4 Ekim 2016 Salı

Maydanoz Time : Kitap - Kore'deki Çatı Katımdan Sesleniyorum D.Duygu Demir

Herkese merhabalar efenim ...

Gelelim bugün dananın kuyruğunun koptuğu yere :D Evet nihayet çıktığından beri deliler gibi alıp okumayı istediğim kitaba nihayet kavuştum ve resmen 2 saat gibi bir sürede bir solukta okuyup bitirdim :D Resmen harbien nefes almadan okudum :D

Ama resmen hayal kırıklığına uğradım diyebilirim.Hee kitap gerçekten mühişti ona diyecek lafım yok beni hayal kırıklıkğına uğratan kısımsa aklımda kitap hakkında bambaşka senaryolar yazmam.Mesela ben olaylar Kore'de geçiyor sanıyordum meğersem Ankara'da geçiyormuş.Gerçi o kısma da gelecek yazar sonuçta gerçek hayat hikayesini anlatıyor.Tabi ki kitabın devamı olacakmış eh Kore'de geçen bölümler o kitaba kaldı haliylen.

Koreli bir adamın Türkiye'ye değişim öğrencisi olarak gelip bir Türk kızı ile aşk yaşamasını anlatıyor.Aslına bakarsanız olaylar kızın gözünden anlatılıyor o yüzden ters bi cümle kurdum :D Türk bir kızın Koreli bir erkeğe aşık olmasını anlatıyor desem daha doğru olurdu :D Ben yine olaya fazla empatik yaklaşıp çift taraflı bakmaya başladım :D

Kitabın üslubu oldukça samimi resmen bir arkadaşım bana aşk hikayesini anlatıyormuş gibi hissettim bu tür üsluplar elbette edebi bir dil değil ama nedense bayılıyorum bana çok temiz ve akıcı geliyor. "Edebiyatımızı böyle bir tarz kirletiyor." deselerde bazı camiyalar sonuçta edebiyatta Natüralizm denende bir akım var :D Edebiyat öyle bir şey ki bazen bir adamın tuvaletini yapışını bile sanatsal bir şekilde anlatman gerekir öyle bi şey yani anlayın işte siz :D

Ayrıca Kore hakkında tabi ki yine bir çok bilgi vardı ama diziler sağolsun ben hepsini biliyordum (100 e yakın dizi izledim boru mu ?!) o yüzden yeni ve farklı bir şey öğrenemedim maalesef.Ama Ankara'da Kore Kültür Şenlikleri ve kültür binası tarzından şeyler varmış en yakın zamanda Ankara'ya taşınıyorum :D Madem Kore'ye taşınamıyorum o zaman en yakın yerden başlarım bende :D

Ahh Kore erkekleri ahh :D En soğuğu bile çok romantik :D Türk erkekleri gözümden iyice düşmeye başladı resmen :D (Sevgilisi yok diye oraya buraya sallıyor şu an blog sahibesi oysa yine sonunda Türk erkeklerine kalacak haberi yok.)

Kore dizi klişelerini demek ki bir çok Kore erkeği gerçek hayatta da yapıyor Allah'ım çok tatlı :D 

Neyse efenim böyle bir kitap işte umarım ikinci kitapta Kore hakkında daha çok şey öğreniriz.


3 Ekim 2016 Pazartesi

Kore Dizi - Cinderella And Four Knights

Herkese merhabalar efenim ...

İzlediğim Kore dizileri birbir bitmeye başladı onlardan biri de 16 bölüm süren ve Kore'de ülkemizde de çok beğenilen Cinderella And Four Knights oldu.Aslında bence biraz daha uzatılabilir ve konu biraz daha toparlanabilirdi gibime geldi benim ama neyse bir dizi daha burada bitti.

Diziyi şöyle açıklamak gerekirse , sağa dönüyorsan yakışıklı,sola dönüyorsun yakışıklı,önünü dönüyorsun yakışıklı arkanı dönüyorsun yakışıklı :D

Evet bence konuyu çok güzel özetledim ben o kızın yerinde olsam kafayı yerim hiç bir seçim yapamazdım herhalde :D Gerçi kızın öyle seçim yapma gibi bir durumuda yok ama 4 tane yakışıklı erkek ve 1 kız aynı evin içinde vahşeti siz düşünün artık.Bu arada kızı nedense hiç sevmiyorum ya zaten çokta ünlü bir sima değil ama böle tarzı falan ne bileyim bana çok ezik geliyor bu tip kızları sevemiyorum.Ben yüzsüz kız seviyorum herhalde :D

