Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
27 Eylül 2020 Pazar
Müzik : Dua Lipa - Don't Start Now
25 Eylül 2020 Cuma
Kitap - Kuşatma ve Fırtına Leigh Bardugo
Herkese merhabalar efenim,
Serinin 2.kitabını bitirdim nihayet dün akşam.Hemen size taze taze yazayım dedim.Hız kesmeden 3.kitabı da okumaya başlarım diye düşünüyorum.Okuma saatlerimi ve kitaplarımı moduma göre ayırdım artık.İşteyken boşluk bulduğumda okuması diğerlerine göre daha zor olan ve uzun süren yavaş yavaş okuduğum bir kitap , işten geldikten sonra beni şöyle çok yormayacak daha çok fantastik,bilim kurgu,distopya tadında bir kitap ve izin günlerimde kafam tertemizken kafamı iyice verebileceğim edebi bir kitap.Bu kitap serisi de 2.kategori de yer alıyor.
Bu kitapta da aksiyon hiç bitiyor aşk olaylarına çok daha az yer vermişler ama benim kalbim zaten yine kötülerden yana olduğu için benim umduğum gibi gideceğini hiç zannetmiyorum kitabın bence baş roldeki çocuk yani Malyen sümsük gibi bir şey kendisini hiç sevmiyorum hali tavırları beni çok sinir ediyor.Onun dışında sürekli bir aksiyon olduğu için kitap oldukça hızlı okunuyor ama tabi bence ilk kitaba oranla bir tık daha düşük seviye de bir kitapmış gibi geldi bana ilk kitabı heyecandan 1 günde bitirmiştim bu kitabı 1 haftada okudum öyle düşünün yani :)
Her zaman böyle olmayacak. Özgür kaldığın günlerin sayısı arttıkça hayatın kolaylaşacak… En güçlü Grishalardan biri olan Güneşin Elçisi Alina Starkov, Karanlıklar Diyarı'nda yaşanan faciadan kaçıp arkadaşı Malyen'le birlikte, arkasında bıraktığı dünyanın karmaşasından uzak kalacağını düşündüğü bambaşka topraklara doğru yola çıkar.
Ancak kaderinden ve geçmişinden kaçmak sandığı kadar kolay olmayacaktır. Karanlıklar Efendisi yenilediği gücü ve ölümcül planlarıyla yeniden karşısına çıkmaya hazırlanmaktadır. Alina'nın Karanlıklar Efendisi'ni yenmek ve terk etmek zorunda kaldığı Ravka'yı özgürlüğüne kavuşturmak adına gereken güce ulaşması için uzun ve tehlikelerle dolu bir yolculuğa çıkması gerekecektir.Kuşatma ve Fırtına'nın karanlık dünyasında Alina'yla birlikte kaybolacak ve oradan asla dönmek istemeyeceksiniz.
22 Eylül 2020 Salı
Japon Dizisi : Bungaku Shoujo
Herkese merhabalar efenim,
Bugün yine size iş yerimden sesleniyorum.Dün izin günüm olduğu için yine canım saçma sapan Japon dizileri izlemek istedi 8 bölümcük süren ve sırf konusu yüzünden izlediğim ama sonu beni hiç tatmin etmeyen kitaplara aşık hatta ilk aşkı bir kitap kahramanı olan bir editörün bir yazara aşık olmasını anlatan kısa soluklu çerezlik bir dizi.
Editör olan kızımız Kanoko Tsukishiro daha önce hiç aşık olmamış 26 yaşında bir kadındır. Saku Kagaya ise küstah bir yazardır. Her nasılsa, birbirlerine aşık olurlar.
21 Eylül 2020 Pazartesi
Kitap - Günden Kalanlar Kazuo Ishiguro
Herkese merhabalar efenim,
Dün izinliydim ÖABT sınavına girdim ve artık bence bu KPSS davasını burada kapattım bu sene zaten hiç çalışmadığım ve korona olduğu halde neden girdim bilemiyorum.Bugün de bu hafta ki iznim olduğu için yine evdeyim nihayet kaç haftadır elimde süründürdüğüm şu kitabı bitirebildim.
