22 Mayıs 2016 Pazar

Maydanoz Time : Kitap - Fahrenheit 451 Ray Bradbury

Herkese merhabalar efenim ...

Mayıs ayının son haftalarını yağmur ile karşıladı Balıkesir maalesef.Biz hala yazlık kıyafetlere geçemedik resmen :/ Yarın İzmir'e gidiyorum ama bildiğim kadarıyla bu durum orda da aynı.

Neyse efenim bu yağmurlu pazar gününde - burdaki son günümde- şöyle güzel bir pazar kahvaltısı eşliğinde sizlere yine bir kitap postu yazmak istedim.

Distopyayı ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz bence artık ... Distopyanın atalarından sayılan Fahrenheit'i de elbette çok merak ediyordum.Bi kere İthaki'nin çıkardığı en akılcı ve über zekici olan bir kapak tasarımı var.1 yazısının olduğu yerde - orijinal kapak tasarımında ben kitabı kütüphaneden okudum ama bu bilgiyi vermesem ölürdüm - gerçek bir kibrit ve kitabı yan tuttuğunuzda da kibriti ateşleyecek bir kağıt düzeni görüyorsunuz ki Fahreheit 451 kitapların yanma derecesi oluyormuş.Zaten kitap bunun üstüne kurulu diyebiliriz.

Aslına bakarsanız tam bir distopya sayılamaz çünkü distopyalarda tam bir yeni düzen anlatılır para birimine kadar ... Ama burada sadece 1 karakter ve onun başından geçenler ve sadece kitapların yakılması söz konusu var.Kitap okumak ,düşünmek yasak bu ülkede.İtfaiyiciler eskiden yangın söndürürken şimdi yangın başlatmakla görevliler.Montag'ta bu itfaiyiclerden biri ve bir gün bir genç kız ile tanışmasıyla kendini,hayatını,evliliğini ve bu düzeni sorgulaması üzerine isyan başlatmasını ve bir İncil'i yakmayıp kaçırmasıyla ve yüksek sesle okumasını konu ediniyor.Dediğim gibi kitap biraz kurgu açısından eksik kalmış keşke Montag'a daha neler olduğunu ve dönem zihniyetinin nasıl olduğunu yansıtabilseydi kitap zaten hikaye tadında kısacık hemen okunan bir kitap ...



19 Mayıs 2016 Perşembe

Maydanoz Time : Kitap - Kendine Ait Bir Oda Virginia Woolf

Herkese merhabalar efenim...

Yeni bir kitap postu ile daha karşınızdayım.Şu sıra okunması kolay -bu kitap dışında-  hemencecik okuyup,yorumlayıp sıradaki kitaba geçeceğim kitapları okuyorum.Bizim kütüphanemizin mahşallahı olduğu için neredeyse istediğim bütün kitapları oradan bulup alıp okuyabiliyorum.

Woolf'u uzun zamandır bloglarda görüyor merak ediyor alıp okumak istiyordum.Bana okumak için kısmet olan kitabı da aslında daha çok bir deneme türünde olan Kendine Ait Bir Oda oldu.Eleştiri,deneme bir iç dökme dahi diyebiliriz bu kitap için.Ağırlıklı olarak "kadın" konusunda dikkat çeken bir kitap elbette.Yazarımız feminist bir kadın diyebilirim.Ama femisins olmayı oldukça düzgün algılayan ve bunu savunan bir yazar : "erkekler ölsün yaşasın kadınlar" demek değil elbette feminizim !

Tabi ki 1920 li yıllardan bahsediyoruz.O dönemde de hala bu dönemde de maalesef kadın hep 2.planda ve erkek egemenliğinin altında ezilmekte.Hele de bizim ülke... Kadına adet gördüğü için "kirli" diyen,sonra "hamileler yolda dolaşmasın cinselliği çağrıştıyor" diyenlerle aynı ülkede yaşıyoruz maalesef.

Oysa o zamanıda bu zamanı da "kadının" dünyadaki yerinide öyle güzel anlatmış ki Woolf.Sadece kalemi bir kadın gibi ... Estetik,süslü ve ağdalı ... Bir kadını herkesin anlayamayacağı gibi Woolf'un kalemini de herkes anlayamaz maalesef.Edebiyatta da "kadın" ne demek bunu da çok güzel anlatıyor Woolf daha doğrusu anlatıyor demek biraz narin kaçar bildiğiniz iğne batırıyor,nazikçe asaletini bozmadan laf sokuşturuyor...

