Herkese güzel bir hafta sonundan merhabalar millet !
Eğer bu hafta sonu için güzel bir Gerilim-Gizem hatta birazda Bilimkurgu esintileri içeren bir film arıyorsanız bu film tam da sizlik.Açıkçası izlediğim en iyi gerilim filmlerinden biriydi ki zaten yönetmeni Orphan ve Non-Stop ın yönetmeni olunca yine ortaya çok başarılı bir iş çıkmış.Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.
İnsanların hafızasına girmeyi becerebilen bir dedektif (Mark Strong), zeki ancak belalı ve tehlikeli 16 yaşındaki bir kız olan Anna (Taissa Farmiga) olayını inceler ve bir travma kurbanı mı yoksa sosyopat mı olup olmadığına karar vermeye çalışır.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
26 Mart 2016 Cumartesi
25 Mart 2016 Cuma
Maydanoz Time : Kitap - Günübirlik Hayatlar Irvin D.Yalom
Herkese merhabalar millet !
Güzel bir cuma gününde daha beraberiz.Bugün okulum yok o yüzden bol bol okumaya ve dizi izlemeye kısaca kendime vakit ayırmayı düşünüyorum.Vizeler başlamadan bu keyifleri yaptım yaptım ... Hafta içinde çok yoğun olduğum için postları kısacık yazıyorum farkındayım ordan oraya koşturuyorum bende işte ne yapayım.Aslında aklımda olan bir sürü etkinlikler,gezmeler varda hava şartları pek müsait değil maalesef.Ne zaman tam anlamıyla bahar gelecek bilemiyorum.
Neyse efenim gelelim bu haftanın kitap postu olan Pegasus yayınevinde çıkma Yalom'un benim ilk okuduğum kitabı olan Günübirlik Hayatlar romanına.Aslında bu bir roman sayılmaz.Daha çok terapi seanslarını anlattığı yazılardan oluşan bir kitap demeliyim.
Varoluşçu akımı oldukça sevsemde daha önce neden Yalom ile tanışmadım bilemiyorum.Bu kitabı bir çok kitap bloğunda gördüm ve duydum ama okumak bu zamana kısmetmiş ne yapalım.
Gayet bana hitap eden bir kitap olduğunu söyleyebilirim.Bilmeyen kaldı mı bilemiyorum ama ben Psikolojik Danışmanlık okuyorum haliylen bu tarz kitaplar benim için ders kitabı niteliğinde.
Pegasus gibi çok popüler bir yayınevinin bu kitabı basması güncel olarakta çok dikkat çekti ve bir çok insan bu tarz kitapları okumasa bile alıp okumaya başladı ve bu beni çok mutlu etti elbette.
Yalom daha çok varoluşçuluk üzerine yoğunlaşan bir psikiyatrist olsada okuduklarımdan anladığım kadarıyla Freud'un rüya analizi ve bilinçaltı sendromlarından da çok fazla yararlanıyor.
Yalom bu kitapta sadece bir terapist değil aynı zamanda yazar kimliğini de konuşturmuş.Terapi sırasında bir çok kitaptan alıntılar yaparak entellektüel paylaşımlarda da bulunmuş.
Dikkatimi çeken başka bir şey ise daha çok ölüme yakın olan ya da belli yaşa gelmiş insanların hikayesini anlatması.Normalde de bütün hastaları bu yönde mi yoksa Yalom belli bir tarz oluşturmak için mi bilhassa bu tarz vakaları seçip koymuş bilemiyorum.
Ama Bir Psikiyatristin Gizli Defteri 'ni okuyup beğenenler bu kitabı da oldukça beğenirler.
