Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
31 Ocak 2017 Salı
Kore Dizi - Hello Monster
Herkese merhabalar efenim ...
Arşivlerden izlemediğim ama kadrosuylan zamanında çok konuşulan benlik olmadığı için oldukça uzun bir süredir izlemeye çabaladığım ama en sonunda İzmir'e gelince bitirebildiğim bir Kore dizisi olan Hello Monsterdan bahsetmek istiyorum.Kategorisi Suç-Aksiyon-Gizem-Polisiye diyebiliriz genelde Romantik-Komedi tercihimdir dizilerde biliyorsunuz artık beni :D
Kadrosunda kimler kimler yokki ! Normalde pek alışık olmadığım daha çok tatlış rolleri yakıştırdığım Seo In Guk Oppam Fated To Love You dizisiyle ve daha bir çok rolde izlediğim küçük fare suratlı unnimiz olan Jang Na Ra ve tabi ki Moonlight dizisi ile bir çok kişinin gönlünde taht kuran Park Bo Gum Oppa !
30 Ocak 2017 Pazartesi
Maydanoz Time : Film - Mr.Nobody
Herkese merhabalar efenim ...
Film postumuzda bugün senaryosuyla beyin yakacak olan zamanında çok konuşulan ve artık klasikler arasında da yerini alan bir yapım olan Mr.Nobody var.
Hayatımda izlediğim en karışık filmlerden biriydi diyebilirim cidden sahne geçişleriyle,senaryosuyla allak bullak hissettim kendimi film bittiğinde daha çok kelimelerle anlatılacak cinsten değilde izleyerek ne demek istediğim anlayabileceğiniz cinsten bir film.Sırf olasılıklar üzerine adanmış BilimKurgu kategorisinde bir film.
“Yaşanılanlar bambaşka şekillerde vuku bulabilirdi ancak öyle olsa dahi yine de aynı mana ve değeri taşırdı.” -Tennessee Williams.
Jaco van Dormael’in üçüncü uzun metrajlı filmi, kendi sözleriyle 'herkesin karşılaşabileceği sonsuz olasılıklar hakkında gerçekten de yüksek bütçeli deneysel bir film'. Indiewire, Belçikalı yönetmenin bugüne kadarki en yüksek maliyetli bu filmini 'hem bilimkurgu, hem romans hem de Lynchvari bir zihin oyunu' diye nitelendiriyor. Başlıkta bahsi geçen Bay Hiçkimse, 2092 yılında dünyada kalmış son ölümlü olan 117 yaşındaki Némo adlı bir adam. Ölüm döşeğindeki Némo genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. Tren kalkmak üzeredir. Annesiyle birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? Bu karar, sonsuz sayıda olasılığı doğuracaktır... Ve pek çok gezegen, iki ölüm ve sevilecek kadınlar...
Film postumuzda bugün senaryosuyla beyin yakacak olan zamanında çok konuşulan ve artık klasikler arasında da yerini alan bir yapım olan Mr.Nobody var.
Hayatımda izlediğim en karışık filmlerden biriydi diyebilirim cidden sahne geçişleriyle,senaryosuyla allak bullak hissettim kendimi film bittiğinde daha çok kelimelerle anlatılacak cinsten değilde izleyerek ne demek istediğim anlayabileceğiniz cinsten bir film.Sırf olasılıklar üzerine adanmış BilimKurgu kategorisinde bir film.
“Yaşanılanlar bambaşka şekillerde vuku bulabilirdi ancak öyle olsa dahi yine de aynı mana ve değeri taşırdı.” -Tennessee Williams.
Jaco van Dormael’in üçüncü uzun metrajlı filmi, kendi sözleriyle 'herkesin karşılaşabileceği sonsuz olasılıklar hakkında gerçekten de yüksek bütçeli deneysel bir film'. Indiewire, Belçikalı yönetmenin bugüne kadarki en yüksek maliyetli bu filmini 'hem bilimkurgu, hem romans hem de Lynchvari bir zihin oyunu' diye nitelendiriyor. Başlıkta bahsi geçen Bay Hiçkimse, 2092 yılında dünyada kalmış son ölümlü olan 117 yaşındaki Némo adlı bir adam. Ölüm döşeğindeki Némo genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. Tren kalkmak üzeredir. Annesiyle birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? Bu karar, sonsuz sayıda olasılığı doğuracaktır... Ve pek çok gezegen, iki ölüm ve sevilecek kadınlar...
29 Ocak 2017 Pazar
Maydanoz Time : Film - Captain Fantastic
Herkese merhabalar efenim...
Pazar sinema kuşağında bugün 2016 yapımı Captan Fantastic filmi var.İsminden sanki Marvel yapımıymış gibi anlaışılsa da Fantastik olması adamın hayat felsefesi ve 6 çocuğunu yetiştirme tarzından geliyor.Çocuk gelişimi,psikolojik danışmanlar ve hatta ebeveyn olan herkesin izlemesini tavsiye ettiğim bir film - geleceğin psikolojik danışmanına kulak verin - !!!
Survivor yaşam tarzıyla çocuk büyütmek okullara göndermeden,sadece kendi bilgilerini aktarark çocuk yetiştirmek aslında bu zamanda da bir çok aydın geçinen insanların ütopyası diyebiliriz.Ama aslında bunun tamamen bir yanılsama olduğunu sağlıklı çocuk yetiştirme tarzının uçlarda yaşamlar olmadığını her şeyi orta kararında yapmanın ev içindeki roller ve sınırlar,kurallarla kolay ve disiplinli bir şekilde sağlanabileceğini gösteriyor.Biraz abartılı bir film olmuş elbette sonuçta kurgu ama hayatın gerçeklerinden yola çıkılmış.
Çağımızın çocuk yetiştirme sorunlarından ilki ya çocukları çok fazla disiplin ve otoriteyle büyütüp kendi özgüvenleri,bağımsızlığı olmayan çocuklar yaratmak ya da her istediğini yapıp sınırlar kurallar koymadan şımarık teknolojinin kölesi olmuş iletişimden gerçek hayattan koparılmış çocukların olması.
İmkanınız varsa çocukların istediklerini elbette alın ama bunun bi gerekçesi bi kazanımı ve sınırları olsun ya da sizinle bi paylaşımı olsun.Neyse bu konular oldukçaa uzun uzmanlık alanı olunca konuştukça konuşası geliyor insanın biz konudan sapmadan filme dönelim :)
Ben Cash, ABD’nin Kuzeybatı Pasifik ormanlarında, 6 çocuğu ile beraber bir kabinde medeniyetten izole bir hayat yaşamaktadır. Bu izole ortamda ebeveynlik, kendi doğrularını yaratmıştır ve çocuklar moderniteye karşı bir bağışıklık kazanamamışlardır.
Ben, kendini çocuklarını büyük bir titizlikle hem fiziksel hem de entelektüel olarak yetiştirmeye adamıştır. Fakat karısı Leslie’nin ani ölümünün ardından bütün düzeni yerle bir olur, ve Ben, ailesini şehre getirmek zorunda kalır. Şehir medeniyeti içinde çocuklar şehirle, Ben ise ebeveynlik yöntemleri ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Çünkü Ben’in ebeveynlik anlayışıyla dünyanınki birbirine hiç benzememektedir.
Pazar sinema kuşağında bugün 2016 yapımı Captan Fantastic filmi var.İsminden sanki Marvel yapımıymış gibi anlaışılsa da Fantastik olması adamın hayat felsefesi ve 6 çocuğunu yetiştirme tarzından geliyor.Çocuk gelişimi,psikolojik danışmanlar ve hatta ebeveyn olan herkesin izlemesini tavsiye ettiğim bir film - geleceğin psikolojik danışmanına kulak verin - !!!
Survivor yaşam tarzıyla çocuk büyütmek okullara göndermeden,sadece kendi bilgilerini aktarark çocuk yetiştirmek aslında bu zamanda da bir çok aydın geçinen insanların ütopyası diyebiliriz.Ama aslında bunun tamamen bir yanılsama olduğunu sağlıklı çocuk yetiştirme tarzının uçlarda yaşamlar olmadığını her şeyi orta kararında yapmanın ev içindeki roller ve sınırlar,kurallarla kolay ve disiplinli bir şekilde sağlanabileceğini gösteriyor.Biraz abartılı bir film olmuş elbette sonuçta kurgu ama hayatın gerçeklerinden yola çıkılmış.
Çağımızın çocuk yetiştirme sorunlarından ilki ya çocukları çok fazla disiplin ve otoriteyle büyütüp kendi özgüvenleri,bağımsızlığı olmayan çocuklar yaratmak ya da her istediğini yapıp sınırlar kurallar koymadan şımarık teknolojinin kölesi olmuş iletişimden gerçek hayattan koparılmış çocukların olması.
İmkanınız varsa çocukların istediklerini elbette alın ama bunun bi gerekçesi bi kazanımı ve sınırları olsun ya da sizinle bi paylaşımı olsun.Neyse bu konular oldukçaa uzun uzmanlık alanı olunca konuştukça konuşası geliyor insanın biz konudan sapmadan filme dönelim :)
Ben Cash, ABD’nin Kuzeybatı Pasifik ormanlarında, 6 çocuğu ile beraber bir kabinde medeniyetten izole bir hayat yaşamaktadır. Bu izole ortamda ebeveynlik, kendi doğrularını yaratmıştır ve çocuklar moderniteye karşı bir bağışıklık kazanamamışlardır.
Ben, kendini çocuklarını büyük bir titizlikle hem fiziksel hem de entelektüel olarak yetiştirmeye adamıştır. Fakat karısı Leslie’nin ani ölümünün ardından bütün düzeni yerle bir olur, ve Ben, ailesini şehre getirmek zorunda kalır. Şehir medeniyeti içinde çocuklar şehirle, Ben ise ebeveynlik yöntemleri ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Çünkü Ben’in ebeveynlik anlayışıyla dünyanınki birbirine hiç benzememektedir.
28 Ocak 2017 Cumartesi
Maydanoz Time : Film - Demolition
Herkese güzel bir hafta sonundan merhabalar efenim ...
Hafta sonlarını filmlere ayıranlar için bugün yine bir film postu hazırladım sizlere.2016'da yine kendinden çok söz ettiren bir yapım Demolition.Başrolde Jake G. var benim çok sevdiğim aktörlerden biridir kendisi bu tarz psikolojik filmlere de yakıştığını düşünüyorum.
Evet filme gelecek olursak öncelikle sakin ve psikolojik bir film.O yüzden aksiyon tarzı sevenlerin pek harcı değil bu film.Kesinlikle psikolojik çok ayrıntılı sahneler vardı filmi izledikten sonra bir çok insanda bir şeylerin içini açma ya da bir şeyleri kırıp dökme isteğini getirmiştir :D
Davis Mitchell, duygusal bir çöküntü yaşamaktadır. Davis, tüm hayatını sorguladığı bu dönemde giderek kontrolünü yitirmektedir.
Bir gün parasını kaptırdığı otomatı üreten şirkete bir şikayet mektubu yazar. Davis, bu mektup sayesinde şirketin müşteri temsilcisi Karen ile yakınlaşacak ve bu beklenmedik ilişki, hem Karen hem de Davis'in tekrar hayata sıkı sıkıya sarılmasını sağlayacaktır.
