21 Haziran 2015 Pazar

Maydanoz Time : Gezi - Bodrum 1

Herkese hayırlı iftarlar efenim.Allah herkesin orucunu kabul etsin.Biz da ailecek balkonda estire estire iftarımızı açtık şimdi Bodrum postu yazma zamanı sabah da söz verdiğim gibi.

İzmir-Bodrum arası ortalama 3-4 saat kadar sürüyor.Biz gitmeden 1 hafta  önce İzmir'de Bodrum'da parçalı bulutlu olduğu için hafif bi korkumuz vardı havadan yana ama Allah'tan şansımıza pırıl pırıl güneşimiz hiç eksik olmadı tatilimiz boyunca hatta o güneşle pişmiş tavuğa döndüm her yerimi kremlememe rağmen yine bi güzel yanmayı başardım şimdi de onun ceremesini çekiyorum vallahi :(




Bodrum yolunda denizi görünce hem dinlenmek adına hem de fotoğraf çekmek için araban indik ve bu güzel manzaranın tadını çıkardık.


Daha sonra arabaya bindik ve tam gaz Bodrum yolunda devam ettik.Biz Bodrum Askeri Kampında kalacağız tam Merkez'de çarşıda yer alıyor gezdiğim yerlerde ilk olarak buralardı zaten.Bembeyaz evleri ve pespembe yaz çiçekleri ile Bodrum bize Hoşgeldin diyor.


Ben kardeşimle aynı odada kaldım annemlerde ayrı bir odada kaldı ben ne kadar dağınık ve tembelsem kardeşimde tam tersim olarak düzenli ve çalışkandır :D Bavulu öyle fırlattım odanın ortasına kardeşim kendi bölümünü düzenlerken ben yol yorgunuyum diyip yattım :D


İlk olarak kampın 2 gün açık olmadığını öğrenince büyük bi hayal kırıklığına uğradık ve kamp açık olmadığından bizde ilk olarak Bodrum Çarşısına atalım kendimizi dedik.Bodrum çok pahalı ve lüks bir yer diye duyduğumuz için biraz korkularımız vardı açıkçası.4 kişilik bir memur ailesi için biraz lüks bir tatil beldesi aslında Bodrum.2 kişilik tatil için bence daha ideal biri.Ayrıca ailecek tatil yapmayı pek sevmiyorum,arkadaşlarımla olmayı tercih ederim bi yere giderken maalesef onu da yapacak yaşta değilim daha ileri ki zamanlarda umarım :(


Barlar,gece kulüpleri sabahları kapalı elbette ve bomboştu çarşı bir kaç pişmiş tavuk gibi dolanan turistler haricinde kimsecikler yoktu.Bizde ilk olarak kampında kapalı olması nedeniyle ilk gün nasıl geçecek derdiyle Bodrum Su Altı Müzesi ve meşhur Bodrum Kale'sini gezmeye karar verdik.Zaten gezmesi toplamda 3 saate yakın zamanı buldu.



Kalenin girişi yukarıda gördüğünüz resimlerde ki gibi.Heredot ve Halikarnas Balıkçısı'nın heykelleri ile süslü.Bodrumlu ünlü kişiler yansıtılmış.Giriş kişi başı 25 Tl.


Müzenin girişinde bizi ilk olarak dilek havuzu karşılıyor.En inanmadığım ve dalga geçtiğim şeylerden biridir.Diyorum akşam olunca inderegandi yapıyordur kesin yetkililer.Oldukça da bozuk para var yani içinde.Müze pahalı olmasına rağmen ''Bi daha ne zaman gelcez ya '' deyip acımadan parayı verip girenlerle dolu.Bodrum çarşısında kalabalık yani açıkçası kalenin içi.


Kale bir çok bölümden oluşuyor.Türk bölümlerinin yanında içinde Alman ve İngiliz bölümleri de bulunuyor.Kale de bir çok dik merdiven bulunuyor ve çık çık,dolan dolan bitmiyor açıkçası.Resmen ayrı bi kasaba bi yaşam alanı kurulmuş kalenin içinde.





