31 Mayıs 2020 Pazar

Aile Filmi : Where’d You Go, Bernadette

Herkese merhabalar efenim,

Kitaptan beyaz perdeye uyarlanmış bir Aile dram filmi ile devam ediyoruz.Aslında bu tarz filmler pek benlik olmasa da hem filmin yorumları hem de baş rolünde Cate ablamız olunca bir şans verip izlemek istedim başları biraz beni sıksa da sonradan hoşuma gitmeye başladı film zaten Cate ablamız her yerde kendini izletmeyi başarıyor.Yorgun olduğunuz bir günde kafa dinlemelik hoş bir film seçeneği olabilir bence :)

Başarılı bir mimar olan Bernadette Fox, kızının en yakın arkadaşıdır. Ailece Antarktika’ya bir gezi planlamışlardır fakat gezinin hemen öncesinde Bernadette gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Bernadette’nin 15 yaşındaki kızı Bee annesini bulmaya kararlıdır. E-posta mesajlarını, resmi belgelerini, gizli yazışmalarını karıştırıp ipucu bulmaya çalışan Bee, bu süreçte annesinin sıkıntılı geçmişini keşfeder.

After The Dark - The Philosophers 720p izle

30 Mayıs 2020 Cumartesi

Kitap - Pia Mater Serkan Karaismailoğlu

Herkese merhabalar efenim,

Bugün evdeyiz.Bu saate post yazıyor olmamdan anlamışsınızdır zaten.Her şeyi saldım yine şu sırlar deli gibi kitap okumaya verdim kendimi en iyi şimdi ki dünyamdan kaçıp başka dünyalara sığınmak böyle zamanlarda o kadar iyi geliyor ki bana !

Uzun zaman Çok Satanlar Listesinden yer alan bir kitaptan bahsedicem bugün sizlere.Çok değişik üslubu olan bir Nöroroman denemesi aslında dünya edebiyatında bu tarzda başka örnek var mı bilemiyorum ama ben bizde ilk kez gördüm bu tarzı.Edebi üsluba resmen biyolojiyi yedirmiş adam.Şöyle bir cümle örnek vereyim anlatmak istediğimi daha net anlamanız için : " Yokuşu çıkmak için bacaklarındaki son ATP 'yi kullandı." :)

Kitabı okurken nedense Azra Kohen romanı okuyormuş gibi bir hisse kapıldım hem bilgi verme amaçlı ama aynı zamanda güzel bir kurgu oluşturulmuş.Bu arada kitap yarım bitiyor bence sanırım devamı gelicek.Çünkü bir çok karakter de çok havada kaldı.Kitap hakkında yapacağım tek olumsuz eleştiri kullandığı isimleri oldu yok Alef yok Tesla yok İlias yav Türkiye de kaç kadın kızının ismini Tesla koyar ki ? Sanki Wattpad romanı gibi bu tarz isimleri neden koymuş anlamadım doğrusu hiç hoşlanmadım bu durumdan bana çok itici geldi.Ahmet'in Ayşe'nin suyu mu çıktı illa modern bir isim koyacaksan Buse koy :)

PİA MATER, bir roman ancak bildiğimiz romanlardan çok farklı. Yazarın tanımlaması ile o bir Nöro-Roman. Bir sinirbilimci olan Serkan Karaismailoğlu daha önce yayımlanmış olan Kadın Beyni Erkek Beyni ve Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum adlı kitaplarından sonra ilk defa bir roman denemesiyle okuyucunun karşısına çıkıyor. Ancak bu kitabında da gene bilim var. Bildiğimiz roman kurgusunun içine ustalıkla yerleştirilen bu bilimsel veriler, roman kahramanlarının eşliğinde bir hikâyeye dönüşüyor.

Macera, bilim ve heyecanlı bir kitap okumak istiyorsanız PİA MATER tam size göre. Elma Yayınevi bir ilki daha buluşturuyor okuruyla; Serkan Karaismailoğlu ve Nöro-Roman…

Nöro-Roman: Sinirbilimsel gerçeklerin, belli bir kurgu ve hayali karakterler eşliğinde okuyucuya sunulduğu bir roman türüdür.

Adam bir türlü anlamıyordu. Beyin üzerine onlarca kitap ve araştırma okumuştu. Bu konuda kendisini önemli bir şekilde geliştirmişti ama gene de anlayamıyordu. Nasıl olur da bir başka insanı bu kadar net içinde hissedebilirdi ki. Onu gördüğü her an, sahip olduğunu sandığı bütün organlarının aslında ne kadar bağımsız ve başına buyruk olduklarını bir kez daha algılıyordu. Yıllardır beraber yaşadığı kalbi artık başkası için atıyordu, beyni desen çoktan olay yerini terk etmişti. Kendi hücreleri bile dinlemiyordu adamı. Bir insanın hücresi neden bir başkası için kendi vücuduna ihanet ederdi ki... Ama adam bir şeyden çok emindi. Tüm hücrelerinin kendisini terk edeceğini de bilse, onu gördüğü tek bir anı bile dünyada hiçbir şeye değişmezdi

(Tanıtım Bülteninden)


29 Mayıs 2020 Cuma

Komedi Filmi : The Wrong Missy

Herkese merhabalar efenim,

Bugün öğretmenlerle kurumca toplantımız vardı dünde dün açıklanan kararlarla birlikte acil bir toplantı yaptık akşamında idareyle birlikte ve sonuç olarak elbette çocukların yasakları tam olarak kalkmadığı için 1 Haziranda kurumu komple açamıyoruz ama Zoom derslerimiz devam edicek olup Çarşamba ve Cuma günleri de kurumda sınav yapıcaz.20 Hazirana kadar bu şekilde düşe kalka bir şekilde gelicez sanırım bu sene sınava hazırlanan ve sınava girecek olan bütün herkese sabırlar diliyorum bu sene senenin başlarında KPSS ye hazırlanma düşüncem olsa da açıkçası kurumumdan da memnun olunca pek hazırlanasım gelmedi şimdi düşününce iyi ki de kendimi o kadar yormamışım diyorum 2 yıldır bütün motivasyonumu buna veriyordum ama yeter bence artık kendim sınava hazırlanmak yerine çocukları sınava hazırlamak ve güzel yerler kazandırmak istiyorum.

Neyse efenim benden güncel haberler bu şekilde siz de durumlar nasıl ? Bugün benim içi yorucu bir gün olduğundan bir komedi filmiyle devam etmek istedim sizlere de öneriyorum çünkü bu filmi izlerken ben çok güldüm ve eğlendim bu tarz deli kadın konseptlerini izlemeyi seviyorum gerçek hatta böyle bir şey olmaz elbette bu adam hayatta o kadına aşık olmazdı ve en başında olduğu gibi arkasına bakmadan kaçardı ama bu tarz insanlar beni acayip eğlendiriyor ben de sanırım bir tık böyle olduğum için :)

Yanlış Missy, hayallerindeki kadın ile tanışan bir adamın hikayesini konu ediyor. Genç bir adam olan Tim Morris, sonunda kendisi için doğru kadının bulduğunu düşünür. Oldukça heyecanlı olan Tim, kadını daha iyi tanıyabilmek için onu şirketinin düzenlediği geziye davet eder. Ancak daveti yanlış kişiye gönderdiğini fark eden adam, uzun süredir mesajlaştığı kişinin bambaşka biri olduğunu anlar.

David Spade and Lauren Lapkus in The Wrong Missy (2020)

27 Mayıs 2020 Çarşamba

Romantik Film : Gajang Botongui Yeonae

Herkese merhabalar efenim,

Kong Hyo Jin ablamızı ne kadar sevdiğimi bilen bilir ! Bu filmi sırf bu ablamız için izledim Kim Rae Won abimizi de Doctors dizisinden tanıyıp sevmiştim bu ikili yaş itibariyle ve kimya olarak yakışmışlar bence dizinin adı da zaten "sıradan bir aşk hikayesi" o yüzden öyle çok farklı bir şey beklemek hata olur :) Ama izlemesi keyifli bu ikiliyi bu tarz Kore filmleri izlemeyi de çok özlemişim üstelik :)

Film, Jae-Hoon (Kim Rae-Won) ve Sun-Young (Kong Hyo-Jin) arasındaki ilişkiyi konu alıyor. Jae-Hoon bir ay önce nişanlısı tarafından terkedilmiş fakat hala bunu atlatamamıştır. Diğer taraftan Sun-Young ise onu aldatan erkek arkadaşından ayrılmıştır. İkili iş sebebiyle beraber çalışmaya başlarlar.