Ishiguro ilk defa okuduğum bir yazar ve kendisi Nobel Ödüllü bir yazar.Japon edebiyatından bir isim olmasına rağmen tarzı,üslubu ve yazdığı karakterler ve bakış açıları kesinlikle Japonvari değil.Sanki Avrupa Edebiyatından bir roman okuyormuş hissi uyandırdı bende o yüzden bir tık beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası belki de bu kitabı sadece böyledir bilemiyorum.Okuması çok akıcı olmayan bir kitap da olduğu için sanırım bu kadar elimde süründü kitap :/
Bir roman düşünün ki asıl anlattığı, tek bir satırında dahi geçmeyen duygular, umutlar, hayal kırıklıkları, özlemler olsun. Kazuo Ishiguro'nun benzersiz tarzını en iyi ortaya koyduğu eserlerinden biri olan Günden Kalanlar böyle bir roman...
İngiliz malikânelerinin ihtişamını yitirdiği dönemin son büyük baş uşaklarından biridir Stevens. Amerikalı yeni işvereninin arzuladığı düzeni kurmak için birlikte çalıştığı eski kâhyayı ziyaret etmeye karar verir ve İngiliz taşrasında bir yolculuğa çıkar. Yol boyunca karşılaştığı manzaraların ve insanların yarattığı izlenimler anılarıyla ve mesleğinin gereklerine dair düşünceleriyle birleşerek, özenle bastırdığı duygularını ortaya sererken, hayatını idealleri uğruna harcayan Stevens basmakalıp fikirleri ve saplantılarıyla okurun kalbini fetheden eşsiz bir kahramana dönüşür.
Dokunaklı bir dramın özündeki komiği okura yaşatmayı başaran Günden Kalanlar, edebiyat tarihinin köşe taşlarından biri.
"Katman katman açılan, büyüleyici bir roman."
-The New York Times-
"Okuru fark ettirmeden sarsan, parlak bir roman."
-Newsweek-
"Bir yazarın varabileceği en yüksek mertebe... Hayranlık uyandıracak derecede cesur ve bütünlüklü bir anlatı."
-The New York Review of Books-
(Tanıtım Bülteninden)
17 Eylül 2020 Perşembe
Kişisel - Bloğum 7 Yaşında !
Herkese merhabalar efenim,
Bu bloğu kuralı tam 7 yıl oldu bugün ! Her yıl yaptığım gibi bu yılda neler yaptığıma dair bir post oluşturmak istedim ama diğer yıllara nazaran çalışmaktan başka bir şey yapamamışım bu yıl maalesef güzel başladığım yılın başında farklı farklı planlar kurarken koronanın araya girmesiyle bütün planlarım suya düştü elbette bize de elimizdekilerle yetinmek ve şükretmek kaldı :)
15 Eylül 2020 Salı
Japon Dizisi : Kakafukaka
Herkese merhabalar efenim,
İşler son hızıyla başlamadan önce hemen bir blog yazısı yazmak istedim.İzin günümdeyken izlediğim en saçma ve +18 olan bir Japon dızısınden bahsetmek istedim.Ben maruz kaldım bu diziye siz de kalın eheheh :D İngilizcesi Share House olan bu dizi mini bir dizi ve saçma sapan bir cinsellik anlayışı üzerine kurulmuş hatta izlerken "bu kadar da olmaz ama oha yani" deyip durdum ama sonuna kadar izlemekten de kendimi alakoyamadım açıkçası :D aynı evi paylaşmak durumunda kalan (Japonya da bu oldukça yaygın bi durum) bir kadın ve erkeğin hikayesini izliyoruz.
Japon Dizisi : Takane To Hana
Herkese merhabalar efenim,
Şu sıralar iş yerinde oldukça yoğun olduğum için maalesef buraya zaman ayıramaz oldum hatta o kadar yorgun oluyorum ki eve gidince hiç bir şey yapmadan sadece yemek yiyip,duş alıp uyumaya gidiyorum.Artık kurumda tek rehberlikçiyim sevgili arkadaşım Ceren'i Buca da ki şubemize yolladılar çalıştığımız şubeler ayrı da olsa elbette gönüllerimiz bir olduğu için biraz da Buca da ki mekanları keşfedeceğiz.
