30 Kasım 2020 Pazartesi

Kore Dizisi : Do Do Sol Sol La La Sol

 Herkese merhabalar efenim,

İş hayatı devam ederken bir yandan da güncel Kore dizilerini izleyerek dinleniyorum.Bu diziden öyle ilk baktığımda aman aman bir beklentim yoktu ama ilk bölümden son bölüme kadar çok severek izledim diziyi.Zaten Go Ara yı  çok severim bir çok dizisini izlemişimdir hem çok güzel bir kadın olduğunu hem de çok yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünüyorum burada ki rolünde bebek gibiydi resmen o kadar tatlıydı ki saçı,kıyafetleri,tavırları resmen bayıla bayıla izledim.Baş roldeki adamımızı da daha önce yan rol olarak görmüştüm ama adam da baş rol olacak aura vardı zaten en baştan beri o yüzden baş rolde de beni yanıltmadı izlemesi keyifli müzik ve aşk dolu harika bir dizi tavsiyemdir :)

Hayatı alt üst olmuş bir piyanist (Go Ara) ile gizemli bir adamın (Lee Jae-Wook) arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Goo Ra-Ra ailesinin finansal çöküşünün ardından küçük bir köydeki ‘La La Land’ adlı piyano akademisinde iş bulur. Bir süre sonra, sakladığı birçok sırrı varmış gibi görünen Sun Woo-Joon ile karşılaşır ve yavaş yavaş ona kalbini kaptırır.

29 Kasım 2020 Pazar

Romantik Film : Midnight at the Magnolia

 Herkese merhabalar efenim,

Cumartesi günü erkenden kalkınca canım şöyle kar temalı bir şeyler izleme istedi Netfix i kurcalarken bu filme denk geldim ve sıcacık yatağımda izleyeyim dedim.Beklediğimden daha güzel çıktı açıkçası şu sıra her şeyi kapağına göre yargılıyorum ama için hep dolu çıkıyor ya buna oldukça mutlu oluyorum.

Eski arkadaşlar ve yerel radyo sunucuları Maggie ve Jack, programlarının ülke çapında yayınlanması umuduyla, ailelerine ve dinleyicilerine sevgili rolü yaparlar. Maggie ve Jack çocukluk aile arkadaşlarıdır ve şimdi yetişkinler, popüler yerel radyo programlarında birlikte flört tavsiyeleri vermektedir. Programlarının ulusal sendikasyon için etrafta dolaştığını öğrendiklerinde, patronları onları, önemli diğerlerini, canlı bir Yılbaşı Gecesi özel etkinliği için ailelerine tanıtmaya teşvik eder. Babalarının yerel caz kulübü The Magnolia’nın mali açıdan zorlandığını bilen Maggie ve Jack, kulüpte düzenlendiği sürece bu özel etkinliği kabul eder. Ancak Maggie ve Jack büyük etkinlikten önce terk edildiklerinde Jack, Yeni Yıl Arifesinde bir gece yarısı öpücüğü sırasında bir çiftmiş gibi davranmalarını ve dinleyicilerini haberle şaşırtmalarını önerir.

28 Kasım 2020 Cumartesi

Kitap - Sığınak Harlan Coben

 Herkese merhabalar efenim,

Sanırım bir süre iznimi pazar yerine cumartesi yapacağım gibi ama bence benim için daha iyi oldu.Online eğitim yüz yüze eğitimden daha fazla yoruyor beni 1 hafta boyunca canım çıktı resmen bugün izin günüm sabah erkenden kalkıp yine bir şeyler izleyip okudum şimdi de odama temizledim her yer mis gibi koktu birazdan kıyafet dolabımı da düzenlerim izin günün verimli kullanmak gerek değil mi :)

Bugün izin günüm diye bu kitabı dün akşam kalan son 150 sayfasını bi gayret bitirdim bugüne postunu koyabileyim diye.Uzun zaman önce kitap kargom bedavaya gelsin diye bu kitabı da kapağını beğenip almıştım ama bence kitabın kapağı ile içeriği bence hiç uyuşmamış bence genel olarak Martı yayınlarının bi sorunu bu durum.Kitaptan hiç bir beklentim yoktu açıkçası Murakami kitaplarım gelene kadar oyalanayım diye okumaya başladım ama kitap oldukça heyecanlı ve akıcı çıktı bu beni oldukça şaşırttı aslında okurken baya da zevk aldım :) Teenage gerilim / gizem kategorisinde bir kitaptı ben kitabın kapağını görünce ismi de "sığınak" olunca biraz daha romantik bir kitap olduğunu falan düşünmüştüm ama romantizimle hiç bir alakası olmayan bir kitap.