"Edebiyatta genelde erkekler bir kadını anlatıp dururken neden bir kadın bir erkeği anlatmıyor?" Sahi neden bu kadar az ? Oysa aşkı sadece erkekler hissetmiyor ki ...

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Maydanoz Time : Kitap - Kırmızı Pazartesi Gabriel Garcia Marquez

Herkese merhabalar efenim...

Bilgisayar labratuvarında istatistik ders arasında sizlere yazıyorum resmen şu an ! Önümüzdeki günlerde üst üste sürekli kitap yorumu postu gireceğim etkinlikler için uzun uzun ve düşünerek yazmam gerektiği için onları İzmir 'e bıraktım.-Bunu dün de söylemiştim.-

Neyse efenim gelelim Marquez'in kaleminden okuduğum ilk kitap olan Kırmızı Pazartesi kitabına...
Bu sene yine çok meşhur olan ve çok satan bir kitap oldu aslında,ben de ne anlatıyor acaba diyerekten acayip merak ettim ve hemen kütüphane görünce aldım elbette.Zaten okunması çok kolay 100 sayfa anca olan bir kitap.Ayrıca kitap Nobel ödüllü olunca insan okumaya ayrı bir heyecan duyuyor ama bir kez daha anladım ki Türklere cidden bok atan kitaplar Nobel almayı başarıyor.Nerde Nobel almış kitap görsem mutlaka içinde bir yerde ya müslümanlığa ya da Türklere diss atıyor bunların Türklerle alıp veremediği nedir ANLAMIYORUM Kİ !

Neyse efenim yine milliyetçi damarım tuttu ama okurken ayrı bir gıcık oldum.Çünkü Marquez aslında yaşadığı,şahit olduğu olayları ve o dönemin Kolombiyasını anlatıyor.Ve bu dönemde her türlü pisliği görmek mümkün.Cinayet,fuhuş,aldatma,kokain...Aklınıza artık ne geliyorsa.Yani böyle bir ortamı anlatıp Türkler böle şöle deyip atıp tutmak çok iğrelti olmuş yani siz önce kendi pisliğinize bakın be !

Neyse yine konuyu saptırdım farkındayım ama maalesef bunlar kitabı okurken ki duygularım arkadaşlar.Kitap sonunu bildiğimiz bir cinayeti ve dönem zihniyetini anlatıyor diyebiliriz.Aslında bu cinayette bir namus davası aslında bizim Doğu hikayelerine pek benziyor ama daha çok pembe dizi kıvamında diyebilirim.Öyle ahım şahım bir kitapta sayılmaz açıkçası ama Marquez'in kalemi ve bakış açısı oldukça iyi diyebilirim.


17 Mayıs 2016 Salı

Maydanoz Time : Kitap - Kitap Ağacı İle George Orwell Paris Ve Londra'da 5 Parasız

Herkese merhabalar millet ...

Şu sıralar oldukça yoğunum maalesef.Asıl postlar -neler yaptığıma dair,etkinliklerim falan- İzmir de yani önümüzde ki hafta gelicek o zamana kadar mini mini postlar yazabilirim belki belki de hiç yazamayabilirim maalesef.

Kitap Ağacı kulübü ile bu Mayıs ayı içinde karar verdiğimiz kitap George Orwell'ın kitabıydı.Bu benim George'dan okuduğum 3.kitap fazla detay anlatmayacağım bu postumda çünkü bu kitabında yer aldığı bir Okuma Maratonu yaptım gün gün süren orada ayrıntılı olarak anlattım yayınlayınca izlemenizi tavsiye ederim.

Bu arada bu etkinlikler kapsamında yeni bir mekan keşfimde olmuş oldu Green Garden Cafe.Balıkesir'i bilenler eminim biliyorlardır hemen Sevgi Hastahanesinin karşısında tam böyle yayılıp kitap okumalık sefa yapmalık bir yer ben ilk defa gittim ve inanılmaz beğendim.Etkinliğe katılan çok az kişi olduğu için bi fotoğraf çekmek bile aklımıza geldi maalesef artık Haziran ki etkinliğe diyelim ...




