Herkese merhabalar efenim ...
Eylül ayının dizileri birer birer bitmeye başladı bile :) Onlardan biri de rakiplerine oranla yine bir tık arka planda kalsa da ilk başlarda Romantik-Komedi olarak başlayıp sonradan Drama bağlayan dizilerden biri olan Fantastic oldu.16 bölüm çok çabuk gelip geçti diyemicem maalesef çünkü bence dizi de çok fazla tıkanmalar ve aynı nokta üzerinde dönüp durmalar oldu bu yüzden Kore' deki reytingleri de diğer dizilere oranla maalesef düşük oldu.
Başrollerde benim en saygın oppalarımdan olan İtalyan çekik Joo Sang Wook olsa da dizi genel olarak kanser ve aşk üzerine kurulu olduğundan beni çok fazla sarmadı ama yine de sonuna kadar izlemeyi başardım.Bir senarist ile oyunculuğu yetersiz olsa da yakışıklılıktan yırtan bir oyuncunun aşkını anlatıyor.Adamın kanser hastası olan sevgilisine verdiği emek,sabır ve aşk bence görülmeye ve izlenmeye değer tek şeydi dizide ama dram dizilerini maalesef çok sevmiyorum hele de bu tarz dizileri ağlamak için fazla gencim :D
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
31 Ekim 2016 Pazartesi
30 Ekim 2016 Pazar
Maydanoz Time : Dizi - Drinking Solo
Herkese merhabalar efenim ...
Son zamanlarda oldukça meşgul olduğum için bloğa zaman ayıramıyordum maalesef.Hele de önümüzde ki 2 hafta tamamen iptal gibi bir şeyim malumunuz vizelerim var :/
Aynı zamanda Toplum Gönüllüleri kulübü için 3 Aralık Engelli haftası doğrultusunda bir tiyatro yazmakla ve hazırlamakla meşgul olacağım şu sıra iş üstüne iş hallerindeyim sizin anlayacağınız :)
Ama durum böyle olsa da her zaman Kore dizilerine ve kitaplara ayıracak vakti bulurum yoksa da yaratırım ben biliyorsunuz artık beni :D
2016 Kore dizileri son hızıyla devam ediyor.Tazecik biten ve bana yeni bir Oppa sunan Driking Solo dizisi rakipleri oldukça güçlü olduğu için maalesef birazcık arka planda kalan bir dizi oldu ama oldukça eğlenceli ve bizden bir diziydi.Hatta fazla bizden :D Çünkü atanamayan öğretmenlerin bir dershanede çalışmasını ve bizden pekte farklı olmayan Kore'nin eğitim sisteminin iç yüzünü v tabiki de eğitimcileri,öğretmenleri anlatıyordu.
Asıl konsept dizinin diğer bi adı olan Let's Drink olan adından belli olsa da (Hadi İçelim) aslında sadece belli bir unsur olarak kullanılmış ama yine en son finalde oraya bağlanmış,umarım Lets Eat dizisi gibi bu dizinin de 2.sezonu gelir çünkü çok saçma bir şekilde bitti bu güzel dizi böyle bir sonu haketmedi maalesef :(
Bu arada spoiler vermek gibi olmasın ama yeni Oppam 'ın dizide ki nickname 'i "Kaliteli Pislik" Hhahaha tam da ona uyan bir ad :D
Son zamanlarda oldukça meşgul olduğum için bloğa zaman ayıramıyordum maalesef.Hele de önümüzde ki 2 hafta tamamen iptal gibi bir şeyim malumunuz vizelerim var :/
Aynı zamanda Toplum Gönüllüleri kulübü için 3 Aralık Engelli haftası doğrultusunda bir tiyatro yazmakla ve hazırlamakla meşgul olacağım şu sıra iş üstüne iş hallerindeyim sizin anlayacağınız :)
Ama durum böyle olsa da her zaman Kore dizilerine ve kitaplara ayıracak vakti bulurum yoksa da yaratırım ben biliyorsunuz artık beni :D
2016 Kore dizileri son hızıyla devam ediyor.Tazecik biten ve bana yeni bir Oppa sunan Driking Solo dizisi rakipleri oldukça güçlü olduğu için maalesef birazcık arka planda kalan bir dizi oldu ama oldukça eğlenceli ve bizden bir diziydi.Hatta fazla bizden :D Çünkü atanamayan öğretmenlerin bir dershanede çalışmasını ve bizden pekte farklı olmayan Kore'nin eğitim sisteminin iç yüzünü v tabiki de eğitimcileri,öğretmenleri anlatıyordu.
Asıl konsept dizinin diğer bi adı olan Let's Drink olan adından belli olsa da (Hadi İçelim) aslında sadece belli bir unsur olarak kullanılmış ama yine en son finalde oraya bağlanmış,umarım Lets Eat dizisi gibi bu dizinin de 2.sezonu gelir çünkü çok saçma bir şekilde bitti bu güzel dizi böyle bir sonu haketmedi maalesef :(
Bu arada spoiler vermek gibi olmasın ama yeni Oppam 'ın dizide ki nickname 'i "Kaliteli Pislik" Hhahaha tam da ona uyan bir ad :D
26 Ekim 2016 Çarşamba
Maydanoz Time : Film - Maximum Ride
Herkese merhabalar efenim ...
Bugüne yine kaldığımız yerden bir film postu ile devam ediyoruz.
Yine bir zamanlar "Çok Satanlar" listesinde olan ve kendinden çokça bahsettiren Türkçe'si "Melek Deneyi" olan James Patterson'un eserinden beyaz perdeye uygulanmış ama sanırım kitabı kadar filmi maalesef rağbet görmemiş olacak ki ben beyaz perdeye aktarıldığını tesadüf eseri öğrendim.Zaten IMDB puanı da genel yorumları da oldukça vasat bir film olduğu yönde maalesef.
Konu açısından bence oldukça yaratıcı ve farklı bir konu olduğunu söyleyebilsem de keşke kitap olarak kalsaydı demekten kendimi alamadım maalesef.Çünkü hayatımda gördüğüm en berbat efektlere sahip Bilimkurgu filmi olmuş diyebilirim sanırım sorun yapımcılarda ve yönetmende.Onun dışında oyuncular oldukça iyiydi bence.Kitabı okumadığım için üzerine çok fazla yorum yapamıcam maalesef ama bence film olarak vasat kalmış :(
Kısaca konusuna gelicek olursak :
Yaşları 14 ile 16 yaşlarında 6 çocuk,laboratuar ortamında özel olarak yetiştirilmiş melezlerdir. Özel olarak üretilen çocuklar DNA'larına eklenen yüzde 2 kuş DNA'sı sayesinde uçabilme yeteneği kazanmışlardır. Bir gün bakıcıları Jeb'in yardımlarıyla okuldan kaçıp dağda yaşamaya başlarlar. Fakat en küçükleri Angel kaçırılır ve Maximum "Max" Ride'ın önderliğinde zorlu bir yolculuğa çıkarlar. Bu yolculuk sırasında kendi geçmişlerini de keşfetme şansı yakalayacaklardır.
