Herkese merhabalar efenim,
Bugün bir animasyon serisi ile karşınızdayım.Geçtiğimiz yıllarda Minionları keşfedip seri halinde filmlerini izlemiştim ama Minionların bu film serisinden türediğini daha yeni öğrendim :D Kardeşimle birlikte keyifle izlediğimiz bir seri oldu ayrıca huyumuzdur bütün animasyonları daima Türkçe Dublaj izleriz çünkü orijinal versiyonundan çok daha iyi ve çok daha komik oluyor :D Film serisi Netflix de de bulunuyor :)
Gru adındaki kafası karışık ve kötü yürekli kişinin en büyük hayali dünyanın uydusu Ay'ı ele geçirmektir. Aslında etrafı barış ve huzurla bezeli, renk renk çiçeklerle çevrili, güleryüzlü komşuluk ilişkilerinin sürdüğü bu varoş semtinde sükuneti bozan tek olgu Gru'nun bu hırslı halidir. Bu banliyöde, bu yaşantıyı bozacak bir sır vardır, bu sır Gru'nun kötü emelleridir. Banliyönün en bakımsız ve çirkin evinde yaşayan Gru, küçük köleleri ile birlikte dünyanın kaderini değiştirecek bu planını uygulamaya sokmak için son hazırlıklarını yapmaktadır. Gru, dünyanın uydusu Ay’ı çalmayı kafaya koymuştur bir kere! Üç küçük yetim olan Margo, Edith ve Agnes, bu habis ruhlu adamla karşılaştıklarında ise, hiç kimsenin göremediği bir ayrıntıyı fark ederler: Gru onlar için potansiyel bir baba adayıdır.
Eski süper kötü Gru, suç dolu geçmişini bir kenara bırakır ve evlatlık edindiği kızları Margo, Edith ve Agnes ile birlikte sakin bir hayata adım atar. Gru, kurduğu işiyle ve ailesiyle vaktini geçirirken, bazı gizemli olaylar yaşanmaya başlar. Anti-Villain League isimli son derece gizli bir örgüt, Gru'yu tehlikeli bir olayı araştırması için göreve çağırır ve ona bu görevde Minyonlar'ın yanısıra bu organizasyonun en iyi ajanı olan Lucy de yardım edecektir. Gru artık iyi adamlarla anlaşma imzalamış ve dünyanın kurtuluşu için mücadele eden birine dönüşmüştür. Lucy ile birlikte kötücül bir süper kötünün peşine düştükleri bu avda, çeşitli suçlularla da mücadele etmek zorunda kalacaklardır.
Gru, insanlığı tehdit eden son kötüyü ele geçirmekte başarısız olunca Anti-Kötüler Birliği’nden kovulur. Artık büyük bir kimlik krizinin ortasındadır. Ancak, gizemli bir yabancı ortaya çıkar ve Gru’ya uzun zaman önce kaybettiği ikiz erkek kardeşinin haberini verir. Kardeşi, ikizinin çılgın adımlarını umutsuzca takip etmek isterken eski bir süper kötü de kötü olmanın ne kadar iyi bir his olduğunu yeniden keşfedecektir.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
5 Eylül 2019 Perşembe
4 Eylül 2019 Çarşamba
Aksiyon Filmi : John Wick
Herkese merhabalar efenim,
Size bugün çok övülen ve artık sırf merakımdan ve elbette Keanu abiye olan sevgimden izlediğim ama benim için tam bir hayal kırıklığı olan filmden bahsedicem.(Beni istediğiniz gibi linç edebilirsiniz.)
Evet bahsettiğim film John Wick! 3 serilik filmin ilk filmini izledim ve filmde öle ahım şahım pek bir şey göremedim maalesef ki çokta aksiyon filmi seven biri değilimdir ama Kolombiyalı gibi gibi aksiyon ve intikam filmleri de benim için daha üst seviyelerde kimse kusura bakmasın.Film de sürekli dövüş sahnesi ve sürekli ateş etme sahnesi filmde adam gibi oturaklı bir konu bile yok :/ Bu yüzden serinin diğer filmlerini izlemeyi düşünmüyorum ama Keanu abimiz tek başına her yere yeter o konuda ben de sizinle aynı fikirdeyim :)
Kendisini öldürmek için tutulan eski bir dostunun peşine düşen tetikçi John Wick’in intikam öyküsünü anlatıyor. Yapılan klasik bir araba hırsızlığı, Rus mafyasının önemli adamlarından birinin oğlunun başını belaya sokacaktır. John Wick, emekliye ayrılmış bir tetikçidir. Emekliliğinin tadını çıkarırken karısının yakalandığı amansız hastalıkla hayatı altüst olur. Karısından kendisine kalan en değerli varlığı ve can yoldaşı köpeğidir. Ancak evine dalan üç gangster onu da öldürür. Gansterlerden biri, mafya babası Viggo Tasarov’un oğlu Josef Tasarov’dur ve John’un daha önce birlikte çalıştığı bir adamdır. Artık kaybedecek hiçbir şeyi de kalmayan John Wick’in tek istediği intikamdır ve New York sokaklarında düşmanlarıyla nefes kesen bir kovalamacanın içine girer.
