Herkese merhabalar efenim ...
PDR 3.sınıfta neden hala bu tarz k,taplar okuyor ve özet çıkarıyorsunuz diye soracak olursanız enim buna verecek hiç bir cevabım yok maalesef.Alan dersleriyle uğraşmamız gerekirken hele de en sevmediğim tür olan tarih kitapları okumak bana baya bi azap veriyor.Hele de bundan yazılı yerine sözlü olacağımızı düşünürsem :/
Neyse efenim ahlarla vahlarla hayatımda sanırım 3 ya da 4. defa tarih kitabı okudum ve en ağırını okudum.Dili,anlatımı o kadar zor ki o kadar anlamıyorum ki.5 sayfa okusam 3'ü yalan.
Ders kısmını bir tarafa bırakacak olursak eğer tarih kitabı okumak istiyorsanız kesinlikle bu kitaptan başlamayın dili çok daha sade çok daha akıcı olan kitaplar var.Tarık Buğra ilk başlayanlar için cidden pişmanlıktır.
Roman, Osman Gazi’nin Bursa’ya gömülmek istemesi ve Bursa’nın fethinin müjdesi ile başlar. Devamında geçmişe dönülerek asıl olay okuyucu ile buluşur.
Deli dolu, kavgadan çekinmeyen, gururlu ve öfkesini kontrol edemeyen bir kişiliğe sahip olan Osmancık, gururu ve kendi için yaşar. Güçlü, kuvvetli olmasına rağmen bunları kendi için kullanır. Eğlence meclislerinde vakit geçirir. Ertuğrul Gazi oğluna ne kadar öğüt verse, ne kadar doğru yola sokmaya çalışsa da işe yaramaz. En sonunda pes eden Ertuğrul Gazi, Osmancık’ı kendi haline bırakır ve diğer oğlu Gündüz Beğ ile ilgilenir. Osmancık bu duruma hiç gücenmez. Hatta üstünden bir yük kalkmışçasına rahatlar.
Bir gece Sivrikaya’da gökyüzünü seyrettiği vakit Şeyh Ede Balı ile karşılaşır. O gece Şeyh Ede Balı ile aralarında geçen konuşma Osmancık’ın düşünce dünyası alt üst olur. Öfkesini kontrol edemez ve Şeyh Ede Balı’ya saygısızlık eder. Osmancık’ın bu yanlış hareketi babası Ertuğrul Beğ’in kulağına gider. Ertuğrul Beğ, oğlunu Şeyh Ede Balı’ya saygılı olması için uyarır. Şeyh Ede Balı’dan özür dilemek için Ede Balı’nın tekkesine gider. Tekkede kaldığı gün Malhun Hatun’u görüp aşık lan Osmancık, kızın kim olduğunu öğrenmek için önüne gelen ilk kişiye sorar. Aşık olduğu Malhun Hatun, Şeyh Ede Balı’nın kızıdır. Osmancık vakit kaybetmeden Şeyh Ede Balı’dan kızını usulünce istetir. Ancak Şey Ede Balı, henüz hazır değiller diyerek kızını vermez. Osmancık’ı bir düşünce alır. Osmancık değişmeye ve arayış içine girer.
Osmancık, Mihail Kosses adında Hıristiyan bir arkadaş edinir. Birilerinin saldırıya uğradığını gören Osmancık hiç düşünmeden kavganın ortasına dalar ve saldırıya uğrayanları kurtarır. Kurtardığı kişiler Mihail Kosses ve Kalanoz’dur. Bu yardım bir ömür sürecek bir dostluğunda başlangıcı olur. Mihail, Osmancık’a gönülden bağlanır.
Osmancık, Şeyh Ede Balı’nın tekkesinde kaldığı bir gece bir rüya görür. Rüyasında Şeyh Ede Balı’nın göğsünden çıkan bir ayın kendi göğsüne girdiğini ve bir çınar ağacına dönüşüp tüm dünyaya dallanıp budaklandığını görür. Rüyasını ve anlamını Dursun Fakı’ya anlatır. Dursun Fakı Osmancık’ın düşüncesini onaylar. Osmancık eski Osmancık değildir. Artık aklını, gücünü, kılıcını kendisi için değil soyu, beyliği için kullanacaktır. Şeyh Ede Balı, Osmancık’taki değişimi görür ve Malhun Hatun ile evlenmelerine rıza gösterir.
