29 Aralık 2020 Salı

Aksiyon Filmi : Wonder Woman 1984

 Herkese merhabalar efenim,

Pandemi elbette film sektörünü de vurduğundan beri Netflix haricinde hiç yeni bir film izlememiştim malum artık sinemalar falanda kapalı döngüde dönmüyor yeni bir şeyler çekmez insanlar diye düşünüyordum film sitesinden gezerken WW84'ü görünce şoklandım "aa ne zaman çıkmış bu hiç haberim olmadı" dedim resmen ve elbette hemen açıp izledim ve ilki gibi ben açıkçası beğendim zaten WW sevdiğim kadın süperkahramanlardan biridir puanları biraz düşüktü bence ama bu dönemde bu kadarı iyi bile bence şükretmek lazım şu sıralar her şey çok fazla ve çok çabuk tüketiliyor malum herkes evde olduğu için :)

IMDB: 5.8

Yapım: 2020

Yönetmen: Patty Jenkins 

Oyuncular: Gal Gadot , Chris Pine , Kristen Wiig , Pedro Pascal , Robin Wright , Connie Nielsen , Lilly Aspell , Amr Waked , Kristoffer Polaha , Natasha Rothwell 

Film Özeti: Wonder Woman 1984, 1980'lerin ortasında geçiyor yeni tehlikeler ve müttefiklerle karşı karşıya olan Wonder Woman’ın maceralarını konu ediyor. Wonder Woman lakaplı Diana Prince, bu kez iki yeni düşmanla karşı karşıyadır; varlıklı iş insanı Max Lord ve bir trajediden sonra kötü adam haline gelen Cheetah. Bu sırada Steve Trevor, şaşırtıcı ve beklenmedik bir şekilde hayata geri döner.

Japon Dizisi : Watashitachi wa Douka Shiteiru

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine yoğun bir iş günüydü günün çoğu gitti azı kaldı diyebiliriz kurum için benim yerime gelicek olan yeni rehberlik öğretmeniyle biraz zaman geçirdik ona işlerle ilgili bir kaç şey gösterdim perşembeden itibaren bu şubeyle işim bitti sayılır sadece bir kaç küçük iş kaldı sayılır.

İzin günümde izlediğim Japon zaman geçirmelik dizilerden biri de bu dizi oldu ilk defa bir Japon dizisinden bu kadar entrika gördüm zaten bazı sahneler çok komik geldi bana pek alışık olmadığı için onun dışında diğer dizilere oranla orijinal bir konusu vardı ve çok da geleneksel bir kültürü yansıttığı için çok hoşuma gitti :)

 Hanaoka Nao'nun annesi Yuriko, bekar bir ebeveyn ve uzun süredir geleneksel bir Japon şekerleme dükkanı olan Kogetsuan'da yaşayan bir şekerlemecidir. ... Nao'nun annesi, Tsubaki'nin ifadesine dayanarak şüpheli olarak tutuklanır. Nao, sorgulama sırasında annesi vefat ederken dışarı atılır.

27 Aralık 2020 Pazar

Kitap - Haşlanmış Harikalar Diyarı Ve Dünyanın Sonu Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm benim için oldukça zorlu bir hafta için bol bol enerji ve sabır toplamam gerekiyor cuma günü 1 Ocak resmi tatil olduğu için 2 günde evden çalışacağım için 3 gün iş yerinde olacağım o günleri de sakincene devir teslim töreni yapıp yeni iş yerime yani Bucaya geçmeyi umut ediyorum.Yeni yıl , yeni iş ve umarım daha güzel yeni bir hayat 2021 umarım bize daha güzel yollar açar bu sene buna ihtiyacımız var çünkü. Bugünü daha çok film izleyerek değerlendirmek istiyorum çünkü kitaplarımı iş yerinde unutmuşum yine o yüzden yeni kitabıma başlayamadım :/ 

Murakami'nin bu kitabını nihayet bitirebildim normalde Murakami kitapları kaç sayfa olursa olsun en fazla 1 haftada bitirirken bu kitap 2 haftaya uzadı çünkü diğer kitaplarına oranla bu kitabını pek sevemedim açıkçası bundan önce okuduğum kitabı "Dans Dans Dans" o kadar iyiydi ki aklıma sürekli o gelip durdu zaten baş kahramanlar hep benzer olduğu için yakın aralıklarla okuduğum zaman kafam karıştı ve bu kitabının içine öyle çok fazla giremedim bundan sonraki Murakami kitaplarını üstüste okumayacağım araya özledikçe sokmak en iyisi gibi.

'Çektiğin acıyı ben de anlıyorum. Fakat bu herkesin başından geçiyor. O yüzden senin de katlanman gerek. Sonrasında kurtuluş geliyor. O zaman artık sen, hiçbir şeyi dert etmeyecek, üzülmeyeceksin. Hepsi kaybolup gider.

Geçici heveslerin hiçbir değeri yok. Burası dünyanın sonu. Dünya burada sona erer, ötesi yoktur. O yüzden sen de artık hiçbir yere gidemezsin.'

Gölgesini kaybeden, kafataslarından eski rüyaları okuyan bir adam ve dünyanın sonu gelmeden önce yaşayacak sadece birkaç saati kalmış bir kahraman. Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu XXI.yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kült yazar Haruki Murakami'den bilimkurguyu masalsı bir dünyanın içinde var eden, Kafkaesk bir psikolojik gerilime göz kırpan bir roman.

26 Aralık 2020 Cumartesi

Kore Dizisi : Sweet Home

 Herkese merhabalar efenim,

Webtoondan diziye çevrilen yapımları nedense hep daha güzel oluyor bu romantik olsun ya da korku,aksiyon olun farketmez nedense bana her zaman konusu ve işlenişi bakımından daha çok zevk veriyor.Aslında bu tarz canavarlı filmleri ya da dizilerini pek sevmem ama Netflix de görünce bi merak ettim 3 bölüm falan izleyeyim dedim ilk önce Alive filmine benzettim başlarda daha sonradan bambaşka bir şeye dönüştü elbette ve gitgide daha heyecanlı olunca sonuna kadar izledim diziyi yine bir Netflix yapımı olduğu için anladığım kadarıyla 2.sezonu da ayrı olarak gelicek Kore dizilerini böyle sezon sezon izlemeye pek alışık olmadığım için herhalde 2.sezonu gelince izlemem diye düşünüyorum :/

Konusu:

Dizi, izole edilmiş bir alanda, canavarlar ile mücadele eden bir grubun etrafında dönmektedir.

Karakterleri:

Song Kang dizide bir lise öğrencisi olan Cha Hyun-Soo karakterini canlandırmaktadır. Babası, annesi ve küçük kardeşi ile birlikte yaşamaktadır. Ancak ailesi ile konuşmayacak kadar sessiz birisidir ve odasından nadiren çıkar. Bir gün, onun dışında tüm ailesi, bir trafik kazasında hayatını kaybeder. Tamamen yalnız kaldığı için küçük bir apartman dairesine taşınır. Aniden insanların canavarlaşmaya başladığı bir olay meydana gelir. Diğer apartman sakinleri ile birlikte, canavarlara karşı mücadele etmeye başlar ve hayatta kalmaya çalışır.

Lee Jin-Wook dizide gizemli bir adam olan Pyeon Sang-Wook karakterini canlandırmaktadır. Herkesin bir gangster olduğunu zannettiği eski bir dedektiftir.

Lee Si-Young dizide sert bir kadın olan Seo Yi-Kyung karakterini canlandırmaktadır. Özel kuvvetlerde hizmet veren eski bir itfaiyecidir.

Lee Do-Hyun oldukça zeki ve soğukkanlı birisi olan Lee Eun-Hyuk karakterini canlandırmaktadır. Gizemli salgında, apartman sakinlerine liderlik etmekte oldukça yardımı olur.


Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Aralık Ayı Kitabı Kabuk Zeynep Kaçar

 Herkese merhabalar efenim,

Aralık ayında İzmir Kitap Kulübü ile "Kabuk" kitabını okuduk şu sıralar kitabın onlinedan toplantıları oluyor ama ben katılamıyorum yine elbette çünkü akşam oluyor ve ben gün içinde çok yorulmuş olduğum için katılasım gelmiyor açıkçası zaten bütün gün zoomdan rehberlik yapıyorum bir de eve gelince zooma giresim gelmiyor.Ocak ayı kitabını benim daha önce okuduğum "Kirpinin Zarafeti" kitabı olarak belirlediler o yüzden Ocak ayı okumalarına katılmayacağım okuduğu  kitaplar çıkınca anketten o ay kendimi bir tuhaf hissediyorum diye Kitaptansöze diye yeni bir kitap okuma kulübüne girdim ama onlar sadece Telegram üzerinden konuşuyorlar mesajla online toplantı yapmıyorlar onların Ocak ayı okumalarında 2 kitap var birisi hayatımda ilk defa duyduğum ve Fasulye Ayıklama Sanatı Üzerine Bir Tez kitabıydı diğeri de Ben Kirke kitabıydı Ben Kirkeyi daha önce okuduğum için BKM kitaptan hazır yılbaşı indirimi varken Fasulye kitabı aldım Ocak ayında onu okuyacağım ayrıca Amazonda da bay bir indirim olduğu için kendime bi sürrü Murakami kitabı yedekledim yine :) Geçen aydan aldığım kitaplar daha duruyor gerçi işlerin yoğunluğundan okuyamaz oluştum bu arada yerime yeni rehberlik öğretmeni gelene kadar 1 hafta daha şimdiki şubemde durucam 3 Ocakta Buca şübeye geçiyorum artık yeni yılla birlikte yeni bir iş düzenimde olucak bakalım umarım hakkımda hayırlısı olur :)

Bu kitaba gelicek olursak bu kitabı Aralık ayında 5 Aralık Kadın Hakları Günü teması çerçevesinde seçmiştik.Güncel Türk edebiyatından özellikle kadın yazarları okumayı çok seviyorum ve bir çoğunu oldukça başarılı buluyorum aslında bu kitapta güzeldi üslubu,isyanı,kadınlığını simgeleyişi ama bana okurken biraz karışık geldiği için özellikle 3 kuşağı farklı zamanları anlattığı için biraz akıcılığı bozuldu onun dışında iyi bir kitaptı böyle yazarlarımızın olması beni çok mutlu ediyor kesinlikle desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sabiha, Sezin, Füsun...

Anneanne, anne, evlat...

Zeynep Kaçar, üç kadının ve onların etrafını saran kadınların hayatlarını Kabuk’ta resmedip büyük insanlık panoramasını oluşturuyor. Acının yoğurduğu kadınları koruyan da sıkıştırıp ezen de aile kabuğuyken, her şeye rağmen var olmaya çalışanlar bize sesleniyor: asla vazgeçme kendin olmaktan!

Terzi Saliha’nın kumaşlara ve uykuya sığınarak kaçıp unutmaya çalıştığı hayat, kızı Sezin için mücadele ve yokuşlarla dolu bir yola dönüşüyor. Füsun ise aile mirası gibi birbirlerine kalan acı ve delilikten kaçmaya uğraşıyor. Kadınlığın bütün tanımları ve gizli odaları anlatılıyor Kabuk’ta.

25 Aralık 2020 Cuma

Kore Dizisi : Kiss Goblin

 Herkese merhabalar efenim,

Kaç zamandır buradan sizlere yazıp içimi döküyordum iş yerimde bazı işlerin iyiye gitmediğini ve mutsuz olduğumu yakında içimde biriktire biriktire patlayabileceğini söylemiştim her zamanki gibi haklı çıktım ve bu iş artık bir yerlerden patlak verdi bu iş neticesinde aynı kurum çatısı altında Buca şubesine geçmeme karar verildi eskiden yanımda çalışan en yakın arkadaşım olan Cerenin yanına gidiyorum tabi orada 3 gün olacağım çünkü orası YKS şubesi hemen yanındaki LGS şubesinde de 3 gün çalışacağım az çok orayı da biliyorum daha önce hep küçük çocuklarla çalıştım ilk defa büyüklerle çalışacağım için biraz heyecanlıyım aslında tam da mezun grubunu bana vermişler onların derdinden en iyi ben anlarım herhalde hatırlarsanız bu blogu 2013 yılında mezunken yazmıştım şimdi mezun gruplarına rehber öğretmenlik yapıcam zaman ne çabuk geçiyor değil mi ? :) Çarşambadan itibaren orada işe başlıcam biran önce orada başlamak istiyorum aslında buraya gelmek artık eskisinden de zor geliyor sadece çocuklarımdan ayrılacağı için biraz hüzünlüyüm o kadar :/

Bugünün postuna gelicek olursak bu kadar olaydan sonra beni rahatlatacak bir şeyler izlemek istedim bu da mini bir Kore dizisi oldu "Goblin" teması artık Kore dizilerinde kabak tadı vermeye başlasa da bu dizi 12 dk mini bir dizi olunca çekilir kıldı temayı :)

Bir hayalet olan Bo Sook‘un, insan olmak için 10 öpücüğe ihtiyacı var. İnsan olmak isteyen bir hayalet ve diğer insanlardan nefret eden bir kadın, birlikte yaşayabilir mi?

