Aksiyon Filmi : Ballerina

 Herkese merhabalar efenim,

Aksiyon sinemasının en ikonik serilerinden biri olan John Wick evreni, yeni karakterler ve yan hikâyelerle genişlemeye devam ediyor. Bu evrenin en dikkat çekici yeni halkalarından biri ise Ballerina. Hem dövüş koreografisiyle hem de kadın başrolüyle farklı bir soluk getiren film, sinemaseverlerin büyük ilgisini çekti.

Ballerina, ilk olarak John Wick: Chapter 3 – Parabellum filminde kısa bir sahnede gördüğümüz genç balerin Rooney karakterine odaklanıyor. Rooney, Rus suikastçı yetiştirme sistemi olan “Ruska Roma”nın bir öğrencisi. Hayatını sahnede dans ederek değil, gölgelerde savaşarak sürdürüyor. Ailesinin gizemli bir şekilde öldürülmesinin ardından intikam yolculuğuna çıkan Rooney, karanlık bir dünyanın içinde kendi adaletini arıyor.

Filmde John Wick’in (Keanu Reeves) kısa bir görünüme sahip olması, evrenin sıkı takipçileri için bir heyecan kaynağı. Ayrıca Winston (Ian McShane) ve Charon (Merhum Lance Reddick) gibi tanıdık yüzler de filmde yer alıyor. Bu da Ballerina'nın, John Wick evreninin sadece bir uzantısı değil, aynı zamanda bir köprüsü olduğunu gösteriyor.

Ballerina, John Wick serisinin DNA’sını korurken, izleyicilere yeni bir bakış açısı sunuyor. Koreografileri, görselliği ve Ana de Armas’ın performansıyla aksiyon sinemasının sınırlarını zorlayan film, hem seriye sadık kalanları hem de güçlü kadın karakterleri seven izleyicileri memnun edecek nitelikte.

Eğer John Wick evreninin karanlık ve stilize dünyasını seviyorsanız, Ballerina tam size göre. Üstelik bu kez silahlar, kurşunlar ve kan içinde dönen bir balerin var sahnede…

Gerilim Filmi : Sister Death

 Herkese merhabalar efenim,

“Sister Death”, 2017 yapımı Verónica filminin öncesini anlatan bir prequel. Kadın başrol Sister Narcisa'nın rahibe olmadan önce yaşadığı doğaüstü olaylara odaklanıyor.

Aria Bedmar’ın canlandırdığı Narcisa, çocukluğunda Meryem Ana’yı gördüğüne inanılan bir “kutsal çocuk” idi, ancak bu inançla şimdi çatışıyor 1946’da bir kız okulunda öğretmen olarak göreve başladığında, kendini açıklanamayan paranormal olayların içinde buluyor .

Paco Plaza’nın Sister Death’i, Verónica’nın karanlık evrenine duyulan merakı güçlendirecek türden; klasik rahibe temalı korkulardan farklı, çoğu zaman mistik ve sembolik bir deneyim sunuyor. Dramla harmanlanmış gizemli anlatımı, dönem tasarımı ve evrensel dini simbollerle örülü atmosferiyle korku-gerilim-sembolizm üçgenine ilgi duyan izleyiciler için kesinlikle izlemeye değer. Verónica’yı izleyip evrene hazırsanız, bu öncül hikâye başladığınız serüveninizi derinleştirebilir.

Gerilim Filmi : Tim And Tina

 Herkese merhabalar efenim,

1980’lerde geçen film, düğünü sırasında düşük yapan ve evlat sahibi olamayan Lola ile Adolfo’nun, bir manastırdan albinolu ikizler Tin ve Tina’yı evlat edinmesiyle başlar. Ancak bu ikizler, İncil’i tam anlamıyla ciddiye aldıkları için masum oyunları hızla tehlikeye dönüşür.

“Tin & Tina”, sıradan bir korku filmi değil; psikolojik gerilimi, aile dramını ve dinin aşırı yorumunu harmanlayan, rahatsız edici ve düşündürücü bir eser. Milena Smit ve ikizlerin performansları öne çıkıyor, ancak temposu ve karakter motivasyonları bazı izleyicilerde soru işareti bırakabiliyor.

Karanlık atmosfer, kara mizah ve fanatik inanç temaları ilginizi çekiyor mu? Eğer evetse, izleyip tartışmak için iyi bir tercih olabilir!

Gerilim Filmi : A Classic Horror Story

 Herkese merhabalar efenim,

“A Classic Horror Story”, ismiyle bile izleyiciyle alay eden, bildiğimiz korku formüllerini tersyüz eden, katmanlı ve provokatif bir yapım. Klasik korku sinemasına saygı duruşu niteliği taşıyan bu film, aynı zamanda türün nasıl tüketildiğini ve sunulduğunu da zekice eleştiriyor. İtalyan korku sinemasının geçmişten gelen gotik havası ve Amerikan slasher etkileri arasında ince bir ipte yürüyor.

Birbirini tanımayan beş kişi, bir karavan yolculuğunda aynı aracı paylaşır. Ancak yolda yaşanan bir kaza sonucu, kendilerini ormanın ortasında, haritada olmayan bir evin yakınında bulurlar. Telefonlar çekmiyor, yardım yok, çevrede ise rahatsız edici dini semboller ve yerel efsanelerle bezeli tuhaflıklar baş gösteriyor.