Osmancık, Ertuğrul Gazi yerine bey seçilir. Kardeşleri bu seçime karşı çıkmaz. Ertuğrul Gazi yerine bey olmak isteyen asıl kişi Osmancık’ın amcası Dündar Beğ’dir. Bey olan Osmancık artık Osman Beğ’dir. Orta Asya’dan göç edenler ile iyice sıkışan beyliğe Domaniç ve Söğüt yetmez. Gaza zamanıdır. Osman Beğ ilk iş olarak çevredeki diğer Türk boylarını bir araya getirir ve fetihlere başlar. Kaleler zapt edilir. Çevre tekfurları yenilgiye uğratılır. Toprakların genişlemesi ile refah ve bolluk ortamı oluşur. Osman Beğ’in sancağı altında yaşayan herkes halinden memnundur. Malhun Hatun Orhan’ı doğurur. Osman Beğ, beyliğini ispat eder ve herkesin güvenini kazanır. Ancak Dündar Beğ hala memnun değildir. Osman Beğ amcasını uygun bir dil ile nazikçe uyarır. Bu uyarılara kulak asmayan Dündar Beğ, bir savaş sırasında askerleri geri çekilme emri verince Osman Beğ, amcasını bir ok ile öldürür.
Osmancık’ın ikinci oğlu Alaeddin doğar ve Hıristiyan Mihail Müslüman olarak Abdullah adını alır. Yıllar boyunca fetihler devam eder. Yarhisar, Aydos, Bilecik ve İznik kaleleri ele geçirilir. Orhan Beğ, Yarhisar tekfurunun kızı ile evlenir. Kızın Holofira olan adı Nilüfer olarak değişir. Osman Beğ, gösterdiği başarılar sebebi ile Selçuklu Sultanının emir verir. Artık Osman Bey’e han unvanı verilir. Cuma hutbeleri Osman Beğ adına okunmaya başlar.
Yıllar geçtikçe Osman Beğ yaşlanır. Şeyh Ede Balı’dan sonra diğer baba dostları fani dünyadan teker teker ayrılırlar. Gittikçe yalnızlaşan Osman Beğ’in vasiyeti Bursa’ya gömülmektir ve Osman Beğ ölmeden önce Bursa’nın fethedildiği müjdesi ulaşır. Osman Beğ huzurlu bir şekilde gözlerini kapatır ve dostlarının yanına yola çıkar.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
31 Mart 2017 Cuma
29 Mart 2017 Çarşamba
Maydanoz Time : Film - August Rush
Herkese merhabalar efenim ...
İnternetim olmayınca yeniden televizyona sardım.Survivor ve evlilik programları beni pek açmıyor malum kafam kaldırmıyor insanların boş konuşmasını ve birbirine bağırmasını.Sahi insanlar bundan nasıl zevk alıyor anlamıyorum doğrusu ben insanlar biribirini kırınca,bağırınca üzülüyorum kendim geriliyorum bunları izlemeye nasıl dayanıyorsunuz hele de o çirkef kadınların car car sesleri yok mu ! Resmen kadınlık gururlarını yerle bir ediyorlar para uğruna yazık vallahi çok yazık.
Neyse efenim bir konudan girince çıkmasını bilmiyorum :D Asıl konumuz televizyonda dün akşam bir filme denk geldim aslında uzun zamandır adını çok duyduğum ve izleme listeme aldığım bir filmdi.Üstün yetenekli bir çocuğu anlatınca benim alanıma giriyor malum :D Nedense filmin başından sonuna kadar ağlayıp durdum yine :D Fazlasıyla tesadüflerden oluşan ve mantık hataları çok fazla bir film olmasına rağmen başrolde çocukların olduğu filmler hele de anne-baba sevgisi söz konusu olunca beni bi ağlama tutuyor ki sormayın hala gözlerim acıyor :D Film bittiğinde gözlerim artık kıpkırmızı patlak patlak olmuştu :D Rahmetli Robin Williams'ı da görmek ayrı bir güzeldi öleli 3 yıl olmş be a zaman ne çabuk geçiyor :D
Yetenekli ve karizmatik İrlandalı gitarist ile genç ve güzel çellist New York’taki Washington Square’de karşılaşırlar, ancak bu sıradan bir gece değildir. Büyülü anlar yaşayan ikili bir süre birbirlerinden ayrı düşeceklerdir. Ancak onları ufak bir çocuk bir araya getirecektir: Küçük bir yetim olan August Rush sokaklarda kendi müziğini yapmakta ve sihirli bir güç tarafından korunmaktadır. Küçük August yeteneğini giderek herkese kanıtlamaktadır.
