30 Nisan 2014 Çarşamba

Maydanoz Time:Kitap-Kızım Amy Mıtch Winehouse

Herkese merhabalar efenim!Bu yağmurlu İzmir gününde kasvetli bir konu hakkında konuşacağız bugün kitap postumuzda.Çünkü bu kitap yaşanmışlığı anlatan biyografik bir roman.Sesini,duruşunu çok sevdiğim kadınlardan biriydi RIP Amy Winehouse.Genç yaşta şöhrete kavuştu hızlı yaşadı ve hızlı öldü.Onların diliyle Live fast die young oldu yani :( Uyuşturucu kullanması,alkol problemleri,çarpık ve hastalıklı ilişkileri yüzünden benden çok küfür yemesine rağmen bir babanın biricik bir kızı olduğunu hep unuttuk.Yaşarken de öldükten sonra da hakkında çok şey denildi,ortaya çok şey atıldı.Kimisine inandık kimisine yok artık o kadar da değildir dedik.Biricik kızını kaybeden bir babanın bu söylemler karşısında ne hissedeceğini hiç düşünmedik.Şimdi bu kitapla ne hissediyorsa kızı hakkında yanlış doğru bilinen bilinmeyen ne varsa cesurca isimde vererek(adam kızını kaybetmiş daha kimden ne korkusu olabilir ki sonuçta)anlatmış başından geçenleri daha doğrusu kızının doğumundan ölümüne kadar yaşadığı süreci.Kitabı okurken zaman zaman babasına da çok kızdım.Çünkü kızını gerçekten çok şımartmış.Bir dediğini iki etmemiş.Ve kız ünlü olunca para kazanmaya da başlayınca doyumsuzluk (şimdi ki ismi tükenmişlik sendromu oluyor) hissine kapılmış.Yani müzik,para,aşk hiç bir şey ona yetmemeye başlamış ve bence içinde büyük bir boşluk oluşmuş.Bu boşluğu da elbette Blake denilen O.Ç yüzünden de uyuşturucu ve alkolle bastırmaya çalışmış.Tabi bunlar benim görüşüm.Amy bence çok yaratıcı bir kadın.Bunu zaten retro tarzdan ilham aldığı arı kovanı saç modeli ve göz makyajından da anlayabiliriz.Allah'ın verdiği mükemmel sesi ve yaratıcı söz yazarlığı ile de fenomen şarkılara imza attı.Bence daha nice albümlere ve şarkılara da imza atardı ama içinde ki bu boşluğa yenilmiş.Tabi babası da kızının hissettiklerini bir yere kadar bilebilir.Biz o kadının ne yaşadığını ne hissettiğini bilemeyiz.Bu arada kitapta benim dikkatimi çekense anne faktörünün çok fazla etkili olmamasıydı.Annesi ya çok pasif bir karakter ya da babası kendi yorumuyla yazdığı için annesine çok yer vermemiş.Gerçi Amy'de annesinden çok babasına çok düşkün bir kızmış bunu sadece koluna yaptırdığı Daddy's Girl dövmesinden dahi anlayabiliriz.Neyse benim kitap hakkında ki yorumlarım bu kadar.Eğer sizin de şarkılarını çok sevdiğiniz ve hayatını yaşadıklarını çok merak ettiğiniz bir sanatçıysa babası gibi güvenilir bir kaynaktan yazılan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.Bu arada aşağıya Amy'nin en sevdiğim ve kitapla tekrardan sık sık dinlemeye başladığım şarkısı Rehab'ı koydum. Rehab bilmeyenler için söyleyeyim uyuşturucu,alkol ve piskolojik sorunları olan insanların yattığı bir hastahane diyebiliriz.Bu arada bu kitap İzmir Kitap Fuarın da ki ganimetim :)