Bugüne yine kaldığımız yerden bir film postu ile devam ediyoruz.
Yine bir zamanlar "Çok Satanlar" listesinde olan ve kendinden çokça bahsettiren Türkçe'si "Melek Deneyi" olan James Patterson'un eserinden beyaz perdeye uygulanmış ama sanırım kitabı kadar filmi maalesef rağbet görmemiş olacak ki ben beyaz perdeye aktarıldığını tesadüf eseri öğrendim.Zaten IMDB puanı da genel yorumları da oldukça vasat bir film olduğu yönde maalesef.
Konu açısından bence oldukça yaratıcı ve farklı bir konu olduğunu söyleyebilsem de keşke kitap olarak kalsaydı demekten kendimi alamadım maalesef.Çünkü hayatımda gördüğüm en berbat efektlere sahip Bilimkurgu filmi olmuş diyebilirim sanırım sorun yapımcılarda ve yönetmende.Onun dışında oyuncular oldukça iyiydi bence.Kitabı okumadığım için üzerine çok fazla yorum yapamıcam maalesef ama bence film olarak vasat kalmış :(
Kısaca konusuna gelicek olursak :
Yaşları 14 ile 16 yaşlarında 6 çocuk,laboratuar ortamında özel olarak yetiştirilmiş melezlerdir. Özel olarak üretilen çocuklar DNA'larına eklenen yüzde 2 kuş DNA'sı sayesinde uçabilme yeteneği kazanmışlardır. Bir gün bakıcıları Jeb'in yardımlarıyla okuldan kaçıp dağda yaşamaya başlarlar. Fakat en küçükleri Angel kaçırılır ve Maximum "Max" Ride'ın önderliğinde zorlu bir yolculuğa çıkarlar. Bu yolculuk sırasında kendi geçmişlerini de keşfetme şansı yakalayacaklardır.
25 Ekim 2016 Salı
Maydanoz Time : Film - Nerve
Herkese merhabalar efenim ....
Dünde dediğim gibi şu sıra film postları paylaşmayı düşünüyorum o yüzden kaldığımız yerden devam ediyorum.
Emma Roberts'ı ne kadar çok sevdiğimi bilmeyen kaldı mı artık bilemiyorum.Bence Emma'nın izlediğim en iyi filmiydi.Hem oyunculuğu hem de konusu bakımından.Genelde gençlik filmlerinde oynuyor ki bu tarz rollere de çok yakışıyor.James Franco'nun kardeşi Dave Franco ile de çok yakışmışlar.
Aslında daha çok bir bilimkurgu filmi gibi gözüksede teknolojinin kötülüklerinden bahseden ve aslında insanların bunları az çok yapmaya başladıklarını hissettiren bir film oldu benim için.
Nerve adında bir uygulama var ve insanlar size çılgın şeyler yapmanız karşılığında para veriyor ve bir nevi bir süreden sonra onların eseri hale geliyorsunuz.Ben şimdilerde buna benzer bir çok şey görüyorum maalesef. "Challange" dediğimiz şeylerde bu uygulamaya az çok benziyor aslında.Tabi daha az tehlikeli şeyler yapılıyor şimdilerde.
İzlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim nadir filmlerden biri oldu.
Oyun - Nerve filminin konusu, Lise son sınıf öğrencisi olan Vee Nerve isimli, doğruluk cesaret oyununun cesaret kısmının yer aldığı bir sanal gerçeklik oyununa katılır. Fakat bir süre sonra iş oyun olmaktan çıkar, çünkü hareketlerinin oyunun izleyenleri tarafından manipüle edildiğini fark edecektir.
Dünde dediğim gibi şu sıra film postları paylaşmayı düşünüyorum o yüzden kaldığımız yerden devam ediyorum.
Emma Roberts'ı ne kadar çok sevdiğimi bilmeyen kaldı mı artık bilemiyorum.Bence Emma'nın izlediğim en iyi filmiydi.Hem oyunculuğu hem de konusu bakımından.Genelde gençlik filmlerinde oynuyor ki bu tarz rollere de çok yakışıyor.James Franco'nun kardeşi Dave Franco ile de çok yakışmışlar.
Aslında daha çok bir bilimkurgu filmi gibi gözüksede teknolojinin kötülüklerinden bahseden ve aslında insanların bunları az çok yapmaya başladıklarını hissettiren bir film oldu benim için.
Nerve adında bir uygulama var ve insanlar size çılgın şeyler yapmanız karşılığında para veriyor ve bir nevi bir süreden sonra onların eseri hale geliyorsunuz.Ben şimdilerde buna benzer bir çok şey görüyorum maalesef. "Challange" dediğimiz şeylerde bu uygulamaya az çok benziyor aslında.Tabi daha az tehlikeli şeyler yapılıyor şimdilerde.
İzlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim nadir filmlerden biri oldu.
Oyun - Nerve filminin konusu, Lise son sınıf öğrencisi olan Vee Nerve isimli, doğruluk cesaret oyununun cesaret kısmının yer aldığı bir sanal gerçeklik oyununa katılır. Fakat bir süre sonra iş oyun olmaktan çıkar, çünkü hareketlerinin oyunun izleyenleri tarafından manipüle edildiğini fark edecektir.
24 Ekim 2016 Pazartesi
Maydanoz Time : Film - Little Sister
Herkese merhabalar efenim ...
Uzun bir aradan sonra üste üste film postları yükleyerek yine film komasına sokmayı düşünüyorum sizi.Her İzmir'e gittiğimde adet oldu artık bu nasıl olsa :)
Ayrıca uzun zamandır da film postu yapamadığımı da farkettim :( Oysa bir sürrü 2016 yılında çıkmış tazecik yeni yen filmler eklenmiş film sitelerine.
İlk olarak biraz farklı bir tarzda olan (benim sevdiğim gibi) pekte herkese hitap edeceğini düşünmediğim bir filmden bahsedicem.Başrollerde kadınların daha doğrusu genç kızların olduğu filmler her zaman benim için +1 önde demektir.Feminist bir yaklaşımım olduğunu düşünebilirsiniz ama bence ben kendimi başrolün yerini koymak ve onun yaşadıklarını sanki ben yaşıyormuşum gibi hissetmek istiyorum daha çok film izlerken.Tabi kitap okurkende aynı şey geçerli :D
Neyse efenim dediğim gibi herkese pek hitap etmeyecek tarzda "kara mizah" dediğimiz komedi aslında daha çok aile dramı diyebiliriz bu film için.Benim bakış açıma göre psikolojik yönü biraz daha ağırlıkta bu filmin.Kendisi rahibe olup ailesi binbir günah içinde olan bir genç kızın hikayesini izliyoruz.
Kısaca konusuna gelicek olursak :
Little Sister filminin konusu, Genç rahibe Colleen ailesinden kopup gittiği yer olan Asheville, Kuzey Karolina'ya çocukluğunu geçirdiği yere geri döner. Her şeyi eski bıraktığı gibi bulacaktır, odası bile son kullandığı günden farksız değildir.Bir küçük rahibe üzerinden kara mizah başarılı bir komedi filmi.