23 Aralık 2020 Çarşamba

Kitap - Hızlandıkça Azalıyorum Kjersti Skomsvold

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine yoğun bir iş günü bu online dönem beni cidden çok yıprattı artık çoğu zaman işe giderken ayaklarım geri geri gider oldu tadım tuzum kalmadı resmen.Beni tek ayakta tutan şeyler kitaplarım ve izlediğim dizi ve filmler falan herhalde bir de kendi mesleğimi çocuklara rehberlik etmeyi ve çocukları çok seviyor olmam.Samsuna tainimiz çıkınca hemen kendime bir iş bakarmıyım yoksa biraz dinlenmeyimi seçerim bilemiyorum ama çalışmaya da öyle çok fazla hevesim kalmadı sanırım biraz yeni şehrin,yeni evin ve yeni hayatımın tadını çıkarmak isterim bu kış bir şekilde geçicek ama nasıl geçicek cidden bilmiyorum en sevdiğim mevsimler çöp oldu resmen gençliğimin en güzel zamanlarında solmuş bir çiçek gibi hissediyorum kendimi çoğu zaman tek ihtiyacım olan şey sanırım biraz dinlendikten sonra yeni bir yerde yeni bir başlangıç yapmak İzmir beni çok yordu.

Bugün sizlere bahsedeceğim bu kitapta biraz da bu duygularla bağlantılı aslında biraz melankolik biraz sarkastik bir kitap ben okurken çok zevk aldım açıkçası hayatımdan şu yaşımda yorulmuşluğumu anlatır gibiydi kitap ama aslında yaşlı bir teyzenin hayattan yorulmuşluğunu anlatıyor bu kitap.Jaguarın bütün çıkardığı kitapları almaya ve okumaya çalışıyorum elimden geldiğince çünkü hem kapakları çok güzel hem de daha önce hiç okumadığım ülkelerin edebiyatlarını okumak bana çok ilgi çekici geliyor.Sanırım ya ilk ya da ikinci defa falan Norveç edebiyatından bir eser okuyorum dili,akıcılığı çok güzel bir kitap ben iş yerinde okuduğum için tabi 1 haftayı buldu bitirmesi ama evde okusaydım net 2-3 günde biterdi.

"Yeryüzünde yaşadığın her mutlu an kederle ödenmek zorundadır."

Son yıllarda Norveç'in çıkardığı en güçlü yazarlardan Kjersti Skomsvold, şiirsel ve dokunaklı romanıyla Türkçede.

Mathea'nın yaşam ve ölüm, yaşlılık ve yalnızlık hakkında inceliklerle örülü zarif hikâyesi... Derinlikli bir melankoli, farklı bir mizah, küçük kelimeler, kısa cümleler, ufak paragraflar ve büyük bir yetenek...

22 Aralık 2020 Salı

Kore Dizisi : Private Lives

 Herkese merhabalar efenim,

Safi komplolardan oluşan sırf Ko Kyung-Pyo Oppayı çok sevdiğim ve izlemeyi özlediğim için izlediğim ama asla benlik olmayan bir diziden bahsedicem bugün sizlere.Netflix diziyi aldığı için ünlü de oldu dizi ama ben asla sevemedim çünkü bu tarz diziler hiç benlik değil safi dolandırıcılık üzerine olan diziler baya moda oldu Kore de.

Dizi, istemeden ulusal sırları içeren bir konuya dâhil olan ve hayatta kalabilmek için büyük bir şirkete karşı savaşan bir dolandırıcının (Seohyun) etrafında dönmektedir.

20 Aralık 2020 Pazar

Çin Dizisi : I Fell in Love By Accident

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm yaşasın yine tüm gün kitap okuyup bir şeyler izleyeceğim.Bu arada diyetimin 5.günündeyim ve 1 kilo vermeyi başarmışım yani en azından biraz hafiflemiş hissediyorum kendimi belki de sadece ödemlerim gitti daha eğer bu katı diyetle ve bu mantıkla devam edersem 1 ayın sonunda 70 kiloya düşmüş olurum herhalde aslında bence vermem gereken yaklaşık bi 10 kilo daha var ama o zaman biraz sağlıksız olurum herhalde çünkü spor yapamıyorum etlerim iyice cıvımaya ve sarkmaya başlar :/

Neyse efenim dün izlediğim 12 bölümlük mini bir Çin dizisine bakalım istiyorum aslında çok klişe bir konusu olsa da işlerin bu sefer ters olması bu diziyi bende biraz farklı kıldı ama çokta zevk vermedi diyebilirim yeni bir dizi olmasına rağmen dizi çekimlerini çok dandik buldum öncelikle kızın dizi de giydiği 2 kıyafet vardı resmen şaka gibi Asya dizilerinden baş roldeki kızlar moda geçidi gibi rengarenk farklı farklı giyinir göz doldururlar resmen bu dizi de bi olmamışlık vardı bu yüzden.

Yüksek sınıf bir işçi Zheng Ming Wei, 6 yıl bekar kaldıktan sonra, flört etmeye olan tüm ilgisini kaybettiği için artık aşkı aramıyor. Tüm aşk görüşünü değiştiren bir uzman olan An Ran ile tanışır ve komplikasyonlar yoluyla birbirlerinin duygularını kabul etmeye başlarlar

19 Aralık 2020 Cumartesi

Japon Dizisi : Alice In Borderland

 Herkese merhabalar efenim,

Kemerleri sıkı tutun çünkü bugün tüm gün dizi keyfi yapacaksınız ! Bütün bölümlerini soluksuz izleyeceğiniz bir dizi önerisiyle geldim sizlere.Bu tarz Japon dizileri ve fimlerini ben zaten çok izlediğim ve çok sevdiğim içi beni eskiden beri takip edenlere bu diziyi önermem çok anormal gelmeyecektir dizi Netflix de olduğu için artık bu tarz yapımların tüm dünyaya duyurulması gerekliydi :) Tabi bu sefer biraz fantastik ögeler katmışlar orası ayrı bi keyifli olmuş ama keskin zekaların hayatları için çarpışması beni her zaman kendine çeken bir şeydir.Geçen hafta bütün gece uyumadan bu diziyi izleyip ilk sezonunu bitirdim genelde Japon dizileri sezon sezon olmaz 16 bölümde falan hemen biter ama konu Netflix olunca tabi sezon sezon gitme alışkanlığı edinmiş bu Asya dizileri de.

Amaçsız bir bilgisayar oyuncusu ve iki arkadaşı kendilerini paralel evrendeki Tokyo'da bulur. Burada hayatta kalmak için bir dizi acımasız oyuna katılmaları gerekir.

18 Aralık 2020 Cuma

Japon Dizisi : Marry Me !

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün evden çalışma günüm iş yerinde nasılsam aynı tempoyla evden de çalışmaya devam ediyorum elbette online rehberliklere başlamadan önce buraya uğrayıp bir post yazıp işe kaçayım dedim.Şu sıra dediğim gibi Kore dizileri yanında başka Asya dizileri de çok fazla izliyorum bunlardan biri de elbette Japon klişe dizileri zorla ya da aşık olmadan evlilik yapma fikri bana nedense bu dizileri izleyince hep çok mantıklı geliyo aşık olduk da ne oldu en sonunda terk edildik diye düşünüyorum bazen gerçi artık bu sevgililik ya da evlilik muhabbetlerine artık eskisi kadar kafamı takmıyorum şu sıralar kafamı taktığım kendimle ilgili çok daha önemli bir şey var yüzümdeki geçmeden sivilce izleri ve bir anda farketmeden 75 kilo oluşum ! Çok tartılan ve kiloyu kafasına takan bir değilimdir ama şu sıralar sıkı bir diyete girdim en önemlisi de çikolata,şeker gibi abur cuburları bıraktım sadece kahvemi şekerli içiyorum o kadar onun yanında kayısı bi diyet çayı kullanıyorum yeşil çay içiyorum öğlen galete ya da çiğ badem,incirden başka hiç bir şey yemiyorum bol bol su içmeye çalışıyorum yüzüm içinde bi sivilce izleri için krem aldım ve kil maskesi satın aldım piyasadan biraz araştırma yapıp şu sıralar kafayı kendi bedenimle bozduğum için başkalarını düşünmeye pek zaman kalmıyor :)

 28 yaşındaki memur Akiyasu Shin'in sözde "NEET koruma yasası" kapsamında yeni bir hükümet programına katılmak için seçilmesini anlatıyor. Bu proje, onları rehabilite etmenin ve topluma yeniden tanıtmanın bir yolu olarak, devlet çalışanlarını NEET'lerle eşleştiriyor. Sorun şu ki, seçilmiş ortağı Sawamoto Himari, onun bilgisi olmadan kaydolmuş! Akiyasu Shin onu yenecek mi? Yoksa bu görücü usulü evlilik bir felaket mi olacak !?

17 Aralık 2020 Perşembe

Kitap - Efsuncu Baba Hüseyin Rahmi Gürpınar

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün haftanın iş yerinde olduğum son günü 3 gün boyunca yine evde olacağım elbette evde çalışıyor olmak daha dinlendirici oluyor benim için hafta ne çabuk bitti ağlayaraktan gülerekten bir haftayı daha devirmiş bulunuyoruz.Kardeşimin kütüphanesinden çalıp okuduğum tek günlük okumalarımdan biri de kardeşimin tavsiyesiyle Gürpınar'dan "Efsuncu Baba" oldu kendisi Türk edebiyatı okumayı pek sever en sevdiği yazarlardan biridir Gürpınar bende lisedeyken edebiyat dersleri alırken kendimi en çok Gürpınar'ın romanlarına yakın hissederdim o zamanlar sınavlara çalıştığım için pek Türk edebiyatından pek roman okuyacak zamanım yoktu biraz üniversitede kütüphaneden gözüme çarptıkça alıp okuyordum ondan sonra zaten çalışma hayatımda iyiden iyeye Asya edebiyatına sardım.

Dil bakımından günümüz Türkçesiyle yazılmış olmasına rağmen içinde ağız olayından ve realistlikten dolayı Ermenilerin konuşma tarzıyla yazılan bazı kısımları var onları okuması çok zor oldu benim için ayrıca bazı sözcükler olduğu gibi bırakılmış özgünlüğü de çok fazla bozmamak için sayfanın aşağısına kelimenin anlamı yazılmış ama bu da benim için akıcılığı çok bozdu o yüzden okurken çok fazla keyif vermedi bana Allahtan çok kısa bir romandı o yüzden daha fazla uzamadan olay anlatılmak istenen mesaja bağlanıp bitirildi.

Efsuncu Baba büyüyle, simyayla, tılsımla uğraşan; define aramak, madeni altına çevirmek, yıldıznamelerden âlemin sırrını çözmek gibi heveslere kapılmış bir zat-ı muhteremdir. Onun dünyasını batıl inançları şekillendirir, her adımını bu hurafelere göre atar. Eline yeni bir kitap geçer, İstanbul’un bütün defineleri şifreli halde bildirilmiştir bu kitapta. Defineye ulaşmak için tılsımı kaldırması gerekir, bu da Binbirdirek’teki anahtarı ve kendisine yardımcı olacak insan suretinde iki meleği bulmasına bağlıdır. Böylece Kirkor ve Agop’la tanışırız. Karın tokluğuna çalışan, ortaoyunundan fırlama bu iki komik tip Efsuncu Baba’nın karısı ve kızıyla yaşadığı konağa taşınır. Entrika giderek tüm aileyi sarar.

