Film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ekim 2025 Perşembe

Gerilim Filmi : Sinister Serisi

 Herkese merhabalar efenim,

Korku sinemasında birçok “evde geçen lanetli hikâye” vardır, ama Sinister serisi (2012 – 2015), bu türün en ürkütücü örneklerinden biri olarak öne çıkar. Scott Derrickson’un yönettiği ilk film ve Ciarán Foy’un devam ettirdiği ikinci film, sadece jump scare’larla değil, ruhsal bir karanlığı izleyicinin içine işlemesiyle hatırlanır.
Seri, sadece bir katilin değil, bir varlığın — Bughuul’un — izini sürer.

İlk filmde başrolde Ethan Hawke’ı, yani gerilim romanlarıyla ünlü yazar Ellison Oswalt’ı izleriz. Ellison, yeni kitabı için ilham bulmak amacıyla bir ailenin gizemli şekilde öldürüldüğü eve taşınır. Ancak tavan arasında bulduğu 8 mm’lik film makaraları, onu yavaş yavaş akıl sağlığını yitirdiği bir kabusun içine çeker.

Bu filmler, farklı ailelerin evlerinde işlenen cinayetleri göstermektedir. Ancak hepsinde ortak bir detay vardır: her görüntünün sonunda, bir çocuğun kaybolduğu görülür.
Kısa sürede Ellison, bu cinayetlerin ardında Bughuul adında antik bir iblisin olduğunu keşfeder. Bu varlık, çocukların ruhlarıyla beslenir — ve filmler aracılığıyla bir evden diğerine bulaşır.

Gaspar Noé’nin psikedelik vizyonuna benzer bir biçimde, Sinister da görsel anlamda rahatsız edici bir estetik sunar. Super 8 filmlerinin o solgun, titrek dokusu izleyiciye neredeyse fiziksel bir rahatsızlık verir.

Sinister, ses tasarımıyla da türünün en güçlü örneklerinden biridir. Arka plandaki düşük frekanslı uğultular, Bughuul’ün varlığını sürekli hissettirir. Film boyunca karakter kadar izleyici de bu lanetin içine çekilir.

İkinci filmde hikâye, Ellison’un olaylarından sonra başka bir aileye odaklanır. Courtney Collins (Shannyn Sossamon), ikiz oğullarıyla birlikte şiddet dolu geçmişinden kaçarak ıssız bir eve taşınır. Ancak burası, Bughuul’ün musallat olduğu evlerden biridir.

Bu kez korku, çocukların gözünden anlatılır. Dylan adlı küçük çocuk, rüyalarında ölü çocuklarla iletişim kurar ve onlardan gelen “film izleme” davetleriyle karanlığın içine sürüklenir. Bu noktada film, ilkine göre daha duygusal bir tona bürünür: annelik, koruma içgüdüsü ve travma gibi temalar ön plana çıkar.

Ellison’un araştırmalarını sürdüren Yardımcı Şerif So & So, bu lanetin kökenini çözmeye çalışırken, Bughuul’ün artık sadece görüntülerde değil, çocukların zihninde de yaşadığını fark eder.


27 Ekim 2025 Pazartesi

Dram Filmi : Bir Cumhuriyet Şarkısı

 Herkese merhabalar efenim,

Dün çocuklarla sinema gününde bu filmi izledik 29 Ekim haftası sebebiyle.

“Bir Cumhuriyet Şarkısı”, yalnızca bir dönem filmi değil; bir milletin yeniden doğuşunun, inkılapların heyecanının ve çağdaşlaşma ideallerinin içten bir melodisi gibi işliyor kalbe. 

Film, Cumhuriyet’in ilk yıllarında müzikle aydınlanma sürecini anlatıyor. Batı müziği ile geleneksel Türk müziği arasında köprü kurmaya çalışan bir grup genç müzisyenin hikâyesi, o dönemin ideallerine, umutlarına ve çatışmalarına ayna tutuyor. Hikâyenin merkezinde ise sanatın dönüştürücü gücü ve özgürleşmenin melodisi var.

“Bir Cumhuriyet Şarkısı”, nostaljik bir film olmanın ötesinde, bugün hâlâ geçerli bir mesaj taşıyor: Sanat, bir ulusun kalp atışıdır. Cumhuriyet’in idealleri, sadece siyasetle değil, müzikle, eğitimle, kültürle yaşar. Film, bu duyguyu seyircinin kalbine işliyor; izleyen herkesin içinde bir “Cumhuriyet melodisi” yankılanıyor.

