Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2025 Cuma

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Haziran Ayı Kitabı Damızlık Kızın Öyküsü Margaret Atwood

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı kitaplar vardır, okuduğunuzda sizi sarsar, düşündürür ve uzun süre aklınızdan çıkmaz. Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü tam olarak böyle bir roman! Eğer distopyaları, toplumsal eleştirileri ve güçlü kadın karakterleri seviyorsanız, bu kitap sizi derinden etkileyecek.

Kitap, yakın gelecekte geçen totaliter bir düzeni anlatıyor. Amerika’da demokratik sistem yıkılmış ve yerine baskıcı bir teokrasi olan Gilead rejimi kurulmuştur. Kadınlar tamamen haklarından mahrum bırakılmış, sadece doğurganlıkları üzerinden değerlendirilen birer nesne haline getirilmiştir.

Ana karakterimiz Offred, “Damızlık” olarak adlandırılan kadınlardan biri. Görevi, üst düzey Komutanlara çocuk doğurmak. Ancak onun tek derdi sadece hayatta kalmak değil; kendi kimliğini, geçmişini ve özgürlüğünü de korumaya çalışıyor. Gilead’in karanlık ve baskıcı atmosferinde, Offred’in yaşadıkları okuru sarsıcı bir yolculuğa çıkarıyor.


10 Haziran 2025 Salı

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Haziran Ayı Kitabı Can Borcu Piraye

 Herkese merhabalar efenim,

Kitap Kulübümüzün bu ay ki yazar söyleşilerinden biri de Piraye ile.Kendisini duymuştum daha önce ama kitaplarıyla tanışma fırsatım olmamıştı.Öncelikle kitap 500 sayfadan fazla ve bir çok şey tekrarlanıyor içinde daha çok hikaye üzerinden anlatılan bir düşünceler kitabı gibi.Kişisel Gelişim gibi de diyebiliriz.Okuması çok zor değil ama yine de bi yerden sonra sıkmaya başlıyor diyebilirim.

“Sen kontrol etmeye çalıştın her şeyi deli gibi, şöyle olsun, böyle olsun diye. Sen rekabet ettin ondan, bundan, şundan daha iyi olmak ve öne geçmek için. Sen yaptın her hamleyi öbürü arkada ne halde kaldı, bilmek istemeden. Sen nefessiz bıraktın Lara’yı illa şöyle olacaksın, böyle olacaksın diye. Parlatıyorsun zannederken tüylerini, sen tükettin kendini. Kılıfın güzel göründüğünden kendin de inandın masalına. Ama için tükendi, kurudun kızım. Leş kargası da geldi sana dadandı tabii. O, ‘bakın ben ne kadar iyiyim, güzelim, başarılıyım’ kabuğunun altındaki cansızlık onu çekti. Uyan.”

“Bunları yapmayıp ya ne yapacaktım? Bize öğretilenler bunlar değil miydi?”

“İşte, öğretilenler yanlış Lara. İnsan işlemiyor. Hata veriyor. Hep dünya işlemiyor zannediliyor ama işlemeyen insanlık. İşlemeyerek de bu hale geldi. Ne yapacaktım diyorsun. Cevap çok basit: Kendin olacaktın. Lara olacaktın. Bir şey yapmaya çalışmayacaktın. Lara olacaktın!”

“Lara olmak ne ki?”

Lara’nın hikâyesi, yaşamın beklediği seni keşfetmen, yaşayabilmen ve böylelikle Can Borcu’nu ödeyebilmen için bir davettir. Var mısın?


30 Mayıs 2025 Cuma

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Haziran Ayı Kitabı Parfümün Dansı Tom Robbins

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı kitaplar vardır, sayfalarını çevirdikçe içinden mis gibi kokular yükselir. Tom Robbins’in Parfümün Dansı adlı romanı da işte tam böyle! Eğer absürt mizah, felsefi derinlik ve baş döndürücü bir hikâye ilginizi çekiyorsa, bu kitap tam size göre olabilir.

Kitabın merkezinde iki sıra dışı karakter var: bir tanrıça gibi güzelliğe sahip Priscilla ve eski çağlardan günümüze kadar uzanan efsanevi bir parfüm ustası olan Alobar. Alobar, ölümü reddedip ölümsüzlüğün sırrını keşfetmeye çalışan bir adam. Priscilla ise kendi özgürlüğünü ve kimliğini bulma yolculuğunda.

Bu iki hikâye, zaman ve mekân kavramlarını altüst eden, kokuların, mistik öğretilerin ve mizahın iç içe geçtiği büyülü bir anlatıyla birleşiyor. Parfümler burada sadece bir koku değil, insanın varoluşunu anlamlandırma çabasının bir sembolü.


9 Mayıs 2025 Cuma

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Mayıs Ayı Kitabı Kara Kitap Orhan Pamuk

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı kitaplar vardır, sadece okumazsınız; sayfalar arasında kaybolur, karakterlerle birlikte dolaşırsınız. Orhan Pamuk’un Kara Kitap adlı romanı da tam olarak böyle bir deneyim sunuyor! Eğer İstanbul'un karanlık sokaklarında kaybolmaya, kimlik, hafıza ve varoluş üzerine düşünmeye hazırsanız, bu kitap tam size göre olabilir.

Romanın merkezinde Galip adında bir avukat var. Bir gün eşi Rüya aniden ortadan kayboluyor ve Galip, onu bulmak için İstanbul’un gizemli, labirent gibi sokaklarına dalıyor. Ancak Rüya'yı ararken, aslında sadece onu değil, aynı zamanda kendini de aramaya başlıyor.

Arayışı sırasında, kayıp gazeteci Celâl’in eski yazılarını takip ediyor ve bu yazılarla birlikte bambaşka bir dünyanın kapıları açılıyor. Gerçek ile kurgu iç içe geçerken, İstanbul da başlı başına bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Kitap boyunca hem şehrin hem de Galip’in dönüşümüne tanıklık ediyoruz.