Hafta sonlarını filmlere ayıranlar için bugün yine bir film postu hazırladım sizlere.2016'da yine kendinden çok söz ettiren bir yapım Demolition.Başrolde Jake G. var benim çok sevdiğim aktörlerden biridir kendisi bu tarz psikolojik filmlere de yakıştığını düşünüyorum.
Evet filme gelecek olursak öncelikle sakin ve psikolojik bir film.O yüzden aksiyon tarzı sevenlerin pek harcı değil bu film.Kesinlikle psikolojik çok ayrıntılı sahneler vardı filmi izledikten sonra bir çok insanda bir şeylerin içini açma ya da bir şeyleri kırıp dökme isteğini getirmiştir :D
Davis Mitchell, duygusal bir çöküntü yaşamaktadır. Davis, tüm hayatını sorguladığı bu dönemde giderek kontrolünü yitirmektedir.
Bir gün parasını kaptırdığı otomatı üreten şirkete bir şikayet mektubu yazar. Davis, bu mektup sayesinde şirketin müşteri temsilcisi Karen ile yakınlaşacak ve bu beklenmedik ilişki, hem Karen hem de Davis'in tekrar hayata sıkı sıkıya sarılmasını sağlayacaktır.
27 Ocak 2017 Cuma
Maydanoz Time : Kitap - Bioshock Rapture Şehri John Shirley
Herkese merhabalar efenim ...
Nihayet şu kitabı bitirebildim resmen 2 aydır elimde sürünüyor ! Oysa ne hayaller kurmuştum ne kadar çok heveslenmiştim bu kitap için ! Çünkümçok sevdiğim oyun serilerinden biri olan Bioshock'un kitabı.
Tabi ben oyun gibi sandım kitabıda iyice araştırmadan kitabı öyle hevesle isteyince olayların en başını anlattığını Rapture şehrinin kuruluşunu anlattığını bilmiyordum.Aslında yazar ya da çevirmen - evet maalesef çeviri aşırı vasattı - daha iyi olsaydı belki daha yukarlarda bi kitap çıkabilirdi ortaya betimlemeler o muhteşem Rapture atmasferi çok yavan anlatılmış olayların gidişatı aşırı sıkıcıydı kitabın sonunu cidden çok zor getirdim !
Ama oyununda kitabında konusu cidden bi harika o kısma asla ama asla çamur atamam vallahi ! Çok iyi bir distopya örneği diyebilirim.Kısaca konusuna değinecek olursak :
2.Dünya Savaşından sonra Ryan adında çookkk zengin bir iş adamı dinden,otoriteden,insanların sömürülmesinden nefret eder ve o dünyadan uzakta denizin altında kendi kafasında kurduğu ütopyayı gerçekleştirmek ister.Bu ütopyada Sanat,Bilim ve Endüstri olacaktır sadece.Tanrı'nın,dinin ve siyasetin girmesi yasaktır ! Bu ütopyasında yaşayabilicek insanlarıda buraya davet eder ve resmen denizaltında bir dünya kurar burayada Rapture ismini verir.Her şey iyi güzel gidiyor derken bilimadamları Adam ve Eva adını verdikleri bir şeyler keşfederler.Bu keşifle teleport olmak , insan DNA dizilimleri ile oynanması sonucu bazı güçler elde edilir.
Ryan başta eşitlikçi ve özgürlükçü bir yönetim sistemi belirlesede bu buluşlar hoşuna gitmez ve bir kaos ortamı oluşur.Ütopya bir anda distopyaya dönüşür.
Nihayet şu kitabı bitirebildim resmen 2 aydır elimde sürünüyor ! Oysa ne hayaller kurmuştum ne kadar çok heveslenmiştim bu kitap için ! Çünkümçok sevdiğim oyun serilerinden biri olan Bioshock'un kitabı.
Tabi ben oyun gibi sandım kitabıda iyice araştırmadan kitabı öyle hevesle isteyince olayların en başını anlattığını Rapture şehrinin kuruluşunu anlattığını bilmiyordum.Aslında yazar ya da çevirmen - evet maalesef çeviri aşırı vasattı - daha iyi olsaydı belki daha yukarlarda bi kitap çıkabilirdi ortaya betimlemeler o muhteşem Rapture atmasferi çok yavan anlatılmış olayların gidişatı aşırı sıkıcıydı kitabın sonunu cidden çok zor getirdim !
Ama oyununda kitabında konusu cidden bi harika o kısma asla ama asla çamur atamam vallahi ! Çok iyi bir distopya örneği diyebilirim.Kısaca konusuna değinecek olursak :
2.Dünya Savaşından sonra Ryan adında çookkk zengin bir iş adamı dinden,otoriteden,insanların sömürülmesinden nefret eder ve o dünyadan uzakta denizin altında kendi kafasında kurduğu ütopyayı gerçekleştirmek ister.Bu ütopyada Sanat,Bilim ve Endüstri olacaktır sadece.Tanrı'nın,dinin ve siyasetin girmesi yasaktır ! Bu ütopyasında yaşayabilicek insanlarıda buraya davet eder ve resmen denizaltında bir dünya kurar burayada Rapture ismini verir.Her şey iyi güzel gidiyor derken bilimadamları Adam ve Eva adını verdikleri bir şeyler keşfederler.Bu keşifle teleport olmak , insan DNA dizilimleri ile oynanması sonucu bazı güçler elde edilir.
Ryan başta eşitlikçi ve özgürlükçü bir yönetim sistemi belirlesede bu buluşlar hoşuna gitmez ve bir kaos ortamı oluşur.Ütopya bir anda distopyaya dönüşür.
26 Ocak 2017 Perşembe
Kore Dizi - I'll Touch You
Herkese merhabalar efenim !
Bugün sizlere 15 dk 12 bölümlük 2016 Mini Kore dizisinden bahsetmek istiyorum.Lets Fight Ghost dizisi ile tanıdığım ama aslında Kore'de daha çok 2PM KPOP grubundan tanınan Taecyeon Oppa'nın dizisi - sırf oppa için izledim - . :D
Çerezlik dizilere sevdiğimi biliyorsunuz arada böyle uzun soluklu dizilerin arasına karıştırmak gerekiyor.Kategorisi Fantastik-Romantik.
Bugün sizlere 15 dk 12 bölümlük 2016 Mini Kore dizisinden bahsetmek istiyorum.Lets Fight Ghost dizisi ile tanıdığım ama aslında Kore'de daha çok 2PM KPOP grubundan tanınan Taecyeon Oppa'nın dizisi - sırf oppa için izledim - . :D
Çerezlik dizilere sevdiğimi biliyorsunuz arada böyle uzun soluklu dizilerin arasına karıştırmak gerekiyor.Kategorisi Fantastik-Romantik.
25 Ocak 2017 Çarşamba
Maydanoz Time : Film - Cafe Society
Herkese merhabalar efenim ...
Film postlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.2016 yılı içinde yine çok konuşulan bir filmden bahsetmek istiyorum sizlere : Cafe Society bir Woody Allen filmi.Filmin bir diğer dikkat çeken kısmı ise kadrosu : Steve Carell,Jesse Eisenberg,Blake Lively,Krsiten Stewart , hikaye daha çok bu 4'lünün arasında geçiyor.
Hollywood,sosyete,para,ihtişam,şöhret ve bunların getirdiği karmaşık ilişkiler elbette.Ünlü bir kadro olmasına rağmen bir dönem filmi olduğu için ben nedense Blake L. ve Steve C. haricinde hiç bir oyuncuyu bu döneme yakıştıramadım hele de Kristen S.'yi.Genelde asi bir duruşu olan bir kadını nasıl pembe elbiseler,kelebekli tokalar yakıştırıp bir de üstüne başrole koyabildiniz ki? Cidden hiç bu filme yakışmamış ...
Köyden indim şehre misali bir adamın dayısının yanına Hollywood'a gelmesi ve onun sekreteri ile aşk yaşamasını daha sonra aslında bu sekreterin dayısının metresi olduğunu öğrenmesi üzerine geldiği yere geri dönüp orada Cafe Society diye bir gece klübü açıp çokta güzel bir kadınla evlenip zengin olmasını konu ediniyor.Bilin bakalım bana neyi hatırlattı bu konu? Evet evet bildiğiniz bizim Yeşilçam bu ! Hadi hadi Woody Amerika'ya yutturabilirsin ama biz Türkler bu hikayeleri çok dinledik bize yutturamazsın hangi çokta orijinal bir şey yapmış gibi !
Film postlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.2016 yılı içinde yine çok konuşulan bir filmden bahsetmek istiyorum sizlere : Cafe Society bir Woody Allen filmi.Filmin bir diğer dikkat çeken kısmı ise kadrosu : Steve Carell,Jesse Eisenberg,Blake Lively,Krsiten Stewart , hikaye daha çok bu 4'lünün arasında geçiyor.
Hollywood,sosyete,para,ihtişam,şöhret ve bunların getirdiği karmaşık ilişkiler elbette.Ünlü bir kadro olmasına rağmen bir dönem filmi olduğu için ben nedense Blake L. ve Steve C. haricinde hiç bir oyuncuyu bu döneme yakıştıramadım hele de Kristen S.'yi.Genelde asi bir duruşu olan bir kadını nasıl pembe elbiseler,kelebekli tokalar yakıştırıp bir de üstüne başrole koyabildiniz ki? Cidden hiç bu filme yakışmamış ...
Köyden indim şehre misali bir adamın dayısının yanına Hollywood'a gelmesi ve onun sekreteri ile aşk yaşamasını daha sonra aslında bu sekreterin dayısının metresi olduğunu öğrenmesi üzerine geldiği yere geri dönüp orada Cafe Society diye bir gece klübü açıp çokta güzel bir kadınla evlenip zengin olmasını konu ediniyor.Bilin bakalım bana neyi hatırlattı bu konu? Evet evet bildiğiniz bizim Yeşilçam bu ! Hadi hadi Woody Amerika'ya yutturabilirsin ama biz Türkler bu hikayeleri çok dinledik bize yutturamazsın hangi çokta orijinal bir şey yapmış gibi !
Stewart'i çok severim ama bu tarz hiç yakışmamış kimse kusura bakmasın bu kadın bu filme bu role hiç olmamış !
Lively'i de pek sevmememe rağmen dönem rollerine inanılmaz yakıştırıyorum kadın bi kere çok asil ve zarif duruyor bir de Stewart'a bakın tam bir odun !
24 Ocak 2017 Salı
Tayland Dizi - Two Spirits Love
Herkese merhabalar efenim ...
Bugün sabahtan kan aldırdığım için kolum acayip bi ağrıyor o yüzden bugün yorum postunu çok kısa tutacağım.Tayland dizilerinden uzun zamandır bahsetmiyordum :)
Cube dizisi ile tanıştığımız Mint var başolde erkek başrolde oldukça yakışıklı Tayland'da Push'tan sonra en ünlü aktör olan Mario Muarer var.Aslında konusu bana başlarda çok tanıdık (Kore dizilerinden) gibi gelsede sonradan farklı noktalara bağlanıyor psikolojik bir dizi gibi görünsede hayır değil tam bir fantastik toplamda 24 bölüm ama bence gereksiz uzatılmış diye düşünüyorum 16 bölüm ideal olabilirdi.