Babasının ölüm anına şahit olduktan ve annesini rehabilitasyon merkezine gönderdikten sonra Mickey Bolitar yeni bir kasabada, uzun zamandır görüşmediği amcası Myron Bolitar ile birlikte yaşamak zorunda kalır. Yeni hayatında onun için güzel olan tek şey kız arkadaşı Ashley’dir. Fakat Ashley bir gün ardında hiç iz bırakmadan ortadan yok olur.

Hayatındaki bir başka insanı daha kaybetmek istemeyen Mickey, kız arkadaşının izini sürerken gizemli bir yeraltı dünyası keşfeder. Burada, Ashley’nin aslında tanıdığı kişi olmadığını öğrenir. Hatta babası bile sandığı kişi değildir. Mickey öyle sarsıcı bir gerçekle karşılaşmıştır ki hayatındaki diğer her şey artık çocuk oyuncağı gibi gelecektir.

26 Kasım 2020 Perşembe

Türk Dizisi : Bir Başkadır

 Herkese merhabalar efenim,

Yine online derslerle dolu ve yoğun bir gün.Bu online derslerin takibi beni yüz yüzeden daha çok yoruyor umarım tez zamanda şu lanet şeyden kurtulabilir ve yüzyüze eğitime geri dönebiliriz.İlk çıktığı zamanlarda izlediğim ama yazmak için biraz beklediğim bir dizi oldu benim için "Bir Başkadır."Çünkü bir anda çok popüler oldu ve her yerde görmeye başladık hatta çok fazla geyiği bile dönmeye başladı o yüzden ortalık biraz sakinleşince ben de fikirlerimi yazmak istedim.

Öncelikle Netflix de ki bence en iyi yerli yapım olmuş.Türkiye dijital çağa ayak uydurmaya başladı bence RTÜRK ün ve Türk izleyicisinin baskıları olmadan cesur bir dizi olmuş.Türk insanını bence oldukça güzel bir şekilde anlatmış bu kadar cesur bir yerli yapım daha önce izlemedim belki sinema filmi olarak izlemişimdir ama bu kadar aklımda kalıcı olmamıştır bence.Bir kere oyuncular rollerine cuk diye oturmuş her oyuncu rolünün hakkını vermiş kaliteli bir iş olduğu oyuncu kadrosundan bile belli oluyor bence ki ben Öykü Karayel'i pek sevmem ama bu dizi de cidden bütün yeteneklerini sergilemiş kadın ve onun hakkındaki fikirlerim bu diziyle değişiverdi.Dizi deki psikolog sahnelerini ilk defa bu kadar gerçekçi buldum bütün bilgiler her şey bence gerçeğe çok yakındı sadece bazı sahneler gereksiz yere uzatılmış gibi geldi bana o da nazarlık olsun :) Bence dizi ismi gibi bir başkaydı bütün bölümlerini bir günde hevesle izleyip bitirdim tavsiyemdir :)




25 Kasım 2020 Çarşamba

Gerilim Filmi : Rebecca

 Herkese merhabalar efenim,

İşler tüm yoğunluğu ile devam ederken pazar günü (izin günümde) izlediğim bir filmden bahsetmek istedim sizlere.Artık izin günüm pazar olduğu için her pazar 1 film seyretmeye karar verdim bu yıl çok fazla film izleyemediğimi hissediyorum.Bu filmlerden ilki Netflix yapımı olan Rebecca oldu.Ben baş roldeki kızın ismi sanarken aslında hiç görmediğimiz bir kadının ismi olduğunu anladım hatta baş roldeki kızın ismini bile filmin sonunda bilmediğimi farkettim.Başından sonuna gerilim,gizem tadında ilerleyen dönem kıyafetleri ve görüntüleriyle benim izlerken keyif aldığım bir film oldu.Lily James genç yeteneklerden biri ve filmlerde kendisini izlemeyi oldukça seviyorum buradaki rolüne de oldukça yakışmış :)

Genç ve saf bir kadın, Maxim de Winter isimli zengin bir adamla evlenir. Başlarda her şey yolunda gibi görünse de zamanla kocasının ve evdeki hizmetçilerinin kocasının ilk karısına karşı duyduğu bağlılığı görmeye başlar, evde yaşayan hiç kimse Rebecca'nın izlerini silememiştir

23 Kasım 2020 Pazartesi

Kitap - Bir Kuzey Macerası Jack London

 Herkese merhabalar efenim,

Uzun soluklu kitapları okumaya devam ederken araya bu tarz kısa novellalar sokmak oldukça iyi oluyor.Jack Londondan daha önce Demir Ökçe kitabını okumuştum ama beni tarzı pek sarmamıştı açıkçası.Bu kısa novellası da idare ederdi bence.

