Maydanoz Time:Film-Göçebe

Herkese merhabalar efenim!Bu film postumuz da yıllar yıllar önce kitabını bir hevesle alıp okuduğum ama şu anda hatırlamadığım bazı olaylar sonucunda kitabı yarı da bıraktığımdan ne anlattığına dair filmini izleyene kadar hiç bir fikrimin olmadığı ama filmi izledikten sonra nereye koydum lan ben bu kitabı anaa 2.el kitapçılığa verdim herhalde dediğim ve için için üzüldüğüm bir film ile karşınızdayım.Evet gayet uzun bir cümle oldu farkındayım!Ben takıntılı bir manyağım malum beni az çok yazılarımdan tanıdınız artık bu takıntılarımdan biri de hiç bir kitabı dünyanın en sıkıcı kitabı da olsa yarım bırakamam bu kitap hayatımda yarım bıraktığım ilk kitap herhalde ama ne oldu da yarım bıraktım o kısmını inanın hiç hatırlamıyorum tee Alacakaranlık manyağı tipik bir ergen olduğum zamanlardı siz düşünün artık tee ne zamandı yani :)
Neyse biz gelelim filme bence gerçekten çok süper ve üzerinde durup düşünülesi bir filmdi.Son insan olsanız siz ne yapardınız?Psikolojik açıdan aslında bir çok alınması gereken mesajı içinde barındıran bir filmdi benim için kızın içinde 2 kişinin birden olması bir kendisi bir içinde ki uzaylı kız ile konuşması o sahneler gerçekten etkiliciydi.Ütopik uzay filmlerini gerçekten pek sevmiyorum fantezi boyutlarımı aşıyor malesef çok duymama rağmen Star Wars'ı bile açıpta izlemedim düşünün bende ki merakı yani(!) ama bu yaz izlenicek listeme de Bilge'nin(şu anda ki en yakın yakın hatta ekstra yakın arkadaşım oluyor her haltımız aynı olduğundan onun zevkine güveniyorum ve film listeme ekliyorum.)tavsiyesi...Sonuç olarak bence siz de bu filmi izlenicekler listenize biran önce ekleyin! :) Konusuna gelirsek:
Dünya bir uzaylı türünün istilasına uğramış ve maalesef insanlık virütik biçimde yayılan bu çok güçlü türe yenik düşmüştür. İnsan bedenlerine hiçbir zarar vermeden bilinçlerini ve ruhlarını ele geçiren ve Wanderer denilen bu tür bir şekilde dünyaya da barışı getirmiştir. İstila sonrası bedeni ve zihni ele geçirilmeden kalan bir avuç insan grubu yakalanmadan yaşamaya çalışmaktadır. Melanie Stryder'dan bu insanlardan biriyken Jared Hower adında hala 'insan' olan bir genç ile karşılaşır ve ikili çok geçmeden aşık olur. Güvenli bölgede olmadıkları için Melanie bir şekilde yakalanır ve istilacıların eline geçer. Bedeni ve zihni artık ele geçirilmiştir. Melanie'nin güçlü duygularını ve iradesini kullanarak yeryüzünde yaşayan son insanların yerini tespit etmeye çalışan güçler, genç kıza tam anlamıyla hakim olabilmişler midir? 
Alacakaranlık serisiyle dünyayı sallayan Stephenie Meyer'ın romanından bilim-kurgu ve gerilim sinemasının başarılı yönetmeni Andrew Niccol tarafından uyarlanarak beyazperdeye aktarılan filmin başrolünü ise genç oyuncu Saoirse Ronan üstleniyor.