Size bugün çok övülen ve artık sırf merakımdan ve elbette Keanu abiye olan sevgimden izlediğim ama benim için tam bir hayal kırıklığı olan filmden bahsedicem.(Beni istediğiniz gibi linç edebilirsiniz.)
Evet bahsettiğim film John Wick! 3 serilik filmin ilk filmini izledim ve filmde öle ahım şahım pek bir şey göremedim maalesef ki çokta aksiyon filmi seven biri değilimdir ama Kolombiyalı gibi gibi aksiyon ve intikam filmleri de benim için daha üst seviyelerde kimse kusura bakmasın.Film de sürekli dövüş sahnesi ve sürekli ateş etme sahnesi filmde adam gibi oturaklı bir konu bile yok :/ Bu yüzden serinin diğer filmlerini izlemeyi düşünmüyorum ama Keanu abimiz tek başına her yere yeter o konuda ben de sizinle aynı fikirdeyim :)
Kendisini öldürmek için tutulan eski bir dostunun peşine düşen tetikçi John Wick’in intikam öyküsünü anlatıyor. Yapılan klasik bir araba hırsızlığı, Rus mafyasının önemli adamlarından birinin oğlunun başını belaya sokacaktır. John Wick, emekliye ayrılmış bir tetikçidir. Emekliliğinin tadını çıkarırken karısının yakalandığı amansız hastalıkla hayatı altüst olur. Karısından kendisine kalan en değerli varlığı ve can yoldaşı köpeğidir. Ancak evine dalan üç gangster onu da öldürür. Gansterlerden biri, mafya babası Viggo Tasarov’un oğlu Josef Tasarov’dur ve John’un daha önce birlikte çalıştığı bir adamdır. Artık kaybedecek hiçbir şeyi de kalmayan John Wick’in tek istediği intikamdır ve New York sokaklarında düşmanlarıyla nefes kesen bir kovalamacanın içine girer.
3 Eylül 2019 Salı
Animasyon Film : Christopher Robin
Herkese merhabalar efenim,
Yeniden çalışmaya başlamak dünyanın en güzel şeyi ! Evet 6 ay sonra yeniden çalışmaya başladım hem de başka işlere girmeden kendi alanımda kendi işimde iş buldum iş ! Evet KPSS den iyi not alamayınca yeniden iş bulabilmek için her yolu denedim Allah'a bol bol dua ettim ve bir şekilde ben işi bulmadan iş beni buldu ve bugün işimde ilk günümdü.Gerçi daha 1 haftalık deneme süresindeyim ama iş yerindekileri oldukça sevdim ve diğer çalıştığım yere göre iş yüküm daha hafif bu yüzden daha az stresli olacağımı düşünüyorum şimdilik her şey yoluna girmeye başladı hayatımda umarım bu şekilde de devam eder,elbette KPSS'ye de işime biraz alışayım hafiften çalışmaya başlıcam ve 2020 sınavı içinde şansımı denicem.Ehliyet işini cidden bilmiyorum gerçekten istememeye başladım artık zaten hafta sonuda çalıştığım için izin alıp sınava falan gitmek çok daha zor olmaya başlıcam benim için 4.seferim olucak eğer girersemde :/ Gerçekten hevesim kalmadı artık araba kullanma konusunda :/
Neyse efenim benim hayatımda ki son gelişmeler bu şekilde bugünün şerefine bir içinizi ısıtıcak ve sizi çocukluğunuza döndürecek (en azından belli bir nesli) bir Disney filmi ile karşınızdayım.Christopher Robin pazar sabahları anne ve babamızdan önce kalkıp izlediğimiz Winnie the Pooh çizgi filminin yıllar sonra film olarak versiyonu.Ben bu türe daha çok animasyon film diyorum çünkü ne tam animasyon ne tam bir film.Ailecek izleyebileceğiniz harika bir Disney filmi daha :) Bu arada izin günlerim haricinde ki blog postları çalıştığım için artık bu saatlerde gelecek bilginiz olsun :) Son olarak benim en sevdiğim karakter : Piglet :)
Çocukken çok sevdiği karakterlerle birlikte olma fırsatı geçiren Christopher Robin şehir dışına iş ziyaretine gitmeden önce Winnie the Pooh ile zaman geçirecektir. Winnie the Pooh ona ihtiyacı olduğunu söyler ve ormana gelmesini isteyecektir.
