Herkese günün 2.film postundan merhabalar millet !
Oscar filmlerinden devam ediyoruz elbette.Ben pek şansı olduğnu düşünmüyordum açıkçası bu filmin.Sanırım başrolleri,dönem filmi olması ve tabiki de yine bir sorgu filmi olduğu için aday gösterildiğini düşünüyorum.
Türkçe adı ile Casuslar Köprüsü olarak bilinen bu film aslında oldukça yavaş ilerleyen ve işlenen bir film.Dönem filmi olduğu için kostümler ve ortamlar oldukça etkileyici ama diyaloglar ve ilerleyiş biraz can sıkıcı diyebilirim.
Ayrıca konuyu da vereceğim ama aklıma takıldığı için izleyenlere bir sorum olucak,Tabi ki de biraz spoiler olucak ama : Bilmem farkettiniz mi sorgu filmi olmasına rağmen filmde 2 tane ajan ve bunların değiş tokuşu var ülkeler arasında.Ama Rus ajanı olan adam baştan beri profesyönel bir suçlu olarak gözümüze gözümüze sokulurken Amerikan ajanı olarak itham edilen adam çok masum bir uçak pilotu olarak gösteriliyor ben mi yanlış yorumluyorum bilmiyorum ama resmen çok pis Rusya'ya bu film ile diss atılmış :D
Soğuk Savaş esnasında James B. Donovan adındaki avukat CIA tarafından işe alınmıştır. Avukat gergin bir müzakere görevine dâhil olup Sovyetler Birliği tarafından uçağı düşürüldükten sonra tutuklanan U-2 casus uçak pilotu Francis G. Powers'in ABD'de casusluk suçuyla tutuklu bulunan KGB istihbarat ajanı Rudolf Abel ile takas edilerek serbest bırakılması için çalışmaya başlar. Film, 1960 senesinde gerçekleşen U-2 krizini anlatmaktadır.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
12 Mart 2016 Cumartesi
Maydanoz Time : Film - Spotlight
Herkese merhabalar millet !
Güzel bir hafta sonunda daha birlikteyiz.Her şey güzel,hava güzel fakat bir ben güzel değilim şu sıra.Evet havaların geçiş dönemine denk geldiğimden dolayı yine bir güzel hasta olmayı becerdim.Boğaz ağrısı bir yandan,burun akıntısı bir yandan 2 gündür yatakta yatıp duruyordum 2-3 tane Tayvan dizisi bitirdim yani :D
Ama geçen haftada dediğim gibi şu sıralar pek bi yoğundum.Etkinliklerden etkinliklere gitmem bir yana bir yandanda spora başladım,aynı zamanda gezilere de gitmeye başladım havaların güzelliğini de kandı gönlüm kalın kalın giyinirken bir anda kendimi deri ceketlere bırakınca eh sonum kaçınılmaz oldu maalesef bu durumda.
Neyse efenim bugün hem hafta sonu olması nedeniyle hemde 3 gündür yat yat artık bana da gına geldiğinden hem de ayaklanacak kadar kendimi iyi hissettiğimden dolayı kalkayımda bir kafeye giderim hem beleş internetten yararlanır şı çektğim YouTube videolarını yüklerim o sırada uzun zamandır bekleyen postlarımı yazarım hem de uzun uzun kahvaltımı yaparım dedim.
Neyse efenim bu post benim gevezeliklerimle uzayıp gidecek böyle anlaşılan.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere efendim.Oscar filmleri ile ilgili bir YouTube yapacağım demiştim ama Oscar filmlerinin bir postunu da burada yaparım elbette.
İlk olarak tabiki de direk bu yılın En İyi Film Oscarına layık görülen Spotlight ile başlayalım dedim.Spotlight benim Oscar'ı almasını beklediğim filmlerden biriydi elbette ama benim gönlüm tabi ki her zaman için Room'dan yanaydı.
Room'dan sonra beni etkileyen 2.film Spotlighttı.Konusu,işlenişi ve tabi ki Mark Ruffalo ve Rachel Mcadams'ın olması ...
Bana geliyor ki bu sene Oscar'da Amerika kendi değerlerini,yargılarını yorumlayan filmleri aday göstermiş.Room ile ahlak değerlerini sapıtmışlığı,Spotlight ile din sistemini,Big Short ile ekonomik dürüstlük sistemini,The Danish Girl ile değerler ve önyargıları ...