28 Nisan 2014 Pazartesi

Maydanoz Time:Ben-23 Nisan Çocuk Fuarı Gaziemir-İzmir

Herkese iyi haftalar dilerim efenim!Bu Ben postunda 23 Nisan etkinliğinin son gününde ki yaptıklarımızı paylaşacağım sizinle.Sanırım uzun zaman bir Ben postu yapabilir miyim bilemiyorum malum hep diyorum sınav yaklaşıyor o yüzden etkinlikleri şu ara fazla yapınca uzun bir çalışma dönemine gireceğe benziyorum.Gaziemir 23 Nisan etkinliklerinin son gününde sahne de minikler vardı bu sefer.3 gün boyunca sahne de Sıla,Murat Dalkılıç ve Niyazi Koyuncu vardı.Biz sadece Sıla'ya gidebildik Murat Dalkılıç'a da gitmek çok istedim fakat sınav günlerine denk gelince gidemedik.Güzel bir havayla başlayınca gün bir çıkalım son günde ne var ne yok bir bakalım dedik ama kandırıkçı İzmir havası etkinliğin ortasında 180 derece döndü ve yağmur yağmaya başlayınca evimizin yolunu tuttuk.

Sahne de ilk olarak minik balerinler vardı.Ayy yerim ben onları o kadar tatlıydılar ki.Minicik ayaklarıyla,elleriyle öyle narin ve heyecanlılar ki kendi çocukluğum geldi aklıma vallahi.Anasınıfındayken,ilk okuldayken az gösteri yapmamıştık bizde.O sahne heyecanını aşkını en iyi ben bilirim herhalde.Öğretmenimiz böyle şeyleri pek severdi.Benim sahne aşkımda oradan kalma herhalde.Üniversiteye gidince yapacağım ilk şey herhalde tiyatro kulübünü bulmak olacak :) Fuar son günde olsa dolu doluydu yine.Közde kahvenin kokusu her yere yayılmıştı...

23 Nisan etkinliği olunca benim de içimdeki çocuk hiç rahat durmuyor.Uzun zamandan sonra pamuk şeker yedim ve annecimle (onun koca bebesi olaraktan) fotoğraf çektirdik gök kuşağının altında...

Fuarda sergilenen değerli taşlar çok hoşuma giden (nedense hediyelik eşyalara bayılıyorum.)hediyelik eşya bölümüne bayıldım yine.Kendi evim eminim ıvır zıvırla dolu olur :)

27 Nisan 2014 Pazar

Maydanoz Time:Müzik-Katy Perry Birthday

Herkese öncelikle mutlu pazarlar efenim!Zaman çok çabuk geçiyor bu hafta sonu da geçip gitti bile diyebiliriz.Normalde aktivitelerimizi hafta sonu yaparken bu hafta sonu evde ders çalışmakla geçti malumunuz hafta içinde bol bol gezdim çünkü.Ama yine de gezmelere doyamadım :( İçimde ki bu enerjiyi nasıl dışarı atıcam bilemiyorum eve kapanmak hiç bana göre bir şey değilmiş oysa eskiden tam bir ev kuşuydum o da herhalde evi özlediğimden malum okul dershane bilmem ne derken akşam eve uyumaya geliyordum resmen şu işkence biran önce bitse de elbette mutlu sonla bitse de yaz gelse keyfime baksam :) Neyse şimdilik Katy Perry'nin yeni eğlenceli şarkısı ve klibi ile pazar neşemizi bulalım diyorum ben.Katy bu klibinde her zaman ki gibi şahane bir oyuncu.Hem sesi güzel hem kendi güzel hem de kılıktan kılığa çok komik ve eğlenceli bir klip.Benim en çok kliplerini izlemekten zevk aldığım sanatçıların başında gelir Katy.Her klibi ayrı bir hikaye eğlence ve emek elbette.Yeni klibinden kılıktan kılığa girmiş benim en sevdiğim kılığı ise saçları kıvırcık olan kıro düğün şarkıcısı modunda ki adam bana çok Türkümsü geldi bu adam :) Ama en başarılı olduğu ve elbette en komiği yaşlı straplezci kadındı.O göğüsleri yapmaya baya baya emek harcamış olmalılar.Neyse benden klip hakkındaki yorumlar bu kadar kendiniz izleyip görün Birthday'in  çok eğlenceli ve komik bir klip olduğunu...İyi Seyirler !!!