Maydanoz Time:Dizi-My Girl

Awisstaaa!Hahha böyle mal mal bağırdığımı duyanlar artık 100 m öteden Buse geliyor diyor neden çünkü durduk yere Kore'ce Lezzetli diyen bir kız var :) Hem de durduk yere bir şey yemediği halde.Bildiğim nadir Kore kelimelerinden biri olunca ve bağırarak söylendiği için çok seviyorum bu kelimeyi :) Neyse Kore'den bahsettiğimiz için elbette bu Dizi postumuz da uzun süreden sonra yine bir Kore dizisiyle devam edicez.Benim bebişimin ağzını burnuna kurban olduğumun beni böyle sapık manyak bir kız yapan şu sıra bu dizide ki partneri ile oynadığı Hotel King'te ve gerçek kişiliğini gösterdiği Roommate programı ile baştan sona aşık olduğum Wookie'min Kore televizyonlarında ki ilk dizisi diyebiliriz.Ama bu halin ne la Wookie?Tamam ağız burun aynı ağız burun da o saçlar yarrabi bi insan bu kadar mı değişir kadına estetik yaptırdı ondan değişti bu kadar dedikte(bu arada estetikli hali ayrı bir taş olmuş bu hali çok köylüydü.)Wookie'ye ne oluyor adam bildiğiniz evrime kafa atmış.Gençliğinden nefret ettim adamın görmek istemiyorum bu hallerini!30 yaşına ne zaman girdi adama bir yakışıklılık bi taşlık geldi olgunlaştı yahu!Neyse benim daha fazla Lee Dong Wook sapıklıklarıma sizi maruz etmicem ve şimdilik(!) içime atıyorum ve diziye geliyorum evet nihayet(!)... Yalan dolan bir aşk hahah kesinlikle komedinin dibiydi bu dizi aylar aylar önce izledim düşünün ama tadı damağımda kalan nadir dizilerden.Wookie her zaman ki gibi buzdolabı zengin bir genci canlandırıyor günlük hayatında çok gülen bir adamken dizilerde hep buzdolabı ayda yılda gülen bir adam görüyoruz ama bu halleride ayrı bir karizma bak yine ya :)Neyse konuya gelelim artık....
Gong Chan’ın hasta büyükbabasının son isteği, kayıp olan torununu bulmaktır. Gong Chan’da, büyükbabasının bu isteğini yerine getirmek için yıllardır onu aramaktadır. Yine böyle bir zamanda, hayat dolu ve güzel Yu Rin ile tanışır. Yu Rin, bir tur rehberidir ama sıkıştığı her an seri şekilde yalan söyleyebilen bir kızdır. İkisinin karşılaşması, ortak noktalarda birbirlerine yardım etmeleriyle ve birbirlerinden yavaş yavaş etkilenmeleriyle devam eder.
Büyükbabasının durumunun ağırlaştığını öğrenen Gong Chan, Yu Rin’den, gerçek kuzenini bulana kadar, sahte kuzeni olmasını ister. İlk başlarda Yu Rin bunu kabul etmese de, daha sonra paraya olan ihtiyacı ve yaşlı bir adamın son isteğini yerine getirme arzusuyla, bir günlüğüne bu teklifi kabul eder. Ama işler beklendiği gibi gelişmez.
İşin içine, Yu Rin’den ilk görüşte hoşlanan Gong Chan’ın en yakın arkadaşı ve iş ortağı Jung Woo ve Gong Chan’ı, tenis kariyeri için terk eden sevgilisi Seo Hyun ve buna birde, ölmek üzere olan büyükbabanın, torununu gördükten sonra hızla iyileşmesi de eklenince, bir günlük diye başlanan kuzen + torun olma serüveni, içinden çıkılamaz bir hal alır.





