Herkese merhabalar efenim,
A24'ün yapımlarını tek tek izlemeye karar verdim şu sıra.Bilmediğim cidden çok iyi filmleri var o yüzden film izleyeceğim zaman o filmler arasından seçmeye çalışıyorum.Bu sefer ki film çok klişe bir şekilde başladı ama oldukça orijinal bir finalle bitirdi böyle bi finali açıkçası bende beklemediğim için bu filmden şaşırdım.Aslında senaryo ve kurgusu oldukça iyi ama çekimler ve yönetmen sıkıntılı olduğu için bence film biraz vasat kalmış.
Herkese merhabalar efenim,
A24 stüdyosu korku filmi yaptıkça ben izlemeye devam ediyorum :) Bu stüdyonun senaryolarını da filmlerine de çok seviyorum.Tamamen korku gerilim filmleri üzerine kurulmuş bir stüdyo gibi adeta benim gibi olan seyirciler için kurulmuş :) Bu filmine de ınstgramda keşfette gezinirken rast geldim.Biraz korku biraz fantastik ortaya oldukça aksiyonlu gerilimli bir film çıkmış ben kız kardeşimle birlikte çok severek izledim.
Bir grup genç arkadaş, keşfettikleri mumyalanmış ve lanetli bir eli kullanarak ruhları nasıl hayata döndürebileceklerini öğrenirler. Heyecan verici bir maceraya atılarak, aralarından biri korkunç doğaüstü güçleri serbest bırakana kadar bu yeni deneyime büyük bir hevesle kapılırlar.
Herkese merhabalar efenim,
Japon öykü derlemesiyle devam ediyoruz edebiyat yolculuğuna.Japonya korku mitlerinin en çok kullanını şüphesiz ki intikamcı ruhlar elbette bunların başında da genelde kadınların intikamcı ruhları oluyor.Bu mit üzerine yazılmış bir takım korku ve kadın öyküleri diyebiliriz.
Tekinsiz öykülerle dolu Vahşi Kadınlar'da Aoko Matsuda Japon halk masallarını feminist bakış açısıyla yeniden yorumluyor. Matsuda binlerce yıllık anlatıları alıp günümüz Japonya'sına taşıyarak hayalet hikayelerini toplumumuzla ilgili daha büyük hakikatleri göz önüne sermek için ustalıkla kullanıyor.
Kapı kapı dolaşıp el feneri satan iki kadın, her gece konforlu bir banyo yapmak için ziyarete gelen neşeli bir aşık, bekar bir anne işteyken eve gelerek bebek bakıcılığı yapan sessiz bir ziyaretçi... Bu öykü kitabında temizlikten şatoları korumaya, seyyar satıcılıktan suçla savaşmaya kadar birçok yararlı hizmet sunan ruhlar ile insanlar yan yana geliyor, öte alem ile günlük hayat iç içe geçiyor.
Herkese merhabalar efenim,
Yemek yerken Netflix de yeni neler gelmiş diye bakıp bu tip içeriklerden şeyler izlemeyi seviyorum.Aslında ben bu içeriği başta Japon dizisi sanmıştım ama meğersem filmmiş.Daha çok çocuklara yönelik bir içerikmiş gibi geldi bana :) Kırmızı Başlıklı Kız ve Sinderellayı aynı filmde suç kategorisinden bağlamışlar.Japon filmi de olduğu için sonuna ters köşeyi de eklemeyi unutmamışlar elbette :D
Herkese merhabalar efenim,
Bugün sonunu tahmin etmekte zorlandığım bir filmden bahsedicem.Aslında Sude ile ikimizin kafasında da filme ve kurgusuna dair bir şeyler vardı elbette ama filmin en sonu bizi şaşırtan bir şekilde bitti ki bu oldukça zor bir şey aslında.Üstelik film orta sekmentte bir film diyebilirim çekimleri falan vasat sayılabilecek düzeyde ama sonunu kadar kendini seyrettirmeyi ve en sonunda da şaşırtmayı başarıyor.
Bir Aile , bir kaza ve arkasından gelen korkunç olaylar.
Herkese merhabalar efenim,
Yemek yerken bir şeyler izlemek çok hoşuma gidiyor.Genelde gerilim ya da kanlı filmler izlediğimden yemek yerden bu tarz daha soft filmler izlemek hoşuma gidiyor.Netflix de yer alan orta sekmentte bir fantastik film diyebilirim.
