29 Haziran 2020 Pazartesi

Kitap - Tokyo'nun Son Çocukları Yoko Tawada

Herkese merhabalar efenim,
Dün çok yoğun olduğum için yazamadım malum 29 Haziran yaz kampımız başladı onun yoğunluğu ile uğraştık bugün 2.gün o yüzden biraz daha her şey yerli yerine oturdu o yüzden sabahtan bloğumu yazabiliyorum.

Bu kitabı çok fazla duydumve gördüm o yüzden merak edip aldım ama öyle aşırı beğenemedim kitabı evet güzel bir distopya oldukça başarılı,ayrıntılarıyla çevreyi ve o an ki yaşam standartını anlatması falan ama sanki kitapta bir yerlerde bir şeyler eksikmiş gibi geldi bana tam kafamda biraz daha her şey oturmak üzereyken kitap bitti.Japon yazarların bunu yapmayı sevdiğini biliyorum o yüzden çokta fazla şaşırmadım böyle bir sona.Siren yayınlarından okuduğum ilk kitap oldu kapak tasarımını falan acayip beğendim bence çeviri de oldukça güzeldi Siren yayınlarını Jaguar gibi yakından takip etmeyi düşünüyorum çıkardığı kitapları :)

2018 Amerikan Ulusal Kitap Ödülü

Yaşlıların sonsuza dek yaşadığı, çocukların da bir türlü serpilip büyümediği bir dünya… Ödüllü yazar Yoko Tawada, Tokyo’nun Son Çocukları’nda çağın gerçeklerinden yola çıkarak bir gelecek hayali kuruyor. Öyle bir gelecek ki bu, ağaçlar zehirli meyveler veriyor, “Yaşayalım Yeter Günü” kutlanıyor, Japonya dış dünya ile tüm bağlarını kesmek zorunda kalıyor, yetişkin ve çocuk kavramları yeniden tanımlanıyor. İnsanlar, sağ kalabildikleri her ortamda yaşayabilse de dolu dolu yaşıyorum demek için bundan fazlası gerekiyor ve değişen dünyayla birlikte anlamlar, algılar da dönüşüyor.

Dile gösterdiği hassasiyetle öne çıkan Yoko Tawada, Tokyo’nun Son Çocukları’nda küçük Mumei ve dedesinin bir felaketin ardından yaşama devam hikâyesini anlatıyor. Çevirisiyle Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’ne layık görülen, yayımlandığı tüm dillerde beğeniyle karşılanan Tokyo’nun Son Çocukları, icatları ve özgünlüğüyle okuru kendine hayran bırakan bir yazardan distopik bir serüven, gerçekçi çağrışımlarıyla unutulmayacak bir kitap.

“Tawada, bize bu çatışmalı dünyada insanlığın ne anlama geldiğini hatırlatmak için insanın sınırlarının ötesine uzanıyor.”

- Sjön -

“Benzersiz.”

- The Guardian -

(Tanıtım Bülteninden)

28 Haziran 2020 Pazar

Kore Dizisi : The King Eternal Monarch

Herkese merhabalar efenim,

İzlemicem diye düşünürken yine bir Kore dizisini izleyip 1 günde bitirmeyi başardım ama bence tam bir hayal kırıklığı olmuş bu dizi.Kadroya,senariste ve fantastik olacak olmasına bakınca fazlasıyla umutlandıran ve heyecanlandıran bir yapım olmuştu ve izleyince ekibe yazık olduğunu düşündüm çünkü dizi de bir şeyler tam olarak oturmamış bence çok fazla karışık ve duygular,olaylar hava da kalmış.Bu arada Allah herkese Kim Go Eun şansı versin bu dizide de partneri Lee Min Ho kız asla tatlı ve yakışıklı olmayan bir adamla oynamıyor , partneri mutlaka Kore'nin ünlü aktörlerinden biri oluyor.Bu arada dizi Netflix de var oradan da izleyebilirsiniz :)

Dizi, iki farklı paralel dünyada geçmektedir. İnsanların dünyasında serbest kalan şeytan diğer bir paralel dünyaya geçiş yapmaya çalışmaktadır. Buna karşılık olarak Kore İmparatoru Lee Gon (Lee Min-Ho) paralel dünyaya açılan kapıları kapalı tutmaya çalışır. Bir diğer paralel dünyada, Güney Kore Cumhuriyeti’nde yaşayan Dedektif Jung Tae-Eul (Kim Go-Eun) insanların ve sevdiklerinin hayatlarını korumaya çalışır.

27 Haziran 2020 Cumartesi

Kitap - Kızıl Stefan Zweig

Herkese merhabalar efenim,

Bugün ve yarın izinliyim o yüzden evdeyim.Pazartesi itibariyle 7.sınıf öğrencilerimiz için 2.dönem telafi kursu başlıyor , 17 Temmuz itibariyle de tercih dönemi başlıyor o yüzden o sıralar oldukça yoğun bir iş zamanı geçiriyor olacağım ondan sonra belki yıllık iznimi kullanırım ya da bayrama denk gelirse ailecek Marmaris'e bu yazın ilk ve son tatilini yapma planlarımız var , Ağustos ayının yarısında da 8.sınıflar için hızlandırma başlayacak ve Eylül de KPSS sınavına gireceğim , bakalım şimdilik gelecek aylar için planlarım bu şekilde tabi plan yapmamayı her şeyin bir anda değişebileceğini hayat bize bu sene bir kez daha çok güzel bir şekilde öğretmiş oldu.