Edit:Kızın halleri çok tatlıydı dizide durduk yere yolun ortasında yalandan bayılıp kalması sürekli adama eğlenceli yalanlar söylemesi hahah :)

Maydanoz Time:Müzik-Lana Del Rey West Coast

Herkese merhabalar efenim!Daha demin Gökçeada'da 6.7 civarlarında deprem olmuş İzmir'de de oldukça hissedildi koltukta yatarken bildiğiniz yay gibi sallandık vallahi.Yaklaşık 1 dk'ya kadar sürdü lambalar ve vitrin hafif sallandı vallahi Gölcük depremini yaşamış bir insan olarak acayip tırstım diyebilirim 2 gün önce de akşam çok hafif sallanmıştık o zaman annemler dahi hissetmemişti ama ben koltuktayken hissettim bir de akşam evde yalnızdım nasıl yusuf yusuf oldum tahmin edebilirsiniz.Daha çok Çanakkale'de hissedilmiş benim çocukluk arkadaşım da orda ne yaptılar acaba ya şimdi bazı kanallar veriyor Çanakkale'de çok dayanıklı olmayan 1-2 evde hasar varmış herhalde...Ben burda korkudan altıma etmişken ordakileri hiç düşünemiyorum.Umarım devamı gelmez diyelim ve bugünlük sadece müzik postu yapacağım.Lana Del Rey'in yeni klibi ve şarkısı West Coast'u izleyelim ve dinlenelim ayy daha fazla yazamıcam elim ayağım titride yahu Allah göstermesin yarrabim!