16 Aralık 2020 Çarşamba

Macera Filmi : Enola Holmes

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine iş yerinde kötü başladım güne sabahtan ama şu an daha iyi gibiyim biraz toparlandım ayrıca biraz da uykusuzum çünkü dün akşam beni saran çok güzel bir dizi izledim bitene kadar bırakamadım heyecandan o yüzden gece 12 yi geçmişti ben yatarken ayrıca şu sıra diyet yapmaya da başladım otur otur tüm gün çok fazla kilo aldığımı ve ağırlaştığımı hissediyorum resmen aynada ki görüntüm de hiç hoşuma gitmemeye başladı :/ 

Neyse efenim beni geçelim geçtiğimiz pazartesi izin günümde izlediğim filme dönelim , ilk çıktığında yerden yere vurdular yine bu filmi Netflix de izleyemediydim iş yoğunluğumdan dolayı bu zamana kısmetmiş açıkçası bana izin günümde çok iyi geldi vallahi izlerken kuş gibi oldum şu insanların aptal yorumlarına inanamamak gerekiyormuş film izlerken bir kez daha anlamış bulundum.Gerçek bir Sherlock filmi gibi değerlendirmemek lazım bence bu filmi daha çok eğlenceli bir çocuk filmi gibi geldi bana ve açıkçası ben izlerken çok keyif aldım daha çok Nancy Drew havası vardı ayrıca oyuncu kadrosu da çok iyi olduğu için izlemesi daha keyifli oldu gözlerim bayram etti resmen :)

Millie Bobby Brown'ın Enola Holmes'ü canlandıracağı filmin uyarlanacağı kitaplarda Enola'nın annesi kaybolur. Bu durumda Enola onu yok sayan ağabeyleri Sherlock ile Mycroft'tan yardım ister. Sherlock ve Mycroft bu olayı çözerken Enola'yı uzaktaki yatılı bir okula gönderme kararı alırlar. Ancak Enola oradan kaçacaktır. İlk gideceği yer de Sherlock Holmes ile birlikte çeşitli vakalarda çalışan dedektif Lestrade olacaktır. Olaya dahil olmak isteyen Enola, Sherlock ile tam bir saklambaç oynamaya kalkışacaktır. Serinin her bir devam kitabında Enola Holmes yeni bir ortadan kaybolma vakası üzerinde çalışmalarını sürdürür ve Sherlock'un izinden gider.

15 Aralık 2020 Salı

Kitap - Zacharıus Usta Jules Verne

 Herkese merhabalar efenim,

3 gün evde olduğum için geçen hafta sonu (pazartesi dahil) elimdeki kitabı hemencecik bitirdim yeni aldığım kitaplarımda iş yerinde olduğu için okuyabileceğim günü birlik kitaplar bulmak için kardeşimin kütüphanesine dadandım elbette daha önce Dr.Ox'un Deneyi adlı novellasını okumuştum şimdi de Zacharıus Usta novellasını okumak istedim ama yine beni hiç tatmin etmedi.Jules Verne'nin çok ilginç bir yazım tarzı var cidden biraz böyle okuyucu ile konuşur gibi sarkastik yazıyor hikayeyi anlatıyor ama hikayenin sonu nedense hep böyle havada kalıyormuş gibi geliyor bana bilemiyorum.

Zacharius Usta olağanüstü ince bir işçilikle ürettiği kusursuz saatlerle Cenevre şehrinin gururudur. Ünü İsviçre sınırlarını aşıp Fransa ve Almanya’ya kadar uzanmıştır. Saatçiliğin ilerleyen bilime ayak uydurmasıyla, Zacharius Usta da “saat maşası”nı icat eder. Bu icadının ardından kibir başını döndürür. Öyle ya, Tanrı sonsuzluğu yarattıysa, kendisi de zamanı yaratmıştır. Ancak günün birinde imal edip sattığı bütün saatlerin ortada görünür bir sebep olmaksızın birden durmasıyla, öfkeli müşteriler evinin kapısını aşındırmaya başlar. Bilimle manevi değerler arasındaki çatışma Jules Verne’in 1854 yılında yayımladığı bu fantastik öykünün ana temasıdır. Kibrine yenilip ölümsüzlüğün peşine düşen ve ruhunu kaybeden Zacharius Usta için çöküş kaçınılmazdır.

Çin Dizisi : Be With You

 Herkese merhabalar efenim,

Benim için bu hafta daha yeni başlıyor.Bugün iş yerindeyim haliylen küçük bir ara vermişken hemen yazımı yazıp işe geri döneyim dedim.Şu sıralar yine Asya dizilerine fena sarmış durumdayım.Bu Çin dizisi 2020 den ve güncel bir dizi konusu itibariyle daha önce izlediğim bir çok diziye benziyor o yüzden çok farklı bir yorumda bulamayacağım ama şu sıralar böyle ponçik diziler izlemeye acayip ihtiyacım var o yüzden diziyi bitirip buraya koymak istedim sadece :)

Genç bir karikatürist, soğuk ve kibirli bir profesör olan Ji Yan Xin'e kasten yaklaşır. Basit bir kişiliğe sahip bir kız olan Qi Nian, Ji Yan Xin ile etkileşime girmenin, çizgi roman konusu için ona ilham ve yaratıcı malzemeler vereceğini umuyor.

14 Aralık 2020 Pazartesi

Türk Dizisi : Aynen Aynen

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm yine izin günlerim teke düştü ühüüü :( Neyse tek izin günümü de bol bol kitap okuyarak ve film,dizi izleyerek değerlendireceğim elbette.

İlk önce Youtube da bir web dizisi olarak başlayan daha sonrasın da Blutv nin 2.sezonunu satın almasıyla birlikte orada devam eden ilk 2 sezonun da Uraz Kaygılaroğlu oynadığı için izlediğim daha çok bana "1 Erkek 1 Kadın" dizisinin tadını veren "Aynen Aynen " dizisinden bahsedicem size bugün.Bölümler en uzun 10 dk falan o yüzden daha çok skeç izler gibi izliyorum 2.sezonundan sonra Kerem Bürsin Uraz'ın yerini aldı  ama ben bu ikiliden pek zevk alamadım açıkçası Kerem o kadar cool bir adam ki adama böyle Uraz gibi şapşik roller hiç yakışmıyor o yüzden 3.sezonun yarısına kadar gelebildim sonrasını izlemeyi düşünmüyorum zaten bence aynı eski tadı vermemiş.Bu arada Nilperiyi de çok severim bu kadına kötü roller ya da böyle uçuk kaçık kadın rolleri acayip yakışıyor :)


12 Aralık 2020 Cumartesi

Gerilim Filmi : #Alive

 Herkese merhabalar efenim,

Yağmurlu ve evde geçen bir pazar gününden merhabalar efenim.Evdeyim evde olmasına da bütün gün iş yaptığım için dışardaki yağmur sesinin verdiği huzurla birlikte tüm gün kitap ya da film keyfi yapamıyorum maalesef.Tabi yarın izin günüm olduğu için bugün içimde kalan keyfi yarına bol bol yaparım.Şu sıralar sadece çalışıyorum ve diğer kalan bütün boş zamanlarımda kitap okuyup dizi,film,oyun izliyorum asla düşünmeye ya da başka şeyler için üzülmeye zaman bulmamaya çalışıyorum bu sene nasıl geçicek bilmiyorum ama geçicek bir şekilde işte yaz geldiği zaman hem şu korona laneti bitmiş olur hem de buralardan defolup Samsun'a gitmiş taşınmış oluruz o yüzden sadece zamanımı dolduruyormuşum gibi geliyor bana.Yeni bir başlangıç yapmaya az kaldı :)

Netflix de yer alan Kore yapımlarından biri olan bu zombi filminin baş rolünde Yo Ah In Oppam oynuyor diye izledim sırf yoksa şu korona olayları başladığından beri salgın ya da zombi benzeri filmler izlemekten kaçınıyorum biraz açıkçası (çok sevdiğim bir tür olsa da). Bu zombi filmlerine bakış açısı açısından farklı bir film olmuş bence bana nedense daha gerçekçi geldi ve yaşamaya çalışmak yaşamak zorunda olmak adına umut verici güzel zaman doldurmalık bir film olmuş :)

Film, tanımlanamayan bir virüsün ele geçirdiği bir şehirdeki yaşam mücadelesini konu almaktadır. Şehirde karantina altına alınan yerlerin; internet, telefon ve elektrik dâhil olmak üzere her şeyi kesilmiştir. Joon-Woo (Yo Ah-In) ve Yoo-Bin (Park Shin-Hye), karantina altına alınmış bir apartman kompleksinde hayatta kalmaya çalışır.

11 Aralık 2020 Cuma

Dram Filmi : Sibel

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün evden çalışma günüm en az iş yerinde olduğum kadar yoruluyorum ama en azından yolu çekmiyorum gel git 2 saat. Geçenlerde demiştim Blu Tv deneme süresini satın aldığımı o yüzden etinden sütünden faydalanmaya çalıştım geçen hafta dizilerin yanında filmlerine baktım gözüme çarpan bir iki film gördüm onlardan biri de ilk sinemalara düştüğü günden beri izlemek istediğim bir film olan "Sibel" di.Güçlü kadın filmlerini her zaman çok sevmişimdir bu film de dram olmasına rağmen (hiç sevmem dram filmlerini  ) oldukça beğendim genelde sanat filmi kategorisinde gösterime girdiği için film öyle aman aman çok bir yerde göremedik ama benim aklıma kalmıştı fırsatını bulursam mutlaka izliyim demiştim bugüne kısmetmiş :)

Sibel, köylüler tarafından dışlanan dilsiz bir genç kızın hikayesini anlatıyor. 25 yaşındaki Sibel, babası ve kız kardeşi ile birlikte Karadeniz’de gözlerden uzak bir köyde yaşamaktadır. Dilsiz bir kız olan Sibel’in kendi halinde bir yaşantısı vardır. O, ancak atalarından kalma bir gelenek olan ıslık çalma sayesinde çevresindekilerle iletişim kurabilmektedir. Köy halkı tarafından dışlanan genç kız, onlar taradından uğursuz olarak kabul edilmektedir. Sibel'in hayatı, bir gün ormanda gezintiye çıktığı sırada bir yabancı ile karşılaşması ile bambaşka bir hal alır. 

10 Aralık 2020 Perşembe

Kitap - Dans Dans Dans Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün iş yerindeyim ve gergin bir şekilde güne başladı şu sıralar iş yerinde çok yoğun ve gerginim zaten her şeye çok çabuk alınıyor ve sinirleniyorum bu süreç nereye kadar böyle devam edicek bilmiyorum vallahi buradan da istifa edip gitmekten korkuyorum bilmiyorum benim ruh halim hiç belli olmaz malum eserekli kafasına göre hareket eden bir insanım.Çalışmayı seviyorum ama bazen gereksiz boğuluyorum cidden özel sektör cidden çok zor bir türlü de devlete kapıyı atamadık gitti gerçi benim için hayırlısı bu yönde herhalde bilemiyorum ki.

Neyse güne tatsız başladım ama kısa bir mola verirken sizlere dün okuyup bitirdiğim bir Murakami kitabı olan "Dans Dans Dans" dan bahsetmek istiyorum.İlk çıktığında 52 lira gibi bir fiyatla çıktığı için bütçemi zorlayacağından alamadım ama daha sonra indirimlerde 26 TL ye kadar düştü ve nihayet alıp okuyabildim kitap her zaman ki gibi Murakami tarzında.Büyüleyici,durağan ama bir anda heyecanlanan tam da dans ritimleri gibi yazılmış bir kitap (Murakami nasıl bir üstatsın sen ! ) . Yine kitabın bitişinde tavana boş boş baktım çünkü bir anda o dünyada kopup kendi dünyasına dönemiyor insan ayrıca yine ucu açık kalan ve kafamda zilyonlarca soru işareti bırakan bir kitap oldu.Hayatımın yazarı diye boşuna demiyorum Murakamiye :)

Bu dünya sandığımızdan daha kırılgan ve tekinsiz bir yer...

Adını bilmiyordum. Onunla aylarca birlikte yaşadığım halde. Aslında onunla ilgili gerçekte tek bir şey bile bilmiyordum. Pahalı bir telekız servisinde çalıştığı dışında. Servis, üyelik sistemiyle hizmet veriyordu; kimliği belli düzgün müşteriler dışında kimseyi kabul etmiyordu. Bunun dışında başka işler de yapıyordu. Normal iş saatlerinde küçük bir yayıncıda yarı zamanlı düzeltmenlik, ayrıca yarı zamanlı kulak modelliği. 