Filmde de bol bol vurgu yapılıyor zaten bu olayların gerçekten yaşandığına dair.Hatta Oscar töreninde filmden sonra Lady Gaga eşliğinde bu olaylardan kurtulmuş - artık sağ çıkmış mı diyelim bilemedim , çünkü bu olayları yaşayan insanların bir çoğu intihar etmiş bir çoğuda delirmiş - bir kurtuluş şarkısı söylediler.O kısımları izlerken de filmi izlerken de gözyaşlarıma hakim olamadım resmen.
Din öyle bir şey ki.Yargıları,değerleri,ahlakı belirleyen günümüzdeki en önemli şey.Eğer din olgusu yanlış insanların kötü insanların eline düşerse diğer insanları köle dahi edebilir.Ahlak ahlak diye sayıklarken aslında farkında olmadan en büyük ahlaksızlıkların içinde bulabiliriz kendimizi.
Çalışkan ve dürüst gazetecilik bir kez daha kazandı.Adalet biraz geç sağlanmış ama olsun geç olsun güç olmasın demişler.
The Boston Globe gazetesinde çalışanların, rahiplerin çocukları taciz ettiğine dair skandalı çözmeye ve bölgedeki Katolik kilisesinin de bu olayı örtmeye çalışmasının anlatıldığı film gerçek bir hikayeye dayanıyor. Asıl gerçeği araştıran gazetecilerin önüne, kilise çalışanlarından ve avukatlardan oluşan bir engel çıkar... Spotlight filmi 2015 Venedik ve Toronto film festivallerinde de yerini alacak.
Güzel bir hafta sonunda daha birlikteyiz.Her şey güzel,hava güzel fakat bir ben güzel değilim şu sıra.Evet havaların geçiş dönemine denk geldiğimden dolayı yine bir güzel hasta olmayı becerdim.Boğaz ağrısı bir yandan,burun akıntısı bir yandan 2 gündür yatakta yatıp duruyordum 2-3 tane Tayvan dizisi bitirdim yani :D
Ama geçen haftada dediğim gibi şu sıralar pek bi yoğundum.Etkinliklerden etkinliklere gitmem bir yana bir yandanda spora başladım,aynı zamanda gezilere de gitmeye başladım havaların güzelliğini de kandı gönlüm kalın kalın giyinirken bir anda kendimi deri ceketlere bırakınca eh sonum kaçınılmaz oldu maalesef bu durumda.
Neyse efenim bugün hem hafta sonu olması nedeniyle hemde 3 gündür yat yat artık bana da gına geldiğinden hem de ayaklanacak kadar kendimi iyi hissettiğimden dolayı kalkayımda bir kafeye giderim hem beleş internetten yararlanır şı çektğim YouTube videolarını yüklerim o sırada uzun zamandır bekleyen postlarımı yazarım hem de uzun uzun kahvaltımı yaparım dedim.
Neyse efenim bu post benim gevezeliklerimle uzayıp gidecek böyle anlaşılan.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere efendim.Oscar filmleri ile ilgili bir YouTube yapacağım demiştim ama Oscar filmlerinin bir postunu da burada yaparım elbette.
İlk olarak tabiki de direk bu yılın En İyi Film Oscarına layık görülen Spotlight ile başlayalım dedim.Spotlight benim Oscar'ı almasını beklediğim filmlerden biriydi elbette ama benim gönlüm tabi ki her zaman için Room'dan yanaydı.
Room'dan sonra beni etkileyen 2.film Spotlighttı.Konusu,işlenişi ve tabi ki Mark Ruffalo ve Rachel Mcadams'ın olması ...
Bana geliyor ki bu sene Oscar'da Amerika kendi değerlerini,yargılarını yorumlayan filmleri aday göstermiş.Room ile ahlak değerlerini sapıtmışlığı,Spotlight ile din sistemini,Big Short ile ekonomik dürüstlük sistemini,The Danish Girl ile değerler ve önyargıları ...
Filmde de bol bol vurgu yapılıyor zaten bu olayların gerçekten yaşandığına dair.Hatta Oscar töreninde filmden sonra Lady Gaga eşliğinde bu olaylardan kurtulmuş - artık sağ çıkmış mı diyelim bilemedim , çünkü bu olayları yaşayan insanların bir çoğu intihar etmiş bir çoğuda delirmiş - bir kurtuluş şarkısı söylediler.O kısımları izlerken de filmi izlerken de gözyaşlarıma hakim olamadım resmen.
Din öyle bir şey ki.Yargıları,değerleri,ahlakı belirleyen günümüzdeki en önemli şey.Eğer din olgusu yanlış insanların kötü insanların eline düşerse diğer insanları köle dahi edebilir.Ahlak ahlak diye sayıklarken aslında farkında olmadan en büyük ahlaksızlıkların içinde bulabiliriz kendimizi.