After The Dark - The Philosophers 720p izle

26 Mayıs 2020 Salı

Gizem Filmi : Dangerous Lies

Herkese merhabalar efenim,
Bugün saat 14.00 da öğrencilerimle Zoomdan isim,şehir,hayvan,esya oyununu oynayacağız.Daha sonrasında şu sıra Pubg Mobile oyununa sardım evet yıllarca "bu oyunu oynayan eziktir" dedim ama mobilde oynaması eğlenceliymiş tabi bir kaç maç sonra sanırım sıkılıp silicem oyunu her mobil oyuna yaptığım gibi maksat boş zamanı doldurmak :) Bu hafta işe gideceğim tek gün perşembe onun dışında evde olacağım ne zaman kurumun açılacağı hala belli değil ama çocukların dışarı çıkma yasağı kalktığı gibi kurum açılacak sanırım tabi tedbirler çerçevesinde ama yine de bu durum beni oldukça korkutuyor vaka sayısı yeniden patlar hazır inişe geçmişken en başa döneriz diye :( Her şeyden önce sağlık önemli elbette.

Bugün film postumuzda yine Netflix'e düşüyoruz.Artık film konusunda pek izlemek istediğim bir şey kalmadığı için Netflix'den o anki moduma göre kategori seçip ilk çıkan izlemediğim filmi izliyorum.Bu da o filmlerden biri oldu.Baş roldeki kızı daha önce Riverdale dizisinde izlemiştik.Film öyle aman aman bir film değil vasatın bir üstü diyebiliriz ama yine de izlenebilir :)

Bakımını üstlendiği zengin adamın ölümünün ardından tüm mirasını kendisine bıraktığını öğrenen genç bir kadının hikayesini konu ediyor. ... Adamın ölümü, kadın dahil geride bıraktıklarına büyük bir şok etkisi yapar. Adam, tüm mirasını zor durumda olan bakıcısına bırakmıştır.

Jessie T. Usher and Camila Mendes in Dangerous Lies (2020)

25 Mayıs 2020 Pazartesi

Belçika Dizisi : Into The Night

Herkese merhabalar efenim,

Netflix'e düşmeye kaldığımız yerden dewamke !

Mehmet Kurtuluş'un da içinde yer aldığı sanki bir Temel fıkrası tadında olan dizi daha 1.sezonu mevcut Netflix'de onu da hemen 1-2 günde bitirebilirsiniz zaten.Devamını izler miyim bilemiyorum ama oldukça heyecanlı bir yerde bitti aslında gelirse 2.sezonuna bi bakabilirim.Temel fıkrası tadında demem komedi olduğundan değil tam tersine bir distopya hikayesi izliyoruz.Güneşin bir anda insanlığı yok etmesiyle başlayan bir uçakta seyahat edicek olan bir grup insanın Batıya doğru giderek Güneşten kaçma hikayesini anlatıyor ama aşırı mantık hatası olan yerler elbette ki var mesela Güneşin sığınaktaki insanları bile öldürebiliyor olması nasıl yani ? :)

Dizi de en gıcık olduğumuz şey tabi ki insanlar tehlike anındaki salak salak davranışları ve kavgaları dışında bir de Türklere ırkçılık yapan bir İtalya'nın olması.Tabi Türkümüz Osmanlı tokadını adama her defasında patlatıp üstüne bir de Türkçe küfür edince içimize su serpildi.Mehmet Kurtuluş tüm karizmasıyla dizinin baş rollerinde biri belli ki bence bizi çok güzel bir şekilde de temsil etmiş.

Into The Night, güneşin insanlar için tehlike oluşturmasının ardından karanlıkta kalmak için batıya gitmeye çalışan bir adamın hikayesini konu ediyor. Yaşanan kozmik bir olay, dünya için büyük bir tehlike oluşturur. Güneş, yoluna çıkar herkesi öldürmeye başlar. Bunun üzerine bir adam, gün doğmadan önce karanlığın hüküm sürdüğü bölgelere gitmeye karar verir. Brüksel’den kalkan bir gece uçağını kaçıran adam, güvenli olan karanlıkta devamlı kalmak için pilotları batıya uçmak için yönlendirir.

Laurent Capelluto, Stefano Cassetti, Mehmet Kurtulus, and Pauline Etienne in Into the Night (2020)

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Kore Dizisi : Hi Bye, Mama!

Herkese iyi bayramlar efenim,

Bugün ilk defa ülkemizde bayramlarda büyüklerin evine gidilip el öpülmüyor,çocuklar kapı kapı dolanıp şeker toplamıyor,kimse tatile gidemiyor kimse dışarı çıkamıyor.Ülkece böyle günler de göreceğimiz varmış demekki. Saat 16.00 gibi Zoom üzerinden kurum olarak öğrencilerimizle toplasıp bayramlaşıcaz.

Size bu gün bayram şekeri niyetine şeker tadında bir Kore dizisi ile geldim dizi Netflix üzerinde yer aldığı için annemle birlikte izledik daha doğrusu annem izliyordu ben de hemen diziyi beğenince yanında bitiverdim aslında bu diziyi daha öncede gördüm elbette ama pek izleyisim gelmedi içinde aşk meşk yok diye ki pekte yok aslında.Bir annenin hikayesini anlatıyor daha çok.Komedi ve dram birlikte dizi de kah gülüyorken kah ağlıyorsunuz.Bu arada Kore nin en güzel kadını kabul edilen Kim Tae Hee ablamız var baş rolde.

Konusu:
Dizi, insan olarak tekrar hayata dönmek için çabalayan bir hayaletin (Kim Tae-Hee) etrafında dönmektedir. 5 yıl önce, hayatını kaybeden Cha Yoo-Ri bir hayalet olarak etrafta dolanmaktadır. Kocasına (Lee Kyu-Hyung) ve kızına, bir insan olarak geri dönebilmek için 49 gün boyunca süren bir plan devreye sokar.

Karakterleri:
Kim Tae-Hee dizide bir hayalet olan Cha Yoo-Ri karakterini canlandırmaktadır. 5 yılını bir hayalet olarak sürdürmesine rağmen olumlu ve idealist kişiliğini korumayı başarabilmiştir. Kızını kucağına alma arzusunu yerine getiremediği için bu dünyayı geride bırakamaz. Bir şekilde, 49 gün boyunca, ailesine bir hayalet olarak geri dönebilme fırsatı elde eder.

Lee Kyu-Hyung dizide Cha Yoo-Ri’nin (Kim Tae-Hee) kocası ve bir göğüs cerrahı olan Jo Kang-Hwa karakterini canlandırmaktadır. İlk aşkı ve sevgili eşi olan Cha Yoo-Ri’yi kaybettikten sonra kişiliği belirgin bir şekilde değişir. Ancak, bir gün, 5 yıl önce ölen eşini tekrar karşında bulur.

Korku Filmi : Güzelliğin Portresi

Herkese merhabalar efenim,

Bugün evdeyim o yüzden kaldığımız yerden Netflix'e düşmeye devam ediyoruz.Sinemaya ilk geldiğinden beri izlemek istediğim bir film aslında ama bu zamana izlemek ve yazmak kısmet oldu.

Türkiye korku sinemasında bence gün geçtikçe kendini geliştiriyor gerek oyuncu kadrosuyla gerekse Batılı tarzdaki sahneleri ve senaryosu,korkutucu ögeleriyle Amerika Korku sinemasına benzer bir film olmuş.Onlardan özenmiş falan demiyorum ya da Amerikan filmlerinin çakması da olmuş demiyorum bu filme gelen diğer eleştiriler gibi.

Amerika Korku sinemasını bir çok ülke ilham alarak filmler yapıyor zaten ve ortaya oldukça iyi yapımlarda çıkıyor.Bu filmin orijinal senaryosunu sanırım Güney Koreli biri yazmış hangi filmin uyarlaması olduğunu pek anlayamadım daha doğrusu araştırdığım halde bulamadım.Bence bu tarz filmlerde Türk sinemasına katkı da bulunuyor özellikle de bu tarz filmleri daha sonradan Netflix alınca dünyadaki diğer ülke insanlarının izlemesini ve oyuncularımızı,ülkemizi tanımasına vesile oluyor.