Uzun zamandır Zweig okumuyordum bu haziran ayı kitap alışverişimde Zweig külliyatımı tamamlamak adına bir çok kitabını aldım.Onlardan ilki "Kızıl" novellası.Kitap 60 sayfa falan gibi bir şey ama ben araya başka başka kitaplar soktuğum için 3-4 günde anca tamamlayabildim kitabı zaten kitabın ilk 40 sayfasında olayların içine pek giremedim son 20 sayfasında ne olacaksa oldu ve bitti kitap zaten tam da Zweig tarzında :)

Zweig gençlik dönemi yapıtlarından Kızıl’da öğrenim için Viyana’ya giden genç bir tıp öğrencisinin büyük kentin gerçekliğine uyum sağlama ve yetişkinliğe adım atma sürecini anlatır. Kendini birdenbire ailesinden uzakta soğuk bir odada yapyalnız bulan bu “çocuksu” genç adam, zamanla girdiği bunalımın etkisiyle hayallerinden, başlangıçta büyük bir hevesle sarıldığı tıp eğitiminden vazgeçme noktasına gelmiştir. Tam da o günlerde kızıla yakalanan ve yardımına ihtiyaç duyan bir kız çocuğu onu hayata geri çağırır… 1908 yılına ait bu anlatı, Zweig’ın daha o zamanlar çoktan bir novella üstadı olup çıktığının kanıtıdır adeta. Üstelik, yazarın sonraki yapıtlarında sıklıkla karşılaştığımız bir temanın peşine henüz kariyerinin başındayken düştüğünü; gaddar bir dünyada varoluşunu sürdüremeyecek kadar kırılgan insanların acılarını baştan beri dert edindiğini ortaya koyar.

(Tanıtım Bülteninden)

25 Haziran 2020 Perşembe

Kitap - Peri Kızı Af Buyrun Polat Özlüoğlu

Herkese merhabalar efenim,

Arada sırada Türk öykücülüğü canım çekiyor ve alışveriş sepetime biraz kitap blogu gezip bazı yeni isimler ekliyorum.Bu yeni isimlerden biri de Polat Özlüoğlu oldu.Daha önce hiç bir kitabını okumamıştım önerilen Türk öykülerinde görünce hemen alıp okumak istedim.İlk defa bir erkek yazarın kadınsal bir ağızdan bu kadar başarılı öyküler yazdığına şahit oldum.Kadınlık,translık,eşcinsellik ve dışlanmışlık üzerine yazılan öykülerden oluşuyor kitap Can yayınlarından çıkmış olması da bu kadar popüler olmasına katkıda bulunmuş bence.

 Biraz sonra uyanacak mahalle ve herkes beni görecek. Gün aydınlanınca gözlerini benden alamayacaklar. Beni seyredecekler. Kırk satırlık merakları dinecek inşallah. Ben de onları izleyeceğim keyifle. Gözlerindeki şaşkınlığı, tiksinmeyi, iğreti merhameti, acımayla harmanlanmış nefreti, ayıplayan bakışları görecek ve hepsine aymazlıkla bakıp utanmadan yüzlerine gülecek, arsızca etimi, merak ettikleri her yerimi, bütün fazlalıklarımı, deliklerimi, deliliklerimi bir bir göstereceğim bütün mahalleye.

Daha çok kadın dilinin hâkim olduğu, en temel meseleleri odağına alan bu öyküler; anne-evlat, kadın-erkek, buyuran-boyun eğdirilen ilişkilerine eğiliyor. Gelgelelim cinsiyetçilik, zorbalık, tahakküm, eşitsizlik, kader ve ölümlülük gibi temalar ışığında anlatılan bu çağımızın masalları ne göz boyuyor ne de rahatlatıyor. Aksine, kiminde gözlerini koyu karanlığa dikiyor, kiminde isyanı dillendiriyor, kiminde de tutkular çağıl çağıl akıyor.

Polat Özlüoğlu'nun şaşırtıcı bir üslup denemesine giriştiği Peri Kızı Af Buyrun, geceleyin dinlediğimiz masalları en katı gerçeklerin süzgecinden geçiriyor. Kıyıda köşede kalmışlara, görmezden gelinenlere, sesi kısılanlara ve kaba güce maruz kalanlara tercüman oluyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Müzik - Doja Cat Say So

Herkese merhabalar efenim,

Dün gittiğim gibi uyuya kalmışım (saat 8 gibi) o yüzden ne kitap okuyabildim dün ne başka bir şey yapabildim sabah erken kalkıp Last Of Us 2 'nin sonunu izledim sonra da hazırlanıp işe geldim.

Bugün müzik postu yapayım dedim o yüzden.Yeni keşfettiğim bir isim Doja Cat bu şarkısı biraz R&B ye kaymış olsa da bence kendisi iyi bir rapçi.Nicki Minaj ve Cardi B ye yeni rakip geldi anlayacağınız.

23 Haziran 2020 Salı

Kitap - Rüzgarın Şarkısını Dinle Haruki Murakami

Herkese merhabalar efenim,

Her gün 1 kitap bitiriyorum resmen ve bu halimden de acayip memnunum okuyamadığım zamanların acısını çıkardım resmen oh be !

Murakami'nin ilk yazdığı ama en son yayınlanan kitabı.İlk önce yayınlanmasına izin vermemiş sanırım bunun nedeni de bu kitabın diğer kitaplarına oranla çok fazla amatörce yazılmış olması zaten çok kısa bir kitap okuması da elbette Murakami olduğu için çok kolay ve çok akıcı zaten daha ilk kitabından belli etmiş kendini Murakami.

Kesinlikle güzel biri değildi. Ancak “güzel biri değildi” demekle ona haksızlık etmiş olurum. “O, kendine yakışır güzelliğe sahip biri değildi” demek daha doğru bir ifade olur.Tek bir fotoğrafı var bende. Fotoğrafın arkasında tarih ve not da var; 1963 Ağustos. Başkan Kennedy’nin başından vurulduğu yıl. Yazlık bir yerlerde gibi, sahildeki dalgakırana oturmuş, biraz keyifsiz bir şekilde gülümsüyor.