Dün izin günüm olduğu için elimde kalan kitapları bitirmeye çalıştım biraz hem de 1 günde biticek dizi arayışına girdim canım Asya dizisi izlemek istedi ama şu anda ilgimi çeken bütün Kore dizilerini bitirdiğim için Japon dizilerine sardım ve 8-10 bölümcük 2 dizi izleyip bitirdim onlardan biri de Takane To Hana dizisi oldu izlemesi eğlenceli mangadan uyarlanmış olan bir dizi baş roldeki adam acayip salaktı onu izlerken bazı sahnelerde çok güldüm :) Genelde Japon dizilerinde komik erkek rol yerine kendini beğenmiş kibirli zengin erkekleri daha cool yaparlar ama bu dizi de daha komik bir karakterdi.
Hana, 16 yaşında bir genç kızdır.Hana’nın ablasının Takane isminde 26 yaşında zengin bir adamla yemek randevusu vardır.Hana yaşını büyük göstererek ablasının yerine bu görüşmeye katılır.Ancak işler yolunda gitmez ve kafasındaki peruğu atıp oradan uzaklaşır.Onun bu samimi davranışı Takane’yi çok etkiler ve aradığı kızı bulduğunu düşünür
9 Eylül 2020 Çarşamba
Romantik Film : Ribenji Girl
Herkese merhabalar efenim,
İşte oldukça yoğun geçen bir kaç günün adından biraz daha sakin bir gün olduğu için bugün erkenden işler yoğunlaşmadan postumu yazmak istedim.Şu sıralar kitap okumak ve dizi izlemek dışında başka hiç bir aktivitem yok maalesef o yüzden biraz kafamı dağıtmak için bu Japon filmine denk gelince izlemek istedim uzun zamandır Japon filmi izlemiyordum.Bir inat uğruna belediye başkanı olmaya çalışan bir kızın hem intikam hem de hırs hikayesini izliyoruz.Klişeler olsa da elbette içinde diğer Japon filmlerine oranla bence daha iyi bir yapım olmuş :)
8 Eylül 2020 Salı
Kitap - Gölge ve Kemik Leigh Bardugo
Herkese merhabalar efenim,
Grisha Serisi uzun zamandır okumak istediğim bir seriydi.Kitapsepeti'nde kutu olarak indirimde olduğunu görünce dayanamayıp aldım ve uzun zamandan sonra bir serinin ilk kitabı beni bu kadar heyecanlandırdı.Hatta o kadar heyecanla ve hevesle okudum ki 1 günde bitirdim kitabı.Serinin diğer kitapları da elimde var ama işe başladığım için okuma hızım düşüceğinden araya başka kitaplardan da sokmaya karar verdim hemen seriyi bitirmek istemiyorum yavaş yavaş keyfini sürmek istiyorum.Aldığım duyumlara göre bu serinin yakın zamanda Netflix üzerinden dizisi de gelecekmiş çekimler bitmiş diye duydum ve seri de çok beğendiğim bir karakter olan "Karanlıklar Efendisi"ni Ben Barnes oynayacakmış.Ben Barnes'ı ne kadar beğendiğimi anlatmaya gerek yok bence beni uzun zamandır takip edenler bilirler.O yüzden seriyi okurken Ben Barnes'ı hayal ederek okudum hep.
Seriyi okurken nedense bi hep Vampir Akademisi serisi havası aldım en sevdiğim kitap serisi olduğu için ve bu kitaptan da o havayı aldığımdan dolayıda sevdim herhalde.İsimlerin rusça olması,farklı bi dünyada geçmesi,Grishalar diye özel bi ırkın olması,baş roldeki kızın eğitimler alması falan neyse daha fazla benzerliklerini anlatırsam kitaptan spoiler vermiş olacağım :)
Onu yalnızca geçmişi... geleceği ise bir tek o kurtarabilir...
"Bekle!" diye sesimi yükselttim ama o çoktan arkasını dönmüştü. Kolunu tuttum, bizi izleyenlerden gelen şaşkınlık dolu seslere aldırış etmedim. "Bir yanlışlık olmalı. Ben... düşündüğünüz gibi..." Yavaşça bana dönüp kolunu tutan elime ters ters bakınca sustum. Elimi çektim ama öyle hemen geri adım atmayacaktım. "Ben düşündüğünüz kişi değilim," diye fısıldadım çaresizce.
Karanlıklar Efendisi biraz daha yakınıma geldi, sadece benim duyabileceğim bir sesle, "Kim olduğunu bildiğini hiç sanmıyorum!" dedi.