Genç bir kadın olan Nisan, yıllarca babası ile görüşmemiştir. Ancak babası ile ilgili aldığı önemli bir haberin ardından, eşi ve kızı ile birlikte soluğu baba evinde alır. Yıllar önce kaçarak ayrıldığı köşke geri dönen Nisan, burada tuhaf durumlara şahit olur. Köşke gelmesi ile birlikte kaçıp kurtulduğunu düşündüğü geçmişi ile yüzleşmek zorunda kalan Nisan, bu sırada babası ile ilgili gizemi çözmeye çalışan polisin sorgulamasına maruz kalır. Kendisini köşeye sıkışmış hisseden Nisan, kendisini ve ailesini koruyabilmek için köşkte yaşanan gizemi çözmek zorundadır.

Feridun Düzagaç, Burçin Terzioglu, Serkan Keskin, Birkan Sokullu, and Melisa Senolsun in Güzelligin Portresi (2019)

22 Mayıs 2020 Cuma

Kitap - Naomi J.Tanizaki

Herkese merhabalar efenim,

Bugün bayrama girmeden önceki son iş günümdü işten geldim aklanıp paklandım yemeğimi yedikten sonra postumu yazayım dedim.

Tanizaki'den ikinci okuduğum roman olan Naomi var bugün ki kitap postunda.Okurken yine her karaktere ayrı ayrı gıcık olmayı başardım hatta o kadar gıcık oldum ki bir yerden sonra kitabı okumakta baya zorlandım.Bir süre Tanizaki'nin gıcık karakterlerine doydum bir daha ne zaman bir Tanizaki kitabı alır okurum bilemiyorum.Kitabı aslında tam anlamıyla Lolita kitabına benzettim.Onun daha çok Japon versiyonu gibiydi.Japonların psikolojik olarak ırklarından nasıl içten içe nefret ettiğini , ne kadar çok Batılılara ve Batılılaşmaya meraklı olduklarını bir kez daha anlamış bulundum tabi bu duyguları onları ahlaken de psikolojik olarak da oldukça kötüye yönlendiriyor.

"Şunu fark etmiştim ki bir kadının yüzü, erkeğin nefretini çektikçe daha da güzelleşiyordu."

Na-o-mi: Üç hece, iki insan/medeniyet, bir başyapıt.
Bir yönüyle daha önce yazılmış bir Japon Lo-lee-ta...

Doğu ve Batı, sevgi ve öfke, aşk ve gurur, kadın ve erkek, insan ve insan arasında yaşanan gerilimlere dair bir temel roman...

Naomi, Batı hayranlığından yozlaşmaya, saplantıdan budalalığa ve hazdan işkenceye (veya tam tersi) ilerleyen hikâyesiyle, Juniçiro Tanizaki'nin neden yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olduğunu da anlatıyor.

"Onun hata ve kusurlarıyla sürekli yüz yüze gelmekten kurtulamıyor, eve hep mutsuz dönüyordum. Ancak bu mutsuzluk hiç de uzun sürmüyordu, zira ona duyduğum aşk gece boyunca değiştikçe değişiyordu. Tıpkı bir kedinin gözleri gibi..."

20 Mayıs 2020 Çarşamba

Kore Dizisi : Welcome

Herkese merhabalar efenim,

Bütün gece korona olmamak için dua ettim resmen.Hafif bir öksürüğüm vardı bir de dün akşam da yemek yiyemedim dünkü belediye otobüsü yolculuğu mahvetti beni resmen halsizlikten geberdim elim ayağım titriyordu.Durum böyle olunca nefes almamla ilgili zorluk yaşıyorum falan da sandım ama sabah uyandığımda dinlenince turp gibi olduğumu gördüm hiç bir şeyim yok Allahtan.Allah'ım bu psikoloji resmen yıprattı beni ve herkesi tez zamanda şu illetten kurtuluruz umarım.

Bugün evdeyim o yüzden bu saate yazabiliyorum postumu.Şu sıralar hiç güzel sürükleyici Kore dizisi yok uzun zamandır da sizinle dizi paylaşmıyorum farkındaysanız.Bir kaç tane gözümü takılan oldu bu dizi de onlardan biri ama başları ne kadar iyi olsa da sonradan aşırı saçmaladıkları için hep yarım bıraktım şimdi daha yeni yeni zorla tamamlayıp sizlere sunup arşive kaldırıyorum.

Konusu:
Dizi, insana dönüşebilen bir kedi (L) ve onun sahibi (Shin Ye-Eun) etrafında dönmektedir. Oldukça zor zamanlar geçirmekte olan Sol-A, sokakta bulduğu bir kediyi evine getirir. Evini açtığı kedi sayesinde yaralı kalbi iyileşmeye başlar.

Karakterleri:
L dizide insana dönüşebilen bir kedi olan Hong-Jo karakterini canlandırmaktadır. İnsan ve kedi olarak iki farklı hayat yaşamaktadır.

Shin Ye-Eun dizide Hong-Jo’nun (L) sahibi olan Kim Sol-Ah karakterini canlandırmaktadır. 20’lilerinde olan genç bir kızdır. İnsanları seven ve etrafındakileri korumak için elinden geleni yapan birisidir. Ancak, babası ve karşılıksız sevdiği adam da dâhil olmak üzere çevresindeki insanlar onu derinden yaralamıştır. Bu yüzden, kalbinin kapılarını herkese kapamıştır. Hayali bir webtoon sanatçısı olmaktır ve bir görsel tasarım şirketinde yeni işe girmiştir.

Kitap - Ölüm Limuzini Nazlı Eray

Herkese merhabalar efenim,

Bugün işteyim ama iş yerindeki bilgisayarımın nedenini anlamadığım bir şekilde bazı tuşları basmamaya başladığı için bugün ki postu anca bu zamanda yazabiliyorum.Dün ki açıklamayla okulların Eylül de açılacağı ve telafi eğitimi de olmayacağı söylendi.Okulların işi bitti artık ama biz güya 1 Haziranda açılmaya hazırlanıyoruz şu anda ama bakalım bu yeni duyuruyla birlikte yönetim bir şey demedi bakalım ne olacak her gün yeni bir aksiyon olduğu için 25 yaşında yaşlandım resmen ruhum yoruldu şu dönemden ki aslında daha yeni başladık bence bugün işten eve dönerken 35 derece olan havada maske taktım ve belediye otobüsüne bindim eve gelene kadar resmen cehennem gibi bir şeydi.

Böyle zamanlarda absürd insanı yormayan ama eğlendiren bir şeyler okumak isterseniz Nazlı Eray benim size önerim olabilir.Kendisiyle ilk defa bu kitapla tanıştım diğer kitaplarını alacak kadar beğendim mi bilemiyorum açıkçası ama hoş vakit geçirten çerezlik fantastik bir roman.Bence en büyük kusuru sürekli olarak tekrara düşmesi kendi içinde bir yerden sonra sanki sürekli aynı şeyleri okuyormuşum gibi hissettim.

Fantastik edebiyatın kraliçesi Nazlı Eray, yeni romanında üzerindeki sır perdesi değil kalkmak elli yıldan fazladır azıcık bile aralanmamış olan ABD Başkanı John F. Kennedy suikastını ele alıyor.

JFK Tuzluçayır’da!

Ankara'nın sakin sonbahar bahçelerine, vadideki Fokurtu Cafe'ye gidip hayatın anlamını ve eski zamanları düşünen roman kişisi, bir suikasta kurban giden ABD Eski Başkanı John Fitzgerald Kennedy’nin suikastının en ince ayrıntılarını ve komplo teorilerini uzunca bir süredir incelemektedir. Tuzluçayır'daki Kurşuncu Bacı'nın eski bahçesinde bir sabah vakti J. F. Kennedy’ye dönüşüverir.

Ruhu kendisinin, bedeni ise Kennedy’nin bedenidir. Telefonda esrarengiz bir ses ona öldürüleceğini söyleyip durur. Değişik bir serüven başlamıştır. Korkunç bir karabasandır aslında bu. Dallas'taki Başkanlık limuzininde kurşunlardan kaçış, Parkland Hastanesi’ndeki beyni uçmuş ceset ve ajan kız Barbara. Acaba kahramanımız peşindeki korkunç yazgıdan kurtulabilecek mi, yoksa Dallas'taki kurşunlar onu ebediyete mi yollayacaklar?