Su Altı Arkeoloji müzesini de içinde barındırıyor kale.Sunaklar ve testiler sunulmuş müze bölümünde.


Resimlerle nasıl çıkarıldığı ve hangi zamanlarda nasıl kullanıldığı anlatılmış.


Kafası kopmuş bol bol heykel ve heykelcikler görebilirsiniz kalenin içinde bu da o heykellerden biri üzerinde Yunanlı Devlet Adamı yazıyor ne alaka diye hiç sormayın!


Kalenin içinde yakaladığım en güzel görüntülerden biri bu herhalde!


Müze de kale gibi kendi içinde çeşitlere ayrılıyor,su altından çıkarılan bir çok şey var.Batıklar,çıpalar hatta takılar...


Müzenin birinde böyle bi mezar var bu arada şu an da yeni farkediyorum mezarın içinde bi fare var imdattt!


Kadın Yunan Kraliçesi bilmem neyin tacı,mezarı ve balmumundan yapılmış bir heykeli.


Kalenin en üst kısmından görünen manzara ! Harika! Bodrum tam anlamıyla ayaklarınız altında !


O su altı kazılarında nasıl çalışıldığına dair bir minyatür yapılmış bu minyatür Cam Müzesi bölümünde bulunuyor.


Size başta da bahsettiğim İngiliz bölümü.Bu kısım bence diğer müzelerde daha güzel ve daha dikkat çekici.İngiliz gelenekleri ve tarzı beni her zaman hayran bırakmıştır.


Taht Oyunları'nın yeni oyuncusuymuşum gibi çek :D


Sevgili Nefetiti!Tarihte en sevdiğim kadınlardan biri!


Kale ve müze gezimizden sonra Bodrum Marina'da biraz gezdik ve karnımız acıkınca Burger'ın yolunu tuttuk.Yatlar,katların yanında bi durum daha vardı ki sormayın yani.Akşam olunca daha da belirginleşen bi durum bu.Suriyeliler...

Bodrum bu yıl öyle bir yer olmuş ki.Geçen yıllarda nasıldı bilemiyorum elbette ama keşke ben bu halindeyken görmeseydim.Koskoca bir cadde düşünün.Tam ortasında trafiğe kapalı bi yol.Sol tarafta dıp tıs dıp tıs müzikler,ışıklar,pahalı mücevherlerinin ışıltısı,kadın ve erkek kahkahaları sınırsız içkiler,yenilen onca pahalı deniz mahsülleri...

Şimdi yolun öbür tarafını düşünün yani sağ tarafını.Çimlere serilmiş bahtaniyelerle çoluk çocuk perişan olan bilmediğimiz bir dilde konuşan vatanında ki savaştan kaçmış ve bi iki lokmaya talim eden çocuklarının başında bağlaması bacakları çıplak ... Suriyeli kaçaklar...

Ve şimdi o yolun tam ortasını düşünün.Ne o kadar hakir ne de o kadar zengin ve lüks yaşayan bizler.Dümdüz ortada o yolda yürüyoruz.Ne o ihtişamdan zevk alabiliyoruz ne de o kadar insana acıyıp lanet olsun bu dünya deyip varımızı yoğumuzu onlara verebiliyoruz.

Açıkçası içki ve sigaraya verecek param yok benim.Gerçekten israf ve günah olarak bakarım bu duruma.Ama öyle insanlara ve dilencilere de verecek param yok benim.Bu bloğa hiç siyaseti ve kendi görüşlerimi karıştırmadım sadece ne gördüysem anlatmaya çalıştım tarafsızca.Bu konu hakkında ne düşünüyorum söylemicem şimdi elbette ama yinede bu duruma acımasızca düşünenlere karşı hep derim:''Nerden biliyorsun ki,ya onların çocuğu olarak doğsaydın?''