25 Nisan 2014 Cuma

Maydanoz Time:Ben-19.İzmir Kitap Fuarı

Herkese merhabalar efenim!Dün nihayetinde sevgili arkadaşım Bilge ile gerçekleştirdiğimiz İzmir Kitap Fuarına gidebildik.Benim asıl isteğim bir Ayşe Kulin bir Canan Tan tabi ki en çokta Pucca'yı görelim bir kitap imzalatalım fotoğraf çekelim oldu ama hem vaktimiz sınırlıydı malum sınava çok az kaldı hem de Gaziemir'e uzak olduğu için çok fazla oyalanamazdık hem de çok ama çok kalabalık olur dedi Bilge kitaplara dahi bakamayız bildiğin izdiham olur dediği için dün gitmeye karar verdik.Gaziemir İzban'dan binip Hilal'de indik ve metro aktarmasıyla Basmahane durağında indik biraz yürüdükten sonra direkt 9 Eylül giriş kapısındaydık.Bu arada yürürken duvalar dikkatimi çekti 23 Nisan için midir artık ya da önceden mi yapılmış bilemicem ama duvarların bu kadar güzel grafitilerle rengarenk süslenmesi çok ama çok güzeldi.

Hava bildiğiniz oyun oynadı bizimle.Biran yağmur yağarken 5 dk sonra günlük güneşlik oldu hatta öyle bir nem bastırdı ki öldük üzerimizdekilerle.Daha sonra hava tekrar kapattı haydaaa...

Diğer günlere göre daha az kalabalıktı bugün.Tenha diyemiyorum çünkü haftaiçi ve çokta özel bir gün olmamasına rağmen yine de kalabalıktı.Bilge'nin dediğinine göre fuara 9 tane giriş varmış.Zaten Konak'ın Fuar Alanı diye geçiyor burası.Kitap fuarları haricinde asıl uluslararası eğlence fuarları Ağustos sonu gibi kuruluyormuş Allah izin ederse o zamanda geliriz buraya.Çok güzel bir girişi var.İki yanında palmiyelerin dizeli olduğu upuzun bir yoldan geçip fuar alanına gidiyorsunuz.

Fuar ilk girişte 3 ayrı bölüme ayrılıyor.İlk bölüm hediyelik eşyaların,nostaljik cdlerin,sahafların,eşyaların satıldığı ve sergilendiği yer.2.bölüm normal okumalık kitapların olduğu yer.3.yerse ders kitaplarının satışa sunulduğu yer.Biz ilk bölümden gezmeye başladık elbette.Yani hediyelik eşyaların olduğu bölümden.Burada şairlerin dernekleri,sahaflar,plak satıcıları vardı.Açıkçası burası buram buram nostalji kokuyordu.En sevdiğim yazarlardan biri olan 2.Yeni akımının en iyi temsilcisi(bence) Cemal Süreya Kültür Derneği benim dikkatimi çekti elbette.Şiir kitapları;Üvercinka,Sevda Sözleri... sergilenmişti genelde.Biraz ileride ''Sahaflar Sokağı'' olarak isimlendirilen benim en sevdiğim kültürlerden biri olan ama şimdilerde sadece arka sokaklarda kalan hatta artık kaybolmuş fuarlarda sadece görebildiğimiz bir kitap geleneği...


Eski ve 2.el kitaplar,cdler,plaklar ve benimle aynı yaşta hatta benden daha büyük eski edebiyat gazeteler,dergiler...Ve benim en çok dikkatimi çeken eski bir pul koleksiyonu.Ahh ahh dedim içimden 90'ları 80'leri çok seven bir insan olaraktan şimdi bir mektup yazsam pulumuda yapıştırsam mektubumun ucunu yaksamda yarime göndersem dedim.Tabi bu cümlemde bazı kelimeler büyük soru işaretine sahip.Mektup?Olmayan yarim?

2.Bölüm elbette favori bölümlerden.Okumalık kitapların satıldığı yer.(Böyle deyince aklıma Recep İvedik geldi peh peh.)Yayın evlerine göre ayrılmış bölümlerden oluşan bir yer.En kalabalık yer burası elbette.Benim favori yayın evlerim;Pegasus,Artemis ve Epsilon.Yeni çıkan kitaplara baktım gerçi gelmeden önce aklımda olan bir kitap vardı zaten Kızım Amy'i aldım sonunda.Kitap listemde ki bir kitaba daha kavuşmuş oldum yaz gelmeden.Bu arada ilk ağacı görünce aklıma direk;Ben bir ağaç dikecek olsam herhalde ağaç meyvelerini bu şekilde veririrdi diye düşündüm bu yüzden çok hoşuma gitti ve fotosunu çektim hemen.Daha sonra Marilyn Monroe'nun çok güzel bir sözü dikkatimi çekti.''Bazen iyi şeyler biter ki yenileri başlasın''.İşte bu dedim!Bu kadın boşuna fenomen olmamış...