Özetle çok meşgul bir iş yaşamı vardı. Bir adı vardı elbette. Aslında birkaç ad kullanıyordu. Ama yine de bir adı yok gibiydi. Yağmur gibiydi, bir yerlerden çıkıp gelmiş ve sonra ortadan kaybolmuştu. Geride sadece hatırası kalmıştı.

Haruki Murakami’nin en sevilen romanlarından biri olan Dans Dans Dans’la gizemli bir dünyanın kapılarını açıyoruz. Ortadan kaybolan çekici bir kadın... Yalnızlığını anlamlandırma çabası içindeki bir adam... Sezgileri gelişmiş sıradışı küçük bir kız...  Müzik... Ve kült Murakami romanlarından artık “tanışımız” olan Koyun Adam da bu romandaki yol arkadaşlarımız.

Kore Dizisi : Tale of the Nine Tailed

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm olduğu için evdeydim ve dün de dediğim gibi bütün gün kitap okudum biraz da Youtube dan yeni gelen bir oyun olan Cyberpunk 2077 nin oynanış videolarına göz attım onun dışında yatağımda tembel tembel yattığım gayet dinlenmeli bir gün oldu memnunum bugünü de iyi değerlendirdim bence :)

Bugün size yine başlarında beni çok heyecanlandırsa da yaklaşık 5. bölümden falan sonra saçmalamaya başlayan ve beni hayal kırıklığına uğratan bir Kore dizisi olan "Tale of the Nine Tailed " bahsetmek istiyorum.Wook Oppamı cidden çok özlemişim heykel gibi herif ya yaşlandıkça daha seksi olmaya başladı :D ama dizi seçimlerinde şu sıralar bence oldukça kötü rollerinde sürekli kendini tekrar ediyormuş hissi vermeye başladı bana ayrıca kızılımsı saçla da bu dizi sayesinde ne kadar tatlış olabileceğini görmüş olduk :) Bu arada partneri olan kızı da oldukça severim uzun zamandan sonra ona yakıştırdığım bir kızla partner oldular ama bu seferde bence senaryo berbattı :/ Bakalım seni ne zaman gerçekten içime sinen bir işte göreceğiz ?

Dizi, dokuz kuyruklu bir tilki (kore mitolojisinde geçen efsanevi bir yaratık) ile bir insanın etrafında dönmektedir. Bir programın yapım yönetmeni olan Nam Ji-A (Jo Bo-Ah), şehirlerinde yaşayan dokuz kuyruklu bir tilkinin (Lee Dong-Wook) varlığını öğrenir ve programına çıkartmak için onun peşine düşer.

9 Aralık 2020 Çarşamba

Türk Dizisi : Yarım Kalan Aşklar

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine yoğun bir iş günü ama yarın yine izin günüm.Yarın daha çok kitap okumaya ağırlık vermek istiyorum elimdeki Murakami kitabını bitirip kitap kulübünün Aralık ayı kitabına başlamayı düşünüyorum.

Geçtiğimiz hafta sonu Blu Tv sokağa çıkma yasağı var diye ücretsiz yapmıştı her şeyi ama site çökünce bir anda yeniden ücretliye döndü bende bu dizinin ilk bölümünü izledim ve bayıldım resmen tam bir Kore dizisi havasındaydı o yüzden ilk deneme ayını satın aldım ve bu diziyi bi solukta bitirip diğer dizilere musallat oldum.Burak Deniz in bu kadar iyi oyuncu olduğunu bilmiyordum tamam ilk piyasaya çıktığından beri çok beğendiğim ve sevdiğim bir adam yüzü falan da pek hoş hele o kirpikleri falan ... ama bu dizi de oyunculuk anlamında döktürmüş resmen dizi cidden çok eğlenceli bir diziydi ve fantastik olması da ayrı bir güzeldi bence bu türün üstesinden çok güzel gelmişler :)

Bir kaza sonucu hayatını kaybedip, farklı bir bedende dünyaya geri dönen bir adamın hikayesini konu ediyor. 

7 Aralık 2020 Pazartesi

Komedi Filmi : 9 Kere Leyla

 Herkese merhabalar efenim,

İzin günlerimi mükemmel değerlendirdiğimi söylemiştim sizlere.Bol bol film izledim şu sıra o filmlerden biri de şu sıra çok fazla duyacağınız ve bir çok kişinin yerden yere vurduğu bir yapım olan 9 Kere Leyla filmi.Aslında Netflix in orijinal filmi değil Mart ayında sinemaya görücüye çıkacakken pandemi dolasıyla Netflix e verilmiş bir film.Bence iyi ki sinamaya falan çıkmamış insanlar oyuncu kadrosunu görünce bi heveslenirlerdi sonra sinemadan paralarını geri almaya çalışırlardı bence bu şekilde daha hayırlı olmuş bu film için.Tamam bence insanların dediği kadar öyle aman aman kötü bir film değil bence daha çok müzikal havası var ve bence yerli sinemanın böyle değişik tatlara da ihtiyacı olduğunu düşünüyorum ben bazı yerleri fazlasıyla sıkıcıydı bunu da kabul ediyorum ayrıca kategorisinin komedi olması da biraz tuhaftı çünkü neredeyse hiç gülmedim daha çok absürd komedi gibi geldi bana bilemiyorum.

Bir ev hanımı, kocası ve evlilik terapistleri bir aşk üçgenine saplanır. Yetmezmiş gibi kendilerini antik bir el yazmasını ele geçirme planının tam ortasında bulurlar.

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Kasım Ayı Kitabı Usta ile Margarita Bulgakov

 Herkese merhabalar efenim,

Kasım ayında kitap kulübü ile birlikte yine bir Rus edebiyatı okuduk.Sanırım bu kulüp olmasa hayatta Rus edebiyatından bu kitapları okumazdım.Malum korona olduğu için online şekilde yapılıyor toplantılar ama ben bu ayın ki toplantılara da katılamadım çünkü hafta sonu evden çalıştım ve çok yoruldum artık toplantıya falan katılacak halim kalmadı bugün de evdeyim ama izinliyim o yüzden bir şeyler izleyip bir şeyler okumaya ayırıp tüm günümü dinlenicem.

Kitap oldukça kalındı o yüzden iş yerinde daha çok boş zamanımın olduğu zamanlarda okuyup bitirdim ama artık her saniyem dolu ve yoğun olduğu için iş yerimde okuma yapamıyorum o yüzden kitaplarımı eve getiriyorum ve sadece izin günlerimde okuma yapabiliyorum.İlk Bulgakov deneyimimdi benim de kitabın neredeyse bi 100 sayfasından hiç bir şey anlamadım bana fazla karışık geldi ama sonrasında biraz daha (2.bölümünde) açılmaya başladı ve ben de anlamaya başladım.Büyülü gerçekçilik tadında garip bir kitaptı aslında çok fazla Rus edebiyatına ilgim olmadığı için kitabın içinde bulunan bir çok göndermeyi anlamadım maalesef o yüzden bana öyle aşırı bir zevk vermedi kitap.

Sovyet edebiyatının önde gelen adlarından olan Mihail Bulgakov, yapıtlarının çoğunda Sovyet bürokrasisini eleştirdi; bu nedenle Sovyet otoriteleriyle pek çok kez karşı karşıya geldi, yazdıkları sansürlendi. Yazarın Usta ile Margarita adlı dev yapıtı ise, kendi sağlığında değil, ölümünden yirmi altı yıl sonra, 1966'da yayınlandı. Üstelik yaklaşık seksen sayfası çıkarılmış olarak. Yayınladığımız bu kitap, sansüre uğrayan bu sayfaları da içeriyor. Usta ile Margarita, son derece kıvrak bir kurguyla birbirine bağlanan ayrı öykülerden oluşuyor. Otuzlu yıllarda, Moskova'da iki yazar, bir bankta oturmuş, İsa'nın gerçekten yaşayıp yaşamadığını tartışmaktadırlar. Birdenbire, yandaki bankta bir adam şekillenir ve sohbete karışır. Düzgün bir Sovyet vatandaşı gibi görünmektedir, ancak geleceği okuma yeteneğine sahiptir ilginç yabancı. Örneğin, yazarlardan birine öleceğini söyler, yazar gerçekten çok kısa bir süre sonra ölür. İkinci yazar ise, gene yabancının önceden bildiği gibi delirir ve akıl hastanesine kapatılır. Yabancı dediğimiz kişi ise, sosyalist Sovyet toplumunu ziyarete gelmiş olan şeytanın ta kendisidir ve bu kez adı Woland'dır. Woland ve yanındaki yardımcıları, Moskova'da fantastik bir alt üst oluşa neden olurlar; tıkır tıkır işleyen pek çok mekanizma, Bulgakov'un keskin kara mizahıyla parçalanır, dağılır, bozulur. Bu sırada, akıl hastanesine yatırılmış olan yazar, orada bir 'Usta'yla karşılaşır; 'Usta', ona kendi yazdığı, Pontius Pilatus'la ilgili kitabı, ayrıca Margarita'ya olan aşkını anlatır, ki zaten aklını kaybetmesine neden olan da, kaleme aldığı romandır. Tabii şeytan da, Bulgakov'un müthiş canlandırma gücüyle kılıktan kılığa girmekte, romandaki her öyküye nüfuz etmektedir. Usta ile Margarita, yirminci yüzyıl edebiyatının başyapıtlarından.

5 Aralık 2020 Cumartesi

Gerilim Filmi : Call

 Herkese merhabalar efenim,

Şu sıra daha çok evde olabildiğim ve boş zamana sahip olabildiğim için dizi ve film dünyasına son hızla geri döndüm.Özellikle internet platformlarına iyiden iyiye sardım malum artık bence TV devri bitti tamamen.

Netflix filmi olan şu anda da hali hazırda güncel olarak bulunan bir Kore yapımı gerilim filminden bahsedicem bugün sizlere.Aslında konu olarak Kore dizilerini yakından takip eden biri olarak bana çok orijinal gelmedi elbette ama Kore dizilerinden uzak olsaydım bana çok orijinal gelebilirdi daha önce bir çok polisiye dizi geçmişle geleceği elektronik bir araçla bağlayıp geçmişte yapılan şeylerin geleceği değitirdiği temasını işlemişti.Bu da onun polisiye olmasa da Netflix gerilim filmi versiyonu olmuş ama yine de izlemesi keyifliydi ayrıca hep Kore dizilerinden tanıdık yüzlerin olması da filmi daha iyi kıldı benim için.

Film, bir telefon görüşmesi aracılığı ile farklı zamanlarda yaşayan iki kadının bağlantı kurmasını konu almaktadır.

2019 yılında yaşayan Seo-Yeon (Park Shin-Hye) uzun süre sonra döndüğü evine eski bir telefon bağlar. Bir gün, telefon çalar ve telefondaki kişi, 1999 yılında yaşayan Young-Sook (Jeon Jong-Seo) adlı bir yabancıdır. Daha sonra, Seo-Yeon yaşadığı şuanki evde, 20 yıl önce Young-Sook’un da yaşadığını öğrenir. Seo-Yeon ve Young-Sook yaptıkları bu telefon görüşmeleri sayesinde arkadaş olurlar.

"Bir insanın hayatını değiştiren, bunlar gibi küçük şeylerdir."

Aradan zaman geçer, Seo-Yeon ve Young-Sook geleceklerini ve hayatlarını değiştirecek bir seçim yaparlar. Young-Sook, 20 yıl önce, hayatını kaybeden Seo-Yeon’un babasının (Park Ho-San) hayatını kurtarır. Buna karşılık olarak, Seo-Yeon, Young-Sook’un 2019 yılındaki geleceğini araştırır ve Young-Sook’a söyler. Korkunç bir geleceğin onu beklediğini öğrenen Young-Sook, geleceğini düzeltebilmek için Seo-Yeon’u tehdit etmeye başlar.

"Geçmişinizi değiştirebilseydiniz, neyi değiştirirdiniz?"

4 Aralık 2020 Cuma

Kore Dizisi : More Than Friends

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün evdeyim haliylen ve online derslerle birlikte online rehberlik de yapacağız daha önce online rehberlik yapacağım hiç aklıma gelmezdi benim için de bir ilk olcak geçen sene daha çok idari görevlerde yer aldığım için rehberlik yapmaya pek zamanım olmamıştı bu online süreç içinde ama şimdi arkamda güçlü bir idarem olduğu için sadece işime odaklamıyorum online rehberlik de benim için farklı bir deneyim ve tat olucak diyelim.

