bunun dışında gerçekten çok saran bir hikaye.


22 Eylül 2016 Perşembe

Maydanoz Time : Mobil - WebToon Okuma Uygulaması !

Herkese merhabalar efenim ...

Sonbaharı yaşayamadan resmen kışa geçtik ! Bu ne soğuktur yarabbi diyerekten bugünün postunu yazmaya başlıyorum sevgili takipçilerim !

Kore manyaklığımı artık bilmeyen kalmadı bence.W dizisi ile birlikte Webtoonlara merak saldım şu sıralar.WebToon Nedir ? diye soracak olursaniz bir çeşit Manga yani hikayelerin çizimleştirilmiş hali.Googleplayde Line Webtoon uygulamasından İngilizce ve Türkçe olarak bir çok hikaye bulabilirisiniz eğer Liar Game tarzı böyle kafa yorduran her bölüm sonunda aklınızı fikrinizi alan bir şey ile başlamak isterseniz Dice benim favorim sanırım şu an  120 'ye yakın bölümü Türkçe olarak bulunmakta.

Eğer daha böyle romantik bir şeyler isterseniz de Siren's Lament'i öneririm daha çok fantastik-romantik diyebiliriz sirenler (denizkızları) hakkında bir hikaye.

Webtoon bence Mangalardan daha iyi.Çünkü hem okunması daha kolay hem de çizimler renkli ve aralıklı olduğu için göz yormuyor.

Eğer bu tarz şeyleri seviyorsanız bence hemen bu uygulamayı indirin ve dediğim hikayeler bir göz atın özelliklede şiddetle Dice'ı öneriyorum bu zamana kadar okuduğum en zekici kurgulanmış hikayelerden biri Fantastik olduğu için diziye çevrilmesi biraz zor olabilir ama bence kesinlikle live action u yapılmalı en azından böyle bir hikaye kesinlikle çok ilgi görür :)




20 Eylül 2016 Salı

Maydanoz Time : Dizi - Orange

Herkese merhabalar millet !

Bugün yine tazecik bir 2016 animesi ile devam ediyoruz.

Yine bir kardeş klasiği olarak kardeşimin bana önermesiyle birlikte izlediğimiz ve her hafta yeni bölümü gelene kadar konuyu nereye bağlayacaklarına dair türlü teoriler ürettiğimiz beyin yoran bir anime oldu ama o kadar heyecanla beklememize rağmen sonunda maalesef ikimizde tatmin olamadık çünkü bekleninden daha vasat bir sonla bitti kafamızda bir çok soru işaretiyle öylece ortada kaldık maalesef.İnsan bu kadar güzel ve heyecanlı başlayan bir animeden elbette çok fazla şey bekliyor çünkü ortada çözülmesi gereken bir çok gizem vardı.Ve her bölümde bir şey daha açığa çıktı ve yeni teoriler üremeye başladı.

Spoiler vermek istemediğim için daha fazla anlatmak istemiyorum ama mutlaka izleyin dedim animlerden biri oldu sonunu da artık mazur görücez ne yapalım ?

Kısaca konusu :

Bir gün Naho Takamiya, on sene sonraki kendisinden bir mektup alır. Naho okumaya devam ettikçe, mektubun sınıfına yeni nakil olan Kakeru Naruse isimli bir öğrenci dahil, olayları günü gününe anlattığını görür.

On sene sonraki Naho, mektupta sürekli pişmanlıkları olduğundan ve özellikle Kakeru'dan bahsederek geçmişteki Naho'nun doğru kararlar almasına emin olarak hatalarını düzeltmesini istediğinden bahseder. Daha şaşırtıcı olan şey ise Naho on sene sonra Kakeru'nun artık onlarla beraber kalmadığını öğrenmesidir. Gelecekteki Naho, geçmişteki benliğinden Kakeru'ya göz kulak olmasını ister
.




19 Eylül 2016 Pazartesi

Maydanoz Time : Kitap - Bitanem Candan Özer

Herkese yeni bir okul döneminden merhabalar efenim !

Bu okul döneminde de elbette bol bol kitap okuyalım diye bir kitap postu ile başlamak istedim.

Şu an Balıkesir'de yim ve haliylen okulum başladı yine elimden geldiğince sık sık yazmaya çalışacağım elbette ama yazamasamda siz beni biliyorsunuz :)

Neyse efenim 2 haftadan fazla bir süredir okumak için adeta çırpındığım kitabı nihayet sonlandırdım çünkü kitap ciddi anlamda gitmiyor hep aynı tarzın ve aynı şeylerin üzerinde dönüp duruyor.Yazara ve diline daha önce okuduğum "Araf" kitabından alışmıştım oysa ama bu kitap beni çok bunalttı o yüzden bu kitaba maalesef ki Araf gibi bakamıcam.

Yazar yabancı aşk romanlarından alışık olduğumuz bir stille Bugün ve Dün 'ün ayrımı şeklinde yapmış.Bir kadın ve adamın yaşlılık halleri ve gençlik halleri.Elbette onca sene kavuşamamışlar.Adam zaten görücü usulüyle herhangi bir kadınla evlenmiş hatta tanıştıklarında bile evliymiş zaten ben oraları sonradan anladım , daha önce de dediğim gibi yazarın biraz karışık bir uslübü var. 

Gençlikleri darbe yılına denk geldiği için büyük sıkıntı içinde Türkiye.Olaylar Hatay bilhassa İzmir'de geçiyor.Bol bol Kemeraltı ve Alsancak anlatılıyor.Kitabın tek sevdiğim tarafı buydu herhalde.Bildiğim yerlerin olması daha bi gerçekçilik katıyor.

Kadın gençliğinde evlenmiş boşanmış ve tek başına ayakta durmaya çalışan biri.Hem o yılların zorluğu hem de kadının iş bulamaması üzerine açlık,kira maddi sıkıntılar çok fazla çekiyor.O satırları okurken ben psikolojik olarak acıktım siz düşünün yani :/ Allah kimseyi açlıkla sınamasın çok çok zor bi şey !

Yalnız ve dul bir kadın olmak o zaman da bu zamanda çok zor azizim.Öyle adamı kolay kolay bırakmazlar zaten bırakmadılar da bu kadını da kadında zaten şansta yok Lezbiyenlerin Fuhuş yaptığı bir yer bile yanlışıkla düşüp üstünede polis baskınında içeri atıldı düşünün yani !

Uzun uzun paragraflar ve standart puntodan biraz daha küçük yazıldığı için bi süre sonra içinize bay geliyor maalesef ayrıca konular çok ayrı tellerden gitmeye başlıyor bi yerden sonra ...


Kore Dizisi : Queen Of Tears

 Herkese merhabalar efenim, Netflix de şu an güncel olan bir diziden bahsedicem. Baş roldeki adamı çok sevmesem de onun baş rolünde olup da ...