Jack London’ın 1900 yılında yayımladığı Kurdun Oğlu adlı derlemenin içinde yer alan Bir Kuzey Macerası, Homeros’un Odysseia destanını andıran, zorlu engellerle dolu, çetin ve “dönüştürücü” bir yolculuğun hikâyesidir. Aleut adalarındaki Akatan’da yaşayan kabile reisi Naass, evlendiği gün karısı Unga’yı denizden çıkıp gelen sarı saçlı beyaz bir adama kaptırır. İki metreyi aşan boyuyla bir devi andıran, “tanrıların dünyanın ilk dönemlerindeki erkekleri örnek alarak kalıba döktükleri” bu adam, Unga’yı sırtına vurduğu gibi gemisine atlayıp oradan uzaklaşmıştır.

Naass intikamını almak üzere azılı düşmanının peşinden yollara düşer. Dünyayı dolaşıp bilgi ve görgüsünü artıracağı, macera dolu yıllar beklemektedir onu...

Kitap - Tuhaf Kütüphane Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün güne oldukça hareketli başladık online dersin ilk günü olduğu için hepimiz de bir telaşe vardı ilk defa hem kurumdan çalışıp hem de online ders yapmaya başladık daha önce online ders yaparken hepimiz evden çalışıyorduk her şeyin bir ilki varmış demek ki sabahın 9 undan beri daha ancak nefeslenmeye vaktim oldu onun dışında durmadan çalıştım.İlk günün günahı olmaz derler :)

Bugün yine sizlere Murakaminin bir kitabından bahsedicem.Son olarak okuduğum illüstrasyonlu kitabı "Tuhaf Kütüphane" idi.Sanırım içlerinde en beğendiğim kitap bu olabilir.Diğerlerine nazaran daha ürkütücü ve fantastik bir yapısı olmasından dolayı olabilir elbette :) Ayrıca içinde Osmanlı ile bilgilerin geçmesi de bana Murakami'nin bilgisinin her alanda olduğunu bir kez daha hatırlattı ve daha da ona hayran bıraktı :)

Yalnız bir çocuk, gizemli bir kız ve Koyun Adam… Acaba korkunç yaşlı adamın onları hapsettiği ürkünç kütüphaneden kaçmayı başarabilecekler mi? Haruki Murakami'den büyükler için yazılmış, masal tadında bir öykü… Neden bunlar benim başıma gelmek zorundaydı ki? Oysa tek yaptığım, kitap ödünç almak için kütüphaneye gelmekti. "O kadar da canını sıkma" dedi Koyun Adam, beni avutmak için."Baksana Koyun Adam" dedim. "Neden o yaşlı adam benim beynimi yemek istiyor ki?" "Bilgiyle dolu beyin çok lezzetli olur çünkü. Yumuşacıktır. Aynı zamanda böyle topak topaktı

22 Kasım 2020 Pazar

Kitap - Zamansız Fırtına Linda Howard

Herkese merhabalar efenim,

Pazartesinden itibaren kurum olarak biz de online eğitime geçiyoruz artık pazar günleri izinli olduğum için bugün evdeyim.İzin günümü boşa harcamamak adına yine erken kalktım ve dün akşam başladığım kafamı yormayan çerezlik olarak aldığım bu kitabı okuyup bitirdim.

Gölge Kadın ve Sweeney gibi kitaplarını da daha önce okuduğum bir yazar olan Linda Howard dan kış temalı aksiyon /romantik tarzda bir kitap daha okudum.Kitabı 1.5 günde okuyup bitirdim kadın bence bu tarzın iyi yazarlarından yorgun olduğunuz zaman sizi daha fazla yormayacak ve kafanızı dağıtacak bir kitap arıyorsanız bu kitaba da bir şans verebilirsiniz :)

Otuzlu yaşlarında, kötü bir evliliği geride bırakmış bir kadın ile ordudaki görevinden ayrılmış, içine kapanık, sert ve çekici bir adamın yolları aynı kasabada av rehberliği yapan iki rakip olarak kesişir. Her şey Angie'nin, müşterilerini götürdüğü av sırasında görmemesi gereken bir cinayete tanık olmasıyla başlar. Genç kadın artık dolu bir silahın yanlış tarafındadır, onu bu beladan kurtaracak tek kişi ise rakibi Dare'dir. Kör edici fırtına patlak verdiğinde olaylar tahmin edilemez bir hızla gelişir. Tehlikenin doruklarına ulaşan bu kaçma kovalamaca, iki rakibi beklenmedik bir sona doğru sürükleyecektir. Gölge Kadın, Gözyaşlarını Sildiğim Gün ve Aşk Tuzağı'yla okurları kendine bağlayan Linda Howard, ateşli duygularıyla savaşmak zorunda kalan karakterleriyle tutkulu bir maceraya daha imza atıyor.