Saçı Jean Seberg modelinde kısacık kesilmiş, kırmızı çizgili kumaştan, uzun kollu bir elbise giymiş. Hem biraz tuhaf, hem de güzel görünüyor. İnsanın yüreğine dokunan bir güzellik bu. Kız arkadaşımın neden öldüğünü kimse bilmiyor. Kendisinin bilip bilmediğinden de şüpheliyim nedense.

Haruki Murakami’nin yirmili yaşlarının sonunda yazdığı, çevrilmesine yıllar sonra izin verdiği ilk romanı Rüzgârın Şarkısını Dinle Murakami okurlarını şaşırtacak ipuçlarıyla dolu…

(Tanıtım Bülteninden)

22 Haziran 2020 Pazartesi

Kitap - Çocuk Geliyor Han Kang

Herkese merhabalar efenim,

Dün hiç beklemediğim bir şey oldu ve puanım oldukça düşük olmasına rağmen (74) öğretmenlik mülakatına çağrıldım hiç ihtimal vermiyordum başvuru yaparken ama bir şekilde oldu işte 9 Temmuzda gideceğim :) Bu arada mülakatı geçsem bile atanma ihtimalim yine oldukça düşük aslında çünkü genelde 78-79 puanlarda yığılma var mülakat puanımla em fazla beni 75 puan yaparlar o kadar yani o da atanmaya yeter mi hiç bilemiyorum ama ben Eylül de yapılacak olan KPSS sınavına hazırlanıcam bu korona meselesi yüzünden ne hazırlanmak istiyordum ne çalışıyordum zaman geldi geçti ve ben hiç çalışmadım hatta unuttum bile KPSS ye hazırlanmayı ama şimdi önümde 2 aylık bir süre var daha önce 2 defa daha zaten hazırlandığım için 1.5 ayda iyiden iyeye konuları toparlarım son kalan günlerde de deneme çözerim en azından o şekilde sınava girmiş olurum.

Kitap postumuza gelicek olursak Vejetaryen kitabı ne kadar sevdiysem bu kitabı o kadar sevmedim.Hatta son kısmı bitiremedim bile.Kitap 1980 yılında Korenin darbe zamanlarında geçiyor , kitap bölümlerden oluşuyor ve kitap yazım tekniği her bölümde değişiyor.İlk bölümde "şimdi şöyle yapıyorsun,böyle yapıyorsun." şeklinde anlatarak hayal ettirici bir üslup kullanıyor ikinci bölümde kahraman bakış açısıyla diğer bölümde de ilahi bakış açısıyla anlatıyor.Bu kitaba değişik bir hava katmış olsa da bana bir bütünlük sağlamış gibi gelmedi o yüzden kitabın içine girmemi bir o kadar da zorlaştırmış oldu.

2016 Uluslararası Man Booker Ödüllü Vejetaryen'in yazarı Han Kang'dan Çocuk Geliyor.

18 Mayıs 1980 Gwangju Kore

Bak Coınğ Hi'ye 1979 yılında gerçekleştirilen suikastın ardından yeni iktidar yönetime geçmek üzere harekete geçti. Kore halkı demokrasinin daha fazla zarar görmesini istemiyordu, ülkenin dört bir yanında gençlerin başını çektiği protestolar başladı. Ordu iktidara el koydu. Amaçlarının öğrenci ve işçi eylemlerini bastırmak olduğunu söylediler. Silahsız eylemcilere ateş açıldı, işkence edildi, sayısız insan tutuklandı.Dokuz gün süren olaylar ardında binlerce yaralı ve hâlâ sayısı tam belirlenememiş yüzlerce ölü bıraktı. Olaylar Gwangju Ayaklanması ismiyle demokrasi tarihine geçti.

Han Kang, ölülerle, geride bıraktıkları yaşayan ölüler arasındaki ince çizgiden yazıyor. Alacakaranlık kuşağına korkusuzca dalıyor, adalet ve demokrasi tarihinin kanlı bir sayfasını, günümüzdeki yansımalarının ışığında evrensel bir hikayeye dönüştürüyor.

"Akıldan çıkarması güç bir anlatı."

- Observer

"Özgün, yoğun ve kışkırtıcı. Çok cesur. Çocuk Geliyor itirazını edebiyatla yapan bir yazarın şaheseri."

- Newsday

"Teknik ve içerik bakımından edebi bir zafer..."

- The Sunday Telegraph (5 yıldız)

(Tanıtım Bülteninden)

Kitap - Kasiyer Sayaka Murata

Herkese merhabalar efenim,

“Lütfen, normal ol artık." bu cümle kitabı ve beni özetleyen bir cümle ama Keiko da ben de normal olmamakta direticez çünkü biz buyuz başkası olamayız başkası gibi davranamayız yoksa mutsuz oluruz , mutlu gibi görünen ama içten içe mutsuzluktan ölen diğer insanlar gibi. Okuması çok zevkli Japon edebiyatından bir kitap daha dün iş yerinde okuyup bitirdim hemen.

Otuz altı yaşındaki Keiko Furukura, bir süpermarkette on sekiz yıldır kasiyerlik yapıyor. Kurallar basit: İşe zamanında geliyor, ürünleri raflara yerleştiriyor, müşterilere güler yüz gösteriyor. Müdürler değişiyor, çalışanlar değişiyor ama Keiko kasiyerliğe devam ediyor. Düzgün bir iş bulmasını, evlenmesini öğütleyenlerin sözüne kulak asmıyor. Derken bir gün... Yazarlığın yanı sıra yarı zamanlı kasiyerlik yapan Sayaka Murata, Kasiyer’de unutulmaz bir karakter yaratıyor. Aile, iş yeri, evlilik gibi kurumları masaya yatıran Murata, yarattığı karakter üzerinden topluma tek bir soru yöneltiyor:

“Başka bir arzunuz?”