Bugün sabahtan kan aldırdığım için kolum acayip bi ağrıyor o yüzden bugün yorum postunu çok kısa tutacağım.Tayland dizilerinden uzun zamandır bahsetmiyordum :)
Cube dizisi ile tanıştığımız Mint var başolde erkek başrolde oldukça yakışıklı Tayland'da Push'tan sonra en ünlü aktör olan Mario Muarer var.Aslında konusu bana başlarda çok tanıdık (Kore dizilerinden) gibi gelsede sonradan farklı noktalara bağlanıyor psikolojik bir dizi gibi görünsede hayır değil tam bir fantastik toplamda 24 bölüm ama bence gereksiz uzatılmış diye düşünüyorum 16 bölüm ideal olabilirdi.
23 Ocak 2017 Pazartesi
Kore Dizi - Goblin
Herkese merhabalar efenim ...
Dün çok hüzünlü bir veda ile Goblin serüveninde sonuna geldik.Taze bitmişken hemen bloğa yorumunu gireyim dedim.
Aslında daha fazla uzatılırsa saçmalanmaya başlanacak gibi bir potansiyeli vardı bence 16 bölümde bırakarak tadında kaldı ve her bölümünü zevkle izlediğimiz nadir müthişli dizilerden biri oldu.
Öncelikle Fantastik kategorisinde bir dizi olduğunu söyleyebilirim Kore dizileri 2016 'da fena halde fantastiğe kaydı ve bize gerçekten yaratıcı ve her bölümünü emekle çekilmiş dizileri izlemek ,yorumlamak ve tavsiye etmek düştü.
Öncelikle oyuncu kadrosundan bahsetmeme izin verin çünkü dizinin konusundan çok oyuncu kadrosu bol bol konuşuldu başrolde uzunnnn bir aradan sonra Kdramaya geri dönüş yapan yılların güzel gülüşlü prensi Goong Yoo Oppamız ve onun kadar bi başrolde olan - aslında yan rol gibi gözükse de başta- benim hep sevdiğim Wookie Oppam , kadın başrol Cheese In The Trap dizisiyle kendinden çok söz ettiren Kim Go Eun ve arka bir roldede olsa hep sevimli halleriyle We Got Married'den bu yana - Kore'de bi evlilik programı - gönüllerde ayrı bir yeri olan BTOB grubundan Sung Jae ...
Goblin - bizde üç harfliler oluyor - , Goblin'in gelini ve Azrail'in öyküsü ...
Dizide gerçekten bir Amerikan dizisi havalarını veren çok iyi çekilmiş sahneler vardı zaten dizinin yarısı Kanada'da geçiyor :D Gerçekten acayip emek verilmiş ve Kore dizisi severlerin mutlaka izlemesini tavsiye ettiğim çok kaliteli bir dizi.Tek kusuru diğer 40-45 dk lık Kore dizilerine nazaran bu dizinin 1.5 saat olması ve flashback sahnelerle gereksiz sahneleri uzatmaları oldu.Çok fazla güldürdü hele de Azrail ve Goblin ikilisinin arkadaşlıkları gönüllerde ayrı bir taht kurdu ve bence unutulmayacak Kore dizilerinin arasına girmeyi başardı.
Dün çok hüzünlü bir veda ile Goblin serüveninde sonuna geldik.Taze bitmişken hemen bloğa yorumunu gireyim dedim.
Aslında daha fazla uzatılırsa saçmalanmaya başlanacak gibi bir potansiyeli vardı bence 16 bölümde bırakarak tadında kaldı ve her bölümünü zevkle izlediğimiz nadir müthişli dizilerden biri oldu.
Öncelikle Fantastik kategorisinde bir dizi olduğunu söyleyebilirim Kore dizileri 2016 'da fena halde fantastiğe kaydı ve bize gerçekten yaratıcı ve her bölümünü emekle çekilmiş dizileri izlemek ,yorumlamak ve tavsiye etmek düştü.
Öncelikle oyuncu kadrosundan bahsetmeme izin verin çünkü dizinin konusundan çok oyuncu kadrosu bol bol konuşuldu başrolde uzunnnn bir aradan sonra Kdramaya geri dönüş yapan yılların güzel gülüşlü prensi Goong Yoo Oppamız ve onun kadar bi başrolde olan - aslında yan rol gibi gözükse de başta- benim hep sevdiğim Wookie Oppam , kadın başrol Cheese In The Trap dizisiyle kendinden çok söz ettiren Kim Go Eun ve arka bir roldede olsa hep sevimli halleriyle We Got Married'den bu yana - Kore'de bi evlilik programı - gönüllerde ayrı bir yeri olan BTOB grubundan Sung Jae ...
Goblin - bizde üç harfliler oluyor - , Goblin'in gelini ve Azrail'in öyküsü ...
Dizide gerçekten bir Amerikan dizisi havalarını veren çok iyi çekilmiş sahneler vardı zaten dizinin yarısı Kanada'da geçiyor :D Gerçekten acayip emek verilmiş ve Kore dizisi severlerin mutlaka izlemesini tavsiye ettiğim çok kaliteli bir dizi.Tek kusuru diğer 40-45 dk lık Kore dizilerine nazaran bu dizinin 1.5 saat olması ve flashback sahnelerle gereksiz sahneleri uzatmaları oldu.Çok fazla güldürdü hele de Azrail ve Goblin ikilisinin arkadaşlıkları gönüllerde ayrı bir taht kurdu ve bence unutulmayacak Kore dizilerinin arasına girmeyi başardı.
22 Ocak 2017 Pazar
Maydanoz Time : Film - La La Land
Herkese merhabalar efenim ...
Golden Globe'da ödülleri toplayan herkesin konuştuğu La La Land'i nihayet izledim ama maalesef öyle o kadar ödül alacak kadar iyi bir film olduğunu düşünmüyorum.Yanlış anlamayın beni filmin kötü bir film olduğunu düşünmüyorum tam tersine çok renkli,bol müzikli izlemesi eğlenceli bir film ama ödülleri bu şekilde toplayacak kadar yeterli değildi bence Oscar'da ne yapacak pek bilemiyorum kendi kategorisinde alsa da başka dallarda alamaz bence - kategorisi müzikal - .
Başroller ve oyunculuklar süper ötesiydi bi kere Emma Stone şahaneliği ve Ryan Gosling karizması vardı.Aşk,romantizm ve bol bol müzik ve dans özelliklede jazz severler eminim bu filmi 2 kat seveceklerdir çünkü başroldeki adamın hayali bir jazz gece kulübü açmak ve bunun üzerine çalışmalar yapan bir müzisyen.Kadınsa çok yetenekli olmasına rağmen seçmelerde şansı bir türlü yaver gitmeyen bir oyuncu.Bu ikilinin dünyaları birleşiyor ama ikisinide şöhret ve açılma imkanı ele geçirince ayrılmak ve kendi hayatlarına bakmak durumunda kalıyorlar
Biraz Issız Adam havası sezdim ben nedense sonuda çok fazla iyi bitmedi zaten :D Ama Amerikalılar yapacaklarını yine yapmışlar filmde de ayrıldıktan sonra bile hep dost kalmayı birbirlerini iyi bir şekilde düşünmeyi sürdürüyorlar bizde olsa arkasından kuyusunu nasıl kazarım eski sevgiliden asla dost olmaz ya da cenazeme dahi gelmesin tarzı durumlar olur :D
Golden Globe'da ödülleri toplayan herkesin konuştuğu La La Land'i nihayet izledim ama maalesef öyle o kadar ödül alacak kadar iyi bir film olduğunu düşünmüyorum.Yanlış anlamayın beni filmin kötü bir film olduğunu düşünmüyorum tam tersine çok renkli,bol müzikli izlemesi eğlenceli bir film ama ödülleri bu şekilde toplayacak kadar yeterli değildi bence Oscar'da ne yapacak pek bilemiyorum kendi kategorisinde alsa da başka dallarda alamaz bence - kategorisi müzikal - .
Başroller ve oyunculuklar süper ötesiydi bi kere Emma Stone şahaneliği ve Ryan Gosling karizması vardı.Aşk,romantizm ve bol bol müzik ve dans özelliklede jazz severler eminim bu filmi 2 kat seveceklerdir çünkü başroldeki adamın hayali bir jazz gece kulübü açmak ve bunun üzerine çalışmalar yapan bir müzisyen.Kadınsa çok yetenekli olmasına rağmen seçmelerde şansı bir türlü yaver gitmeyen bir oyuncu.Bu ikilinin dünyaları birleşiyor ama ikisinide şöhret ve açılma imkanı ele geçirince ayrılmak ve kendi hayatlarına bakmak durumunda kalıyorlar
Biraz Issız Adam havası sezdim ben nedense sonuda çok fazla iyi bitmedi zaten :D Ama Amerikalılar yapacaklarını yine yapmışlar filmde de ayrıldıktan sonra bile hep dost kalmayı birbirlerini iyi bir şekilde düşünmeyi sürdürüyorlar bizde olsa arkasından kuyusunu nasıl kazarım eski sevgiliden asla dost olmaz ya da cenazeme dahi gelmesin tarzı durumlar olur :D
21 Ocak 2017 Cumartesi
Kore Dizi - Age of Youth
Herkese merhabalar efenim ...
2016 Kore dizilerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.Toplamda 12 bölümcük süren mini dizi tadında bir dizi bugünün postu ...
5 üniversiteli genç kızın bi apart ev içindeki arkadaşlıkları,aşkları ve aile dramalarını anlatıyor.Daha önce hiç birini görmemiştim kızların ilk bölümde 1 tame başrol kız var diğerleri herhalde yan rol dedim ama hayır diğer bölümlerde 5 kızında kendince hikayesini izleyince hepsininde başrolde olduğunu gördük arada çerez tadında izleyebileceğiniz sevimli bir arkadaşlık dizisi.
2016 Kore dizilerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.Toplamda 12 bölümcük süren mini dizi tadında bir dizi bugünün postu ...
5 üniversiteli genç kızın bi apart ev içindeki arkadaşlıkları,aşkları ve aile dramalarını anlatıyor.Daha önce hiç birini görmemiştim kızların ilk bölümde 1 tame başrol kız var diğerleri herhalde yan rol dedim ama hayır diğer bölümlerde 5 kızında kendince hikayesini izleyince hepsininde başrolde olduğunu gördük arada çerez tadında izleyebileceğiniz sevimli bir arkadaşlık dizisi.
20 Ocak 2017 Cuma
Maydanoz Time : Film - The Grand Budapest Hotel
Herkese merhabalar efenim ...
Amelie filminden sonra her sahnesinden zevk alarak izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum size bugünki film postunda !