Ölüm limuzinindeki nefes kesen sahneler...

Abraham Zapruder’in olayı belgeleyen video filmi...

Parkland Hastanesi ve Ankara’nın sessiz sonbahar bahçeleri... Yaşam nedir?

(Tanıtım Bülteninden)

19 Mayıs 2020 Salı

Kitap - Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın J.Tanizaki

Herkese merhabalar efenim,

Asya edebiyatı okumaya son hızla devam ediyorum ! Sırada ki Japon yazar Tanizaki ! Kendisini Murakami Beyde oldukça seviyormuş bu benim daha çok okuma şevkimi getirdi ve kitap alışverişim de 2 kitabını aldım.Bunlardan ilk i" Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın " kitabı oldu.Sayfa sayısı az okunması oldukça kolay 1 günde okuyabileceğiniz kitaplardan ama karakterlerin hepsine gıcık olduğum için benim için kitaba ara verdikçe devam etmek biraz zorlaştı diğer okuduğum kitabından da bahsedicem onda ki karakterlere de ayrı gıcık oldum.Tanizaki'nin kitaplarını okumanın bu yanı zor bence çünkü karakterler inanılmaz gıcık ediyor beni.Tabi bana bir his uyandıran (sevgi,aik,gıcıklık) farketmez artık orası karakterler yaratıyor olabilmek Tanizaki'nin yazarlak konusunda nasıl bir usta olduğunu gösterir.Gerilim ya da korku filmi izlemek gibi.Bir korku filmi sizi korkutmayı başaramamışsa sonuçta ona iyi bir korku filmi diyemeyiz. :)

Fukuko, tam da kocası Şozo ile yeni bir hayata başladığı günlerde kocasının eski karısı Şinako’dan bir mektup alır. Yuvası dağıldıktan sonra “kırık bir çanak” bile almayan bu kadın, duygu yüklü mektubunda tek bir şey istemektedir: Şozo’nun deliler gibi sevdiği kedisi Lili’yi.İlk bakışta, masum bir istektir elbette bu. Ne var ki Lili -tüm kediler gibi- girdiği hayatların en olmadık yerlerine kıvrılmıştır ve dâhil olduğu yaşamların karanlık köşelerinde gezinmeye başlar mektupla birlikte.

Biten ilişki için umut, diğeri içinse endişe kaynağıdır.  Böylece, başlı başına bir kavram olmayı hak eden “kedi sevgisi”nden çok daha fazlasına dokunur Tanizaki. Zarif, yumuşacık bir üslupla insan ilişkilerinin girift yapısını, küçücük ayrıntıların -bir nesnenin, jestin veya bakışın- insan ruhunda yarattığı dönüşümleri, yalnızlığın ve sevginin türlü biçimlerini gösterir.

Yoğun tutkuların, tuhaf arzuların ve ince bir melankolinin ustası Tanizaki’nin Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın’ını Sinan Ceylan Japonca aslından çevirdi.

“Tanizaki en gözde yazarlarımdandır. Aşkı ve aşkın sapkın yönlerini anlatır kitapları.”

-Henry Miller-

“Tanizaki, muhteşem bir yazar.”

 -Haruki Murakami-

18 Mayıs 2020 Pazartesi

Kitap - Kağıt Ev Carlos Maria Dominguez

Herkese merhabalar efenim,

Yeni bir haftaya daha girdik bu hafta da benim için 2 günde işte geri kalan günler evde olacak şekilde geçicek.

Bu haftaya yine bir kitap postuyla başlayalım istedim.Şu sıra yayın evlerine göre kitap alma konusuna takmış durumdayım hatta bu konuyla o kadar kafayı kırdım ki bu sıcakta kütüphanemi indirip kitaplarımı yayın evlerine göre yeniden düzenledim.Bi ben bu konularda gereksiz takıntılıyım zannediyordum ki bu kitabı okuyana kadar :) Kitap Jaguar yayın evinden çıktı ( şu sıralar Jaguarı acayip beğeniyorum gerek dünya edebiyatından kitaplar basmaları gerek orijinal dilinden direkt dilimize çeviriyor olmaları gerekse minimalist kapak tasarımları) ve okuması çok kolay 1 günde okuyabileceğiniz ince bir kitap zaten.Size konusunu şöyle açıklayayım bir kitap severin bu kitap dizme takıntısını şu şekilde aktarmış : "Küs olan yazarları yan yana bile koymuyordu."  :)

Bazı insanlar kitap okumaz, bazıları okur ve kimileriyse okumakla kalmayıp onlarla birlikte yaşar. Kâğıt Ev, işte bu kitap tutkunlarından Carlos Brauer'in ve onun -bir edebiyat profesörü olan- Bruma Lennon'la olan gizemli ilişkisinin, bu ilişkinin gün yüzüne çıkmasına neden olan bir Joseph Conrad cildinin, kitap ve okuma aşkıyla dolu yaşamların hikâyesi...

Arjantinli yazar Carlos Maria Dominguez'in, yayımlandığı her ülkede büyük ilgi uyandıran novellasını Seda Ersavcı İspanyolca aslından çevirdi. Peter Sis'in çizimleri ve Cem Ersavcı'nın kapak fotoğrafıyla, kalın ciltlerin arasında saklanacak bir mücevher...
(Tanıtım Bülteninden)

16 Mayıs 2020 Cumartesi

Fantastik Film : Paradise Hills

Herkese merhabalar efenim,

Bugün pazar yani sinema günü ! O yüzden sizi farklı bir dünyaya götürücek fantastik bir film önerisiyle geldim.Ayrıca baş rolde Emma Roberts ve Milla Jovovıch var sırf bu ikili bile filme bir şans verdirir bence :)

Genç bir kadın olan Uma'nın hayatı, babasının şirketinin ele geçirilmesinin ardından tepetaklak olur. Babasının intiharının ardından, babasının şirketini alan kötücül milyarder Son Prescott gözünü Uma'ya çevirir. Uma'yla evlenmeye karar veren Prescott, Uma'nın aklının sistematik olarak yıkanması ve "evcil" bir eş olması için onu "Paradise Hills" ismini taşıyan özel bir sanatoryuma gönderir. İzole bir adadaki bu tesis, birinci sınıf ailelerin, kızlarını, kendilerinin mükemmel versiyonları olmaları için gönderdikleri bir yerdir. Gizemli Düşes tarafından yönetilen tesis, görgü kuralları dersleri, vokal dersleri, güzellik bakımları, jimnastik ve kalori ölçümlü diyetler ile iki ay içinde tüm fiziksel ve duygusal eksiklikleri gidermeyi vadetmektedir. Açık sözlü Uma, tesisin diğer sakinleri olan Chloe, Yu ve Meksikalı popstar Amarna ile dostluk kurar. Uma çok geçmeden tüm bu güzelliğin arkasına gizlenen kötü sırrı keşfeder. Uma ve arkadaşlarının tesisten kaçmak için zamana karşı bir yarış vermeleri gerekecektir...

Milla Jovovich, Emma Roberts, Arnaud Valois, Eiza González, Jeremy Irvine, Danielle Macdonald, and Awkwafina in Paradise Hills (2019)

İspanyol Dizisi : Valeria

Herkese merhabalar efenim,

Bu dizi tam cumartesi günü kafa dağıtmalık.Evli ama evliliğinden mutsuz olan bir ablamızın evliliğinde ve kariyerindeki sürüklenmeleri izlediğimiz tipik Sex and City havasının İspanyol versiyonu olan bir dizi.İlk sezonu ile birlikte Netflix'e yer alıyor +18 sahneleri var benden söylemesi :)

Diana Gómez, Silma López, Teresa Riott, and Paula Malia in Valeria (2020)

15 Mayıs 2020 Cuma

Kore Dizisi : When The Weather Is Fine

Herkese merhabalar efenim,

Bugün evdeyim.Zamanımı genel olarak temizliğe ayırmak istiyorum bugün.Yazlıklarımı çıkarır,kütüphanemi düzenler odamı temizlerim sonra belki bir film izlerim ve elbette yeni bir kitaba başlıcam.Bugünün benim için planları bu şekilde sizinkiler neler ?