“Japonya seyahatimde elimden bırakamadım. Karanlık, rahatsız edici, eğlenceli.”

Elif Batuman

“Tuhaf ve kolay akıldan çıkmayacak bir hikâye.”

Times

“Sayaka Murata harika bir yazar.”

Rabih Alameddine

(Tanıtım Bülteninden)

20 Haziran 2020 Cumartesi

Kitap - Vejetaryen Han Kang

Herkese merhabalar efenim,
Koreye dair her şeyi çok seviyorum edebiyatı da buna dahil! Uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı Han Kang ama kitabın Korece isimleri Türkçeleştirmesine o kadar gıcık oldum ki okumamı çok zorlaştırdı oysa 1 günde biticek hem okuması kolay hemde merakı cezbeden bir kitap.

Kitap aslında daha çok bir aile draması olmasına rağmen ürpetici çok fazla yerleri vardı o yüzden bi tık daha dikkatimi çekti ve puanını yükseltti bence ama sonunu pek sevemedim "ee noldun şimdi" diye kalakaldım gerçi Asya edebiyatında bu tarz sonlar yapmak oldukça moda :/

Rüyalar başlamadan önce Yonğhe ve kocasının hayatları gayet sıradandı. Evliliğin tekdüzeliğinde normal bir yaşam sürerlerken, Yonğhe rüyalar görmeye başladı ve vejetaryen olmaya karar verdi. Evdeki tüm etleri bir torbaya doldurdu. Kalamarları. Yumurtaları. O hafta kocası, iş yerine ilk kez ütüsüz bir gömlekle gitti. Bu, korkunç değişimin başlangıcıydı.

Han Kang bizleri cinselliği, şiddeti, ilişkilerimizi ve saplantılarımızı sorgulayacağımız rahatsız edici bir yolculuğa çıkarıyor.


“Derinize nüfuz edecek ürkütücü bir evrenselliğe sahip.”


-Laura Miller-

"Kang, insan beyninin ve bedeninin dayanabileceği sınırları ve  vahşetin en uç biçimlerinde bile görülebilen tuhaf güzellikleri araştırıyor."


-Entertainment Weekly-

(Tanıtım Bülteninden)

19 Haziran 2020 Cuma

Romantik Film : Yarına Tek Bilet

Herkese merhabalar efenim,

Bugün 9-15'e dışarı çıkma yasağı olduğu için 8 gibi iş yerine geldim benden ve hademe abladan başka kimse yok maalesef :) Tabi uyuyamamanın da etkisi var oysa müdürümüz 8.50 gibi burada olsanız yeter diyordu ben biraz erken gelmeyi abarttım sanırım :) Neyse en azından buraya yazacak vakit bulmuş oldum.Bugün 9.30 da LGS sınavı olucak çocuklara whatsapp gruplarından son tembihleri yaptım kimlik,kalem vb gibi umarım hepsi stressiz güzel bir sınav geçirirler de Temmuz ayında (tercih zamanı) pıtırcıklarımı güzel güzel liselere yerleştiririm.

Before Sunrise'a benzettiğim Netflix'e yeni gelmiş olan "Yarına Tek Bilet filminden bahsedicem sizlere bugün.Normalde bu kadar tesadüflü (!) aşk filmlerini pek sevemiyorum ama bu filmi sıkılmadan sonuna kadar izledim sanırım bundan baş rollerin ve oyunculukların da etkisi var.Metin Akdülger ve Dilan Deniz öyle aman aman sevdiğim isimler olmasa da Metin 'nin tiyatro çıkışlı olması ve bunu oyunculuğuna yansıtması beni aşırı hoşuma gidiyor o yüzden yer aldığı bütün yapımları genelde keyifle izliyor oluyorum.

Ankara'dan İzmir'e doğru çıktıkları yolculuklarında yolları kesişen iki yabancının hikayesini konu ediyor. Yolculuk sırasında tanışan ve birbirlerinden oldukça farklı karakterde olan iki yabancı, başlarda sürekli atışsa da birbirlerini tanıdıkça aralarında farklı bir çekim oluşur.

Metin Akdülger and Dilan Çiçek Deniz in Yarina Tek Bilet (2020)

Kitap - Yaşamak İçin Yeonmi Park

Herkese merhabalar efenim,

Bugün elbette işteyim yarın çocuklar LGS sınavında olacaklar bu saatlerde ilk defa çocuklarımı dönemin başından sonuna kadar getirip mezun edebildim tabi tercih dönemlerinde de yardımcı olacağım kariyerimde ilkler yaşamış oluyorum bu sene.

Kitap postumuza gelicek olursak dün izin yaptığım için bu kitabı bitirip başka bir kitaba başlama şansı buldum.Güney Kore'ye olan hayranlığımı artık biliyorsunuzdur.Güney Korenin yanında birde Kuzey Kore gerçeği var elbette insanlar Kore'ye merak salınca ister istemez Kuzey Kore de popüler olmaya ve gizemi merak edilmeye başlandı 2000'li yıllarda.Diktatörlükle yönetilen ülke tam bir gizem gibi gözükse de oradan kaçan ve Güney koreye,Çine sığınan bir çok vatandaş oldu ve verdiği röportajlar,diziler,kitaplarla bütün dünyanın bu gizemi çözmesine yardımcı oldu.Kuzey Kore artık bir gizem değildi adeta bir distopya yönetimi olan ama maalesef ki distopya değilde gerçek olan bir ülke.Oradan kaçan insanlar acının en derinini görmüş insanlar ve bu kadar acıdan sağ kurtulabilmişler bunlardan biri de Yeonmi Park.Annesi,babası ve ablasının Kuzey Koreden kaçmasıyla dağılan ailesini yeniden bir araya getirmeye çalışmasını anlatıyor kitap.bütün açıklığıyla utanmadan başına gelen her şeyi anlatmış ben sonlara doğru artık okurken gözyaşlarıma hakim olamadım :(

“On üç yaşındaydım ve taş çatlasa 27 kiloydum. Bildiğim tek şey ışığın ve yemeğin olduğu bir yere gitmekti!”