Oyuncu kadrosu da dolu dolu bir film tanımadığım tek bir isim dahi yoktu.Adnan Saygun'nun o ilk ve ölümsüz eseri olan Özsoy Operasının yapılma aşamalarını çok güzel ve duygulu bir şekilde anlatan harika bir dram filmi diyebilirim.Ertan Sabanın kendisi de göçmen olduğu için çok iyi bir Atatürk olmuş.Konuşması ve bakışıyla birebir yansıttığını düşünüyorum.



23 Ekim 2025 Perşembe

Gerilim Filmi : Enter The Void

 Herkese merhabalar efenim,

Film, Tokyo’da yaşayan genç bir Amerikalı olan Oscar’ın hikayesini anlatır. Oscar, kız kardeşi Linda ile birlikte zor bir çocukluk geçirmiş, hayatını uyuşturucu ticaretiyle sürdürmektedir. Bir polis baskını sırasında vurularak öldürülür. Ancak hikâye burada bitmez — tam tersine, asıl şimdi başlar.

Oscar’ın ruhu bedeninden ayrılır ve Tokyo’nun neon ışıkları arasında dolaşmaya başlar. Kendi ölümünü, geçmişini ve kardeşinin kaderini yukarıdan, adeta bir gözlemci gibi izler. Gaspar Noé, bu ruhani yolculuğu hem görsel hem de duygusal anlamda büyüleyici bir şekilde işler.

“Enter The Void”, sinemanın sınırlarını zorlayan bir yapım. Neredeyse tamamı birinci şahıs bakış açısından anlatılıyor; yani seyirci, Oscar’ın gözlerinden dünyayı görüyor. Filmin kamerası adeta ruh gibi süzülüyor — duvarların, tavanların, şehir ışıklarının arasından kayıp gidiyor.

Gaspar Noé’nin bu filmde kullandığı floresan renk paleti, psikedelik geçişler ve uzun plan sekanslar, izleyiciyi hipnotize eder nitelikte. Tokyo’nun gece hayatı, rüya ile kabus arasında gidip gelen bir atmosferle resmediliyor.

“Enter The Void” yalnızca ölüm sonrası yaşamı değil, aynı zamanda varoluşun döngüsünü de sorguluyor. Film, Tibet’in “Ölüler Kitabı”ndan esinlenerek ruhun ölümden sonra geçirdiği aşamaları sinematik bir dile dönüştürüyor.

Gaspar Noé, ölümün bir son değil, bir geçiş olduğunu; her ruhun tekrar tekrar doğabileceğini anlatıyor.

Gaspar Noé’nin “Enter The Void”i, bir filmden çok bir ruhani deneyim. Görsel olarak büyüleyici, felsefi olarak sarsıcı ve duygusal olarak derin. İzlerken kayboluyor, bittiğinde yeniden doğuyorsunuz.






21 Ekim 2025 Salı

Gerilim Filmi : The Green Inferno

 Herkese merhabalar efenim,

Eli Roth’un 2013 yapımı The Green Inferno filmi, klasik korku sinemasına modern bir bakış getiriyor. Ancak bu film yalnızca vahşet sahneleriyle değil, aynı zamanda insanın “iyilik yapma” adı altında doğaya ve kültürlere nasıl zarar verebildiğini sorgulamasıyla da dikkat çekiyor.

Film, çevreci bir öğrenci grubu olan Justine ve arkadaşlarının Amazon Ormanları’na gidip bir şirketin ormanları yok etmesini protesto etmesiyle başlıyor. Fakat işler planlandığı gibi gitmiyor; dönüş yolunda uçakları düşüyor ve kendilerini yerli bir kabile tarafından esir alınmış halde buluyorlar. “Kurtarılmayı beklerken” aslında kendi medeniyetlerinin gerçek yüzüyle ve doğanın acımasız adaletiyle yüzleşiyorlar.

Eli Roth, Hostel serisinden tanıdığımız bir isim. Onun tarzı; rahatsız edici, mide bulandırıcı ama bir o kadar da düşündürücü sahnelerle doludur. The Green Inferno da bu anlamda tam bir Roth imzası taşır. Filmin şiddet dozu yüksek, bazı sahneler izleyiciyi yerinden zıplatacak kadar rahatsız edici. Ancak bu şiddet, sırf korkutmak için değil; izleyiciyi “medeniyet” kavramını sorgulamaya itmek için kullanılıyor.

Filmin alt metninde güçlü bir mesaj var: Aktivizm ve sosyal medya çağında, bazen neyi neden yaptığımızı unutabiliyoruz. Filmdeki öğrenciler doğayı koruma amacıyla yola çıkıyor ama hiçbirini gerçekten anlamıyorlar. Eli Roth burada ironik bir şekilde “iyi niyetli cehalet” eleştirisi yapıyor.