Uzun bir aradan sonra üste üste film postları yükleyerek yine film komasına sokmayı düşünüyorum sizi.Her İzmir'e gittiğimde adet oldu artık bu nasıl olsa :)
Ayrıca uzun zamandır da film postu yapamadığımı da farkettim :( Oysa bir sürrü 2016 yılında çıkmış tazecik yeni yen filmler eklenmiş film sitelerine.
İlk olarak biraz farklı bir tarzda olan (benim sevdiğim gibi) pekte herkese hitap edeceğini düşünmediğim bir filmden bahsedicem.Başrollerde kadınların daha doğrusu genç kızların olduğu filmler her zaman benim için +1 önde demektir.Feminist bir yaklaşımım olduğunu düşünebilirsiniz ama bence ben kendimi başrolün yerini koymak ve onun yaşadıklarını sanki ben yaşıyormuşum gibi hissetmek istiyorum daha çok film izlerken.Tabi kitap okurkende aynı şey geçerli :D
Neyse efenim dediğim gibi herkese pek hitap etmeyecek tarzda "kara mizah" dediğimiz komedi aslında daha çok aile dramı diyebiliriz bu film için.Benim bakış açıma göre psikolojik yönü biraz daha ağırlıkta bu filmin.Kendisi rahibe olup ailesi binbir günah içinde olan bir genç kızın hikayesini izliyoruz.
Kısaca konusuna gelicek olursak :
Little Sister filminin konusu, Genç rahibe Colleen ailesinden kopup gittiği yer olan Asheville, Kuzey Karolina'ya çocukluğunu geçirdiği yere geri döner. Her şeyi eski bıraktığı gibi bulacaktır, odası bile son kullandığı günden farksız değildir.Bir küçük rahibe üzerinden kara mizah başarılı bir komedi filmi.
22 Ekim 2016 Cumartesi
Maydanoz Time : Dizi - Moonlight Drawn By Clouds
Herkese merhabalar efenim ...
2016 yepyeni ve tazecik biten bir Kore dizisi ile devam ediyoruz Dizi gündemimize.Yine Kore'de de Türkiye'de de çok konuşulan ve beğenilen efsane bir dizi oldu.Bizlere de kattığı en büyük şey elbette Park Bo Gum Oppa oldu :D Yirim ben onu.Umarım daha bir çok dizide görürüz.Yaşı oldukça genç daha 23 benim tatlışım.
Dizi en son olarak Kore'nin RTürk'ün de 18 yaşında altında olan başroldeki kızın öpüşme sahnesi olduğu için uyarı aldı ki bu konuda oldukça haklıydıda.Başroldeki kızın yaşı maalesef oldukça küçük sanki Kore'de başka kız kalmamış gibi minnacık kızları bu tarz rollere koymalarını hatta KPOP' da da açık saçık yer almalarını hiç doğru bulmuyorum.
Genelde aile izniyle birlikte oluyor bu yasal bi sürece döndürülüyor ama daha 18 'ine bile gelmemiş reşit olmamış küçücük kızların bu şekilde ifşa edilmesi ne bileyim diziyi çok sevmiş olsamda destek olamıyorum maalesef.
Oynamasınlar dizilerde demiyorum,ağaç yaşken eğilir hesabı oyunculuk deneyimini de okullarda olduğu kadar setlerde de yaşamalı ama daha çok kendi tarzına ve yaşına uyacak rollerde olmalı belki yan rollerde ya da liseli rollerinde falan ...
Bunların dışında çok güzel akan bir dönem dizisiydi.Bana dönem dizilerini çok severek izleten bir dizi oldu diyebilirim.Sonu biraz yetersiz bitti bana göre ayrıca bu bir Webtoon'dan uyarlanmış,diziye çevrilirken ona senaryo anlamında sadık kaldılar mı bilemiyorum tabi ki zaten webtoon halininde Türkçe çevirisinde ki halini maalesef bulamadım :(
2016 yepyeni ve tazecik biten bir Kore dizisi ile devam ediyoruz Dizi gündemimize.Yine Kore'de de Türkiye'de de çok konuşulan ve beğenilen efsane bir dizi oldu.Bizlere de kattığı en büyük şey elbette Park Bo Gum Oppa oldu :D Yirim ben onu.Umarım daha bir çok dizide görürüz.Yaşı oldukça genç daha 23 benim tatlışım.
Dizi en son olarak Kore'nin RTürk'ün de 18 yaşında altında olan başroldeki kızın öpüşme sahnesi olduğu için uyarı aldı ki bu konuda oldukça haklıydıda.Başroldeki kızın yaşı maalesef oldukça küçük sanki Kore'de başka kız kalmamış gibi minnacık kızları bu tarz rollere koymalarını hatta KPOP' da da açık saçık yer almalarını hiç doğru bulmuyorum.
Genelde aile izniyle birlikte oluyor bu yasal bi sürece döndürülüyor ama daha 18 'ine bile gelmemiş reşit olmamış küçücük kızların bu şekilde ifşa edilmesi ne bileyim diziyi çok sevmiş olsamda destek olamıyorum maalesef.
Oynamasınlar dizilerde demiyorum,ağaç yaşken eğilir hesabı oyunculuk deneyimini de okullarda olduğu kadar setlerde de yaşamalı ama daha çok kendi tarzına ve yaşına uyacak rollerde olmalı belki yan rollerde ya da liseli rollerinde falan ...
Bunların dışında çok güzel akan bir dönem dizisiydi.Bana dönem dizilerini çok severek izleten bir dizi oldu diyebilirim.Sonu biraz yetersiz bitti bana göre ayrıca bu bir Webtoon'dan uyarlanmış,diziye çevrilirken ona senaryo anlamında sadık kaldılar mı bilemiyorum tabi ki zaten webtoon halininde Türkçe çevirisinde ki halini maalesef bulamadım :(
21 Ekim 2016 Cuma
Maydanoz Time : Film - Suicide Squad
Herkese merhabalar efenim ...
Ben bir halt yemişim bin kere takipçilerimden özür diliyorum :(
İntihar Timi filmini daha çıktığı ilk zamanlarda izlemiştim ama postunu yazmayı unutmuştum :( Daha geçenlerde aklıma geldi biran önce yazmalıyım daha fazla geç olmadan dedim bu gecikme için tekrardan özür diliyorum.Aslında çıkmasını uzun zamandır beklediğim yapımlardandı.Çünkü ben Batman'nin tam tersine Joker ve Harley hayranı biriyim :D
Evet ! Batman 'e hala ısınamadım bana hala gudubet tipli geliyor :D
Neyse efenim nihayet "Gerçek Kötüler" teması ile paralel dünyadaki tüm kötüleri bir araya toplayan kendine ait bir filmi oldu.Aslına bakarsanız kötüler toplanıp iyi bir şey yaptırtılıyor.Onlardan daha kötü bir güç olan cadıya karşı savaşmaları yoksa bedelini canlarıyla ödeneceği söyleniyor.Joker hariç hepsi hapishanede elbette :D
Bu arada Joker'i çok sevmeme rağmen Jared Leto nedir Allaha sen hiç olmuş mu yani? Hayatımda gördüğüm en kötü joker karakteri olmuş bence ben hiç iyi bulmadım.Ama hayatımda gördüğüm en iyi Harley karakterini de bence Margot Robbie canlandırmış.Ve kesinlikle film Harley karakteri üzerinden yürütülmüş.Zaten Harley'e bakmaktan başka birine bakmak pekte mümkün değildi filmde.Margot Robbie kadınsa biz neyiz yahu ?