Pırıl pırıl ışıldayan Ember kentinin hırslı ve tutkulu bir başkanı vardır. Bu çılgın adam, gelecek kuşaklar için muazzam bir ışık dünyası yaratmıştır. Ancak Ember’in en önemli ve güçlü jeneratörü bir gün arızalanır. Şehri aydınlatan tüm büyük lambalar bu arızadan ötürü yanıp sönmeye başlamıştır. Bu olaydan ötürü yaşadıkları kenti kurtarmak isteyen iki işgüzar genç, zamana karşı yarışmaya başlarlar ve şehrin gizli saklı tüm sırlarını öğrenmek için ipuçlarını kovalarlar. Amaçları tüm şehrin ışıkları sonsuza dek gitmeden, insanların kaçmalarını sağlamaktır. Jeanne Duprau’nun aynı adlı romanından uyarlanan yapım, Monster House’un yönetmeni Gil Kenan’ın ikinci filmi.
Herkese merhabalar efenim,
Sonu ters köşe film olarak izlediğimiz ama elbette yine sonunu tahmin ettiğim bir film oldu.Bu sefer kategorisi bilim kurgu olduğu için izlediğimiz filmlerden daha farklı bir tarzda bir film izlemiş olduk.Bilim Kurgu kategorisi içinde konusu çok orijinal değil elbette buna benzer teknolojiyi daha önce bir çok filmde görmüştük o yüzden filmin işlenişi ve çekimleri güzel olduğu için bizi daha çok sardı diyebiliriz.
Black Box, trajik bir trafik kazasından kurtulduktan sonra hafızasını geri kazanmaya çalışan bir adamın hikayesini konu ediyor. Genç bir adam, geçirdiği trafik kazasının ardından eşini kaybeder. Kazadan kurtulmayı başarsa da hafızasını kaybeden adam, umutsuzca eski haline dönmek için çabalar. Bu süreçte kızını da büyütmeye çalışan adam, hafızasını geri kazanmayı umut ederek, kendi kimliğini sorgulamasına neden olacak deneysel bir tedaviye girer.
Herkese merhabalar efenim,
Ayşe Kulin çok sevdiğim bir yazardır.Küçüklüğümden beri ne yazsa alır okurum genle ama son iki kitabında kendi tarzının fazlasıyla dışına çıktı ve artık cidden okuma zevki kalmadı hele de bu kitabı gerçekten inanılmaz vasattı.Distopya ya da fantastik kategorisi kesinlikle başarabildiği bi kategori değil yazarın.Kitap çok yapmacık ve çok biribirinden kopuk acele yazılmış gibi olmuş.Sonu da insanı tatmin etmiyor.Sürekli alakalı alakasız her şeyi Gezi ya da Türkiye siyasetine de bağlaması cidden aşırı baydı artık.
Ayşe Kulin Yarın Yok romanında, her zamanki ustalıklı ve sürükleyici üslubuyla bizi bu kez bambaşka bir zamana götürüyor. Günümüzden yüzlerce yıl sonra, Dünya'dayız. Aradan geçen zamanda gezegenimiz bütün doğal kaynaklarını tüketmiş, takvimi sıfırlayan felaket bir savaş yaşamış, hayatta kalan bir avuç insanın özverisiyle nihayet kalıcı bir barışa kavuşmuştur; ancak şimdi yine bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Merkez Şehir Devleti'nin en genç bilim kadınlarından biri olan Mira, uzun zaman önce biyolojik bir silah olarak üretilen Tayro virüsünün formülünün peşinde zamanları aşan büyük bir serüvene atılacak, bu sırada hem aşkı ve dayanışmayı hem de soyağacında yer alan cesur kadınları tanıyacaktır..
Herkese merhabalar efenim,
Yine tahminlerimde yanılmadığım bi tık Walking Dead dizisinden ilham alınarak yazıldığını düşündüğümüz bir film ile geldim.İşleniş olarak aslında biraz vasat kalan bir film ama sonuna kadar kendini izlettirmeyi başarıyor diyebilirim.
Bir insan gözlerini açtığın da ölülerle dolu bir yerde uyanır , buraya nasıl geldiğini kim olduğunu bilmeden. Kaçmak için çırpınırken yan tarafta bulunan bir eve sığınır. Kim olduğunu anlamaya çalışırken birden şiddet dolu anlar yaşanır. Fakat herkesden tehlikeli aç olan bir şey yaklaşır.