Amazon ormanlarının içinde çekilen film, doğanın güzelliğini ve tehlikesini aynı anda sunuyor. Canlı renkler, nemli atmosfer ve yerli kabilelerin detaylı kostümleri, filmin gerçeklik hissini artırıyor. Görsel olarak hem büyüleyici hem de tedirgin edici bir deneyim.

The Green Inferno, her izleyiciye hitap eden bir film değil. Şiddet ve gore (aşırı kanlı sahneler) türünü sevmeyenler için oldukça ağır olabilir. Ancak kültürel eleştirilerden, psikolojik korkudan ve çarpıcı görsellerden hoşlanan sinemaseverler için oldukça güçlü bir yapım.

The Green Inferno, yalnızca bir korku filmi değil; modern dünyanın ikiyüzlülüğünü tokat gibi yüzümüze vuran bir hikâye. Eli Roth, “korkunç olan şey gerçekten kabile mi, yoksa biz miyiz?” sorusunu ustalıkla izleyicinin zihnine kazıyor.

20 Ekim 2025 Pazartesi

Gerilim Filmi : The Taking Of Deborah Logan

 Herkese merhabalar efenim,

Korku türü içinde belgesel tarzında çekilen filmler, izleyiciyi gerçeklik hissiyle daha derinden sarsar. The Taking of Deborah Logan da tam olarak bu türde bir film. 2014 yapımı bu found-footage (buluntu film) tarzındaki yapım, ilk başta Alzheimer hastalığı üzerine hazırlanan bir belgesel gibi görünürken kısa sürede şeytani bir kabusa dönüşüyor.

Film, bir grup üniversite öğrencisinin Alzheimer hastalığı üzerine tez hazırlamak için yaşlı bir kadını, Deborah Logan’ı, ve kızını filme almasıyla başlıyor. Deborah, başlarda sıradan bir yaşlı kadın gibi görünür; zaman zaman hafıza kayıpları yaşasa da genel olarak sakindir.

Ancak çekimler ilerledikçe garip olaylar yaşanmaya başlar. Eşyalar kendi kendine hareket eder, Deborah geceleri tuhaf sesler çıkarır, garip semboller çizer. Kamera kayıtları ilerledikçe, bunların sadece bir hastalık belirtisi değil, karanlık bir varlığın etkisi olduğu anlaşılır.

Deborah’nın geçmişine indikçe, yıllar önce kasabada kaybolan bir çocuğun hikâyesi ve karanlık bir ritüel ortaya çıkar. Alzheimer ile şeytani bir varlığın ele geçirmesi arasındaki sınır gittikçe bulanıklaşır.

Film, Paranormal Activity veya The Blair Witch Project gibi buluntu film tarzını kullanıyor. Kameranın titrek görüntüleri, ışıkların aniden kesilmesi, gece görüş sahneleri… Tüm bu unsurlar, izleyiciye “gerçek bir olayı izliyormuşsunuz” hissini yaşatıyor.

Ayrıca film, şeytan çıkarma temasını klasik Hollywood klişelerinden uzak, soğukkanlı ve doğal bir şekilde işliyor. Ne kadar inandırıcıysa, o kadar korkunç hale geliyor.

The Taking of Deborah Logan, hem psikolojik hem de doğaüstü korku türünü ustaca harmanlıyor. Gerçekliğe yakın çekim tarzı, oyunculukların inandırıcılığı ve Alzheimer temasının derinliği, filmi sıradan korku yapımlarından ayırıyor.

16 Ekim 2025 Perşembe

Gerilim Filmi : The Woman In The Cabin 10

 Herkese merhabalar efenim,

Korku ve gerilim türünü sevenler için The Woman in the Cabin 10, bir cruise gemisinde geçen gizem dolu atmosferiyle izleyiciyi içine çeken bir film. Ruth Ware’in aynı adlı çok satan romanından uyarlanan yapım, seyirciyi “kime güvenebilirim?” sorusuyla baş başa bırakıyor. Psikolojik gerilim severlerin radarına girmesi gereken bir film.

Filmin ana karakteri Lo Blacklock, bir seyahat dergisi için çalışan genç bir gazetecidir. Prestijli bir cruise gemisinin açılış seyahatine katılır. Gemi, lüks odalar, seçkin konuklar ve kusursuz bir atmosferle doludur. Ancak her şey, Lo’nun yan kabinde bir kadının denize atıldığını görmesiyle değişir.

Lo, olayı yetkililere bildirir ama kimse ona inanmaz. Çünkü gemideki “Kabin 10” resmi listelere göre boş görünmektedir. Böylece Lo, hem kendi akıl sağlığını hem de gerçekleri sorguladığı bir çıkmazın içine sürüklenir.