Güncel Kore dizilerini izlemeye devam ediyorum elbette bunlardan biri de bu dizi oldu.Başlar da izlemesi keyifli olsa da sonlara doğru biraz saçmaladığını hissettim ve güçlü bir şekilde çok nadir yaşadığım 2.erkek sendromu yaşadım "her zaman acı çektireni seviyoruz" temalı bir yapım aslında baş roldeki adamı da bu yüzden çok fazla sevemedim daha önce ki dizisinde de öyle aman aman sevmemiştim zaten kendisini.

10 senedir arkadaş olan Lee Soo ile Kyung Woo-Yeon’un aralarında geçen romantik ilişki konu ediliyor.Lee Soo, özgüveni oldukça yüksek,bencil yapıda olan bir fotoğrafçıdır.Kyung Woo-Yeon ise bir yazı sanatçısıdır.O, bu sanatı icra etmek için işinden istifa etmiştir.Aşk konusunda çok başarısız biridir.Arkadaşı olan Lee Soo’dan hoşlanmaktadır.

3 Aralık 2020 Perşembe

Amerika Dizisi : Dash And Lily

 Herkese merhabalar efenim,

Online derslere geçilmesiyle birlikte iş hayatım yine birbirine girdi.Bundan sonra pazartesi ve perşembe günü izinli olacağım cumartesi ve pazar günü de evden çalışacağım yani toplamda hafta da 3 gün falan iş yerinden olacağım bence çok daha iyi oldu bu şekilde çünkü işteyken gerçekten normalde olduğundan daha fazla yorulmaya başladım ve bu da tamamen çalışma zevkimi ket vurmaya başlamıştı ki işimi zevkle yaptığımı her daim söyleyip duruyorum.

Dün izin günüm olduğu için sabah erken kalktım ve biraz Netflix i kurcaladığım zaman bu tatlış diziyi denk geldim hazır Aralık ayını girmişken biraz bu tarz dizi ve filmler izlemek istedim.Öyle çok fazla beklentim yoktu bu mini diziden ama bir oturuşta 8 bölümünü bitirdim.Yılbaşı teması,görüntüleri ve içinde bol bol kitapların geçmesi benim gönlümü fethetmeye yetti bile :)

Dash kitapları seven, kitapçıda raflar arasında dolaşmaktan zevk alan bir lise öğrencisidir. Ebeveynleri boşanmış olan Dash'in anne ve babası birbirlerinden habersiz şekilde Noel'de yurt dışına gitme planı yaparlar.

1 Aralık 2020 Salı

Çin Dizisi : Perfect and Casual

 Herkese merhabalar efenim,

Kore dizilerine devam ederken yan dizi olarak da Çin dizilerini götürüyorum.Özellikle 2020 yılında çıkmış güncel dizileri takip etmek daha çok hoşuma gidiyor.Konu olarak hep aynı olsalar da izin günlerimde keyifli zaman geçirmek açısından benim için keyifli oluyorlar :)

Soğuk ve buzlu "erkek tanrı" profesörü Zhang Sinian ile sakin ve güneşli Yun Shu'nun etrafında dönüyor. Yun Shu, özellikle titiz Sinian'ı giydirdiği kırılgan ilk toplantıdan sonra, onun üniversite hocası olduğunu öğrendiğinde şok oldu. Bir dizi tesadüfi karşılaşma yoluyla ikisi, sözleşmeli bir evlilik yapmayı kabul etti. Aralarındaki duygular büyüdükçe, çevrelerindeki insanlarla ilişkilerini nasıl koruyacaklar?

30 Kasım 2020 Pazartesi

Kore Dizisi : Do Do Sol Sol La La Sol

 Herkese merhabalar efenim,

İş hayatı devam ederken bir yandan da güncel Kore dizilerini izleyerek dinleniyorum.Bu diziden öyle ilk baktığımda aman aman bir beklentim yoktu ama ilk bölümden son bölüme kadar çok severek izledim diziyi.Zaten Go Ara yı  çok severim bir çok dizisini izlemişimdir hem çok güzel bir kadın olduğunu hem de çok yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünüyorum burada ki rolünde bebek gibiydi resmen o kadar tatlıydı ki saçı,kıyafetleri,tavırları resmen bayıla bayıla izledim.Baş roldeki adamımızı da daha önce yan rol olarak görmüştüm ama adam da baş rol olacak aura vardı zaten en baştan beri o yüzden baş rolde de beni yanıltmadı izlemesi keyifli müzik ve aşk dolu harika bir dizi tavsiyemdir :)

Hayatı alt üst olmuş bir piyanist (Go Ara) ile gizemli bir adamın (Lee Jae-Wook) arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Goo Ra-Ra ailesinin finansal çöküşünün ardından küçük bir köydeki ‘La La Land’ adlı piyano akademisinde iş bulur. Bir süre sonra, sakladığı birçok sırrı varmış gibi görünen Sun Woo-Joon ile karşılaşır ve yavaş yavaş ona kalbini kaptırır.

29 Kasım 2020 Pazar

Romantik Film : Midnight at the Magnolia

 Herkese merhabalar efenim,

Cumartesi günü erkenden kalkınca canım şöyle kar temalı bir şeyler izleme istedi Netfix i kurcalarken bu filme denk geldim ve sıcacık yatağımda izleyeyim dedim.Beklediğimden daha güzel çıktı açıkçası şu sıra her şeyi kapağına göre yargılıyorum ama için hep dolu çıkıyor ya buna oldukça mutlu oluyorum.

Eski arkadaşlar ve yerel radyo sunucuları Maggie ve Jack, programlarının ülke çapında yayınlanması umuduyla, ailelerine ve dinleyicilerine sevgili rolü yaparlar. Maggie ve Jack çocukluk aile arkadaşlarıdır ve şimdi yetişkinler, popüler yerel radyo programlarında birlikte flört tavsiyeleri vermektedir. Programlarının ulusal sendikasyon için etrafta dolaştığını öğrendiklerinde, patronları onları, önemli diğerlerini, canlı bir Yılbaşı Gecesi özel etkinliği için ailelerine tanıtmaya teşvik eder. Babalarının yerel caz kulübü The Magnolia’nın mali açıdan zorlandığını bilen Maggie ve Jack, kulüpte düzenlendiği sürece bu özel etkinliği kabul eder. Ancak Maggie ve Jack büyük etkinlikten önce terk edildiklerinde Jack, Yeni Yıl Arifesinde bir gece yarısı öpücüğü sırasında bir çiftmiş gibi davranmalarını ve dinleyicilerini haberle şaşırtmalarını önerir.

28 Kasım 2020 Cumartesi

Kitap - Sığınak Harlan Coben

 Herkese merhabalar efenim,

Sanırım bir süre iznimi pazar yerine cumartesi yapacağım gibi ama bence benim için daha iyi oldu.Online eğitim yüz yüze eğitimden daha fazla yoruyor beni 1 hafta boyunca canım çıktı resmen bugün izin günüm sabah erkenden kalkıp yine bir şeyler izleyip okudum şimdi de odama temizledim her yer mis gibi koktu birazdan kıyafet dolabımı da düzenlerim izin günün verimli kullanmak gerek değil mi :)

Bugün izin günüm diye bu kitabı dün akşam kalan son 150 sayfasını bi gayret bitirdim bugüne postunu koyabileyim diye.Uzun zaman önce kitap kargom bedavaya gelsin diye bu kitabı da kapağını beğenip almıştım ama bence kitabın kapağı ile içeriği bence hiç uyuşmamış bence genel olarak Martı yayınlarının bi sorunu bu durum.Kitaptan hiç bir beklentim yoktu açıkçası Murakami kitaplarım gelene kadar oyalanayım diye okumaya başladım ama kitap oldukça heyecanlı ve akıcı çıktı bu beni oldukça şaşırttı aslında okurken baya da zevk aldım :) Teenage gerilim / gizem kategorisinde bir kitaptı ben kitabın kapağını görünce ismi de "sığınak" olunca biraz daha romantik bir kitap olduğunu falan düşünmüştüm ama romantizimle hiç bir alakası olmayan bir kitap.

Babasının ölüm anına şahit olduktan ve annesini rehabilitasyon merkezine gönderdikten sonra Mickey Bolitar yeni bir kasabada, uzun zamandır görüşmediği amcası Myron Bolitar ile birlikte yaşamak zorunda kalır. Yeni hayatında onun için güzel olan tek şey kız arkadaşı Ashley’dir. Fakat Ashley bir gün ardında hiç iz bırakmadan ortadan yok olur.

Hayatındaki bir başka insanı daha kaybetmek istemeyen Mickey, kız arkadaşının izini sürerken gizemli bir yeraltı dünyası keşfeder. Burada, Ashley’nin aslında tanıdığı kişi olmadığını öğrenir. Hatta babası bile sandığı kişi değildir. Mickey öyle sarsıcı bir gerçekle karşılaşmıştır ki hayatındaki diğer her şey artık çocuk oyuncağı gibi gelecektir.

26 Kasım 2020 Perşembe

Türk Dizisi : Bir Başkadır

 Herkese merhabalar efenim,

Yine online derslerle dolu ve yoğun bir gün.Bu online derslerin takibi beni yüz yüzeden daha çok yoruyor umarım tez zamanda şu lanet şeyden kurtulabilir ve yüzyüze eğitime geri dönebiliriz.İlk çıktığı zamanlarda izlediğim ama yazmak için biraz beklediğim bir dizi oldu benim için "Bir Başkadır."Çünkü bir anda çok popüler oldu ve her yerde görmeye başladık hatta çok fazla geyiği bile dönmeye başladı o yüzden ortalık biraz sakinleşince ben de fikirlerimi yazmak istedim.

Öncelikle Netflix de ki bence en iyi yerli yapım olmuş.Türkiye dijital çağa ayak uydurmaya başladı bence RTÜRK ün ve Türk izleyicisinin baskıları olmadan cesur bir dizi olmuş.Türk insanını bence oldukça güzel bir şekilde anlatmış bu kadar cesur bir yerli yapım daha önce izlemedim belki sinema filmi olarak izlemişimdir ama bu kadar aklımda kalıcı olmamıştır bence.Bir kere oyuncular rollerine cuk diye oturmuş her oyuncu rolünün hakkını vermiş kaliteli bir iş olduğu oyuncu kadrosundan bile belli oluyor bence ki ben Öykü Karayel'i pek sevmem ama bu dizi de cidden bütün yeteneklerini sergilemiş kadın ve onun hakkındaki fikirlerim bu diziyle değişiverdi.Dizi deki psikolog sahnelerini ilk defa bu kadar gerçekçi buldum bütün bilgiler her şey bence gerçeğe çok yakındı sadece bazı sahneler gereksiz yere uzatılmış gibi geldi bana o da nazarlık olsun :) Bence dizi ismi gibi bir başkaydı bütün bölümlerini bir günde hevesle izleyip bitirdim tavsiyemdir :)




25 Kasım 2020 Çarşamba

Gerilim Filmi : Rebecca

 Herkese merhabalar efenim,

İşler tüm yoğunluğu ile devam ederken pazar günü (izin günümde) izlediğim bir filmden bahsetmek istedim sizlere.Artık izin günüm pazar olduğu için her pazar 1 film seyretmeye karar verdim bu yıl çok fazla film izleyemediğimi hissediyorum.Bu filmlerden ilki Netflix yapımı olan Rebecca oldu.Ben baş roldeki kızın ismi sanarken aslında hiç görmediğimiz bir kadının ismi olduğunu anladım hatta baş roldeki kızın ismini bile filmin sonunda bilmediğimi farkettim.Başından sonuna gerilim,gizem tadında ilerleyen dönem kıyafetleri ve görüntüleriyle benim izlerken keyif aldığım bir film oldu.Lily James genç yeteneklerden biri ve filmlerde kendisini izlemeyi oldukça seviyorum buradaki rolüne de oldukça yakışmış :)

Genç ve saf bir kadın, Maxim de Winter isimli zengin bir adamla evlenir. Başlarda her şey yolunda gibi görünse de zamanla kocasının ve evdeki hizmetçilerinin kocasının ilk karısına karşı duyduğu bağlılığı görmeye başlar, evde yaşayan hiç kimse Rebecca'nın izlerini silememiştir

23 Kasım 2020 Pazartesi

Kitap - Bir Kuzey Macerası Jack London

 Herkese merhabalar efenim,

Uzun soluklu kitapları okumaya devam ederken araya bu tarz kısa novellalar sokmak oldukça iyi oluyor.Jack Londondan daha önce Demir Ökçe kitabını okumuştum ama beni tarzı pek sarmamıştı açıkçası.Bu kısa novellası da idare ederdi bence.