Yeniden çalışmaya başlamak dünyanın en güzel şeyi ! Evet 6 ay sonra yeniden çalışmaya başladım hem de başka işlere girmeden kendi alanımda kendi işimde iş buldum iş ! Evet KPSS den iyi not alamayınca yeniden iş bulabilmek için her yolu denedim Allah'a bol bol dua ettim ve bir şekilde ben işi bulmadan iş beni buldu ve bugün işimde ilk günümdü.Gerçi daha 1 haftalık deneme süresindeyim ama iş yerindekileri oldukça sevdim ve diğer çalıştığım yere göre iş yüküm daha hafif bu yüzden daha az stresli olacağımı düşünüyorum şimdilik her şey yoluna girmeye başladı hayatımda umarım bu şekilde de devam eder,elbette KPSS'ye de işime biraz alışayım hafiften çalışmaya başlıcam ve 2020 sınavı içinde şansımı denicem.Ehliyet işini cidden bilmiyorum gerçekten istememeye başladım artık zaten hafta sonuda çalıştığım için izin alıp sınava falan gitmek çok daha zor olmaya başlıcam benim için 4.seferim olucak eğer girersemde :/ Gerçekten hevesim kalmadı artık araba kullanma konusunda :/
Neyse efenim benim hayatımda ki son gelişmeler bu şekilde bugünün şerefine bir içinizi ısıtıcak ve sizi çocukluğunuza döndürecek (en azından belli bir nesli) bir Disney filmi ile karşınızdayım.Christopher Robin pazar sabahları anne ve babamızdan önce kalkıp izlediğimiz Winnie the Pooh çizgi filminin yıllar sonra film olarak versiyonu.Ben bu türe daha çok animasyon film diyorum çünkü ne tam animasyon ne tam bir film.Ailecek izleyebileceğiniz harika bir Disney filmi daha :) Bu arada izin günlerim haricinde ki blog postları çalıştığım için artık bu saatlerde gelecek bilginiz olsun :) Son olarak benim en sevdiğim karakter : Piglet :)
Çocukken çok sevdiği karakterlerle birlikte olma fırsatı geçiren Christopher Robin şehir dışına iş ziyaretine gitmeden önce Winnie the Pooh ile zaman geçirecektir. Winnie the Pooh ona ihtiyacı olduğunu söyler ve ormana gelmesini isteyecektir.
2 Eylül 2019 Pazartesi
Kitap - Hippi Paulo Coelho
Herkese merhabalar efenim,
Daha önce Coelho'nun okuduğum 2 kitabından sizlere bahsetmiş ve Coelho'nun dilini ve hikayelerini okumayı çok sevdiğimi söylemiştim.Coelho'dan okuduğum 3.kitap Hippi adlı romanı oldu.Öncelikle Can Yayınlarında ki kapak tasarımına bayıldığımı dile getirmem lazım tam yazın okunacak bir kitap.
Coelho'nun hikayeleri genelde ya gerçek oluyor ya da gerçeğe yakın oluyor bu romanında da baş roldeki adamın ismi Paulo tam emin olmamakla birlikte kendi "Hippi"lik hikayesini anlattığını söyleyebilirim.Hatta kitabın arkasında Coelho'nun gençliğinden böyle uzun saçlı hippi gömleklerinden giymiş bir resimde vardı o yüzden bu teze daha kolay ulaştım.
Kitaba gelicek olursak , yolculuk yapmayı özlediğim şu günlerde bir yolculuk hikayesi okumak bana çok iyi geldi.Amsterdam'dan başlayıp Nepal'e uzanan bir yolculuk anlatılıyor.Bu yolculuk Magic Bus dedikleri bir otobüsle yapılıyor oldukça ucuz ama oldukça da sefil bir yol.Yolculuk dışında Hippiliğin ne demek olduğu bir yana ne demek olmadığını anlatıyor Hippilerin gözünden Coelho ve özellikle uyuşturucu konularına sık sık değiniyor.Hem bahsediyor hem de kendi üslubunca eleştiriyor da ...