Ben bir halt yemişim bin kere takipçilerimden özür diliyorum :(
İntihar Timi filmini daha çıktığı ilk zamanlarda izlemiştim ama postunu yazmayı unutmuştum :( Daha geçenlerde aklıma geldi biran önce yazmalıyım daha fazla geç olmadan dedim bu gecikme için tekrardan özür diliyorum.Aslında çıkmasını uzun zamandır beklediğim yapımlardandı.Çünkü ben Batman'nin tam tersine Joker ve Harley hayranı biriyim :D
Evet ! Batman 'e hala ısınamadım bana hala gudubet tipli geliyor :D
Neyse efenim nihayet "Gerçek Kötüler" teması ile paralel dünyadaki tüm kötüleri bir araya toplayan kendine ait bir filmi oldu.Aslına bakarsanız kötüler toplanıp iyi bir şey yaptırtılıyor.Onlardan daha kötü bir güç olan cadıya karşı savaşmaları yoksa bedelini canlarıyla ödeneceği söyleniyor.Joker hariç hepsi hapishanede elbette :D
Bu arada Joker'i çok sevmeme rağmen Jared Leto nedir Allaha sen hiç olmuş mu yani? Hayatımda gördüğüm en kötü joker karakteri olmuş bence ben hiç iyi bulmadım.Ama hayatımda gördüğüm en iyi Harley karakterini de bence Margot Robbie canlandırmış.Ve kesinlikle film Harley karakteri üzerinden yürütülmüş.Zaten Harley'e bakmaktan başka birine bakmak pekte mümkün değildi filmde.Margot Robbie kadınsa biz neyiz yahu ?
19 Ekim 2016 Çarşamba
Maydanoz Time : Kitap - Pi A.Azra Kohen
Herkese merhabalar efenim ...
Yazın Çi'yi okumuştum ve postunu girmiştim diye hatırlıyorum.Sıra gelmişti Pi'ye .Böylece bir kitap serisinin daha sonuna gelmiş oldum.Lakin kitap 700 sayfa kadar ve resmen oku oku bitmiyor.3 haftaya yakın bir sürede anca okuyup,bitirmeyi başardım.Kohen'nin söyleyecek ne de çok şeyi varmış keşke seriyi 300 sayfa 400 sayfa şeklinde 2 ayrı kitapta toplasaydı da okuyucuya bu kadar eziyet etmeseydi.Zaten akan bir kitap ama bu şekilde yığılma olunca bence çok zorlama oluyor.
Neyse efenim kitabı ilk olarak gömmeye başayarak anlatmaya başladım ama aslında tam tersine.Tam da istediğim tarzda bi final yaparak içimin yağlarını eriten bir kitap oldu açıkçası.Benim görüşlerim Kohen ile biraz zıt herhalde Kohen bence milleti mutlu edecek bir son yapacak derken cidden kendinden beklenen belki de bir çok insan tarafından beğenilmeyecek ama akıllıca olacak bir son yapmış.
Bundan sonrası SPOİLER :
Can Manay hakettiğe yere geri döndü bence sonunda :D Duru salağını kitabın en başından beri sevmemiştim maalesef.Ay Allah'ın gıcığı herkes onun olsun herkes ona aşık olsun en mükemmel o olsun.Bir de bunu her kitapta yazar çaktırmadan öyle bi yazmış ki başta Duru'ya aşık oluyorsunuz siz de Can Manay gibi hani böyle çaktırmadan sinsilik yapan ama dış görünüşünde masum ayağına yatan tipler olur ya heh öyle bi kız bence tamda Duru.Ama bu kitapta ne halt olduğunu sonunda Can Manay'da anladı şükür.Bu kitapta en sevdiğim karakter yine elbette Bilge idi.Diğer kitaplarda da Can ile aralarında illa ki bir şey olacağı izleri vardı bence okuyucu bunu hissediyordu ne zaman ne zaman derken son kitapta Bilge gibi akıllı bir kızda Can'nın büyülü tuzağına düştü ona çok üzüldüm maalesef.Bir de üstüne gidip evlendi yarabbim ! Can'ın Eti ile geçmişi de beni çok şaşırttı açıkçası.İlla ki aralarında bir şeyler olduğunu seziyordum ama bu kadarını da beklemiyordum.Can Manay sen nasıl bir adamsın ya deyip durdum bu kitaptada sürekli ben böle ruh hastası bi tip görmedim.
Bunların dışında kitabın yine alttan alttan verdiği , yazarın hikayeye ustalıkla yedirdiği felsefe,dini,siyasi sorgular muhteşemdi altı çizilecek çok fazla şey vardı bana kalsa kitap altı çizilmekten parça pinçik olurdu da kitap benim değildi :D
Yazın Çi'yi okumuştum ve postunu girmiştim diye hatırlıyorum.Sıra gelmişti Pi'ye .Böylece bir kitap serisinin daha sonuna gelmiş oldum.Lakin kitap 700 sayfa kadar ve resmen oku oku bitmiyor.3 haftaya yakın bir sürede anca okuyup,bitirmeyi başardım.Kohen'nin söyleyecek ne de çok şeyi varmış keşke seriyi 300 sayfa 400 sayfa şeklinde 2 ayrı kitapta toplasaydı da okuyucuya bu kadar eziyet etmeseydi.Zaten akan bir kitap ama bu şekilde yığılma olunca bence çok zorlama oluyor.
Neyse efenim kitabı ilk olarak gömmeye başayarak anlatmaya başladım ama aslında tam tersine.Tam da istediğim tarzda bi final yaparak içimin yağlarını eriten bir kitap oldu açıkçası.Benim görüşlerim Kohen ile biraz zıt herhalde Kohen bence milleti mutlu edecek bir son yapacak derken cidden kendinden beklenen belki de bir çok insan tarafından beğenilmeyecek ama akıllıca olacak bir son yapmış.