Güzel bir cuma gününde daha beraberiz.Bugün okulum yok o yüzden bol bol okumaya ve dizi izlemeye kısaca kendime vakit ayırmayı düşünüyorum.Vizeler başlamadan bu keyifleri yaptım yaptım ... Hafta içinde çok yoğun olduğum için postları kısacık yazıyorum farkındayım ordan oraya koşturuyorum bende işte ne yapayım.Aslında aklımda olan bir sürü etkinlikler,gezmeler varda hava şartları pek müsait değil maalesef.Ne zaman tam anlamıyla bahar gelecek bilemiyorum.
Neyse efenim gelelim bu haftanın kitap postu olan Pegasus yayınevinde çıkma Yalom'un benim ilk okuduğum kitabı olan Günübirlik Hayatlar romanına.Aslında bu bir roman sayılmaz.Daha çok terapi seanslarını anlattığı yazılardan oluşan bir kitap demeliyim.
Varoluşçu akımı oldukça sevsemde daha önce neden Yalom ile tanışmadım bilemiyorum.Bu kitabı bir çok kitap bloğunda gördüm ve duydum ama okumak bu zamana kısmetmiş ne yapalım.
Gayet bana hitap eden bir kitap olduğunu söyleyebilirim.Bilmeyen kaldı mı bilemiyorum ama ben Psikolojik Danışmanlık okuyorum haliylen bu tarz kitaplar benim için ders kitabı niteliğinde.
Pegasus gibi çok popüler bir yayınevinin bu kitabı basması güncel olarakta çok dikkat çekti ve bir çok insan bu tarz kitapları okumasa bile alıp okumaya başladı ve bu beni çok mutlu etti elbette.
Yalom daha çok varoluşçuluk üzerine yoğunlaşan bir psikiyatrist olsada okuduklarımdan anladığım kadarıyla Freud'un rüya analizi ve bilinçaltı sendromlarından da çok fazla yararlanıyor.
Yalom bu kitapta sadece bir terapist değil aynı zamanda yazar kimliğini de konuşturmuş.Terapi sırasında bir çok kitaptan alıntılar yaparak entellektüel paylaşımlarda da bulunmuş.
Dikkatimi çeken başka bir şey ise daha çok ölüme yakın olan ya da belli yaşa gelmiş insanların hikayesini anlatması.Normalde de bütün hastaları bu yönde mi yoksa Yalom belli bir tarz oluşturmak için mi bilhassa bu tarz vakaları seçip koymuş bilemiyorum.
Ama Bir Psikiyatristin Gizli Defteri 'ni okuyup beğenenler bu kitabı da oldukça beğenirler.
24 Mart 2016 Perşembe
Maydanoz Time : Film - Circle
Herkese merhabalar efenim...
İzmir'deyken ailecek izlediğimiz Gizem-Gerilim filmlerinde bugün Circle Türkçe adıyla Çember isimli bir yine toplanmalı bir film var.
Her türlü toplanmalı filmleri izledik herhalde diye düşünürken gün geçmiyor ki bir yenisi daha çıkmasın... Evet doymuyoruz bir odada çekilen filmlere.
Ama ilk defa mesajı çok derin olsa da sonu çok kötü biten bir filme denk geldim.Evet filmin başı,ortası her şeyi normal toplanmalı filmler gibi ama ya o son olmuş mu hiç ! Spoiler vermekte istemiyorum ama sonu çok kötü çok manasız bitiyor maalesef.
Kısaca konusuna gelicek olursak :
Karanlık bir odada gizemli bir çemberin etrafında uyanan elli kişi, içlerinden kimin hayatta kalmayı hakettiğine karar vermek zorundadırlar.
İzmir'deyken ailecek izlediğimiz Gizem-Gerilim filmlerinde bugün Circle Türkçe adıyla Çember isimli bir yine toplanmalı bir film var.
Her türlü toplanmalı filmleri izledik herhalde diye düşünürken gün geçmiyor ki bir yenisi daha çıkmasın... Evet doymuyoruz bir odada çekilen filmlere.
