Herkese merhabalar efenim ...
Bugün film izleme serüvenimize bir Türk filmi ile devam ediyoruz geçen sene izleme listeme almama rağmen bir türlü internette bulamamıştı filmi o yüzden bu zamana kadar erteledim açıkçası kadrosu için izlemek istedim çünkü benim çok sevdiğim oyunculardan Derya Şensoy ve Fırat Altunmeşe var ama başroldeki kızı maalesef sevmiyorum pek MedCezir hayranı olduğum söylenemezdi :D
Neyse efenim eğer kafanız yorgunsa ve sizi çok fazla yormayacak bir film istiyorsanız tabi biraz da yaza özlem duyorsunuz şu soğuk kış günlerinde bu film tam da size göre Gençlik-Romantik Komedi tadında diyebiliriz.Öyle çok ahışım şahım bir konusu yok maalesef ama arada böyle kaçamaklar yapmak iyi gelir :)
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
3 Ocak 2017 Salı
Maydanoz Time : Film - Nocturnal Animals
Herkese merhabalar efenim !
Finallerin bitmesine az kala yine film izlemeye devam ediyorum :D Ne yapayım canım fena halde film izlemek istiyor :D Bugün ki filmimiz Türkçe'ye "Gece Hayvanları" olarak çevirilen ve yeni sinemalara girmiş olan bir filmden bahsedicem benim tavsiyem şimdiden bu film için sinemaya gidip bir de üstüne para vermeyin :/ Ben internetten izledim elbette böyle bir filme para vermezdim zaten durgun bi film olduğu herhalinden belli :D
Başrollerde benim çok sevdiğim oyuncular olunca bir bakayım ya deyip izledim ama açıkçası bu güzelim kadronun biraz heder edildiğini düşünüyorum Amy Adams ve Jake Gylenhaal var ve film bir Tom Ford filmi.Buna rağmen biraz vasat diyebilirim.Psikolojik-Dram olarak adlandırabiliriz sanırım filmi.
Geçmiş ve geleceklerle birbirine bağlı geçişleri olan bir film.Gelecekte evli bir kadını ama evliliğinde pekte mutlu olmayan bir kadını görüyoruz bir gün neredeyse 20 yıldır görmediği ve haber almadığı boşandığı eski kocasından bir roman hediyesi alıyor.Bu roman adamın kendisiyle olan hayatını,yaşadıklarını sanırım bir kurgu şeklinde anlatıyor - kurgu mu gerçek mi orasını tam anlayamadım ama kurgu herhalde - ve eski kocasıyla bir buluşma ayarlamaya çalışıyor ama adam buluşmaya gelmiyor falan bazı sahneleri cidden aşırı sıkıcı olduğu için atlayarak izledim adamın kitaba yazdığı sahnelerde sadece film biraz haraketlendi onun dışında bence vasat bir filmdi.
Finallerin bitmesine az kala yine film izlemeye devam ediyorum :D Ne yapayım canım fena halde film izlemek istiyor :D Bugün ki filmimiz Türkçe'ye "Gece Hayvanları" olarak çevirilen ve yeni sinemalara girmiş olan bir filmden bahsedicem benim tavsiyem şimdiden bu film için sinemaya gidip bir de üstüne para vermeyin :/ Ben internetten izledim elbette böyle bir filme para vermezdim zaten durgun bi film olduğu herhalinden belli :D
Başrollerde benim çok sevdiğim oyuncular olunca bir bakayım ya deyip izledim ama açıkçası bu güzelim kadronun biraz heder edildiğini düşünüyorum Amy Adams ve Jake Gylenhaal var ve film bir Tom Ford filmi.Buna rağmen biraz vasat diyebilirim.Psikolojik-Dram olarak adlandırabiliriz sanırım filmi.
Geçmiş ve geleceklerle birbirine bağlı geçişleri olan bir film.Gelecekte evli bir kadını ama evliliğinde pekte mutlu olmayan bir kadını görüyoruz bir gün neredeyse 20 yıldır görmediği ve haber almadığı boşandığı eski kocasından bir roman hediyesi alıyor.Bu roman adamın kendisiyle olan hayatını,yaşadıklarını sanırım bir kurgu şeklinde anlatıyor - kurgu mu gerçek mi orasını tam anlayamadım ama kurgu herhalde - ve eski kocasıyla bir buluşma ayarlamaya çalışıyor ama adam buluşmaya gelmiyor falan bazı sahneleri cidden aşırı sıkıcı olduğu için atlayarak izledim adamın kitaba yazdığı sahnelerde sadece film biraz haraketlendi onun dışında bence vasat bir filmdi.
