Herkese tekrardan merhabalar efenim...İzlemediğim el atmadığım Kore dizisi kaldı mı inanın çok merak ediyorum (tabi zevkime uygun tarihi Kore dizileri sevmiyorum tercihim Romantik Komedi) en ücra duyulmamış Kore dizilerini dahi izledim bu da o dizilerden biri aslında pek duyulmayan bir Kore dizisi ile karşınızdayım.9 End 2 Out bir beyzbol terimiymiş aslında sanki dizi beyzbol üzerine kurulmuşa benziyor Wild Romance'ta öyle görünüyordu ama çok tatlı bir aşk hikayesiydi ayrıca biricik aşkım Lee Dong Wook ile de tanıştırdı beni...Her dizi göründüğü gibi değil diyelim beyzboldan falandan filandan daha çok aynı evde yaşamaya mecbur olan iki yakın arkadaşı konu ediniyor tabi 1 kadın 1 erkek aynı evin içinde arkadaş kalabilecekler mi işte bu sorunun cevabı bu dizi de ... Ayrıca araya başkaları da giriyor çok eğlenceli curcuna bir diziye dönüşüyor.Resimlerden de belli oluyordur herhalde nasıl eğlendikleri...
Konusu:Hong Nan Hee (Park Soo Ae) sıradan bir yayıncılık şirketinde çalışmakta
olan ve her zaman aşkı düşünen bir işçidir. Hong Nan Hee bir gün eski
sınıf arkadaşı olan Byun Hyung Tae (Lee Jung Jin) ile karşılaşır. Byun
Hyung Tae bir beyzbol takım lideridir. İlan vermek için Hong Nan Hee
nin çalışmakta olduğu şirkete gelmiştir. Hyung Tae beyzbol topunu iyi
yakalamayı bir çok kadının gözüne girmek için yapabilir ancak bu Nan
Hee yi etkilemez çünkü ona göre o bir korkaktır. 9 END 2 OUTS sevginin
kaderler ve yaşamları kıyaslamak için beyzbol ile anlatıldığı bir kore
dizisidir.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
20 Temmuz 2014 Pazar
19 Temmuz 2014 Cumartesi
Maydanoz Time:Dizi-Twelve Man In A Year
Herkese tekrardan merhabalar efenim..Bugünün 2.postu yine Kore dizisi postu bölümler 16 bölümcük olunca bende de Kore dizisi izlemek artık bağımlılık yapınca bir süre sonra zaten otomata bağlanıyorsun uyuşturucu bağımlısı gibi oluyorsun fellik fellik dizi arıyorsun diğer dizinin tadı damağında kalmışken hop başka bir dizi Allah bu sene ne çok Kore dizisi izledim yahu şimdi postlarını yap yap bitiremiyorum hepsini de yapmak istiyorum açıkçası hepsi benim bebiklerim oldular ayıramıyorum kıyamıyorum tabi daha çok beğendiklerim oluyor onlar sıyrılıyor bazılarından hatta Türklerde gazlarını alamayıp uyguluyorlar Türk dizisi halinde izliyoruz bir de buyrunuz geçen dediğim Kiraz Mevsimi dizisi dün yeni bölümü vardı zevkle oturdum izledim vallahi sahneler hatta replikler bile aynıydı ama konu güzel olunca dayanamıyor işte insan tabi bir de işsizliğin de etkisi olabilir...Neyse gelelim bugün ki Kore dizimize yine tee ne zaman izlediğimi bilmediğim 1 günde sabahtan akşama izleyip taslaklarda yazılmaya bekleyen bir dizi oldu Yılın 12 Erkeği.Orta bir Kore dizisi öyle mutlaka izlenmeli diyemem zaten çok ünlü favori oyuncular da yok ama eğlenceli bir konusu var diyebilirim bol bol yakışıklı göreceğiniz bir Kore dizisi aslında.Ehh her aya 1 erkek düşünce...Başroldeki kızın saçları hariç yüzü ve oyunculuğu oldukça güzeldi bence ...
Konusu: 29 yaşında hayatında başarılı ve mutlu olamayan bir kadın olan Mi ru 12 zodyak burcuna inanmaktadır. Sevgilisinden ayrılıp, kazayla bir yazı yazıp çalıştığı dergiye yollayan Mi Ru şimdi 12 burcun her biriyle çıkmak zorundadır. Yazıları için Sofia adını kullanan Mi Ru gerçek Sofia'nın kimliğini öğrenince bakalım ne yapacaktır?