6 Mayıs 2025 Salı

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Mayıs Ayı Kitabı Ben Neyzen Sinan Yağmur

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı kitaplar vardır, sadece okumakla kalmazsınız, içine girip yaşarsınız. Sinan Yağmur’un Ben Neyzen adlı eseri de tam olarak böyle bir kitap! Eğer tasavvufun büyülü dünyasına adım atmak isterseniz, bu kitap tam size göre olabilir.

Bu roman, Neyzen Tevfik’in hayatından ilham alarak yazılmış ve onun dervişane yaşamını, mücadelesini, inanç arayışını anlatıyor. Neyzen Tevfik, sıradan bir insan değil; hem müziğin hem de düşüncenin özgür ruhu. Onun ney üfleyişi sadece bir melodi değil, aynı zamanda iç dünyasının, aşkın ve isyanın sesi.

Kitapta Neyzen Tevfik’in çocukluğundan başlayarak, Mevlevilik ile tanışması, ney üfleyerek ruhunu nasıl özgürleştirdiği ve hayatındaki iniş çıkışlar anlatılıyor. Sadece bir müzisyenin değil, aynı zamanda fikirleriyle döneme damga vurmuş bir adamın hikâyesine tanıklık ediyorsunuz.



2 Mayıs 2025 Cuma

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Mayıs Ayı Kitabı Adam Fawer Mobius

 Herkese merhabalar efenim,

Adam Fawer, sıra dışı olay örgüleri ve bilimle harmanladığı kurgu dünyasıyla tanınan bir yazar. İlk romanı Olasılıksız (Improbable) ve ardından gelen Empati, Türk okurları arasında büyük bir hayran kitlesi oluşturdu. Ancak uzun bir sessizlik döneminden sonra 2021 yılında çıkan Mobius, hem beklenen hem de tartışmalara yol açan bir eser oldu. Peki, Mobius gerçekten beklediğimize değdi mi?

Roman adını, matematikte ve sanatta sonsuzluğu simgeleyen Möbius şeridinden alıyor. Tıpkı bu tek yüzlü şerit gibi, hikaye de gerçeklik ve illüzyon arasında dönüp duran, başı ve sonu iç içe geçmiş bir yapıya sahip. Zaman çizgileri bükülüyor, karakterler kendi geçmiş ve gelecekleriyle yüzleşiyor, okuyucu ise sürekli “Bu gerçekten oldu mu?” diye sormak zorunda kalıyor.

Mobius, önceki Fawer romanları gibi bilimle harmanlanmış ama bu kez çok daha felsefi ve psikolojik katmanlar içeriyor. Ana karakter, gerçekliği sorgulayan bir zihinle mücadele ederken, okur da onunla birlikte zihinsel bir yolculuğa çıkıyor. Rüya mı, halüsinasyon mu, paralel evren mi? Tüm bu sorular kitap boyunca cevapsız bırakılarak merak duygusu diri tutuluyor.



23 Nisan 2025 Çarşamba

Kitap - Diriliş Tess Gerritsen

 Herkese merhabalar efenim,

Tess Gerritsen, gerilim, suç ve psikolojik dramayı ustaca harmanlayarak okurları derinden etkileyen bir yazardır. Diriliş (Rizzoli & Isles #12), yazarın ünlü dedektif-adi tıp uzmanı ikilisi Jane Rizzoli ve Maura Isles'i yeniden bir araya getirdiği, gerilim dolu, sürükleyici bir romandır. Bu eser, sadece bir cinayet soruşturmasından daha fazlasını sunar: insan doğasının karanlık yönlerine dair bir keşif ve geçmişin ruhlar üzerindeki kalıcı etkilerinin derinlemesine bir incelenmesidir.

Diriliş, Boston'da geçen ve ardı arkası kesilmeyen korkutucu bir olaylar zincirini anlatır. Kitap, bir grup esrarengiz cinayetin çözülmeye çalışılması sürecinde, geçmişin karanlık sırlarının nasıl bugüne ışık tuttuğunu irdeler. Olaylar, başlangıçta birbirinden bağımsız gibi görünen cinayetlerin bir araya gelmesiyle başlar. Ancak, dedektif Jane Rizzoli ve adli tıp uzmanı Maura Isles, bu cinayetlerin ardında yalnızca bir katil değil, aynı zamanda çok daha karmaşık ve derin bir gizem bulunduğunu fark ederler.

Soruşturma ilerledikçe, cinayetlerin motivasyonları ve kurbanların geçmişleri açığa çıkmaya başlar. Kitap boyunca, karakterler hem fiziksel tehditlerle hem de kişisel içsel çatışmalarıyla yüzleşir. Diriliş, cinayetleri çözmenin ötesinde, insan ruhunun karanlık köşelerine dair bir yolculuktur. Katilin kimliği ne kadar önemli olsa da, asıl soru, geçmişin hayaletlerinin, hayatlarımızı nasıl şekillendirdiği üzerinedir.



17 Nisan 2025 Perşembe

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Nisan Ayı Kitabı Gülün Adı Umberto Eco

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı kitaplar vardır, okuduktan sonra sizi bambaşka bir dünyaya götürüp orada bir süre bırakır. Umberto Eco’nun Gülün Adı tam da böyle bir roman. Eğer hala okumadıysanız, birazdan anlatacaklarım sizi kitabı hemen edinmeye ikna edebilir!

Roman, 14. yüzyılda geçen gizemli bir cinayet hikâyesini anlatıyor. Başkahramanımız, keskin zekâsı ve sorgulayıcı bakış açısıyla dikkat çeken Fransisken rahip William of Baskerville ve onun genç çırağı Adso. İkilimiz, İtalya’da ücra bir Benediktin manastırına davet ediliyor. Ancak olaylar beklediklerinden çok daha karmaşık! Çünkü manastırda gizemli ölümler yaşanıyor ve herkes büyük bir sırrı saklıyor gibi.