30 Aralık 2016 Cuma
Maydanoz Time : Etkinlik - Noel Kutlamaları ve Protestan Kilisesi
Herkese merhabalar efenim ...
Bugün 31 Aralık Cumartesi ! Yarın yepyeni bir yıl ! Umarım ailenizle,sevdiklerinizle ve ülkece daha güzel günler daha sağlıklı ve mutlu günler yaşarız.
İyi dileklerimi sunduktan sonra size bu ayın etkinliğinden bahsetmek istiyorum.Bir davet üzerine Balıkesir'de ki bi Protestan Kilisesinin Noel kutlamasına gittik.Benim hayatımda yaşadığım ilklerden biriydi bu açıkçası.Daha önce hiç kiliseye gitmemiş bizzat bir papazla tanışmamıştım.
Hem psikolojik danışman olarak hem de karakterim gereğide hümanist yapıda her dine,ırka,millete saygısı olan ve merak edip yakından inceleyen onların ne düşündüklerini,ne hissetlerini empati kurup içimde hissetmeye çalışan biriyimdir.
İşin gerçeği Elhamdülillah Müslümanız :D Bizi de böyle kabul edip aralarına katılmamıza izin verdiler zaten hatta çokta teşekkür ettiler bir sürrü ikramlarda ve hediyelerde bulundular onları onlar için değerli kılan bu Noel gününde.
Noel biliyorsunuz ki gerçek anlamıyla öyle çam ağacı süslemedir yok efenim Noel babadır,geyiğidir değil elbette İsa Peygamberin doğuşunu kutlayan bir bizdeki Kutlu Doğum haftasına benzer bi hafta aslında.24'ünde başladı sanıyorsam bizde o pazar gitmiştik.
Normalde siyaset ve din konularını bloğuma taşımam beni artık az çok biliyorsunuz ama böyle arada farklı şeyler görmek,gitmek söz konusu olunca gördüklerimi,bana hissettirdiklerini sizlere anlatma gereği duyuyorum.
Neyse efenim Protestanlık , Ortodoks ve Katolik kiliselerine göre biraz daha nasıl diyeyim hafifleştirilmiş.Yani mesela , öyle Meryem ana İsa heykelleri falan yoktu kilisede daha sonra günah çıkarma,kutsal su,şarap olayları falan yok.
İlahi söylediler daha çok ilahiler Türkçe ve Farsça dilindeydi.Türkler kadar Farslarda vardı kilisede bir çok daha tam bilemediğim etnik yapıda insanlarda vardı.Ben insanları ayıran her şeyin düşmanı insanları birleştiren her şeyin dostuyum.O yapı bence çok güzeldi.İlahiler Türkçe okundu herkes istediği dilde dua etti ve aynı şekilde en sonunda "Amin" denildi.Herkes neye Amin dediğini bildi kısaca.Bazı şeyleri ezbere değilde bilinçli bir şekilde yapmak daha güzeldir arkadaşlar.Hepimizi yaratan tek bir Allah,Yaratıcı,Tanrı,Rab var sonuçta - siz hangisini demeyi tercih ederseniz artık - Ya da artık neye inanıyorsanız belki de Budist ya da Çok Tanrılı dinlere inanıyorsunuzdur bilemiyorum :D
Ben Müslümanlıkta da gelenekleri görenekleri her zaman çok sevmişimdir,insanları birleştiren yegane şeylerden biri çünkü bunlar.Bayramlarımız,cuma namazları,mevlütler,aşure ayı,kutlu doğum haftası,kandiller ... Aynı şey Hristiyanlar içinde geçerli sizden tek ricam lütfen ön yargılı olmayı bırakın at gözlüklerinizi çıkarıp dünyada sizden başka insanlarında olduğunun farkına varın.