Maydanoz Time:Kırmızı Halı-2014 Cannes Film Festivali

Merhaba kırmızı halı severler!2 gündür devam eden Cannes Film Festivalinden taze taze bir post yapalım dedim bu posttan sonra elbette günün postuda gelicek bu yüzden takipte kalın bakalım yılın en çok beklenen kırmızı halısına kimler katılmış...
İlk olarak Biber'in ex-girlfriend'i olarak anılan yüzü güzel aklının olduğundan şüphe ettiğim Barbara Palvin ile başlıyoruz.Yeni saç rengi tam bir beter böcek..Fındık kabuğu güzelim saçlarını koyult koyult Adriana Lima özentisi gibi bir şey olmuşun! Seni günahım kadar sevmesem de elbisene ve çantana malesef bok atıp çirkeflik yapamıcam çünkü cidden çok güzelmiş ve kendisine de çok yakışmış zilli...
Kellan Lutz ile devam ediyoruz.Adam taş yahu daha ne diyim...
Conchita kendisi Eurovision şarkı yarışmasının birincisi oluyor duymayan bilmeyen varsa şarkısını sesinin hiç bilmiyorum fakat sakalları ve tamamen kadın görünüşü ile kazandığı 100 m'den belli oluyor elbette.Bu arada yakından baktım da eğer kendisi erkekse ve bu hale sadece gösteri şov amaçlı girdiyse kendisini tebrik ediyorum çünkü benden daha seksi bir kadın olmuş maşallah tü tü tü nazar değmesin benim bacıma.Eğer kadında ve o sakallar takmaysa gerçekten makyözü çok iyi yapmış o yüzden de tebrik ettim eğer çift cinsiyetliyse iki halini de çok iyi buldum ve Allah'a havale ettim.
Milla Jovovich.Ahh bu kadına her zaman bayılmışımdır her zaman çok asil giyinir ve dimdik hep asil durur diyecektim ki tam da bu haliyle lafları ağzıma tıkadı resmen bu omuzlarındaki bayatlamış kükrkçükler mi dersiniz geniş alnını daha da belirginleştiren gerilmiş alttan topuzu mu dersiniz elbisenin rüküşlümü dersiniz ne derseniz diyin tercih sizin...
Heidi Kulum yürüüü ya kulum demiş Allah Heidi yürümüş gördüğünüz gibi bu yüzden Allah kendisine ne nimet verdiyse bizleres unmuş.Bebe mavisi elbisesiyle derin bacak dekoltesi ve göğüs dekoltesi ile gecenin en açık kadını ilan ediyorum kendilerini devaamm bebemm!
Nicole Scherzinger Allah canımı alsın ilk baktığımda o olduğunu anlayamdım yoo siyah her zaman ki elbise seçiminden değil yoo her zaman ki saç stili ve ten renginden de değil kafasını biraz yukarı kaldırmış acaba ondan mı yoksa saçlarının rengini mi açmış töbe yarabbi yok bulamadım bu kadında bir değişiklik var ama ne?
Dita Von Teese.Bu kadın hiç bir kırmızı halı da çizgisini bozmadı yarabbi her zaman ki gibi seksi güllü dallı elbiseler her zaman ki gibi retro kıvrık siyah saçlar her zaman ki hatta aynı numara da bile olan kırmızı ruj...
Alessandra Ambrosio.Beyaz elbisesi belden dekoltesi derin göğüs dekoltesi derin bacak dekoltesi Allah açılmayan gösterilmeyen bir yer kaldı mı ? Buna rağmen elbisenin tasarımı bi harika dostum!Kadın işi biliyor da geliyor...
Aishwarya Rai.Bu kadını görünce Jai Hoo şarkısını söyleyesim geliyor nedense diyemiyorum çünkü kadın Bollywood güzeli yahu! Ama ciddi anlamda güzeli yani!Gözler mi dersiniz beyaz teni mi yoksa şu şahane göğüs detaylı elbisesi ve saçları mı hmm OKEY verdim!
Irina Shayk kendini kadın dudaklardan ele veriyor zaten :) Tozpembe elbisesi ne desem bilemedim ki!Önce düz straplez pullu uzun bir gece elbisesi giymeye karar vermişte sonra ya bu çok sade olur deyip etrafına bakmış ve perdeleri görüp hah demiş ve elbiseye nakletmiş gibi durmuyor mu?