William, hem teolojik tartışmaların hem de ölümcül entrikaların döndüğü bu manastırda, cinayetlerin peşine düşerken aslında çok daha büyük bir gizemin perdesini aralıyor. Kitabın merkezinde, yasak bir el yazması ve onun getirdiği tehlikeler yatıyor.


6 Nisan 2025 Pazar

Kitap - Kadınlar Adası Kiran Millwood Hargrave

 Herkese merhabalar efenim,

Kiran Millwood Hargrave'ın Kadınlar Adası (The Island of Women), 2023 yılında yayımlanan ve hem tarihi hem de duygusal derinliklere inen bir roman olarak dikkat çekiyor. Hargrave, bu eserinde kadınların geçmişteki sesini, güçlerini ve dayanışmalarını öne çıkaran bir hikaye sunarken, hem edebi hem de sosyal açıdan anlamlı bir anlatı ortaya koyuyor. "Kadınlar Adası", yalnızca bir ada ve bir grup kadının etrafında şekillenen bir hikaye gibi görünse de, içinde insanlık hallerinin tüm çeşitliliğini barındırıyor: sevgi, mücadele, özgürlük ve kimlik.

Romanın merkezinde, 1950'li yıllarda terkedilmiş bir ada üzerinde bir araya gelen bir grup kadının yaşamı yer alır. Ada, kadınların kendilerini yeniden inşa edebileceği, özgürce yaşayabileceği bir sığınak olarak tasvir edilir. Ancak bu idealize edilen yer, aynı zamanda içsel çatışmalar ve toplumsal baskılarla yüzleşen bir grup kadının karmaşık hikayelerinin arka planında yer alır.

Hargrave, tarihsel bir perspektifle şekillendirdiği bu kurguda, kadınların güçsüz olarak gösterilmediği, aksine kendi kimliklerini inşa etme ve toplumsal normlara karşı direnme konusunda son derece güçlü oldukları bir dünya yaratır. Adada toplanan her kadının farklı geçmişleri, travmaları ve hayalleri vardır; ancak hepsi, adadaki yaşamın onlara sunduğu bir fırsatla, kendi yaşamlarını yeniden kurmak ve özgürleşmek amacıyla bir araya gelir.

Yazar, okuru sadece bir grup kadının günlük yaşamına değil, aynı zamanda bu kadınların içsel dünyalarına da davet eder. Kadınların birbirleriyle kurduğu bağlar, toplumsal baskılara karşı verdikleri mücadele ve özdeşleşme çabaları, harika bir şekilde derinlemesine işlenir. Kadınlar arasındaki dayanışma, yalnızca bir arada olmanın gücünden çok, birlikte yaratılacak bir özgürlüğün arayışı haline gelir.

Kitap, Hargrave’ın imzası olan zarif bir dil ve şiirsel bir anlatıma sahiptir. Ada, bazen bir kaçış yeri, bazen de bir hapis yeri olarak betimlenir. Hargrave, doğanın hem bir özgürlük alanı hem de bir engel olarak sunduğu çift yönlülüğü ustaca işler. Ada'nın coğrafi izolasyonu, kadınların dış dünyadan uzaklaşarak kendilerini yeniden tanımlama süreçlerini zorlaştırırken, aynı zamanda onlara yeni bir umut ve aidiyet duygusu sunar. Adanın içsel dinamizmi, kadınların birbirlerine destek olma çabaları, aynı zamanda herkesin kişisel kırılma noktalarını bulduğu, duygusal açıdan yoğun bir okuma deneyimi yaratır.

Kadınlar Adası'nın en güçlü yönlerinden biri, kadın karakterlerin çeşitliliği ve derinliğidir. Her bir kadın, toplumsal normlardan ya da geçmişte yaşadıkları travmalardan farklı bir biçimde etkilenmiş, fakat her biri kendi yolculuğunda ilerlemek için önemli bir içsel güce sahip olan figürlerdir. Hargrave, bu karakterleri yalnızca kurgu içinde var olmayan, aynı zamanda okuyucunun hayatında bir karşılık bulabilecek kadar gerçekçi ve dokunaklı şekilde yaratır.

Bunun yanı sıra, kitap yalnızca kadınların dayanışması üzerine odaklanmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal baskılar, sınıf farklılıkları ve tarihsel bağlamda kadınların yerinin ne olması gerektiği gibi önemli meseleleri de derinlemesine ele alır. Hargrave, roman boyunca, kadınların bir arada olabilmelerinin, birbirlerinin acılarına ve sevinçlerine şahit olmalarının, onları yeniden insanlaştırmanın önemine işaret eder.

Kadınlar Adası, aynı zamanda bir tür "özgürleşme" hikayesidir. Her kadının geçmişi, toplumsal baskılarla şekillenmiş olsa da, ada onları yeniden doğmuş gibi hissettirir. Kitap, bir anlamda, özgürlüğün ve kimlik arayışının, dış dünyanın baskılarından sıyrılmanın ne denli zorlu bir süreç olduğunu anlatırken, aynı zamanda umudu da yüceltir.

Sonuç olarak, Kadınlar Adası, insanın kimliği, dayanışması ve özgürleşme arayışına dair çok katmanlı bir anlatıdır. Hargrave’ın dilindeki zarafet ve derinlik, okuyucuyu sadece olayların içine çekmekle kalmaz, aynı zamanda onu karakterlerin ruhsal yolculuklarına da katılmaya davet eder. Kadınların güçlü, kırılgan ve gerçeğe dair arayışlarını görmek isteyen okuyucular için bu eser, yalnızca bir okuma deneyimi değil, aynı zamanda bir düşünsel keşif sunar. Hargrave, farklı geçmişlere sahip kadınların bir araya geldiği bir dünyayı ustaca inşa ederken, eşitlik, özgürlük ve dayanışmanın gerçek anlamlarını da sorgular.