İnternetim olmayınca yeniden televizyona sardım.Survivor ve evlilik programları beni pek açmıyor malum kafam kaldırmıyor insanların boş konuşmasını ve birbirine bağırmasını.Sahi insanlar bundan nasıl zevk alıyor anlamıyorum doğrusu ben insanlar biribirini kırınca,bağırınca üzülüyorum kendim geriliyorum bunları izlemeye nasıl dayanıyorsunuz hele de o çirkef kadınların car car sesleri yok mu ! Resmen kadınlık gururlarını yerle bir ediyorlar para uğruna yazık vallahi çok yazık.
Neyse efenim bir konudan girince çıkmasını bilmiyorum :D Asıl konumuz televizyonda dün akşam bir filme denk geldim aslında uzun zamandır adını çok duyduğum ve izleme listeme aldığım bir filmdi.Üstün yetenekli bir çocuğu anlatınca benim alanıma giriyor malum :D Nedense filmin başından sonuna kadar ağlayıp durdum yine :D Fazlasıyla tesadüflerden oluşan ve mantık hataları çok fazla bir film olmasına rağmen başrolde çocukların olduğu filmler hele de anne-baba sevgisi söz konusu olunca beni bi ağlama tutuyor ki sormayın hala gözlerim acıyor :D Film bittiğinde gözlerim artık kıpkırmızı patlak patlak olmuştu :D Rahmetli Robin Williams'ı da görmek ayrı bir güzeldi öleli 3 yıl olmş be a zaman ne çabuk geçiyor :D
Yetenekli ve karizmatik İrlandalı gitarist ile genç ve güzel çellist New York’taki Washington Square’de karşılaşırlar, ancak bu sıradan bir gece değildir. Büyülü anlar yaşayan ikili bir süre birbirlerinden ayrı düşeceklerdir. Ancak onları ufak bir çocuk bir araya getirecektir: Küçük bir yetim olan August Rush sokaklarda kendi müziğini yapmakta ve sihirli bir güç tarafından korunmaktadır. Küçük August yeteneğini giderek herkese kanıtlamaktadır.
27 Mart 2017 Pazartesi
Kore Dizi - My Unfortunate Boyfriend
Herkese merhabalar efenim ...
Geldi yine pazartesi ve havalar yine soğumaya başladı.Şu havanın kararsızlığı vizede test mi yoksa klasik mi yapacağı belli olmayan hocanın gıcıklığı ve kararsızlığı gibi :/
Neyse gelelim bugünün konusuna :
2015 yılından nedense kaçırdığım bir dizi ile daha karşınızdayım efenim.Artık 2017'den izleyecek yeni dizi bulamayınca eski gözden kaçırdığım dizilere bakmaya arşivleri karıştırmaya başladım.Yine bir Kpop grubunda olan bir tatlışın dizisi.TRAX diye bir grubun üyesiymiş hatta daha önce bir kaç dizide de oynamış başroldeki tatlış fakat daha önce hiç gözüme çarpmadı ya da çocuk önceleri pek bana hitap etmedi :D Ama buradaki rolü tam bir tatlış,tam bir şapşik olunca çocuk acayip hoşuma gitti dizi bana nedense You're My Pet dizisini anımsattı :D Çocuk köpek gibi davranmıyor elbette ama o kadar şirin,uysal bir adam ki insanın çocuğu alıp evde besleyesi geliyor :DDDD
Adam o kadar şanssız biri ki adamın lakabı Bay Talihsiz :D Dizi boyunca yaptığı şapşiklikleri izledik kıza tabi ki gıcık oldum nasıl bu kadar tatlış bir şeyi insan azarlayabilir :D
Dizi, Hiçbir zaman doğrudan ayrılmayan Yoon Tae-Woon (No Min-Woo) ve fırsatını bulduğunda yalandan kaçınmayan Yoo Ji-Na (Yang Jin-Sung) arasındaki aşk hikayesini anlatmaktadır.