Aslında çookkk uzun zamandır -2014'ten bu yana - izlemek istediğim bir filmdi çünkü Oscar adaylığı vardı - sanırım ödülde aldı - ve zamanında çok fazla konuşuldu bende 2 hatta 3 senedir izlenecekler listeme koymuş olsam bile bir türlü izleyemedim kısmet bugüneymiş :D
Ama bence sizde bu filmi izlemediyseniz biran önce mutlaka izleyin.Filmin öyle ahım şahım bir konusu yok aslında ama resmen izlerken seyirciye ayrı bir zevk veriyor resmen sanat olduğunu anlıyorsunuz sinema sektörünün.Her sahnesi manzara tadında.Renklerin cümbüşü ve estetiği bilhassa kırmızı,turuncu,pembe renkleri sıkca kullanılmış ayrıca kış teması da filmin bi yerinde çok yerinde ve çok güzel kullanılmıştı.
Filmin konuşulan kısımlarından biri de elbette oyuncu kadrosuydu.Kimler kimler yokki ?!
Harry Potter'da Voldemort rolü ile gönüllere taht kuran : Ralph Fiennes
Bugün Aslında Dünden hatırlayacağınız - Bill Murray
Dr.Strange ve Narnia'nın Buzlar Kraliçesi - Tilda Swinton
Brooklyn ,Göçebe,Hanna filmlerinden hatırlayacağınız - Saoirse Ronan
Fight Club ve American History X'den hatırlayacağınız - Edward Norton
Piyanist filminden hatırlayacağınız - Adrien Brody
Spiderman filmlerinden hatırlayacağınız - Williem Dafoe
Yapay Zeka ve Sherlock Holmes filmlerinden hatırlayacağınız - Jude Law
Oda Hizmetçinin Günlüğü filminden hatırlayacağınız - Lea Seydoux
Filmin konusu Büyük Budapeşte Otelinin görevlisi Gustave ile lobide işe başlayan bellboy Mustafa’nın arkadaşlık hikayesine odaklanıyor.
Amelie filminden sonra her sahnesinden zevk alarak izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum size bugünki film postunda !
Aslında çookkk uzun zamandır -2014'ten bu yana - izlemek istediğim bir filmdi çünkü Oscar adaylığı vardı - sanırım ödülde aldı - ve zamanında çok fazla konuşuldu bende 2 hatta 3 senedir izlenecekler listeme koymuş olsam bile bir türlü izleyemedim kısmet bugüneymiş :D
Ama bence sizde bu filmi izlemediyseniz biran önce mutlaka izleyin.Filmin öyle ahım şahım bir konusu yok aslında ama resmen izlerken seyirciye ayrı bir zevk veriyor resmen sanat olduğunu anlıyorsunuz sinema sektörünün.Her sahnesi manzara tadında.Renklerin cümbüşü ve estetiği bilhassa kırmızı,turuncu,pembe renkleri sıkca kullanılmış ayrıca kış teması da filmin bi yerinde çok yerinde ve çok güzel kullanılmıştı.
Filmin konuşulan kısımlarından biri de elbette oyuncu kadrosuydu.Kimler kimler yokki ?!
Harry Potter'da Voldemort rolü ile gönüllere taht kuran : Ralph Fiennes
Bugün Aslında Dünden hatırlayacağınız - Bill Murray
Dr.Strange ve Narnia'nın Buzlar Kraliçesi - Tilda Swinton
Brooklyn ,Göçebe,Hanna filmlerinden hatırlayacağınız - Saoirse Ronan
Fight Club ve American History X'den hatırlayacağınız - Edward Norton
Piyanist filminden hatırlayacağınız - Adrien Brody
Spiderman filmlerinden hatırlayacağınız - Williem Dafoe
Yapay Zeka ve Sherlock Holmes filmlerinden hatırlayacağınız - Jude Law
Oda Hizmetçinin Günlüğü filminden hatırlayacağınız - Lea Seydoux
Filmin konusu Büyük Budapeşte Otelinin görevlisi Gustave ile lobide işe başlayan bellboy Mustafa’nın arkadaşlık hikayesine odaklanıyor.
19 Ocak 2017 Perşembe
Maydanoz Time : Film - A Royal Night Out
Herkese merhabalar efenim ...
İngiltere ve kraliyet işleri evet evet çok tanıdık bir konu ev evet klişenin dibi ama her yıl bu tarz filmleri izlemekten ayrı bir zevk alıyorum çünkü biliyorsunuz işte ne bileyim çok kızsal filmler kendimi kız gibi hissettiriyor :D Prensesler prensler kraliyet o büyü ahh ahh ! :D
Kaçak Prenses - A Royal Night Out filminin konusu, 2. Dünya Savaşı’nın sonlanmıştır ve hemen ertesi gün Britanya’da büyük bir kutlama olacaktır. Bu kutlamada yaşanan onca acılar bir nebze olsun azalacaktır. Geçen bu korkunç savaşta gündelik hayatlarında etkilenen iki kişi daha vardır. Prenses Elizabeth ve Prenses Margaret. Kutlamaların olduğu gece kekeme olan Kral George ve Kraliçe Elizabeth halka konuşma yapacağı sırada iki kızının da yanında olmalarını ister. Fakat tahtın varisi Prenses Elizabeth için sokaktaki hayata karışabileceği son şanstır bu gece. Kral ve Kraliçeyi ikna eden iki prenses kutlamalara katılmak için saraydan ayrılırlar. Bu ayrılış prensesleri macera ve eğlenceyle dolu bir geceye sürüklerken, geleceğin kraliçesi Elizabeth, Jack isminde kaçak bir askerle ve o güne dek hiç hissetmediği duygularla tanışır.
İngiltere ve kraliyet işleri evet evet çok tanıdık bir konu ev evet klişenin dibi ama her yıl bu tarz filmleri izlemekten ayrı bir zevk alıyorum çünkü biliyorsunuz işte ne bileyim çok kızsal filmler kendimi kız gibi hissettiriyor :D Prensesler prensler kraliyet o büyü ahh ahh ! :D
Kaçak Prenses - A Royal Night Out filminin konusu, 2. Dünya Savaşı’nın sonlanmıştır ve hemen ertesi gün Britanya’da büyük bir kutlama olacaktır. Bu kutlamada yaşanan onca acılar bir nebze olsun azalacaktır. Geçen bu korkunç savaşta gündelik hayatlarında etkilenen iki kişi daha vardır. Prenses Elizabeth ve Prenses Margaret. Kutlamaların olduğu gece kekeme olan Kral George ve Kraliçe Elizabeth halka konuşma yapacağı sırada iki kızının da yanında olmalarını ister. Fakat tahtın varisi Prenses Elizabeth için sokaktaki hayata karışabileceği son şanstır bu gece. Kral ve Kraliçeyi ikna eden iki prenses kutlamalara katılmak için saraydan ayrılırlar. Bu ayrılış prensesleri macera ve eğlenceyle dolu bir geceye sürüklerken, geleceğin kraliçesi Elizabeth, Jack isminde kaçak bir askerle ve o güne dek hiç hissetmediği duygularla tanışır.
18 Ocak 2017 Çarşamba
Maydanoz Time : Film - Diary Of A Chambermaid
Herkese merhabalar efenim ...
Film postlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.Normalde bu tür filmleri aşırı severim ama bu filmi izlediğime bin pişman oldum resmen hem çok durağan ve çok sıkıcı bir filmdi hem başroldeki kadın karaktere gıcık oldum hem de rezilliklere,Fransa'nın bütün pisliğine bir kez daha şahit oldum.Bir kitapta uyarlanmış en başta da dediğim gibi aslında tam benlik bir film gibi görünüyordu dönem filmi,başrolde çok güzel bir kadın var,oda hizmetçilerinin psikolojik yaşantılarını anlatıyor falan ama emin ol izlemezseniz çok fazla bir şey kaybetmezsiniz ...
Oda Hizmetçisinin Günlüğü filminin konusu, 1900'lü yıllarda geçmekte olan hikayede Celestine güzelliğiyle dikkatleri çeken bir hizmetçidir. Yeni işi dolayısıyla Lanlaire ailesinin yanına taşınan Celestine burada Madam Lanlaire'in sert tutumu ile karşılaşır. Celestine aynı zamanda bahçıvan Joseph'in kendisine aşık olduğunu fark eder. Octave Mirbeau'nun romanından perdeye uyarlanan filmin yönetmeni Benoît Jacquot. Başrolde ise Altın Palmiye ödüllü genç aktris Léa Seydoux bulunuyor.
Film postlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.Normalde bu tür filmleri aşırı severim ama bu filmi izlediğime bin pişman oldum resmen hem çok durağan ve çok sıkıcı bir filmdi hem başroldeki kadın karaktere gıcık oldum hem de rezilliklere,Fransa'nın bütün pisliğine bir kez daha şahit oldum.Bir kitapta uyarlanmış en başta da dediğim gibi aslında tam benlik bir film gibi görünüyordu dönem filmi,başrolde çok güzel bir kadın var,oda hizmetçilerinin psikolojik yaşantılarını anlatıyor falan ama emin ol izlemezseniz çok fazla bir şey kaybetmezsiniz ...
Oda Hizmetçisinin Günlüğü filminin konusu, 1900'lü yıllarda geçmekte olan hikayede Celestine güzelliğiyle dikkatleri çeken bir hizmetçidir. Yeni işi dolayısıyla Lanlaire ailesinin yanına taşınan Celestine burada Madam Lanlaire'in sert tutumu ile karşılaşır. Celestine aynı zamanda bahçıvan Joseph'in kendisine aşık olduğunu fark eder. Octave Mirbeau'nun romanından perdeye uyarlanan filmin yönetmeni Benoît Jacquot. Başrolde ise Altın Palmiye ödüllü genç aktris Léa Seydoux bulunuyor.
17 Ocak 2017 Salı
Maydanoz Time : Film - The BFG
Herkese merhabalar efenim !
Şu sıra sürekli evde olduğum için sürekli olarak film izlemeye odaklandım hepside 2016 filmleri ! O yüzden şu sıra bu blogta bi süre film postları göreceksiniz :)
Bugünki film postunda The BFG var yönetmenliğini çok bilinen ve sevilen bir yönetmen olan Steven Spielberg yapıyor.Spielberg bildiğiniz gibi genelde fantastik-bilimkurgu-macera türlerinde filmler yapar ve her filmide oldukça ilgi görür.Yarı animasyon yarı gerçek filmlerden biri buda Disney yapımlarından olduğu için oldukça umut veriyordu ama bazı sahneleri dışında bana biraz yavan geldi açıkçası daha iyi olabilirdi dediğim sahneler oldu onun dışında çokta çocuk filmi sayılmaz yetişkinlerinde zevkle izleyebileceği bir film olmuş
The BFG filminin konusu, 10 yaşında olan yetim Sophie, bir dev tarafından kaçırılınca sonunun geldiğini düşünür, çünkü devler çocukları yemeleriyle meşhurdur. Fakat bu dev diğerlerinden oldukça farklıdır. Çünkü bu dev çocukları yemez aksine çok iyi ve kendisini iyi kalpli koca adam olarak adlandırır. Yalnızlığını paylaşmak için yanında kalmasını istediği Sophie ile dev, gün geçtikçe yakınlaşırlar fakat diğer devlerin gözü Sophie'den ayrılmaz. Sophie ve dev, İngiltere kraliçesinden yardım istemek için heyecan dolu bir yolculuğa atılacaktır.