Bu arada dizi ilk başlarında Boys Over Flowers dizisine çok benzetildi hem konu olarak hem 4 kişi kuzen olmaları açısından ama bence kişi sayıları dışında pek bi benzerlik yoktu çünkü BOF'ta hiç bi zaman 2 erkek dışındaki diğer erkekler başroldeki kıza yürümedi burda hepsi 1 kıza yürüdüler mahşallah :D

Böyle bi durum olduğu için hangi erkek başrolde onu tam olarak sonlarına kadar anlayamadım ama içlerinden en az beğendiğimin başrolde olması beni üzdü maalesef.Eee 1 kızı 4 kişi beğenir 1 kişi alır sonuçta !

Eun Ha-Won ölen annesinin isteğini gerçekleştirmek ve öğretmen olmak istemektedir. Birlikte yaşadığı üvey annesi ve üvey kız kardeşi tarafından kötü muamele gören Eun Ha-Won bir gün rastlantı eseri tanıştığı Gök Grup'un başkanından bir teklif alır. Ha Won “Gökevi” adlı bir köşkte yaşayacak ve çalışacak, bunun karşılığında yüklü bir miktar maaş alacaktır. Üniversiteye gitmek için para biriktiren Ha Won bu teklifi kabul eder. Gökevi köşküne taşınır ve köşkte kalan üç kuzen Kadın Avcısı Kang Hyun-Min, Asi Kang Seo-Woo, Yıldız Kang Ji-Woon ve korumaları Lee Yoon-Sung’la yaşamaya başlar. 





2 Ekim 2016 Pazar

Maydanoz Time : Kitap - Kardeşimin Mezarı Robert Dugoni

Herkese güneşli bir pazar gününden merhabalar efenim ...

Şu sıra yine oldukça yoğun bir dönemimde olduğum için çok fazla zaman ayıramadım buraya.Ama dizilere ve kitaplara kaldığım yerden tam gaz devam o konu bende siz hiç merak etmeyin :)

Hatta o kadar çok oldu ki üst üste birikti yazamayınca tabi.

İlk olarak kitap postu ile giriş yapmak istedim.Bloglarda çok reklamını ve yorumlarını gördüğüm bir kitaptı Kardeşimin Mezarı.Çok fazla da konuşuldu hatta ödül almış bir kitap.Ama maalesef ben o kadar çok beğenemedim.İlk olarak konusu oldukça güzel.Hele ki bende bir ablayım ve bir kız kardeşe sahibim.Kız kardeşim bir cinayete kurban gitseydi eminim ki bende hayatımı onun katilini bulmaya adardım Allah korusun o benim hem kız kardeşim hem de en yakın arkadaşım :) Ayy minnoşumu özledim bak şimdi 2 hafta sonra İzmir'e gidiyorum 1 hafta kendime hem kafa tatili verdim hem de Pi Gençlik Derneğinin zirve toplantısı olucak ona katılmak durumundayım.

Neyse efenim yine konudan saptım.Kitaba geri dönecek olursak , ilk 200 sayfa giriş yapılıyor hiç bir aksiyon yok maalesef bu yüzden bu kısımlar çok fazla sıkıcıydı tam 300. sayfadan sonra olaylar açılmaya ve açıklanmaya başlayınca tansiyonda heyecandan arttı derken kitap bitti zaten :D

Kısaca konusuna gelecek olursak , cinayete kurban gitmiş bir ablanın 20 yıl boyunca öğretmenliği bırakıp polis olup kardeşinin cinayetinin peşine düşmesini anlatıyor.Ortada aslında içeri tıkılmış bir suçlu var ama adam masum yeremi içeri tıkıldı bilinmiyor çünkü kanıtlar ve olay çok belirsiz.


29 Eylül 2016 Perşembe

Türk Dizi - 2016 Yaz Dizileri !

Herkese merhabalar efenim ...

Bloğumda 3 yıldan beri süren bir gelenek oldu artık normalde Kore dizilerine taktığımdan beri Türk dizisi izlemiyorum  maalesef.Genelde yazları evden pek çıkmadığım içinde akşamları illa ki Tv açık oluyor ve bazı dizilere daha doğrusu artık "uyarlamalara" gözüm takılıyor.Zaten artık bir çok dizi Kore dizileriden uyarlama olduğu için daha önceden izlemiş oluyorum en azından konu oldukça tanıdık oluyor maalesef artık pek orijinal senaryolar göremiyoruz Türk dizilerinde.