Geldi yine pazartesi ve havalar yine soğumaya başladı.Şu havanın kararsızlığı vizede test mi yoksa klasik mi yapacağı belli olmayan hocanın gıcıklığı ve kararsızlığı gibi :/
Neyse gelelim bugünün konusuna :
2015 yılından nedense kaçırdığım bir dizi ile daha karşınızdayım efenim.Artık 2017'den izleyecek yeni dizi bulamayınca eski gözden kaçırdığım dizilere bakmaya arşivleri karıştırmaya başladım.Yine bir Kpop grubunda olan bir tatlışın dizisi.TRAX diye bir grubun üyesiymiş hatta daha önce bir kaç dizide de oynamış başroldeki tatlış fakat daha önce hiç gözüme çarpmadı ya da çocuk önceleri pek bana hitap etmedi :D Ama buradaki rolü tam bir tatlış,tam bir şapşik olunca çocuk acayip hoşuma gitti dizi bana nedense You're My Pet dizisini anımsattı :D Çocuk köpek gibi davranmıyor elbette ama o kadar şirin,uysal bir adam ki insanın çocuğu alıp evde besleyesi geliyor :DDDD
Adam o kadar şanssız biri ki adamın lakabı Bay Talihsiz :D Dizi boyunca yaptığı şapşiklikleri izledik kıza tabi ki gıcık oldum nasıl bu kadar tatlış bir şeyi insan azarlayabilir :D
Dizi, Hiçbir zaman doğrudan ayrılmayan Yoon Tae-Woon (No Min-Woo) ve fırsatını bulduğunda yalandan kaçınmayan Yoo Ji-Na (Yang Jin-Sung) arasındaki aşk hikayesini anlatmaktadır.
26 Mart 2017 Pazar
4 Minnak Kore Dizisi
Herkese güzel bir pazar gününden merhabalar efenim ...
Vizelere son 1 hafta kala ben hala bi kafeye gelmiş pazar kahvaltısı eşliğinde bu yazıyı yazıyor,Kore dizisi izliyorum :D Neden derseniz çünkü ben yumurta kapıya dayanınca çalışabilen insanlardanım ama hayatımda Büte dahi kalmadım :D
Neyse efenim Kore dizilerini hatmetmeye devam ediyoruz.Uzun soluklu dizilerden başka izleyecek bulamadıysam kısa soluklu dizileri birleştirip yine uzun soluklu değişik diziler izleme havası yaratıyorum kendimde Kore dizisinden gerçekten sınır tanımam yok :D
Minnak Kore dizilerinde genelde KPOP grubundan kişiler yer alıyor böylece hem gruplarını duyma hem de oyunculuklarını hem de o tatlış suratlarını izleme fırsatım oluyor :D
Hot And Sweet
FtIsland grubundan daha önce HongKi Beyfendisini izleme fırsatı bulmuştum ve cidden çok eğlenceli,yetenekli ve tatlış biri :D Grubun diğer üyelerini de sanırım kliplerden değilde bu tarz minnak dizilerden öğrenicem :D Minnak dizilerde öyle aman aman bi konu mantık ya da akış beklmeyin genelde saf aşk üzerine durulur ve en az 2 en fazla 12 bölüme sığdırılmaya çalışılır :D 10 numara aşçı olmasına rağmen sahilde bir karavanda hamburger satan bir genç ile ilham almak için ordan oraya kendini savuran bir ressam kızımızın hikayesini anlatıyor.
Positive Physique
Hwan Dong'un branşı filmdir ve film yönetmeni olarak mezuniyet projesine hazırlanmaktadır. Senaryosu büyük ödülü kazanır fakat filmi tamamlarken bir takım zorluklarla karşılaşır. Şaşırtıcı bir şekilde cüretkârca eski kız arkadaşı Hye Jung'tan başrolde oynamasını ister.