Çalışkan ve dürüst gazetecilik bir kez daha kazandı.Adalet biraz geç sağlanmış ama olsun geç olsun güç olmasın demişler.
The Boston Globe gazetesinde çalışanların, rahiplerin çocukları taciz ettiğine dair skandalı çözmeye ve bölgedeki Katolik kilisesinin de bu olayı örtmeye çalışmasının anlatıldığı film gerçek bir hikayeye dayanıyor. Asıl gerçeği araştıran gazetecilerin önüne, kilise çalışanlarından ve avukatlardan oluşan bir engel çıkar... Spotlight filmi 2015 Venedik ve Toronto film festivallerinde de yerini alacak.
9 Mart 2016 Çarşamba
Maydanoz Time : Etkinlik - Kitap Ağacı ile Erhan Keskin Buluşması !
Herkese merhabalar efendim !
Evet söz verdim biliyorum biliyorum.Şu sıra ordan oraya gidiyorum ama nereye gidiyorum ne yapıyorum bi türlü anlatamıyordum sizlere.
Şimdi geldi sıra geçen hafta sonu ne yapıyordum da post bile yazamadım !
Daha sonra projeler geliştikçe de anlatacağım kısaltılmışı BalTog olan yani üniversitenin Toplum Gönüllüleri adlı kulübüne katıldım.
Havalar iyiye gittikçe bir çok etkinliklerde başlamış oldu.Bunlardan ilki Kitap Ağacı kulübü ile ortaklaşa hazırlanan bir Yazar Buluşması günüydü.
2.kitabının ilk toplantısını bizimle yapan Erhan Keskin'i ağırladık.Erhan Keskin daha çok şiir ve kişisel gelişim türündeki denemeleri ile ünlü.
İlk kitabı Senin Dünyanın Bendeki Yansıması'ndan sonra çıkan 2.kitabı olan Seni Sana sor kitabı bugün başroldeydi.
Keyifli sohbeti ve bizlere sunumu,ilgisi ve güleryüzü ile çok beğenediğim egodan nasibini almamış nadide yazarlardan biri Erhan Keskin.
Kitap Ağacı ile ilk etkinliğim olmasına rağmen çok eğlendim ve çokta bilgi edindim.Hatta kendi başıma yetmezmişim gibi kız arkadaşlarımı da peşimden sürükledim.
Son olarak kahve,çikolata ve bu güzel gün için Kitap Ağacı ve TOG üyelerine çok teşekkür ederim :)
Evet söz verdim biliyorum biliyorum.Şu sıra ordan oraya gidiyorum ama nereye gidiyorum ne yapıyorum bi türlü anlatamıyordum sizlere.
Şimdi geldi sıra geçen hafta sonu ne yapıyordum da post bile yazamadım !
Daha sonra projeler geliştikçe de anlatacağım kısaltılmışı BalTog olan yani üniversitenin Toplum Gönüllüleri adlı kulübüne katıldım.
Havalar iyiye gittikçe bir çok etkinliklerde başlamış oldu.Bunlardan ilki Kitap Ağacı kulübü ile ortaklaşa hazırlanan bir Yazar Buluşması günüydü.
2.kitabının ilk toplantısını bizimle yapan Erhan Keskin'i ağırladık.Erhan Keskin daha çok şiir ve kişisel gelişim türündeki denemeleri ile ünlü.
İlk kitabı Senin Dünyanın Bendeki Yansıması'ndan sonra çıkan 2.kitabı olan Seni Sana sor kitabı bugün başroldeydi.
Keyifli sohbeti ve bizlere sunumu,ilgisi ve güleryüzü ile çok beğenediğim egodan nasibini almamış nadide yazarlardan biri Erhan Keskin.
Kitap Ağacı ile ilk etkinliğim olmasına rağmen çok eğlendim ve çokta bilgi edindim.Hatta kendi başıma yetmezmişim gibi kız arkadaşlarımı da peşimden sürükledim.
Son olarak kahve,çikolata ve bu güzel gün için Kitap Ağacı ve TOG üyelerine çok teşekkür ederim :)
7 Mart 2016 Pazartesi
Maydanoz Time : Film - Interstellar
Herkese merhabalar tekrardan.
Günün 2.postu tabiki de bir film postu olucaktı.
Konusu :Film, Kip S. Thorne'nun evrende 'solucan deliklerinin' gerçekten mevcut olduğu ve bu sayede zamanda yolculuğun mümkün olabileceği teorisinden ilham alınarak yapılmıştır. Filmin hikayesi bir grup gözüpek kaşifin bu deliklerden birine gitmeye karar vermesi sonrasında gelişiyor. Bu bilinmeyen boyuta yapacakları yolculukta, beraber kalabilmek için verdikleri mücadele her bir tanesini ayrı zorluklarla karşılaştırıyor.