19 Mart 2025 Çarşamba

Kitap - Sona Kalan Tess Gerritsen

 Herkese merhabalar efenim,

Tess Gerritsen, polisiye ve gerilim türündeki eserleriyle tanınan, aynı zamanda adli tıp ve psikolojik çözümlemeleri ustaca harmanlayan bir yazardır. Sona Kalan (The Keepers of the Dead), yazarın gerilim dolu atmosferini, karmaşık karakterlerini ve sürükleyici hikaye anlatımını en iyi şekilde sergilediği eserlerinden biridir. Roman, cinayet, gizem ve insan doğasının karanlık yönleri üzerine yoğunlaşırken, Gerritsen’in tanıdık temalarını da yeniden işler: suç, suçluluk, geçmişin etkileri ve adaletin peşinden gitmek.

Sona Kalan, başkahraman Maura Isles'in bir adli tıp uzmanı olarak bir cinayet soruşturmasına dahil olmasıyla başlar. Gerilimli bir şekilde ilerleyen hikayede, Maura, Dedektif Jane Rizzoli ile birlikte bir dizi korkunç cinayetin izini sürmeye başlar. Ancak cinayetlerin ardında görünen yalnızca fiziksel bir suç değil, geçmişin karanlık sırları ve karmaşık ilişkileri de yatmaktadır.

Bir zamanlar sessiz ve sıradan bir kasaba olan yer, zaman içinde korkunç suçlarla anılmaya başlamıştır. Maura ve Jane, çok geçmeden, bu cinayetlerin birbirine nasıl bağlandığını anlamaya çalışırken, eski sırların ve geçmişin etkilerinin bu cinayetlerin çözümünde nasıl bir rol oynadığını keşfederler. Kitap boyunca, suçların ve kurbanların geçmişine dair sürekli bir araştırma, çözülmesi gereken bir bulmaca gibi sunulur. Ancak bir cinayet soruşturmasının çözülmesi sadece katilin kimliğini bulmakla ilgili değildir. Gerritsen, ölülerin ardında kalan duygusal ve psikolojik izleri de ustalıkla işler.



12 Mart 2025 Çarşamba

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Mart Ayı Kitabı Kurtlarla Koşan Kadınlar Clarissa P.Estes

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı kitaplar vardır, sadece okumazsınız, yaşarsınız. İçinize işler, sarsar, hatta bazen kendinizle yüzleşmek zorunda bırakır. İşte, Clarissa Pinkola Estés’in kaleme aldığı Kurtlarla Koşan Kadınlar tam da böyle bir kitap.

Estés, bir psikanalist ve hikâye anlatıcısı olarak, kadınların içindeki “vahşi kadın” arketipini keşfetmeleri için eski masallardan, mitlerden ve halk anlatılarından ilham alıyor. Vahşi kadın, doğamızın bastırılan, ama asla tamamen yok olmayan o güçlü, özgür ve sezgisel tarafı. Kitap, toplumun dayattığı kalıplar yüzünden bu doğamızdan nasıl uzaklaştığımızı ve tekrar ona nasıl dönebileceğimizi anlatıyor.

Kitabın en etkileyici yönlerinden biri, kadınları kurtlarla özdeşleştirmesi. Kurtlar gibi kadınlar da içgüdüsel, güçlü ve bağımsızdır. Ama toplum baskıları, yanlış ilişkiler ve bastırılan duygular yüzünden bu vahşi doğa unutulur. Estés, her kadının içinde yaşayan bu güçlü ruhu uyandırmak için masalları psikolojik bir derinlikle yorumluyor.

Loba yani “dişi kurt” arketipi, kitap boyunca birçok farklı anlatıyla karşımıza çıkıyor. Mavi Sakal, Kırmızı Ayakkabılar gibi masalları okuyup çözümlerken, aslında kendi hayatımızdaki döngüleri fark ediyoruz. Hangi yanlış seçimlerle kendimizi hapsettik? Nerede iç sesimizi susturduk? İşte bu kitap, tüm bu soruların cevabını bulmaya yardımcı oluyor.



6 Mart 2025 Perşembe

Kitap - Sessiz Kız Tess Gerritsen

 Herkese merhabalar efenim,

Tess Gerritsen, adli tıp ve suç psikolojisinin ustaca harmanlandığı romanlarıyla tanınan bir yazardır. Sessiz Kız (The Silent Girl), yazarın en dikkat çekici gerilim kitaplarından biri olup, hem suç çözme hem de psikolojik gerilim öğelerini mükemmel bir şekilde bir araya getiriyor. Gerritsen, özellikle Dr. Maura Isles ve Dedektif Jane Rizzoli karakterleriyle tanınırken, bu kitapta da karakterlerin duygusal ve psikolojik derinliklerine iniyor. Sessiz Kız, güçlü atmosferi, sürükleyici anlatımı ve gizemli olaylarıyla okuyucuyu adeta içine çeker.

Sessiz Kız, Boston'da geçen gerilimli bir hikayeyi anlatıyor. Kitap, bir seri cinayet soruşturmasını konu alırken, Gerritsen, bu soruşturmayı sadece suçun çözülmesiyle değil, aynı zamanda gizemli ve korkutucu olaylarla örülmüş bir atmosferle işler. Olaylar, bir Çin restoranında bulunan korkunç bir cinayetle başlar. Restoranın sahibi, eşi ve çocukları öldürülmüş, geriye sadece korkunç bir sessizlik ve karanlık kalmıştır. Ancak bu sıradan bir cinayet vakası değildir.