Fuar çıkışında Bilge'nin liseden arkadaşları Cemre ve Eylül ile buluştuk ve tanıştık.Onlarla biraz fuar dışında gezdik gez gez direkt dershaneden çıkıp gidince çokta acıkmıştık bir şeyler yiyecek bir yere götürün bizi dedik hemen Bilge ile sızlanarak.Zaten Konak'tan biraz aşağı doğru yürüyünce Alsancak'a vardık ve kızların favori bir mekanı olan ''Alavara'' Kafe'ye gittik.Giderken de bu resimleri çektim hemen yolda :)

Alavara oldukça garip bir yer aslında.Kızlara kendimizi teslim ettiğimizden neyle karşılaşacağımı pek bilemiyordum.Alsancak ara sokaklarına girince açıkçası biraz da tırsmaya başladım önce karanlık küçük sıkışıp bir tünelden geçince ben için için tırsmaya başladım kapıda koruma tipli bir adam vardı 18'den büyük müsünüz diye sorunca laaannn nereye getirdiniz beniii diye bağırasın geldi kızlara.Kızlar evet deyip kimlikleri gösterdik hemen Bilge'ye sordum neden sordu adam böyle diye ''İçki içilen bir yerde o yüzden''deyince benim ayaklar önce geri geri gitti tabi pekte tekin bir yere benzemiyordu.Ama içeri girince oldukça şaşırdım çünkü içerisi ufak ama çokta renkli ve samimi tahta masa ve iskemlelerin olduğu bir kafeydi.Ön yargılarımı ve endişelerimi bir kenara bıraktım hemen elbette.(için için de bir oh çektim çaktırmayın.)Bir garson hemen turşu tabağı koydu önümüze.''Ahaha dur daha bir şey istemedik ki ne turşusu bu ?'' dedim içimden.Ben mal gibi menü falan verecekler zannediyordum meğersem burada sadece içecek ve resimde gördüğünüz makarnalardan yapılıyormuş.Tabi bunu daha sonra anladım çünkü öncesinde kızlar birbirine bakıp ''Yarım yeriz değil mi?'' dediler ben hala mal mal düşünüyom yarım yarım neyin yarımı yahu bu diye.Kimse bana bir şey demedi tabi çaktırmadan Bilge'ye sordum hemen neyin yarımı lan diye porsiyonun dedi hıı evet evet ben rejimdeyim zaten yarım olsun dedim ama neyin yarımı onu gelene kadar anlamış değildim zaten.Gelince makarna olduğunu çaktım ve ohh laann deyip yumuldum ve mutlu son :) Mutlu göbişlerle gerisin geriye ev yolunu tuttuk tabi benim olduğum yerde aksilik olmaz mı hiç tabi ki de olur!Masadayken turşu suyunu masaya dökmeyi başardım ve eve giderken de bir karın ağrısı tuttu ki beni sormayın yani.Ahh bu hava bir yerden üşüttüm tabi hemen.Bir sıcak bir yağmur bir nem bende insanım !!!


23 Nisan 2014 Çarşamba

Maydanoz Time:Ben-Sıla Konseri İzmir-Gaziemir

Herkese merhabalar efenim!İlk olarak herkesin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram'ını tüm kalbimle kutlarım!Evet bu ''ben'' postunda dün bahsettiğim Sıla konserini ve etkinlik kapsamında düzenlenen fuarı anlatacağım sizlere.(Huhhu Gaziemir belediyesi çalışıyor.) :)

Sokaklar 23 Nisan bugün olmasına rağmen etkinlik kapsamında erkenden süslenmişti bile bayrak ve Atatürk portreleri ile.Hava da şansımıza çok güzeldi dün.(Böyle dediğimi bakmayın o anlarda iyi gözüküyordu konserin ortalarında bir yağmur yağdı ki sormayın hep böyle dedim diye oldu sormayın bende ki şanssızlığı.)İlk defa Gaziemir'de belediyenin düzenlediği bir etkinliğe katılacağım için heyecanlıydım.Gerçi daha önce Gripin konserine geldim ama o zaman çok kalabalık yoktu çünkü hava bildiğiniz buz gibiydi.Böyle bir fuar alanı da kurmamışlardı.Fuarın  girişi gök kuşağı şeklinde bir kapıydı.Bu kapı benim çok hoşuma gitti ama çıkışta kapı çok dar olduğundan baya baya bir izdiham oldu o yüzden kapıdan nefret ettim çıkışta.