Şu sıra sürekli evde olduğum için sürekli olarak film izlemeye odaklandım hepside 2016 filmleri ! O yüzden şu sıra bu blogta bi süre film postları göreceksiniz :)
Bugünki film postunda The BFG var yönetmenliğini çok bilinen ve sevilen bir yönetmen olan Steven Spielberg yapıyor.Spielberg bildiğiniz gibi genelde fantastik-bilimkurgu-macera türlerinde filmler yapar ve her filmide oldukça ilgi görür.Yarı animasyon yarı gerçek filmlerden biri buda Disney yapımlarından olduğu için oldukça umut veriyordu ama bazı sahneleri dışında bana biraz yavan geldi açıkçası daha iyi olabilirdi dediğim sahneler oldu onun dışında çokta çocuk filmi sayılmaz yetişkinlerinde zevkle izleyebileceği bir film olmuş
The BFG filminin konusu, 10 yaşında olan yetim Sophie, bir dev tarafından kaçırılınca sonunun geldiğini düşünür, çünkü devler çocukları yemeleriyle meşhurdur. Fakat bu dev diğerlerinden oldukça farklıdır. Çünkü bu dev çocukları yemez aksine çok iyi ve kendisini iyi kalpli koca adam olarak adlandırır. Yalnızlığını paylaşmak için yanında kalmasını istediği Sophie ile dev, gün geçtikçe yakınlaşırlar fakat diğer devlerin gözü Sophie'den ayrılmaz. Sophie ve dev, İngiltere kraliçesinden yardım istemek için heyecan dolu bir yolculuğa atılacaktır.
16 Ocak 2017 Pazartesi
Maydanoz Time : Film - Chucky Serisi
Herkese merhabalar efenim ...
Ailecek şu sıra ünlü seri filmleri izlemeye karar verdik ve bu sefer ki film serisi tee 90'lardan beri meşhur olan korku filmi serisi -asıl bilinen adıyla - Chucky , gerçek adıyla Child's Play - Çocuk Oyunu - !
Bir zamanlar bu seriden çok korkardık hatta benim yaşım tutmadığı için bir çoğunuda ailem bana izletmiyordu şimdi hep beraber izleyince filmin korku filminden çok komedi filmi olduğunu anladık çünkü seriyi baştan sona izlerken korkmak yerine çok ama çok güldük :D Hayır yanlış anlamayın sakın o zamanlara göre oldukça iyi tekniklerle yapılmış bir film ama bence cidden bir korku filmi değil oyuncak katil bir bebek var ve herkesi öldürüyor falan film serisinden sonra bizim evde maskot haline geldi resmen Chucky ! En güzel filmleri 1. ve 5. filmiydi bence ortadaki filmlerde idare ederdi ama hepside izlenesi ve güzeldi öyle boşu boşuna çekilmiş bir film yoktu bence aralarında boşuna efsane olmamış bu seri :)
1-Child's Play
Karen Barclay , 6. yaşını kutlayacak olan oğlu Andy'e çok istediği "good guy" oyuncaklarından alamadığı için üzgündür. Karen ve en yakın arkadaşı Maggie en sonunda aradıkları oyuncağı bir dükkanda bulurlar.
O gece Maggie'nin Andy'e bakıcılık yapması gerekmektedir. Ama Andy ve Maggy evde yalnız değillerdir. Chucky , kendini ilk kez o gece belli eder ve korkunç olaylar başlar...
Ailecek şu sıra ünlü seri filmleri izlemeye karar verdik ve bu sefer ki film serisi tee 90'lardan beri meşhur olan korku filmi serisi -asıl bilinen adıyla - Chucky , gerçek adıyla Child's Play - Çocuk Oyunu - !
Bir zamanlar bu seriden çok korkardık hatta benim yaşım tutmadığı için bir çoğunuda ailem bana izletmiyordu şimdi hep beraber izleyince filmin korku filminden çok komedi filmi olduğunu anladık çünkü seriyi baştan sona izlerken korkmak yerine çok ama çok güldük :D Hayır yanlış anlamayın sakın o zamanlara göre oldukça iyi tekniklerle yapılmış bir film ama bence cidden bir korku filmi değil oyuncak katil bir bebek var ve herkesi öldürüyor falan film serisinden sonra bizim evde maskot haline geldi resmen Chucky ! En güzel filmleri 1. ve 5. filmiydi bence ortadaki filmlerde idare ederdi ama hepside izlenesi ve güzeldi öyle boşu boşuna çekilmiş bir film yoktu bence aralarında boşuna efsane olmamış bu seri :)
1-Child's Play
Child's Play Child's Play
Chicago'nun güney taraflarında Charles Lee Ray adlı bir seri katil , Mike Norris isimli bir dedektif tarafından vurulur. Gizlice bir oyuncak dükkanına girmeyi başaran Charles , ruhunu dükkandaki meşhur oyuncak "a good guy"lardan birine aktarır. Chucky artık en kısa zamanda ruhunu tekrar aktarabileceği canlı bir kurban bulmalıdır...Karen Barclay , 6. yaşını kutlayacak olan oğlu Andy'e çok istediği "good guy" oyuncaklarından alamadığı için üzgündür. Karen ve en yakın arkadaşı Maggie en sonunda aradıkları oyuncağı bir dükkanda bulurlar.
O gece Maggie'nin Andy'e bakıcılık yapması gerekmektedir. Ama Andy ve Maggy evde yalnız değillerdir. Chucky , kendini ilk kez o gece belli eder ve korkunç olaylar başlar...
2-Child's Play 2
Chucky geri döndü! Kötülüğü dillere destan katil bebek şeytani gülümsemesiyle yeniden aramızda! Kötü kalpli bebek bu sefer genç Andy Barclay'nin (Alex Vincent) ruhunu ele geçirmeye çalışır.
3-Child's Play 3
Tüm zamanların insana en iyi Chucky filmi! Tüm zamanların insana en dehşet veren katili bir insan bedenine sahip olmak için geri dönüyor... gözünü eskisinden daha fazla kan bürümüş olarak. Katil bebeğin yok edilmesinin üzerinden 8 yıl geçmiş, Andy (Justin Whalin) 16 yaşına basmış ve askeri okula kaydolmuştur.
4-Bride Of Chucky
Seri katil Charles Lee Ray geri döndü! Bu kez onu klasik Chucky bebeğine döndüren sevgilisi Tiffany. "Mutlu" çiftin geri dönmesinden kısa bir zaman sonra Chucky onu öldürür ve bir gelin bebeği içinde geri getirir. Ray'in cesedini çıkartmak ve onu Şeytani Voodoo büyüleriyle canlandırmak için ikili, bir cinayet serisi yaparlar.
5-Seed Of Chucky
Seri katil Charles Lee Ray geri döndü! Bu kez onu klasik Chucky bebeğine döndüren sevgilisi Tiffany. "Mutlu" çiftin geri dönmesinden kısa bir zaman sonra Chucky onu öldürür ve bir gelin bebeği içinde geri getirir. Ray'in cesedini çıkartmak ve onu Şeytani Voodoo büyüleriyle canlandırmak için ikili, bir cinayet serisi yaparlar.
15 Ocak 2017 Pazar
Kore Dizi - Weightlifting Fairy Kim Bok-Joo
Herkese merhabalar efenim !
2016 Kore dizilerini takip etmeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.Genelde erkek oyunculara göre - oppalarım için - izlerim ya da dizileri seçerim ama bu sefer kız için başladım resmen tabi konusuda beni çok çekti.Lee Sung Kyung 'a bayıldım resmen o nasıl tatlı ve güzel bir kız ya hayatımda bu kadar güzel gözlere -resmen bal rengi - ve sevimliliğe sahip bir Koreli kadın görmedim.Daha önce bir çok ünlü dizide yan rollerde bulunmuş aslında ama benim bu kadar dikkatimi çekmemişti :)
Ayrıca normalde zayıf bir kız olmasına rağmen o tombik yanakları ve dizide bir halterciyi canlandırdığından dolayı biraz etli butlu olmasıda ekstra daha kendimi yakın hissettirdi. Utanması,gülümsemesi,kızması resmne oturdum kızın mimiklerini ve sevimliliğini izledim dizi boyunca :) Daha sonradan başroldeki oppayada kaymadı değil hani gözüm itiraf etmek gerekirse :D Ama çok yakışan ve çok tatlı çok komik bir çift oldular.Genelde ana konusu spor olan dizileri pek sevmem izlememde ama bu diziyi bayılarak izledim zaten daha çok aşk üzerine durulmuştu spor daha çok yan konu gibiydi.Mutlaka izlenmesi gereken 2010 Romantik-Komedi-Spor dizileri arasında !
2016 Kore dizilerini takip etmeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.Genelde erkek oyunculara göre - oppalarım için - izlerim ya da dizileri seçerim ama bu sefer kız için başladım resmen tabi konusuda beni çok çekti.Lee Sung Kyung 'a bayıldım resmen o nasıl tatlı ve güzel bir kız ya hayatımda bu kadar güzel gözlere -resmen bal rengi - ve sevimliliğe sahip bir Koreli kadın görmedim.Daha önce bir çok ünlü dizide yan rollerde bulunmuş aslında ama benim bu kadar dikkatimi çekmemişti :)
Ayrıca normalde zayıf bir kız olmasına rağmen o tombik yanakları ve dizide bir halterciyi canlandırdığından dolayı biraz etli butlu olmasıda ekstra daha kendimi yakın hissettirdi. Utanması,gülümsemesi,kızması resmne oturdum kızın mimiklerini ve sevimliliğini izledim dizi boyunca :) Daha sonradan başroldeki oppayada kaymadı değil hani gözüm itiraf etmek gerekirse :D Ama çok yakışan ve çok tatlı çok komik bir çift oldular.Genelde ana konusu spor olan dizileri pek sevmem izlememde ama bu diziyi bayılarak izledim zaten daha çok aşk üzerine durulmuştu spor daha çok yan konu gibiydi.Mutlaka izlenmesi gereken 2010 Romantik-Komedi-Spor dizileri arasında !
14 Ocak 2017 Cumartesi
Kore Dizi - Fall in Love with Soon-jung
Herkese güzel bir hafta sonundan merhabalar efenim !
2016 dizileri kadar arşivde izlemediğim,kaçırdığım dizileride bakıyorum arada bu dizide onlardan biri.Zamanında çok fazla popüler olmamış olsada öyle boşlukta izlenebilecek bir dizi ama ilk başlarda sarsada sonralarında gerçekten artık sürünerek diziyi bitirdim diyebilirim çünkü gerçeketen çok sıkmaya başladı.
Ayrıca Romantik-Komedi zannederken - öyle gibi duruyordu - hiçte romantik komedi olmadığını hatta tamamen dram olduğunu söyleyebilirim tek romantik komedi tarafı sanırım adamın tatlışlıklar yaptığı zamandı o da bu adama nedense çok fazla yakışmadı zaten ilk başta ben çifti hiç beğenmedim hadi başroldeki oppa yine bi derece olsada kadın karakter çok gıcığıma gitti hiç sevemedim,ısınamadım maalesef :/
Son olarak dizide çok fazla şirket,iş meseleleri dönüp durdu ve bu diziyi cidden çok sıkıcı kıldı.