Konusu: 29 yaşında hayatında başarılı ve mutlu olamayan bir kadın olan Mi ru 12 zodyak burcuna inanmaktadır. Sevgilisinden ayrılıp, kazayla bir yazı yazıp çalıştığı dergiye yollayan Mi Ru şimdi 12 burcun her biriyle çıkmak zorundadır. Yazıları için Sofia adını kullanan Mi Ru gerçek Sofia'nın kimliğini öğrenince bakalım ne yapacaktır?
18 Temmuz 2014 Cuma
Maydanoz Time:Dizi-Witch's Romance
Herkese tekrardan merhabalar efenim...Dün ki Kore dizisi postunda bu diziden de biraz bahsetmiştim aslında sırası gelmişken bunu da aradan çıkarayım dedim.Dün de dediğim gibi konuları biraz benziyor ama sanırım bu dizi 2014 yapımı olduğu için bu dizi biraz çakmış oluyor.Eh konuyu sanırım anladınız özet geçmek gerekirse altın kız dedikleri evde kalmış onlara göre yaşlı bize göre olgun bir kadınla çiçek oğlanın (genç) aşkını anlatıyor.Burada da kadın soğuk duruyor çocuk daha çok kadının peşinden koşuyor ama diğer dizi gibi sıkıcı değil aslına bakarsanız oldukça eğlenceli.Dünde dediğim gibi Kim Sun Ah o tip rollerin kadını olmadığı için çok yapmacık bulmuştum ama bu kadın rolüne fena halde yakışmış hem de Kim Sun Ah'tan bence kat kat güzel hem de saç rengine bayıldım diyebilirim...Hiçte teyze tipi yok yani kadın da en fazla abla olabilir hatta utanmasa benden genç duracak çok kıskandım vallahi...Ayrıca çokta tatlı giyiniyordu giyinişine bayıldım ayrıca çokta çatlak ve tatlış bir kadını canlandırdığı içinde favori oyuncularımdan oldu diyebilirim...Ayrıca romantik sahneler de oldukça çoktu,hoştu ve orijinaldi diyebilirim.Ayrıca benim haftası haftasına takip ettiğim ilk dizilerden biri olduğu için ayrı bir önemi var benim için 2014 Kore dizisi seçmelerim de ilk sıralarda yer alacağı kesin...
Konusu:Drama dizisi Ban Ji-Yeon (Uhm Jung Hwa) ile Yoon Dong-Ha (Park Seo Joon) arasında ki bir aşk hikayesini anlatıyor. Ban Ji Yeon tek başına yaşayan 39 yaşındaki bir kadındır. Muhabir olarak çalışıyordur ve yaptığı işi de hevesli yapıyordur. O kadar sıkı çalışan birisidir ki iş yerinde kendisine "cadı" diye hitap edilir. Gerçek aşka inanmaya bir kadındır, bunun nedeni de eski sevgilisinin düğün günü ortadan kaybolmasıdır.Yoon Dong Ha 25 yaşındaki bir gençtir ve arkadaşıyla beraber bir iş yerinde ayak işlerini yapar. Ayak işleri olarak Noel Baba kılığında ya da bir idol yıldız olarak dışarı güvenliği sağlamak dahil hemen hemen her işi yapar. Bu genç adam mutlu gibi görünür fakat kız arkadaşını bir kaza ile kaybetmiştir.
No Shi Hoon (Han Jae Suk) 41 yaşındaki bir savaş fotoğrafçısıdır. Ban Ji Yeon' un önceden sevgilisiydi.
Bira sahnesine bayıldım!
Sevgili olunca ayrı bir tatlış oldular yakışmıyorlardı o ayrı ama çift elbiseleri giyip foto çektirmeleri ayy hadi kabul edeyim içim gitti :)
Konusu:Drama dizisi Ban Ji-Yeon (Uhm Jung Hwa) ile Yoon Dong-Ha (Park Seo Joon) arasında ki bir aşk hikayesini anlatıyor. Ban Ji Yeon tek başına yaşayan 39 yaşındaki bir kadındır. Muhabir olarak çalışıyordur ve yaptığı işi de hevesli yapıyordur. O kadar sıkı çalışan birisidir ki iş yerinde kendisine "cadı" diye hitap edilir. Gerçek aşka inanmaya bir kadındır, bunun nedeni de eski sevgilisinin düğün günü ortadan kaybolmasıdır.Yoon Dong Ha 25 yaşındaki bir gençtir ve arkadaşıyla beraber bir iş yerinde ayak işlerini yapar. Ayak işleri olarak Noel Baba kılığında ya da bir idol yıldız olarak dışarı güvenliği sağlamak dahil hemen hemen her işi yapar. Bu genç adam mutlu gibi görünür fakat kız arkadaşını bir kaza ile kaybetmiştir.