21 Kasım 2020 Cumartesi

Kitap - Fırın Saldırısı Haruki Murakami

 Merhabalar efenim,

Bir Murakami hayranı sadece bu kitapları satın alır ve okur bence onun dışında satın alıp okur mu bilemiyorum hem de fiyatı bu kadar pahalıyken ! Benim için Murakami okumak son kuruşuna kadar değen bir şey olduğu için azıcık bile indirimde bulsam hemen üzerine atlıyorum ve alıp okuyorum.Okumadığım bir kaç uzun romanıyla birlikte bu tarz illütrasyonlu hikaye kitapları kalmıştı onları da nihayet alıp okudum bunlardan ikinci okuduğum da "Fırın Saldırısı" kitabı oldu yine oldukça tuhaf anlam veremediğim durumların ve insanların hayatına dahil oldum ve okurken kısacık da olsa inanılmaz keyif aldım :)

Haruki Murakami’den açlık ve suçun doğası üzerine tuhaf, gizemli ve yer yer komik bir suç öyküsü…

Karnımız açtı. Hayır, açlık demek yetmezdi buna. Sanki uzay boşluğunu yutmuştuk. 

Nereden çıkmıştı bu açlık hissi? Elbette yiyeceğimizin olmamasından. Neden yiyeceğimiz yoktu? Çünkü yiyecek karşılığında verecek değerli bir şeyimiz yoktu. Neden değerli bir şeyimiz yoktu? Sanırım hayal gücümüzün eksikliğinden kaynaklanıyordu değerli bir şeyimizin olmaması. Hayır, değil, belki de karnımızın aç olmasının nedeni, doğrudan hayal gücü eksikliğimizdi. 

Tanrı, Marx ve John Lennon, hepsi ölmüştü. Karnımız açtı ve bu yüzden suç işleyecektik. “Ben artık sapıtmak üzereyim” dedi arkadaşım. Durumumuzu azıcık sözcükle ancak bu kadar güzel anlatabilirdi.

19 Kasım 2020 Perşembe

Kitap - Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde Olga Tokarczuk

Herkese merhabalar efenim,

Sanırım yakın zamanda bizde online derslere geçecek gibi görünüyoruz Mart ayına geri döndük her şeyi daha da kötü bir şekilde baştan aldık sanırım böyle zamanlarda beni tek teselli eden şey bol bol kitap okumak oluyor. Bir çok bloggerın tavsiyesi üzerine aldığım Timaş Yayınlarından çıkan ve yazarı 2018 Nobel Edebiyat Ödüllü olan "Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde" kitabını okuyup bitirdim dün akşam. Normal okuma hızımla giderek 3 gün içinde bitirdim kitabı tabi araya iş yerinde okuduğum bir çok kitabı da almış oldum. Ona rağmen bence tadı kaçmadan sonuna kadar okudum kitabı tabi ara ara sıkmalar oldu her kitapta olduğu gibi. Ben nedense üslup olarak "Kirpinin Zarafeti" kitabına benzettim sanırım ikisinde de baş kahramanın yaşlı çatlak bir kadın olması yönünden benzettim. İkisi de yaşına göre farklı fikirleri ve dünyaları olan kadınlardı bu tarz kadınların kafasının içindekileri okumak oldukça hoşuma gidiyor benim. Polonya edebiyatından böylece ilk romanımı da okumuş oldum. Son olarak kitabın kapak tasarımına bayıldığımı söylemem lazım :)

Janina, uzak bir Polonya köyünde, karanlık kış günlerini astroloji çalışarak, yıldız haritalarını inceleyerek, William Blake’in şiirlerini tercüme ederek ve varlıklı Varşova sakinlerinin yazlık evlerine göz kulak olarak geçirir. İnsanlar yerine hayvanlarla vakit geçirmeyi tercih eder, fazlasıyla tuhaf ve münzevi tavırları kimilerine göre “kaçık”lıktır. Bir gün komşusu Koca Ayak gizemli bir şekilde ölü bulunur. Gelecek günler daha da tuhaf ölümleri beraberinde getirir. Şüpheler ve soru işaretleri yükselirken Janina, tuhaf teorileriyle kendini soruşturmanın göbeğine yerleştirir. Birileri ona kulak verseydi her şey böyle mi olurdu oysa…

Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde tuhaf bir gerilim masalı, bir kara komedi, her şeyiyle kendine özgü bir hikâye. Akıl sağlığı ve çılgınlık, suç ve adalet, doğa ve insan arasındaki karanlık sınırların kışkırtıcı bir keşfi. Çağdaş Polonya edebiyatının en güçlü sesi, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Olga Tokarczuk’tan baş döndürücü bir roman.