Dr. Maura Isles, adli tıp uzmanı olarak cinayetle ilgili araştırma yapmak üzere çağrılır ve dedektif Jane Rizzoli’yle birlikte soruşturmayı derinlemesine incelemeye başlar. Ancak Maura ve Jane, sadece katili bulmakla kalmaz, aynı zamanda çok daha karmaşık ve korkutucu bir gizemle yüzleşmek zorunda kalır. Çalışmalarının ilerleyen aşamalarında, restoranın geçmişine dair bazı sırlar ortaya çıkar ve bu sırlar, iki kadın dedektifi çok daha karanlık bir gerçeğe götürür.

Cinayetlerin ardında, yalnızca bir suçlu değil, bir toplumun karanlık sırları, geleneksel inançları ve yasakları da vardır. Kitap, bir yandan çözülmesi gereken bir suç hikayesi sunarken, diğer yandan insan ruhunun karanlık köşelerine dair bir keşif de yapar. "Sessiz" olan, sadece cinayeti işleyen değil, aynı zamanda çevredeki toplumu ve onları etkileyen toplumsal yapıların da bir yansımasıdır.



5 Mart 2025 Çarşamba

Kitap - Bi Dünya Kitap Grubu İle Mart Kitabı Teo Nermin Bezmen

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı kitaplar vardır, sizi alıp bir yolculuğa çıkarır ve son sayfayı çevirdiğinizde artık eskisi gibi hissetmezsiniz. Nermin Bezmen’in Teo adlı romanı, tam da böyle bir kitap. Bu kez yazar, bizi geçmişin tozlu sayfalarına değil, küçücük bir çocuğun yüreğine götürüyor. Ve o yürek, tüm masumiyetiyle hayata tutunmaya çalışan bir savaşçıya ait.

Teo, henüz küçücük bir çocuk ama hayat ona ağır bir yük yüklemiş: kanser. Çocukların saf hayal dünyası ile acımasız gerçekler arasında sıkışıp kalan Teo’nun gözünden hastalık sürecini, ailesinin bu süreçte yaşadığı duygusal fırtınaları ve umudun ne kadar güçlü bir duygu olduğunu görüyoruz.

Nermin Bezmen, Teo’nun hikayesini anlatırken sadece bir çocuğun hastalığını değil, aynı zamanda sevginin, inancın ve direncin gücünü de gözler önüne seriyor. Teo’nun yaşadığı fiziksel zorlukların yanında, hayallerini, korkularını ve minicik kalbine sığdırdığı kocaman sevgiyi hissediyorsunuz.

Teo’nun yaşadığı zorluklar sadece onunla sınırlı değil. Bir çocuğun hastalığı, tüm ailesini etkileyen büyük bir sınav. Annesinin ve babasının acıları, çaresizlikleri ve yine de umudu elden bırakmamaları, kitabın dokunaklı yönlerinden biri. Bir anne-babanın evladını hayatta tutmak için verdiği mücadeleyi okumak insanın içine işliyor.



4 Mart 2025 Salı

Kitap - Bi Dünya Kitap Grubu İle Mart Kitabı Kör Baykuş Sadık Hidayet

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan, Sadık Hidayet’in Kör Baykuş adlı kitabına dair düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Eğer derinlikli, felsefi ve aynı zamanda biraz karanlık bir yolculuğa çıkmak isterseniz, bu kitap tam size göre! Hazırsanız, Kör Baykuş’un hem şaşırtıcı hem de sarsıcı dünyasına adım atıyoruz.

Sadık Hidayet, bu eserinde yalnızlık, varoluşsal sıkıntılar ve insanın içsel çöküşü gibi ağır ama derin temaları işler. Kör Baykuş, bir tür bilinç akışıyla yazılmış, psikolojik ve felsefi derinliği olan bir roman. Kitabın başından sonuna kadar kendinizi bir labirentte gibi hissediyorsunuz. Bu, başta biraz kafa karıştırıcı olsa da, kitabın sonunda hayat ve ölüm, yalnızlık ve varoluş üzerine düşündüren bir yoğunluk yaratıyor.

Romanın başkahramanı, kimliği belirsiz bir anlatıcı, bir tür bilinç ve delilik arasındaki ince çizgide sürükleniyor. İçsel bir kriz içinde olan bu karakter, sürekli olarak geçmişi ve bugünü birbirine karıştırıyor, gerçek ve hayal arasındaki sınırları kaybediyor. Hidayet’in dili de tam olarak buhranlı ruh halini yansıtıyor. Her cümle, bir çöküşün, bir çıkışsızlığın ve bir umutsuzluğun yankısı gibi.

Kitabın merkezindeki anlatıcı, hayatta hiçbir şeyin kendisine anlamlı gelmediği bir noktada, derin bir boşluk hissiyle doludur. O, hayatın sıradanlığına, toplumsal beklentilere ve insan ilişkilerine karşı bir yabancılaşma içindedir. Zihninde sürekli olarak bir tür varoluşsal sorgulama yaşar. Aşk, ölüm, yalnızlık, yaşamın anlamı gibi ağır sorular zihnini meşgul ederken, bir yandan da kendi kimliğini sorgular.

Kör Baykuş’un karakteri, tıpkı Hidayet’in diğer eserlerinde olduğu gibi, bir “yabancı” olma halini simgeler. İnsan, kendi içsel dünyasında kaybolmuş bir yabancı gibidir. Bu yabancılık, kitabın en dikkat çeken unsurlarından biridir. Anlatıcı, bir türlü huzura eremeyen, deliliğe doğru yol alan bir karakter olarak, çoğu zaman okuyucuya da bu derin yalnızlık duygusunu aşılar. Hidayet, kelimelerle adeta bir çığlık atar: "İçimdeki boşluk, dışarıdaki dünyayı yutuyor!"