Bar Rafaeli.Kadın sarışın yahu?Kör müyüz görüyoruz sarışın olduğunu demeyin sakın çünkü sarışın demek kesinlikle kırmızı demektir kırmızı halıda!Bu oldukça ünlü bir aşk üçgenidir.Ve gelenekseli elbette yine ünlü bir sarışın olan Bar Rafaeli yapmış.Tek omuzlu düz kırmızı elbisesi iyi hoşta uzun kolun üstüne taktığı pırlantı bilekliği ne demeli hem de eşşek kadar kensinlikle yeni bir moda akımı başlatmış önümüzde ki kış badilerin üzerine bileklik takan kızlar görürsenişz hiç şaşırmayın benden uyarması!!
Justin Bieber Justin Bieber Let Me Go! Diyorum Flo-Rida'ya benden selam olsun!Vallahi bu tipi görünce ne diyeceğimi şaşırıyorum ben de böyle bir giriş yapayım dedim.O kollara döşenmiş dövmeler mi desem yeni burulmuş bıyıklar mı desem hafif yanık teni mi desem oy kurban oy...
Lindsay Lohan.Gece kulübüne striptiz yapmaya mı geldin a be gülüm ne bu hal?Oysa ben seni gençliğinde ne severdim ki o saç rengini saç şeklini halen çok seviyom ama o ayakkabılar o elbise oy oy...
Robert Pattinson.Alacakaranlık ile büyük bir başarı yakalayan yakışıklı vampir Edward havaları ile dolaşan bir insancık kendisi.Yakışıklılığını bir masa da oturup tartışabiliriz bence...
Zoe Saldana.Oysa ben seni ne sevmiştim Kolombiyalı filminde oysa ne havalıydın o filmde böyle mi olacaktı sonumuz sen sarılar içindeyken ben sarılık mı geçirecektim?
Cara Delevingne.Ben erkek olsam ve bu kadını yolda görsem aynen şöyle laf atardım kaşların olam anam! Zaten çubuktan hallice bir kızsın neden daha dümdüz bir parıltı geçirip kendini kırmızı halıya atarsın a be gülüm?
Rıta Ora.Kendisi sahnelerin yeni gülü çizgisinden hiç kaymıyor vallahi nerde pavyon işi elbise var onu giyip geliyor koca karı dağınık saçlarına da diyecek bir şeyimiz yok elbette!
Jennifer Lawrance.Bu kadına şişko diyenin ağzını yırtarım vallahi!Nasıl şişko olur bu kız ya! Dalyan gibi maşallah sen onlara bakma annem homigırtlak yemeye devam et te o basenlerin taşsın elbiselerden...
Matt Smith.Bu tatlışı bir yerden tanıdınız mı?Evet kendisi Dr.Who oluyor.Adam tam bir kemik yahu ayrıca tam bir İngiliz havası var.Ayrıca takımda pek yakışmış benim civanım a haaa
Blake Lively.Allah'ım bu kadını sevmem için ne olur bana bir sebep var çünkü çok güzel giyiniyor ve nalet olsun ki dostum ne giyse çok yakışıyor oysa ben bu kadını Gossip Girl'den bu yana hiç mi hiç sevmiyorum hele de o alttan yaptığı topuz iğrenç saçlarını!
Rooney Mara.Ben bilmem ama bu kadına bence kesinlikle siyah çok yakışıyor ayrıca Ejdarha Dövmeli Kıza bu kızdan başkası bu kadar yakışır mıydı bilemiyorum kadın da tam bir zeki psikopat tipi yok mu neden melek beyazı peki hocam neden siyah değil de beyaz?
Sharon Stone.Sen ki koskoca Polat Alemdarla öpüşmüş kadınsın ne bu hal Sherry!Yaş baş aldı nasılsa bana bakmazlar bu saatten sonra mı dedin ne yaptın?O gözlere o saçlara bu elbise yarab!
Paris Hilton.İlk defa düzgün hem de düzgünlükte ve güzellikte sınırları zorlamış bir elbise mi giymiş yoksa benim göz numaram mı büyüdü yok yok bu bence bizim yerli Parüs gerçek Paris'i kaçırdılar o kadını bunun yerine koydular ahaha şimdi çaktım bu kesinlikle Paris Hilton nerden mi anladım elbette o güzelim elbise yakışmayacak saç stilinden illa bir yerden açık vermeli vermelliiii!
Ryan Gosling.Kızlar gidişine ben yan duruşuna hastayım be adam!Yandan bile pek yakışıklısın nokta üzerine laf söyleyeni yakarım!
Adriana Lima.İçimde gram kıskançlık varsa esmer olayım!Bu kadın hepsini ezer geçer yahu.Barbaraymış yok manken olanmış pehh kadın açmış sütun bacakları giymiş siyah-toz pembe elbisesini yapmış sımsıkı topuzu da hadin bi iki poz alın sonra ben Cannes sahillerine kaçar der gibi...