Choco Bank
Kim Eun-Haeng, çalışmaya başlamak için hazırlanan üniversite mezunudur.Çikolata dükkanı açar ve Exo'dan Kai ile karşılaşır.Kai çok iyi bir bankacıdır ama işleri pekte yolunda gitmemektedir annesini üzmemek için bankada çalıştığı yalanını söyler ama orada çalışmıyordur çikolata dükkanının hesap kiap işlerini önce ele alır daha sonra gelen müşterilere yatırım yapma konusunda bilgiler vermeye başlayınca çikolata dükkanı popiler olur.
Bongsoon, A Cyborg In Love
Kim Joo Sung (Cho Kyu Hyun) ve bilgisayar programı olan Bong Soon ( Yoon So Hee) arasındaki aşkı anlatmakta. Aşkı hissettiği anda kapanan bir programdır.Yarattığı Cyborg ile aşk yaşamaya başlar ve dizi tuhaf bi şekilde devam edip son bulur :D
24 Mart 2017 Cuma
Maydanoz Time : Gezi - İzmir Seferihisar
Herkese merhabalar efenim...
İzmir'de havalar güzel olunca babama nedense birden bir şeyler oldu ve ayda yılda bir gelen "hadi kızları gezdireyim" hevesi geldi ve maile İzmir Seferihisar da balık yemeğe ve gezmeye gittik.İzmir'de bir çok yeri gezdirdi babişim şimdi Allah var hakkını yememem gerekir bu konuda sanırım gezme konusunda benim gözüm fazla aç :D Ama havalar iyi olmaya başlayınca ben buralarda bol bol gezicem şimdiden bunun haberini de vermiş olayım :D
Seferihisar İzmir'de aslında öyle aman aman gezilecek görülecek güzellikte bir yer değil öncelikle.İzmir'in küçük bi sahil kasabası diyebiliriz.Beyaz evlerle ve pembik çiçeklerle donanmış,dar sokaklarında huzur bulacağınız,sahili,masmavi denizi ve gökyüzü ile arada şehrin kalabalığından kaçıp gelebileceğiniz bir yer.Sanki 4 tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamıyormuş gibi Koreliler gibi deniz kenarına gidince çok fazla mutlu olduğumu miss gibi havayı koklayarak "Çuhaaa" - Fresh,çok güzel hava,çok mutluyum anlamında - dediğimi farkettim.Kore dizileri iyiden iyiye hayatımı,karakterimi etkilemeye başladı benim :D
Marinası bir çok yere göre oldukça küçük geldi bana yatlar,katlar malum zengin marinası :D Minnakta bir kalesi var oldukça rüzgarlı orası o yüzden oraya çıkmak biraz zahmetli oluyor açıkçası ama çıkınca da manzarası oldukça güzel olduğundan değiyor o kadar zahmete :D
Balık,midye,salata ve kola ile karnımızı oldukça güzel doyurduk biraz tuzlu tabi restorantlar sanırım kişi başı 50 TL falan tutar bu şekilde yemek ... Balıklar oldukça taze ve güzeldi ınstagram hikayesine koyduğum için unuttum resmi kaydetmeyi o yüzden koyamadım resmini ve ama büyük balık yemeyi tercih ettim ben.
İzmir'de havalar güzel olunca babama nedense birden bir şeyler oldu ve ayda yılda bir gelen "hadi kızları gezdireyim" hevesi geldi ve maile İzmir Seferihisar da balık yemeğe ve gezmeye gittik.İzmir'de bir çok yeri gezdirdi babişim şimdi Allah var hakkını yememem gerekir bu konuda sanırım gezme konusunda benim gözüm fazla aç :D Ama havalar iyi olmaya başlayınca ben buralarda bol bol gezicem şimdiden bunun haberini de vermiş olayım :D
Seferihisar İzmir'de aslında öyle aman aman gezilecek görülecek güzellikte bir yer değil öncelikle.İzmir'in küçük bi sahil kasabası diyebiliriz.Beyaz evlerle ve pembik çiçeklerle donanmış,dar sokaklarında huzur bulacağınız,sahili,masmavi denizi ve gökyüzü ile arada şehrin kalabalığından kaçıp gelebileceğiniz bir yer.Sanki 4 tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamıyormuş gibi Koreliler gibi deniz kenarına gidince çok fazla mutlu olduğumu miss gibi havayı koklayarak "Çuhaaa" - Fresh,çok güzel hava,çok mutluyum anlamında - dediğimi farkettim.Kore dizileri iyiden iyiye hayatımı,karakterimi etkilemeye başladı benim :D
Marinası bir çok yere göre oldukça küçük geldi bana yatlar,katlar malum zengin marinası :D Minnakta bir kalesi var oldukça rüzgarlı orası o yüzden oraya çıkmak biraz zahmetli oluyor açıkçası ama çıkınca da manzarası oldukça güzel olduğundan değiyor o kadar zahmete :D
Balık,midye,salata ve kola ile karnımızı oldukça güzel doyurduk biraz tuzlu tabi restorantlar sanırım kişi başı 50 TL falan tutar bu şekilde yemek ... Balıklar oldukça taze ve güzeldi ınstagram hikayesine koyduğum için unuttum resmi kaydetmeyi o yüzden koyamadım resmini ve ama büyük balık yemeyi tercih ettim ben.