Film, klasik bir “kapalı mekân gerilimi” örneği. Tıpkı Gone Girl ya da The Girl on the Train gibi, izleyiciyi karakterin zihninin içine hapseder. Deniz ortasında, hiçbir yere kaçamama hissi, klostrofobik bir atmosfer yaratır.

Gemi, adeta Lo’nun zihninin bir yansıması gibidir: parıltılı ama içinde karanlık sırlar saklıdır. Kamera açıları, titrek sahneler ve yankılanan ses efektleri, izleyicinin sürekli tedirgin hissetmesini sağlar.

The Woman in the Cabin 10, temposu zaman zaman yavaşlasa da, atmosferik gerilimi ve gizemli anlatımıyla izleyiciyi diken üstünde tutmayı başarıyor. Özellikle deniz, karanlık ve psikolojik temalarla örülmüş hikâyeleri sevenler için birebir.



14 Ekim 2025 Salı

Gerilim Filmi : Longlegs

 Herkese merhabalar efenim,

2024’ün en çok konuşulan korku filmlerinden biri olan Longlegs, türün hayranlarını derinden sarsmayı başardı. Osgood Perkins’in yazıp yönettiği film, klasik şeytan temalı hikâyeleri yeni bir üslupla ele alıyor ve seyirciyi rahatsız edici derecede karanlık bir dünyanın içine çekiyor. Başrollerinde Maika Monroe ve Nicolas Cage yer alıyor. Özellikle Cage’in ürpertici performansı, uzun süre hafızalardan silinmeyecek türden.

Film, FBI ajanı Lee Harker’ın (Maika Monroe) gizemli bir seri cinayet vakasını araştırmasıyla başlıyor. Cinayetlerin arkasında, “Longlegs” kod adlı bir figür vardır. Zamanla Harker, bu davanın sıradan bir katilin işi olmadığını; doğaüstü güçlerin ve karanlık bir lanetin de işin içinde olduğunu fark eder. Cinayetlerin kurbanlarıyla kendisi arasında beklenmedik bir bağ ortaya çıkınca, gerçekler hem karakter hem de izleyici için tüyler ürpertici bir hâl alır.

Film, hızlı tempolu jumpscare’lerden ziyade, yavaş yanan bir korku anlayışını benimsemiş. Gerilim, olayların çözülmesiyle değil, çözülmemesiyle büyüyor. Özellikle ikinci yarıdaki mistik göndermeler ve sembolik detaylar (ayna sahneleri, çocukluk temaları, numerolojik kodlar vb.) filmi sıradan bir “seri katil hikâyesi” olmaktan çıkarıp, neredeyse şeytani bir masala dönüştürüyor.

Longlegs, sıradan korku klişelerinden uzak durarak, seyirciye bir kabus gibi çöken rahatsız edici bir deneyim sunuyor. Kimi izleyici için temposu yavaş ve sembolik dili yorucu olabilir; ancak atmosferik korkuyu sevenler için yılın en başarılı yapımlarından biri olduğu kesin.


9 Ekim 2025 Perşembe

Gerilim Filmi : Heretic

Herkese merhabalar efenim,

Korku türü sinemada yalnızca kan ve vahşetle değil, izleyicinin zihnini sarsan psikolojik temalarla da güçlü bir yer edinmiştir. 2024 yılında vizyona giren Heretic, bu çizgide ilerleyen yapımlardan biri. Film, dini inanç, suçluluk ve insan psikolojisinin en karanlık köşelerini sorgulayan gerilim dolu bir hikâye sunuyor.

Heretic, iki genç Mormon misyonerinin sıradan gibi görünen bir ev ziyaretiyle başlar. Kadın karakterler, dini inançlarını paylaşmak için kapısını çaldıkları bir adamla karşılaştıklarında işler kısa sürede beklenmedik bir hâl alır. Ev sahibi, onların masumiyetini ve inançlarını sorgulayan tehlikeli bir “zihinsel oyun”un içine sürükler. Basit bir sohbet, zamanla varoluşsal bir yüzleşmeye ve korku dolu bir hayatta kalma mücadelesine dönüşür.

Filmin en dikkat çekici yönlerinden biri atmosferi. Loş ışık, uzun diyalog sahneleri ve gerilimi adım adım yükselten sessizlik, klasik korku klişelerinden uzaklaşıyor. Kanlı sahneler yerine zihinsel baskıya ve karakterlerin çatışmasına odaklanıyor.

Heretic, sadece korkutmak için değil, sorgulatmak için de yapılmış bir film. İnanç, özgürlük ve korku arasındaki ince çizgiyi ustalıkla işleyerek izleyiciyi diken üstünde tutuyor. Eğer derinlikli bir gerilim filmi arıyorsanız, Heretic mutlaka izlenecekler listenizde olmalı.