"Zengin fantastik öğelerle oluşturulmuş bir dünya, büyüleyici kurgu ve sizi kendine bağlayan duygusal bir kanca gibi... Sayfaları çevirirken kendinizden geçecek, final sahnesinde tüm tahminleriniz yanlış çıkacak ve doruk noktasında alnınızdan vurulmuşa döneceksiniz!"
Horn Book Magazine
"Bu büyüleyici dünya, içinde birçok tuzak barındırıyor. Mitolojiyle süslenmiş ve inandırıcı karakterlerle güçlendirilmiş roman sarsıcı sürprizlerle heyecanı ve adrenalini zirveye ulaştırıyor. George R. R. Martin ve J. R. R Tolkien hayranlarına özellikle tavsiye edilir."
RT Book Reviews
"Baş döndüren, eşsiz bir dünyada beklenmedik sürprizleri olan muhteşem bir kitap. Fantastik roman severlerin gözdesi olacak."
Library Journal
"Etkileyici betimlemelerle dolu, entrika ve akıl almaz büyülerle süslenmiş, içinde pek çok sürpriz barındıran bu macera aynı zamanda romantizm ile tehlikeli bir tutkuyu da bir arada sunuyor."
Publishers Weekly
6 Eylül 2020 Pazar
Kitap - Felaketzedeler Evi Guillermo Rosales
Herkese merhabalar efenim,
Nihayet KPSS belası da bitti yani sayılır sadece 20'sinde olucak olan ÖABT sınavım kaldı sınava zaten bu sene hiç çalışmadan girdim 120 sorudan 70 tane anca işaretlemişimdir diğer dersleri bırakında kendime en çok güvendiğim paragraf sorularını bile neredeyse yapamadım hatta çok fazla oyalanıp zaman kaybettim çünkü bu kadar kitap okumama rağmen paragrafları anlayamadım.Ayrıca ilk defa maske ile sınava girdim öğrencilerime empati yapma konusunda bir rehber öğretmen olarak nirvanaya ulaştığımı düşünüyorum çünkü maske ile sınava girmek ÖLÜM !
Neyse efenim bu beladan da kurtulduğumuza göre kitap okumaya kaldığımız yerden dewamke diyebiliriz ! Jaguar yayın evinden okumalarıma devam ediyorum.Bu yayın evini bu kadar sevmemin nedenlerinden biri de dünya edebiyatını önümüze çok güzel bir çeviriyle sunmaları."Felaketzedeler Evi" kitabı Küba da geçen bir dram öykünü anlatıyor.Sanırım yazar kendi hayat hikayesini anlatıyor diyebiliriz bu kitap için sonu dışında (çünkü çok havada bitti) oldukça dramatik ve realistik bir kitaptı.Narin yapılı kişilerin bu kitabı okumamasını tavsiye ederim.Genel olarak hikaye bi akıl hastahanesinde geçtiği için Guguk Kuşu 'na benzettim ben.
Küba’nın 47 yaşında intihar eden dâhi yazarı Guillermo Rosales’in, ağır bir şizofreniden muzdarip olduğu günlerde kaldığı zamanlardakine benzeyen bir bakımevini anlattığı Felaketzedeler Evi’nin baş karakteri William Figuares, –yine tam da yazar gibi– Küba’dan Miami’ye gelmiş sürgün bir yazardır. Ama halası, onu göçmenlerin çoğunlukta olduğu “bakımevi”ne yerleştirince burada bambaşka bir dünya bulur: Tersine işleyen bir Amerikan rüyası. “Dışarıda bakımevi diyorlardı oraya, ama mezarım olacağını biliyordum ben,” der William burası için. “Hayattan umudunu kesmiş insanların sığındığı, kıyıda köşede kalmış barınaklardan biriydi. Kaçıklar çoğunluktaydı. Yapayalnız ölsünler, kazananların başına bela olmasınlar diye aileleri tarafından bırakılan yaşlılar da vardı.”
Felaketzedeler Evi’nin sakinleri, yeryüzündeki kişisel felaketlerin cisimleşmiş özetini sunarlar âdeta. Fakat bir süre sonra William, kendisi gibi bir felaketzede olan Francis’le tanışır. O güne dek içinde bir boşluk duygusu ve elinde İngiliz şairlerin kitabıyla yaşayıp giderken ruhunda bir umut filizlenir: Yeniden hayal kurup planlar yapmaya ve Beatles şarkıları mırıldanmaya başlar.