Bundan sonrası SPOİLER :
Can Manay hakettiğe yere geri döndü bence sonunda :D Duru salağını kitabın en başından beri sevmemiştim maalesef.Ay Allah'ın gıcığı herkes onun olsun herkes ona aşık olsun en mükemmel o olsun.Bir de bunu her kitapta yazar çaktırmadan öyle bi yazmış ki başta Duru'ya aşık oluyorsunuz siz de Can Manay gibi hani böyle çaktırmadan sinsilik yapan ama dış görünüşünde masum ayağına yatan tipler olur ya heh öyle bi kız bence tamda Duru.Ama bu kitapta ne halt olduğunu sonunda Can Manay'da anladı şükür.Bu kitapta en sevdiğim karakter yine elbette Bilge idi.Diğer kitaplarda da Can ile aralarında illa ki bir şey olacağı izleri vardı bence okuyucu bunu hissediyordu ne zaman ne zaman derken son kitapta Bilge gibi akıllı bir kızda Can'nın büyülü tuzağına düştü ona çok üzüldüm maalesef.Bir de üstüne gidip evlendi yarabbim ! Can'ın Eti ile geçmişi de beni çok şaşırttı açıkçası.İlla ki aralarında bir şeyler olduğunu seziyordum ama bu kadarını da beklemiyordum.Can Manay sen nasıl bir adamsın ya deyip durdum bu kitaptada sürekli ben böle ruh hastası bi tip görmedim.
Bunların dışında kitabın yine alttan alttan verdiği , yazarın hikayeye ustalıkla yedirdiği felsefe,dini,siyasi sorgular muhteşemdi altı çizilecek çok fazla şey vardı bana kalsa kitap altı çizilmekten parça pinçik olurdu da kitap benim değildi :D
17 Ekim 2016 Pazartesi
Maydanoz Time : Film - Inferno
Herkese uzun bir süreden sonra tekrardan merhabalar efenim :)
Aslında öyle çok uzun bir süre olmadı en son yazalı ama yine de her gün post ekleyen biri olarak blogtan ayrı kalalı bana sanki çookkk uzun bir süre olmuş gibi geliyor :)
Öncelikle şu an İzmir' deyim ve 10 gün kadar burada olucam.5 günümü evde hastalıktan kırılarak geçiricem 5 günümü de Pi Gençlik Derneğinin zirve toplantısında.
Evet yine bir Buse geleneğini bozmadım ve sonbahara geçiş mevsiminde hasta olup ilk fırsatta dersi,okulu sallayıp İzmir'e baba ocağına , ana kucağına döndüm.
Dün kendimi biraz daha iyi hissetmeye başladım bu yüzden kardeşimle sinema planlarımızı gerçekleştirmek istedik.Uzun zamandır gitmiyorduk.Ayrıca bende Bayan Peregnine'nin Tuhaf Çocukları filmini görmek çok istiyordum.Film çıkacak diye kitabı alıp okumamıştım.Filmi de izlemek nasip olmadı çünkü biz gittiğimizde vizyonan kaldırılmıştı :( Onun yerine kardeşimin de aslında benim de çok severek takip ettiğimiz ve merak ettiğimiz bir film olan Dan Brown'un Cehennem kitabından uyarlanmış Inferno filmine gittik ve çokta beğendik.
Filmle ilgili diyebileceğim ilk şey Tom Hanks çok yaşlanmış :( Felicity Jones yakından ne kadar da çok Kristen Stewart'a benziyor !
Filmle ilgili ilk dikkatimi çeken şeylerin magazinsel olması ne kadar da güzel değil mi :D
Neyse efenim asıl konuya gelicek olursak filmin İstanbul sahneleri ve elbette İtalya sahneleri efsaneydi.Cidden görseli çok doyurcu ve çok tempolu bi aksiyon filmiydi.Kitabını okumasam çok daha fazla heyecanlanabilirdim elbette ama neler olacağını gayet iyi bildiğimden herkesi şaşırtan sahneler beni şaşırtmadı elbette :D Bu tarz aksiyon filmlerini sinemada izlemek daha iyi oluyor.
Size ablanızdan son bir tavsiye sinemaya durağan bir filmi izlemek için gitmeyin onu internetten de izlersiniz ama bu tarz aksiyon filmlerini ya da fantastik filmleri mutlaka sinemada izleyin çünkü o şekilde asıl tadı çıkıyor :)
Aslında öyle çok uzun bir süre olmadı en son yazalı ama yine de her gün post ekleyen biri olarak blogtan ayrı kalalı bana sanki çookkk uzun bir süre olmuş gibi geliyor :)
Öncelikle şu an İzmir' deyim ve 10 gün kadar burada olucam.5 günümü evde hastalıktan kırılarak geçiricem 5 günümü de Pi Gençlik Derneğinin zirve toplantısında.
Evet yine bir Buse geleneğini bozmadım ve sonbahara geçiş mevsiminde hasta olup ilk fırsatta dersi,okulu sallayıp İzmir'e baba ocağına , ana kucağına döndüm.
Dün kendimi biraz daha iyi hissetmeye başladım bu yüzden kardeşimle sinema planlarımızı gerçekleştirmek istedik.Uzun zamandır gitmiyorduk.Ayrıca bende Bayan Peregnine'nin Tuhaf Çocukları filmini görmek çok istiyordum.Film çıkacak diye kitabı alıp okumamıştım.Filmi de izlemek nasip olmadı çünkü biz gittiğimizde vizyonan kaldırılmıştı :( Onun yerine kardeşimin de aslında benim de çok severek takip ettiğimiz ve merak ettiğimiz bir film olan Dan Brown'un Cehennem kitabından uyarlanmış Inferno filmine gittik ve çokta beğendik.
Filmle ilgili diyebileceğim ilk şey Tom Hanks çok yaşlanmış :( Felicity Jones yakından ne kadar da çok Kristen Stewart'a benziyor !
Filmle ilgili ilk dikkatimi çeken şeylerin magazinsel olması ne kadar da güzel değil mi :D
Neyse efenim asıl konuya gelicek olursak filmin İstanbul sahneleri ve elbette İtalya sahneleri efsaneydi.Cidden görseli çok doyurcu ve çok tempolu bi aksiyon filmiydi.Kitabını okumasam çok daha fazla heyecanlanabilirdim elbette ama neler olacağını gayet iyi bildiğimden herkesi şaşırtan sahneler beni şaşırtmadı elbette :D Bu tarz aksiyon filmlerini sinemada izlemek daha iyi oluyor.
Size ablanızdan son bir tavsiye sinemaya durağan bir filmi izlemek için gitmeyin onu internetten de izlersiniz ama bu tarz aksiyon filmlerini ya da fantastik filmleri mutlaka sinemada izleyin çünkü o şekilde asıl tadı çıkıyor :)
7 Ekim 2016 Cuma
Maydanoz Time : Dizi - Cubic
Herkese merhabalar efenim ...
İzmir'den beri izlediğim aslında oldukça akıcı bir dizi olmasına rağmen araya daha çok merak ettiğim Kore dizilerini soktuğum için yarım kalan Tayland dizimi nihayet bitirdim.
Kore dizileri kadar olmasa da Tayland ve Tayvan dizilerinden bazılarını çok severek izliyorum ve takip ediyorum.Şu sıra başroldeki kızın 2 dizisini birden izliyordum.İlk defa kıza göre birden çok dizi izlemeye başladım benim için ilk olmuş oldu :D Aslında kızı çok beğendiğim değil öyle denk geldi diyebiliriz bu dizinin nedense çok klişe bir konusu olmasına rağmen çok beğenip izlemeye başladım.Aslında genel konu aksiyon ve romantik sahneler oldukça az ama oldukça tatlı sahneler diyebilirim.Dizinin tek kötü tarafı Türk dizileri gibi 2 saate yakın olması o yüzden bol bol atlayarak izledim ne yalan söyliyim :D
İzmir'den beri izlediğim aslında oldukça akıcı bir dizi olmasına rağmen araya daha çok merak ettiğim Kore dizilerini soktuğum için yarım kalan Tayland dizimi nihayet bitirdim.