Neyse efenim devamını çok fazla getirememiş olsamda bu yaz izlediğim Türk dizilerinden bahsetmek istedim her yaz sonu yaptığım geleneksel bir şey oldu artık bu gelenekleri bozmak olmaz ama yinede ben Kore dizisi izlemeye devam ediyorum :)

Tatlı İntikam

Pelin, yıllar önce yüzüne bile bakmadığı Tankut’u aramaya başlar..
Aşkta bir türlü yüzü gülmeyen Pelin,  nihayet şeytanın bacağını kırar ve hayallerindeki erkekle evlenmeye karar verir. Ancak müstakbel damat Tolga, nikah günü ortadan kaybolur ve Pelin, aşık olduğu adam tarafından düğününde terk edilir. Bütün bu olanların ardından görmüş geçirmiş bir kadın, Pelin’in mutlu olamama sebebinin, geçmişte üzdüğü birinin ahından kaynaklandığını söyler. Her şey, Pelin’in bu ahın peşine düşmesiyle başlar…
Bir anda geçmişini sorgulamaya başlayan genç kızın karşısına, üniversite yıllarında ona aşık olan Tankut çıkar. Üniversitedeyken Pelin tarafından herkesin önünde kalbi kırılan ve aşağılanan Tankut, yaşadıkları yüzünden okulu bırakmak zorunda kalmış ve tüm hayatını değiştirmiştir. Yurt dışına gidip uzun yıllar orada yaşayan ve aşçı olan Tankut, Türkiye’ye bambaşka biri olarak döner ve kendi restoranını açar.  Pelin ise Tankut’u bulup ondan özür dileyeceğini ve peşindeki bu kara büyüden kurtulacağını düşünmektedir. Ancak, işler Pelin’in sandığı kadar kolay olmayacaktır çünkü Tankut hiç de onun bıraktığı Tankut değildir. Tankut için de artık intikam zamanı gelmiştir.


Hayatımın Aşkı

Bütün arkadaşları evlenmiş ya da evlenecek olan Gökçe’nin bu durum artık canına tak etmiştir. Gökçe ne yapıp edip, müdürü Demir ile evlenecektir.
30 yaşına basmasına bir kaç gün kala Gökçe, yıllardır hayranı olduğu, yakışıklı, karizmatik ama bir o kadar da uzak patronu Demir’i sevgilisi yapmaya ant içer. Arkadaşlarının evlenmesine daha fazla seyirci kalmayacaktır! Demir’i elde etmek için daha yeni tanıştığı Kaan’ın yardımını da alarak eline geleni ardına koymaz.
Bu sırada Gökçe’nin eline, çalıştığı ajansta sonunda terfi edebilmesi için çok büyük bir fırsat geçer. Eğer bu fırsatı iyi değerlendirebilirse Demir’in dikkatini çekebilecektir. Hayatının aşkını bulmaya çalışırken maceralara sürüklenen Gökçe çok kararlıdır.


Baba Candır

Baba Candır, uzun yıllar önce eşini kaybedince, üç çocuğuna hem babalık hem annelik hem de “hayat koçluğu” yapmak zorunda kalmış, emektar bir yufkacı olan Salih’in başından geçen bazen neşeli, bazen de hüzünlü olayları anlatıyor. 

Salih’in üç çocuğu da büyümüş ve hayata atılma yaşına gelmiştir. Salih’in hayattaki tek amacı çocuklarının hem iş hayatında, hem de özel hayatlarında mutlu olduklarını görmektir. Çocuklar ise, artık büyüdükleri için, babalarının sözünü pek dinlemeden, kendi başlarının çaresine kendileri bakmayı, yani hayatı kendi bildikleri gibi yaşamayı tercih etmektedirler. Ancak üç çocuk da henüz kendi evlerine çıkacak kadar yeterli bir ekonomik özgürlüğe kavuşamadıkları için, halen babalarının evinde yaşamaktadırlar. Aslında bu durum Salih’in de işine gelmektedir; çünkü, ne kadar büyümüş olurlarsa olsunlar, babalarının gözünde onlar hala küçük bir çocukturlar ve babalarının ilgisine ve korumasına ihtiyaçları vardır. 





