Herkese merhabalar efenim,
Dün Kitap Ağacı kulübü ile toplandık nihayet uzun bir yaz molasından sonra.Aslında Eylül ayında da toplandılar ama o kitabı çok önceden okuduğum için katılmak istemedim açıkçası.Bu kitaba da çok gönlüm olmayarak katıldım çünkü artık 2.Dünya savaşı ya da Yahudi katliamı ile ilgili şeyleri o kadar çok izledim ve okudum ki ilgimi çekmiyor ve hep aynı şeyleri yapıyormuşum hissiyatı veriyor ve bu da benim canımı sıkıyor.Ayrıca bütün tarihlerini unutup güncel tarihte İsrail'in Filistin'e savaş açma hatta bildiğiniz soykırım yapma işi var o da çok ayrı bir boyut.Artık bu işe empatik bir yerden yaklaşamaz oldum.
14 yaşındaki Dita, Auschwitz’de Naziler tarafından esir alınan pek çok tutsaktan biridir. Anne babasıyla birlikte Prag’daki Terezin gettosundan alınan Dita, kampta rutin hayatın bir parçası haline gelen dehşet ve korkuya uyum sağlamaktadır.
Çocuklar ve ailelerin bir arada kalmasına izin verilen 31. blokta mahkûmlar gizli bir okul kurmuştur fakat kitapların kesinlikle yasak olduğu kampta, attıkları her adıma dikkat etmeleri gerekir. Alman asıllı bir Yahudi olan blok sorumlusu Fredy Hirsch, bir gün Dita’ya mahkûmların muhafızlardan gizleyerek içeri soktukları kıymetli sekiz kitaptan bahseder ve ondan bu kitaplarla ilgilenmesini, onları korumasını ister. Daima sayfaların ve içinde barındırdıkları farklı hayatların büyüsüne kapılmış olan Dita bu teklifi hiç düşünmeden kabul eder ve Auschwitz’in kütüphanecisi olur.
Şiddete, kötülüğe ve en önemlisi korkuya boyun eğmeyen, korkunç savaş ortamında tek silahı kitaplar olan insanların cesaretine, gücüne ve hiç kaybetmedikleri umuda dair bir direniş öyküsü.