2016 dizileri kadar arşivde izlemediğim,kaçırdığım dizileride bakıyorum arada bu dizide onlardan biri.Zamanında çok fazla popüler olmamış olsada öyle boşlukta izlenebilecek bir dizi ama ilk başlarda sarsada sonralarında gerçekten artık sürünerek diziyi bitirdim diyebilirim çünkü gerçeketen çok sıkmaya başladı.
Ayrıca Romantik-Komedi zannederken - öyle gibi duruyordu - hiçte romantik komedi olmadığını hatta tamamen dram olduğunu söyleyebilirim tek romantik komedi tarafı sanırım adamın tatlışlıklar yaptığı zamandı o da bu adama nedense çok fazla yakışmadı zaten ilk başta ben çifti hiç beğenmedim hadi başroldeki oppa yine bi derece olsada kadın karakter çok gıcığıma gitti hiç sevemedim,ısınamadım maalesef :/
Son olarak dizide çok fazla şirket,iş meseleleri dönüp durdu ve bu diziyi cidden çok sıkıcı kıldı.
13 Ocak 2017 Cuma
Maydanoz Time : Film - American Honey
Herkese merhabalar efenim ...
Film postlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.Geçtiğimiz ay vizyonda olan uzun metrajlı bir film aslında bu film.Başrolünde benim çok sevdiğim isimlerden biri olan Shia Labeouf var başroldeki kızı maalesef tanımıyorum ama çok hoşuma gitti.
Film aslında daha çok tipik Amerikan gençliğini anlatıyor diyebilirim.Fakir hayatlarını kurtulmak ve American özgürlüğünü tatmak adına bir karavanla eyalet eyalet gezip dergi satarak hayatını devam ettiren bir grup gencin yol hikayesi diyebiliriz.Tipik olarak uyuşturucu,alkol,sigara ve seks,aldatma yer alıyor.Yol sahneleri biraz sıkıcı olsada bence kendince izleyici bağlayan ve akıp giden bir film ben yol sahneleri dışında pek sıkıldığımı hatırlamıyorum izlerken ama keşke sonunu daha iyi bitirselerdi biraz havada kalmış finali ...
Kısaca konusu :
Yaşadığı fakir ve zavallı hayattan bıkmış olan Star, karşısına bir anda çıkan Jack’in cazibesine kapılır. Kapı kapı dolaşıp magazin üyeliği satan bir grup evsiz gençin başındaki isimlerden olan Jack, Star’ı da bu hayata çeker. İçinde yaşadığı koşullardan Jack’e ve bu minibüse koşan Star’ı neyle karşılaşacağını bilmediği yepyeni bir hayat beklemektedir. Yönetmen ve senarist koltuğunda Andrea Arnold yer aldığı American Honey’nin başrollerinde Sasha Lane ve Shia LaBeouf yer alıyor.
Film postlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.Geçtiğimiz ay vizyonda olan uzun metrajlı bir film aslında bu film.Başrolünde benim çok sevdiğim isimlerden biri olan Shia Labeouf var başroldeki kızı maalesef tanımıyorum ama çok hoşuma gitti.
Film aslında daha çok tipik Amerikan gençliğini anlatıyor diyebilirim.Fakir hayatlarını kurtulmak ve American özgürlüğünü tatmak adına bir karavanla eyalet eyalet gezip dergi satarak hayatını devam ettiren bir grup gencin yol hikayesi diyebiliriz.Tipik olarak uyuşturucu,alkol,sigara ve seks,aldatma yer alıyor.Yol sahneleri biraz sıkıcı olsada bence kendince izleyici bağlayan ve akıp giden bir film ben yol sahneleri dışında pek sıkıldığımı hatırlamıyorum izlerken ama keşke sonunu daha iyi bitirselerdi biraz havada kalmış finali ...
Kısaca konusu :
Yaşadığı fakir ve zavallı hayattan bıkmış olan Star, karşısına bir anda çıkan Jack’in cazibesine kapılır. Kapı kapı dolaşıp magazin üyeliği satan bir grup evsiz gençin başındaki isimlerden olan Jack, Star’ı da bu hayata çeker. İçinde yaşadığı koşullardan Jack’e ve bu minibüse koşan Star’ı neyle karşılaşacağını bilmediği yepyeni bir hayat beklemektedir. Yönetmen ve senarist koltuğunda Andrea Arnold yer aldığı American Honey’nin başrollerinde Sasha Lane ve Shia LaBeouf yer alıyor.
12 Ocak 2017 Perşembe
Maydanoz Time : Film - Underworld Serisi
Herkese merhabalar efenim ...
Uzun zamandır bende takıntı olan bir şey var ! Ünlü kitap serilerini okumak ya da film serilerini izlemek ! Bir şeyin seri olmasına bayılıyorum nedesen saçma bir şekilde hoşuma gidiyor :D Bende izlemediğim -yaşımın o zamanlar tutmadığı - serileri yeni baştan izlemeye başladım hatta bazı serilerin devam filmi yeni sinemalarda gösterilmeye bile başlandı.Bunlardan biri de uzun zamandır izlemeyi planladığım Underworld serisiydi.
Seri 5 filmden oluşuyor ve 5.filmi daha yeni sinemalardaydı onuda en yakın zamanda izledim.Seri hakkında diyebileceğim ilk şey elbette başrolde olan Kate Beckinsale ! Kadın cidden bir efsane yahu hem oyunculuğu hem güzelliği filmi izlenir kılan gerçekten bu kadın ! Ayrıca o kadar sene geçmiş ilk filmden son filme kadar kadın hiç mi hiç değişmemiş insan biraz yaşlanır yahu gerçekten vampir mi acaba ? :D
Serinin konusunda kısaca bahsedecek olursak : Vampiler ve kurtadamların arasındaki kan savaşlarını anlatıyor.Öyle Alacakaranlık serisi gibi romantik bir hikaye beklemeyin fazlasıyla kan,dehşet,dövüş ve kaçış sahneleri var eğer bu tarz filmlerden hoşlanıyorsanız tavsiye ederim onun dışında bence çok dişe dokunur bir seri değil maalesef hatta bence 3. filmi gereksiz bile yapılmış bu tarz seriler bi süre sonra ticari kaygıya dönebiliyor maalesef.
1-Underworld
3-Underworld : Rise Of The Lycans
Karanlıklar Ülkesi: Lycanlar'ın Yükselişi" güçlü ve ölümsüz iki ırk arasında patlak veren asırlık kan davasını konu alıyor. Karanlıklar Ülkesi destanının üçüncü bölümü geçmişe gidip Ölüm Tacirleri olarak bilinen aristokrat Vampirler ile yırtıcı bir kurt adam türü olan barbar Lycan’lar arasındaki çatışmanın kökenine iniyor.
4-Underworld : Awakening
Hapisten kurtulmayı başaran Selene, kendisini Vampirler'in ve Lycanlar'ın varlığını keşfeden insanların yaşadığı yeni bir dünyada bulur ve iki ölümsüz türün arasındaki savaş kaldığı yerden alevlenerek büyür. Bu sefer Selene'nin intikamı çok acı olacağa benziyor...
Uzun zamandır bende takıntı olan bir şey var ! Ünlü kitap serilerini okumak ya da film serilerini izlemek ! Bir şeyin seri olmasına bayılıyorum nedesen saçma bir şekilde hoşuma gidiyor :D Bende izlemediğim -yaşımın o zamanlar tutmadığı - serileri yeni baştan izlemeye başladım hatta bazı serilerin devam filmi yeni sinemalarda gösterilmeye bile başlandı.Bunlardan biri de uzun zamandır izlemeyi planladığım Underworld serisiydi.
Seri 5 filmden oluşuyor ve 5.filmi daha yeni sinemalardaydı onuda en yakın zamanda izledim.Seri hakkında diyebileceğim ilk şey elbette başrolde olan Kate Beckinsale ! Kadın cidden bir efsane yahu hem oyunculuğu hem güzelliği filmi izlenir kılan gerçekten bu kadın ! Ayrıca o kadar sene geçmiş ilk filmden son filme kadar kadın hiç mi hiç değişmemiş insan biraz yaşlanır yahu gerçekten vampir mi acaba ? :D
Serinin konusunda kısaca bahsedecek olursak : Vampiler ve kurtadamların arasındaki kan savaşlarını anlatıyor.Öyle Alacakaranlık serisi gibi romantik bir hikaye beklemeyin fazlasıyla kan,dehşet,dövüş ve kaçış sahneleri var eğer bu tarz filmlerden hoşlanıyorsanız tavsiye ederim onun dışında bence çok dişe dokunur bir seri değil maalesef hatta bence 3. filmi gereksiz bile yapılmış bu tarz seriler bi süre sonra ticari kaygıya dönebiliyor maalesef.
1-Underworld
Underworld, vampirlerle kurtadamlar arasındaki eskiden kalma yıkıcı ve kanlı bir savaşa karşı kurgulanmış bir film. Başrolde Beckinsale'i 10 adam gücünde zarif bir savaşçı vampir Selene olarak izleyeceğiz. Her ne kadar asli görevi kurtadamları öldürmek olsa da, savaşı sonlandırmak isteyen Michael'a (Speedman) aşık olunca hayatlar bir anda değişir.
2-Underworld : Evolution
Selene (Kate Beckinsale) hayatı için pazarlık yapabileceği tek kişi olan vampirlerin kralı olan Marcus (Tony Curran)' u aramaktadır. Bir melez olan Michael (Scott Speedman) Selene'e bu konuda yardım etmek istemektedir fakat içindeki Kurt adam kanını kontrol edip edemeyeceğini bilmemektedir. Selene onun arkadaşlığını reddeder. Aşkları genetik kodlardan daha güçlüdür ama Marcus, Selene'i yok etmeye çalışır. Aralarındaki mücadeleden sonra ortaya çıkan ise bu mücadeleden bile daha korkunç bir gerçektir. Selene kendi ailesi bile ihanet etmiştir. Ve Selene intikamını alacaktır.
Karanlıklar Ülkesi: Lycanlar'ın Yükselişi" güçlü ve ölümsüz iki ırk arasında patlak veren asırlık kan davasını konu alıyor. Karanlıklar Ülkesi destanının üçüncü bölümü geçmişe gidip Ölüm Tacirleri olarak bilinen aristokrat Vampirler ile yırtıcı bir kurt adam türü olan barbar Lycan’lar arasındaki çatışmanın kökenine iniyor.
4-Underworld : Awakening
Hapisten kurtulmayı başaran Selene, kendisini Vampirler'in ve Lycanlar'ın varlığını keşfeden insanların yaşadığı yeni bir dünyada bulur ve iki ölümsüz türün arasındaki savaş kaldığı yerden alevlenerek büyür. Bu sefer Selene'nin intikamı çok acı olacağa benziyor...