Neyse konu din olunca yine selzenişlere başladım ve konuyu başka yerlere getirdim :D Neyse efenim biz geri dönelim konumuza.İlahiler bizimkilerden çok daha farklıydı bizde ilahilerde hep bi hüzünlü hava olur insanın ağlayası gelir ama burada ilahiler çok başka bir şekilde söylendi.Koro eşliğinde çalgılarla oraya gelen insanlar hep birlikte Türkçe söylediler.İsa'nın doğumu üzerineydi daha çok ilahiler.Genelde haraketli parçalar olması ve insanların alkışla koro grubuna katılması çok garibime gitti.Bizde böyle bir şey saygısızlık olarak görülür herhalde bilemiyorum çok bi fikrim yok bu konuda.
Daha sonra İsa Peygamberin doğumuyla ilgili bilgiler verildi daha sonra ikramlarda ve hediyelerde bulundular sağolsunlar kilisenin çok tatlı ve kibar bi papazı vardı bizimle ayrı bir şekilde ilgilendi.
Protestanlığı ve o ortamı çok beğenmeme rağmen açıkçası içimde öyle Hristiyanlığa geçmek gibi bir şey gelmedi.Nedense beni Müslümanlık kadar hiç bir din etkilemiyor.Keşke her Müslüman ne kadar güzel bir dinin içinde olduğunu bilse ve her şeyi bi taraflarından anlamayı bırakıp Müslümanlığın özünü görüp inansa ...
Bugün 31 Aralık Cumartesi ! Yarın yepyeni bir yıl ! Umarım ailenizle,sevdiklerinizle ve ülkece daha güzel günler daha sağlıklı ve mutlu günler yaşarız.
İyi dileklerimi sunduktan sonra size bu ayın etkinliğinden bahsetmek istiyorum.Bir davet üzerine Balıkesir'de ki bi Protestan Kilisesinin Noel kutlamasına gittik.Benim hayatımda yaşadığım ilklerden biriydi bu açıkçası.Daha önce hiç kiliseye gitmemiş bizzat bir papazla tanışmamıştım.
Hem psikolojik danışman olarak hem de karakterim gereğide hümanist yapıda her dine,ırka,millete saygısı olan ve merak edip yakından inceleyen onların ne düşündüklerini,ne hissetlerini empati kurup içimde hissetmeye çalışan biriyimdir.
İşin gerçeği Elhamdülillah Müslümanız :D Bizi de böyle kabul edip aralarına katılmamıza izin verdiler zaten hatta çokta teşekkür ettiler bir sürrü ikramlarda ve hediyelerde bulundular onları onlar için değerli kılan bu Noel gününde.
Noel biliyorsunuz ki gerçek anlamıyla öyle çam ağacı süslemedir yok efenim Noel babadır,geyiğidir değil elbette İsa Peygamberin doğuşunu kutlayan bir bizdeki Kutlu Doğum haftasına benzer bi hafta aslında.24'ünde başladı sanıyorsam bizde o pazar gitmiştik.
Normalde siyaset ve din konularını bloğuma taşımam beni artık az çok biliyorsunuz ama böyle arada farklı şeyler görmek,gitmek söz konusu olunca gördüklerimi,bana hissettirdiklerini sizlere anlatma gereği duyuyorum.
Neyse efenim Protestanlık , Ortodoks ve Katolik kiliselerine göre biraz daha nasıl diyeyim hafifleştirilmiş.Yani mesela , öyle Meryem ana İsa heykelleri falan yoktu kilisede daha sonra günah çıkarma,kutsal su,şarap olayları falan yok.
İlahi söylediler daha çok ilahiler Türkçe ve Farsça dilindeydi.Türkler kadar Farslarda vardı kilisede bir çok daha tam bilemediğim etnik yapıda insanlarda vardı.Ben insanları ayıran her şeyin düşmanı insanları birleştiren her şeyin dostuyum.O yapı bence çok güzeldi.İlahiler Türkçe okundu herkes istediği dilde dua etti ve aynı şekilde en sonunda "Amin" denildi.Herkes neye Amin dediğini bildi kısaca.Bazı şeyleri ezbere değilde bilinçli bir şekilde yapmak daha güzeldir arkadaşlar.Hepimizi yaratan tek bir Allah,Yaratıcı,Tanrı,Rab var sonuçta - siz hangisini demeyi tercih ederseniz artık - Ya da artık neye inanıyorsanız belki de Budist ya da Çok Tanrılı dinlere inanıyorsunuzdur bilemiyorum :D
Ben Müslümanlıkta da gelenekleri görenekleri her zaman çok sevmişimdir,insanları birleştiren yegane şeylerden biri çünkü bunlar.Bayramlarımız,cuma namazları,mevlütler,aşure ayı,kutlu doğum haftası,kandiller ... Aynı şey Hristiyanlar içinde geçerli sizden tek ricam lütfen ön yargılı olmayı bırakın at gözlüklerinizi çıkarıp dünyada sizden başka insanlarında olduğunun farkına varın.
