Nihayet vizelerim bitti ve İzmir'e evime gelebildim.
Tee Nisan'ın ilk haftalarında olan bir etkinliği şimdi rahat rahat zaman bulduğum için yazıyorum maalesef.Keşke daha duygularım tazeyken yazma fırsatım olsaydı ...
Üniversite yıllarımı dolu dolu geçirmek ve mesleğim,alanıma da katkıda bulunabilecek bütü faaliyetlere katılmak için Baltog adlı bir gönüllülük esaslı bir kulübe girdiğimden söz etmiştim sizlere.
İşte o kulübün etkinliklerinden biri de BalıkesirSpor ile Beşiktaş'ın Engelsiz Basketbol Maçı idi.Biz tabi ki de BalıkesirSpor'un türbünlerinden ve yanında yer aldık.
Öncelikli olarak ben hayatımda ilk defa bir basket maçı izlemeye gittiğimi söylemek isterim.Normal bir maçta duyacağım hazdan daha çok haz duydum resmen.
Geçen dönem Özel Eğitim diye bir ders almıştık o ders kapsamında bir çok şey öğrendik elbette.Engellerin nasıl olduğu ya da nasıl oluştuğu,aileye ve bireye nasıl yansıdığı bu sürecin nasıl ilerlediği... Hocamız çok güzel bir şey söylemişti ilk derse girdiği zaman :
"Herkes birer engelli adayıdır.Şimdi şurdan çıkıp yoldan geçerken size araba çarpıp engelli kalmayacağınızın garantisini kimse veremez."
O kadar içime işlenmiş bir söz oldu ki bu , anlatamam sizlere.Empati kurmanın en zor olduğu alanlardan birisi bu bence.Hele de benim gibi empati duyusu çok gelişmiş bir insan için bile ...
Geçmişinde ne umutsuzluklar ne acılar yaşamış olabilecek olan bu insanların bir duyguya,bir dala , inanmak istediği bir şeye tutunmaları ve bu yolda canla,başla hırsla ilerlemeleri,oynamaları o kadar güzeldi ki.
İnsan böyle şeyleri izlerken ya da içinde,yanında,yöresinde birazcık bile olsun oldukça anlıyor ki insanoğlu için aslında hiç bir engel yok ! İnsan kendi engelini kendi,kendi beyninde yaratıyor ...