2 Ekim 2025 Perşembe

Korku Filmi : Last Shift

 Herkese merhabalar efenim,

Hoşgeldin Ekim ! Biliyorsunuz ki Ekim ayı demek korku ayı demek.Benim en sevdiğim aylardandır.31 Ekim Cadılar Bayramına kadar sevdiceğimle izlemediğimiz korku filmlerini izlicez.Aslında her sene yalnız başıma yaptığım geleneksel bir Buse aktivitesidir bu ama bu sefer benimle aynı tarz şeylerden hoşlanan biri buldum ve birlikte yapmaya karar verdik.

Filmleri ınstagramda gördüğümüz bir film takvimine göre seçiyoruz.

Korku sineması severlerin dikkatini çeken Last Shift (Son Vardiya), tek mekânda geçen ve gerilimi adım adım tırmandıran yapısıyla öne çıkan filmlerden biri. 2014 yapımı bu film, yönetmen Anthony DiBlasi’nin ustalıkla işlediği atmosferi ve rahatsız edici sahneleriyle psikolojik gerilim ile doğaüstü korkuyu harmanlıyor.

Film, polis akademisinden yeni mezun olan genç memur Jessica Loren’in ilk görevine odaklanıyor. Loren, kapanmak üzere olan eski bir polis karakolunda son nöbetini tutmakla görevlendirilir. Ancak gece ilerledikçe karakolda yalnız olmadığını, geçmişte işlenen korkunç suçların ve tarikat üyelerinin hâlâ gölgelerde varlığını sürdürdüğünü fark eder. Sessizliği bozan tuhaf sesler, aniden beliren hayaletler ve karanlık koridorlar, onun gerçeklik algısını altüst eder.

Last Shift, düşük bütçeli olmasına rağmen gerilim dolu atmosferi ve beklenmedik anlarda yükselen korku öğeleriyle övgü topladı. Özellikle tek mekânlı korku filmlerini sevenler için etkileyici bir örnek. Ayrıca film, izleyicinin aklında “acaba gerçekten yalnız mıyım?” sorusunu bırakıyor.

 Eğer jumpscare’lerin ötesinde rahatsız edici bir atmosfer, tarikat hikâyeleri ve psikolojik gerilim arıyorsanız Last Shift mutlaka izlenmesi gereken bir korku filmi. Kapanmakta olan bir karakolda geçirilen tek bir gece, kabuslara davetiye çıkarıyor.





15 Eylül 2025 Pazartesi

Gizem Filmi : Thursday Murder Club

 Herkese merhabalar efenim,

Kriminal romanların usta ismi Richard Osman’ın dünya çapında ses getiren kitabı Thursday Murder Club sonunda beyazperdeye uyarlanıyor. Polisiye meraklılarının uzun zamandır beklediği bu film, hem sıradışı karakterleri hem de zekice kurgulanmış hikâyesiyle dikkat çekiyor.

Film, İngiltere’nin sakin bir emekliler köyünde yaşayan dört arkadaşın hikâyesini anlatıyor. Perşembe günleri bir araya gelerek eski, çözülememiş cinayet dosyalarını inceleyen bu grup, kendilerini bir anda gerçek bir cinayetin tam ortasında buluyor. Emeklilik günlerini bulmaca çözmekle geçirmeyi planlayan bu karakterler, keskin zekâları ve hayat tecrübeleriyle profesyonel dedektiflere taş çıkartıyor.

Eğer polisiye türünü seviyor, fakat alışılmışın dışında bir atmosfer arıyorsanız Thursday Murder Club tam size göre bir film. Hem kahkaha atacağınız hem de “katil kim?” sorusuna odaklanacağınız bu yapım, yılın en keyifli polisiye uyarlamalarından biri olmaya aday.


4 Eylül 2025 Perşembe

Romantik Film : Love Untangled

 Herkese merhabalar efenim,

Park Se-ri adlı lise öğrencisi yaygın olarak beğenilmeyen kıvırcık saçları nedeniyle kendini yetersiz hisseder. Aklındaki tek şey; hayran olduğu Kim Hyeon’a duygularını itiraf edebilmek. Bu uğurda "Seoul Magic Hair Straightening" adlı düzleştirici işlemi yaptırmayı bile düşünür.

Film, Se-ri'nin Yoon-seok’a olan hislerini fark etmesiyle ilerler. Ancak Yoon-seok’un ailesindeki krizler nedeniyle ilişkileri zorlanır ve Se-ri, onu serbest bırakmak adına kendi içinde zor bir karar alır.