No Shi Hoon (Han Jae Suk) 41 yaşındaki bir savaş fotoğrafçısıdır. Ban Ji Yeon' un önceden sevgilisiydi.
Bira sahnesine bayıldım!
Sevgili olunca ayrı bir tatlış oldular yakışmıyorlardı o ayrı ama çift elbiseleri giyip foto çektirmeleri ayy hadi kabul edeyim içim gitti :)
Maydanoz Time:Müzik-Lana Del Rey Shades Of Cool
Herkese mutlu cumalar efenim...Tabi şimdi mutlu cumalar deyip güne Lana Del Rey ile başlamak biraz tezat oldu ama olsun benim neşemde melankolimde olabiliyor Lana Del Rey...Hele de son şarkısı ve yeni klibi Shades Of Cool.Bu kadının sürtüklük derecesi kliplerinde her geçen gün biraz daha artıyor malesef şu yaşlı adam fantezisinden ne yazık ki kliplerinde vazgeçemedi Allah'tan özel hayatında vazgeçti de şimdi yaşı yaşına uygun taş bir İtalyan ile çıkıyor nasıl yakıştırdım nasıl mutlu oldum anlatamam.Yok yaşlı adamlar yok hippieler nedir bu kızın zevki böyle derken tam bir İtalyan erkeği ile turnayı gözünden vurdu Katy Perry'de öyle vallahi böyle güzellikler kafayı yiyor erkekler konusunda aşk bu demeyin göz var nizam var şimdi...Bu kliptede her zaman ki gibi harika güzellikte Lana (aman estetik harikası o demeyin eski hali de ayrı bir taş hiçte gerek yokmuş estetik yaptırmaya) ...Son sahneleri hiç var olmamış sayıyorum hiçte ayy çok şekerler diyemicem malesef yaşlı adam nedir yaa... Gözleri mavinin her tonunu içerse nereme ne olacak yani...
17 Temmuz 2014 Perşembe
Maydanoz Time:Dizi-I Do,I Do
Herkese tekrardan merhabalar efenim..Günün 2.postunda bir Kore Drama ile karşınızdayım.Kim Sun Ah'ın izlemediğim bi bu projesi kalmıştı zaten bunu da izledim tam oldu.Kim Sun Ah'ın oynadığı bence en kötü proje diyebilirim.Yani diğer süper dizi projelerinin yanında açık konuşmak gerekirse biraz vasat kaldı.Bir ayakkabı aşığı olarak en çok kadının ayakkabı dolu odasına bayıldım diyebilirim konu olarak Witch's Romance benzettim diyebilirim ama tabi bu 2012 yapımı olduğu için WR bu diziden biraz çakmış demek daha doğru olur.Ya aslında tam çakmışta diyemeyiz daha çok büyük kadın genç çocuk aşkını anlattığından konular benzer diyorum ama aslında iki ayrı dünya dizi elbette.Kim Sun Ah'ı şapşirik kadın rollerinin dışında ilk defa sert ve cool bir kadın rolünde gördüm bu rol ne bileyim biraz garip durdu benim gözümde eh alışık değilim dediğim gibi ayrıca Kim Sun Ah'ın bu rolde ki saç modeline de bayıldım diyebilirim kısa saçı kadınlar da normalde pek sevmem ama bu kadın da çok cool duruyor.Ortalama güzellikte bir dizi eğer WR izlediyseniz bence bu diziyi izlemeseniz de olur...
Konusu:Büyük bir ayakkabı firmasında üst düzey bir ayakkabı tasarımcısı olan Hwang Ji An’ı( Kim Sun Ah) herkes “Altın Kız” diye çağırmaktadır. Sebebi ise; 30 yaşını çoktan geçmiş olan Hwang Ji An’ın hala bekâr olmasıdır.( Altın Kız=Kız Kurusu) Zengin ve güçlü yöneticimiz ofis çalışanlarından Park Tae Kang (Lee Jang Woo) ile yanlışlıkla beraber olduğu bir gecenin sonunda hamile kalır.
Bu fotoya bayılıyorum :) Ayakkabılar yakıyor :)
Konusu:Büyük bir ayakkabı firmasında üst düzey bir ayakkabı tasarımcısı olan Hwang Ji An’ı( Kim Sun Ah) herkes “Altın Kız” diye çağırmaktadır. Sebebi ise; 30 yaşını çoktan geçmiş olan Hwang Ji An’ın hala bekâr olmasıdır.( Altın Kız=Kız Kurusu) Zengin ve güçlü yöneticimiz ofis çalışanlarından Park Tae Kang (Lee Jang Woo) ile yanlışlıkla beraber olduğu bir gecenin sonunda hamile kalır.