Herkese merhabalar efenim,
Kore edebiyatından bir kitap daha okudum,dün bitti kitap.Anne kız ilişkisi adına okuduğum en iyi kitaplardan biriydi diyebilirim.Üzerine çok düşünülecek bir konu.Anne olmak zaten çok karmaşık bir şey bence.Epey de karmaşık hisleri ve düşünceleri barındıran bir konuya odaklanmış kitap.Eşcinsellik ... Ülkemizde olduğu gibi Kore de eşcinsellik tabu kabul edilen ve saldırganca karşılanan bir seçim.Doğuştan olsun sonradan olsun ne olursa olsun iyi karşılanmayan,kabullenilemeyen bir durum.Bir de bekar bir annenin evine 7 yıllık kız arkadaşına getirmesi ve annesiyle oturmaya başlaması kızının.Kitabı annenin gözünden okuyoruz.Annemiz yaşlıların bakımevinde çalışan bir kadın.Orda da ayrı bir duygu seline düşüyoruz.Çünkü annemiz baktığı yaşlılardan biriyle duygusal bağ kuruyor hatta öyle ki en sonunda kadını kendi evine getiriyor.Evin içinde 1 anne,1 genç kız,1 genç kızın kız sevgilisi,1 yaşlı ve kimsesiz bir kadın oluyor.Dünya,hayat ve insanlar ne garip dedirten kitaplardan ...
2018 SHİN DONG-YUP EDEBİYAT ÖDÜLÜ KAZANANI
Anne bir huzurevinde hemşirelik yapan altmışlı yaşlarının ortasında bir kadın, göze çarpmayan ve mütevazı bir hayat sürüyor. Kızı üniversitede akademisyen, sabit bir geliri yok ve annesinin onaylamadığı bir kız arkadaşı var. Green sevgilisiyle beraber annesinin yanına taşınmak zorunda kalınca birbirine tamamen zıt iki hayat görüşü çarpışıyor.
Kızım Hakkında Her Şey'de Koreli yazar Kim Hye-jin, çocuklarının kendi kaderini tayin etme arzularının önünde inatla duran bir neslin önyargılarına yakından bakıyor, yaşlılık, ölüm ve yalnızlık üzerine korkularımızı ortaya çıkarıyor.
Herkese merhabalar efenim,
Bu filmi ınstagramda gezinirken bi film önerisi sayfasında gördüm.Kimse sonunu tahmin edemiyor falan deyince ben ve Sude hemen açıp izledik ve elbette hiç şaşmaz ben yine sonunu doğru tahmin ettim ehehe.Benden kaçan film çok azdır ne kadar ters köşe olursa olsun bu işte uzman oldum artık.İyi Çin filmlerinden biriydi bu zamana kadar izlediğim.Kullanılan renk paleti,sahne geçişleri oldukça iyiydi.
Gizemli ve psikolojik gerilim türündeki yapım, bir hasta-doktor ilişkisine odaklanıyor. Alanında uzman fakat oldukça ukala bir psikiyatrist olan Xu Ruining, hastaları üzerinde hipnoterapi kullanmaktadır. Ancak ailesi tarafından da terk edilen gizemli bir hastası, hayaletleri gördüğünü iddia edince, hayaletlerin varlığına inanmayan Ruining, Ren Xiaoyan üzerinde hipnoz denemeye karar verir. Ruining, bir gün Xiaoyan’ın rüyasına konuk olur ve hastası konusunda büyük bir tedirginlik yaşamaya başlar.
Herkese merhabalar efenim,
Blogum 10 yaşına girdi ! Dile kolay 10 yıldır neredeyse her gün bu blogta sizinle hayatıma dair şeyler paylaşıyorum.Bu sene hayatımı etkileyen neler olmuş her yıl olduğu gibi bu yılda bi toparladım ve en sondada geleneksel neyden kaç tane yaptığıma dair bir istatik çıkardım :)
1-Sinop'a Gittim !
2-Kapadokya'ya gittim ve ilk defa safari yaptım !
3-Yeni bir işe başladım !
4-28 Yaşına Girdim !
5-Kız kardeşim üniversiteden mezun oldu İstanbul'a gittik !
6-Batum'a gittim !
7-Rize'ye gittim !
8-Nişanlandım !
Kaç Kitap Okudum ? (36)
Kaç Dizi İzledim ? (32)
Kaç Film İzledim? (52)
Herkese merhabalar efenim,
Akşama nişanım var ama ben hala burda oturmuş blog yazıyorum gerçi yapabileceğim her şeyi yaptım zaten hazırlık olarak 3 e doğru anca hazırlanmalar başlar şimdi biraz keyif çatmalar yapayım :D
Geçen Sude ile oturup film maratonu yapmıştık demiştim hatırlarsanız o filmlerden biride bu filmdi.Aslında tahminlerde bulunduk ikimizde ama ikimizinde tam tahmin ettiği gibi bir sonu olmadı filmin sadece yakın tahminlerdi diyebiliriz ayrıca bazı kısımlarını da atlayarak izledik sıkıldığımız yerleri oldu.