Hayat bu deyip yola devam ediyoruz sadece.Duygularım o akşam karmakarışık yaptığım tatilden zevk alamıyorum.Ağzımda zımpara kağıdı yalamışım gibi bi tat bıraktı.



Bu arada bence Türkiye'de ki en güzel manzaraya sahip Burger Bodrum'da diyebilirim.Tam da Bodrum'un en meşhur yüzün disko adı verilen diskosuna bakıyor.


Akşam olunca cipsimizi ve kolamızı alıp odamıza çekildik ve erkenden yatıp dinlendik ilk gün için çok yorulduk bende bu postu yazarken baya bi yoruldum :(

Maydanoz Time : Kitap - Sherlock Holmes Suç Detayda Saklıdır Sir Arthur Conan Doylen

Herkese merhabalar efenim.Bodrum tatilinden nihayet geldik.Ramazan ayı malum artık oruçluyuz 1 ayımız evde öyle kitap okuyarak,dizi-film şeklinde geçicek 23 Temmuz'da Antalya'ya gidiyoruz ve yaz tatilimizin ikinci yarısı başlamış olacak.Oruçlu olduğum için uzun uzun bi Bodrum postu yapmayı akşama bıraktım şimdi tatildeyken okuduğum  kitapların postunu yapıcam.

Kardeşimin isteği üzerine 1.kitabını hiç beğenmesem de (nedeni postta var) 2.kitabını da okudum yoklukta :D Ve bu kitabı da zorla okuyup bitirdim diyebilirim yine aynı tarz ve hikayeler cidden filmini izlemeyi tercih ederim.


14 Haziran 2015 Pazar

Maydanoz Time : Film - Hanna

Herkese merhabalar efenim.Şu an Aydın-Söke'de dayımların evindeyim yarı erkenden Bodrum yolcusu olduğumuz için haftaya pazartesine kadar herhangi bir post yapamayacağım gibi duruyor bilgisayar buldukça her yerde şu elimde kalan film postlarını yapmaya çalışıyorum kısa kısa da olsa.Yine bir yan film olarak izleyebileceğiniz aksiyonlu ama pek duyulmadık filmlerden biri.Başrolde bir genç kız varsa o film benim için ilgi çekicidir zaten :D

Eric Bana'nın rol aldığı bu film eski bir casusun kızı olarak medeniyet olmayan bir yerde büyütüp intikam alması için yetiştirdiğini anlatıyor.(Çok saçma bi cümle oldu farkındayım ama daha nasıl açıklayabilirim bilmiyorum.) Kısaca aksiyon-dram kategorilerinde orta halli bir yan film diyebilirim.



Maydanoz Time : Kişisel - Sebo'nun Günlüğü Mimi



1.En sevdiğiniz kelime

Gülümse !

2.Nefret ettiğiniz kelime?

Kibir

3.Ne sizi heyecanlandırır?

Küçük herhangi bir şey bile heyecanlandırabilir ben kişiliğim gereği heyecanlı biriyim zaten konuşmam bile öyledir hızlı ve heyecanlı :)

4.Heyecanınızı ne öldürür?

Heyecanlandığım şeye ulaşmam

5.En sevdiğiniz ses nedir?

Nesne sesi falan hiç sevmem yani eğer su sesi falan diye düşünürsek sevdiğim insanın sesi ve elbette Lana 'nın sesi.

6.Nefret ettiğiniz ses?

Trafik sesleri,kuru gürültü ve annemin sürekli nedensiz bağırması

7.Hangi mesleği yapmak istemezsiniz?

Doktorluk ya da mühendislik hiç bana göre değil

8.Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz?

Sesim güzel olsun isterdim şarkı söylemek isterdim sahnede

9.Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?

Hmm yine kendi kişiliğimde biri olurdum ama biraz daha cılız biraz daha kısa boylu ve elbette daha çok sarışın bi kız olmak isterdim

10. Nerede yaşamak isterdiniz?

Amerika'da ! Hayat onlara güzel :(

11. En önemli kusurunuz nedir?

Çok çabuk güveniyorum ve çok sabırsızım bi de anlık dengesizlik hallerim vardır.