Hayat Şarkısı

Kerim ile evlenmeyi düşleyen Hülya amacına ulaşır; fakat hiç beklemediği bir sürprizle karşılaşır.
Bayram’ın küçük oğlu Kerim, Almanya’da okuduğu fakülteden mezun olmak üzeredir. Kurban bayramı tatili için İstanbul’a gelir. Babasının yıllar önce çocukluk arkadaşı Salih’e verdiği sözü tutmaya kararlı olduğunu ve hala köylerinde yaşayan Salih’in büyük kızı Melek ile evlendirileceğini öğrenir. Kerim, babasının zoruyla köye geldiğinde Melek’in de bu evlilikten kaçınmak için sebepleri olduğunu öğrenir ve çok rahatlar.  
Melek’in kardeşi Hülya, ilk gördüğü günden beri Kerim’e aşıktır ve onun Kerim ile ilgili planları çoktan devreye girmiştir.


Seviyor Sevmiyor 

"She Was Pretty" adlı Kore dizisinin birebir aynısı o yüzden daha önce orijinalini yazdığım için burada konusunu yazmadım.



Aşk Laftan Anlamaz 

Hayat bir sabah uyandığında annesi Emine’yi karşısında bulur. Altı aydır iş bulamamasının sonucu olarak memleketine geri dönmeye zorlanır. Uzun yakarışlardan sonra yumuşayan Emine kızına sadece bir gün müddet verir. Hayat, telaşlı ve umutsuz bir şekilde görüşmeye giderken yakışıklı iş adamı Murat’la karşılaşır. Kavgalı bir şekilde ayrıldıktan sonra ikinci görüşmesi için, tekstil alanında önemli bir marka olan Sarte’ye doğru yola çıkar. Bitik bir halde asansöre bindiğinde ise küçücük bir yanlış anlaşılma sonucu kendini asistan olarak işe başlamış bulur, üstelik tamamen başka bir kimlikle! Hayat, bu olanları nasıl düzelteceğini düşünürken olaylar iyice arapsaçına döner. Ertesi gün işyerine gittiğinde karşısında Murat’ı görür. Üstelik patronu olarak! Bir an önce oradan kurtulmaya çalışan Hayat, iyice köşeye sıkışır. Çünkü yerine geçtiği Suna, tüm yaşananları öğrenmiştir.



27 Eylül 2016 Salı

Maydanoz Time : film - A Dangerous Method

Herkese merhabalr efenim ...

2 gündür şu lanet internet olaylarıyla uğraştığım için maalesef yazamadım pek bir bir şeyler ama nihayet halledebildim bundan sonra yine her gün birlikteyiz elbette yeni keşiflerle :)

Biliyorsunuz ki ben okullar açılınca "inek öğrenci" modülüne bürünüyorum resmen sadece derslerim değil ilgi alanlarımda bir anda psikoloji üzerinde dönmeye başlıyor eh durum böyle olunca bende bunu sizlere yansıyorum elbette.

Zaten daha önce izleme listeme koyduğum ama bir türlü izleyemediğim filmi derste hocamız önerince izlemek farz oldu deyip açtım Allah'ım izlemez olaydım resmen Jung'tan nefret ettim ama yine Freud bizim babamız o konuda fikrim değişmedi Allah'tan.

Eğer psikolojiye ilginiz varsa filmi izlemenizi öneriyorum onun dışında bence hiç bir halta yaramaz bir film.Resmen Jung'un yediği naneleri anlatıyor diyebiliriz.Ayrıca bu filmde bir kez daha Keira'nın oyunculuğunun mütüşlüğünü görmüş oldum bu kadını boşuna sevmiyorum yahu.

Neyse efenim Jung bilen bilir Freud'un öğrencisi tadında ama onunlada bir çok konuda ters düşen bir bilimadamı.Kendisi evli ve 2 çocuk babası ayrıca döneminde ünlü doktorlarından biri.Aslında adam tam bir "bir psikolog nasıl olunmaz"ın cevabı gibi olmuş bu filmde.Çünkü üst seviyede psikolojik bir rahatsızlığı (içinde tacizde olan) bir kadını tedavi ediyor üstüne bir güzel kadınla yatıyor üstüne bir güzel sanki iyi bir halt yiyormuş gibi kadını kırbaçlıyor,cinsel zevk niyetine azap veriyor karısını aldatıyor derken "ulan ben ne yapıyorum" diye birden kendi kendine aydınlanıyor ve bir skandal olmasını önlemek için bu metresini terkediyor.Kadında iyice hırs yapıyor doktor oluyor hatta Freud'un yanında çalışmaya başlıyor falan fıstık.