Jack London’ın 1900 yılında yayımladığı Kurdun Oğlu adlı derlemenin içinde yer alan Bir Kuzey Macerası, Homeros’un Odysseia destanını andıran, zorlu engellerle dolu, çetin ve “dönüştürücü” bir yolculuğun hikâyesidir. Aleut adalarındaki Akatan’da yaşayan kabile reisi Naass, evlendiği gün karısı Unga’yı denizden çıkıp gelen sarı saçlı beyaz bir adama kaptırır. İki metreyi aşan boyuyla bir devi andıran, “tanrıların dünyanın ilk dönemlerindeki erkekleri örnek alarak kalıba döktükleri” bu adam, Unga’yı sırtına vurduğu gibi gemisine atlayıp oradan uzaklaşmıştır.

Naass intikamını almak üzere azılı düşmanının peşinden yollara düşer. Dünyayı dolaşıp bilgi ve görgüsünü artıracağı, macera dolu yıllar beklemektedir onu...

Kitap - Tuhaf Kütüphane Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün güne oldukça hareketli başladık online dersin ilk günü olduğu için hepimiz de bir telaşe vardı ilk defa hem kurumdan çalışıp hem de online ders yapmaya başladık daha önce online ders yaparken hepimiz evden çalışıyorduk her şeyin bir ilki varmış demek ki sabahın 9 undan beri daha ancak nefeslenmeye vaktim oldu onun dışında durmadan çalıştım.İlk günün günahı olmaz derler :)

Bugün yine sizlere Murakaminin bir kitabından bahsedicem.Son olarak okuduğum illüstrasyonlu kitabı "Tuhaf Kütüphane" idi.Sanırım içlerinde en beğendiğim kitap bu olabilir.Diğerlerine nazaran daha ürkütücü ve fantastik bir yapısı olmasından dolayı olabilir elbette :) Ayrıca içinde Osmanlı ile bilgilerin geçmesi de bana Murakami'nin bilgisinin her alanda olduğunu bir kez daha hatırlattı ve daha da ona hayran bıraktı :)

Yalnız bir çocuk, gizemli bir kız ve Koyun Adam… Acaba korkunç yaşlı adamın onları hapsettiği ürkünç kütüphaneden kaçmayı başarabilecekler mi? Haruki Murakami'den büyükler için yazılmış, masal tadında bir öykü… Neden bunlar benim başıma gelmek zorundaydı ki? Oysa tek yaptığım, kitap ödünç almak için kütüphaneye gelmekti. "O kadar da canını sıkma" dedi Koyun Adam, beni avutmak için."Baksana Koyun Adam" dedim. "Neden o yaşlı adam benim beynimi yemek istiyor ki?" "Bilgiyle dolu beyin çok lezzetli olur çünkü. Yumuşacıktır. Aynı zamanda böyle topak topaktı

22 Kasım 2020 Pazar

Kitap - Zamansız Fırtına Linda Howard

Herkese merhabalar efenim,

Pazartesinden itibaren kurum olarak biz de online eğitime geçiyoruz artık pazar günleri izinli olduğum için bugün evdeyim.İzin günümü boşa harcamamak adına yine erken kalktım ve dün akşam başladığım kafamı yormayan çerezlik olarak aldığım bu kitabı okuyup bitirdim.

Gölge Kadın ve Sweeney gibi kitaplarını da daha önce okuduğum bir yazar olan Linda Howard dan kış temalı aksiyon /romantik tarzda bir kitap daha okudum.Kitabı 1.5 günde okuyup bitirdim kadın bence bu tarzın iyi yazarlarından yorgun olduğunuz zaman sizi daha fazla yormayacak ve kafanızı dağıtacak bir kitap arıyorsanız bu kitaba da bir şans verebilirsiniz :)

Otuzlu yaşlarında, kötü bir evliliği geride bırakmış bir kadın ile ordudaki görevinden ayrılmış, içine kapanık, sert ve çekici bir adamın yolları aynı kasabada av rehberliği yapan iki rakip olarak kesişir. Her şey Angie'nin, müşterilerini götürdüğü av sırasında görmemesi gereken bir cinayete tanık olmasıyla başlar. Genç kadın artık dolu bir silahın yanlış tarafındadır, onu bu beladan kurtaracak tek kişi ise rakibi Dare'dir. Kör edici fırtına patlak verdiğinde olaylar tahmin edilemez bir hızla gelişir. Tehlikenin doruklarına ulaşan bu kaçma kovalamaca, iki rakibi beklenmedik bir sona doğru sürükleyecektir. Gölge Kadın, Gözyaşlarını Sildiğim Gün ve Aşk Tuzağı'yla okurları kendine bağlayan Linda Howard, ateşli duygularıyla savaşmak zorunda kalan karakterleriyle tutkulu bir maceraya daha imza atıyor.

21 Kasım 2020 Cumartesi

Kitap - Fırın Saldırısı Haruki Murakami

 Merhabalar efenim,

Bir Murakami hayranı sadece bu kitapları satın alır ve okur bence onun dışında satın alıp okur mu bilemiyorum hem de fiyatı bu kadar pahalıyken ! Benim için Murakami okumak son kuruşuna kadar değen bir şey olduğu için azıcık bile indirimde bulsam hemen üzerine atlıyorum ve alıp okuyorum.Okumadığım bir kaç uzun romanıyla birlikte bu tarz illütrasyonlu hikaye kitapları kalmıştı onları da nihayet alıp okudum bunlardan ikinci okuduğum da "Fırın Saldırısı" kitabı oldu yine oldukça tuhaf anlam veremediğim durumların ve insanların hayatına dahil oldum ve okurken kısacık da olsa inanılmaz keyif aldım :)

Haruki Murakami’den açlık ve suçun doğası üzerine tuhaf, gizemli ve yer yer komik bir suç öyküsü…

Karnımız açtı. Hayır, açlık demek yetmezdi buna. Sanki uzay boşluğunu yutmuştuk. 

Nereden çıkmıştı bu açlık hissi? Elbette yiyeceğimizin olmamasından. Neden yiyeceğimiz yoktu? Çünkü yiyecek karşılığında verecek değerli bir şeyimiz yoktu. Neden değerli bir şeyimiz yoktu? Sanırım hayal gücümüzün eksikliğinden kaynaklanıyordu değerli bir şeyimizin olmaması. Hayır, değil, belki de karnımızın aç olmasının nedeni, doğrudan hayal gücü eksikliğimizdi. 

Tanrı, Marx ve John Lennon, hepsi ölmüştü. Karnımız açtı ve bu yüzden suç işleyecektik. “Ben artık sapıtmak üzereyim” dedi arkadaşım. Durumumuzu azıcık sözcükle ancak bu kadar güzel anlatabilirdi.

19 Kasım 2020 Perşembe

Kitap - Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde Olga Tokarczuk

Herkese merhabalar efenim,

Sanırım yakın zamanda bizde online derslere geçecek gibi görünüyoruz Mart ayına geri döndük her şeyi daha da kötü bir şekilde baştan aldık sanırım böyle zamanlarda beni tek teselli eden şey bol bol kitap okumak oluyor. Bir çok bloggerın tavsiyesi üzerine aldığım Timaş Yayınlarından çıkan ve yazarı 2018 Nobel Edebiyat Ödüllü olan "Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde" kitabını okuyup bitirdim dün akşam. Normal okuma hızımla giderek 3 gün içinde bitirdim kitabı tabi araya iş yerinde okuduğum bir çok kitabı da almış oldum. Ona rağmen bence tadı kaçmadan sonuna kadar okudum kitabı tabi ara ara sıkmalar oldu her kitapta olduğu gibi. Ben nedense üslup olarak "Kirpinin Zarafeti" kitabına benzettim sanırım ikisinde de baş kahramanın yaşlı çatlak bir kadın olması yönünden benzettim. İkisi de yaşına göre farklı fikirleri ve dünyaları olan kadınlardı bu tarz kadınların kafasının içindekileri okumak oldukça hoşuma gidiyor benim. Polonya edebiyatından böylece ilk romanımı da okumuş oldum. Son olarak kitabın kapak tasarımına bayıldığımı söylemem lazım :)

Janina, uzak bir Polonya köyünde, karanlık kış günlerini astroloji çalışarak, yıldız haritalarını inceleyerek, William Blake’in şiirlerini tercüme ederek ve varlıklı Varşova sakinlerinin yazlık evlerine göz kulak olarak geçirir. İnsanlar yerine hayvanlarla vakit geçirmeyi tercih eder, fazlasıyla tuhaf ve münzevi tavırları kimilerine göre “kaçık”lıktır. Bir gün komşusu Koca Ayak gizemli bir şekilde ölü bulunur. Gelecek günler daha da tuhaf ölümleri beraberinde getirir. Şüpheler ve soru işaretleri yükselirken Janina, tuhaf teorileriyle kendini soruşturmanın göbeğine yerleştirir. Birileri ona kulak verseydi her şey böyle mi olurdu oysa…

Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde tuhaf bir gerilim masalı, bir kara komedi, her şeyiyle kendine özgü bir hikâye. Akıl sağlığı ve çılgınlık, suç ve adalet, doğa ve insan arasındaki karanlık sınırların kışkırtıcı bir keşfi. Çağdaş Polonya edebiyatının en güçlü sesi, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Olga Tokarczuk’tan baş döndürücü bir roman.

17 Kasım 2020 Salı

Kitap - Doğum Günü Kızı Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Yine yasakların olduğu bir güne uyandık ve kurumda yeni aksiyonlar gelişti haliylen şu anda nasıl bir plan program yapıcaz henüz bilemiyorum ama çember çok daralmış durumda bunun farkındayım gelen yasaklar biraz olsun azaltıcak mı bu durumu hiç bilemiyorum hayırlısı diyebiliyorum sadece bu duruma.

Şu sıralar parama kıymış ve ne istiyorsam almış durumdayım.Çünkü yarına sağ çıkacak mıyız hiç belli değil maalesef bir yandan deprem bir yandan korona korkusu iyice mahvetti beni de herkeside.Bunlardan biri de elbette "çok pahalı" gerekçesiyle almak istemediğim Murakami kitapları.Hepsiburada.com da Kasım indirimlerini görünce artık biraz da olsa hesaplı bir fiyata koleksiyonun büyük bir kısmını aldım.

Toplamda 68 sayfa olan bu hikaye kitabı kuşe kağıda basılmış ve içinde Kat Menschık'ın yaptığı harika illütrasyonlar var tabi haliylen bu da fiyatını biraz tuzlu hale getirmiş.Büyük bir hevesle okuyup 20 dk içinde bitirdim zaten kitabı.Kırmızı alacalı rengi resmen büyüledi beni okurken zaten Murakaminin masalsı dünyası beni ayrı bir büyülüyor.Konunun hiç bir yere varmamasıyla ve aklımda zilyon tane soru işareti bırakarak bir Murakami kitabını daha bitirmiş oldum.Murakami okumak bana felsefe gibi geliyor biraz.Hani derler ya felsefe çözümlerle ve cevaplarla ilgilenmez sadece sorularla ilgilenir ve yolda olmaktır diye Murakami okumakta aynen öyle bir şey bir sonu yok bir anlamı yok ama okumak zevk veriyor bana.

"Ne var ki, tek bir dilek hakkın var, iyice düşünesin” dedi yaşlı adam bir parmağını havaya kaldırıp.  “Tek bir dilek. Sonra kararını değiştirip vazgeçemezsin.”

Bir doğum günü hikâyesi… Kısacık bir metinle yüreğimizde bir şeylerin yerini değiştiren bir büyü yapıyor Haruki Murakami.