Bugünün dizi postunda uzun bir aradan sonra izlediğim ilk Kore dizisi olan When The Weather Is Fine dizisi var.Aslında ben bu diziye Şubat gibi başladım ama sonradan hem işlerimin yoğunluğu hem de dizinin gidişatı neticesinden anca izleyip tamamlayabildim.Baş rollerde iki sevdiğim isim var aslında ama bence maalesef bu ikili birbirlerine pek yakışmamış Park Min-Young resmen çocuğun ablası gibi durmuş ayrıca bence aralarında herhangi bir kimyada yoktu ve bence diziye de yansımış bu durum o yüzden başlarda kitap ve kış temalı çok hoş ve sakin bir dizi gibi gözükse de sonradan hiç sevemedim diziyi.

Konusu:
Dizi, Seul’deki yaşamdan bıktığı için küçük bir kasabaya taşınan bir kadın (Park Min-Young) ile bu kasabada bir kitap dükkânı işleten bir adamın (Seo Kang-Joon) arasındaki romantik ilişkiyi konu almaktadır.

Karakterleri:
Park Min-Young dizide iyi kalpli sıradan bir kadın olan Mok Hae-Won karakterini canlandırmaktadır. Çocukluğundan beri çello çalmaktadır ve çello aracılığı ile oldukça sosyal bir hayata atılır. Ancak, o sırada başkaları tarafından kalbi kırılır. Bu yüzden, hem kendine karşı hem de başkalarına karşı olan güvenini kaybeder. Yaşadığı üzücü olayların da yanı sıra Seul’deki yorucu hayattan bıkar ve hem memleketi hem de küçük bir kasaba olan Bookhyun’a geri dönmeye karar verir.

Seo Kang-Joon dizide Bookhyun’da, 'Goodnight Bookstore' adında küçük bir kitapçı işleten Im Eun-Seob karakterini canlandırmaktadır. Onun günlük hayatı oldukça basittir. Uyanır, kahve içer, bir kitap okur ve kendi bloguna yazar. Ancak, bu sıradan, tek düze hayatı, lise arkadaşı Hae-Won (Park Min-Young) ile tekrar karşılaştıktan sonra değişmeye başlar.

Lee Jae-Wook dizide Im Eun-Seob’un (Seo Kang-Joon) arkadaşı olan Lee Jang-Woo karakterini canlandırmaktadır. Küçüklüğünden bu yana ebeveynlerinin isteklerine göre yaşayan, parlak bir gülümsemeye sahip birisidir.

Im Se-Mi dizide Hae-Won’un (Park Min-Young) eskiden en iyi arkadaşı olan Kim Bo-Young karakterini canlandırmaktadır.

Moon Jeong-Hee dizide Hae-Won’un (Park Min-Young) teyzesi olan Sim Myung-Yeo karakterini canlandırmaktadır.

Kim Hwan-Hee dizide Eun-Seob’un (Seo Kang-Joon) kız kardeşi olan Im Whi karakterini canlandırmaktadır.



14 Mayıs 2020 Perşembe

Gençlik Filmi : Booksmart

Herkese merhabalar efenim,

Bugün sizlere iş yerimden sesleniyorum ! Bugün ki film postumuz da bir gençlik filmi var arada bu tarz eğlenceli gençlik filmlerini kafa dağıtmak için izlemeyi çok seviyorum.Bu filmde de kendi lise yıllarımdaki halimi gördüm resmen bende kendince arkadaşlarıyla arasında eğlence anlayışı olan genelde ders çalışmak ve kitap okumak ve elbette platonik aşık olmak arasında gidip gelen biriydim şimdi o zamanlarımı böyle geçirdiğim için pişman mıyım derseniz pekte değilim açıkçası çünkü şimdi de eğlence anlayışım pek değişmedi hala kendi kendine eğlenebilen bir insanım öyle partilemek barda diskoda gönlümce eğlenmek yarını düşünmeden yaşamak pek bana göre bir hayat değil :)

Molly ve Amy, akademik olarak başarılı iki genç kızdır. Liseden mezun olmalarına kısa bir zaman kala Molly ve Amy çok fazla ders çalıştıklarını fark ederler. Gençliklerini çalışarak geçiren ikili, daha fazla eğlenmeleri gerektiği kararına varırlar. Onlarla aynı yaşta olan diğer gençlerden geri kalmamak için ise dört yıllık eğlencelerini bir yıla sığdırmaya çalışacaklardır.

Beanie Feldstein and Kaitlyn Dever in Booksmart (2019)

13 Mayıs 2020 Çarşamba

Kitap - 1Q84 Haruki Murakami 1.Cilt

Herkese merhabalar efenim,

Dün bitirdim bu kitabı hemen taze taze size yorumlarımı yazmak istedim.

En sevdiğin yazar kim derlerse eskiden o kadar net bir cevabım yoktu ama artık kesinlikle eminim ki cevabım Murakami ! Adamın okuyup da beğenmediğim hiç bir kitabı olmadı.Üslubu,oluşturduğu karakterler,olaylar,diyaloglar aralara serpiştirdiği müzik ve edebiyat ... En ünlü eseri olan 1Q84'ün ilk kitabını nihayet okudum diğer 2 kitabını da önümüzdeki aylarda okumayı planlıyorum alışveriş sepetime ekledim çoktan.Kitapları DK'dan çıktığı için oldukça pahalı geliyordu bana o yüzden Murakami almakta biraz maddi olarak zorlanıyordum ama bu karantina sürecinde para biriktirme şansım oldu ve bir çok kitabını alıp okuyabileceğim nihayet hatta Allah kısmet ederse külliyatını da tamamlamak istiyorum :)

Adından belli olduğu üzerine Orwell'in 1984 romanında esinlenerek yazılmış bir kitap olduğunu düşündüm ilk olarak ki evet adı da oradan geliyor ama oradaki "Q" nun ne anlama geldiğini söylemicem kitabın içinde bu sorunda cevabı var elbette en iyisi spoiler olmaması için sizin kendinizin okuyup öğrenmesi :)

"Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir…"
Sarsıcı bir yolculuğa hazır mısınız?
Öyleyse kemerlerinizi bağlayın. Erkekleri, titizlikle geliştirdiği bir yöntemle öteki dünyaya gönderen genç bir kadınla tanışacaksınız. Ve amansız bir takiple onun peşine düşen fanatik bir cemaatin müritleriyle…

Romantik misiniz?
Evet, bu kitapta aşk da var… İki dünya bir araya gelmeden mümkün olmayan bir aşk.
Yaşadığınız dünya gerçek mi, hiç düşündünüz mü?
Düşündüyseniz, paralel bir evrene geçmek sizi heyecanlandıracaktır o zaman. Hayatı algılayışınızı değiştirecek bir kitabın kapağını açmak üzeresiniz şu an.

Yaşayan en büyük yazarlardan biri olarak kabul edilen Haruki Murakami başyapıtı, tüm dünyada milyonlarca satan kitabı 1Q84'le bir imkânsızı başarıyor. Nefesinizi kesecek bir macera romanını, gerçek nedir, insan neye inanmalı, aşk dünyayı kurtarabilir mi soruları ekseninde bir yürek atlasına dönüştürüyor.
(Tanıtım Bülteninden)



12 Mayıs 2020 Salı

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Nisan Ayı Kitabı Zorba Nikos Kazancakis

Herkese merhabalar efenim,

Bugün işteyim bu postu size iş yerimden yazıyorum.Bu hafta perşembe günü de işe gidicem ondan sonra 16-19 arası yasağa girmiş oluyoruz.

Dün akşam İzmir Kitap kulübünün zoom üzerinden toplantısı vardı yine bu ay da online olarak toplantımızı yaptık umarım tez zamanda yüz yüze yapma şansımız olur artık toplantıları :( Resmen hayatımız kaydı bir anda ne olduğunu şaşırdık film gibi hayatlar yaşar olduk Mart ayından beri :(

Bu kitabı aslında ilk olarak üniversite de pek de sevmediğim bir hocamın önerisi ile duymuştum karakterin adı olarak değilde zorbalık etme anlamında ki zorba olduğunu zannetmiştim ve kitaba biraz ön yargı ile yaklaşmıştım.Her zaman derim bir kitabın okunma zamanı vardır bu kitabı da kulüp vesilesiyle okumuş oldum.