Lise sonrası zaman diliminde, Se-ri tam umudunu yitirmişken, arkadaşlarının düzenlediği bir çöpçatanlıkta karşısına çıkansa… Yoon-seok olur. Aralarında geçmişin yanlış anlaşılmaları çözülür ve umut dolu bir yeniden kavuşmayla film sıcak bir şekilde sonlanır.


2 Eylül 2025 Salı

Gerilim Filmi : Weapons

Herkese merhabalar efenim,

Zach Cregger’in ikinci korku-gerilim filmi Weapons, özgün anlatımı ve çarpıcı görselliğiyle yaz sezonunun en güçlü yapımlarından biri olarak öne çıkıyor. Warner Bros., New Line ve Subconscious ortak yapımı olan film; 8 Ağustos 2025’te vizyona girdi ve kısa sürede izleyiciyi büyüleyen bir başarı elde etti.

Küçük bir kasabada, aynı sınıfa ait çocuklardan 17’si, gece tam olarak 2:17'de esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolur—tek çocuk Alex Lilly ise geride kalır. Film, farklı karakterlerin bakış açılarından bu gizemi parça parça aktararak, sürükleyici ve çok katmanlı bir anlatı sunuyor.

Weapons, her biri farklı karakterin perspektifinden anlatılan bölümlerden oluşuyor: Justine (öğretmen), Archer (babalarından biri), Paul (polis), James (mafya vari bir gözlemci), Marcus (okul müdürü) ve Alex (kurtulan çocuk) gibi. Bu yaklaşım, izleyiciyi sürekli yeniden düşünmeye ve kahramanlarla birlikte parçaları birleştirmeye davet ediyor.

Weapons, 2025’in kaçırılmaması gereken bir korku-gerilim filmi. Sırlarla dolu kasabanın çöküşünü, kaçınılmaz bir çekimle izletiyor.



1 Eylül 2025 Pazartesi

Romantik Film : My Oxford Year

 Herkese merhabalar efenim,

Film, hırslı ve başarılı bir Amerikalı genç kadın olan Ella Durran’ın Oxford Üniversitesi’nde burs kazanmasıyla başlıyor. Ella, kariyer basamaklarını hızla çıkmak isteyen bir politik danışmandır; Oxford yılı ise onun için sadece CV’sine eklenecek değerli bir deneyimdir. Ancak hayatın planladığı sürprizler, onun beklentilerini altüst eder.

Ella, Oxford’da Jamie Davenport adında zeki, karizmatik ama aynı zamanda sakladığı bir sırrı olan bir adamla tanışır. Bu karşılaşma, onun sadece aşkı değil aynı zamanda hayatın anlamını da sorgulamasına neden olur. Film, hayallerin peşinde koşmakla kalbin sesini dinlemek arasındaki ince çizgide ilerlerken izleyiciye “gerçek başarı nedir?” sorusunu sorduruyor.

My Oxford Year tam size göre. Hem ilham verici hem de duygusal bir hikâye arayan izleyiciler için kaçırılmaması gereken bir film



Gerilim Filmi : Vivarium

 Herkese merhabalar efenim,

Vivarium (2019), Lorcan Finnegan’ın yönettiği, başrollerini Jesse Eisenberg ve Imogen Poots’un paylaştığı psikolojik gerilim–bilim kurgu türünde bir film. İlk bakışta sıradan bir ev arayışının anlatıldığı bir hikâyeyle başlasa da kısa sürede izleyiciyi huzursuz edici bir labirente sürüklüyor.

Genç bir çift olan Gemma ve Tom, hayallerindeki evi bulmak için bir emlakçının yönlendirmesiyle “Yonder” isimli, birbirine tıpatıp benzeyen evlerle dolu bir siteyi ziyaret ederler. Ancak bir süre sonra bu siteden çıkamadıklarını fark ederler. Ne kadar dolaşırlarsa dolaşsınlar yine aynı eve dönmektedirler. Çıkışsızlıkları daha da garipleşir: Kapılarının önüne bırakılan gizemli bir kutuda bir bebek bulurlar. Kutunun notunda yazan tek cümle ise şudur: “Çocuğu büyütün, özgürlüğünüzü kazanın.”

Vivarium’un en güçlü yanı, toplumsal ve psikolojik bir metafor sunmasıdır. Film; tüketim toplumunu, banliyö hayatının tekdüzeliğini ve modern insanın özgürlük yanılsamasını eleştiriyor. Her evin birbirinin aynısı olması, hayatların da bir kopyadan ibaret olduğunu düşündürüyor.

Gemma ve Tom’un bebeği büyütmek zorunda kalması, aslında toplumun dayattığı kalıplara bir gönderme: evlilik, çocuk, kariyer… İnsanların kendi seçimleri zannettikleri şeylerin aslında “bir sistemin parçası” olduğuna dikkat çekiliyor.