Kör Baykuş’ta aşk, ölüm ve yalnızlık temaları derinlemesine işlenir. Kitabın baş karakteri, bir kadına duyduğu aşk ve bu aşkın getirdiği acıyla yüzleşir. Aşk, yalnızca romantik bir duygu değil, aynı zamanda bir tür tükeniştir. Karakter, aşkı hem bir kaçış hem de bir hapishane gibi deneyimler. Kadın, hem hayalini süsleyen bir figürdür hem de yıkıcı bir gerçekle yüzleşmek zorunda kaldığı bir sembol.



28 Şubat 2025 Cuma

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Şubat Ayı Kitabı Gulyabani Hüseyin Rahmi Gürpınar

 Herkese merhabalar efenim,

Bi Dünya kitap kulübü ile Şubat ayında okuduğumuz ve sunumla incelediğimiz son kitap Hüseyin Rahmi'nin Gulyabani kitabı oldu.Biz aslında bu romanı beyaz perdeye uyarlanan Süt Kardeşler filminden de biliyoruz.Kız kardeşim tam bir Hüseyin Rahmi fanı bütün külliyatı var kendisinde o yüzden onun kütüphanesinden aldım bende ilk defa okumuş oldum yazarımızı.

Gulyabani, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 1919 yılında kaleme aldığı ve halk edebiyatının izlerini taşıyan, aynı zamanda toplumsal eleştiriler barındıran bir korku romanıdır. Eser, bir köyde yaşayan ve halk arasında "Gulyabani" olarak bilinen bir varlık etrafında gelişen olayları anlatır. Ancak, eserdeki "gulyabani" figürü, sadece korkutucu bir yaratık değil, aynı zamanda toplumun içindeki korku ve batıl inançların bir simgesidir.

Hikaye, köyde "Gulyabani" olarak bilinen bir yaratığın korkutucu efsanesi etrafında şekillenir. Bu yaratık, köylüler tarafından korkulan ve hayalet olarak tasvir edilen bir varlıktır. Herkes, gece vakti ortaya çıkan bu yaratığın insanlar üzerinde korku saldığına inanır. Köylüler, Gulyabani'nin ölüm ve kötü ruhlarla ilişkili olduğuna dair çeşitli hikayeler anlatır.

Ancak, hikayenin ilerleyen bölümlerinde, aslında "Gulyabani"nin bir insan olduğu ve bu korkunun insanların zaaflarından faydalanarak üretildiği ortaya çıkar. Gulyabani figürü, toplumda güç ve korku yaratmaya çalışan bir figür olarak karşımıza çıkar. Bu karakterin gerçek kimliği, halkın korkusunun arkasındaki gerçeği açığa çıkarır.

Bir diğer önemli karakter ise Gulyabani’nin kimliğinden habersiz olan ve bu korku dolu atmosferde yaşayan köylülerdir. Hikayede, köylüler arasında bu korkuya kapılan ve yanlış inançlara dayanan insanlar ile, olayların gerçek yüzünü görebilen, daha mantıklı yaklaşan kişiler arasında bir zıtlık vardır.



27 Şubat 2025 Perşembe

Kitap - İlk Aşk İlk Günah Jennifer Hillier

 Herkese merhabalar efenim,

Jennifer Hillier’ın İlk Aşk, İlk Günah (The First Mistake), 2019 yılında yayımlanan ve yazarın psikolojik gerilim türündeki en dikkat çeken eserlerinden biridir. Hillier, bu romanda, insan ruhunun karanlık köşelerine inerek okuru sıradan bir evlilikle başladığı izlenimi uyandıran ama kısa süre içinde çığırından çıkan, karmaşık bir hikayeye doğru sürüklüyor. Kitap, güvensizlik, sadakat, pişmanlık ve insanların kendi karanlık yönleriyle yüzleşmelerini sorgulayan bir psikolojik gerilim olarak dikkat çeker.

Hikaye, bir evliliğin ve ilişkilerin dışarıdan bakıldığında “mükemmel” görünen yüzüne odaklanıyor. Dönemsel olarak paralel şekilde işlenen iki farklı bakış açısı ve zaman dilimi, okura gerilim ve sürükleyici bir anlatı sunuyor. Yine de asıl gücü, okuru sürekli olarak şaşırtma becerisinde yatıyor. Hillier, yalnızca karakterlerin dışsal çatışmalarına değil, içsel çatışmalarına da derinlemesine yer verir. Karakterlerin geçmişten gelen sırları, gizledikleri duygusal yükler ve nihayetinde patlayan olaylar, hikayeyi sürekli olarak dinamik tutuyor.

Kitabın temelindeki ana karakterler, içsel boşlukları, arzuları, korkuları ve hataları ile karmaşık birer portre çizer. Özellikle ana karakterin, yaptıklarıyla yüzleşme süreci, okuyucuyu sürekli olarak sınırlandırmakla birlikte empati kurmaya zorluyor. Bu roman, sevgi, bağlanma, güven ve aldatma gibi temalarla birleşerek, sadece bireysel değil toplumsal boyutta da insan ilişkilerinin kırılgan yapısını sorguluyor.

Jennifer Hillier’ın anlatı tarzı, okuyucuyu tek bir bakış açısına saplanıp kalmaktan alıkoyarak, sürekli sürükleyici bir gerilim yaratıyor. Karakterlerin düşündükleri ve hissettikleri arasındaki gerilim, dilin gücüyle ustaca yansıtılıyor. Çoğu zaman, romanın temposu okuru bir adım önde tutarak, her bir karakterin eylemleriyle ilgili çelişkili duygular oluşturuyor. Hillier, okuru geçmişin karanlık sırlarına doğru çekmeye çalışırken, aynı zamanda sürekli olarak belirsizliğin içinde tutmayı başarıyor.

Kitap boyunca yer alan ince detaylar, bir suçun ya da gizemin çözülmesinin sadece olayları adım adım izlemekten ibaret olmadığını, duygusal ve psikolojik boyutlarının çok daha derinlemesine ele alınması gerektiğini vurguluyor. Bu yönüyle İlk Aşk, İlk Günah, sadece bir cinayet veya kaybolma hikayesi değil, insan doğasının çelişkili yapısını ve karanlık taraflarını ortaya koyan bir gerilim romanıdır.