Zorba oldukça değişik bir karakter şu zamanlar da okumak hatta biraz eğlenceli bile geldi diyebilirim.Neşesi,umursuzluğu,keyfine düşkünlüğü,amannncılığı hayatı akışa bırakarak yaşaması insanı böyle bi hayat süremediği için bir yandan sinir ederken bir yandan da imrendiriyor.Kitaptaki erkek karakterlerin kadınlara bakış açıları biraz insanın sinirine dokunsa da akıp giden bir kitap oldu benim için.

Zorba, Yunanlı ünlü yazar Nikos Kazancakis'in olgunluk dönemi ürünü (1946). Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi. Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. Geçmişin, elden kayıp giden zamanın ve insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman. Zorba aracılığıyla Kazancakis öz yaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Bu bağlamda ele alınınca, bu roman, Zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle sokunmuş büyülü bir kumaştır, denebilir; baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir; insanı arayışın serüvenidir...




11 Mayıs 2020 Pazartesi

Kitap - Hayata Dön Gülseren Budayıcıoğlu

Herkese merhabalar efenim,


Psikiyatrist Budayıcıoğlu'ndan roman tadında bir kitap ile daha birlikteyiz.Onların Yalom'u varsa bizim de Gülseren'imiz var ! Kendisine gelen vakaları bu şekilde bizlere sunması o kadar hoşuma gitti ki benim bütün kitaplarını her ay sepetime ekliyorum.Normalde kişisel gelişim ya da psikoloji ile ilgili kitaplar okumaktan alanım zaten bu olduğu için çok fazla hoşlanmıyorum sanki ders kitabı okuyormuş hissi veriyor ben de o yüzden bu tür vaka olaylarının anlatıldığı ve terapilerle ışık tutan kitapları okumayı daha çok seviyorum.Yazarın en sevdiğim kitabı bu oldu çünkü kendisini de aşarak ilk defa bir hastasına karşı farklı deneysel yöntemlerle ilerlediğini gördüm bu da beni acayip cezbetti okuması çok keyifli bir kitap olmuş.

Hiç de güzel denemeyecek suskun mu suskun bir kız... O sustukça, terapistin tarihin mahrem yerlerinden bulup çıkardığı unutulmuş hikâyeler dökülüyor ortaya.

Genç firavun Tutankamon'un esrarı, Hitler ve Freud'un kişiliklerinde gücün analizi... 18. yüzyılda adına "Fısıltı Sanatı" dedikleri, evli kadınların yaşadığı aşk ilişkileri... Çariçe Katerina'nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından başlayan tılsımlı yazgısı... Eva Peron'un ve Prenses Süreyya'nın hüzünlü hayat hikâyeleri ve daha niceleri...

Derken suskunluk bozuluyor. Çirkin kızın hikâyesi başlıyor. Öyle bir hikâye ki acısıyla, dehşetiyle, hüznüyle her şeyi gölgede bırakıyor.

Çirkin genç kızın açıldıkça güzel bir prensese dönüşmesi... Psikanalizin sihirli değneğinin dokunduğu yerde ortaya çıkan bir başarı öyküsü.

(Tanıtım Bülteninden)

10 Mayıs 2020 Pazar

Kitap - Yerdeniz Büyücüsü Ursula K. Le Guin

Herkese merhabalar efenim,

Geçen ay ki kitap kulübü toplantımız da Mülksüzleri okumuş ve online dan toplantımızı yapmıştık bu pazartesi de aynı şekilde Nisan ayı kitabımız üzerinde konuşacağız onunda toplantıdan sonra postu gelecek elbette.Mülksüzlerin toplantısın da yazardan konuşurken daha önce okuduğumuz kitaplarından da bahsettik ben Sürgün Gezegenini okuduğumu ve bilimkurgu ve fantastik aşığı olmama rağmen çok fazla sevemediğimden bahsetmiştim buna karşılık bir çok kişi bana Yerdeniz serisini önerdi Harry Potter serisine ilham kaynağı olan bir seri olduğundan bahsettiler ben de elbette çok merak ettim ve Ursula'ya 3.şansını da verdim ama yok vallahi yok bir türlü olmuyor bizim yıldızımız Ursula ile barışmıyor bu kitabını bile diğer kitaplarına oranla daha kolay okumama rağmen aşırı sevemedim o cümlelerde ki,olaylarda ki,zamanlarda ki kopukluk kitabın akıcılığına hep ket vuruyor ve bu da beni kitaptan inanılmaz soğutuyor.

Evet bu kitap serinin ilk kitabı ama açıkçası seriye devam etme hevesi pek yok ben de eğer bir gün zamanı gelirse okurum belki asla okumam demiyorum elbette öyle dediğim ne varsa bir gün zamanı geliyor ve okuyorum o yüzden zamanının gelmesini bekliyorum bazı kitapların.Bu arada ciddi mana da Harry Potter'ın esin kaynağı olmuş bu kitap neredeyse bir çok durum ve bir çok olay birebir aynı.

"Sanırım Yerdeniz Büyücüsü'nün en çocuksu yanı konusu: Büyümek. Büyümek, benim yıllarımı alan bir süreç oldu; bu süreci otuz bir yaşımda tamamladım -ne kadar tamamlanabilirse; o yüzden de çok önemsiyorum. Çoğu genç de önemser. Ne de olsa esas işleri budur: Büyümek."

- Ursula K. Le Guin -

(Tanıtım Bülteninden)

9 Mayıs 2020 Cumartesi

Kitap - Denizi Yitiren Denizci Yukio Mişima

Herkese merhabalar efenim,

3 gün boyunca evdeyim önümüzde ki hafta da totelde 2 kere işe gidicem daha sonra 19 Mayıs ile Bayram haftası birleşir ve sokağa çıkma yasağı olur diye tahmin ediyorum.Kurumumuz ve okullar tedbirlerle birlikte 1 Haziran da açılmayı düşünüyor ama bilemiyorum kurum ne kadar temiz ve tedbirli olsa da ben işe belediye otobüsüyle gidip geldiğim için biraz huzursuzum açıkçası bu durumdan ve dün inanılmaz kalabalıktı çarşılar,otobüsler virüs sanki bitmiş gibi herkes normal hayatlarına dönmeye başladı ama daha doğru düzgün maske takmıyorlar bu böyle sürmez 2.dalga gelir gibime geliyor umarım o 2.dalgaya yakalanan insanlardan olmam :(

Şu sıra yoğun bir şekilde kitap okuyorum.Özellikle de Japon edebiyatına sarmış durumdayım.Mişime okuduğum 3. Japon yazar ve daha öncesinde bir kitabını daha okuyup sizlerle paylaşmıştım.Bu kitabı da diğer kitabı gibi aynı insanlık duyguları ve olguları üzerinde geçiyor ve sonu da aynı şekilde bitiyor sanırım yazarın tarzı bu.

Marguerite Yourcenar'ın "İnce, bıçak ağzı gibi dondurucu bir kusursuzlukta," diye tanımladığı Denizi Yitiren Denizci, dehşeti şiirsel bir anlatımla bütünleştiren, benzersiz bir kitaptır. "Kusursuz arınma, ancak yaşamı kanla yazılmış bir şiir dizesine dönüştürerek mümkündür," diyen Mişima bu kitapla görüşünü örneklemiş olur. Mişima'nın en etkileyici eserlerinden biri olan kitap soğukkanlı şiddeti ustalıkla anlatırken, hiç kuşkusuz yazarın çocukluğunda bilinçaltını etkilemiş baskıları da yansıtır.

Roman, dul bir kadın, on üç yaşındaki oğlu Noboru ve kadının ikinci eşi olan denizcinin öyküsünü anlatır. Yaşıtlarıyla bir çete kuran Noboru, ilk tanıştığında denizler fatihi bir kahraman olarak gördüğü denizcinin annesiyle evlenerek sıradan birine dönüşmesinin şokunu atlatamaz.

Rakuyo'nun varlığıyla bütünleşmiş olan bu adam, geminin ayrılmaz parçası olan bu adam, kendini o güzel bütünden koparmış, kendi isteğiyle düşlerinden gemileri ve denizi silip atmıştı.