1987’de Octavio Paz’ın oyuyla Letras de Oro Roman Ödülü’nü kazanan ve bugün Küba edebiyatının kült kitaplarından biri olarak kabul edilen Felaketzedeler Evi’ni Gökhan Aksay İspanyolca aslından çevirdi.
5 Eylül 2020 Cumartesi
Kore Dizisi : Was ıt Love ?
Herkese merhabalar efenim,
Yarın KPSS sınavım var ve gram bir şey bilmeden giricem açıkçası bu sene sırf para ödedim diye giriyorum yoksa maskeyle 2 saat boyunca soru çözmeyi istemek hiç bir şekilde akıl karı değil bence zaten bu yönde artık çok fazla da umudum kalmadı Ekim ayında işimde zamlı bir şekilde maaş alacağım ve iş yerimde oldukça iyi şartlarda sadece mesleğimi yapıyorum tabi her zaman dediğim gibi özel sektörün hiç bir zaman garantisi yok hele de bu korona zamanında eğer beni işten çıkarıcak olurlarsa (hayat sonuçta bu yani hiç belli olmaz) en azından şu korona olayları bitene kadar çalışmamayı düşünüyorum evden dijital bir şekilde çalışırım biriktirdiğim parayı kullanmaya başlarım.Her şey için bir plan yaptım yani :) O yüzden artık hiç bir şey için canımı sıkmıyorum geleceği,geçmişi düşünmüyorum ve sadece bu zamana odaklanıyorum psikolojimizi korumanın en iyi yolu bu bence.
Şu sıra yeni çıkan Kore dizilerine de sarmış durumdayım.Uzun zamandır film izlemiyorum film izlemek yerine çok fazla dizi izler oldum Netflix dizileri bir yana Kore dizilerini aşırı seviyorum.Yeni bitirdiğim dizilerden biri de konusu ve kadrosu biraz vasat olsa da zaman geçirmelik bir dizi olan "Was It Love" dizisi.
Dizi, uzun süredir, romantik ilişkisi olamamış bekâr bir annenin (Song Ji-Hyo), hayatına dört adamın girmesini ve sonrasında yaşanan olayları konu almaktadır. Bu dört adamdan biri; kötü ama çekici (Son Ho-Jun), diğeri; acınacak halde ama zengin (Song Jong-Ho), bir diğeri; ürkütücü ama çekici (Kim Min-Jun) ve son olarak diğeri; daha toy ama oldukça yakışıklıdır (Koo Ja-Sung).
4 Eylül 2020 Cuma
Kitap : Günler Aylar Yıllar Yan Lianke
Herkese merhabalar efenim,
Yine Jaguar yayınevi , yine Çinli bir yazar yine aşırı fakirlik ve bir azim öyküsü ve yine tutamadığım gözyaşlarım.Yan Lianke ile ilk defa tanışıyorum ama tarzı bana oldukça tanıdık geldi.Yu Hua 'ya çok benzediğini söylemek isterim tabi bu dünya edebiyatındaki her yazarda olabilecek şeyler.Okuması akıcı (100 sayfa falan) kapak tasarımı yine her zaman ki gibi muhteşem sonuyla insanı ağlatan bir yapım bu tarz Çin hikayelerini okumayı seviyorum.
Günler Aylar Yıllar, hayatın zorlukları karşısında hep diri kalabilen bir umudun romanı.
Kuraklık, Balou Sıradağları’nda tüm yıkıcılığıyla baş göstermiştir. İnsanlar çareyi evlerini terk edip su ve yiyecek bulabilecekleri yerlere kaçmakta bulurken geride sadece ihtiyar ile kör köpeği kalır ve bu iki kader ortağı, birkaç damla su, bir avuç mısır tanesi, bir karış gölgelik peşinde dolanır durur. Günleri, geceleri en sert, en çetin koşullarla sınanır; zamanın ve mekânın izleri silinip iskeletleri daha da belirginleşirken önlerindeki yollar da gitgide çatallanır. Bu zorluklardan geriye kalan, olağanüstü bir varoluş inadıdır.
Çin’in yaşayan en güçlü yazarlarından, Franz Kafka Ödülü sahibi Yan Lianke’nin Günler Aylar Yıllar’ını Erdem Kurtuldu Çince aslından çevirdi.