Tanrı'dan aldığı mesajlar doğrultusunda insan gibi gözüken iblisleri öldürdüğünü belirten bir baba ile iki çocuğunun yaşadıklarını konu almaktadır.
Herkese merhabalar efenim,
Nihayet size de açıklamanın vakti geldi diye düşünüyorum artık :) Yarın nişanlanıyorum :) Evet şu bi ara ayrıldığımız kişiyle 2 ay önce tekrardan başardık ve artık bu işi nihayetine kavuşturmaya karar verdik.Toplamda 6 ay çıktığım biriyle (1 ayı ayrı geçti) evleniyorum ! Nişanımız yarın olacak aile arasında sade bi tören yapılacak Ekim ya da Kasım ayında da düğün yapmayı düşünüyoruz.Bakalım tabi her şeyin hayırlısı hakkımızda.Her şey olup biterken vlog çekmek istiyorum zamanı gelince elbette buradan sizinle de paylaşacağım :)
Bugün kitap postumuzda 2022 Nobel Edebiyat ödülünü almış bir yazardan rastgele seçtiğim bir kitap var.Ama anladığım kadarıyla yazarımız genel olarak kadın ve kadın cinselliği üzerine hikayeler yazıyor.Bu kitabı da sanki içinde otobiyografik şeyler aktardığı bir anı kitabıymış gibi geldi bana.İnsan aşık olduğu zaman hele de ayrı düştüğü ve kavuşamadığı bir aşka düştüğü zaman böyle şeyler yazıyor ve demek ki sonunda Nobel de alabiliyormuş dedirtti bana bu kitap.Bazı aşklar tutkudan oluşur bitirir insanı o tutkuya hapsolursun ve yaşamının çok değerli yıllarını bu hapis içinde geçirirsin o acıyla uyur uyanırsın bazı aşklar vardır karşılıklı saf sevgi ve saygıdan oluşur hayatının en güzel yıllarını gülerek ve eğlenerek geçirirsin ve sonradan da o günleri güzel gülümseyerek hatırlarsın.İkincisini arzuluyor elbette her insan hatta daha çok her kadın ... Ama buna sahip olabilmek cidden çok zor ...
İsimsiz bir anlatıcı, evli ve yabancı bir adam, her şeyi tüketen bir tutku, saplantıya dönüşen bir aşk. Ernaux ispatsız, sade üslubuyla, cinsellik temelinde kurulan bu ilişkinin dinamiklerini, tutkunun tuzağına düşmüş kalbin arzularını, beklentilerini, arzulanan erkeğin varlığıyla özdeşleşmedikçe katlanılabilir olmaktan çıkan günlük işleri, sıradan olayları bütün içtenliğiyle, cesurca ortaya koyuyor.
Yalın Tutku, hangi toplumsal konuma ait olursa olsun, tutkunun insanları nasıl ele geçirebileceğini, kişinin iradesini nasıl hiçliğe indirgeyip körleştirebileceğini anlatan, nadir görülecek türden bir yüzleşme deneyimi.
Herkese merhabalar efenim,
Dünden önceki gün kız kardeşimle patlamış mısır eşliğinde film izleme serüveni yaptık ve izlemediğimiz ters köşe filmler listesinden bir kaç film bulup izledik bizim için keyifli bir akşam oldu.Her zaman olduğu gibi yine filmin başından tüm karakterleri gördükten sonra katilin kim olacağına dair bahse tutuştuk tabiki de 6.his kralı bendeniz bu bahside kazandım :D Yine filmin başından filmin sonunda katilin kim çıkacağını bildim ehehe artık uzmanı oldum bu işlerin :D
Bir şirketin asansöründe kalan bir grup insan birden ölmeye başlarlar aralarından biri elbette katildir :)
Bir grup insan bir gökdelenin asansöründe mahsur kalır, buraya kadar tek sorun bu gibi görünse de aralarında bir kişinin şeytan olduğunu henüz bilmiyorlardır.
Herkese merhabalar efenim,
Uzun bir aradan sonra Kore edebiyatından bir kitap okudum.Ülkemizde Kore den çok Japon edebiyatından kitaplar daha çok çevriliyor.Kore edebiyatından kitap görürsen genelde almaya ve okumaya çalışıyorum.Değişik eğer gerilim ya da polisiye gibi belli türde yazmadılarsa daha chill bir günde okumalık kitaplar yazıyorlar.Tadımlık sanki şekerleme gibi.Bu tarz bi edebiyat anlayışları varmış gibime geliyor.Kore'nin nispeten çok az bilinen bir kenti olan Sokço da geçiyor hikaye bi pansiyonun ve orada kalmaya gelenlerin hikayesi.