Noboru, tatil boyunca Ryuji'nin yanından ayrılmamış ve denizle ilgili hikâyeler dinleyerek, ötekilerin hiç bilemeyecekleri denizcilik bilgileri edinmişti. Ama onun istediği, bu bilgiler değil, günün birinde denizcinin hikâyeyi yarıda keserek, yeniden denize dönerken ardında bırakacağı mavi su damlalarıydı.

Deniz, gemiler ve okyanus seferlerinin hayali ancak bu mavi damlalarda var oluyordu.

7 Mayıs 2020 Perşembe

Amerika Dizisi : The I-Land

Herkese merhabalar efenim,

Bugün işteyim bundan sonraki 3 gün boyunca evde olacağım.Size Netflix'in derinliklerinden bir mini dizi getirdim.Başta konu itibariyle Lost dizisine benzetmiş olsam da dizi daha sonraki bölümlerinde Black Mirrordan bir bölümmüşçesine devam etti.Daha fazlasını Spoiler olmaması için anlatmıyorum ama çok güzel bir dizi tavsiyemdir 1 günde izleyip bitirdim :)

The I-Land, nasıl geldiklerini bilmedikleri ıssız adadan kurtulmanın yolunu arayan bir grup insanın hikayesini konu ediyor. Bir grup insan gözlerini açtıklarında kendilerini ıssız bir adada bulur. Hafızaları silindiği için adaya nasıl geldiklerini hatırlamayan grup, adadan kurtulmanın yolunu arar. Eve geri dönmek için çabalayan insanlar, bir süre sonra bulundukları yerin aslında göründüğü gibi olmadığını keşfeder. Adanın psikolojik ve fiziksel zorlukları ile karşılaşan insanlar, hayatta kalmayı başarmak için savaşmak zorunda kalır.

The I-Land (2019)

Çin Dizisi : My Girlfriend

Herkese merhabalar efenim,

Bugün evdeyim yarın yine işte olacağım.Bugün sizlere YouTube üzerinden Türkçeye çevrilmiş olan bir Çin dizisinden bahsedicem. Bu diziyi bir blogta görmüştüm aslında o blogta gördüğüm dizinin adı Girlfriend miş ben bu dizi zannettim meğersem bu dizi değilmiş :D Diğer diziyi nihayet buldum ama diğer bölümleri çevrilmemiş olduğu için dizi yarım kaldı benim de hoşuma gitmedi yarım bıraktım.Aslında bu diziyi de yarım bırakmak istedim ama sonuna kadar atlaya atlaya izliyim de bitirip arşive kaldırayım bari dedim.Dizi gereksiz yere uzatılmış aşıklar en sonda kavuşuyor ne ara yakınlaştılar ne ara aralarında ne oldu hiç bir şey anlayamadım bile şu zamana kadar izlediğim en kötü Çin dizisi bile diyebilirim bu dizi için :/

Ding Xiao Rou 15 yaşındayken hamile bir kadın tarafından aşkı bulamaması konusunda lanetlenir. Chi Xin ile tanıştığında aralarındaki yanlış anlaşılmalar aşkın çiçeklenmesine yol açacaktır.

5 Mayıs 2020 Salı

Komedi Filmi : Cinayet Süsü

Herkese merhabalar efenim,

Karantinanın 50.günündeyiz.

Bugün karantinaya gireli tam 50 gün olmuş vay be ! Zaman çabuk geçmedi aslında oldukça zorlu bir süreç oldu sanmayın ki karantina yine bitti :/ Aslında bitmedi ama ben saymayacağım çünkü artık gün yüzü görüyoruz mecburi olarak işe geldim bugün bu postu da şu an iş yerimden yazıyorum :)

Bir şekilde Mart ve Nisan aylarını işleri evden yürüterek devam ettirdik bakalım Mayıs ayı hem iş yerinde hem evde kalarak nasıl geçecek :)

Netflix'e nihayet gelmiş olan Cinayet Süsü filminden bahsedelim bugün film postunda.Kardeşimle ilk çıktığı günden beri gitmek istiyorduk ama kısmet olmamıştı Ölümlü Dünya filmi gibi bunu da Netflix'den izlemek kısmet oldu ama bence Ölümlü Dünya kadar iyi bir film değil.Ölümlü Dünya filmine beklemediğim bir şekilde çok gülmüş ve çok beğenmiştim ama bu film bir kaç sahnesi dışında genelde hep küfürle güldürmeye çalıştı ve bu benim pek hoşuma gitmedi :/

Cinayet Süsü, gizemli bir seri katil vakasını çözmeye çalışan cinayet büro ekibinin maceralarını konu ediyor. Başkomiser Emin, komiser Salih, komiser Asuman ve komiser yardımcısı Alaattin'den oluşan Cinayet Büro ekibi ilginç bir vaka ile karşı karşıyadır. Birbiri ardına işlenen cinayetleri araştıran ekip, hiçbir delil ve ipucuna ulaşamaz. Cinayetlerin gittikçe artması, basının ve halkın olayla fazlasıyla igilenmesi, buna rağmen ekibin hiçbir ilerleme katedememesi Başkomiser Emin ve arkadaşları üzerinde büyük bir baskı oluşturur. Bu sırada Emniyet Genel Müdürü, davanın çözümünde yardımcı olması için “suç uzmanı” Dizdar Koşu'yu Emin'in ekibine atar. Üzerlerindeki baskıdan dolayı iyice ezilen Emin ve ekibi, karşılaştıkları en tuhaf seri cinayet zincirini çözebilmek için her yönteme başvurur. Bu kedi fare oyununda katili mi pes edecektir yoksa polisler mi?

Ugur Yücel, Binnur Kaya, Cengiz Bozkurt, and Feyyaz Yigit in Cinayet Süsü (2019)

Aksiyon Filmi : Exit

Herkese merhabalar efenim,

Karantinanın 49.günündeyiz.

Yarın artık benim için kısıtlı da olsa ev karantinası bitiyor ve 50 günün ardından yarın işe geri dönüyorum. LGS dün yapılan açıklama ile 20 Hazirana ertelendi , biz idari kadro olarak gün aşırı 4 kişi aramız da döne döne gideceğiz iş yerine maksat iş yerini açık tutmak tabi bu zaman da gelen giden olur mu bilemiyorum bayramdan sonra da yani 1 Haziranda okulların açılmasıyla birlikte kurumunda açılacağını düşünüyorum ama bu virüsün bi 2.dalgası olur mu bilemiyorum şimdilik her şey biraz daha yavaşlamış gibi görünüyor normalleşme sürecine girmiş bulunmaktayız biz de yavaştan umarım 2. bir dalga olmaz ve tez zamanda bu kötü zamanları atlatırız :)

Bugün size Güney Kore sinemasındaki bir filmden bahsedeceğim.Jo Jung-Seok dizi sektöründe olduğu kadar sinema sektöründe de çok fazla ilgi gören bir oyuncu kendisini az biraz itici bulsam da iyi bir aktör olduğu gerçeğini değiştiremeyiz. Yoona'yı hiç sevmem zaten biliyorsunuz ki çok soğuk nevale gelir bana ikisi yan yana olunca zaten yakıştıramadım bir de filmi romantik film zannettim ben meğersem aksiyon filmiymiş.İzlemesi keyifli temposu hiç düşmeyen ve azmin elinden hiç bir şeyin kurtulamayacağını inanmanın başarmanın yarısı olduğunu bir kez daha gösteren bir film oldu :)

Yong-Nam (Jo Jung-Seok) birkaç yıl önce bir üniversiteden mezun olmuştur, ancak hala iyi bir iş aramaktadır. Üniversite günlerinde çok aktif olduğu kaya tırmanışı en büyük hobisidir. Bu arada, Yong-Nam'ın annesi Hyun-Ok (Ko Du-Shim) 70 yaşına girer ve bir kongre salonunda doğum günü kutlaması yapar. Annesinin doğum günü kutlamasında Yong-Nam, Ui-Joo (Yoona) 'yu görür. O da kongre salonunda yardımcı yönetici olarak çalışmaktadır. Eski üniversite günlerinde Yong-Nam ve Ui-Joo, kaya tırmanışı kulübünün üyeleridirler. Yong-Nam o zamanlar Yi-Joo'ya karşı bir şeyler hissediyordur ve ona olan duygularını itiraf etmiştir, ancak Ui-Joo onu reddetmiştir. Buna rağmen, Yong-Nam hala Ui-Joo için bir şeyler hissetmektedir. Bölgeye hiç beklenmedik bir anda, ölümcül bir gaz yayılır.