17 Kasım 2020 Salı

Kitap - Doğum Günü Kızı Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Yine yasakların olduğu bir güne uyandık ve kurumda yeni aksiyonlar gelişti haliylen şu anda nasıl bir plan program yapıcaz henüz bilemiyorum ama çember çok daralmış durumda bunun farkındayım gelen yasaklar biraz olsun azaltıcak mı bu durumu hiç bilemiyorum hayırlısı diyebiliyorum sadece bu duruma.

Şu sıralar parama kıymış ve ne istiyorsam almış durumdayım.Çünkü yarına sağ çıkacak mıyız hiç belli değil maalesef bir yandan deprem bir yandan korona korkusu iyice mahvetti beni de herkeside.Bunlardan biri de elbette "çok pahalı" gerekçesiyle almak istemediğim Murakami kitapları.Hepsiburada.com da Kasım indirimlerini görünce artık biraz da olsa hesaplı bir fiyata koleksiyonun büyük bir kısmını aldım.

Toplamda 68 sayfa olan bu hikaye kitabı kuşe kağıda basılmış ve içinde Kat Menschık'ın yaptığı harika illütrasyonlar var tabi haliylen bu da fiyatını biraz tuzlu hale getirmiş.Büyük bir hevesle okuyup 20 dk içinde bitirdim zaten kitabı.Kırmızı alacalı rengi resmen büyüledi beni okurken zaten Murakaminin masalsı dünyası beni ayrı bir büyülüyor.Konunun hiç bir yere varmamasıyla ve aklımda zilyon tane soru işareti bırakarak bir Murakami kitabını daha bitirmiş oldum.Murakami okumak bana felsefe gibi geliyor biraz.Hani derler ya felsefe çözümlerle ve cevaplarla ilgilenmez sadece sorularla ilgilenir ve yolda olmaktır diye Murakami okumakta aynen öyle bir şey bir sonu yok bir anlamı yok ama okumak zevk veriyor bana.

"Ne var ki, tek bir dilek hakkın var, iyice düşünesin” dedi yaşlı adam bir parmağını havaya kaldırıp.  “Tek bir dilek. Sonra kararını değiştirip vazgeçemezsin.”

Bir doğum günü hikâyesi… Kısacık bir metinle yüreğimizde bir şeylerin yerini değiştiren bir büyü yapıyor Haruki Murakami.

(Tanıtım Bülteninden)

16 Kasım 2020 Pazartesi

Çin Dizisi : Dating in the Kitchen

Herkese merhabalar efenim,

1 hafta önce başlayıp bitirdiğim bir Çin dizisinden bahsedicem bugün sizlere.Aslında oldukça klişe bir dizi ama deprem haftasındayken kafamı dağıtmak için izlemeye başlamıştım sonra diziyi sevip sonuna kadar geldim ayrıca içinde yemek olan dizileri ayrı bir seviyorum :D Toplamda 24 bölümden oluşan tatlış bir Çin dizisi Türkçe alt yazılısını bir çok bu tarz dizileri yayınlayan sitelerden bulabilirsiniz :)

Zijing Hotel'de şef yardımcısı olarak çalışan Gu Sheng Nan, hayallerini gerçeğe dönüştürme yolundaki bir kadındı. İyi konumlanmış, sevdiği bir işte, şef olarak becerilerini geliştirirken, yemekleriyle kendini ifade etmekte özgürdü. Harika bir işe sahip olmasının yanı sıra, otelin baş şefiyle olan gizli ilişkisine mutlu bir şekilde yerleşti. Birlikte güzel bir hayat kuracaklarına inanan Sheng Nan, erkek arkadaşını hile yaparken yakaladığı gün perişan oldu. Sanki erkek arkadaşından ayrılmak yeterince kötü değilmiş gibi, Sheng Nan, otelin yaklaşmakta olan devralımı sayesinde yakında işsiz olabileceğini öğrenir. Daha da kötüsü, talihsiz bir yanlış anlama, onu yakında patronu olacak, keskin dilli CEO'su Lu Jin'in yanlış tarafına götürür. Bir iş dahisi olan Lu Jin, zor kararlar vermekten korkmaz. Zijing Oteli'ni kınamaya hazır olan Lu Jin, mutlu bir kaza sonucu Sheng Nan'ın yemeklerinden birini yoluna sokunca fikrini değiştirir. Sert bir gurme olan Lu Jin, Sheng Nan’ın şef olarak becerisinden etkilenir ve yeteneğini hemen fark eder. Yemek sevgisini paylaşan bu beklenmedik çift, onları hiç beklemedikleri bir yere götüren beklenmedik bir bağ kurmaya başlar.