Günün 2.postu tabiki de bir film postu olucaktı.
Konusu :Film, Kip S. Thorne'nun evrende 'solucan deliklerinin' gerçekten mevcut olduğu ve bu sayede zamanda yolculuğun mümkün olabileceği teorisinden ilham alınarak yapılmıştır. Filmin hikayesi bir grup gözüpek kaşifin bu deliklerden birine gitmeye karar vermesi sonrasında gelişiyor. Bu bilinmeyen boyuta yapacakları yolculukta, beraber kalabilmek için verdikleri mücadele her bir tanesini ayrı zorluklarla karşılaştırıyor.
Maydanoz Time : Kitap - Sessiz Oda Lori Schiller
Herkese merhabalar efenim.
Okula gitmeden hemen şöyle bir haftanın kitap postunu yapayım dedim :)
Sessiz Oda benim OkuOku'dan kaegom bedavaya gelsin diye aldığım bir kitaptı açıksözlü olmak gerekirsek :D
Ama tam bana ve benim alanıma hitap ettiği için çok merak edip yaza bırakmadan okumaya başladım.400 + sayfa kadar olmasa beni biraz çileden çıkarsa da gerçek bir hayat hikayesi olması sabretmemi sağladı diyebilirim.
Gerçek bir şizofreni hikayesi diyebilirim.Tam da şizofreninin tedavisinin olmadığı elektroşok tedavisiyle çözüme ulaştırılmaya çalışılan yıllarda geçiyor.
Her şeyi ile dört dörtlük bir genç kızımızın bu illet hastalığa yakalanmasını ve sesler duymasıyla içten içe delirmesini bu durumda bataklıkta battıkça battığını sesler susturmak için intihar ve uyuşturucu dahi kullandığını kadar bahsediyor.Kızımız sonunda tabi ki iyileşiyor ve o kötü zamanlarını bu kitap vasıtasıyla bizlere aktarıyor.
Kitabın sadece kızın gözünden değilde ailesinin,doktorlarının ve arkadaşlarının gözünden de aktarılması ayrı bi hoş olmuş diyebilirim.
Okula gitmeden hemen şöyle bir haftanın kitap postunu yapayım dedim :)
Sessiz Oda benim OkuOku'dan kaegom bedavaya gelsin diye aldığım bir kitaptı açıksözlü olmak gerekirsek :D
Ama tam bana ve benim alanıma hitap ettiği için çok merak edip yaza bırakmadan okumaya başladım.400 + sayfa kadar olmasa beni biraz çileden çıkarsa da gerçek bir hayat hikayesi olması sabretmemi sağladı diyebilirim.
Gerçek bir şizofreni hikayesi diyebilirim.Tam da şizofreninin tedavisinin olmadığı elektroşok tedavisiyle çözüme ulaştırılmaya çalışılan yıllarda geçiyor.
Her şeyi ile dört dörtlük bir genç kızımızın bu illet hastalığa yakalanmasını ve sesler duymasıyla içten içe delirmesini bu durumda bataklıkta battıkça battığını sesler susturmak için intihar ve uyuşturucu dahi kullandığını kadar bahsediyor.Kızımız sonunda tabi ki iyileşiyor ve o kötü zamanlarını bu kitap vasıtasıyla bizlere aktarıyor.
Kitabın sadece kızın gözünden değilde ailesinin,doktorlarının ve arkadaşlarının gözünden de aktarılması ayrı bi hoş olmuş diyebilirim.
Maydanoz Time : Film - Gods Of Egypt
Herkese tekrardan merhabalar ...
Geçen hafta -son haftasında olan- ve benim de -kardeşiminde- uzun zamandır izlemek istediğim bir film için sinemaya gittik.Hayır,maalesef planladığımız gibi kardeşimle gidemedim onun yerine Balıkesir'de en yakın kız arkadaşımla gittim.
Mitolojiyi,Fantastik filmleri severleri bu filme alalım lütfen.Ben ikisini de severim ama en çok Butler'ı severim :D
Evet şimdi yalan olmasın Butler için de gittim.Oh nihayet itiraf ettim !
Evet adam resmen bu roller için doğmuş ! Hep iyi rollerde olmasına rağmen bu sefer kötü bir amca olan Set karakterindeydi.Ve kötü rolde ayrı yakışıyor benim yiğidime :D
Diğer tip Mısır filmlerinden farklı olarak daha çok Fantastik olarak yapılmıştı.Ki zaten işin içinde Tanrılar olunca bu çok normal bir durum.Film 3 boyutlu olduğuiçin ayrı bir zevk aldım ayrıca grafikler cidden harikaydı.