22 Mart 2017 Çarşamba
Maydanoz Time : Film - Manchester by the Sea
Herkese merhabalar efenim ...
Oscar geldi geçti ne hakkında bir yazı yazabildim ne de hedefleyebildiğim filmleri izleyebildim :/ Malum okul olunca üstüne bir de sınırlı bir internetim olduğundan böyle ara sıra vaktini buldukça izlemeye çalışıyorum :)
Casey Affleck - filmin başrolündeki adam - En İyi Erkek Oyuncu Oscarını aldı.Filmden önce hak ettimi etmedi mi pek bir fikrim yoktu ama açıkçası oyunculuğu öyle o kadar oscar alacak kadar iyiydi diyemem ki filmi de çok fazla beğenmedim açıkçası benim gönlüm daima Lion'dan yana oldu :D
Film drama ağırlıklı.Olaylar çok ağır bir şekilde akıyor ve filmde nedense - adamın oyunculuğundan belki de konuşma tarzından,davranışlarından bilemiyorum artık - karamsar iç bunaltıcı bir şekilde ilerliyot.Oysa çok güzel yerlerde çekilmiş ve manzaralar oldukça güzel.Kar,deniz manzaraları vb ... Michelle Williams'te yardımcı kadın oyuncu olarak filmdeydi kendisini de oldukça severim bu filmde ki oyunculuğunu da oldukça beğendim.Çocuklarını bir yangında kaybetmiş bir adamla karısıyla boşandıktan sonraki yaşantısını anlatıyor.Bana nedense çok fazla geçmedi o duygu yoksa bu tarz dram filmlerine dayanamaz ağlardım beni biliyorsunuz :)
Lee Chandler, sıhhi tesisat, elektrik, kapıcılık gibi sıradan işler yaparak, tek göz bir evde yalnız başına yaşayan bir adamdır. Doğup büyüdüğü ama uzun zamandır uğramadığı kentten bir gün acil bir telefon alır. Kalp hastası abisi hastaneye kaldırılmıştır ve durum ciddidir. Lee kafasında endişeler ve soru işaretleri ile yola koyulur. Hastanede alacağı haberle de birlikte hayatı değişecektir.
Filmin yönetmenliğini ve senaryosunu New York Çeteleri filminin de senaristi olan Kenneth Lonergan üstlenirken oyuncu kadrosunda başrolü Casey Affleck sırtlıyor. Kadroda kendisine Michelle Williams, Kyle Chandler, Gretchen Mol ve Lucas Hedges gibi önemli isimler eşlik ediyor.