Kore dizileri kadar olmasa da Tayland ve Tayvan dizilerinden bazılarını çok severek izliyorum ve takip ediyorum.Şu sıra başroldeki kızın 2 dizisini birden izliyordum.İlk defa kıza göre birden çok dizi izlemeye başladım benim için ilk olmuş oldu :D Aslında kızı çok beğendiğim değil öyle denk geldi diyebiliriz bu dizinin nedense çok klişe bir konusu olmasına rağmen çok beğenip izlemeye başladım.Aslında genel konu aksiyon ve romantik sahneler oldukça az ama oldukça tatlı sahneler diyebilirim.Dizinin tek kötü tarafı Türk dizileri gibi 2 saate yakın olması o yüzden bol bol atlayarak izledim ne yalan söyliyim :D
6 Ekim 2016 Perşembe
Maydanoz Time : Dizi - Blood
Herkese merhabalar efenim ...
4 günlük şans tatiline çıkmış bulunmaktayım.O nasıl oluyor diye sorarsanız derslere girecek olan hocamızın işi olduğu için tüm dersler iptal oldu aslında 1 hafta sonra gitmeyecek olsam İzmir'e basar giderdim ama bu dernek işleri nedeniyle 15-23 Ekim arası zaten İzmir'de olacağım için gidemiyorum maalesef.
Neyse efenim bu güzide günlerimi elbette ders çalışarak değerlendirecek değilim :D
Bol bol dizi,bol bol kitap elbette :D Kore dizilerine kaldığım yerden devam elbette.Hatta yazın bi ara yeni dizilere doyamayıp arşivden izlemediğim dizi ayıklamaya başlamıştım.Ayrıca yeni oppa listemde güncellendi elbette.Cinderella and Four Knights 'tan tanıdığımız bir oppanın Blood diye vampirli bir dizisini buldum.Ergenliğim vampir temasıyla geçince haliylen hala bi seviyorum bu temayı ne kadar bıktırmış olsa da beni artıkın :D
Ve karşıma daha yeni nemrutluğundan kurtuldum diye sevinirken BOF tan ve Angel Eyes'tan sevemediğim kız karşıma çıktı.Hatta asıl bombaysa meğersem bu ikisi bu dizide tanışıp aşık olmuşlar hatta evlenmişler bilem :( Gitti Oppam :( Ühüüü hem de bu soğuknevaleye ühüü :(
Neyse efenim dizi tam anlamıyla vasat bence.Konusu bi kere çok yavan kalmış keza oyuncularda öyle.Bir vampirin doktor olması mı daha saçma yoksa romantik-komedi zannettiğim dizinin aksiyon-dram çıkması mı daha saçma bilemiyorum.Kısaca yazdan beri bitirmekte direndiğim diziyi bu zamana kadar getirdim ve nihayet finalini de gördüm bu diziye 20 bölüm çok fazla arkadaş 16 da bitmeliydi hatta 10 bölüm bile yetermiş mini dizi olaydı iyiydi :D
4 günlük şans tatiline çıkmış bulunmaktayım.O nasıl oluyor diye sorarsanız derslere girecek olan hocamızın işi olduğu için tüm dersler iptal oldu aslında 1 hafta sonra gitmeyecek olsam İzmir'e basar giderdim ama bu dernek işleri nedeniyle 15-23 Ekim arası zaten İzmir'de olacağım için gidemiyorum maalesef.
Neyse efenim bu güzide günlerimi elbette ders çalışarak değerlendirecek değilim :D
Bol bol dizi,bol bol kitap elbette :D Kore dizilerine kaldığım yerden devam elbette.Hatta yazın bi ara yeni dizilere doyamayıp arşivden izlemediğim dizi ayıklamaya başlamıştım.Ayrıca yeni oppa listemde güncellendi elbette.Cinderella and Four Knights 'tan tanıdığımız bir oppanın Blood diye vampirli bir dizisini buldum.Ergenliğim vampir temasıyla geçince haliylen hala bi seviyorum bu temayı ne kadar bıktırmış olsa da beni artıkın :D
Ve karşıma daha yeni nemrutluğundan kurtuldum diye sevinirken BOF tan ve Angel Eyes'tan sevemediğim kız karşıma çıktı.Hatta asıl bombaysa meğersem bu ikisi bu dizide tanışıp aşık olmuşlar hatta evlenmişler bilem :( Gitti Oppam :( Ühüüü hem de bu soğuknevaleye ühüü :(
Neyse efenim dizi tam anlamıyla vasat bence.Konusu bi kere çok yavan kalmış keza oyuncularda öyle.Bir vampirin doktor olması mı daha saçma yoksa romantik-komedi zannettiğim dizinin aksiyon-dram çıkması mı daha saçma bilemiyorum.Kısaca yazdan beri bitirmekte direndiğim diziyi bu zamana kadar getirdim ve nihayet finalini de gördüm bu diziye 20 bölüm çok fazla arkadaş 16 da bitmeliydi hatta 10 bölüm bile yetermiş mini dizi olaydı iyiydi :D
4 Ekim 2016 Salı
Maydanoz Time : Kitap - Kore'deki Çatı Katımdan Sesleniyorum D.Duygu Demir
Herkese merhabalar efenim ...
Gelelim bugün dananın kuyruğunun koptuğu yere :D Evet nihayet çıktığından beri deliler gibi alıp okumayı istediğim kitaba nihayet kavuştum ve resmen 2 saat gibi bir sürede bir solukta okuyup bitirdim :D Resmen harbien nefes almadan okudum :D
Ama resmen hayal kırıklığına uğradım diyebilirim.Hee kitap gerçekten mühişti ona diyecek lafım yok beni hayal kırıklıkğına uğratan kısımsa aklımda kitap hakkında bambaşka senaryolar yazmam.Mesela ben olaylar Kore'de geçiyor sanıyordum meğersem Ankara'da geçiyormuş.Gerçi o kısma da gelecek yazar sonuçta gerçek hayat hikayesini anlatıyor.Tabi ki kitabın devamı olacakmış eh Kore'de geçen bölümler o kitaba kaldı haliylen.