Evet şimdilik bu kadar yeni bir postta görüşmek üzere!Sevgiler saygılar...

Maydanoz Time:Film-Hachiko Bir Köpeğin Hikayesi

Herkese yeni bir günden merhabalar efenim!Dün Star Tv'de ilk defa izlediğim ve gözlerime kan oturana,başım ağrıdan patlayıncaya kadar ağladığım bir Köpek filminden bahsetmek istedim bugün sizlere.Hayvanları aslına bakarsanız pek sevmem.Yani sevmem dediğim yolda falan görsem ayy ne kadar tatlıymış buu deyip kafasını okşamam yani ne bileyim garip geliyor biraz bana...Elbette hayvanlara zarar veren birini falan görürsem o caninin canını okur o hayvancağızı kurtarırım onun elinden...O kadar kızıyorum ki hayvanlar zarar verenlere Allah'tan bu zamana kadar hiç karşıma çıkmadılar.Allah'ın yarattığı bir canlı sonuçta o da senin ne hakkın var onun canını incitmeye pislik cani!Bak nasıl sinirlendim yine :) Neyse sizin anlayacağınız aşırı bir hayvan sevgisi yoktu içimde.Hele de köpek...Bu zamana kadar sadece korkardım köpeklerden hele de sokak köpeklerinden gerçi hala korkuyorum ama bir yandan da acıyorum onlara.Soğukta karda kışta biz kaloriferli evlerimizde keyif çatarken onlar aç bilaç ordan oraya sığınacak yer arıyorlar.Elbette ince insan diyoruz hep ama bence onlar kadar kötü olan insanların olduğunu da zannetmiyorum.İnsanoğlu ihtiyacını en azından konuşarak dile getirebilir ama hayvanların böyle bir yeteneği de yok malesef.Hatta şimdi aklıma bi mimi bi hikaye de geldi.Anlatmazsam çatlarım vallahi!Sokak kadınının biri ölmüş bir gün kadın öbür dünyaya gittiğinde sevapları günahları tartılıyormuş.Kadın kesin biliyormuş zaten ben zina yaptım yerim cehennemdir biliyorsunuz ki zina en büyük günahlardan biri...Kadının cennete gidilmesine karar verilmiş kadın şaşırmış nasıl olur falan diye meleğe sormuş melekte ona yaşarken sokak köpeklerine su ve kalmış yemeklerden verdiği için cennete gitmeye hak ettiğini söylemişler.Yani kadının günahlarını yardım ettiği sokak hayvanları temizlemiş derler.Hikaye tabi bu nerden bilek biz kadının ahiret sorgusunda ne yaşadığını öyle değil mi? :)
Neyse çenem düştü yine konudan saptım sapıttım.Asıl konuya filmimize gelicek olursak film öyle acıklı ki ühühü hatırladıkça ağlayasım geliyor.Aslında Japonya'da yaşanan gerçek bir hikayeden alınmış bu film.Hachiko denilen bir köpeğin ve sahibinin hikayesinin Amerikan halini yapmışlar.Sahibine çok düşkün bir köpek öyle düşkün ki karısından kızından bile kıskanır olmuş o halleri köpeğim öyle tatlıydı ki...Sahibini her sabah tren istasyonunuz önünde bekliyor hatta sahibi bir gün öldükten sonra bile bir nokta da tam 9 yıl bekliyor ve o köpekte o nokta da ölüyor...Ahh neyse daha fazla anlatmayayım da tadı kaçmasın en iyisi siz izleyin ühühü :( Bu arada Japonya'da köpeğin bir heykelini yapıp o vefalı köpeği ölümsüzleştirmişler...





Özel olarak ekleyeceğim notlarımda olacak elbette.Bu köpek hikayesiyle köpeklere kanım daha da ısındı diyebilirim açıkçası.Bir gün elbette kendi evim olacak işte o zaman bir köpek almaya karar verdim evime.Bizim de bir hikayemiz olur belki böyle...Spor yapmaya gittiğim zaman çok tatlış bir köpek gördüm hatta dayanamadım fotoğrafını da çektim gördüğünüz gibi yanımda ki su şişesinden hemen biraz su verdim azcık içti sonra kıçını dönüp yattı güneşin anlına pek havalıydı bizim ki :) Bu arada Gaziemir Belediyesini de burdan tebrik ediyorum yani parklara köpekler için su ve kakaları içinde özel bir çöp kutusu yapmış çok ama çok hoşuma gitti vallahi.Bu dünya hepimizin ve bu dünya onlarla güzel...Hepinize iyi pazarlar diliyorum ve kocaman gülümsüyorum!