29 Ağustos 2025 Cuma

Gerilim Filmi : The Ugly Stepsister

 Herkese merhabalar efenim,

Klasik masalların büyülü dünyasında hepimiz “iyi” ve “kötü” karakterlere alışığızdır. Pamuk Prenses’in kötü üvey annesi, Külkedisi’nin zalim üvey kardeşleri… Peki ya bu karakterlerin bakış açısı hiç anlatılmasaydı? İşte The Ugly Stepsister, tam da bu noktada izleyiciye farklı bir pencere açıyor.

The Ugly Stepsister, Külkedisi masalını alıştığımız haliyle değil, üvey kız kardeşlerden birinin gözünden ele alıyor. Hikâye, güzelliğin ve zarafetin ön planda olduğu bir dünyada “çirkin” olarak görülen bir kızın hayatını, duygularını ve iç dünyasını merkeze alıyor. Bu yönüyle film sadece bir peri masalı anlatısı değil, aynı zamanda toplumun dayattığı güzellik algısını da sorguluyor.

Filmde üvey kız kardeş, tek boyutlu “kötü karakter” kalıbından çıkarılarak daha insani, kırılgan ve anlaşılır bir figür haline getirilmiş. İzleyici, onun hayal kırıklıklarını, kıskançlıklarını ama aynı zamanda sevgisini ve kabul görme isteğini de yakından tanıma şansı buluyor. Oyunculuklar ise karakterin bu duygusal derinliğini güçlü bir şekilde yansıtıyor.

Eğer klasik masalları seviyor ama aynı zamanda onların farklı yorumlarını merak ediyorsanız, The Ugly Stepsister sizin için keyifli bir deneyim olabilir. Film, bilindik bir hikâyeyi ters yüz ederek “kötü” olarak kodlanan karakterlere ses veriyor. Masalların tek taraflı bakış açılarını sorgulayan bu yaklaşım, izleyiciyi düşündürürken eğlendirmeyi de başarıyor.


28 Ağustos 2025 Perşembe

Gerilim Filmi : Together

 Herkese merhabalar efenim,

Tim ve Millie, on yıllık ilişki sonrası şehirden kırsala taşınır. Burada bir mağaraya girip tuhaf bir su kaynağına yaklaştıkça, bedenleri ve ilişkileri doğaüstü bir güçle parçalanmaya başlar. Film, kod bağımlılığı, partner kaybetme korkusu ve duygusal izolasyon temalarını grotesk ama çarpıcı bir şekilde ele alır.

En vurucu metafor, çiftin fiilen birbirine bağlı hale gelmesi: ayrıldıklarında bedenlerinin şiddetle tepki vermesi, kimi sahnelerde birleşir şekilde canlandırılması… Bu durum, aşkın içsel kaynağının fiziksel boyuta taşınmış hâlidir.

Together, korku türünü romantizmin içsel ve en sinir bozucu yönleriyle harmanlayan cesur bir yapım. Aşkı fiziksel boyuta taşıyan kadrajları, güçlü oyunculukları ve unutulmaz prostetik efektlerle izleyiciye farklı bir deneyim sunuyor. Kusursuz olmasa da, taze ve özgün bir beden korku filmi arayanlar için muadili zor bulunur bir tercih.

21 Ağustos 2025 Perşembe

Gerilim Filmi : The Gorge

 Herkese merhabalar efenim,

Levi ve Drasa, dünyanın geri kalanından izole bir vadide, birbirlerine temas kurmaları yasaklanan kulelerde görev yapıyorlar. Görevleri, vadide saklı kalan gizemli ve korkutucu bir kötülüğün dış dünyaya sızmasını engellemek.Zamanla yalnızlığın etkisiyle küçük jest ve iletişimlerle duygusal bir bağ kurmaya başlıyorlar. Ancak vadide saklı çarpıcı gerçeği keşfettiklerinde birlikte hareket etmek zorunda kalıyorlar.Vadi, II. Dünya Savaşı’ndan kalma biyokimyasal bir deney alanı; içindeki yaratıklar, “The Hollow Men” olarak anılıyor. Film, Levi'nin vadinin içine düşmesi ve Drasa'nın onu kurtarmak için giriştiği mücadeleyi konu alıyor. Ardından ikili, hükümetin bu tehlikeli biyolojik araştırmalarını durdurmak adına kendini yok etme planı başlatıyor.

The Gorge, sürprizli, ürkütücü ama aynı zamanda duygusal bir yolculuğa çıkmak isteyen izleyiciler için ilginç bir tercih olabilir. Teknik anlamda güçlü ama türler arası dengeyi her zaman kuramıyor.