Amsterdam'dan Nepal'e uzanan bir yolculuğu anlatıyor dedik ama asıl süpriz bence kitabın yarısının İstanbul'da geçiyor olması.Asıl amaç Nepal'e ulaşmak iken İstanbul'un büyüsü altında kalıyor ekibin çoğunluğu.Semazenler ve semazen kültürü çokça etkiliyor bu Hippileri ve Nepal'e ulaşamadan İstanbul'un büyüsü altında devam edip bitiyor kitap.
Daha önce Coelho'nun okuduğum 2 kitabından sizlere bahsetmiş ve Coelho'nun dilini ve hikayelerini okumayı çok sevdiğimi söylemiştim.Coelho'dan okuduğum 3.kitap Hippi adlı romanı oldu.Öncelikle Can Yayınlarında ki kapak tasarımına bayıldığımı dile getirmem lazım tam yazın okunacak bir kitap.
Coelho'nun hikayeleri genelde ya gerçek oluyor ya da gerçeğe yakın oluyor bu romanında da baş roldeki adamın ismi Paulo tam emin olmamakla birlikte kendi "Hippi"lik hikayesini anlattığını söyleyebilirim.Hatta kitabın arkasında Coelho'nun gençliğinden böyle uzun saçlı hippi gömleklerinden giymiş bir resimde vardı o yüzden bu teze daha kolay ulaştım.
Kitaba gelicek olursak , yolculuk yapmayı özlediğim şu günlerde bir yolculuk hikayesi okumak bana çok iyi geldi.Amsterdam'dan başlayıp Nepal'e uzanan bir yolculuk anlatılıyor.Bu yolculuk Magic Bus dedikleri bir otobüsle yapılıyor oldukça ucuz ama oldukça da sefil bir yol.Yolculuk dışında Hippiliğin ne demek olduğu bir yana ne demek olmadığını anlatıyor Hippilerin gözünden Coelho ve özellikle uyuşturucu konularına sık sık değiniyor.Hem bahsediyor hem de kendi üslubunca eleştiriyor da ...
Amsterdam'dan Nepal'e uzanan bir yolculuğu anlatıyor dedik ama asıl süpriz bence kitabın yarısının İstanbul'da geçiyor olması.Asıl amaç Nepal'e ulaşmak iken İstanbul'un büyüsü altında kalıyor ekibin çoğunluğu.Semazenler ve semazen kültürü çokça etkiliyor bu Hippileri ve Nepal'e ulaşamadan İstanbul'un büyüsü altında devam edip bitiyor kitap.
1 Eylül 2019 Pazar
Gerilim Filmi : Parasite
Herkese merhabalar efenim,
Nihayet Eylül ayı geldi en sevdiğim 2.mevsime geldik.(En sevdiğim ilkbahardır.)Belki biraz olsun hafifler şu sıcak ve tatlı tatlı sonbahar İzmir'e gelmeye başlar esintisiyle.
Gelelim bugünün filmine.Bir Kore filmi var postumuzda ama ne film ! Kore de vizyona girdiği andan beri merak ediyordum bu filmi ve merakıma da değmiş.Hayatımda izlediğim en iyi filmler arasına girdi bile şimdiden benim için unutması zor filmlerden biri olucak.Çok fazla spoiler vermek istemiyorum bu filmde hakkında sadece izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.Ayrıca film Cannes da bu yıl ödül aldı bence Oscar'ı bile hakediyordu bu film ama zamanlama bakımından yetişemedi sanırım oraya.Yönetmen Hollywood aktörleriyle de çalışan oldukça yetenekli ve ünlü bir yönetmen bu adamın her işini izlemek istiyorum daha önce Snowpiercer filmini izlemiştim ve ona da acayip bayılmıştım sırada ondan izleyeceğim ; Okja,Memories Of Murder filmler var ,onları da en kısa zamanda izlemeyi düşünüyorum bu yönetmeni bir kenara yazın derim :)
Yönetmen: Joon-ho Bong
Ülke: Güney Kore
IMDB: 8,6
Süre: 132 Dakika
Park Ailesi'yle tanışın: soyla gelen servetin klasik bir tablosu. Diğer yanda ise Kim Ailesi, sokak zekası bakımından zengin ama başka hiçbir zenginliğe sahip değil. Şans veya kader olsun, bu iki ev halkı bir şekilde bir araya gelir ve Kim ailesi altın bir fırsatın varlığını hemen sezer. Kolej çağındaki Ki-woo tarafından manipülasyon konusunda yetiştirilen Kim çocukları, öğretmen ve sanat terapisti görevleriyle kendilerini Park ailesinin arasına çabucak yerleştirir. Kim'ler “vazgeçilmez” lüks hizmetler sunarken, Parklar ise habersizce evlerindeki her şeyi Kim ailesine kaybetmektedir. Ancak kısa sürede bu düzen bir tehditle karşılaşır. Asalak bir misafir Kim ailesinin yeni keşfettikleri konforu tehdit eder hale geldiğinde, vahşi ve zorlayıcı bir üstünlük mücadelesi patlak verir. Bu mücadele Kim ve Park aileleri arasındaki kırılgan ekosistemi yıkmakla tehdit etmektedir.