Maydanoz Time:Müzik-Beyonce Pretty Hurts

Herkese güzel umut dolu bir günden merhabalar efenim!Artık mutlu olalım şu içimin sıkıntısı geçsin istiyorum bu yüzden güzel bir şarkı ile hafta sonuna başlayalım istedim.Aslında bu klip ve bu postta biraz da biz kızlara yönelik olucak diyebiliriz.Beyonce yepyeni albümünden son çıkardığı şarkısı ve klibi Pretty Hurts klibini izledikçe kendimi daha iyi hissetmeye başladım.Aynaya baktığımda kendimi bazen çok ama çok çirkin buluyorum.Stresten ve boolll çikolatanın yarattığı kıpkırmızı sivilceler,kaşlarım bir garip saçlarım döküldüğü için kestirmek zorunda kaldığım için uzun saçlarımı özlüyorum ayrıca çok cılız ve çok ince telli ...Dişlerim ne kadar fırçalarsam fırçalayayım hatta karbonat komasına soksam bile bembeyaz görünmüyor çünkü diş rengi denen bir şey var ne yazık ki o da genetik bir şey benim tercihimde olan bir şey değil ayrıca burnumda pastik gibi kışın başından bu yana tam tamına 8 kilo verdiğim kiloları geri aldım ayrıca sulak alanda büyüdüğüm için baya yüzdüm küçükken bu yüzden omuzlarım çok geniş.Bi havalimanı kurulur yani omuzlarımda...Bu kötü özelliklerimin yanında bazen aynaya baktığımda çok ama çok güzel görüyorum kendimi.Yemyeşil gözlere sahibim annem babam sağolsun çokta güzel orta kalınlıkta dudaklarım var dişlerim dişlek ya da çürük değil en azından oldukça düzgün ve bakımlı hafif bir kırmızı ruj sürünce dudaklarıma oldukça da güzel görünüyor.Omuzlarım geniş olsa da ve çok kilo alsam da boyum 1.75 civarında bu yüzden uzun bacaklara sahibim nasıl giyineceğimi bilirsem bu konuyu da halledebilirim diye düşünüyorum.Saçlarım düzleştirince yine oldukça havalı duruyor.Ayrıca bu yıl sınav vakti olduğu için kilo almam oldukça normal yazın hedeflediğim gibi spor salonuna gidicem 60 olan muhteşem kiloma geri dönücem hatta bu sefer dümdüz harika bir karınada sahip olucam ve sivilcelerde denize girip tuzlu suyla buluşunca biraz da güneş görünce yüzüm ohh cillop olucak :) Anlayacağınız dünyanın en çirkin kadını olduğunu düşünmeden önce kendinizin kötü bulduğunuz yönlerini sıralayın ve onlardan nefret edin sonra güzel bulduğunuz yönleri sıralayın ve onlara aşık olun daha sonra da kötü yönlerinizi aşık olduğunuz yönlere çevirmeye çalışın.Beyonce'un şarkı da da dediği gibi ''Yüzünüzün değil ruhunuzun estetiğe ihtiyacı var.'' ... Bu yüzden kendinizi sevin unutmayın sevilmek istiyorsanız sevmeyi öğreneceksiniz ayrıca sevmekte kendini sevmekle başlar!Sizi seviyorum...XOXO...