Konser 20.30'da başlayacaktı.Biz fuara geldiğimiz de saat 19.30 falan geliyordu herhalde.O zaman dilimi içinde fuarı gezelim dedik.Sıra sıra beyaz çadırların içinde;tanıtım yapan kolejler,dernekler,ev hanımlarının yapıp sattığı pasta böğrekler,gözlemeler...Uzun bir yol boyunca sıralanmış ışıklarla parıldayan çok güzel bir fuardı.Kalabalık ortamları çok ama çok severim.(İzdihamlar dışında elbette.)Benim favori reyonlarım ilk olarak bir peynir aşığı olarak Kars kaşarından İtalyan peynirlerine kadar sergilenen peynir tezgahı oldu.Daha sonra takı toka tezgahına yöneldim.El yapımı bilezikler,kolyeler,yüzükler,saatler...Ordan 2 tane de yüzük ganimetim oldu bu fuar gününden hatıra olarak.Daha sonra 2 Tl gibi çok ucuz bir fiyata satılan hediyelik eşyalara bayıldım.Tabi hediye alacak kimsemiz olmasa da benim çok hoşuma gitti bu tezgah.

Saat 20.30 kadar fuarda kalabalığı yara yara önlere geçmeye çabalayarak geçti.Kahverengi deri ceketim,beyaz önünde Hippie kızların olduğu t-shirtüm hem bandana hem de flar olarak kullandığım Burberry'im.Koyu kahverengi Mango deri çantam altımda (gözükmesede) Levis lacivert pantolonum ve lacivert-kırmızı New Blancelarım vardı.Makyaj olarak sadece hafif kırmızı bir ruj ve rimel tercih ettim.

Ve nihayet Sıla konseri başladı.Yeni Ay albümü dolasıyla sahne Yeni Ay şeklindeydi.Ve sahneye kocaman alkışlar eşliğinde ay gibi doğdu Sıla.Yerli müzikte dinlediğim sayılı sanatçılardan Sıla.Yeni albümündeki şarkılardan çok sevilen ve bilinen şarkılarını söyledi.Ayrıca Sıla'da İzmirliymiş bunu da öğrenmiş oldum.Beyaz bir deri ceket içinde siyah salaş bir t-shirt deri pantolon ve siyah conversler ile rahat ve samimiydi her zaman ki gibi Sıla.Kendisi kadar orkestası ve daha sonra ara da tek tek şarkı söyleyen 3 vokalistide çok başarılıydı.Üstte de söylediğim gibi konserin ortalarına doğru yağmur yağmaya başlayınca ailecek geldiğimiz için annemler hadin artık gidelim dediler böylece evin yolunu tuttuk.Bana kalsa yağmur altında da dinlerdim Sıla'yı hatta daha bi güzel olurdu ama sonra hastalanır yatağı boylardım elbette biliyorsunuz hastalanmaya pek bi müsait yapım var.İşte dün de böyle geçti.Şimdilik bu kadar bugün dershane de tatil o yüzden bol bol İntegral çalışacağa benziyorum ama yarın sevgili arkadaşım Bilge ile İzmir Kitap Fuarında olucaz onun da postunu en yakın zaman da hazırlarım hadin ben kaçtım!!
Edit:

Nihayet fuar ganimetlerimi resimleme şansı buldum ve işte fuar ganimetlerim...Sonsuz şeklinde ve yeşil boncuklu nazar boncuğu gold yüzükler...