(Tanıtım Büleninden)
3 Eylül 2020 Perşembe
Kore Dizisi : Catch The Ghost
Herkese merhabalar efenim,
Yıllık iznimin bugününde ailecek Urlaya denize gittik ama saçma sapan yanmışım ayrıca 2 kere falan denize girdim içim pek almadı.Yıllık iznimin ilk 3 gününü bu diziyi izleyerek geçirdim ve nihayet bitirip size yazmak istedim.İlk çıktığı zamandan beri izlemek istiyorum bu diziyi çünkü gamzesine bayıldığım çok tatlış oppam Kim Sun-Ho var ama bu adamında adam gibi bir partneri olmadı diziler de ona yanıyorum buradaki partneri de ne oyunculuğunu beğendiğim ne tipini beğendim nasıl ünlü olduğunu asla anlamadığım Moon Geun-Young olmuş.Bu kız yüzünden diziyi izlemeyi erteleyip durmuştum bence herkes aralarında ki uyumsuzluğu farketmiş olmalı ki senaristte çok fazla ikisi arasında yakınlık sahnesi yazmamış sadece dizinin sonunda o da acayip dandik bi öpüşme sahnesi vardı.
Dizi, davaları çözmekte oldukça azimli ve hevesli olan Yoo-Ryung (Moon Geun-Young) adındaki çaylak bir dedektifin etrafında dönmektedir. Yoo-Ryung, güçlü adalet duygusu ve olağanüstü mekânsal algılama yeteneği ile aldığı davaları çözmektedir. Ancak her seferinde, acele ve ehemmiyetsizce yaptığı eylemlerden dolayı başını belaya sokmaktadır. Bir gün, davalardan kaçınmaya çalışan ve istikrar arayışında olan Go Ji-Suk (Kim Sun-Ho) adında bir adam ile tanışır ve onun ortağı olur. Ancak, Ji-Suk her zaman Yoo-Ryung’un neden olduğu sorunlardan sonra ortalığı toplar ve davaları çözmekte büyük bir rol oynar.
1 Eylül 2020 Salı
Kitap - Güneşi Uyandıralım Jose Mauro De Vasconcelos
Herkese merhabalar efenim,
Bugün kitaplarım geldi.Onlara başlayana kadar Şeker Portakalının 2.kitabı olan "Güneşi Uyandıralım" kitabına başlamıştım ama bu kitabı ilk kitabı kadar sevemedim.Zeze 11-12 yaşlarında artık bluğ çağda biridir ama çocuk hayalgücünü hala koruyan ve bizlere o hallerini yansıtan büyük bir baba açlığı ile yanıp tutuşan,her kendisine oğlu gibi davranan kişiye "baba" yüklemesi yapan hüzünlü bir hikayenin kahramanı.Şeker Portakalını da bu kitabı da sevmediğimi söylemek elbette yalan olur ama bu kitap bana bir tık daha sıkıcı geldiği için açıkçası dayanamadım sonuna kadar ve kitabın en azından %75 kadarını okuduktan sonra bırakma kararı aldım ve satın aldığım diğer kitaplar geldiği için onlara başladım.
Şeker Portakalı’nın sevimli küçük kahramanı Zezé, yine karşınızda. Gözlerinin içi yine ışıl ışıl, yüreği yine sevgi dolu. Bununla birlikte büyümek, ona yeni hüzünler getirmiş. Dahası, küçüklüğündeki şeker portakalı fidanı da yok artık. Zezé'yi zengin ve kuralcı bir aile evlat edinmiştir. Bu sayede kardeşlerine göre çok daha iyi maddi olanaklara kavuşmuş, ancak sevdiklerinden uzak kalmıştır. Sevgisizlikle başa çıkabilmesini sağlayan birkaç arkadaşı vardır: Evdeki aşçıları Dadada, okuldaki öğretmenlerinden Fayolle, yüreğine sokulup yerleşen, her ihtiyacı olduğunda ona cesaret veren bir kurbağa ve bir filmde görüp gerçek babasının yerine koyduğu ünlü Fransız şarkıcı Maurice Chevalier. Çok parlak bir öğrencidir Zezé. Şimdi ergenlik dönemindedir; sinirlidir, huysuzdur. Üstelik sırılsıklam âşıktır.
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...