Nihayet Eylül ayı geldi en sevdiğim 2.mevsime geldik.(En sevdiğim ilkbahardır.)Belki biraz olsun hafifler şu sıcak ve tatlı tatlı sonbahar İzmir'e gelmeye başlar esintisiyle.
Gelelim bugünün filmine.Bir Kore filmi var postumuzda ama ne film ! Kore de vizyona girdiği andan beri merak ediyordum bu filmi ve merakıma da değmiş.Hayatımda izlediğim en iyi filmler arasına girdi bile şimdiden benim için unutması zor filmlerden biri olucak.Çok fazla spoiler vermek istemiyorum bu filmde hakkında sadece izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.Ayrıca film Cannes da bu yıl ödül aldı bence Oscar'ı bile hakediyordu bu film ama zamanlama bakımından yetişemedi sanırım oraya.Yönetmen Hollywood aktörleriyle de çalışan oldukça yetenekli ve ünlü bir yönetmen bu adamın her işini izlemek istiyorum daha önce Snowpiercer filmini izlemiştim ve ona da acayip bayılmıştım sırada ondan izleyeceğim ; Okja,Memories Of Murder filmler var ,onları da en kısa zamanda izlemeyi düşünüyorum bu yönetmeni bir kenara yazın derim :)
Yönetmen: Joon-ho Bong
Ülke: Güney Kore
IMDB: 8,6
Süre: 132 Dakika
Park Ailesi'yle tanışın: soyla gelen servetin klasik bir tablosu. Diğer yanda ise Kim Ailesi, sokak zekası bakımından zengin ama başka hiçbir zenginliğe sahip değil. Şans veya kader olsun, bu iki ev halkı bir şekilde bir araya gelir ve Kim ailesi altın bir fırsatın varlığını hemen sezer. Kolej çağındaki Ki-woo tarafından manipülasyon konusunda yetiştirilen Kim çocukları, öğretmen ve sanat terapisti görevleriyle kendilerini Park ailesinin arasına çabucak yerleştirir. Kim'ler “vazgeçilmez” lüks hizmetler sunarken, Parklar ise habersizce evlerindeki her şeyi Kim ailesine kaybetmektedir. Ancak kısa sürede bu düzen bir tehditle karşılaşır. Asalak bir misafir Kim ailesinin yeni keşfettikleri konforu tehdit eder hale geldiğinde, vahşi ve zorlayıcı bir üstünlük mücadelesi patlak verir. Bu mücadele Kim ve Park aileleri arasındaki kırılgan ekosistemi yıkmakla tehdit etmektedir.
31 Ağustos 2019 Cumartesi
Animasyon : Wrect It Ralph Serisi
Herkese merhabalar efenim,
Bugün de ehliyet sınavında 3.kez kaldım ve eğer 4.kez de kalırsam dosyamı yakmış olacağım ve neredeyse bi 2 milyar kadar para çöpe gitmiş olacak.Şu sıralar gördüğünüz gibi hiç bir işim yolunda gitmiyor ve iyiden iyiye depresyona girmiş haldeyim.Ben kendimi toparlamaya çalıştıkça bataklık beni alttan alttan çekiyor.Neyse Allah dermanı olmayan dert vermesin buna da şükür diyelim ve hayatımıza devam edelim.