15 Kasım 2020 Pazar

Müzik : Refund Sisters Don't Touch Me

Herkese merhabalar efenim,

Haftanın son gününde iş yerimden ve öğle aramdan sizlere yazıyorum.Sınavlarla dolu yorucu bir haftayı daha ardımızda bırakırken biraz müzik dinleyelim istedim.Uhm Jung-hwa (Witch's Romance den ve bir çok film diziden hatırlayacağınız 51 yaşındaki nunamız ) , Jessi (yeni keşfettiğim melez olduğunu düşündüğüm Nicki Minaj havası olan 31 yaşındaki nunamız ) , Lee Hyori (Hyori's Bed & Breakfast programı ile tanıdığım 41 yaşındaki nunamız ) , Hwasa ( Mamamoo ile tanıdığım ama daha sonradan solo kariyeriyle de aşık olduğum ve aynı yaşta olduğum (25) ) dan oluşan bir gruptan bahsedicem bugün sizlere ! Karşınızda Refund Sisters  !  

Sanırım bu resmi bir grup değil anladığım kadarıyla bi show programı için kurulmuş bu grup ama sert ablalardan kurulmuş bir grup olduğu için izlemesi de dinlemesi de oldukça keyifli bu şarkıyı umarım bu grubun devamı da gelir :)

12 Kasım 2020 Perşembe

Kitap - Nakano Eskici Dükkanı Hiromi Kawakami

 Herkese merhabalar efenim,

Japon edebiyatı okuma serüveni kaldığı yerden devam ediyor. Böyle edebi eserlerden çok günlük Japon hayatını yansıtan romanları okumayı daha çok seviyorum o kültürü en doğal şekliyle okuyormuş hissi veriyor ve bu hissi seviyorum. Japonyayı görme arzum daha da depreşiyor ama olsun :)

Kitaptaki baş kahramanımız olan Hitomiyi ben çok sevdim karakter olarak kendime yakın buldum hele de aşk hayatı tam ben :D Aynı iş yerinde aşık olup daha sonra ayrıldıktan sonra kötü zamanlar geçirme ve o kişi gözünün önünde oldukça unutamama depresyonu bana oldukça tanıdık geldi :) O yüzden kitabı bir solukta oldukça severek okudum.Keşke daha çok bu tarz kitaplar Türkçeye çevrilse de bol bol okusak :)

Hitomi civardaki bir eskici dükkânında çalışmaya başlayınca kendini sıra dışı bir topluluğun içinde bulur: birkaç eş eskitmiş, muzip ve patavatsız Bay Nakano; onun hiç evlenmemiş, ressam kız kardeşi Masayo; tuhaflık derecesinde içine kapanık –ama her nasılsa Hitomi’nin gönlünü çalacak– genç Takeo; her gün dükkâna girip çıkan türlü huyda insan ve tıpkı insanlar gibi bağrında sırlar gizleyen onlarca eşya. Herkesin ve her şeyin bir hikâyesinin olduğu bu dükkânda Hitomi hayatı, aşkı ve insanlar ile sırlar arasındaki nazik valsi keşfetmeye başlar.

Japonya’nın önemli romancısı Hiromi Kawakami’den, bir başınayken sıradan duran ama bir eskici dükkânında yan yana geldiklerinde neredeyse sihirli bir anlam yaratan insanların –ve eşyaların– yalın, neşeli ama aynı ölçüde hüzünlü öyküsü.

9 Kasım 2020 Pazartesi

Amerika Dizisi : The Queen's Gambit

 Herkese merhabalar efenim,

Dün izin günümdü o yüzden bütün günü sıcacık yatağımda film,dizi,oyun izleyerek ve kitap okuyarak geçirdim.Hatta bu diziyi sabah 7 de izlemek için kalktım 11 e doğru diziyi bitirdim.Netflix de şu anda oldukça popüler olan yapımlardan biri "The Queen's Gambit".Baş roldeki kız da inanılmaz yakışmış rolüne bu tarz zeki soğukkanlı kadınların baş rolünde olduğu filmlere de dizilere de bayılıyorum.Bir kitaptan uyarlanmış dizi ve 7 bölümden oluşuyor daha çok mini dizi tadında diyebiliriz.Zaten daha fazla uzasa sıkıcı olabilirmiş çünkü bir yerden sonra hep aynı şeylerin etrafında dönmeye başladı bölümler o yüzden o kısımları biraz da atlayarak izledim diyebilirim.