(Tanıtım Bülteninden)

16 Kasım 2020 Pazartesi

Çin Dizisi : Dating in the Kitchen

Herkese merhabalar efenim,

1 hafta önce başlayıp bitirdiğim bir Çin dizisinden bahsedicem bugün sizlere.Aslında oldukça klişe bir dizi ama deprem haftasındayken kafamı dağıtmak için izlemeye başlamıştım sonra diziyi sevip sonuna kadar geldim ayrıca içinde yemek olan dizileri ayrı bir seviyorum :D Toplamda 24 bölümden oluşan tatlış bir Çin dizisi Türkçe alt yazılısını bir çok bu tarz dizileri yayınlayan sitelerden bulabilirsiniz :)

Zijing Hotel'de şef yardımcısı olarak çalışan Gu Sheng Nan, hayallerini gerçeğe dönüştürme yolundaki bir kadındı. İyi konumlanmış, sevdiği bir işte, şef olarak becerilerini geliştirirken, yemekleriyle kendini ifade etmekte özgürdü. Harika bir işe sahip olmasının yanı sıra, otelin baş şefiyle olan gizli ilişkisine mutlu bir şekilde yerleşti. Birlikte güzel bir hayat kuracaklarına inanan Sheng Nan, erkek arkadaşını hile yaparken yakaladığı gün perişan oldu. Sanki erkek arkadaşından ayrılmak yeterince kötü değilmiş gibi, Sheng Nan, otelin yaklaşmakta olan devralımı sayesinde yakında işsiz olabileceğini öğrenir. Daha da kötüsü, talihsiz bir yanlış anlama, onu yakında patronu olacak, keskin dilli CEO'su Lu Jin'in yanlış tarafına götürür. Bir iş dahisi olan Lu Jin, zor kararlar vermekten korkmaz. Zijing Oteli'ni kınamaya hazır olan Lu Jin, mutlu bir kaza sonucu Sheng Nan'ın yemeklerinden birini yoluna sokunca fikrini değiştirir. Sert bir gurme olan Lu Jin, Sheng Nan’ın şef olarak becerisinden etkilenir ve yeteneğini hemen fark eder. Yemek sevgisini paylaşan bu beklenmedik çift, onları hiç beklemedikleri bir yere götüren beklenmedik bir bağ kurmaya başlar.

15 Kasım 2020 Pazar

Müzik : Refund Sisters Don't Touch Me

Herkese merhabalar efenim,

Haftanın son gününde iş yerimden ve öğle aramdan sizlere yazıyorum.Sınavlarla dolu yorucu bir haftayı daha ardımızda bırakırken biraz müzik dinleyelim istedim.Uhm Jung-hwa (Witch's Romance den ve bir çok film diziden hatırlayacağınız 51 yaşındaki nunamız ) , Jessi (yeni keşfettiğim melez olduğunu düşündüğüm Nicki Minaj havası olan 31 yaşındaki nunamız ) , Lee Hyori (Hyori's Bed & Breakfast programı ile tanıdığım 41 yaşındaki nunamız ) , Hwasa ( Mamamoo ile tanıdığım ama daha sonradan solo kariyeriyle de aşık olduğum ve aynı yaşta olduğum (25) ) dan oluşan bir gruptan bahsedicem bugün sizlere ! Karşınızda Refund Sisters  !  

Sanırım bu resmi bir grup değil anladığım kadarıyla bi show programı için kurulmuş bu grup ama sert ablalardan kurulmuş bir grup olduğu için izlemesi de dinlemesi de oldukça keyifli bu şarkıyı umarım bu grubun devamı da gelir :)

12 Kasım 2020 Perşembe

Kitap - Nakano Eskici Dükkanı Hiromi Kawakami

 Herkese merhabalar efenim,

Japon edebiyatı okuma serüveni kaldığı yerden devam ediyor. Böyle edebi eserlerden çok günlük Japon hayatını yansıtan romanları okumayı daha çok seviyorum o kültürü en doğal şekliyle okuyormuş hissi veriyor ve bu hissi seviyorum. Japonyayı görme arzum daha da depreşiyor ama olsun :)

Kitaptaki baş kahramanımız olan Hitomiyi ben çok sevdim karakter olarak kendime yakın buldum hele de aşk hayatı tam ben :D Aynı iş yerinde aşık olup daha sonra ayrıldıktan sonra kötü zamanlar geçirme ve o kişi gözünün önünde oldukça unutamama depresyonu bana oldukça tanıdık geldi :) O yüzden kitabı bir solukta oldukça severek okudum.Keşke daha çok bu tarz kitaplar Türkçeye çevrilse de bol bol okusak :)

Hitomi civardaki bir eskici dükkânında çalışmaya başlayınca kendini sıra dışı bir topluluğun içinde bulur: birkaç eş eskitmiş, muzip ve patavatsız Bay Nakano; onun hiç evlenmemiş, ressam kız kardeşi Masayo; tuhaflık derecesinde içine kapanık –ama her nasılsa Hitomi’nin gönlünü çalacak– genç Takeo; her gün dükkâna girip çıkan türlü huyda insan ve tıpkı insanlar gibi bağrında sırlar gizleyen onlarca eşya. Herkesin ve her şeyin bir hikâyesinin olduğu bu dükkânda Hitomi hayatı, aşkı ve insanlar ile sırlar arasındaki nazik valsi keşfetmeye başlar.

Japonya’nın önemli romancısı Hiromi Kawakami’den, bir başınayken sıradan duran ama bir eskici dükkânında yan yana geldiklerinde neredeyse sihirli bir anlam yaratan insanların –ve eşyaların– yalın, neşeli ama aynı ölçüde hüzünlü öyküsü.

9 Kasım 2020 Pazartesi

Amerika Dizisi : The Queen's Gambit

 Herkese merhabalar efenim,

Dün izin günümdü o yüzden bütün günü sıcacık yatağımda film,dizi,oyun izleyerek ve kitap okuyarak geçirdim.Hatta bu diziyi sabah 7 de izlemek için kalktım 11 e doğru diziyi bitirdim.Netflix de şu anda oldukça popüler olan yapımlardan biri "The Queen's Gambit".Baş roldeki kız da inanılmaz yakışmış rolüne bu tarz zeki soğukkanlı kadınların baş rolünde olduğu filmlere de dizilere de bayılıyorum.Bir kitaptan uyarlanmış dizi ve 7 bölümden oluşuyor daha çok mini dizi tadında diyebiliriz.Zaten daha fazla uzasa sıkıcı olabilirmiş çünkü bir yerden sonra hep aynı şeylerin etrafında dönmeye başladı bölümler o yüzden o kısımları biraz da atlayarak izledim diyebilirim.

1950'lerde bir yetimhanede, küçük bir kız müthiş bir satranç yeteneği sergiler. Ancak yıldızlığa uzanan umulmadık yolculuğunda bağımlılıkla mücadele etmek zorunda kalır.

7 Kasım 2020 Cumartesi

Müzik : Netta - Toy

Herkese merhabalar efenim,

Bugün oldukça verimli ve güzel bir şekilde başladı güne.Enerjim ve motivasyonum yerinde o yüzden sizlerle de komik ve eğlenceli bir şarkı paylaşmak istedim müzik postu yazmayalı uzun zaman olmuştu.Bu şarkı İsrail'in Eurovision Şarkı Yarışmasında birinci olmuş şarkısıymış ben tesadüfen öyle Instagram keşfetinde gezinirken duydum ve hoşuma gitti bu tarz uçuk kaçık şarkıları hele de feminist şarkıları çok severim :D

5 Kasım 2020 Perşembe

Kitap - Nefaset Lokantası Tuğba Doğan

 Herkese merhabalar efenim,

İş yerinde okumak için götürdüğüm kitaplardan biri de bu kitap oldu.Booktuberları okurken gördüğüm ve merak edip aldığım bir kitaptı.Yerli edebiyattan hele de güncel yazarlardan bir şey okumayalı uzun zaman olmuştu.Tuğba Doğan'ı ilk defa bu vesileyle duymuş ve okumuş oldum.Kitaba gelicek olursak aslında 125 sayfa bir şey ama bana dili bi tık ağdalı ve ağır geldi nedense o yüzden biraz daha yavaş okuma hızıyla okunacak bir kitap olduğunu anlayınca iş yerine getirmek istedim burada fırsat buldukça 10 sayfa 10 sayfa okuya okuya kitabı 2-3 hafta da anca bitirebildim.

“Hatırlamak kalbin düşünmesidir. Bırak kalbin düşünsün. Hatırla.”

Varoluşu anlamsız bulanları anlamıyordu. Ona göre varoluşun sorunu nihayetinde anlamsız değil aşırı anlamlı olmasıydı. Katlanması zor olan da anlamsızlığı değil sonsuzcasına uzayıp giden anlamlarıydı. Şu sakin sakin yürüyen insanların kafalarının içinde ne dolaplar, ruhlarında kim bilir ne tufanlar dönüyor, bedenlerinin içindeki katilleri, maktulleri, âlimleri, adileri saklamak için kim bilir nasıl mucizevi bir mücadele veriyorlardı.

Bir ay önce, on altı yıldır çalıştığı gazeteden kovulmasının ardından Türkiye’yi terk edip Rio de Janeiro’ya yerleşme kararı alan gazeteci Salih’i, yıllardır müdavimi olduğu Nefaset Lokantası’nda, neredeyse ailesi haline gelen lokanta sahiplerinin düzenlediği veda yemeğinde başka bir “sonun başlangıcı” beklemektedir.

Salih’in, kendi deyimiyle “zehirlenmiş bir topraktan” gitme hayali önce bir geçmiş aşk hikâyesine, sonra çocukluk hikâyesine takılır. Belleğin labirentlerinde geçmişe yapılan bu yolculukta iç içe geçen zaman parçaları, bir yandan bugüne bulaşıp onu belirsiz bir boşlukta asılı bırakırken, bir yandan da geleceği bulanıklaştırır.

Musa’nın Uykusu ile tanıdığımız Tuğba Doğan ikinci kitabı Nefaset Lokantası ile günümüz Türkiyesi’nde hayatın somut gerçeklikleriyle boğuşan bireyin açmazlarını, ana karakteri Salih’in bakış açısıyla ele alırken, zaman ve coğrafya ikiliğinin kıskacında dile gelen varoluşun içsesini de anlatıya dahil ediyor.

Kişi arzusuysa coğrafya kaderdir.

4 Kasım 2020 Çarşamba

Komedi Filmi : Sen Kiminle Dans Ediyorsun ?

 Herkese merhabalar efenim,

Netflix den izlediğim yerli filmlerle devam ediyoruz.Kafam dağılsın diye izlediğim filmlerden biri de bu komedi filmi olan "Sen Kiminle Dans Ediyorsun? oldu.İlk çıktığından beri aslında izlemek istediğim bir yapımdı ama bu zamana kısmetmiş diyelim.Uraz Kaygılaroğlunu ve Binnur Kayayı çok severim bu filmde ikisini görünce bile sırf izlemek istedim.Bence Uraz bu tarz komedi yapımlarını çok yakışıyor.Yazan ve yöneten Burak Aksak olunca tabi ayrı bi absürtlüklerle donatılmıştı film ama bence izlemesi oldukça keyifli bir film olmuş.

Ailesinin vefatının ardından psikolojik sorunlarla boğuşan Aysel'in hikayesini anlatıyor. Psikiyatrının da desteğiyle sorunlarını aşabilmek için dans etmeye başlayan Aysel, dans hocası Şengül'ün de yardımıyla hayata yeniden tutunuyor ve yepyeni bir sayfa açıyor! Ancak dans dışarıdan bakıldığı kadar kolay değil, durum böyle olunca zorluklar, rekabet ve yepyeni arkadaşlıklar da işin içine karışıyor! "Şengül Dans Okulu"nun öğrencilerinden biri olarak kendini kanıtlamak isteyen Aysel, okulun en iyi dansçısı olduğunu ispat etmelidir.

Romantik Film : Celeste And Jesse Forever

 Herkese merhabalar efenim,

Biraz daha toparlanmaya eskiye dönmeye başlamış gibiyiz.Tabi deprem korkusu bir süre daha içlerimiz de olmaya devam edecektir.Havalarda soğumaya başladığı için hele de bu depremden sonra korona bulaşma korkusu yerini almaya başladı bile.bi korkuyu terk ederken bi korku baş göstermeye başladı keşke sadece korku filmlerinden korktuğum o zamanlara geri dönebilsek bazı şeylerin değerini bilmeye öğretti tam anlamıyla bize 2020 bitmesine az kala bakalım daha başımıza neler gelicek bilemiyorum umarım 2021 bu yıldan daha kötü bir yıl olmaz da biraz olsun huzur bulduğumuz bir yıl olur.