12 Mayıs 2016 Perşembe

Maydanoz Time : Kitap - Telepati Leonardo Patrignani

Herkese merhabalar millet ...

Geleneksel cuma müzik postundan önce bir kitap postu yapmak istedim.Finallerden önce bol bol kitap okumaya gayret ediyorum şu sıra o yüzden bol bol kitap postu olacak diyebilirim.

Distopya ve Bilim-Kurgu-Fantastik filmleri ve kitaplara sarmış durumdayım şu sıra elbette biliyorsunuz.Çok merak ettiğim serilerden biri de Telepati serisiydi aslında benim ama kaç zamandır denk gelip alamadıydım ki artık kütüphaneler çok gelişti canıımmm...Artık öyle sadece klasik eserler olmuyor bu tür popüler kitapları da görmek mümkün hale gelince hemen balıklama atladım tabi ki kitaba.

Açıkçası ben distopik bir seri sanarken aslında daha çok Bilim-Kurgu tadında bir serinin ilk kitabı diyebiliriz Telepati için.Paralel evrenler,zamanların ve boyutların birbirine karışması tabi bir de 3.gözden 2 karakterin hayatını anlatması kitabın kurgusunu ve anlamayı biraz zor hale getirmiş diyebilirim.Kitap ilerledikçe olaylar geliştikçe kafam patlayacak gibi hissetmeye başladım resmen.Allah'tan akıp giden bir kitaptı,okunması oldukça kolay olduğu için 3-4 günde bitirdim.Ama açıkçası serinin devamını çokta merak etmiyorum dünyanın sonu gibi bir şeylerde var ama ne alaka o tarafınıda pek anlamadım ilk kitaba göre bence vasat bir kitap olmuş diyebilirim.En azından beim beklentilerimin altındaydı.

Ayrıca yazan bir erkek ve orta yetişkin olmasına rağmen çeviren mi öyle çevirmiş yoksa yazar mı böyle yazmış bilmiyorum ama ergen ergen aşk dizeleri falan vardı ve bu benim hiç hoşuma gitmedi 16 yaşında birinin kitabını okuyor gibi hissettirdi resmen."Bu bir rüyaysa uyanmak istemiyorum ah Tanrım." falan nidir yahu ? Şimdi bayalazammm ...


Maydanoz Time : Etkinlik - Oda Müziği Konseri

Herkese merhabalar millet ...

Etkinliklerden etkinliklere koşturduğum şu dopdolu zamanlarda postları sallamasyon yapıyorum farkındayım.Fakat hep bi yorgun hep bi acelem oluyor.O yüzden yine bir etkinliğimi anlatıp kaçıcam.

Öğrencilerin yaptığı her türlü etkinliği seviyorum ve destekliyorum.Hem yeni bir şeyler öğreniyorum hem de keyifli zaman geçiriyorum bu konserde o zamanlarda biri oldu diyebilirim.

Değişik bir performanstı açıkçası.Repertuvar birbirinden alakasız şarkılardan meydana gelse de ben oldukça beğendim.

En çok Sarı Gelin 'i ve Başındaki Yazmayı Sarıya mı Boyadın 'ı beğendim.En kötü ise maalesef çok sevdiğim bir şarkı olmasına rağmen Get Lucky performansıydı.Bence yalın yapılmamalı bilgisayar destekli hali daha iyi :)

Oda Müziği Nedir?

Orkestra olarak adlandırılamayan, en az iki en çok on müzisyen tarafından oluşturulan müzik türü, oda müziği olarak adlandırılır. Oda müziği, orkestra şefi gibi herhangi bir yönetici olmaksızın yapılır. Çünkü ikili (düo), üçlü (trio), dörtlü (quartet) vb. şekilde yapılan oda müziği icra edilirken her bir müzisyen yoruma kendi uslubunu katar ve bu sayede bir bütünlük oluşturulur. Ancak yine de müzisyenlerden biri yönetici olarak olmasa da yönlendirici olarak görev alır. Oda müziğinin adı, icraların herhangi bir konser salonunda değil de bir odada ya da küçük bir salonda yapılmasından ileri gelir. Genel olarak rastlanabilecek oda müziği toplulukları yaylı çalgılar dörtlüsü şeklindedir. Bu grup iki ke­man, bir viyola ve bir viyolonselden meydana gelir.