Koreli bir adamın Türkiye'ye değişim öğrencisi olarak gelip bir Türk kızı ile aşk yaşamasını anlatıyor.Aslına bakarsanız olaylar kızın gözünden anlatılıyor o yüzden ters bi cümle kurdum :D Türk bir kızın Koreli bir erkeğe aşık olmasını anlatıyor desem daha doğru olurdu :D Ben yine olaya fazla empatik yaklaşıp çift taraflı bakmaya başladım :D
Kitabın üslubu oldukça samimi resmen bir arkadaşım bana aşk hikayesini anlatıyormuş gibi hissettim bu tür üsluplar elbette edebi bir dil değil ama nedense bayılıyorum bana çok temiz ve akıcı geliyor. "Edebiyatımızı böyle bir tarz kirletiyor." deselerde bazı camiyalar sonuçta edebiyatta Natüralizm denende bir akım var :D Edebiyat öyle bir şey ki bazen bir adamın tuvaletini yapışını bile sanatsal bir şekilde anlatman gerekir öyle bi şey yani anlayın işte siz :D
Ayrıca Kore hakkında tabi ki yine bir çok bilgi vardı ama diziler sağolsun ben hepsini biliyordum (100 e yakın dizi izledim boru mu ?!) o yüzden yeni ve farklı bir şey öğrenemedim maalesef.Ama Ankara'da Kore Kültür Şenlikleri ve kültür binası tarzından şeyler varmış en yakın zamanda Ankara'ya taşınıyorum :D Madem Kore'ye taşınamıyorum o zaman en yakın yerden başlarım bende :D
Ahh Kore erkekleri ahh :D En soğuğu bile çok romantik :D Türk erkekleri gözümden iyice düşmeye başladı resmen :D (Sevgilisi yok diye oraya buraya sallıyor şu an blog sahibesi oysa yine sonunda Türk erkeklerine kalacak haberi yok.)
Kore dizi klişelerini demek ki bir çok Kore erkeği gerçek hayatta da yapıyor Allah'ım çok tatlı :D
Neyse efenim böyle bir kitap işte umarım ikinci kitapta Kore hakkında daha çok şey öğreniriz.
Gelelim bugün dananın kuyruğunun koptuğu yere :D Evet nihayet çıktığından beri deliler gibi alıp okumayı istediğim kitaba nihayet kavuştum ve resmen 2 saat gibi bir sürede bir solukta okuyup bitirdim :D Resmen harbien nefes almadan okudum :D
Ama resmen hayal kırıklığına uğradım diyebilirim.Hee kitap gerçekten mühişti ona diyecek lafım yok beni hayal kırıklıkğına uğratan kısımsa aklımda kitap hakkında bambaşka senaryolar yazmam.Mesela ben olaylar Kore'de geçiyor sanıyordum meğersem Ankara'da geçiyormuş.Gerçi o kısma da gelecek yazar sonuçta gerçek hayat hikayesini anlatıyor.Tabi ki kitabın devamı olacakmış eh Kore'de geçen bölümler o kitaba kaldı haliylen.
Koreli bir adamın Türkiye'ye değişim öğrencisi olarak gelip bir Türk kızı ile aşk yaşamasını anlatıyor.Aslına bakarsanız olaylar kızın gözünden anlatılıyor o yüzden ters bi cümle kurdum :D Türk bir kızın Koreli bir erkeğe aşık olmasını anlatıyor desem daha doğru olurdu :D Ben yine olaya fazla empatik yaklaşıp çift taraflı bakmaya başladım :D
Kitabın üslubu oldukça samimi resmen bir arkadaşım bana aşk hikayesini anlatıyormuş gibi hissettim bu tür üsluplar elbette edebi bir dil değil ama nedense bayılıyorum bana çok temiz ve akıcı geliyor. "Edebiyatımızı böyle bir tarz kirletiyor." deselerde bazı camiyalar sonuçta edebiyatta Natüralizm denende bir akım var :D Edebiyat öyle bir şey ki bazen bir adamın tuvaletini yapışını bile sanatsal bir şekilde anlatman gerekir öyle bi şey yani anlayın işte siz :D
Ayrıca Kore hakkında tabi ki yine bir çok bilgi vardı ama diziler sağolsun ben hepsini biliyordum (100 e yakın dizi izledim boru mu ?!) o yüzden yeni ve farklı bir şey öğrenemedim maalesef.Ama Ankara'da Kore Kültür Şenlikleri ve kültür binası tarzından şeyler varmış en yakın zamanda Ankara'ya taşınıyorum :D Madem Kore'ye taşınamıyorum o zaman en yakın yerden başlarım bende :D
Ahh Kore erkekleri ahh :D En soğuğu bile çok romantik :D Türk erkekleri gözümden iyice düşmeye başladı resmen :D (Sevgilisi yok diye oraya buraya sallıyor şu an blog sahibesi oysa yine sonunda Türk erkeklerine kalacak haberi yok.)
Kore dizi klişelerini demek ki bir çok Kore erkeği gerçek hayatta da yapıyor Allah'ım çok tatlı :D
Neyse efenim böyle bir kitap işte umarım ikinci kitapta Kore hakkında daha çok şey öğreniriz.
3 Ekim 2016 Pazartesi
Kore Dizi - Cinderella And Four Knights
Herkese merhabalar efenim ...
İzlediğim Kore dizileri birbir bitmeye başladı onlardan biri de 16 bölüm süren ve Kore'de ülkemizde de çok beğenilen Cinderella And Four Knights oldu.Aslında bence biraz daha uzatılabilir ve konu biraz daha toparlanabilirdi gibime geldi benim ama neyse bir dizi daha burada bitti.
Diziyi şöyle açıklamak gerekirse , sağa dönüyorsan yakışıklı,sola dönüyorsun yakışıklı,önünü dönüyorsun yakışıklı arkanı dönüyorsun yakışıklı :D
Evet bence konuyu çok güzel özetledim ben o kızın yerinde olsam kafayı yerim hiç bir seçim yapamazdım herhalde :D Gerçi kızın öyle seçim yapma gibi bir durumuda yok ama 4 tane yakışıklı erkek ve 1 kız aynı evin içinde vahşeti siz düşünün artık.Bu arada kızı nedense hiç sevmiyorum ya zaten çokta ünlü bir sima değil ama böle tarzı falan ne bileyim bana çok ezik geliyor bu tip kızları sevemiyorum.Ben yüzsüz kız seviyorum herhalde :D
Bu arada dizi ilk başlarında Boys Over Flowers dizisine çok benzetildi hem konu olarak hem 4 kişi kuzen olmaları açısından ama bence kişi sayıları dışında pek bi benzerlik yoktu çünkü BOF'ta hiç bi zaman 2 erkek dışındaki diğer erkekler başroldeki kıza yürümedi burda hepsi 1 kıza yürüdüler mahşallah :D
Böyle bi durum olduğu için hangi erkek başrolde onu tam olarak sonlarına kadar anlayamadım ama içlerinden en az beğendiğimin başrolde olması beni üzdü maalesef.Eee 1 kızı 4 kişi beğenir 1 kişi alır sonuçta !
Eun Ha-Won ölen annesinin isteğini gerçekleştirmek ve öğretmen olmak istemektedir. Birlikte yaşadığı üvey annesi ve üvey kız kardeşi tarafından kötü muamele gören Eun Ha-Won bir gün rastlantı eseri tanıştığı Gök Grup'un başkanından bir teklif alır. Ha Won “Gökevi” adlı bir köşkte yaşayacak ve çalışacak, bunun karşılığında yüklü bir miktar maaş alacaktır. Üniversiteye gitmek için para biriktiren Ha Won bu teklifi kabul eder. Gökevi köşküne taşınır ve köşkte kalan üç kuzen Kadın Avcısı Kang Hyun-Min, Asi Kang Seo-Woo, Yıldız Kang Ji-Woon ve korumaları Lee Yoon-Sung’la yaşamaya başlar.