12. Size en fazla keyif veren kötü huyunuz nedir?

Tembel tenekenin tekiyim ama bu çok güzel :D

13. Kahramanınız kim?

Benim için çok çok değerli biri ;)

14. En çok kullandığınız küfür?

Hay ananı... der bırakım genelde açık küfür etmem,genelde ingilizce küfür ederim nedense :D

15. Şu anki ruh haliniz nasıl?

Heyecanlı tatile gidiyoruz !

16. Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?

Sabırlı ol ve gülümse!

17. Mutluluk rüyanız nedir?

Eşim,çocuğum ve ben beraber tatile gitmişiz bundan güzel mutluluk rüyası mı var ?

18. Sizce mutsuzluğun tanımı?

Sıkılmak ve yapacak bir şey bulamayıp boş boş oturmak

19. Nasıl ölmek isterdiniz?

Ecelimle yatağımda acı çekmeden torunlarımı da görmüş olsam fena olmaz

20. Öldüğünüzde cennete giderseniz Tanrı’nın kapıda size ne söylemesini istersiniz?

Hoşgeldin :)

Maydanoz Time : Film - Cyberbully

Herkese merhabalar efenim.Bugünden yola çıkmaya ve dayımlarda (Aydın Söke'de) bir gece kalıp öyle Bodrum'a geçmeye karar verdik.

Bugünün film postu kısacık olacak.Çünkü tek kişilik,tek bir senaryo,tek bir kurgu,tek bir ortamı olna bir film bu film.2015 yapımı ve başrolünde yeni yetme daha önce hiç görmediğim bir kız oynuyor ama rolünüde müthiş yapıyor bence.Güzel bir filmin yanında filme doymadığınızda yan film olarak izleyebileceğiniz gerilimli bir film.Sonu dışında oldukça iyi de gidiyordu film.


13 Haziran 2015 Cumartesi

Maydanoz Time : Kitap - Fi Akilah Azra Kohen

Herkese merhabalar efenim.Güzel bir hafta sonunda bir kitap postu ile daha karşınızdayım.Bu kitap postumuzun konuğu Türk Edebiyat'ın da Çok Satanlar Ve Çok Okunanlara girmeyi başarmış ve bir çok blog sitesinde de yorumları bulunan bir kitap olan Akilah Azra Kohen'in Fi'si.

Adını benim daha yeni duyduğum bir yazar belki de ilk kitabıdır bu kitap bilemem ama bu seriyle güzel bir çıkış yakaladığı kesin.Benden önce kardeşimin siparişiydi aslında bu kitap.Onun isteği ile alındı bende adını duymuştum ama daha okunacak çok kitabım olduğundan bu zamana kadar itibar etmemiştim açıkçası.

Kardeşim okumuş ve kurgusunu pekte beğenmemiş açıkçası.Ama ben okuyunca bu yorumunun yaşına bağlı olduğunu anladım.Psikolojik ve felsefik açıdan güzel sözleri ve diyalogları olan bi kitap.Kurgu konusuna gelirsek evet çok fazla alakasız yan karakter ve yan karakterlerin detayına girmiş.Ayrıca kitabın başındaki Karakter Kimlik Künyesi'de bi garip geldi bana genelde tiyatro metinlerinde görürüz böyle bir şeyi bir romanda olması biraz tuhaf olmuş ve romanı baştan basitleştirmiş açıkçası.

Onun dışında yazarın yalın ama hafiftende süslü bir dili var.Ne oralı ne buralı yani.Ayrıca gereksiz detaylara pek fazla girdiğinden kitap gereksiz uzamış ve okuyucuyu biraz sıkmaya başlamış.Bunlar dışında okurken insanda merak uyandıran bi kitap aslında serinin devamını almayı düşünüyor muyum pek bilmiyorum kısmet bu işlerde.


Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...