Neyse konu din olunca yine selzenişlere başladım ve konuyu başka yerlere getirdim :D Neyse efenim biz geri dönelim konumuza.İlahiler bizimkilerden çok daha farklıydı bizde ilahilerde hep bi hüzünlü hava olur insanın ağlayası gelir ama burada ilahiler çok başka bir şekilde söylendi.Koro eşliğinde çalgılarla oraya gelen insanlar hep birlikte Türkçe söylediler.İsa'nın doğumu üzerineydi daha çok ilahiler.Genelde haraketli parçalar olması ve insanların alkışla koro grubuna katılması çok garibime gitti.Bizde böyle bir şey saygısızlık olarak görülür herhalde bilemiyorum çok bi fikrim yok bu konuda.
Daha sonra İsa Peygamberin doğumuyla ilgili bilgiler verildi daha sonra ikramlarda ve hediyelerde bulundular sağolsunlar kilisenin çok tatlı ve kibar bi papazı vardı bizimle ayrı bir şekilde ilgilendi.
Protestanlığı ve o ortamı çok beğenmeme rağmen açıkçası içimde öyle Hristiyanlığa geçmek gibi bir şey gelmedi.Nedense beni Müslümanlık kadar hiç bir din etkilemiyor.Keşke her Müslüman ne kadar güzel bir dinin içinde olduğunu bilse ve her şeyi bi taraflarından anlamayı bırakıp Müslümanlığın özünü görüp inansa ...
29 Aralık 2016 Perşembe
Maydanoz Time : Film - Train To Busan
Herkese merhabalar millet !
İşi gücü,sınavları bıraktım manyaklar gibi oturmuş film izliyorum ! Neden bilmiyorum sanırım kafayı yedim :D Üste üste gelen sınavlar olunca kafayı yemek kaçınılmaz oluyor elbette birde bir soğuk bir yağmur var ki dışarda sormayın hava tamda eline kahveni,çayını alıp -hayır ders çalışmalık değil dostlar- film izlemelik !
2016 yılında çıkan daha yeni tazecik izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum sizlere.Tamam Kore dizilerini sevmeyenler olabilir ama Kore sinemasıda dizileri kadar ayrı bi harika dostum.Cannes'a kadar uzanan bir film diyebilirim bu film için başta Kore olmak üzere bütün asyada hatta Amerika ve Avrupa'da da çok konuşulan ve ses getiren bir yapım oldu ! Hemde başrolde şu sıralar Goblin dizisiyle Tv sektörüne geri dönüp bütün Korecanları mutlu eden Gong Yoo var ! Oyunculuğu ve yakışıklılığı ile yine harikaydı bu filmde de !
Zombi filmleri hala popüler biliyorsunuz ama benim şu zamana kadar izlediğim en iyi Zombi filmiydi diyebilirim.Sadece zombilerden kaçma değilde insanların arasındaki ilişkiler,insanların böyle durumlardaki çaresizliği ve acımazsızlığı çok ama çok iyi işlenmişti filmde.Film boyunca aksiyon hiç durmadı hep kalbim çarparak "Geliyorlar kaçınn balli balli !" diye yarı Korece yarı Türkçe bağırınıp durdum yattığım yerden :D
Aksiyonun yanında yine sonunda ağlattı her zaman ki Kore işte illa ağlatacaklar seyircileri.Mutlaka ama mutlaka izlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim nadir yapımlardan.
Bir gaz sızıntısı sonucu Seul birbirine girer ve insanların DNA'sı değişmeye zombi olmaya başlarlar.Bir Busan expresinde trenin içindeki yolcuların o anlarını konu ediniyor film.
İşi gücü,sınavları bıraktım manyaklar gibi oturmuş film izliyorum ! Neden bilmiyorum sanırım kafayı yedim :D Üste üste gelen sınavlar olunca kafayı yemek kaçınılmaz oluyor elbette birde bir soğuk bir yağmur var ki dışarda sormayın hava tamda eline kahveni,çayını alıp -hayır ders çalışmalık değil dostlar- film izlemelik !