Eksiteu (2019)

4 Mayıs 2020 Pazartesi

Kitap - Çoluk Çocuk Patti Smith

Herkese merhabalar efenim,

Karantinanın 48.günündeyiz.

Sanırım yakın zamanda kurum açıyoruz ve idari kadro olarak işe gitmeye başlayacağız bugün toplantılar yapıp değerlendirmeler yapacağız bayramdan sonrada kurumu tamamen açmaya planlıyorlar bakalım neler olacak ben de çok merak ediyorum :)

Bugün yeni bir haftaya başlıyoruz ve elbette haftaya kitap postuyla başlayalım istedim.Patti Smith'in daha önce M Treni kitabını okumuştum ve bana böyle sanki vlog izliyormuşum tadı vermişti ama bu kitabı ünlü olmadan önceki yıllarını anlattığı için tam bir otobiyografi ya da anı kitabı okuyor gibi hissettim ve anladım ki bu tarz kitapları kurgu dışı olmasına rağmen okumayı oldukça seviyorum çünkü anlatılan şeylerin gerçek olması bir yerlerde böyle şeyler yaşayan insanların da var olması bei ayrı bi tatmin ediyor sanırım.

2010 NATIONAL BOOK AWARD sahibi

Bir başyapıt, daha önce hiç açılmamış bir hazine sandığının içini görmek için ayrıcalıklı bir davet. Johnny Depp

Coltraıne'in öldüğü yazdı, aşkın ve isyanların yazıydı ve Brooklyn'de tesadufi bir karşılaşmanın iki genç insanı sanat, bağlılık ve başlangıçlarla dolu bir hayat yolculuğuna çıkarttığı yazdı.

Pek çok eleştirmen tarafından 2010'un en iyi kitabı olarak gösterilen ve son olarak prestijli National Book Award'u kazanan ÇOLUK ÇOCUK, bir aşk hikâyesi olarak başlayıp bir ağıt olarak sona eriyor. Altmışların sonu, yetmişlerin başındaki New York'a, onun zengin ve fakir insanlarına, sanatçılarına ve serserilerine bir selam çakıyor. Yolun başında birbirlerine göz kulak olmaya söz vermiş iki genç sanatçı, Patti Smith ve Robert Mapplethorpe'un yu¨kselişini ve şöhret kapısını aralayışlarını nefes kesici bir içtenlik ve saflıkta anlatan bu kitap, gerçek bir masal.

"yaşlıca bir çift önümüzde durup alenen bizi incelemeye başladı. Robert ilgi çekmekten hoşlanıyordu, heyecanla elimi sıktı.
'Hadi, fotoğraflarını çek,' dedi kadın, hayretler içindeki kocasına. 'Sanatçılar galiba.'
'Hadi canım,' dedi adam, omuz silkerek. 'Çoluk çocuk bunlar.'"
(Tanıtım Bülteninden)

3 Mayıs 2020 Pazar

Müzik - Aya Nakamura Pookie

Herkese merhabalar efenim,

Karantinanın 47.günündeyiz.

Bugün müzik günümüz ve ben yine sizinle bu aralar dinlemeyi çok sevdiğim Aya Nakamura'dan Pookie şarkısını paylaşacağım.Bu tarz "gang" kadınların olduğu şarkıları ve klipleri acayip seviyorum feministik damarlarımı kabartıyor resmen :D

2 Mayıs 2020 Cumartesi

Fantastik Film : Harmony

Herkese merhabalar efenim,

Karantinanın 46.günündeyiz.

Nisan ayı bir şekilde gelip geçti hatta Mart ayından daha hızlı bile geçti bence bakalım içeride Mayıs ayı nasıl geçecek ? Güney Kore'ye baktığım zaman şu anda orada hayat normale dönmüş yine tedbirlerini alarak yaşıyorlar maskesiz çıkmıyorlar sokağa ama şu anda yurt dışından gelenler hariç (onlarda hemen izole ediliyor) koronaya rastlanmamış.Umarım biz de yaza artık normal hayatlarımıza dönüş yapmış oluruz tercih döneminde çocuklarımla iş yerimde şöyle rahat rahat olmak istiyorum onlinedan tercih yaptırmak istemiyorum :(

Düşük IMDB li iyi fikir olan ama bir şekilde bir takım eksikliklerle o iyi fikri harcamış olan Fantastik filmleri izlemeye devam ediyorum :) Bunlardan ikincisi Harmony ...

Harmony doğarken annesini kaybetmiştir ve babasını da asla tanımamıştır. Ancak Harmony'nin hayatı diğer çocuklar gibi yetimhane yerine onu seven ve ona çok iyi bakıp onu anlayan bir kadının yanında geçmiştir. Fakat Harmony yaşıtlarından çok farklı bir yeteneğe sahiptir. Harmony'nin bu yeteneği insanların tüm korkularını kendi içine absorbe edebilmesidir. Harmony şu ana kadar hiç kimse ile arkadaşlık etmeden ve aşk nedir tatmadan yaşamıştır ama bu durum hayatına bir an da Mason denen bir gencin girmesi ile değişecektir. Harmony için Mason yeni ve endişe verici bir hayat gibi görünse de Harmony çok kısa zaman içerisinde aslında Mason ile karşılaşmasının hiç de tesadüfi olmadığını ve bu iki genç aşığı birbirlerine bağlayan çok daha özel bir bağ olduğunu anlayacaktır.

Harmony (2018)

1 Mayıs 2020 Cuma

Fantastik Film : Abigail

Herkese merhabalar efenim,

Karantinanın 45.günündeyiz.

Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı ! Bugün eğer normal bir günde olsaydık kurum tatil olucak ve piknik yapmaya gidecektik :( Şu an da yine tatil bugün çalışmayacağım ama en fazla yapacağım şey elimde kahvem kitap,film,dizi üçgeni içinde kaybolmak.Hayır yanlış anlamayın bin şükür yine durumumdan şikayetçi değilim hele de bu zamanda hala çalışmak zorunda olan işçi ve sağlıkçı,emekçi kardeşlerimizi düşününce :( O yüzden her zaman her güne şükrederek uyanıyorum :)

Dün bahsettiğim üzere bir süre Korku/Gerilim sinemasına ara verdim o yüzden izlemediğim kıyı da köşe de kalmış olan Fantastik filmleri izliyorum.Bunlardan ilki Abigail isimli bu fikri çok güzel olan ama oyunculuklarla mahvedilmiş ve IMDB de en fazla 4.9 alabilmiş olan film.Film birçok fantastik evrenin ve konun karışımı gibi.Hem cyberpunk hem virüs salgını evreni hem de büyü evreni.Bu kadar dünya karışınca insan çok daha keyifli ve güzel bir film çıkar sanmışlar ama hem yönetmenin hem de oyuncuları  beceriksiz olmasıyla harcanmış maalesef film o yüzden bu filme sadece "İyi denemeydi."diyebiliyorum :)

Abigail, dünyayı etkisi altına alan bir salgından uzak durmak için korunaklı bir alanda yaşayan genç bir kıza odaklanıyor. Genç bir kız olan Abigail, gizemli bir hastalık salgını yüzünden sınırları uzun yıllar önce kapatılan bir şehirde yaşamaktadır. Abby henüz 6 yaşındayken babası hastalığa yakalanınca şehir dışına gönderildi. O günden beri babasını bulmayı aklına koyan Abby, babasına ulaşabilmek için yetkililere karşı çıkmaya başlar. Genç kız bu sırada şehrin aslında sihir bir alan olduğunu öğrenir ve kendisinde olağanüstü yetenekler olduğunu keşfeder.

Eddie Marsan, Artyom Tkachenko, Nikita Tarasov, Ravshana Kurkova, Tinatin Dalakishvili, Rinal Mukhametov, Nikita Dyuvbanov, and Gleb Bochkov in Abigail (2019)

Kore Dizisi : Welcome to Samdal-ri

 Herkese merhabalar efenim, Bugün bahar tadında bir Kore dizimiz var.Eğer küçük kasabalarda geçen kalp ısıtan aşk Kore dizilerini seviyorsan...