Oscar geldi geçti ne hakkında bir yazı yazabildim ne de hedefleyebildiğim filmleri izleyebildim :/ Malum okul olunca üstüne bir de sınırlı bir internetim olduğundan böyle ara sıra vaktini buldukça izlemeye çalışıyorum :)
Casey Affleck - filmin başrolündeki adam - En İyi Erkek Oyuncu Oscarını aldı.Filmden önce hak ettimi etmedi mi pek bir fikrim yoktu ama açıkçası oyunculuğu öyle o kadar oscar alacak kadar iyiydi diyemem ki filmi de çok fazla beğenmedim açıkçası benim gönlüm daima Lion'dan yana oldu :D
Film drama ağırlıklı.Olaylar çok ağır bir şekilde akıyor ve filmde nedense - adamın oyunculuğundan belki de konuşma tarzından,davranışlarından bilemiyorum artık - karamsar iç bunaltıcı bir şekilde ilerliyot.Oysa çok güzel yerlerde çekilmiş ve manzaralar oldukça güzel.Kar,deniz manzaraları vb ... Michelle Williams'te yardımcı kadın oyuncu olarak filmdeydi kendisini de oldukça severim bu filmde ki oyunculuğunu da oldukça beğendim.Çocuklarını bir yangında kaybetmiş bir adamla karısıyla boşandıktan sonraki yaşantısını anlatıyor.Bana nedense çok fazla geçmedi o duygu yoksa bu tarz dram filmlerine dayanamaz ağlardım beni biliyorsunuz :)
Lee Chandler, sıhhi tesisat, elektrik, kapıcılık gibi sıradan işler yaparak, tek göz bir evde yalnız başına yaşayan bir adamdır. Doğup büyüdüğü ama uzun zamandır uğramadığı kentten bir gün acil bir telefon alır. Kalp hastası abisi hastaneye kaldırılmıştır ve durum ciddidir. Lee kafasında endişeler ve soru işaretleri ile yola koyulur. Hastanede alacağı haberle de birlikte hayatı değişecektir.
Filmin yönetmenliğini ve senaryosunu New York Çeteleri filminin de senaristi olan Kenneth Lonergan üstlenirken oyuncu kadrosunda başrolü Casey Affleck sırtlıyor. Kadroda kendisine Michelle Williams, Kyle Chandler, Gretchen Mol ve Lucas Hedges gibi önemli isimler eşlik ediyor.
21 Mart 2017 Salı
Maydanoz Time : Film - 3 Sayko Japon Filmi
Herkese merhabalar efenim ...
İzmir'den Balıkesir'e dönüş yağtım yoğun bir tempo ile çalışmaya kaldığım yerden devam 1 hafta sonra - tam da doğum günümde - vizelerim başlıyor :/
İzmir'deyken kardeşimle beraber yapmaktan hoşlandığımız şey çekirdeklerimizi alıp sayko Japon filmleri izlemek :D Zaten ikimizde Asyalılara bayılıyoruz ben daha çok Kore severken kardeşim ağırlıklı olarak Japon seviyor.Japonlar cidden hayatımda gördüğüm en garip millet bir şeyin cılkını çıkarmadan rahat edemiyorlar maalesef :D Ayrıca adamlarda hayranları ve adeta müptelası olduğum bi zeka var.Bunları filmlerinden,dizilerinden ve animelerinden görmeniz oldukça mümkün.Hele de Testere misali Sayko zeka ve kan,şiddet insanların birbirine düştüğü filmler :D Evet bu size biraz garip gelebilir ama ciddi ciddi bu tarz filmlerden acayip hoşlanıyor kardeşim tabi beni de sürüklüyor ben bazı kesme biçme sahnelerine çok fazla bakamasam da o olayların akışını zevkle izliyorum açıkçası özelliklede 1 odada ve insanların hayatları üzerinde dönen oyunların olduğu filmler ... Açlık Oyunları bu tarzın Hollywood'a uyarlanmış hali tabi Testere'de öyle eğer sizde bizler gibi insanların kendi hayatları uğruna neler yapabileceğini izlemekten zevk alıyorsanız bu 3 film tam da size göre !
Bu tarz filmlerde kurgunun zekice yapılması,senaryonun ve çekimlerin karmaşası beyninizi mıncıklayacak,çoğu zaman bir çok sahneye şaşırıp kalacaksınız !
1-Puzzle
Lise öğrencisi Azusa okulunun çatısından aşağı atlayıp intihar etmeye çalışır fakat hayatta kalır. Bir ay sonra, okul tuhaf maskeli bir grup tarafından ele geçirilir. Okulun baş müdürü ve bir kaç erkek öğrenci kayıp olur. Hamile bir öğretmende maskeli grup tarafından alıkonulur. Azusa daha sonra sınıf arkadaşı Shigeo tarafından kendisine verilen bir zarfın içinde bir bulmacanın parçalarını bulur. Bulmaca parçaları maskeli grubun, kayıp olan müdür ve öğrencilerle ilgili bir anahtar durumundadır. Azusa sınıf arkadaşı Shigeo'nun peşinden gider fakat hayal dahi edemeyeceği birşeyle karşılaşır.