Her şey bir “klasik korku hikayesi” gibi başlasa da… hikaye çok daha derin ve eleştirel bir noktaya evriliyor.

Filmin sonlarına doğru her şey değişiyor. Korku filmlerinde alışık olduğumuz çözüm, burada yerini metaforik ve gerçeklikten kopan bir finale bırakıyor. Bazı izleyiciler bu kırılmayı yadırgasa da, filmi farklı kılan en güçlü detaylardan biri bu nokta.

Gerilim Filmi : The Whole Truth

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı sırlar öyle derinlere gömülüdür ki, açığa çıktığında sadece gerçeği değil, hayatın kendisini de alt üst edebilir. Tayland yapımı “The Whole Truth”, aile dramını korku ve gizemle harmanlayan çarpıcı bir yapım. Netflix’te yayınlanan film, hem duygusal hem de psikolojik derinliğiyle dikkat çekiyor.

İki kardeş – Pim ve Putt – anneleri bir trafik kazası geçirdikten sonra, daha önce hiç tanımadıkları büyükanneleri ve büyükbabalarının evine taşınmak zorunda kalırlar. Bu evde, sıradan bir duvarın ardında gizemli bir delik keşfederler. Ancak bu deliğin ardında görülenler, sadece evin değil, ailenin de iç yüzünü açığa çıkarmaya başlar.

Her bakış, geçmişin karanlık anılarını gün yüzüne çıkarır. Gerçek ile hayal, hayatta kalmak ile yüzleşmek arasındaki çizgi giderek bulanıklaşır.

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Haziran Ayı Kitabı Damızlık Kızın Öyküsü Margaret Atwood

 Herkese merhabalar efenim,

Bazı kitaplar vardır, okuduğunuzda sizi sarsar, düşündürür ve uzun süre aklınızdan çıkmaz. Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü tam olarak böyle bir roman! Eğer distopyaları, toplumsal eleştirileri ve güçlü kadın karakterleri seviyorsanız, bu kitap sizi derinden etkileyecek.

Kitap, yakın gelecekte geçen totaliter bir düzeni anlatıyor. Amerika’da demokratik sistem yıkılmış ve yerine baskıcı bir teokrasi olan Gilead rejimi kurulmuştur. Kadınlar tamamen haklarından mahrum bırakılmış, sadece doğurganlıkları üzerinden değerlendirilen birer nesne haline getirilmiştir.

Ana karakterimiz Offred, “Damızlık” olarak adlandırılan kadınlardan biri. Görevi, üst düzey Komutanlara çocuk doğurmak. Ancak onun tek derdi sadece hayatta kalmak değil; kendi kimliğini, geçmişini ve özgürlüğünü de korumaya çalışıyor. Gilead’in karanlık ve baskıcı atmosferinde, Offred’in yaşadıkları okuru sarsıcı bir yolculuğa çıkarıyor.

Kitap - Bi Dünya Kitap Kulübü İle Haziran Ayı Kitabı Can Borcu Piraye

 Herkese merhabalar efenim,

Kitap Kulübümüzün bu ay ki yazar söyleşilerinden biri de Piraye ile.Kendisini duymuştum daha önce ama kitaplarıyla tanışma fırsatım olmamıştı.Öncelikle kitap 500 sayfadan fazla ve bir çok şey tekrarlanıyor içinde daha çok hikaye üzerinden anlatılan bir düşünceler kitabı gibi.Kişisel Gelişim gibi de diyebiliriz.Okuması çok zor değil ama yine de bi yerden sonra sıkmaya başlıyor diyebilirim.

“Sen kontrol etmeye çalıştın her şeyi deli gibi, şöyle olsun, böyle olsun diye. Sen rekabet ettin ondan, bundan, şundan daha iyi olmak ve öne geçmek için. Sen yaptın her hamleyi öbürü arkada ne halde kaldı, bilmek istemeden. Sen nefessiz bıraktın Lara’yı illa şöyle olacaksın, böyle olacaksın diye. Parlatıyorsun zannederken tüylerini, sen tükettin kendini. Kılıfın güzel göründüğünden kendin de inandın masalına. Ama için tükendi, kurudun kızım. Leş kargası da geldi sana dadandı tabii. O, ‘bakın ben ne kadar iyiyim, güzelim, başarılıyım’ kabuğunun altındaki cansızlık onu çekti. Uyan.”

“Bunları yapmayıp ya ne yapacaktım? Bize öğretilenler bunlar değil miydi?”

“İşte, öğretilenler yanlış Lara. İnsan işlemiyor. Hata veriyor. Hep dünya işlemiyor zannediliyor ama işlemeyen insanlık. İşlemeyerek de bu hale geldi. Ne yapacaktım diyorsun. Cevap çok basit: Kendin olacaktın. Lara olacaktın. Bir şey yapmaya çalışmayacaktın. Lara olacaktın!”

“Lara olmak ne ki?”

Lara’nın hikâyesi, yaşamın beklediği seni keşfetmen, yaşayabilmen ve böylelikle Can Borcu’nu ödeyebilmen için bir davettir. Var mısın?