Ama ilk defa mesajı çok derin olsa da sonu çok kötü biten bir filme denk geldim.Evet filmin başı,ortası her şeyi normal toplanmalı filmler gibi ama ya o son olmuş mu hiç ! Spoiler vermekte istemiyorum ama sonu çok kötü çok manasız bitiyor maalesef.
Kısaca konusuna gelicek olursak :
Karanlık bir odada gizemli bir çemberin etrafında uyanan elli kişi, içlerinden kimin hayatta kalmayı hakettiğine karar vermek zorundadırlar.
22 Mart 2016 Salı
Maydanoz Time : Film - Secret In Their Eyes
Herkese merhabalar millet !
Umarım keyifler yerindedir.Bugün film postu olarak İzmir de ailecek yine gerilim-gizem filmlerine sarmış durumdayken izlediğimiz bir film olan Secret In Their Eyes var.Başrollerde Nicole Kidman ve Julia Roberts gibi isimler olsada biraz düşük seviyede bir film gibime geldi benim.
Öncelikle çok yavaş tempolu ilerleyen bir kaç sahnesi ve sonu dışında izlemeye değecek pekte bir şeylerin olmadığı bir film olmuş maalesef.Ayrıca özlediğimiz isimler pekte başrol gibi değil daha çok yan rol gibiler bu iş nasıl anlamadım vallahi :/
FBI'da görevli olan Jess (Julia Roberts), bir tanıdığının cesedinin bulunmasıyla altüst olur. Fakat zanlı, serbest bırakılır. FBI'ın bu departmanında avukatlık yapan ve Harward mezunu olan Claire'in (Nicole Kidman) sayesinde katili yakalayıp adalete teslim etmek, artık Jess'in tek gayesi olur.
Umarım keyifler yerindedir.Bugün film postu olarak İzmir de ailecek yine gerilim-gizem filmlerine sarmış durumdayken izlediğimiz bir film olan Secret In Their Eyes var.Başrollerde Nicole Kidman ve Julia Roberts gibi isimler olsada biraz düşük seviyede bir film gibime geldi benim.
Öncelikle çok yavaş tempolu ilerleyen bir kaç sahnesi ve sonu dışında izlemeye değecek pekte bir şeylerin olmadığı bir film olmuş maalesef.Ayrıca özlediğimiz isimler pekte başrol gibi değil daha çok yan rol gibiler bu iş nasıl anlamadım vallahi :/
FBI'da görevli olan Jess (Julia Roberts), bir tanıdığının cesedinin bulunmasıyla altüst olur. Fakat zanlı, serbest bırakılır. FBI'ın bu departmanında avukatlık yapan ve Harward mezunu olan Claire'in (Nicole Kidman) sayesinde katili yakalayıp adalete teslim etmek, artık Jess'in tek gayesi olur.
21 Mart 2016 Pazartesi
Maydanoz Time : Kitap - Efsane Marie Lu
Herkese merhabalar millet !
Uzun zamandır yazmayı planladığım ama bir türlü ne resmini çekme ne de postunu yapma vaktini bulamadığım yine bir distopya kitabı olan Efsane var.
Serinin ilk kitabı olan efsaneyi oldukça sevmeme rağmen serinin devamını alır okur muyum pek bilemiyorum.Başlarda yine 2 kişili anlatım olduğundan dolayı Kül kitabı ile benzettim ama Kül'ü 2 ye katlar 4 e zıplatır o kadar yani :D
Ayrıca Kül de 2 kız vardı ama bu kitapta 1 erkek ve 1 kızın gözünden anlatım var.Kül'ün yazarıda sanırım böyle bir şey planlıyordu ama çok benzer diye 2 kız yapmayı tercih etti :D
Neyse efenim dedikoduları bir kenara bırakacak olursak, 2 kişili anlatım olarak beğendiğim ilk kitap oldu.İki farklı kişide renk ve puntonun değişmesi ve kocaman kocaman kimin üzerinden anlatmaya geçtiğini yazmasına bayıldım ! Evet bazı kitaplar yazmıyor nerde ne oluyor hiç anlamıyorum.