2016 yılında çıkan daha yeni tazecik izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum sizlere.Tamam Kore dizilerini sevmeyenler olabilir ama Kore sinemasıda dizileri kadar ayrı bi harika dostum.Cannes'a kadar uzanan bir film diyebilirim bu film için başta Kore olmak üzere bütün asyada hatta Amerika ve Avrupa'da da çok konuşulan ve ses getiren bir yapım oldu ! Hemde başrolde şu sıralar Goblin dizisiyle Tv sektörüne geri dönüp bütün Korecanları mutlu eden Gong Yoo var ! Oyunculuğu ve yakışıklılığı ile yine harikaydı bu filmde de !
Zombi filmleri hala popüler biliyorsunuz ama benim şu zamana kadar izlediğim en iyi Zombi filmiydi diyebilirim.Sadece zombilerden kaçma değilde insanların arasındaki ilişkiler,insanların böyle durumlardaki çaresizliği ve acımazsızlığı çok ama çok iyi işlenmişti filmde.Film boyunca aksiyon hiç durmadı hep kalbim çarparak "Geliyorlar kaçınn balli balli !" diye yarı Korece yarı Türkçe bağırınıp durdum yattığım yerden :D
Aksiyonun yanında yine sonunda ağlattı her zaman ki Kore işte illa ağlatacaklar seyircileri.Mutlaka ama mutlaka izlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim nadir yapımlardan.
Bir gaz sızıntısı sonucu Seul birbirine girer ve insanların DNA'sı değişmeye zombi olmaya başlarlar.Bir Busan expresinde trenin içindeki yolcuların o anlarını konu ediniyor film.
28 Aralık 2016 Çarşamba
Maydanoz Time : February
Herkese merhabalar efenim ...
Yine bir Emma Roberts filmi ve yine beynim yandı ama yinede en sonunda filmden tatmin olamadım.Aslında bu bir Korku-Gerilim filmi ama bir iki sahen dışında sürekli bir gereksiz gerilim müziği dışında insanı geren bi tarafı yok maalesef bu arada Emma Roberts'a ikizi gibi benzeyen bir hatunu keşfetmiş oldum Lucy Boynton ! Filmin ilk başlarında Emma zannettim resmen kızı sonradan Emma gelince karıştırdığımı anladım alta fotoğraflarını koydum sizce de çok benzemiyorlar mı :D
Neyse efenim gelelim filme bu yağmurlu-karlı soğuk havalarda aslında izlenmesi ideal bir film olabilir ama emin olun bu filmden daha güzel filmlerde bulabilirsiniz sırf Emma oynuyor diye izlediğim vasatın biraz üstü olan sahneleri acayip yavaş ilerleyen bir filmdi.
3 kızın başından geçen bir okuldaki olayları anlatıyor.Ama olaylar birbiriyle tam bağdaştırılıp kesin bir sonla bitmiyor seyircinin algılamasına bırakılmış.
Yine bir Emma Roberts filmi ve yine beynim yandı ama yinede en sonunda filmden tatmin olamadım.Aslında bu bir Korku-Gerilim filmi ama bir iki sahen dışında sürekli bir gereksiz gerilim müziği dışında insanı geren bi tarafı yok maalesef bu arada Emma Roberts'a ikizi gibi benzeyen bir hatunu keşfetmiş oldum Lucy Boynton ! Filmin ilk başlarında Emma zannettim resmen kızı sonradan Emma gelince karıştırdığımı anladım alta fotoğraflarını koydum sizce de çok benzemiyorlar mı :D
Neyse efenim gelelim filme bu yağmurlu-karlı soğuk havalarda aslında izlenmesi ideal bir film olabilir ama emin olun bu filmden daha güzel filmlerde bulabilirsiniz sırf Emma oynuyor diye izlediğim vasatın biraz üstü olan sahneleri acayip yavaş ilerleyen bir filmdi.
3 kızın başından geçen bir okuldaki olayları anlatıyor.Ama olaylar birbiriyle tam bağdaştırılıp kesin bir sonla bitmiyor seyircinin algılamasına bırakılmış.