Bu fotoya bayılıyorum :) Ayakkabılar yakıyor :)
Maydanoz Time:Kitap-Dan Brown-Cehennem
Herkese merhabalar efenim...İzmir'de 1 güncük süren yağmurdan sonra güneşi yaz günlerine geri dönmüş bulunuyoruz Aydın'da aldığım ve bitirmem sadece 3 günü bulan yine bir Dan Brown kitabı ile karşınızdayım.Okunacak listemde 1 numaranın da üzerini çizdiğim için ayrıca bir mutluyum.Dan Brown bildiğiniz gibi favori yazarlarımdan.Her okuduğumda umarım bunlar gerçek değildir diye hep beni düşündüren gerçekçi bir yazardır kendisi.Hani edebiyatta denir ya okurken kahramanların damarlarında akan kanı gördüm sanki kanlı canlı karşımdalardı diye hah aynen öyle hissediyorum işte Dan Brown okurken bu arada adamın daha yeni tipine bakma şerefine eriştim suratsız yaşlı bir moruk beklerken dünya tatlısı yanaklarını sıkasımın geldiği bir beyefendi çıktı iyi mi? Bu yüzden ayrı bir mutlu oldum bir ön yargımı daha çatadanak kırdım huh ... Neyse kitaba gelicek olursak aklında diyecek pek bir şey yok not dahi almadım kitabın heyecanından inanın yani...Betimlemesiyle,hikayesiyle kalın bir kitap olmasını rağmen hiç sıkmayan hatta 3 gün gibi bir süre de okuyup bitirebileceğiniz harika romanlardan biri ayrıca İstanbul'un ve Türklerinde reklamını yapması ayrı bir güzel olmuş bu kitapta orijinalinde kitap kapağı böyle mi bilemiyorum ama kapağa İstanbul'u koyması çokta hoş olmuş Dan Brown sülalecek (kardeşimde okuyor kuzenlerimde) severek okuyoruz...
Konusu:Dan Brown kitaplarının Simgebilim uzmanı olan kahramanı Robert Langdon Cehennem romanında gözlerini bir hastane odasında açıyor. Son olarak Harvard üniversitesindeki bir anısını hatırlayan Langdon kendini bir anda başından vurulmuş, son 48 saat içinde hiç bir şey hatırlamadan İtalya’da buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hastanede saldırıya uğruyor ve bu saldırıdan genç bir doktorun yardımı ile kurtuluyor. Dahası cebinde üzerinde tehlikeli simgesi olan bir cihaz buluyor. Ülkesinin konsolosluğundan yardım isteyen fakat yardım yerine kendisini öldürmeye çalışan kişiyi karşısında bulan Langdon kendi ülkesinin de kendini öldürmeye çalışması ile bir şok daha yaşıyor ve genç fakat sıra dışı zekası olan doktor ile işin gerçeğini çözmek için yine simgelerde gizli olan ipuçlarının peşine düşüyor.Floransa’nın tarihi yerlerinde başlayan macera İtalya’nın diğer büğülü şehri olan Venedik’e uzanıyor ve Longdon kendini bir genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu Dante’nin Cehennem Haritası ile ilişkilendiren deha birinin peşinde buluyor. Tek sorun bu psikopat bir hafta önce intihar etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir günden az kalmıştır ve virüsün yerini bulmak için tek umut Langdon’dur.Dan Brown’un Cehennem romanı okurlarını yine mükemmel bir maceranın içinde sürüklüyor. Kitapta yine tarihi öğeler, gizemli sırlar ve en güzeli ise İstanbul’un tarihi köşeleri var. Yerebatan Sarayı, Ayasofya ve Kapalı Çarşı kitapta geçen yerler ve yazar gerçekten buraları mükemmel anlatmış.