1950'lerde bir yetimhanede, küçük bir kız müthiş bir satranç yeteneği sergiler. Ancak yıldızlığa uzanan umulmadık yolculuğunda bağımlılıkla mücadele etmek zorunda kalır.

7 Kasım 2020 Cumartesi

Müzik : Netta - Toy

Herkese merhabalar efenim,

Bugün oldukça verimli ve güzel bir şekilde başladı güne.Enerjim ve motivasyonum yerinde o yüzden sizlerle de komik ve eğlenceli bir şarkı paylaşmak istedim müzik postu yazmayalı uzun zaman olmuştu.Bu şarkı İsrail'in Eurovision Şarkı Yarışmasında birinci olmuş şarkısıymış ben tesadüfen öyle Instagram keşfetinde gezinirken duydum ve hoşuma gitti bu tarz uçuk kaçık şarkıları hele de feminist şarkıları çok severim :D

5 Kasım 2020 Perşembe

Kitap - Nefaset Lokantası Tuğba Doğan

 Herkese merhabalar efenim,

İş yerinde okumak için götürdüğüm kitaplardan biri de bu kitap oldu.Booktuberları okurken gördüğüm ve merak edip aldığım bir kitaptı.Yerli edebiyattan hele de güncel yazarlardan bir şey okumayalı uzun zaman olmuştu.Tuğba Doğan'ı ilk defa bu vesileyle duymuş ve okumuş oldum.Kitaba gelicek olursak aslında 125 sayfa bir şey ama bana dili bi tık ağdalı ve ağır geldi nedense o yüzden biraz daha yavaş okuma hızıyla okunacak bir kitap olduğunu anlayınca iş yerine getirmek istedim burada fırsat buldukça 10 sayfa 10 sayfa okuya okuya kitabı 2-3 hafta da anca bitirebildim.

“Hatırlamak kalbin düşünmesidir. Bırak kalbin düşünsün. Hatırla.”

Varoluşu anlamsız bulanları anlamıyordu. Ona göre varoluşun sorunu nihayetinde anlamsız değil aşırı anlamlı olmasıydı. Katlanması zor olan da anlamsızlığı değil sonsuzcasına uzayıp giden anlamlarıydı. Şu sakin sakin yürüyen insanların kafalarının içinde ne dolaplar, ruhlarında kim bilir ne tufanlar dönüyor, bedenlerinin içindeki katilleri, maktulleri, âlimleri, adileri saklamak için kim bilir nasıl mucizevi bir mücadele veriyorlardı.

Bir ay önce, on altı yıldır çalıştığı gazeteden kovulmasının ardından Türkiye’yi terk edip Rio de Janeiro’ya yerleşme kararı alan gazeteci Salih’i, yıllardır müdavimi olduğu Nefaset Lokantası’nda, neredeyse ailesi haline gelen lokanta sahiplerinin düzenlediği veda yemeğinde başka bir “sonun başlangıcı” beklemektedir.

Salih’in, kendi deyimiyle “zehirlenmiş bir topraktan” gitme hayali önce bir geçmiş aşk hikâyesine, sonra çocukluk hikâyesine takılır. Belleğin labirentlerinde geçmişe yapılan bu yolculukta iç içe geçen zaman parçaları, bir yandan bugüne bulaşıp onu belirsiz bir boşlukta asılı bırakırken, bir yandan da geleceği bulanıklaştırır.

Musa’nın Uykusu ile tanıdığımız Tuğba Doğan ikinci kitabı Nefaset Lokantası ile günümüz Türkiyesi’nde hayatın somut gerçeklikleriyle boğuşan bireyin açmazlarını, ana karakteri Salih’in bakış açısıyla ele alırken, zaman ve coğrafya ikiliğinin kıskacında dile gelen varoluşun içsesini de anlatıya dahil ediyor.

Kişi arzusuysa coğrafya kaderdir.

4 Kasım 2020 Çarşamba

Komedi Filmi : Sen Kiminle Dans Ediyorsun ?

 Herkese merhabalar efenim,

Netflix den izlediğim yerli filmlerle devam ediyoruz.Kafam dağılsın diye izlediğim filmlerden biri de bu komedi filmi olan "Sen Kiminle Dans Ediyorsun? oldu.İlk çıktığından beri aslında izlemek istediğim bir yapımdı ama bu zamana kısmetmiş diyelim.Uraz Kaygılaroğlunu ve Binnur Kayayı çok severim bu filmde ikisini görünce bile sırf izlemek istedim.Bence Uraz bu tarz komedi yapımlarını çok yakışıyor.Yazan ve yöneten Burak Aksak olunca tabi ayrı bi absürtlüklerle donatılmıştı film ama bence izlemesi oldukça keyifli bir film olmuş.