27 Aralık 2016 Salı
Maydanoz Time : Film - Assassin's Creed
Herkese merhabalar efenim ...
Oyunlarıyla bir nesli kendine aşık eden yapım nihayet beyazperdeye uyarlandı ! Uzun zamandır oyunseverler bu filmi heyecanla bekliyordu tabi bende buna dahildim ve dün sinemaya gidip izleme fırsatı buldum.
Oyunseverler oyunlardaki tadı elbette bulamadı ama yinede konu Assassin's Creed olunca beklenti çok yüksek tutuldu ve bir çok kişi hayal kırıklığına uğrasada bence benim için çok bi hayal kırıklığı olmasada sanırım en fazla idare eder derecedeydi.Oyunlarında tadı vermesinin pek bir imkanı yoktu zaten sanırım ama başrolde Micheal Fassbender beni benden aldı.Daha önce Magneto rolü ile X-Men serisinde daha sonra Tehlikeli ilişkiler filmde aşırı gıcık olduğum Jung karakterinde oynamıştı burada da yine tüm oyunculuğu ve yakışıklılığı ile bir Assasian'ı yani Suikastçiyi oynadı ve bence oldukça iyi bir şekilde de altından kalktı.
Filmin sonu çok açık bitti bu da sanırım filmin devamı gelicek ve bir seri filme bağlayacaklar gibi duruyor eğer tek filmse cidden çok kötü havada kalan bir sonu olmuş maalesef :/
Kısaca konusuna gelecek olursak :
Callum Lynch'in Abstergo Industries adındaki bir şirketin geliştirdiği Animus adı verilen ve geçmiş anıları gerçekmiş gibi gün yüzüne çıkaran bir cihaz sayesinde atasının hayatına geri dönerek insanlığı köleleşmekten alıkoymak için bu kürenin peşine düşecek. 15. yüzyılda engizisyon İspanya'sına giderek kendini kan bağı olan suikastçı Aguilar'ın bedeninde bulacak.
Oyunlarıyla bir nesli kendine aşık eden yapım nihayet beyazperdeye uyarlandı ! Uzun zamandır oyunseverler bu filmi heyecanla bekliyordu tabi bende buna dahildim ve dün sinemaya gidip izleme fırsatı buldum.
Oyunseverler oyunlardaki tadı elbette bulamadı ama yinede konu Assassin's Creed olunca beklenti çok yüksek tutuldu ve bir çok kişi hayal kırıklığına uğrasada bence benim için çok bi hayal kırıklığı olmasada sanırım en fazla idare eder derecedeydi.Oyunlarında tadı vermesinin pek bir imkanı yoktu zaten sanırım ama başrolde Micheal Fassbender beni benden aldı.Daha önce Magneto rolü ile X-Men serisinde daha sonra Tehlikeli ilişkiler filmde aşırı gıcık olduğum Jung karakterinde oynamıştı burada da yine tüm oyunculuğu ve yakışıklılığı ile bir Assasian'ı yani Suikastçiyi oynadı ve bence oldukça iyi bir şekilde de altından kalktı.
Filmin sonu çok açık bitti bu da sanırım filmin devamı gelicek ve bir seri filme bağlayacaklar gibi duruyor eğer tek filmse cidden çok kötü havada kalan bir sonu olmuş maalesef :/
Kısaca konusuna gelecek olursak :
Callum Lynch'in Abstergo Industries adındaki bir şirketin geliştirdiği Animus adı verilen ve geçmiş anıları gerçekmiş gibi gün yüzüne çıkaran bir cihaz sayesinde atasının hayatına geri dönerek insanlığı köleleşmekten alıkoymak için bu kürenin peşine düşecek. 15. yüzyılda engizisyon İspanya'sına giderek kendini kan bağı olan suikastçı Aguilar'ın bedeninde bulacak.
26 Aralık 2016 Pazartesi
Maydanoz Time : Kitap - Bir Kadının Yaşamından 24 Saat Stefan Zweig
Herkese merhabalar efenim ...
Kitap Ağacında geçen ayın ev sahibi ben olduğum için bir sürrü hediye kitabım olmuştu o hediye kitaplardan biri de Zweig'in eselerinden en merak ettiklerim içinde yer alan Bir Kadının Yaşamından 24 Saatti.