İzlediğim Kore dizileri birbir bitmeye başladı onlardan biri de 16 bölüm süren ve Kore'de ülkemizde de çok beğenilen Cinderella And Four Knights oldu.Aslında bence biraz daha uzatılabilir ve konu biraz daha toparlanabilirdi gibime geldi benim ama neyse bir dizi daha burada bitti.
Diziyi şöyle açıklamak gerekirse , sağa dönüyorsan yakışıklı,sola dönüyorsun yakışıklı,önünü dönüyorsun yakışıklı arkanı dönüyorsun yakışıklı :D
Evet bence konuyu çok güzel özetledim ben o kızın yerinde olsam kafayı yerim hiç bir seçim yapamazdım herhalde :D Gerçi kızın öyle seçim yapma gibi bir durumuda yok ama 4 tane yakışıklı erkek ve 1 kız aynı evin içinde vahşeti siz düşünün artık.Bu arada kızı nedense hiç sevmiyorum ya zaten çokta ünlü bir sima değil ama böle tarzı falan ne bileyim bana çok ezik geliyor bu tip kızları sevemiyorum.Ben yüzsüz kız seviyorum herhalde :D
Bu arada dizi ilk başlarında Boys Over Flowers dizisine çok benzetildi hem konu olarak hem 4 kişi kuzen olmaları açısından ama bence kişi sayıları dışında pek bi benzerlik yoktu çünkü BOF'ta hiç bi zaman 2 erkek dışındaki diğer erkekler başroldeki kıza yürümedi burda hepsi 1 kıza yürüdüler mahşallah :D
Böyle bi durum olduğu için hangi erkek başrolde onu tam olarak sonlarına kadar anlayamadım ama içlerinden en az beğendiğimin başrolde olması beni üzdü maalesef.Eee 1 kızı 4 kişi beğenir 1 kişi alır sonuçta !
Eun Ha-Won ölen annesinin isteğini gerçekleştirmek ve öğretmen olmak istemektedir. Birlikte yaşadığı üvey annesi ve üvey kız kardeşi tarafından kötü muamele gören Eun Ha-Won bir gün rastlantı eseri tanıştığı Gök Grup'un başkanından bir teklif alır. Ha Won “Gökevi” adlı bir köşkte yaşayacak ve çalışacak, bunun karşılığında yüklü bir miktar maaş alacaktır. Üniversiteye gitmek için para biriktiren Ha Won bu teklifi kabul eder. Gökevi köşküne taşınır ve köşkte kalan üç kuzen Kadın Avcısı Kang Hyun-Min, Asi Kang Seo-Woo, Yıldız Kang Ji-Woon ve korumaları Lee Yoon-Sung’la yaşamaya başlar.
2 Ekim 2016 Pazar
Maydanoz Time : Kitap - Kardeşimin Mezarı Robert Dugoni
Herkese güneşli bir pazar gününden merhabalar efenim ...
Şu sıra yine oldukça yoğun bir dönemimde olduğum için çok fazla zaman ayıramadım buraya.Ama dizilere ve kitaplara kaldığım yerden tam gaz devam o konu bende siz hiç merak etmeyin :)
Hatta o kadar çok oldu ki üst üste birikti yazamayınca tabi.
İlk olarak kitap postu ile giriş yapmak istedim.Bloglarda çok reklamını ve yorumlarını gördüğüm bir kitaptı Kardeşimin Mezarı.Çok fazla da konuşuldu hatta ödül almış bir kitap.Ama maalesef ben o kadar çok beğenemedim.İlk olarak konusu oldukça güzel.Hele ki bende bir ablayım ve bir kız kardeşe sahibim.Kız kardeşim bir cinayete kurban gitseydi eminim ki bende hayatımı onun katilini bulmaya adardım Allah korusun o benim hem kız kardeşim hem de en yakın arkadaşım :) Ayy minnoşumu özledim bak şimdi 2 hafta sonra İzmir'e gidiyorum 1 hafta kendime hem kafa tatili verdim hem de Pi Gençlik Derneğinin zirve toplantısı olucak ona katılmak durumundayım.
Neyse efenim yine konudan saptım.Kitaba geri dönecek olursak , ilk 200 sayfa giriş yapılıyor hiç bir aksiyon yok maalesef bu yüzden bu kısımlar çok fazla sıkıcıydı tam 300. sayfadan sonra olaylar açılmaya ve açıklanmaya başlayınca tansiyonda heyecandan arttı derken kitap bitti zaten :D
Kısaca konusuna gelecek olursak , cinayete kurban gitmiş bir ablanın 20 yıl boyunca öğretmenliği bırakıp polis olup kardeşinin cinayetinin peşine düşmesini anlatıyor.Ortada aslında içeri tıkılmış bir suçlu var ama adam masum yeremi içeri tıkıldı bilinmiyor çünkü kanıtlar ve olay çok belirsiz.
Şu sıra yine oldukça yoğun bir dönemimde olduğum için çok fazla zaman ayıramadım buraya.Ama dizilere ve kitaplara kaldığım yerden tam gaz devam o konu bende siz hiç merak etmeyin :)
Hatta o kadar çok oldu ki üst üste birikti yazamayınca tabi.
İlk olarak kitap postu ile giriş yapmak istedim.Bloglarda çok reklamını ve yorumlarını gördüğüm bir kitaptı Kardeşimin Mezarı.Çok fazla da konuşuldu hatta ödül almış bir kitap.Ama maalesef ben o kadar çok beğenemedim.İlk olarak konusu oldukça güzel.Hele ki bende bir ablayım ve bir kız kardeşe sahibim.Kız kardeşim bir cinayete kurban gitseydi eminim ki bende hayatımı onun katilini bulmaya adardım Allah korusun o benim hem kız kardeşim hem de en yakın arkadaşım :) Ayy minnoşumu özledim bak şimdi 2 hafta sonra İzmir'e gidiyorum 1 hafta kendime hem kafa tatili verdim hem de Pi Gençlik Derneğinin zirve toplantısı olucak ona katılmak durumundayım.
Neyse efenim yine konudan saptım.Kitaba geri dönecek olursak , ilk 200 sayfa giriş yapılıyor hiç bir aksiyon yok maalesef bu yüzden bu kısımlar çok fazla sıkıcıydı tam 300. sayfadan sonra olaylar açılmaya ve açıklanmaya başlayınca tansiyonda heyecandan arttı derken kitap bitti zaten :D
Kısaca konusuna gelecek olursak , cinayete kurban gitmiş bir ablanın 20 yıl boyunca öğretmenliği bırakıp polis olup kardeşinin cinayetinin peşine düşmesini anlatıyor.Ortada aslında içeri tıkılmış bir suçlu var ama adam masum yeremi içeri tıkıldı bilinmiyor çünkü kanıtlar ve olay çok belirsiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...