5-Underworld : Blood Wars
Selene çifte saldırı altındadır; hem kendisine ihanet eden Lycan’lar hem de Vampirler bu savaşçı kadının peşindedir. David ve babası Thomas onun tarafında yer alsa da Bu amansız savaşı bitirmek için büyük bir fedakarlık yapmak
11 Ocak 2017 Çarşamba
Kore Dizi - The Lover
Herkese merhabalar efenim ...
Kore dizisi maratonuna kaldığımız yerden devam ediyoruz.Genelde Kore dizilerini ilk ben bulurum ve anneme,kardeşime tavsiye ederim izletir yorumlarını alırım ama nadirende olsa önce diziyi kardeşim bulur 1.bölümü tam bizlikse ve vaktimizde varsa oturur beraber izleriz.Beraber izlemek için çok fazla vaktimiz olmadığından bu zamana kadar yorumu kaldı bu dizinin yoksa 12 bölümlük mini bir diziydi tek başıma olsam en fazla 3 günde izlerdim.
Neyse efenim gelelim diziye.Öncelikle hayatımda izlediğim en eğlenceli ve en samimi Kore dizisiydi diyebilirim.Aynı apartmanda yaşayan 4 çiftin evlerini,ilişkilerini izliyoruz ama yatakodası muhabbetlerinden,tuvalet muhabbetlerine kadar bütün ayrıntılarıyla ve samimiyetirle birlikte :D Bu kadar ayrıntı sevmeyenler olabilir elbette ama gerçek hayat ve gerçek ilişkiler bi süre sonra bu şekilde oluyor maalesef her şey ilk başlardaki ya da aşk dizilerindeki gibi toz pembe ilerlemiyor :D
Yalnız hiç biri de evli değil , sadece beraber yaşıyorlar modern çift hayatları diyebiliriz yani.Ayrıca 1 oppa dışında öyle çok yakışıklı bi Oppa beklemeyin zaten o tarzda bi dizi değil karakter ve durum komedisi diyebiliriz.Bizdeki 1 Erkek 1 Kadın dizisini izlediyseniz onun ayarında ama biraz daha samimi hali diyebiliriz malum Koreliler kantarın topuzunu kaçırmada 1 numaralar :D Bu arada o yakışıklı Oppa da gay rolünde bu dizide o yüzden insanın yakışıklı bulasıda,sulanasıda gelmiyor ama çok tatlı orası ayrı bi konu bu kadar tatlış bir çocuğu neden başka ünlü dizilerde oynatmamışlar bilemiyorum :/
Kore dizisi maratonuna kaldığımız yerden devam ediyoruz.Genelde Kore dizilerini ilk ben bulurum ve anneme,kardeşime tavsiye ederim izletir yorumlarını alırım ama nadirende olsa önce diziyi kardeşim bulur 1.bölümü tam bizlikse ve vaktimizde varsa oturur beraber izleriz.Beraber izlemek için çok fazla vaktimiz olmadığından bu zamana kadar yorumu kaldı bu dizinin yoksa 12 bölümlük mini bir diziydi tek başıma olsam en fazla 3 günde izlerdim.
Neyse efenim gelelim diziye.Öncelikle hayatımda izlediğim en eğlenceli ve en samimi Kore dizisiydi diyebilirim.Aynı apartmanda yaşayan 4 çiftin evlerini,ilişkilerini izliyoruz ama yatakodası muhabbetlerinden,tuvalet muhabbetlerine kadar bütün ayrıntılarıyla ve samimiyetirle birlikte :D Bu kadar ayrıntı sevmeyenler olabilir elbette ama gerçek hayat ve gerçek ilişkiler bi süre sonra bu şekilde oluyor maalesef her şey ilk başlardaki ya da aşk dizilerindeki gibi toz pembe ilerlemiyor :D
Yalnız hiç biri de evli değil , sadece beraber yaşıyorlar modern çift hayatları diyebiliriz yani.Ayrıca 1 oppa dışında öyle çok yakışıklı bi Oppa beklemeyin zaten o tarzda bi dizi değil karakter ve durum komedisi diyebiliriz.Bizdeki 1 Erkek 1 Kadın dizisini izlediyseniz onun ayarında ama biraz daha samimi hali diyebiliriz malum Koreliler kantarın topuzunu kaçırmada 1 numaralar :D Bu arada o yakışıklı Oppa da gay rolünde bu dizide o yüzden insanın yakışıklı bulasıda,sulanasıda gelmiyor ama çok tatlı orası ayrı bi konu bu kadar tatlış bir çocuğu neden başka ünlü dizilerde oynatmamışlar bilemiyorum :/
10 Ocak 2017 Salı
Kore Dizi - 7 First Kisses
Herkese merhabalar efenim ...
Kore dizilerine kaldığımız yerden devam ediyoruz efenim.Aslında bu bir dizi değil.Tam olarak reklamda sayılmaz.Reklam ve mini dizi bir arada gibi bir şey düşünün ve 7 tane K-Drama dünyasında bombe yakışıklı sayılan 7 Oppa ! Evet bencede düyanın en şanslı kızlarından biri kesinlikle başroldeki kız ve kızda ne güzellik var ne tatlılık sanırım evrenden ya da yönetmenden torpili var bu kızın :/
Neyse efenim aslında tam bir konusu yok dediğim gibi sadece insanların gözlerini doyurmak için yapılmış bi mini dizi eğer bu oppaları ekranlarda görmeyi özlediyseniz :
Lee Joon Ki
Park Hae Jin
Ji Chang Wook
Kai
Taecyeon
Lee Jong Suk
Lee Min Ho
bu diziyi izlemenizi tavsiye ederim bunlar dışında dişe dokunur hiç bir şey yok maalesef dizi de zaten mantıklı ve güzel bir finalde yapamadılar toplamda 8 bölüm falan sürdü sanırım her bölüm en fazla 15 dk idi.
Son olarak dizide ki kızın şansından biraz da bize amin ...
Kore dizilerine kaldığımız yerden devam ediyoruz efenim.Aslında bu bir dizi değil.Tam olarak reklamda sayılmaz.Reklam ve mini dizi bir arada gibi bir şey düşünün ve 7 tane K-Drama dünyasında bombe yakışıklı sayılan 7 Oppa ! Evet bencede düyanın en şanslı kızlarından biri kesinlikle başroldeki kız ve kızda ne güzellik var ne tatlılık sanırım evrenden ya da yönetmenden torpili var bu kızın :/
Neyse efenim aslında tam bir konusu yok dediğim gibi sadece insanların gözlerini doyurmak için yapılmış bi mini dizi eğer bu oppaları ekranlarda görmeyi özlediyseniz :
Lee Joon Ki
Park Hae Jin
Ji Chang Wook
Kai
Taecyeon
Lee Jong Suk
Lee Min Ho
bu diziyi izlemenizi tavsiye ederim bunlar dışında dişe dokunur hiç bir şey yok maalesef dizi de zaten mantıklı ve güzel bir finalde yapamadılar toplamda 8 bölüm falan sürdü sanırım her bölüm en fazla 15 dk idi.
Son olarak dizide ki kızın şansından biraz da bize amin ...
8 Ocak 2017 Pazar
Maydanoz Time : Kitap - Bukre Kahraman Tazeoğlu
Herkese yeni bir günden merhabalar efenim ...
Tog kitap okuma saatlerinde bir arkadaşımız Kahraman Tazeoğlu kitabı okuyordu ve kitabı,yazarı epey bi metedince gidiyimde bir yerlerden bulayım okuyayım bi dedim keşke demez olaydım :/ Yukarıda Allah var şimdi hayatımında okuduğum en bayık ve anlamsız kitaptı.Bir zamanlar çok satanlara girmiş ve epeyde o listede kalmış bir kitap aslında ayrıca çok duyduğum ve çok övülen bir yazarda.Sanırım bana pek hitap etmedi , diğer kitaplarını okumadım bilemem tabi belki de bu böyledir...
Tam yerine oturan ya da öyle çok ilgi çeken bir konusu yok maalesef romantik bir aşk romanı.Ama içinde romantizm olan tek yer diyaloglar ve yazarın gereksiz Şekspirvari üslubu !
Resmen zorla okudum hatta hikaye bittiği gibi kitabı bi tarafa attım çünkü kitap 300 sayfa ise 200 sayfası hikaye 100 sayfasıda kendi bağımsız denemeleri tarzı bir şeyden oluşuyor.Hikayede o kadar bayık ve birbirinden kopuk ki olaylar anlatamam size.Sanırım bizim halkımız bu tarz melankolik ve vıcık vıcık drama olan kitaplara bayılıyor.Aslında yerinde romantizmi,aşk kitaplarını bende çok severim yanlış anlamayın ama bu kadar da değil resmen okurken boğuldum ya ! Bir daha Tazeoğlu mu tövbe !
Tog kitap okuma saatlerinde bir arkadaşımız Kahraman Tazeoğlu kitabı okuyordu ve kitabı,yazarı epey bi metedince gidiyimde bir yerlerden bulayım okuyayım bi dedim keşke demez olaydım :/ Yukarıda Allah var şimdi hayatımında okuduğum en bayık ve anlamsız kitaptı.Bir zamanlar çok satanlara girmiş ve epeyde o listede kalmış bir kitap aslında ayrıca çok duyduğum ve çok övülen bir yazarda.Sanırım bana pek hitap etmedi , diğer kitaplarını okumadım bilemem tabi belki de bu böyledir...
Tam yerine oturan ya da öyle çok ilgi çeken bir konusu yok maalesef romantik bir aşk romanı.Ama içinde romantizm olan tek yer diyaloglar ve yazarın gereksiz Şekspirvari üslubu !
Resmen zorla okudum hatta hikaye bittiği gibi kitabı bi tarafa attım çünkü kitap 300 sayfa ise 200 sayfası hikaye 100 sayfasıda kendi bağımsız denemeleri tarzı bir şeyden oluşuyor.Hikayede o kadar bayık ve birbirinden kopuk ki olaylar anlatamam size.Sanırım bizim halkımız bu tarz melankolik ve vıcık vıcık drama olan kitaplara bayılıyor.Aslında yerinde romantizmi,aşk kitaplarını bende çok severim yanlış anlamayın ama bu kadar da değil resmen okurken boğuldum ya ! Bir daha Tazeoğlu mu tövbe !
Maydanoz Time : Kitap - Rotasız Seyyah Mehmet Genç
Herkese merhabalar efenim ...
Yaşasın tatil ! Bol bol film,dizi ve kitap bekliyor beni bu tatilimde evden çıkmayı hiç mi hiç düşünmüyorum vallahi hele de bu soğuk havalarda :D
Neyse efenim gelelim bugünün kitap postuna.Sevgili abim Murat İşman'dan - kitap için tekrardan teşekkürler - binbir ricayla ödünç aldığım bir kitaptı bu.Uzun zamandır aklımda amatörce yazılmış,güncel bir gezi yazısı kitabı okumak istiyordum.Bloglarda bu kitabı görünce okuma listeme eklemiştim sevgili abim "bende var sana veririm okursun" deyince havalara uçtum vallahi hem de final haftamda 2 günde okuyup bitirdiğim etkiliyici ve ilham verici kitaplardan biriydi benim için.