Ayrıca kitabın başından sonuna kadar kitaba aklımı verebildim ki bu da Kül den elbette bin kat daha iyi olduğunu gösteriyor.Tabi ki distopyalar artık hep aynı tip, hayal gücü fazla değil yazarların maalesef ama ne var ki ben seviyorum :D
Kısaca konusuna gelecek olursak ;
Uzun zamandır yazmayı planladığım ama bir türlü ne resmini çekme ne de postunu yapma vaktini bulamadığım yine bir distopya kitabı olan Efsane var.
Serinin ilk kitabı olan efsaneyi oldukça sevmeme rağmen serinin devamını alır okur muyum pek bilemiyorum.Başlarda yine 2 kişili anlatım olduğundan dolayı Kül kitabı ile benzettim ama Kül'ü 2 ye katlar 4 e zıplatır o kadar yani :D
Ayrıca Kül de 2 kız vardı ama bu kitapta 1 erkek ve 1 kızın gözünden anlatım var.Kül'ün yazarıda sanırım böyle bir şey planlıyordu ama çok benzer diye 2 kız yapmayı tercih etti :D
Neyse efenim dedikoduları bir kenara bırakacak olursak, 2 kişili anlatım olarak beğendiğim ilk kitap oldu.İki farklı kişide renk ve puntonun değişmesi ve kocaman kocaman kimin üzerinden anlatmaya geçtiğini yazmasına bayıldım ! Evet bazı kitaplar yazmıyor nerde ne oluyor hiç anlamıyorum.
Ayrıca kitabın başından sonuna kadar kitaba aklımı verebildim ki bu da Kül den elbette bin kat daha iyi olduğunu gösteriyor.Tabi ki distopyalar artık hep aynı tip, hayal gücü fazla değil yazarların maalesef ama ne var ki ben seviyorum :D
Kısaca konusuna gelecek olursak ;
Efsane, gelecekte bir tarihte, Los Angeles’ın kalıntıları üzerinde kurulu, yaklaşık 20 milyon nüfuslu Amerika Cumhuriyeti’de geçiyor. Ülke özellikle doğu bölgesindeki kolonilerle savaş halinde ve sebebi bilinmeyen bir salgın hastalık insanların hayatını almaya devam ediyor. Hastalığın tedavi ve koruması tabii ki elit/soylu kesimin elinde bulunuyor. Nüfus ciddi olarak iki gruptan oluşuyor, zenginler ya da soylular diyebilirsiniz ve bir de hiç bir şeyi olmayan fakirler. Ülkenin başında 11.kez 4 yıllık görevine devam edecek Elector Primo bulunuyor.
10 yaşına gelen her çocuk denemeler adı verilen bir sınav tabi tutuluyor ve yüksek not alanlar, lise ve üniversite okuma şansı elde ediyor. Düşük notlar alanlar işçi olarak kullanılıyor. Tabii ki, varoşlardaki çocuklar genel olarak düşük notları alanlar. Yani anlayacağınız, iyi durumdakiler iyi, kötü durumdakiler daha kötü olarak yaşamaya devam ediyor.
Başrollerde Day ve June var.Day tabi ki de aranan bir suçlu ve fakir sınıfta yer alıyor.June ise zengin sınıfında soylu bir asker.(Sert tipli kızları severim June da çok sevdim burada.)
Şöyle veriyorum ki gözünüzde karakterler canlansın :D Filmi var mı yoksa gelecek mi bilemiyorum ama bence güzel film olur bu hikayeden :)
20 Mart 2016 Pazar
Maydanoz Time : Film - Regression
Herkese günün 2.postu olan film postundan merhabalar millet !