18 Nisan 2014 Cuma

Maydanoz Time:Müzik-Rihanna Ft Shakira Can't Remember To Forget You

Merhabalar efenim!TGIF diyerek güne başlayasım var yani Türkçe meali Allah'a Şükür Bugün Cuma demek oluyor :) O yüzden bu güzel cuma gününe eğlenceli ve çok güzel bir şarkı ile başlayalım dedim ve bu müzik postunda Rihanna ve Shakira'nın bu yılın bence bomba düeti olan Can't Remember To Forget You'yu ağırlamaya karar verdim.İkisi de çok ünlü,çok güzel ve kendine has tarzları olan çok beğendiğim ve dinlediğim iki kadın sanatçı.Kendin de iki dünyadan bir dünya yaratmışlar bu kliple diye düşünüyorum.İlk duyduğumda ne alaka kel alaka tutmaz bu klip bu şarkı diye düşünsemde sonrasında iki sesin aslında birbirlerine yakıştığını düşünmeye başladım ve şarkıyı dinledikçe hoşlanmaya başladım ve nihayet müzik postumda ağırlayabildim.Çıktı çıkalı biraz geç oldu aman güç olmasın efenim!Bu arada da Rihanna'nın bu saçlarını daha çok sevdim diyebilirim saçma sapan psiko saçlarından gına gelmişti artık.Dişiliği vurgulayan bir klip zaten.Kostümlerden de danslardan da tonlamalardan da gayet fark ediliyor.Bu arada Shakira hiç o tatlış bebeyi fırtlatmamış gibi tütütü kadına manşallah hem bebe yaptı hem kariyer yaptı hem de Pike'yi kaptı kadın Shakira boru değil yani.Bu arada bu klipte Shakira gitar ve bateri çalınca Shakira'yı ilk tanıdığım objection şarkısı ve klibi aklıma geldi kadın o günden bugüne hiç yaşlanmamış bile arkadaş ya ahh ahh işte şurada 19 yaşındayım 37 yaşındaki kadının benden daha güzel bir vücudu var arkadaş yahu kıskanmamak elde değil.Neyse benim kızsal kıskançlıklarımızı bir tarafa bırakacak olursak Rihanna'nın ve Shakira'nın muhteşem klibini izleyelim bu arada Shakira Empire diye yeni bir albüm çıkardı ve albümünün çıkış şarkısı olan Empire'a da yeni bir klip çıkardı yakında hazırlayacağım bir müzik postunda o şarkıyıda konuk edeceğiz.Hadin mutlu cumalar efenim !!!

14 Nisan 2014 Pazartesi

Maydanoz Time:Dizi-The City Hall

Herkese iyi haftalar dileyerek bu haftamızın Kore dizisi postuna başlayalım millet!Oyuncularını başka dizilerden çok sevdiğim ve çok yetenekli bulduğum çok güldüğüm nadir dizilerden diyebiliriz The City Hall için.Dizi daha çok belediyede ki ilişkileri anlatıyor gibi görünse de işin boyutu bambaşka aslında.Kızın belediye de çalışan memurdan belediye başkanı yardımcısı olması başka bir olay zaten.Başta kız belediyenin düzenlediği güzellik yarışmasına katılmış sıradan bir 30'lu yaş kadınını oynarken dizinin sonrasında adamın da yardımıyla aslında bir bakıyoruz ki hopp o çatlak kadın soğuk bir belediye başkanı yardımcısına dönmüş.Gerçi daha sonra adamın kendini kullandığını ve ihanetini anlayınca ve adamda kadına aşık olunca kıyamet kopuyor ama sonlarına doğru yine de olaylar biraz karmaşıklaşıyor.Ben her dizide olduğu gibi bu dizi de de ilk bölümleri daha çok sevdim yani adamın kadınla bol bol didiştiği birbirlerine laf soktukları kadının o çılgın hallerini ve hep beraber rezil olma hallerini :) Bu dizi de bol bol kahkaha,bol bol aşk ve azıcıkta tuz hesabı hüzün var o da dediğim gibi kadın adamın ihanetini anlayınca oluyor :)
Gelelim konuya!!!
Başbakan olmak isteyen bir adam ve önüne ne gelirse yıkmaya hazır. Düşük bir seviyede memur olan kadın hayattan bir beklentisi yoktur ve eski sevgilinden kalan borcu ödemek için uğraşan biri.
Belediyede her şey oyundur ama işler değişir hiç beklenmedik bir kişi başkan olur ve belediyedeki her şey değişir.Shin Mi rae:Sadece sevgilisinin borçlarını ödemek için çırpınan ama sonradan belediye başkan yardımcısı olarak gelen Jo Gook'a inanan ve hayatı 360 derece dönen bir kadın.Jo Gook:
Gözünü  başbakanlığa dikmiş sevgiyi, ihaneti vs duyguları görmeyen ama sırf işi için küçük bir şehre giden bir adam.Na Jung Do:Belediyede güzel bir mevkide olana bir memur. Güzel kaırı hem zengindir hemde meclis üyesidir ama araları çok kötüdür. Kendisi ne kadar iyi olsa da karısı tam zıttı dır ve kötüdür.Min Joo Hwa:
Belediyede meclis üyesi ve kazanmak için dostlarını hatta kocasını bile terk eden kötü mü kötü bir kadın.
Evet işte dizinin afişi bir konuya bu kadar mı cuk oturur bir afiş :)
Ühüü bu sahnede bende ağladım :(
 