Zweig uzun zamandır okumayı istediğim ama bir türlü okumaya fırsat bulamadığım bir yazardı.Aslında ilk olarak -Santranç- kitabından başlayacaktım ama ilk bunu okumak kısmetmiş diyelim.Zweig'in yayın hakları bu sene düşünce kitapların ulaşımı kolaylaştı fiyatı da oldukça ucuzlaşınca her blogta Zweig ismini görmeye başladık.
Bu kitapta, 20. yüzyıl Avrupa'sının en önemli kalemlerinden olan Zweig'ın birbirinden çarpıcı beş öyküsü yer alıyor.
'Bir Kadının Yaşamından 24 Saat'te tutkunun ve aşkın yakıcılığını; 'Kitapçı Mendel'de savaşın acımasız yüzünü ve bıraktığı silinmeyecek izlerini; 'Bir Yaz Öyküsü'nde anıların ardına gizlenmiş gerçek duyguları; 'Kızıl'da toplumun zayıf ruhlar üzerindeki gölgesini; ve 'Yalnız İki İnsan'da dışlanmışların kederini okuyuculara anlatıyor.
Zweig bu öykülerde ölüm ve yaşamın sınırlarında dolaşıyor, sıradan insanların gizli kalmış sırlarını gün yüzüne çıkarıyor, ruhun karanlık taraflarına dokunarak çok yönlü anlatımını zenginleştiriyor.
Benim bu öykülwe içinde en beğendiğim birinci hikaye Bir Kadının Yaşamından 24 Saat , ikinci olarakta Kızıl oldu.Öykü severlerin bu kitabı okumasını tavsiye ederim.
Son olarakta Koridor yayınları yeniden baskı çıkardı ve bu en son baskısının kapağı cidden harikaydı tabi fiyat olarak üzerine eminim sırf kapaktan dolayı biraz daha eklemişlerdir ama yine de kitabın kapağına dokununca bile insanın içi gıcıklanıyor ayrıca görsel açıdan da başka yayınevlerinin basımlarına fark atmış diyebilirim.
Kitap Ağacında geçen ayın ev sahibi ben olduğum için bir sürrü hediye kitabım olmuştu o hediye kitaplardan biri de Zweig'in eselerinden en merak ettiklerim içinde yer alan Bir Kadının Yaşamından 24 Saatti.
Zweig uzun zamandır okumayı istediğim ama bir türlü okumaya fırsat bulamadığım bir yazardı.Aslında ilk olarak -Santranç- kitabından başlayacaktım ama ilk bunu okumak kısmetmiş diyelim.Zweig'in yayın hakları bu sene düşünce kitapların ulaşımı kolaylaştı fiyatı da oldukça ucuzlaşınca her blogta Zweig ismini görmeye başladık.
Bu kitapta, 20. yüzyıl Avrupa'sının en önemli kalemlerinden olan Zweig'ın birbirinden çarpıcı beş öyküsü yer alıyor.
'Bir Kadının Yaşamından 24 Saat'te tutkunun ve aşkın yakıcılığını; 'Kitapçı Mendel'de savaşın acımasız yüzünü ve bıraktığı silinmeyecek izlerini; 'Bir Yaz Öyküsü'nde anıların ardına gizlenmiş gerçek duyguları; 'Kızıl'da toplumun zayıf ruhlar üzerindeki gölgesini; ve 'Yalnız İki İnsan'da dışlanmışların kederini okuyuculara anlatıyor.
Zweig bu öykülerde ölüm ve yaşamın sınırlarında dolaşıyor, sıradan insanların gizli kalmış sırlarını gün yüzüne çıkarıyor, ruhun karanlık taraflarına dokunarak çok yönlü anlatımını zenginleştiriyor.
Benim bu öykülwe içinde en beğendiğim birinci hikaye Bir Kadının Yaşamından 24 Saat , ikinci olarakta Kızıl oldu.Öykü severlerin bu kitabı okumasını tavsiye ederim.
Son olarakta Koridor yayınları yeniden baskı çıkardı ve bu en son baskısının kapağı cidden harikaydı tabi fiyat olarak üzerine eminim sırf kapaktan dolayı biraz daha eklemişlerdir ama yine de kitabın kapağına dokununca bile insanın içi gıcıklanıyor ayrıca görsel açıdan da başka yayınevlerinin basımlarına fark atmış diyebilirim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...