Program:

Élégie, Op.24 - Gabriel Fauré
Sarı Gelin – Düz. Cihat Aşkın
Zülüf Dökülmüş Yüze – Düz. Piyano - Öğr.Gör. Birol Işıkdemir
Viyola-Öğr. Gör. Barış Kardeş
Başındaki Yazmayı Sarıya mı Boyadın - Düz. Öğr.Gör. Alper Görsev
Ballade No.2 (Kumru) – Fazıl Say
Deliver Us (Song from The Prince of Egypt) – Hans Zimmer
Get Lucky – Daft Punk Düz. Pentatonix



11 Mayıs 2016 Çarşamba

Maydanoz Time : Film - Kaptan Amerika Ve Iron Man Serisi

Herkese merhabalar millet !

6 Mayıs cuma günü filmi çıkan ve benim tabi hemen gittiğim bir seri filmden bahsedicem bugün sizlere.Aslında bu filmi izlemek ve anlamak için biraz da bu 2 seriye hakim olmak gerekiyor.Benim izlememin üzerinden yıllar geçtiği için bende bu filme gitmeden önce tekrardan serileri en baştan izlemişken buraya da bir seri postu daha başlatayım dedim.

Her filmin konusunu altına kısaca verdim arkadaşlar.6 mayısta gelmiş olan filmde Kaptan Amerika Vs Iron Man diyebiliriz aynı Superman Vs Batman gibi.Burada da elbette Iron Manciyiz :)

Fakat film Kaptan Amerika'nın devam filmi sayılabileceği için elbette taşları daha çok Kaptan Amerika'ya oynanmış.Fakat benim fikrim hiç bir zaman değişmez biz Iron Man ciyiz :) 

Neyse efenim filme gelicek olursak bence Batman Vs Superman'dan daha eğlenceli ve aksiyonlu bir film olmuştu.Zaten bence Marvel karakterleri ayrı bir komedi olduğu için onları ayrı bi seviyorum.Fakat herkesin sevdiği,beğendiği bir şey olsa da benim hiç beğenmediğim tek bir şey vardı ki o da Spidermandi.Tamam çizgiromanlarındaki hatta olması gereken gibi bir karakter olmuş ama resmen Spiderman'nin kendi evrenindeki hayatını bloke etmişler ve sanki Spiderman hiç yaşamamış ya da ilk defa seyirciye sunuluyormuş gibi davranmışlar ve bence bu çok saçma olmuş.Oynayan ergen çocuğuda hiç beğenmedim açıkçası.Bunun dışında film oldukça iyiydi benim tavisyem bu serileri izlediyseniz internete düşmesini beklemeyin gidin sinemada heyecanlı heyecanlı izleyin :)

Kaptan Amerika Serisi :

Captain America: The First Avenger
İlk Yenilmez: Kaptan Amerika

http://maydanozsalatasi.blogspot.com.tr/2015/05/maydanoz-time-film-kaptan-amerika.html



Captain America: The Winter Soldier
Kaptan Amerika: Kış Askeri


Kaptan Amerika’yı, Yenilmezler ile beraber New York’ta yaşanan dehşet veren olayların ardından Washington D.C.’de mutluluk içinde yaşarken ve çağdaş dünyaya ahenk sağlamaya çalışırken buluyoruz.

S.H.ı.E.L.D. üyesi bir arkadaşı saldırıya uğrayınca Steve, dünyayı tehlikeye atan bir entrika ağının içine çekilir. Kara Dul (Black Widow) ile güçlerini birleştiren Kaptan Amerika, kendisini susturmak için gönderilen profesyonel katillerle savaşırken bir yandan da giderek genişleyen bir komployu ortaya çıkarmak için çabalamaktadır. Bu fena niyetli oyunun foyası meydana çıkınca Kaptan Amerika ve Kara Dul yeni arkadaşları Falcon’dan yardım isterler. lakin kısa süre sonra çıkarlarını hiç beklenmedik ve zorlu bir düşmanla; Kış Askeri ile karşı karşıya bulurlar.