Hillier’ın okuru sürekli olarak düşündürmeye zorlayan, karakterlerin dürüstlükleriyle ilgili sorgulamalar yapmalarına yol açan eserinde, herkesin içindeki karanlık sırlar ve gizemler ile yüzleşmesi gerektiği mesajı verilmekte. Olayların sadece yüzeyine bakmakla kalmayıp, her bir kararın sonuçlarını ve duygusal ağırlığını derinlemesine hissettiren bir atmosfer yaratılıyor.

İlk Aşk, İlk Günah çok katmanlı bir hikaye sunuyor. Eser, sevgi ile güven arasındaki ince çizgiyi, insanın içsel çatışmalarını ve gerilimli bir atmosferde kişisel hesaplaşmalarını keşfederken, okuru psikolojik derinliklere sürüklüyor. Hillier, okurunu sürekli ters köşe yaparak, finaline kadar dikkatini elinde tutmayı başarıyor. Bu kitap, sıradan bir gerilim romanından çok daha fazlası; aynı zamanda insan doğasının, ilişkilerinin ve karanlık yönlerinin bir çözümlemesi.

Sonuç olarak, İlk Aşk, İlk Günah bir psikolojik gerilim romanı olmanın çok ötesine geçiyor. Eser, sadakat, suçluluk, pişmanlık ve suçluluk temaları üzerinden insan psikolojisini keşfetmek isteyen okuyucular için harika bir okuma deneyimi sunuyor. Hillier’ın kalemiyle, ilişkilerdeki karanlık alanları ve yüzleşmeleri derinlemesine keşfetmek isteyenlere şiddetle tavsiye edilir.



18 Şubat 2025 Salı

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Şubat Ayı Kitabı Bu Hikaye Senden Uzun Osman Aylin Balboa

 Herkese merhabalar efenim,

Dün Aylin Balboa 'nın Bi Dünya Kitap Grubunun düzenlediği online söyleşiye katıldım.Grup ile Şubat ayında okuduğumuz benim de yazarını ilk defa duyduğum ve okuduğum bir kitap oldu.Kitap öykü kitabı olarak geçse de yazarın dediğine göre Kafa dergisinde yayınlanan kendisinin zaman zaman oturup yazdığı yazılardan oluşan bir kitapmış.Aslında bir öykü kitabından çok bir deneme okur gibiydim.Osman adlı hayali karakter üzerinden ayrılık düşüncelerini ve yas süreçlerini kendi samimi üslubu ile anlatmış.Bir çırpıda okunan akıcı bir kitaptı bir çok insanında duygularına,düşüncelerine tercüman olduğunu düşünüyorum yer yer.Sanki bir arkadaşımın ağzından ayrılık serüvenini dinliyor gibiydim ben kendisini söyleşi de dinlerken de kitabını okurken de çok zevk aldım kitaplarını alacağım ve okuyacağım bir yazar oldu benim için.

“Öyle işte. Hâlâ biraz soğuk geliyor ama battıkça alışıyorum. Kendimi boşa aldım bayırdan aşağı koşuyorum. Düşüyorum gibi görünüyor olabilir ama bakma aslında uçuyorum. Söylediklerimin hepsini unut, sanki ben biliyorum da mı yaşıyorum Osman?”

“Ayrılmalıyız! Barışalım mı? Senin canın sağ olsun. Hiç bilmiyorum. Ben artık istemiyorum. Yuvarlanıp gidiyorum. Senden ayrılmaktan bıktım. Düelloya müelloya gitmiyorum. Aman ne bileyim. Oturdum, geçmesini bekliyorum Osman.”

Aylin Balboa’nın kendine has kaleminden, bir kadının kendi kendini tamir etmesinin hikâyesi.



13 Şubat 2025 Perşembe

Kitap - Ölmek İstiyorum Ama Tteokbokki de Yemek İstiyorum Baek Sehee

 Herkese merhabalar efenim,

Amazon da çok satanlarda görüp merak ettiğim bir kitap oldu.Güney Kore edebiyatının ülkemizde de bu kadar sevilip okunması beni her zaman çok mutlu etmiştir yeni kitapların ve çevirilerin kapısını açan bir durum olmuştur bu.144 sayfa tek oturuşta okunabilecek bir kitap.Aslında okurken canım Ttteokbokki çeker diye düşünmüştüm ama sadece kitabın bir yerinde geçiyor bu ifade yine de okurken kendimi bir pazar günü ödüllendirmek adına tteokbokki ısmarlayacağım.

Kitap bir danışan ile psikiyatristin seans görüşmeleri şeklinde gidiyor.Bu sefer kitabı yazan kişi psikiyatrist değilde terapiyi alan kişi yazmış.Depresyon hastalığından muzdarip bir kişiyken aynı zamanda bir yayınevinde sosyal medya yöneticisiymiş yazarımız bu kitapla birlikte kariyerine hayali olan yazarlık olarak devam etmiş ki iyi ki de etmiş diyoruz kitabı kendi ülkesi dahil bir çok ülkede çevirilip listlerin de çok satan oldu.



11 Şubat 2025 Salı

Kitap - Demian Hermann Hesse

 Herkese merhabalar efenim,

Hermann Hesse’nin Demian (1919), modern klasikler arasında önemli bir yer tutan, derin psikolojik, felsefi ve bireysel dönüşüm temaları işleyen bir romandır. Hesse, bu eserinde gençlik, kimlik arayışı, toplumdan yabancılaşma ve bireysel özgürlük gibi evrensel temaları incelerken, karakterlerinin içsel yolculuklarına odaklanır. Demian, her ne kadar bir “büyüme romanı” olarak tanımlansa da, daha çok bir insanın kendi içindeki derinliklere yapacağı yolculuğun ve insan ruhunun karmaşıklığının keşfidir.