Maydanoz Time:Kitap-Kolej Curtis Sittenfeld

Herkese merhabalar efendim...Normal de cuma günlerini çok severim bilirsiniz genel de bu tatile hazırlık gününde güzel bir canlı müzikle içinizi yaşam enerjisiyle doldurmak isterdim ama ülke bildiğiniz gibi çok karışık ve ülkede 3 günlük bir yas ilan edildi.Bize göre 3 gün içeride ölen insanların ailelerine göre bir ömür acı elbette.:Biliyorsunuz ben kötü olayları biraz olsun unutturup gönül ferahlatma içinde olma yanındayım bu bloğuda bunun için açtım.Bugünkü kitap postunda dün okuyup bitirdiğim kitap listemde olmasada daha önce bahsettiğim yeni keşfettiğim Sahaftan 2 TL gibi oldukça cukka bir fiyata almış oldum.2.el olsun bizim olsun diyenlerdenim ben açıkçası.Neyse biz gelelim kitaba.Yazarı da kitabı da daha önce hiç duymadığım önce her zaman ki gibi biraz ön yargı ile yaklaştım kitaba.Ama bu hafta bitirdiğim diğer kitaplara oranla(Sil Baştan ve Ferrasi'ni Satan Bilge)'ye göre daha heyecanlı okuduğum ve daha çok sevdiğim bir kitaptı.Lee diye Amerikan bir kızın Amerikan Kolejlerinden birin de geçen 4 yılını anlatan bir anı kitabı aslında.Lise yıllarımı özlemedim değil hani bu kitabı tekrardan okuyunca.Geçen seneki çilelerimden sonra lise hayatımın bittiğine çok seviniyorum ama zaman zaman özlemiyorda değilim hani bu post kitap postunu yanın da biraz kişisel bir post olacağa da benziyor.Yazar acaba kendi hayatını mı anlatıyor(elbette isimleri değiştirerek) yoksa kurmaca bir yapıt mı orasını pek anlayamadım ama lise yıllarında ki aşk,arkadaşlık,ders sıkıntıları(özellikle de matematikte) ilişkileri bana çok samimi geldi.Olaylar belli başlıklar altında kopuk kopuk anılar şeklinde olsa da ben oldukça beğendim okumanızı tavsiye ederim.Tabi yaş aralığı bence 14-20 arası diyorum çünkü pek size bir şey katacak bir kitap değil.Sadece biz matematikte integralle trigonometri ile uğraşırken millet x+y=2 gibi 1. ve 2.derece problemlerle uğraşmış lise hayatında ki kitapta kız onda da tökezliyor yani biz bu konuları 7. ve 8. sınıfta o da kolay konular olarak görüyorduk.Ahh ahh biz bunlara göre çok ama çok zekiyiz.Bu salak eğitim sistemini benimseyen kim kaldı ki Allah aşkına bi Kore bi biz yani...

Lise hayatımdan bahsetmişken bi 4 foto ile bir hatırlayayım size de tanıtayım dedim...

Okul mezuniyetimizden ve Geometri hocam ve Tm'den en yakın arkadaşım olan Elif'le (Biz ona Pocahontas)diyoruz çünkü eskiden saçları onun ki gibi uzun ve simsiyahtı ahh nasılda özledim onu :)Okul da en sevdiğim hocalardan biri olan ki kendisi Geometri hocamızdı(en nefret ettiğim ders nasıl bir ironi Allah'ım) gözleri burda kapalı çıktığı için biraz garip çıkmış ama çok sevimli ve hayatım boyunca unutmayacağım bana iyilikleri olan şahane mütevazi bir adamdır kendisi.Diğer yanda ki fotoğraf okulca ilk Sucuk Ekmek ve Kar Gezimiz Mersin'de nasıl bir kar gezisi olur siz tahmin edebilirsiniz artık ama arkadaşlarımla yaptığım ilk geziş olduğu için benim için oldukça önemliydi bu fotoda ordan kalan en sevdiğim resim.Benim lisede ki kız grubum 9.sınıftayken aynı sınıftaydık ben,Elif ve FatmaNur hariç hepsi sayısalcı oldu.Sağdan sola;Başak,ben,Ayşegül,Buse k. ve FatmaNur...

Bu resim de okulumuz da çok sevdiğim ve Tm'cilerin en sevdiği hocası elbette coğrafya hocamız Ahmet Hoca ve okulumuz da yapılan 3 çardaktan en orta da olanda :) Diğer resimde son sınıfta sınıf hocamız ve İngilizce hocamız (en sevdiğim 2.ders 1.ders tahmin ederseniz ki edebiyat) Meltem Hoca'nın doğum gününde sınıfta onun için hazırladığımız bir partiden.Ahh ahh 4 yıl ne çabuk gelip geçti kötü günlerin yanında çok güzel zamanlarımız da oldu.Ben özellikle 10. ve 11.sınıfta oldukça aktiftim.Kompozisyon yarışmalarımı dersiniz,okul gezilerimi dersiniz,tiyatrolar mı dersiniz...Bir daha gelmiyor o günler o yüzden kötü anlar olduğu kadar eminim güzel zamanlarda olmuştur işte sizin üzerinize düşen o güzel zamanların tadını çıkartmak hadi görüşmek üzere!!