Yeonmi Park, açlığın ve nehirlerde yüzen cesetlerin normal olduğunu sanarak büyüdü. Ancak ülkedeki rejimin baskıları dayanılmaz olmuştu. Babası çalışma kampına düştükten sonra, annesiyle, diktatör Kim Jong Un’dan kaçmak zorunda kaldılar. Sınırı geçtikten sonra ise bambaşka bir kâbus onları beklemekteydi; hayatın çok sert olduğu Çin! İnsan tacirlerinin elinde geçen iki yıldan sonra, Yeonmi ve annesi buz gibi Gobi Çölünü gökteki yıldızları takip ederek geçtiler. Düşledikleri özgürlük değildi; zira onun ne olduğunu bile bilmiyorlardı! Bu kitap, Kuzey Koreli bir kız çocuğunun yaşayabilmek için yaptığı cesur ve yürek burkan seçimlerinin gerçek öyküsüdür. Çocukken tek hayali bir sepet dolusu ekmek olan yazar Yeonmi Park, artık Amerika’da yaşıyor. Tüm dünyada olay olan bu kitap yüzünden Kuzey Kore rejimi tarafından “insan hakları kuklası” olarak itham edilip, ölümle tehdit ediliyor.

“En çok iki şey için minnettarım: Kuzey Kore’de doğduğum için ve Kuzey Kore’den kaçtığım için...”

(Tanıtım Bülteninden)

17 Haziran 2020 Çarşamba

Kitap - Kanını Satan Adam Yu Hua

Herkese merhabalar efenim,

Bugün nihayet 2 yoğun tempolu haftanın ardından izin yapıyorum.Bugün kurumun öğrenciler için son günü cuma artık kafalarını dinlesinler ve cumartesi günü de LGS sınavına girecekler biz de kurum olarak elbette onları okul çıkışlarından bekleyerek destek olacağız.Çok zor dönemlerden geçiyoruz özellikle de pıtırcıklarıma ve daha sonra da bu sene sınava hazırlanan herkese başarılar diyorum Allah hepinizin yar ve yardımcısı olur umarım.

Kitap postumuza gelicek olursak , Yu Hua dan daha önce "Yaşamak" kitabını okumuş ve çok beğenmiştim şimdi de "Kanını Satan Adam" ı okudum 1995 yayınlanan roman 25 yıl sonra Jaguar Yayıncılık aracılığı ile Çinceden Türkçeye çevirilip yayınlandı benim gibi Asya Edebiyatı severler için bu şekilde eserlerin Türkçeye çevirilmesi bence edebiyat dünyamız için gerçekten büyük bir lütuf olduğunu düşünüyorum ben.Asya edebiyatı tüm dünya edebiyatlarından çok daha farklı bir edebiyat hem insanlık olarak da hem yoksulluğu,acıyı dibine kadar çekme ve bunu edebi miras olarak diğer insanlara aktarma da çok başarılılar."Yaşamak" kitabından olduğu gibi bu kitapta da yine bir aile babasının ailesi için kanını satarak para kazanmasını anlatıyor içiniz burkularak okuyacağınız bir kitap daha ... Bu arada dikkatinizi çekerim ki o kadar fakirliğe rağmen yine de yarasa yemiyor bu insanlar sanırım bence yarasa yiyenlerde yine zengin artık doyumsuzluğa ulaşmış çöp insanlar.Dünyanın sonunu maalesef ki böyle insanlar getirecek :(

Zor bir hayata doğmuştur Xu Sanguan: Babası çocukken ölür, annesiyse başka bir adamla evlenip onu terk eder. Dedesi ve amcasının sahip çıkıp büyüttüğü Xu Sanguan artık şehirdeki ipek fabrikasında çalışan genç bir işçidir. Amcasını ziyaret ettiği bir gün, kan satmaya giden iki arkadaşının yardımıyla o da kanını satar. Eline geçen parayı sadece ailesi için harcaması gerektiğine inandığı için evlenmeye karar verir. Xu Yulan’la evlenir ve üç oğlu olur. Büyük oğlu Yile hakkındaki bir gerçeğin ortaya çıkmasıyla sarsılır. Kültür Devrimi, kıtlık yılları gibi zor ve toplumu altüst eden dönemlerde ne zaman başı sıkışsa bir kuyudan su çeker gibi damarlarından kan çektiren ve mücadeleden asla vazgeçmeyen Xu Sanguan’ın öyküsü, tüm bunların yanında yaşama dair birçok tuhaflığı da barındırır.

Kalbin tek bir atışıyla kanın tüm vücuda yayılması gibi, Yu Hua da basit fakat usta işi cümlelerle kurduğu bu olağanüstü öyküde, âdeta insan ruhunun ve yaşamın kılcal damarlarına ulaşır.

Daha önce Yaşamak adlı romanını yayımladığımız Yu Hua’nın en önemli eserlerinden Kanını Satan Adam’ı Erdem Kurtuldu Çince aslından çevirdi.

(Tanıtım Bülteninden)

16 Haziran 2020 Salı

Kitap - Günahın Üç Rengi Gülseren Budayıcıoğlu

Herkese merhabalar efenim,

Her ay 1 doz mutlaka Budayıcıoğlundan aldığımı belirtmiştim sanırım onun okumadığım 1 kitabı kaldı o da ilk kitabı ben kadının külliyatını tersten gelerek okudum bu yazdığı ikinci kitapmış.Bütün kitapları birbirinden güzel her vaka her anlatış beni okurken mest ediyor resmen acayip tatmin olmuş hissediyorum.bu kitabından oldukça zor vakalara değinmiş yine yazar ve bunu çok güzel ve zekice bir şekilde "Günahın 3 Rengi" olarak vermiş.

Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası... Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum…

Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık…

Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi…

Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.

Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz…

Kitap - Alemdağ'da Var Bir Yılan S. Faik Abasıyanık

Herkese merhabalar efenim,

Geçen haftayla birlikte bu hafta da oldukça yoğunum iş yerinde.Vaka sayısı artarken bir yandan da mecburi olarak çalışmaya çalışıyoruz.Kimsenin hiç bir şeye tahammülü kalmadı artık resmen, bir yandan kurumdaki öğrencileri son düzlükte çalıştırmaya çalışırken bir yandan da saha çalışmaları yapıp seneye için yeni kayıtlar almaya çalışıyoruz.Bu yaz tatil yapabilecek miyim inanın çok merak ediyorum sanırım geçirdiğim en kötü yaz olucak.En azından çok şükür ki bol bol kitap okuyabiliyorum.Bu yıl daha önce okuyamadığım kadar çok kitap okumaya başladım.

Bu kitaplardan biri de yine sınav zamanı çocuklara gözetmenlik yaparken yanıma aldığım bir Sait Faik öykü kitabı bu da diğer kitaplarıyla aynı tatta ve içinde birbirinden farklı bir çok öyküden oluşuyor.

"İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.

(...)

Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. İçeriye rüzgâr girdi. Soğukla beraber yapraklarını dökmüş bir ağaç girdi. Ağacın arkasından duman, dumanın arkasından bir kuş, kuşun arkasından bir bulut girdi."

"Yılan Uykusu" adlı öyküden.

14 Haziran 2020 Pazar

Kitap - Lüzumsuz Adam S.Faik Abasıyanık

Herkese merhabalar efenim,

Sınav zamanları olduğu zamanda gözetmen olduğumda bu tarz öyküler okumayı seviyorum.Abasıyanıktan daha önce "Kayıp" kitabını okumuştum ,uzun soluklu bir kitap okuduğunuz zaman araya bu tarz kolay okunan kitaplar almak en güzeli özellikle de öykü kitabı almak kafayı yormuyor tam anlamaya başladığınızda bitiveriyor :) Kardeşim bu yüzden pek öykü okumayı sevmiyor ama bence ayrı bir tadı var öykü okumanın :)

Sait Faik'in öykü kitaplarında genelde 1 tane öykü olmaz zaten en çok ünlü olan öyküsünün ismi kitaba konur bu da öyle bir kitap içinde birden fazla öyküsü var.

"[Sait Faik'e] geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık.
Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü.
Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu'nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğu söylenemez miydi?"

13 Haziran 2020 Cumartesi

Kore Dizisi : Eccentric! Chef Moon

Herkese merhabalar efenim,
Yoğun ve zor zamanlar içinde geçiyoruz.Vaka sayısı 1400'leri bulmuş yeniden umarım 2.dalgayı yaşamayız bir türlü kurtulamadık şu illetten.Haftaya bugün çocukların LGS sınavı var artık bir hikayenin daha sonuna gelmiş oluyoruz o yüzden kurum olarak şu düzlükte gece gündüz izinsiz çalışıyoruz önümüzdeki hafta 2 gün izin yapıcam adam gibi de bir dinlenemedim işte sadece boş vaktim oldukça kitap okumaya çalışıyorum kendime ayırabildiğim tek aktivite bu oluyor.

Korona zamanında izlediğim başlarda beni kadrosundan dolayı heyecanlandırmış olsa da 3-4 bölümden sonra sıkıcıya bağlayan bir diziden bahsedicem sizlere.Şu sıralar Kore dizisi pek izlemiyorum dişime değecek seveceğim türde bir türlü dizi bulamadım şöyle alıp beni götürecek :/ Go Won Hee şu sıralar beni favori oyuncularım arasında aslında bu kıza zilli kadın rolleri acayip gidiyor , Eric'i zaten çok severim ama evlendikten sonra baş rolde biraz eğrelti durmuş sanki bilemiyorum ya senaryo çok sıkıcıydı ya da bu ikilinin kimyası birbirine pek uymadı.

Konusu:
Dizi, dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı (Go Won-Hee) ile ünlü bir mutfak şefinin (Eric) arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Bir moda tasarımcısı olan Yoo Yoo-Jin, geçirdiği bir trafik kazası sonrasında kendisini, 'Seoha' adlı bir köyde hafızasını kaybetmiş şekilde bulur. Burada, ailesinin beklenmedik ölümünden sonra 'Seoha Köyü'ne yerleşen ünlü bir şef ile karşılaşır ve onun tam anlamıyla başına bela olur.

Karakterleri:
Eric dizide Kore mutfağının ünlü şeflerinden biri olan Moon Seung-Mo karakterini canlandıracak. Annesinş ve babasını çıkan bir yangında kaybettikten sonra 'Seoha Köyü'ne taşınır. Burada, sessiz ve huzurlu bir yaşam hayal ederken hayatına aniden giren Yoo Yoo-Jin ile hayatı hiç beklediği gibi olmaz.

Go Won-Hee dizide Yoo Bella adı ile tanınan ve dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı olan Yoo Yoo-Jin karakterini canlandıracak. Geçirdiği bir trafik kazası sonrasında hafızasını tamamen kaybeder ve tuhaf hareketlerde bulunmaya başlar. Bu yüzden ona, 'yoobyeolna' ('eksantrik') adını takarlar.