İzmir'den Balıkesir'e dönüş yağtım yoğun bir tempo ile çalışmaya kaldığım yerden devam 1 hafta sonra - tam da doğum günümde - vizelerim başlıyor :/
İzmir'deyken kardeşimle beraber yapmaktan hoşlandığımız şey çekirdeklerimizi alıp sayko Japon filmleri izlemek :D Zaten ikimizde Asyalılara bayılıyoruz ben daha çok Kore severken kardeşim ağırlıklı olarak Japon seviyor.Japonlar cidden hayatımda gördüğüm en garip millet bir şeyin cılkını çıkarmadan rahat edemiyorlar maalesef :D Ayrıca adamlarda hayranları ve adeta müptelası olduğum bi zeka var.Bunları filmlerinden,dizilerinden ve animelerinden görmeniz oldukça mümkün.Hele de Testere misali Sayko zeka ve kan,şiddet insanların birbirine düştüğü filmler :D Evet bu size biraz garip gelebilir ama ciddi ciddi bu tarz filmlerden acayip hoşlanıyor kardeşim tabi beni de sürüklüyor ben bazı kesme biçme sahnelerine çok fazla bakamasam da o olayların akışını zevkle izliyorum açıkçası özelliklede 1 odada ve insanların hayatları üzerinde dönen oyunların olduğu filmler ... Açlık Oyunları bu tarzın Hollywood'a uyarlanmış hali tabi Testere'de öyle eğer sizde bizler gibi insanların kendi hayatları uğruna neler yapabileceğini izlemekten zevk alıyorsanız bu 3 film tam da size göre !
Bu tarz filmlerde kurgunun zekice yapılması,senaryonun ve çekimlerin karmaşası beyninizi mıncıklayacak,çoğu zaman bir çok sahneye şaşırıp kalacaksınız !
1-Puzzle
Lise öğrencisi Azusa okulunun çatısından aşağı atlayıp intihar etmeye çalışır fakat hayatta kalır. Bir ay sonra, okul tuhaf maskeli bir grup tarafından ele geçirilir. Okulun baş müdürü ve bir kaç erkek öğrenci kayıp olur. Hamile bir öğretmende maskeli grup tarafından alıkonulur. Azusa daha sonra sınıf arkadaşı Shigeo tarafından kendisine verilen bir zarfın içinde bir bulmacanın parçalarını bulur. Bulmaca parçaları maskeli grubun, kayıp olan müdür ve öğrencilerle ilgili bir anahtar durumundadır. Azusa sınıf arkadaşı Shigeo'nun peşinden gider fakat hayal dahi edemeyeceği birşeyle karşılaşır.
2-Audition
Aoyama, 7 yıl önce karısını kaybetmiş ve o günden beri bir kadınla flört etmemiştir. Onun kederli yaşantısına bir kadının girmesi gerektiğine inanan tv yapımcısı arkadaşı, ilginç bir plan yapar. TV şovunun içinde bir bölüm yaparak, sözde oyuncu seçmeleri yapacak ve bu sayede Aoyama'ya uygun bir eş bulacaklardır.
Başarısız ve komik pek çok aday sonrasında, Asami adlı çok çekici bir kadın çıkar karşılarına. Onun ideal eşi olacağına inanan Aoyama, kısa zamanda kadının geçmişi hakkında garip şeyler öğrenir.
3-DeathTube
Bir adam, gerçek zamanlı işlenen cinayetlerin yayınlandığı bir site olan "Death Tube" adlı internet sitesinin bağımlısı olur. Başlangıçta yayınlananların gerçek olduğuna inanmaz. Ta ki bir gün kendisi de sitede yer alıncaya kadar... Ölüm oyunu başlamak üzeredir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kitap - Samsun Kitap Ağacı İle Aralık Ayı Kitabı Kul Seray Şahiner
Herkese merhabalar efenim, Dün toplantımızı yaptık.İlk defa Seray Şahiner okudum bu vasıta ile.Dilini ve kadın dünyasını anlatmasını çok se...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...