Yalnız bu kadar halt yerken Jung beyimiz bir de üstüne utanmadan Freud'a "Üstat sende her şeyi cinselliğe bağlıyon olur mu öyle şey ehee " diyor.

Allah'ın sığır Jung'u sen bi zevk uğruna karını aldattın , 2 çocuğunu babasız bıraktın üstüne hasta bir kadınla yatıp ona bir güzel eziyet ettin bir de gelmiş Freud'u eleştiriyon dingil !

Neyse filmi izlerken zaten baya bi küfür ettim umarım kemikleri sızlamıştır.Benim hobim olan her şeyde durumlar hep karışık arkadaşlar Edebiyatta da psikolojide de böyle vallahi.Bi gidip matematiği sevemedim ne güzel herkes onda kafayı çalıştıyıor yapıyor bi teori ohh mahşallah ortalığı karıştırmaya ne gerek var.Bunlar hep bi skandal hep bi marjinallik peşinde ...


25 Eylül 2016 Pazar

Maydanoz Time : Kişisel - SadeveDerin'in Hayal Mimi !

Herkese merhabalar efenim ...

Uzun süredir mimlenmemiştim çok sevgili arkadaşım Sadevederin beni mimleyince kolları sıvadık bakalım :)

1. Hayal kurmaktan hoşlandığınız bir yer ya da zaman dilimi var mı?

Tuvalet :D

2. En çok nelerin hayalini kurarsınız?

Geleceğimin ya da ünlü bir oyuncu olduğumun (Ne alaka sormayın sanırım bu benim gizli fantezim)

3. Şimdiye dek çok hayalinizi gerçekleştirdiniz mi?

Bir zamanlar "Ölmeden Önce Yapmak İstediklerim " diye bir listem vardı sanırım bu listeden en fazla 3-4 tanesini gerçekleştirebildim ama küçük küçük hayallerimi gerçekleştirdim diyebilirim aslında Üniversiteye gitmek gibi :)

4. Henüz gerçekleşmemiş ama illa da gerçekleşecek dediğiniz bir hayaliniz var mı? Sakıncası yoksa anlat çabuk nedir?

Tabiki de Güney Kore'ye gitmek enin sonunda bir gün gidicem ve o özendiğim bütün şeyleri yapıcam !!!

Bu mimi okuyan herkesi mimledim ! 

Sevgiler :D

24 Eylül 2016 Cumartesi

Maydanoz Time : Kitap - Kafes Josh Malerman

Herkese merhabalar efenim ...

Bugün Balıkesir'de çok güzel bir hava var.Hafta sonu oldukça güzel geçeceğe benziyor bunun şerefine bir kitap postu yaparım didim !

"Kafes" uzun zaman Çok Satanlar 'da olan ve bir çok blogta gördüğüm ama konusunu dahi bilmediğim sadece Polisiye bir roman diye tahmin ettiğim bir kitaptı.Kütüphanede görünce hemen üzerine atladım elbette ve 3-4 gün gibi kısa bir sürede heyecanla okuyup bitirdim.Cidden çok sürükleyici ve aldığı konumu hakeden bir kitap olmuş bence ama bir kaç nokta bana eksik geldi açıkçası.

Konusu aslında çok alışageldik.Zombi yerine türü bilinmeyen "yaratıklar" dünyayı istila ediyor eğer bu yaratıklara bakarsanız beyniniz bunu kaldıramıyor ve delirmeye başlıyorsunuz ya çevrenizdeki ya da kendinizi öldürüyorsunuz o yüzden hiç bir şekilde evden dışarı çıkmamanız lazım.Eğer çıkarsanızda dış dünyayı görmemeniz  , "Gözlerinizi Asla Açmamanız Lazım !" 

Kitabın sonuna kadar benim merak ettiğim tek şey bu yaratıkların neye benzediği nerden geldiği ve nasıl bir etki yarattığıydı insan beyninde ama hiç bir açıklama olmadan yazar hikayeyi bağlamış ve bitirmiş.Kitabın akışına göre bence çok vasat bir sonmuş gibime geldi bunun dışında gerçekten çok saran bir hikaye.


Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...