11 Haziran 2020 Perşembe

Kitap - Sahilde Kafka Haruki Murakami

Herkese merhabalar efenim,

Şu sıralar hem özel hayatımda hem de iş hayatımda oldukça yoğunum.Uzun bir korona arasından sonra bu normalleşmeyle birlikte tempoya yeniden dönmek beni oldukça mutlu ediyor.Tabi bu korona belası tam olarak bitmiş bile değil.Yaz tüm sıcaklığı ile İzmir'e geldi bile bu sene yaz tatili yapar mıyız onu bile bilemiyorum artık.

Bu kitap postunda en sevdiğim yazarın en sevilen romanı var.Murakami her kitabından eşsiz fantezi ve hayal dünyası ile beni her defasında dumur edip kendine aşık etmeyi başarıyor her ay mutlaka 1 adet Murakami okumaya çalışıyorum malum  kitapları biraz cebe zarar :D

Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gib ipeşindedir Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.

Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakamiden, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.


8 Haziran 2020 Pazartesi

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Mayıs Ayı Kitabı Yeraltından Notlar Dostoyevski

Herkese merhabalar efenim,
Bu ay Kitap Kulübü ile birlikte Dostoyevski'den  Yeraltından Notlar okuduk.Rus edebiyatını sevmediğimi biliyorsunuz o yüzden bu ay ki okumadan pek zevk alamadım ayrıca zoom üzerinden toplantımız vardı ama bir işim olduğu için dün ki toplantıya katılamadım toplantı için başka katılma zamanları da var ama açıkçası bu kitap hakkında tartışmaya pek de hevesim yok Haziran ayı kitabı olarak Yusuf Atılgandan Aylak Adam okunacak ama ben zaten onu okuduğum için Haziran ayındaki toplantıya da katılmayı açıkçası pek hevesim yok belki Temmuz ayında hevesimi geri getirecek bir kitap okuruz ve artık yüzyüze buluşmalara geçeriz ya da ikinci dalga vurur bu korona illetinde iyiden iyiye yok olur gideriz herhalde dünya başta Amerika olmak üzere saçma sapan bir yolda ilerliyor zaten şu sıra Allah sonumuzu hayır etsin diyorum.Allahtan özel hayatımda yeni heyecanlı gelişmeler oluyor da bir şeyler yapmaya ve hayata dair enerjim oluyor,kalıyor.

Yeraltından notlar gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır. Bu roman Dostoyevski'nin daha sonra yazacağı büyük romanların ipuçlarını taşımaktadır.

7 Haziran 2020 Pazar

Japon Dizisi : Koi wa Tsuzuku yo Doko Made mo

Herkese merhabalar efenim,
Çiçekler,böcekler,kelebekler yaz geliyor yaz ! Benim de buz tutmuş kalbim şu sıralar biraz biraz ısınmaya ve erimeye başladı haydi hayırlısı bakalım şimdilik hayatımla ilgili küçük bir spoiler size :)

Aşkı dizilerde görmeyi özlemişim özellikle de Kore dizileri dışında Japon dizileri de çekişmeli aşklarıyla klişe olsa da sevdiğim türden aşk hikayeleri.Normalde doktor dizileri pek sevmesem de bu diziyi tatlıydı.Bir doktor ve bir hemşirenin aşk hikayesini anlatıyor :)

Mada Mada Koi wa Tsuzuku yo Doko Made mo (2020) poster

5 Haziran 2020 Cuma

Gerilim Filmi : Arlington Road

Herkese merhabalar efenim,

Bir gün daha bitti nihayet.Sabaha "yarın sokağa çıkma yasağı var" diye uyandık işe gitmicem yatarım artık tüm gün diye plan yaparken öğleninde "sokağa çıkma yasağı iptal olmuş" yarın işe gitcem yarın ki işler neler modunda bir gün oldu bugünde.Şu an da çalıştığım kurumda olanlara da,ülkemiz de olanlara da,dünya da olan biten şeylere de artık şaşırmıyorum şaşırma yetimi kaybettim resmen.Her şeye "bu da olur" kafasında bakıyorum artık.Her şey insanın başına geliyor elbette boşuna dememiş atalarımız " ne oldum demicen ne olucam dicen" diye.

Bugün film postumuzda sevgili iş arkadaşım Cerenden bir öneri film var.Film bana başlarda biraz mıymık geldi açıkçası yani biraz yavaş ilerliyor daha sonradan temposuna kavuşuyor ama bu sefer de film bitiyor ve filmde hiç istenilen insanı tatmin eden bir sonla bitmiyor o yüzden biraz vasat buldum filmi beni çok tatmin etmedi.

Komşularınız.Onları her gün görüyorsunuz. Adlarını biliyorsunuz. Yakından tanıyorsunuz. Peki ya sırlarını biliyor musunuz?.Bir kolejde profesör olan Michael Faraday, eşinin sağcı teröristler tarafından öldürülmesi üzerine bu gruptan olan insanlara karşı takıntılar edinmiştir. İlk günlerde dostça görünen ve oğlunun arkadaşlık kurduğu yeni komşularının garip tavırları, evlerine gittiğinde evin bazı bölümlerine girmesine izin verilmemesi Faraday'ı şüphelendirir. Acaba komşuları düşündüğü gibi teröristler midir yoksa karısını kaybetmenin yol açtığı stresle gittikçe paranoyak davranışlar davranışlar mı sergilemeye başlamıştır?

Tim Robbins and Jeff Bridges in Arlington Road (1999)

4 Haziran 2020 Perşembe

Suç Filmi : Hustlers

Herkese merhabalar efenim,

Constance Wu,Jennifer Lopez,Julia Stiles,Lili Reinhart,Keke Palmer,G-Eazy ve Cardi B,Lizzo gibi isimler bir filme toplanır da ben merak edip izlemez miyim tabi ki izledim ama öyle aman aman bir film değil açıkçası belki boş bir zamanda zaman doldurmak için izlenebilir.Gerçek bir hayat hikayesi olması tarafı güzel striptizci kadınların para kazanmalarına hatta bu para kazanma işini dolandırıcılığa döndürerek kazanmalarını anlatan bir "kadın" hikayesi aslında.

