Herkese merhabalar efenim,
Tess Gerritsen, tıp ve suç psikolojisi üzerine kurduğu derinlikli hikayelerle tanınan bir yazardır. Buz Gibi Soğuk (Ice Cold), yazarın gerilim ve psikolojik dramayı birleştiren en etkileyici eserlerinden biri olarak öne çıkar. Bu romanda, Gerritsen, soğuk, ürpertici bir atmosferin içinde, ölüm ve hayatta kalma arasındaki ince çizgiyi keşfederken, aynı zamanda insanların karanlık yönlerine dair de derinlemesine bir sorgulama yapar.
Buz Gibi Soğuk, başkahraman Dr. Maura Isles’in bir cinayet soruşturmasına katılmasıyla başlar. Isles, daha önceki eserlerden tanıdığımız, akılcı ve soğukkanlı bir adli tıp uzmanıdır. Ancak bu sefer, karşılaştığı olay sadece bir cinayet soruşturmasından daha fazlasıdır. Isles, dedektif Jane Rizzoli ile birlikte, bir dağ köyünde gerçekleşen bir dizi esrarengiz ölümün arkasındaki sırrı çözmeye çalışırken, bir yandan da kendi geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Bir grup insan, lüks bir dağ tatili sırasında kaybolmuş ve arama kurtarma ekipleri onları bulduğunda, ölü bedenler, tıpkı bir kaza sonucu ölmüş gibi yerlerde yatmaktadır. Fakat Dr. Isles’in incelemeleri, bu ölümlerin ardında bir suçun yattığını ve hepsinin birbirine bağlanan karmaşık bir gizemin parçası olduğunu gösterir. Katil veya suçlu kimdir? Gerçekler ne kadar uzak olabilir? Maura ve Jane, bir yandan bu sorulara yanıt ararken, diğer yandan karanlık bir sırra doğru sürüklenirler.