Netflix de evdeyken kafa dağıtmalık izlediğim filmlerden biri de Andy Samberg'in baş rolünde oynadığı "Celeste And Jesse Forever" filmi oldu.Filmin ismindeki "forver" kelimesine bakış açısı oldukça farklıydı bence filmin.Spoiler olmasın diye söylemek istemiyorum ama oldukça şaşırtıcı bi finalle bitti film :)

Celeste ve Jesse, lisede tanışırlar, önce sıkı dost olurlar ve ardından genç yaşta evlenirler. Şimdi otuzuna gelmiş olan Celeste kendi medya danışmanlık şirketinin sahibidir, Jesse ise bir kez daha işsizdir fakat bu duruma bir çare bulmaya da niyeti yoktur. Celeste, Jesse ile boşanmanın yapılacak en doğru şey olduğuna inanır. O kendi yolunda ilerlerken, Jesse hiçbir yere ait değil gibidir. Şimdi boşanırlarsa ömür boyu arkadaş kalabileceklerine inanır. Celeste'e hala aşık olan Jesse durumu kabul eder ve bu evlilikten arkadaşlığa geçişi kabul eder, fakat zaman içerisinde Celeste'de verdiği kararın ne kadar bencilce olduğunu anlar ama zamanlamaları bir türlü tutmaz. Arkadaşları yediği içtiği halen beraber giden bu çiftin neden ayrıldığını ise bir türlü anlamaz.

2 Kasım 2020 Pazartesi

Kore Dizisi : Sweet Munchies

 Herkese merhabalar efenim,

Depremden sonra 3 gün boyunca evde olduğum için kafa dağıtmak için çok fazla şey izleyip biriktirdim sizlerle paylaşıcak.Onlardan biri de bu mini Kore dizisi oldu.Jung Il-woo bu arada İzmir için üzüldüğünü belirtmiş özel hesabından bundan haberi olup böyle bir twit atması bile çok hoşuma gitti benim bir çok Koreli oyuncunun bırakın İzmir'i Türkiye den bile haberi olduklarını sanmıyorum.Jung Il-woo 'nun bu dizisi toplamda 12 bölümcük ve yemeklerle ilgili kafa dağıtmalık romantik komedi tarzında bir dizi.

Düzenli müşterilerinden biri olan bir televizyon yardımcısı yönetmeni Kim Ah-jin ( Kang Ji-young ), yemek programında yıldız gösterebilecek eşcinsel bir aşçı tanıyıp tanımadığını sorduğunda, cinsel yönelimi hakkında yalan söylemeye karar verir.

31 Ekim 2020 Cumartesi

Romantik Komedi Film : Holidate

 Herkese merhabalar efenim,

Bu filmi bir gün öncesinde yatağımda uzanırken mutlu mesut 29 Ekim tatilimde izlemiştim.Uzun zaman sonra ilk defa evimde huzurlu bir şekilde hissetmiştim ki dün ki depreme kadar.Deprem korkusu yaşamayalı uzun zaman olmuştu zaten Gölcük depremi başta olmak üzere bir çok depremi yaşadığı  için İzmir de ki depremlere bünyem alışmıştı ama bu kadar şiddetli bir deprem burada yaşadığım 8 yılda ilk defa gördüm açıkçası.Deprem olurken iş yerindeydim masam da o gün ki işlerimi hallediyordum öncesinde çok çocukla görüştüğüm için herhalde başım dönüyor dedim yani depremi algılamam bi kaç saniyemi aldı sonra anladım deprem olduğunu odamdan dışarı çıktım baktım deprem şiddetini arttırmaya başlıyor çocukları tahliye etmeye başladım.100 çocuk,öğretmenler nasıl aşşağı indiler velileri nasıl geldi o trafik o kaos şimdi anlatırken o yaşadığım iç sıkıntısını tekrardan hisseder oldum o anda başkalarını düşünmekten kendimi düşünemediğim için depremden korkmaya da zamanım kalmadı eve nasıl vardım annemleri gördüm onlara sarıldım falan şimdi çok fazla hatırlamıyorum bile ama hayatımda yaşadığım en kötü akşamlardan birini yaşadım önce annemler çok korktuğu için arabada kalalım dedik ama arabada kalmakta öyle kolay bir şey değil bir de yağmur yağmaya falanda başladı.Biz Gaziemir de oturduğumuz için yeni yerleşmeler olduğundan binalarımız da bi hasar bile oluşmadı.O yüzden en nihayetinde evde kalmaya karar verdik ama sabaha kadar o stresi atamadığım için kusup durdum sabah 3.kere kusmamdan sonra anca kendime gelebildim.Hem de artçı depremler de devam ettiği için ne zaman birazcık böyle uykuya dalacak olsam depremle uyandım.Sabahı nasıl ettik hiç bilemiyorum vallahi sabah babam mide bulantısı ilacı aldı güzel bi kahvaltı ettim duş aldım biraz da uyudum şimdi anca anca kendime geliyorum.Kurum 2 gün tatil oldu pazartesi benim kendi iznim de olduğu için o günde işe gitmicem evde kalıcam.Dışarı çıksan korona tehlikesi evde kalsan deprem tehlikesi ne yapacağımızı şaşırdık vallahi Allah'ım sen aklımıza mukayet ol demekten başka bir şey diyemiyorum artık.

Neyse efenim dünü geçip bu filme gelicek olursak genel olarak Emma Roberts'i ve filmlerini severim bilirsiniz o yüzden bu filmi Netflix de görünce hemen izlemek istedim.Kafa dağıtmalık bi Romantik Komedi arıyorsanız bence oldukça uygun bi film :)

30 Ekim 2020 Cuma

Kore Dizisi : Record of Youth

 Herkese merhabalar efenim,

Yavaş yavaş kış mevsimi gelirken Kore dizileri de canlanmaya başladı ve oldukça güzel diziler yapılmaya başlayınca ben de güncel dizilerden bir çoğunu takip ediyorum elbette bunlardan biri de bu dizi oldu.Başlarda oyuncu kadrosu beni heyecanlandırmış olsa da ikilinin kimyasının uyuşmamasından mı yoksa dizinin konusunun ekibe göre fazla hafif kalmasından mıdır nedir bilemiyorum ama bu dizi beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası. Dizi de geçekten  görmeyi özlediğim tutku hiç yoktu iki karakter de o kadar mıymıntıydı ki artık diziyi izlerken sonlara doğru bana fenalık gelmeye başladı. Park Bo Gum askerden geldikten sonra adam gibi bir dizi de oynayamadı da ona yanıyorum resmen gül gibi çocuğu harcıyorlar saçma sapan dizilerde :/

Dizi, modellik sektörünün içinde olan bir grup gencin etrafında dönmektedir.

Park Bo-Gum dizide bir model olan Sa Hye-Joon karakterini canlandırmaktadır. Gerçekçi bir kişiliğe sahiptir. Zeki ve yakışıklı olduğu kadar da iyi bir insandır. Bir model olarak başarılı olsa da onun asıl hayali bir oyuncu olmaktır. Bu yüzden çeşitli oyuncu seçmelerine katılmış ancak başarılı olamamıştır.

Park So-Dam dizide bir makyaj sanatçısı olan An Jung-Ha karakterini canlandırmaktadır. Mantıklı ve çalışkan bir genç kızdır. Kendi yeteneklerini değerlendirmede oldukça iyidir. Etrafında yaşanan olaylardan kolayca sarsılmaz ve kendi yolunda yürümeye devam eder. En büyük hayali, başarılı bir makyaj sanatçısı olmaktadır. Bu yüzden, kendine olan güvensizliğini yenerek, kendi ayaklarının üzerinde durabilmeyi amaçlamaktadır. İyi bir üniversiteden mezun olduktan sonra büyük bir şirkete işe girer. Ancak üç yıl sonra bir makyaj sanatçısı olma hayalinin peşinden gidebilmek için işinden ayrılmıştır.

Byeon Woo-Seok dizide bir model ve bir oyuncu olan Won Hae-Hyo karakterini canlandırmaktadır. Ayrıca Sa Hye-Joon’un (Park Bo-Gum) en yakın arkadaşıdır. Oldukça sıkı çalışan nazik birisidir. Aynı zamanda son derece rekabetçi bir kişiliğe sahiptir.

27 Ekim 2020 Salı

Kitap - Go Kazuki Kaneshiro

 Herkese merhabalar efenim,

Gerçek Japon edebiyatından okumalarım elbette devam ediyor (!) :)

 Japon edebiyatı genelde karanlık olmasına rağmen her zaman yazımı daha naiftir.Bu kitap oldukça farklıydı o türlerden.Yazımı oldukça haşindi çünkü ana teması aslında ırkçılık ve ayrımcılık üzerine ve tabi bolda şiddet var.Kuzey Kore vatandaşı olan ama Japonya da doğup büyüyen ergn bir gencimizin okulda zorbalıkla ve ayrımcılıkla mücadelesini kendi ağzından okuyoruz.Eski boksör agresif bir babaya da sahip olunca şiddet eksik olmuyor elbette.

Aşk, kayıp ve ırk ayrımcılığı hakkındaki yazılmış bu cüretkar ve sevecen romanda, iki genç için aşık olmak bir değişim dünyası yaratacak.

Japon lisesinde bir Koreli öğrenci olan Sugihara, kendini her türden zorbaya karşı korumak zorunda kalmıştı. Ama hiçbir şey, onu Sakurai adındaki Japon bir kıza umutsuzca aşık olduğunda hissettiği kalp sancısına hazırlayamazdı. Klasik müzik ve yabancı sinemaya karşı duydukları ortak sevgiye kapılarak, ikisi gittikçe daha da yakınlaşır.

Bir gece, kişisel trajedinin darbesini yemesinin ardından, Sugihara -adının da belli ettiği- Japon olmadığı gerçeğini Sakurai’ye açıklar.

Yakalamaya hazır olduğu kendini keşfetme şansı ile diğerlerinin kontrol edemediği ön yargıları arasında kalan Sugihara, kim olmak ve bundan sonra nereye gitmek istediğine karar vermeli. Sakurai kendi ön yargısı ile yüzleşebilecek ve ona yolculuğunda eşlik edebilecek mi?

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Ekim Ayı Kitabı Beni Asla Bırakma Kazuo Ishiguro

 Herkese merhabalar efenim,

Kitap Kulübü ile Ekim ayı temamız Japon Edebiyatıydı.

En sevdiğim edebiyat türü olsa da bu temada seçilebilecek bence en kötü yazar ve kitaplardan birini seçtiğimizi düşünüyorum çünkü yazar daha önce de bahsettiği gibi Japon bi yazar olsa da İngiltere de okuyup büyüdüğü için Japon aslında tamamen uzaklaşarak tam bi İngiliz edebiyatı havasında yazıyor romanlarını zaten kişilerde İngiliz olunca ben hiç Japon edebiyatı tadı alamıyorum.Bu kitap seçilmeden önce tesadüfen yazarın Günden Kalanlar romanını okumuş ve sizlerle yorumumu paylaşmıştım.Yazar yine aynı ağır üslupla yazmış bu kitabı ve okuması yine bana biraz ağır geldi.Tam bi distopya gibi olmasa da distopya tadında bir bilim kurgu - dram romanı aslında.

Yatılı okul Hailsham'ın öğrencileri, bahçe duvarının arkasındaki karanlık ormandan çok korkarlar. Hafta sonları veya tatillerde evlerine gitmez., Hailsham'dan önceki yaşamlarını hatırlamazlar. Dış dünyayla bağlantıları yoktur. Öğretmenler değil, gözetmenler tarafından eğitilirler. Spor ve sanata büyük önem veren gözetmenler, Hailsham öğrencilerine sürekli özel olduklarını hatırlatır ve bedenlerine çok iyi bakmaları gerektiğini tekrarlar.

Kazuo Ishiguro, yayımlandığı yıl Time tarafından İngilizce yazılmış en iyi 100 roman listesine alınan Beni Asla Bırakma'da, yıkıma götüreceğini bile bile kendi kaderini kabullenenlere odaklanmış görünüyor.

Komedi Filmi : The Blackening

 Herkese merhabalar efenim, Benim gibi ofansif Amerika mizahını biliyor ve seviyorsanız beğeneceğiniz bir film.Çok fazla Amerika mizah kültü...