Kadınları baş rollerine yerleştiren suç-komedi filmi, striptiz kulübü çalışanların giriştiği bir dolandırıcılık planını işliyor. Ramona, Destiny ve Diamond bir gün Wall Street'te çalışan müşterilerini soyma kararı alır. Bunun bir çeşit anahtara sahip olarak banka soymak olduğunu düşünür ve harekete geçmeye başlarlar. Planları karşılığını verir ve azimli kadınlar lüks hayatı yaşamaya başlayarak savurganlık dalgasına sürüklenirler. Ancak açgözlülük içten içe onları ele geçirmeye başladığında, dostluklar tehdit altına girer ve kanun güçlerinin tehdidi giderek yakınlaşmaya başlar.

Jennifer Lopez, Keke Palmer, Constance Wu, Lili Reinhart, Lizzo, and Cardi B in Hustlers (2019)

3 Haziran 2020 Çarşamba

Anime : Kaguyahime no monogatari

Herkese merhabalar efenim,

Bugün çocukların dışarı çıkma günüydü kurumda sınav yaptık onlara artık son düzlükte oldukları için maskeyle sınava girmeye de alışmaları gerekiyor.Hem sınavın olması hem de kurumun rutin rehberlik işleri derken yine bir günü daha devirdik ve yorgun argın geldim eve.Özledim elbette bu yorgunluğu ama hiç bir şekilde eskisi gibiymiş gibi gelmiyor yeni dünya düzenine alışmaya çalışıyorum ben de herkes ve her kurum gibi.

Neyse efenim bugün ki postumuzda yine bir Ghibli Studio'dan Netflix de yer alan bir anime var.Huzur verici Japon tasvirlerinin olduğu güzel bir feminizim hikayesi.Japonya da böyle bir eserin çıkması oldukça önemli çünkü Ataerkil yapısı oldukça güçlü olan bir millet aslında Japonya.Prensesliğe bakış açısı,kadınlara bakış açısı vb şeylerde ön plana çıkan enfes bir anime her kadın izlemeli,izlettirilmeli :)

Bir gün, yaşlı bir oduncu ve onun karısı tarafından bir bambu ağacının parıldayan sapında bulunan avuç içi büyüklüğündeki gizemli küçük kız, hızla büyüyerek, güzeller güzeli bir kadına dönüşür. Kendisiyle karşılaşan her insan bu esrarengiz kızdan etkilenir. Prensler bu gizemli prenses ile evlenebilmek için sıraya girer. Fakat Kaguya'nın aradığı çok daha kozmik bir aştır.

Kaguyahime no monogatari (2013)

2 Haziran 2020 Salı

Anime : Majo no takkyûbin

Herkese merhabalar efenim,

Yine işten geldim artık son 18 günde öğrencilerle son düzlükteyiz onlar da biz de bu süreçte elimizden geleni yapmayı çalışıyoruz tabi bu şartlar altında neyi ne kadar yapabilirsek.Her şey,herkes baya baya normalleşmiş millet kafayı yemiş gibi sanki korona bitmiş gibi dışarılarda fink fink geziyor bu durumu garipseyen bir ben miyim acaba ?

İşten geldikten sonra benim gibi kafanızı yormayacak şöyle minnaklık tadında bir şeyler izlemek isterseniz bence en iyi seçenek Miyazaki'den bir anime olacaktır.Netflix de bulabilirsiniz.Bizim bildiğimiz adıyla Küçük Cadı Kiki'yi ben izledim sanıyorum küçükken ama pek hatırlamıyorum o yüzden Netflix de görünce bir kez daha izlemek istedim :)

Kiki, şehirde uçma yeteneğinden faydalanacağı bir kurye servisi açmak istemektedir. Şehirdeki ilk gününde tanıştığı birinin fırınında ona yardımcı olurken aynı zamanda hayalini kurduğu işi yapmaya başlar ve zamanla cadılık yeteneklerini kaybettiğini fark eder.

Majo no takkyûbin (1989)

1 Haziran 2020 Pazartesi

Komedi Filmi : Rough Night

Herkese merhabalar efenim,

Bugün 1 Haziran 2020.Haziran ayı hiç Haziran ayı gibi değil ne Dünya aynı ne İzmir hiç bir Haziran'a benzemiyor bu Haziran.Bugün şakır şakır yağmur eşliğinde iş yerine gittim.Bugünden sonra normalleşme süreci başladı artık tam zamanlı iş yerinde olacağım herkes gibi bakalım umarım şu sürece sağlıklı bir şekilde tez zamanda atlatırız.

Bugün sizi bir Komedi filmi postu bekliyor.Baş rolde Scarlett ablamız var desem bence izlemek için gayet yeterli bir sebep olur.Şöyle işte geldikten sonra Netflix de sizi yormayacak eğlenceli bir şeylere ihtiyacınız var ise bence bu film tam da size göre :)

Bekarlığa veda partisi verecek olan bir grup kız arkadaş doya doya eğlenebilmek için bir villa kiralarlar. Arkadaşlarının evliliğini kutlayan kız grubu eğlenceyi tamamlaması için erkek striptizciler de getirtir. Eğlence sürüp içkiler içilirken bir kaza meydana gelir ve erkek striptizcilerden biri ölür. Arkadaş grubu bu olayın üzerine ne yapmaları gerektiğine karar vermek durumunda kalır...

Scarlett Johansson, Kate McKinnon, Zoë Kravitz, Jillian Bell, and Ilana Glazer in Rough Night (2017)

Program : Love Like a K-Drama

 Herkese merhabalar efenim, Bugün bayramda izleyip bitirdiğim ve beni son bölüme kadar saran bir programdan bahsedicem.Program Netflix üzeri...