Roman, Emil Sinclair adlı genç bir adamın gözünden anlatılır. Sinclair, toplumun normlarına uyan, sıradan bir çocukken, içsel çatışmalarla, kimlik bunalımlarıyla yüzleşmeye başlar. Sinclair'in yolculuğu, klasik bir ergenin büyüme sürecinden çok daha fazlasıdır. Hesse, bu yolculuğu sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve felsefi bir keşif olarak sunar.

Sinclair’in hayatındaki dönüm noktalarından biri, gizemli ve karizmatik bir öğrenci olan Max Demian ile tanışmasıdır. Demian, Sinclair’in dünyasına bir tür aydınlanma getirir, onu mevcut dünyanın ötesinde düşünmeye, kendi özgün yolunu bulmaya ve varoluşsal anlam arayışına yönlendirir. Demian, hem bir öğretmen hem de bir yol gösterici figür olarak romanda önemli bir yer tutar. Onun varlığı, Sinclair’in içsel uyanışını başlatır ve onu daha önce hiç sorgulamadığı hayatta kalma ve varoluş sorunlarıyla yüzleştirir.

Demian, bireysel özgürlük ve kimlik arayışı üzerine derinlemesine düşünceler sunar. Sinclair’in yaşadığı içsel karmaşa, toplumun dayattığı normlar ile bireysel arzuları arasındaki çatışmanın sonucudur. Hesse, bu çatışmayı, her bireyin toplumdan ne ölçüde bağımsız olabileceğini, kendi yolunu ne kadar bulabileceğini sorgulayan bir şekilde işler.

Romanın temel felsefi temalarından biri, "iyi" ve "kötü"nün aslında birbirini dışlayan kavramlar olmadığı, aksine birbiriyle iç içe geçtiğidir. Demian, Sinclair’i, geleneksel ahlaki değerlerin ötesine geçmeye ve hayatta daha geniş bir bakış açısıyla yaklaşmaya teşvik eder. Hesse, bu temayı özellikle "gölge" (Carl Jung’un terimiyle) ve "kendini gerçekleştirme" gibi psikolojik kavramlarla işler. Sinclair’in içsel dünyası, Jung’un bireysel bilinçdışını anlamak için bir araç haline gelir. Demian ise, adeta bir şaman gibi, onu karanlık ve bilinçdışına doğru yönlendirir.

Bir diğer önemli tema, "kendini keşfetme" ve "bireysel özgürlük" dürtüsüdür. Sinclair’in yolculuğu, önce dışsal bir dünyadan, sonra ise kendi içsel gerçekliklerinden kaçma çabasıyla başlar. Ancak Demian’la tanıştıktan sonra, o, kendi kimliğini bulmaya ve bunu yaşamanın, tüm toplumsal baskılara karşı gelmenin ne anlama geldiğini anlamaya başlar. Hesse, bireyin kendisini tam olarak anlaması için, toplumun koyduğu sınırlamaları aşması gerektiğini vurgular.



6 Şubat 2025 Perşembe

Kitap - Samsun Kitap Ağacı Kulübü İle Şubat Ayı Kitabı Mavi Fırat Can Ayvaz

 Herkese merhabalar efenim,

Bu ay Samsun da yüzyüze buluştuğumuz kitap kulübümüze bir yazar katılmak istediğini ve kendi kitabını okumamızı ve sonrasında İstanbul'dan buraya gelip tartışmaya katılmak istediğini,yorumlarımızı duymak istediğini söylemişti.22 Şubat cumartesi günü buluşacakmışız normalde bi cumartesi çalışıyorum bi cumartesi çalışmıyordum ona denk getirmiştim ama o cumartesi çalışacakmışım o yüzden kitabı alıp okumama rağmen yazarın da katıldığı söyleşiye katılamıcam o yüzden kitabı okuyup bitirmişken burdan postunu yazmak istedim umarım başka yazarlara nasip olur diyelim.

Kitap 2 karakterin ağzından yazılmış.Yusuf ve Mavi'nin.Mavi Karadenizli,Karadeniz kültürü iyi doğup büyümüş bir kızımız diğer karakterimiz Yusuf ise Diyarbakırdan Ankaraya gelen Doğu kültürü ile büyümüş bir genç.Bu iki gencin kendi ağzından aşkını anlatıyor kitap ama başlangıçta ilk 20-30 sayfa kadar zaman kaymalarından bir şey anlamadım konusundan kitabın içine de giremedim açıkçası kitap şiirler ve sözlerle beslenerek yazıldığı için okuması kolay hemen de okunuyor ama olaylar hem bana ilgi çekici gelmedi hem de yazarın dili cidden çok yavan ve basit geldi o yüzden biraz ortalamanın altında buldum kitabını diyebilirim.Hikayeyi de Canan Tan'nın Piraye kitabına bir de Pembe İle Yusuf kitabına benzettim nedense o yüzden konu ve işleniş olarak da sınıfta kaldı diyebilirim.Kitap hakkında o kadar olumsuz konuştum ki sanırım yazarın söyleşisine katılsam adamın moralini bozup yazarlıktan soğutacaktım ama iyi bir okuyucu olarak durum biraz böyle :(

Mavi, Karadeniz'in hırçın doğasını ve ailenin kırılmaz bağlarını iliklerinde hissetmiş genç bir kadındır. Acılarıyla ve sevdiklerini kaybetmenin getirdiği yüklerle başa çıkmaya çalışan Mavi, geçmişin gölgeleri altında yaşamaya mahkûm edilmiştir.



Gerilim Filmi : A Classic Horror Story

 Herkese merhabalar efenim, “A Classic Horror Story”, ismiyle bile izleyiciyle alay eden, bildiğimiz korku formüllerini tersyüz eden, katman...