Aslında daha çok karışık bir şekilde yol hikayelerinden,anılarında oluşuyor kitap.Büyüklerimizin deyimiyle "sigortalı işini" bırakıp bir hayalin peşinde koşmaya başlamış Mehmet Genç.Önce maddi imkanlar konusunda çok sıkıncı çekmiş ama daha sonradan sosyal medya hesapları açıp önce küçük bağışlarla daha sonrada sponsorlar eşliğinde dünyayı gezmeye başlamış.Hala da gezmeye devam ediyor umarım ikinci kitapta gelir !
Aslında beni çok fazla tatmin etmedi kitap çünkü benim aradığım daha ayrıntılı bir şeydi.Kitap kendi içinde oldukça iyi ve akıcı buna diyecek hiç bir şeyim yok yanlış anlamayın beni ! Ama dediğim gibi ben böyle hani şuraya gidicez şu kadar kalıcaz şu kadar para lazım şu otelde kaldık şuraları gezdik şeklinde benim için daha realist olucak bir kitap istiyordum o konuda biraz havada kaldı çünkü sırt çantalı bir gezgin tadında aslında daha çok köylere,yerlileri görmeye falan gidiyor ayrıca pek fazla şehir betimlemesi ve ayrıntısı da vermiyor maalesef insan gözünde canlandıramıyor okurken gezmiş kadar olamıyoruz maalesef :/
Yaşasın tatil ! Bol bol film,dizi ve kitap bekliyor beni bu tatilimde evden çıkmayı hiç mi hiç düşünmüyorum vallahi hele de bu soğuk havalarda :D
Neyse efenim gelelim bugünün kitap postuna.Sevgili abim Murat İşman'dan - kitap için tekrardan teşekkürler - binbir ricayla ödünç aldığım bir kitaptı bu.Uzun zamandır aklımda amatörce yazılmış,güncel bir gezi yazısı kitabı okumak istiyordum.Bloglarda bu kitabı görünce okuma listeme eklemiştim sevgili abim "bende var sana veririm okursun" deyince havalara uçtum vallahi hem de final haftamda 2 günde okuyup bitirdiğim etkiliyici ve ilham verici kitaplardan biriydi benim için.
Aslında daha çok karışık bir şekilde yol hikayelerinden,anılarında oluşuyor kitap.Büyüklerimizin deyimiyle "sigortalı işini" bırakıp bir hayalin peşinde koşmaya başlamış Mehmet Genç.Önce maddi imkanlar konusunda çok sıkıncı çekmiş ama daha sonradan sosyal medya hesapları açıp önce küçük bağışlarla daha sonrada sponsorlar eşliğinde dünyayı gezmeye başlamış.Hala da gezmeye devam ediyor umarım ikinci kitapta gelir !
Aslında beni çok fazla tatmin etmedi kitap çünkü benim aradığım daha ayrıntılı bir şeydi.Kitap kendi içinde oldukça iyi ve akıcı buna diyecek hiç bir şeyim yok yanlış anlamayın beni ! Ama dediğim gibi ben böyle hani şuraya gidicez şu kadar kalıcaz şu kadar para lazım şu otelde kaldık şuraları gezdik şeklinde benim için daha realist olucak bir kitap istiyordum o konuda biraz havada kaldı çünkü sırt çantalı bir gezgin tadında aslında daha çok köylere,yerlileri görmeye falan gidiyor ayrıca pek fazla şehir betimlemesi ve ayrıntısı da vermiyor maalesef insan gözünde canlandıramıyor okurken gezmiş kadar olamıyoruz maalesef :/
6 Ocak 2017 Cuma
Maydanoz Time : Film - Zootropolis
Herkese güzel İzmir'den merhabalar !
Nihayet sınavlarımı hakkıyla teslim ettim ve babaocağına geri döndüm.Havalarda felaket soğuk bu arada en iyisi evlere kapanıp film izlemelik eh bende sizlere yeni film önerileriyle geldim yine :)
Aslında animasyon filmi.Hem bugün hafta sonu ailecek izleyebileceğiniz bence 2016'ın en iyi animasyon filmi olan Zootropolis var gündemimizde.Akıcı grafikleri ve senaryorsu ile kahkahalarla izlenecek çok güzel bir animasyon şiddetle izlemenizi tavsiye ettiğim yapımlardan !
Hayvanların yaşadığı bir şehir vardır. Bu şehirde ki tavşan polisiyeye yeni gelmiştir. Bu şehirde bir de kurnaz bir tilki de vardır. Bu tilki sürekli herkesi kandırır ve dolandırıcılık işi yapardı. Tilki bir gün suç işler ve polisiye tarafından yakalanır. Sonrada en temiz kalpli ve yakın bir arkadaşından yardım ister. En yakın olan bu arkadaşı da tilkinin suçuna yardım eder.
Nihayet sınavlarımı hakkıyla teslim ettim ve babaocağına geri döndüm.Havalarda felaket soğuk bu arada en iyisi evlere kapanıp film izlemelik eh bende sizlere yeni film önerileriyle geldim yine :)
Aslında animasyon filmi.Hem bugün hafta sonu ailecek izleyebileceğiniz bence 2016'ın en iyi animasyon filmi olan Zootropolis var gündemimizde.Akıcı grafikleri ve senaryorsu ile kahkahalarla izlenecek çok güzel bir animasyon şiddetle izlemenizi tavsiye ettiğim yapımlardan !
Hayvanların yaşadığı bir şehir vardır. Bu şehirde ki tavşan polisiyeye yeni gelmiştir. Bu şehirde bir de kurnaz bir tilki de vardır. Bu tilki sürekli herkesi kandırır ve dolandırıcılık işi yapardı. Tilki bir gün suç işler ve polisiye tarafından yakalanır. Sonrada en temiz kalpli ve yakın bir arkadaşından yardım ister. En yakın olan bu arkadaşı da tilkinin suçuna yardım eder.
3 Ocak 2017 Salı
Maydanoz Time : Film - Hesapta Aşk
Herkese merhabalar efenim ...
Bugün film izleme serüvenimize bir Türk filmi ile devam ediyoruz geçen sene izleme listeme almama rağmen bir türlü internette bulamamıştı filmi o yüzden bu zamana kadar erteledim açıkçası kadrosu için izlemek istedim çünkü benim çok sevdiğim oyunculardan Derya Şensoy ve Fırat Altunmeşe var ama başroldeki kızı maalesef sevmiyorum pek MedCezir hayranı olduğum söylenemezdi :D
Neyse efenim eğer kafanız yorgunsa ve sizi çok fazla yormayacak bir film istiyorsanız tabi biraz da yaza özlem duyorsunuz şu soğuk kış günlerinde bu film tam da size göre Gençlik-Romantik Komedi tadında diyebiliriz.Öyle çok ahışım şahım bir konusu yok maalesef ama arada böyle kaçamaklar yapmak iyi gelir :)
Bugün film izleme serüvenimize bir Türk filmi ile devam ediyoruz geçen sene izleme listeme almama rağmen bir türlü internette bulamamıştı filmi o yüzden bu zamana kadar erteledim açıkçası kadrosu için izlemek istedim çünkü benim çok sevdiğim oyunculardan Derya Şensoy ve Fırat Altunmeşe var ama başroldeki kızı maalesef sevmiyorum pek MedCezir hayranı olduğum söylenemezdi :D
Neyse efenim eğer kafanız yorgunsa ve sizi çok fazla yormayacak bir film istiyorsanız tabi biraz da yaza özlem duyorsunuz şu soğuk kış günlerinde bu film tam da size göre Gençlik-Romantik Komedi tadında diyebiliriz.Öyle çok ahışım şahım bir konusu yok maalesef ama arada böyle kaçamaklar yapmak iyi gelir :)
Maydanoz Time : Film - Nocturnal Animals
Herkese merhabalar efenim !
Finallerin bitmesine az kala yine film izlemeye devam ediyorum :D Ne yapayım canım fena halde film izlemek istiyor :D Bugün ki filmimiz Türkçe'ye "Gece Hayvanları" olarak çevirilen ve yeni sinemalara girmiş olan bir filmden bahsedicem benim tavsiyem şimdiden bu film için sinemaya gidip bir de üstüne para vermeyin :/ Ben internetten izledim elbette böyle bir filme para vermezdim zaten durgun bi film olduğu herhalinden belli :D
Başrollerde benim çok sevdiğim oyuncular olunca bir bakayım ya deyip izledim ama açıkçası bu güzelim kadronun biraz heder edildiğini düşünüyorum Amy Adams ve Jake Gylenhaal var ve film bir Tom Ford filmi.Buna rağmen biraz vasat diyebilirim.Psikolojik-Dram olarak adlandırabiliriz sanırım filmi.
Geçmiş ve geleceklerle birbirine bağlı geçişleri olan bir film.Gelecekte evli bir kadını ama evliliğinde pekte mutlu olmayan bir kadını görüyoruz bir gün neredeyse 20 yıldır görmediği ve haber almadığı boşandığı eski kocasından bir roman hediyesi alıyor.Bu roman adamın kendisiyle olan hayatını,yaşadıklarını sanırım bir kurgu şeklinde anlatıyor - kurgu mu gerçek mi orasını tam anlayamadım ama kurgu herhalde - ve eski kocasıyla bir buluşma ayarlamaya çalışıyor ama adam buluşmaya gelmiyor falan bazı sahneleri cidden aşırı sıkıcı olduğu için atlayarak izledim adamın kitaba yazdığı sahnelerde sadece film biraz haraketlendi onun dışında bence vasat bir filmdi.
Finallerin bitmesine az kala yine film izlemeye devam ediyorum :D Ne yapayım canım fena halde film izlemek istiyor :D Bugün ki filmimiz Türkçe'ye "Gece Hayvanları" olarak çevirilen ve yeni sinemalara girmiş olan bir filmden bahsedicem benim tavsiyem şimdiden bu film için sinemaya gidip bir de üstüne para vermeyin :/ Ben internetten izledim elbette böyle bir filme para vermezdim zaten durgun bi film olduğu herhalinden belli :D
Başrollerde benim çok sevdiğim oyuncular olunca bir bakayım ya deyip izledim ama açıkçası bu güzelim kadronun biraz heder edildiğini düşünüyorum Amy Adams ve Jake Gylenhaal var ve film bir Tom Ford filmi.Buna rağmen biraz vasat diyebilirim.Psikolojik-Dram olarak adlandırabiliriz sanırım filmi.
Geçmiş ve geleceklerle birbirine bağlı geçişleri olan bir film.Gelecekte evli bir kadını ama evliliğinde pekte mutlu olmayan bir kadını görüyoruz bir gün neredeyse 20 yıldır görmediği ve haber almadığı boşandığı eski kocasından bir roman hediyesi alıyor.Bu roman adamın kendisiyle olan hayatını,yaşadıklarını sanırım bir kurgu şeklinde anlatıyor - kurgu mu gerçek mi orasını tam anlayamadım ama kurgu herhalde - ve eski kocasıyla bir buluşma ayarlamaya çalışıyor ama adam buluşmaya gelmiyor falan bazı sahneleri cidden aşırı sıkıcı olduğu için atlayarak izledim adamın kitaba yazdığı sahnelerde sadece film biraz haraketlendi onun dışında bence vasat bir filmdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...