18 Ağustos 2025 Pazartesi

Gerilim Filmi : Strange Darling

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı filmler başından sonuna kadar diken üstünde izletir kendini. “Strange Darling” tam da bu tanıma uyan, gerilimle harmanlanmış sıra dışı bir kedi-fare oyunu. 2024 yapımı bu film, hem anlatım tarzı hem de atmosferiyle bağımlılık yaratacak bir deneyim sunuyor.

Bir kadın, yabancı bir adamla yaşadığı kısa bir birlikteliğin ardından kendini ölümcül bir oyunun içinde bulur. Fakat bu sıradan bir kovalamaca değil. Seyirci olarak ilk başta kimi destekleyeceğinizi bilemeyebilirsiniz. Film, izleyicinin beklentileriyle oynamayı seviyor. Kurban kim? Avcı kim? Her şey net gibi görünse de bir süre sonra tüm taşlar yerinden oynuyor.

Willa Fitzgerald ve Kyle Gallner, iki kişilik ağırlıklı bu hikâyeye güçlü bir dinamizm katıyor. Willa’nın karakterine verdiği derinlik, yalnızca bir kaçış hikâyesi değil; aynı zamanda psikolojik bir çözülmeye de tanıklık etmemizi sağlıyor. Kyle Gallner ise rahatsız edici ölçüde sakin ve tehditkâr. Karakterlerin gri alanlarda dolaşması, onları daha gerçek ve çarpıcı kılıyor.

Strange Darling, sadece bir kovalamaca filmi değil. Ahlaki sınırları, kimlikleri ve güven duygusunu sorgulatan bir psikolojik gerilim. Az diyalogla çok şey anlatmayı başaran, temposunu bilinçli şekilde ayarlayan bu film, gerilim türünün son yıllardaki dikkat çekici işlerinden biri.

Eğer izleyiciyi yormadan ama zihninde bir iz bırakarak çıkmak istiyorsanız, Strange Darling kesinlikle radarınıza girmeli.

10 Ağustos 2025 Pazar

Gerilim Filmi : M3GAN 2.0

 Herkese merhabalar efenim,

Gemma ve Cady, M3GAN'ı durdurmak için bir kez daha hayatta kalmak zorunda kalacaklar. Bu defa karşılarına çıkan tehlike, insanlığın geleceğini tehdit eden bir boyutta olacaktır. Yapay zeka ve insanlığın mücadelesi, adrenalin dolu sahnelerle ve beklenmedik dönemeçlerle dolu bu filmde nefes kesici bir şekilde gösteriliyor. Bilim kurgu ve gerilim türlerini bir araya getiren M3GAN 2.0, izleyicilere heyecan dolu bir deneyim sunuyor. Tehlikeli bir yapay zekanın yarattığı kaos ve insanlığın mücadelesi, izleyicileri ekrana kilitleyecek. Yapay zekanın sınırlarını ve insanın varoluşsal mücadelesini konu alan bu film, ileri teknoloji ve gerilim tutkunları için kaçırılmayacak bir yapım.

9 Ağustos 2025 Cumartesi

Romantik Film : The Materialists

 Herkese merhabalar efenim,

Son dönemin merakla beklenen yapımlarından biri olan The Materialists, hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden yoğun ilgi gördü. Başarılı yazar ve yönetmen Celine Song’un kaleminden çıkan bu film, modern ilişkileri, arzuları ve insan doğasının kapitalist dünyadaki yansımalarını ustalıkla irdeliyor.

The Materialists, Manhattan’ın zengin sosyetesinde geçen, aşk, statü ve kişisel değerler üçgeninde sıkışmış bir grup karakterin hikayesini anlatıyor. Filmin merkezinde, duygularını mantığıyla bastırmaya çalışan bir kadın karakter var. Lüks ve güvenli bir yaşam arayışında olan karakterimiz, duygusal bağlar ve ekonomik çıkarlar arasında zorlu seçimler yapıyor.

Film, ilişkilerde “gerçek” sevgi ile “uygun” partner seçimleri arasında nasıl gidip geldiğimizi sorgulatıyor. Modern dünyanın bireyleri, artık sadece kalple değil, banka hesaplarıyla da sevmeye mi başladılar?

Film ekibi için çok merak ettiğim ve nihayet izlediğim bir yapımdı aslında daha çok Pedro Pascal içinde izledim diyebilirim :D

Gerilim Filmi : Sinister Serisi

 Herkese merhabalar efenim, Korku sinemasında birçok “evde geçen lanetli hikâye” vardır, ama Sinister serisi (2012 – 2015), bu türün en ürkü...