Kısaca konusuna gelecek olursak ;
Geçen hafta -son haftasında olan- ve benim de -kardeşiminde- uzun zamandır izlemek istediğim bir film için sinemaya gittik.Hayır,maalesef planladığımız gibi kardeşimle gidemedim onun yerine Balıkesir'de en yakın kız arkadaşımla gittim.
Mitolojiyi,Fantastik filmleri severleri bu filme alalım lütfen.Ben ikisini de severim ama en çok Butler'ı severim :D
Evet şimdi yalan olmasın Butler için de gittim.Oh nihayet itiraf ettim !
Evet adam resmen bu roller için doğmuş ! Hep iyi rollerde olmasına rağmen bu sefer kötü bir amca olan Set karakterindeydi.Ve kötü rolde ayrı yakışıyor benim yiğidime :D
Diğer tip Mısır filmlerinden farklı olarak daha çok Fantastik olarak yapılmıştı.Ki zaten işin içinde Tanrılar olunca bu çok normal bir durum.Film 3 boyutlu olduğuiçin ayrı bir zevk aldım ayrıca grafikler cidden harikaydı.
Kısaca konusuna gelecek olursak ;
Set, karanlığın acımazsız tanrısı, Mısır tahtını devralır. Barışçıl ve varlıklı olan imparatorluğu yıkar, kargaşa ve çatışmaların içine düşürür. Birkaç cesur isyancı Set’in karşısındadır. Sevgilisi tanrı tarafından tutsak edilen genç bir hırsız, Set’i tahtan indirmek ve yenmek için güçlü tanrı Horus’tan yardımını ister. Bu olağanüstü aksiyon-macera filminde, insanoğlunun hayatta kalmak için aşkını kurtarmaya çalışan bir ölümlü kahramana olan Bek’e bel bağlamasını konu alınıyor.
Maydanoz Time : Film - The 5 Th Wave
Herkese merhabalar efenim.
2 gündür ordan oraya sosyallikten bayılacağız vallahi ! Ama durun , bu konuları daha sonraya anlatacağım sizinle paylaşacak çok fazla şeyim biriktirdiğimden Taslaklar dolup taştı vallahi.O yüzden postları yine günde ikiye çıkardım hadin hayırlısı olsun !
Ama ilk olarak geçtiğimiz haftanın Sinema bülteninden tazecik bir filmler getirdim sizlere
İlk filmimiz 5.Dalga filmi.Bu aslında çok meşhur bir kitap.Belki de duymuşsunuzdur ...
Ben okumadım açıkçası ama filmini izledim ve çok beğendim.Tam benlik bir film.Kıyamet sonrası senaryolarını da seven bir insan olaraktan beğendim.
Kısaca konusuna gelecek olursak ;
2 gündür ordan oraya sosyallikten bayılacağız vallahi ! Ama durun , bu konuları daha sonraya anlatacağım sizinle paylaşacak çok fazla şeyim biriktirdiğimden Taslaklar dolup taştı vallahi.O yüzden postları yine günde ikiye çıkardım hadin hayırlısı olsun !
Ama ilk olarak geçtiğimiz haftanın Sinema bülteninden tazecik bir filmler getirdim sizlere
İlk filmimiz 5.Dalga filmi.Bu aslında çok meşhur bir kitap.Belki de duymuşsunuzdur ...
Ben okumadım açıkçası ama filmini izledim ve çok beğendim.Tam benlik bir film.Kıyamet sonrası senaryolarını da seven bir insan olaraktan beğendim.
Kısaca konusuna gelecek olursak ;
İnsan görünümlü uzaylılar (ötekiler) Mars gezegeni yörüngesinde gözükürler ve dünyaya dalga dalga saldırırlar.
1. Dalga – Enerjiyi Kesip Dünyayı Karanlığa Gömme
2. Dalga – Şehirlerin İmhası
3. Dalga – Salgın Hastalıklar Yayma
4. Dalga – “Ötekiler” Tarafından İstila
2. Dalga – Şehirlerin İmhası
3. Dalga – Salgın Hastalıklar Yayma
4. Dalga – “Ötekiler” Tarafından İstila
Cassie (Chloë Grace Moretz) adındaki genç bir kız hayatta kalanlardandır ve kaybolan erkek kardeşini aramaktayken genç bir adamla tanışıp, onunla bir takım olurlar. Bu arada insanlık 5. ve insanları bu topraklardan silecek son dalgayı beklemektedir..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...