Güney ve Kuzey Kore arasındaki sınırda yer alan, kışın pek de bir cazibesi olmayan, soğuğun her şeyi yavaşlattığı liman kenti Sokço'ya Normandiyalı bir yabancı ayak basar. Köhne bir pansiyona yerleşir ve orada genç bir kadınla tanışır. Genç kadın Seul'daki eğitimini tamamlayıp memleketi Sokço'ya dönmüş, sonra da bu pansiyonda çalışmaya başlamıştır. Böylelikle, parçalanmış kimliklerin, siyasetin güdümlediği kafa karışıklıklarının ve toplumca dayatılan güzellik standartlarının yol açtığı huzursuzlukların ortasında, farklı kültürlere sahip bu iki insan arasında risklerle dolu güçlü bir ilişki gelişir.
Herkese merhabalar efenim,
Bugün size izlemesi ve hatta oynaması eğlenceli Netflix'in kendi içeriği olan interatif bir yapımdan bahsedicem.Netflix daha önce ilk olarak bu olayı Black Mirror ile karşımıza çıkarmıştı ve oynarken baya eğlenmiştik bu da en az onun kadar eğlenceli sanki Romance Club oyunu oynuyormuş gibi hissettim kendimi :D 3 erkek arasında kalan şanslı bir kadını oynuyoruz elbette bir tür fantezi dünyası diyebiliriz bu olay Japonlardan Batıya kadar geldi ve baya da meşhur oldu bir de animasyon şeklinde değilde gerçek oyuncularla bu tarz içerikler daha eğlenceli olabiliyor.
Herkese merhabalar efenim,
Kısa ama akıcı olup sonu hiç bir yere bağlanmayan ve konusunun bile adam akıllı ne olduğunu tam olarak anlayamadığım bir kitaptan bahsedicem bugün sizlere.Yeni evlenen bir kadının işini bırakıp kocasının memleketi olan bir taşraya taşınmasını anlatıyor.
Oyamada, geçici işini bırakarak tayini çıkan eşiyle taşraya taşınan Asa'nın hikayesini anlatıyor. İşsizliğin hayatında açtığı boşluğu keşfederken bir tavşan deliğinden aşağıya yuvarlanan Asa, kendi yaşamını, yaşamında oynadığı rolü irdeliyor ve bir seçim yapmak zorunda kalıyor.
Gündelik hayatın kanıksanmış fakat rahatsız edici ayrıntılarıyla ince ince örülü Çukur, çocukluktan yaşlılığa, evden işe uzanan zorunlu rotalarda, özgünlüğe pek değer vermeyen bir dünyada sınırlarda bir kadının portresini çiziyor.
Herkese merhabalar efenim,
Dün bazı sebeplerden ötürü işi bırakmak durumunda kaldım.Önümüzdeki günleri evde geçiricem gibi duruyor sonrasında benim için farklı bir hayatın kapısı açılacak gibi duruyor her şey olmadan buraya yazmak istemiyorum açıkçası biraz çalkantılı bir hayat yolculuğu geçiriyorum şu sıra.Tek diyebileceğim evimi,odamı özledim.İşinizi ne kadar severseniz sevin özel sektör cidden insanın hayatını sömürüyor başka bir şey değil.
Bugün size uzun bir zamandan sonra izlediğim bir Kore dizisinden bahsedicem.Aslında Kore dizisi izlemeye zamanımın olmaması bir yana bence eski dizilerin tadında Romantik Komedi yeni güzel bir dizi de gelmedi uzun süre.Hiç bir eski oyuncuyu dizilerde göremedik hep yeni yüzler ya da gençlik dizileri ya da hukuk polisiye dizileri falan gördük.Şöyle kafamızı dağıtacak bi RomCom gelmedi derken Netflix de de yayınlanan baş rolünde benim çok sevdiğim oyunculardan biri olan Junho'nun baş rolünde olduğu bir dizi geldi.Dizinin ilk 10 bölümünü falan rahat izleyebildim ama son 6 bölüm falan kaldı bende sanırım o kadar sardı beni ancak belki bütün bölümler yayınlandıktan sonra üste üste izleseydim daha güzel bir dizi olabilirdi benim için.
Gergin bir miras kavgasının ortasındaki çekici bir mirasçı, insanların karşı koyamadığı ama kendisinin tahammül edemediği gülümsemesiyle tanınan, azimli çalışanıyla ters düşer.
Herkese merhabalar efenim, Bayramın ilk gününde annemler yengemlerle birlikte Amasyaya gitmişlerdi.Beni de kuzenimin evine bıraktılar.Biz d...