Konusu:Dan Brown kitaplarının Simgebilim uzmanı olan kahramanı Robert Langdon Cehennem romanında gözlerini bir hastane odasında açıyor. Son olarak Harvard üniversitesindeki bir anısını hatırlayan Langdon kendini bir anda başından vurulmuş, son 48 saat içinde hiç bir şey hatırlamadan İtalya’da buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hastanede saldırıya uğruyor ve bu saldırıdan genç bir doktorun yardımı ile kurtuluyor. Dahası cebinde üzerinde tehlikeli simgesi olan bir cihaz buluyor. Ülkesinin konsolosluğundan yardım isteyen fakat yardım yerine kendisini öldürmeye çalışan kişiyi karşısında bulan Langdon kendi ülkesinin de kendini öldürmeye çalışması ile bir şok daha yaşıyor ve genç fakat sıra dışı zekası olan doktor ile işin gerçeğini çözmek için yine simgelerde gizli olan ipuçlarının peşine düşüyor.Floransa’nın tarihi yerlerinde başlayan macera İtalya’nın diğer büğülü şehri olan Venedik’e uzanıyor ve Longdon kendini bir genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu Dante’nin Cehennem Haritası ile ilişkilendiren deha birinin peşinde buluyor. Tek sorun bu psikopat bir hafta önce intihar etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir günden az kalmıştır ve virüsün yerini bulmak için tek umut Langdon’dur.Dan Brown’un Cehennem romanı okurlarını yine mükemmel bir maceranın içinde sürüklüyor. Kitapta yine tarihi öğeler, gizemli sırlar ve en güzeli ise İstanbul’un tarihi köşeleri var. Yerebatan Sarayı, Ayasofya ve Kapalı Çarşı kitapta geçen yerler ve yazar gerçekten buraları mükemmel anlatmış.
16 Temmuz 2014 Çarşamba
Maydanoz Time:Dizi-The Paradise
Herkese tekrardan merhabalar efenim...Daha dün bitirdiğim Seyhandan'ın yaptığı dizi postunda görüp konusunu çok beğendiğim (16 bölüm olması da elbette etkili) ilk İngiliz dizisi ile karşınızdayım.Ayrıca bir dizinin ilk defa taze taze postunu yapıyorum değerini bilin... İlk defa Kore dizileri haricinde bir dizinin 16 bölümcük olduğunu görüyorum.Tabi 4.bölüm de hemen birbirlerini açıldılar hobaa olaylar olaylar oldu elbette Kore dizilerinden farkı bu oldu sanırım onlar dizinin sonunda kavuşurken bunlar 4.bölümden açıldılar ve kavuştular tabi dizi devam edecek elbette araya engeller ve kişiler girdi ama sonra tatlıya bağlandı.Toplam 2 sezon ama sezon başı 8 bölümcük.Oldukça ilginç bir durum yani.Herhalde bu da İngilizlerin Mini dizisi oluyor.Çok hafif ve çok tatlı bir dizi aslında ilk sezon olayların başlangıcı olduğu için midir nedir daha güzel 2.sezon pek işi yaramaz aslına bakarsanız olaylar zaten biraz kopuk kopuk.Ayrıca başrolde ki kızda inanılmaz tatlı ve başrolde ki adamla çok yakıştırdım.Zaten dönem filmleri de dizileri de benim çok hoşuma gidiyor.O giysiler (bir de kadın giysi dükkanın da geçince olaylar baya baya gördük ) o şapkalar o asalet o danslar ne bileyim benim çok hoşuma gidiyor...Başrolde ki adamın ses tonu ve yakışıklı olmasa da o karizması uff diyecek pek bir şey yok izleyip görmeniz lazım.Sadece adamın kıyafetleri biraz garibime gitti.Çok renkli yahu böyle karakterde ki bir adama hiç yakışmamış bence böyle daha soğuk ve ciddi renklerde giyinmesi lazımdı bence neyse son olarak boş zamanınız varsa buyrun açıp izleyin inanılmaz güzel mutlaka izlemelisiniz diyemesem de hoş bir dizi olduğunu söylemeden de geçemicem....
Konusu:The Paradise Bill Gallagher’ın yazdığı bir drama dizisidir. Denise Lovett amcasının kumaş dükkanında çalışmak için Kuzeydeki bir şehre giden genç bir kasabalı kızdır. Kısa bir süre sonra Denise amcasının durumunun iyi olmadığını çünkü müşterilerin sokağın karşısındaki The Paradise’a gittiğini fark eder. Sonunda The Paradise’ta işe başlar ve umursamaz sahibi John Moray’e aşık olur.
Konusu:The Paradise Bill Gallagher’ın yazdığı bir drama dizisidir. Denise Lovett amcasının kumaş dükkanında çalışmak için Kuzeydeki bir şehre giden genç bir kasabalı kızdır. Kısa bir süre sonra Denise amcasının durumunun iyi olmadığını çünkü müşterilerin sokağın karşısındaki The Paradise’a gittiğini fark eder. Sonunda The Paradise’ta işe başlar ve umursamaz sahibi John Moray’e aşık olur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kitap - Taş Kağıt Makas Alice Feeney
Herkese merhabalar efenim, Şu sıra kız kardeşimle birlikte bu yazara aşık olduk resmen hemen Türkçeye çevrilmiş son kitabını da aldım ve bu...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...