Tamam didişirlerken de iyiydi ama sevgililerken de çok tatlıydılar adam sevgili olunca bi kibarlaştı bi kibarlaştı bendim sanki baştan kıza o kadar eziyet ve hakaret eden :)
Ehehe en komik sahne bu halde belediye elemanlarına yakalandılar :)
Vee bu dizi de bir Tango sahnemiz vardı kız zaten Scent Of Woman'dan alışık Tango'ya bu dizi de görünce inanılmaz bir istek uyandı bende Tango uyanmak için gerçi önce Tango yapmayı öğrenecek bir partnerim olsun da düşünürüz bu işi böyle sap sap pek olmuyor :)
Bu sahne de güzeldi ama bu sahnede oyunculardan çok ben pembiş ağaçlara baktım :) Çok güzelleri ya bahar gelince Kore Japonya Çin de hep oluyormuş bu çiçekler o kadar güzel gözüküyorlar ki neyse bu dizidende bu kadar mutlaka izlenmesi gereken Kore dizilerinden diyeyim ben size :)

13 Nisan 2014 Pazar

Maydanoz Time:Ben-İzmir Konak

Herkese öncelikle iyi pazarlar dilerim efenim!Bu ''Ben'' postunda İzmir Konak'a gidicez biraz alışveriş biraz da şehir turu yapıcaz elbette.İzmir'e taşındığımızdan bu yana Gaziemir-Karşıyaka-Alsancaktan başka bir yer görmedim burada desem yalan olmaz herhalde malumunuz bu sene gezmelere pek vakit ayıramadım üniversite sınavım olduğu için hele de benim gibi gezenti ve keşfetme meraklısı birisi için bu oldukça sıkıcıydı.Eğer Allah izin ederse ve istediğim yeri kazanırsam bu yaz bol bol önce İzmir'i keşfetme turunu tamamlıcam(Bornova-Alaçatı-Çeşme-Efes) sonrasında belki Aydın Kuşadası-Amasya-Samsun ve daha süpriz şehirlere gitme imkanı bulabilirim gidip gezip gördükçe buraya fotoğrafları ve izlenimlerini yazarım elbette.En büyük hayalim bildiğiniz gibi yurt dışı gezileri yapmak Allah izin ederse belki üniversite de belki üniversite den sonra öncelikle heyecanlı merak ettiğim yerleri gezip görücem daha sonra tavsiyeler üzerine gidilebilecek yerlere gidicem.Hayat bu belli olmaz diyelim ve İzmir Konak keşfimize dönelim.


İzmir'de ulaşım oldukça kolay aslında ya metro ile ya da Esot denilen ilçeler arası belediye otobüslerine binip istediğiniz yere gidip gelebiliyorsunuz.Diğer gezilerimiz de metroyu tercih etmiştik bu sefer hem daha kolay hem daha ucuz olan Esot'u denemeye karar verdik.Gaziemir-Konak arası tam vakit tutmadım ama 1 saate yakın sürüyor.Otobüste yer bulup oturursanız çok ama çok şanslısınız demektir hele de ben gibi cam kenarı bulduysanız hem İzmir'i gezmiş oluyorsunuz hem de Konak'ın o muhteşem manzarasını tepeden görmüş oluyorsunuz o enfes manzarayı çekemedim şimdilik otobüs tıklım tıkış olduğundan telefonu bile çıkaramadım yol manzaramla idare edin artık eğer tekrar gidersem mutlaka çekicem ve bu yazının altına ''Edit''yazıp koyucam!