Iron Man Serisi : 

Iron Man
Demir Adam

lkesi için teknoloji harikası silah ve füzeler üreten Stark Industries’in kurucu yöneticisi olan Tony Stark, geliştirdiği yüksek teknolojik buluşlarla dünya çapında aşırı ciddi konuma ulaşmış bir silah sanayicisi ve mucittir. Boş zamanlarındaysa güzeller güzeli bayan hayranlarını ihmal etmez. Yeni geliştirdiği füzelerin test edildiği bir tatbikat/gösterinin ardından konvoyunun saldırıya uğraması ve bir terörist grubun eline tutsak düşmesiyle birlikte Tony’nin “tatlı hayatı” bir anda kabusa döner.

Saldırı sırasında zaten zayıf düşmüş olan kalbinin yanına bir şarapnel mermisinin saplanmasıyla hayatı tehlikeye giren Tony, kendisini tutsak alan terör grubunun esrarengiz lideri Raza (Faran Tahir) tarafından modern silahlar üretmeye zorlanır. Fakat en kötü anında bile zekasını ve yaratıcılığını kullanarak kendisini esaretten kurtaracak bir zırh imal etmeyi başaracaktır.

Teröristlerden kurtulup ülkesine döndüğünde kendi geçmişiyle hesaplaşma noktasına gelen Tony, kurucusu olduğu Stark Industries’i yepyeni bir amaca yönlendirmeye yemin eder. Eskiden sağ kolu olan ve kendisinin yokluğunda şirketi yöneten Obadiah Stane’in (Jeff Bridges) şiddetli muhalefetine karşın günlerini ve gecelerini atelye/laboratuvarında çalışarak geçirmeye başlar. Artık tek isteği, kendisine insanüstü güçler ve fiziksel koruma sağlayacak çok gelişkin bir zırh geliştirmektir.

Bu arada, yıllardır birlikte çalıştığı güzel asistanı Pepper Potts (Gwyneth Paltrow) ve arkadaşı yarbay Rhodey’in (Terrence Howard) yardımı ile dünya çapında sonuçlar yaratacak haince bir komployu açığa çıkartmayı başarır. Yeni kırmızı ve altın rengi zırhına bürünen Tony Stark ve ikinci kimliği Iron Man dünyayı korumaya ve adaleti sağlamaya yemin eder.



Iron Man 2
Demir Adam 2

Küstah fakat seksi bir işadamı görüntüsündeki Tony Stark gerçekte Iron Man'in ta kendisidir ve bu özelliğini bütün dünya ile paylaşmaktan hiç de çekinmiyordur. Sırrını paylaşması için "mahalle baskısı" gören Stark, orduya da hükumete de ser veriyor sır vermiyordur. Zırhının sırrı bir tek kahramanımıza ait olmalıdır! Teknolojisini orduyla paylaşması için iktidar, basından ve halktan baskı gören Tony, bilginin yanlış ellere geçmesinden korktuğu için Iron Man zırhının sırrını açıklamak istemez. Beraberinde Pepper Potts, ve James Rhodey Rhodes ile birlikte, Tony yeni ittifaklar kurar ve yeni büyük güçlerle yüzleşir. Yönetmen Jon Favreau ve Oscar'a aday gösterilen Robert Downey Jr'ı yine bir araya getiren Iron Man 2'de, milyarder mucit Tony Stark ve arkadaşlarının serüven dolu komedisi eğlenceli dakikalar vaadediyor



Iron Man 3
                                                                                               Demir Adam 3

Milyarder iş adamı, kahraman ve mucit Tony Stark, bu sefer gücü ondan çok daha fazla, hatta sınırsız bir düşmanla karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu hasım, o çok sinirlendirecek bir hamle yaparak özel hayatını yok ediyor. Stark şimdi bu olayların kaynağını araştıracağını zorlu bir mücadeleye giriyor. Ama en yakınlarını korumak için zekasının ve cesaretinin yanı sıra içgüdülerine de ihtiyacı var. Stark'ın bu savaşında kafasında dönüp duran soru ise belki de tüm olayların en can alıcı yanı: Adam mıdır kıyafeti kıyafet yapan yoksa kıyafet midir adamı adam yapan



Civil War
İç Savaş(Kahramanların Savaşı)


Kitap - Ne Yaptığını Biliyorum Alice Feeney

 Herkese merhabalar efenim, Uzun bir zaman sonra okuduğum en heyecanlı,akıcı ve sonunu tahmin edemediğim gerilim,polisiye kitabı oldu.Booktu...