Ailesinin vefatının ardından psikolojik sorunlarla boğuşan Aysel'in hikayesini anlatıyor. Psikiyatrının da desteğiyle sorunlarını aşabilmek için dans etmeye başlayan Aysel, dans hocası Şengül'ün de yardımıyla hayata yeniden tutunuyor ve yepyeni bir sayfa açıyor! Ancak dans dışarıdan bakıldığı kadar kolay değil, durum böyle olunca zorluklar, rekabet ve yepyeni arkadaşlıklar da işin içine karışıyor! "Şengül Dans Okulu"nun öğrencilerinden biri olarak kendini kanıtlamak isteyen Aysel, okulun en iyi dansçısı olduğunu ispat etmelidir.

Romantik Film : Celeste And Jesse Forever

 Herkese merhabalar efenim,

Biraz daha toparlanmaya eskiye dönmeye başlamış gibiyiz.Tabi deprem korkusu bir süre daha içlerimiz de olmaya devam edecektir.Havalarda soğumaya başladığı için hele de bu depremden sonra korona bulaşma korkusu yerini almaya başladı bile.bi korkuyu terk ederken bi korku baş göstermeye başladı keşke sadece korku filmlerinden korktuğum o zamanlara geri dönebilsek bazı şeylerin değerini bilmeye öğretti tam anlamıyla bize 2020 bitmesine az kala bakalım daha başımıza neler gelicek bilemiyorum umarım 2021 bu yıldan daha kötü bir yıl olmaz da biraz olsun huzur bulduğumuz bir yıl olur.

Netflix de evdeyken kafa dağıtmalık izlediğim filmlerden biri de Andy Samberg'in baş rolünde oynadığı "Celeste And Jesse Forever" filmi oldu.Filmin ismindeki "forver" kelimesine bakış açısı oldukça farklıydı bence filmin.Spoiler olmasın diye söylemek istemiyorum ama oldukça şaşırtıcı bi finalle bitti film :)

Celeste ve Jesse, lisede tanışırlar, önce sıkı dost olurlar ve ardından genç yaşta evlenirler. Şimdi otuzuna gelmiş olan Celeste kendi medya danışmanlık şirketinin sahibidir, Jesse ise bir kez daha işsizdir fakat bu duruma bir çare bulmaya da niyeti yoktur. Celeste, Jesse ile boşanmanın yapılacak en doğru şey olduğuna inanır. O kendi yolunda ilerlerken, Jesse hiçbir yere ait değil gibidir. Şimdi boşanırlarsa ömür boyu arkadaş kalabileceklerine inanır. Celeste'e hala aşık olan Jesse durumu kabul eder ve bu evlilikten arkadaşlığa geçişi kabul eder, fakat zaman içerisinde Celeste'de verdiği kararın ne kadar bencilce olduğunu anlar ama zamanlamaları bir türlü tutmaz. Arkadaşları yediği içtiği halen beraber giden bu çiftin neden ayrıldığını ise bir türlü anlamaz.

2 Kasım 2020 Pazartesi

Kore Dizisi : Sweet Munchies

 Herkese merhabalar efenim,

Depremden sonra 3 gün boyunca evde olduğum için kafa dağıtmak için çok fazla şey izleyip biriktirdim sizlerle paylaşıcak.Onlardan biri de bu mini Kore dizisi oldu.Jung Il-woo bu arada İzmir için üzüldüğünü belirtmiş özel hesabından bundan haberi olup böyle bir twit atması bile çok hoşuma gitti benim bir çok Koreli oyuncunun bırakın İzmir'i Türkiye den bile haberi olduklarını sanmıyorum.Jung Il-woo 'nun bu dizisi toplamda 12 bölümcük ve yemeklerle ilgili kafa dağıtmalık romantik komedi tarzında bir dizi.

Düzenli müşterilerinden biri olan bir televizyon yardımcısı yönetmeni Kim Ah-jin ( Kang Ji-young ), yemek programında yıldız gösterebilecek eşcinsel bir aşçı tanıyıp tanımadığını sorduğunda, cinsel yönelimi hakkında yalan söylemeye karar verir.

Kore Dizisi : A Good Day to Be a Dog

 Herkese merhabalar efenim, Fantastik Kore dizilerine devam ediyoruz.En son bu diziyi izledim ve acayip hoşuma gitti.Kızın bir erkekle öpüşü...