Bizi ilk olarak ne karşılıyor Konak'ta bilin bakalım?Evet eylem!Allah gaz yemeden sağ salim kurtulabilsek diye düşünmedim değil hani lens taktığım için anında kör olurum vallahi.Gerçi Ergenekon davasından içeri girenleri protesto ediyorlarmış emekli astsubaylar,subaylar.Burası Türkiye büyük şehirlerde hele de bu zamanda (!) eylemlerle karşılaşmaya hazır olsak iyi olur halk yeniden sokağa dökülmez umarım diyelim ve fazla siyaset yapmadan devam edelim.





Konak'a ilk girişte(eylemi biraz geçtikten sonra) bu kaktüs ağaçlarını ve yolu görüyoruz.Ben Konak'ın bu tarafını Teksas'a benzettim.Çorak toprak yapısı ve kaktüsler :)Ha bu arada unutmadan bana bugün kahverengi deri ceketim,gri elbisem geçen yıl Koton'dan aldığım uzun deri siyah çizmelerim(annem bugün yağmur yağacak diye tutturdu mecbur bot giydim çantama da ne olur ne olmaz diye bir bere atmıştım spor ayakkabılarımı giymeyi tercih ederdim) ve kahverengi büyük Mango çantam eşlik etti.





Ve İzmir Konak deyince akla gelen ilk yer elbette ünlü saat kulesi ve kuşları :) Gerçekten çok güzel ve cıvıl cıvıl bir meydan.Turistler,kuşları kovalayan çocuklar,banklara oturmuş olan biteni izleyen yaşlılar ve benim gibi Konak'ı keşfetmeye gelmiş nice insan.Ah tabi kuşlara yem satanları ve fotoğraf makineleryile fotoğraf çektirmek isteyenleri bekleyen satıcı.Onun haline çok üzülüyorum.Bu teknoloji çağın da böyle bir meslek edinmek...Herkesin elinin altında iyi kötü bir telefon,fotoğraf makinesi var şimdilerde...




Ve Konak Yalı Cami.Bu küçük camiyi zamanında Mehmet Paşa'nın kızı Ayşe Hanım 1754 yılında yaptırmış.






Ve hemen saat kulesinin arkasında Hasan Tahsin anıtı var.Bildiğiniz gibi Yunan işgali sırasında
düşmana ''İlk Kurşun''sıkan gazeteci olarak biliniyor.





Caminin hemen arkasında Hükümet İli Konağı bulunuyor ve Hasan Tahsin anıtının hemen yanında da fışkiyeler var :)




Burada alışveriş yapılacak en iyi yer elbette Kemeraltı.Sadece bu fotoğrafları çekebildim o kadar dar bir sokak binlerce insan bir ara da diye düşünün.Sokağın iki tarafında dükkanlar,çeşitli markaların olduğu mağazalar,kitapçılar,dönerciler,pazarlar ve ara sokaklar elbette.O sokağın resmini de çekmek çok istedim ama elimi telefonuma atacak pek imkanım olmadı kalabalıktan sadece bu turşucukları çekebildim çünkü şahsen turşu çok severim.Babamla bir karışık turşu aldık hemen :) (Bizim fantezimiz de bu ne yapcan?) :)








Gezip tozduktan ve alışverişimizi yaptıktan sonra (alışveriş dediği turşu,İşler kitapevinden soru bankası ve New Blance'dan lacivert-kırmızı spor ayakkabısı almak oluyor) babam çok yoruldu.(Yaşlı adam napcan böyle dediğimi duymasın tefe koyup çalar beni vallahi) :) Şaka maka gez gez bende çok yoruldum ve en iyi yemek seçeneği olarak görülen Başak Döner'den Döner-Ayran-Turşu üçlü kombinasyonu yaptık.Ve artık tabanlarımız ağrıdığı için geri döndük.Daha burada aklıma takılan gezilecek 3 yer var.Oraları da umarım bir gün gezme imkanı bulurum.

1-Etnoğrafya Müzesi
2-Oyuncak Müzesi
3-Konak Sahili





Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...