Balıkesir'de olduğumdan buralarda çok fazla kalamıcam o yüzden şimdilik böyle idare edin beni :)
İçimdeki Deniz ve Diğerleri filmlerinin yönetmeni Alejandro Amenabar, başrollerini Ethan Hawke ve Emma Watson'ın paylaştığı yeni filmi Regression ile beraber gene gerilim kulvarına doğru direksiyon kırıyor. Amenabar'ın senaryosunu da kaleme aldığı film, 1990 senesinde Minnesota'da geçiyor. Hatırlayamadığı bir suçla karşı karşıya kalan John Gray'in soruşturma sürecini ön plana alan film, meraklılarına ince işlenmiş bir suç gerilimi vadediyor.
Balıkesir'de olduğumdan buralarda çok fazla kalamıcam o yüzden şimdilik böyle idare edin beni :)
İçimdeki Deniz ve Diğerleri filmlerinin yönetmeni Alejandro Amenabar, başrollerini Ethan Hawke ve Emma Watson'ın paylaştığı yeni filmi Regression ile beraber gene gerilim kulvarına doğru direksiyon kırıyor. Amenabar'ın senaryosunu da kaleme aldığı film, 1990 senesinde Minnesota'da geçiyor. Hatırlayamadığı bir suçla karşı karşıya kalan John Gray'in soruşturma sürecini ön plana alan film, meraklılarına ince işlenmiş bir suç gerilimi vadediyor.
19 Mart 2016 Cumartesi
Maydanoz Time : Film - The Peanuts Movie
Herkese günün 2.film postundan merhabalar millet !
Ahh ahh çocukluğum çocukluğum geri gelmez çocukluğum ...
Bir animasyon filminde (hem de içinde hiç duygusallık barındırmayan) insan oturur ağlar mı ?! Evet ben oturup ağladım resmen !
Psikolojim hastalıktan dolayı da pek iyi değil şu sıralar eminim sizde farketmişsinizdir.Bugün İzmir de son günüm yarın Balıkesir'e dönmem gerekiyor ve hala tam olarak iyileşemedim bile.
Neyse efenim Snoopy i ve Charlie Brown'u unutursak kalbimiz kurusun ! Bizim zamanımızda Pepe mi vardı ! Yıllar yıllar sonra animasyon filmi çıkınca hemen izledim elbette.Hala gülüyorum aynı şeylere hala hoşuma gidiyor bu masumiyet hala Charlie'nin kadersizliğini kendime benzetip üzülebiliyorum.
Edi ile Büdü diyor ya hani Susam Sokağın da : "Neden üzgünsün Edi?" "Çünkü büyüdük Büdü."
Ahh ahh çocukluğum çocukluğum geri gelmez çocukluğum ...
Bir animasyon filminde (hem de içinde hiç duygusallık barındırmayan) insan oturur ağlar mı ?! Evet ben oturup ağladım resmen !
Psikolojim hastalıktan dolayı da pek iyi değil şu sıralar eminim sizde farketmişsinizdir.Bugün İzmir de son günüm yarın Balıkesir'e dönmem gerekiyor ve hala tam olarak iyileşemedim bile.
Neyse efenim Snoopy i ve Charlie Brown'u unutursak kalbimiz kurusun ! Bizim zamanımızda Pepe mi vardı ! Yıllar yıllar sonra animasyon filmi çıkınca hemen izledim elbette.Hala gülüyorum aynı şeylere hala hoşuma gidiyor bu masumiyet hala Charlie'nin kadersizliğini kendime benzetip üzülebiliyorum.
Edi ile Büdü diyor ya hani Susam Sokağın da : "Neden üzgünsün Edi?" "Çünkü büyüdük Büdü."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kitap - Ne Yaptığını Biliyorum Alice Feeney
Herkese merhabalar efenim, Uzun bir zaman sonra okuduğum en heyecanlı,akıcı ve sonunu tahmin edemediğim gerilim,polisiye kitabı oldu.Booktu...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...