Biraz moralleri düzeltmek için bir animasyon serisinden bahsetmek istedim.Disney'in izlediğim en iyi animasyon serilerinden biriydi ben izlerken acayip eğlendim en çok 2.filmini sevdim çünkü Disney'in kendi kendine bazı sahnelerde diss atması çok hoşuma gitti.Disney her yıl hem animasyon ve filmler olarak acayip geliştiriyor bu yüzden çok büyük hayranıyım.En büyük hayallerimden biri de ya Japonya'da ki ya da Paris'de ki Disneyland'e gitmek :)
1-Wrect It Ralph
Ralph, her zaman günü kurtaran, oyunlarının iyi çocuk yıldızı Fix-It- Felix tarafından gölgede bırakılmaktan sıkılmıştır. Ama yıllarca aynı şeyin olmasından ve Felix’in o ihtişamını görmesinden sonra Ralph, kötü çocuk rolünü oynamaya karar verir. Konuları kendisi ele alır ve bir kahraman olmanın gerektirdiği şeylere sahip olduğunu göstermek için video oyunlarının her bir jenerasyonu içinde bir oyundan oyuna zıplama seyahatine koyulur. Macerasında Oyunbozan Ralph, ilk kişisel aksiyon oyunu Hero’s Duty’den çok güçlü Sergeant Calhoun ile karşılaşır. Ama Vanellope von Schweetz’in şeker kaplı yarış oyunu Sugar Rush ile uyumsuzluk oluşur, çünkü dünyası Ralpf’in istemeden tüm arkatı tehdit edecek ölümcül bir düşmanı salıvermesiyle tehlikeye girer. Ralph rüyasını gerçekleştirip, çok geç olmadan günü kurtarabilecek midir?
2-Ralph Breaks The Internet
Oyunbozan Ralph 1'den sonra devamı olan Ralph ve internet animasyon filminde tam 6 yıl geçtikten sonra Ralph'in bir cihaz arıza yaptığı için yedek parça bulması gerekecektir bunun için interneti yani wifi yi kullanacak yeni kişilerle tanışacaktır.
Bugün de ehliyet sınavında 3.kez kaldım ve eğer 4.kez de kalırsam dosyamı yakmış olacağım ve neredeyse bi 2 milyar kadar para çöpe gitmiş olacak.Şu sıralar gördüğünüz gibi hiç bir işim yolunda gitmiyor ve iyiden iyiye depresyona girmiş haldeyim.Ben kendimi toparlamaya çalıştıkça bataklık beni alttan alttan çekiyor.Neyse Allah dermanı olmayan dert vermesin buna da şükür diyelim ve hayatımıza devam edelim.
Biraz moralleri düzeltmek için bir animasyon serisinden bahsetmek istedim.Disney'in izlediğim en iyi animasyon serilerinden biriydi ben izlerken acayip eğlendim en çok 2.filmini sevdim çünkü Disney'in kendi kendine bazı sahnelerde diss atması çok hoşuma gitti.Disney her yıl hem animasyon ve filmler olarak acayip geliştiriyor bu yüzden çok büyük hayranıyım.En büyük hayallerimden biri de ya Japonya'da ki ya da Paris'de ki Disneyland'e gitmek :)
1-Wrect It Ralph
Ralph, her zaman günü kurtaran, oyunlarının iyi çocuk yıldızı Fix-It- Felix tarafından gölgede bırakılmaktan sıkılmıştır. Ama yıllarca aynı şeyin olmasından ve Felix’in o ihtişamını görmesinden sonra Ralph, kötü çocuk rolünü oynamaya karar verir. Konuları kendisi ele alır ve bir kahraman olmanın gerektirdiği şeylere sahip olduğunu göstermek için video oyunlarının her bir jenerasyonu içinde bir oyundan oyuna zıplama seyahatine koyulur. Macerasında Oyunbozan Ralph, ilk kişisel aksiyon oyunu Hero’s Duty’den çok güçlü Sergeant Calhoun ile karşılaşır. Ama Vanellope von Schweetz’in şeker kaplı yarış oyunu Sugar Rush ile uyumsuzluk oluşur, çünkü dünyası Ralpf’in istemeden tüm arkatı tehdit edecek ölümcül bir düşmanı salıvermesiyle tehlikeye girer. Ralph rüyasını gerçekleştirip, çok geç olmadan günü kurtarabilecek midir?
2-Ralph Breaks The Internet
Oyunbozan Ralph 1'den sonra devamı olan Ralph ve internet animasyon filminde tam 6 yıl geçtikten sonra Ralph'in bir cihaz arıza yaptığı için yedek parça bulması gerekecektir bunun için interneti yani wifi yi kullanacak yeni kişilerle tanışacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kitap - Ne Yaptığını Biliyorum Alice Feeney
Herkese merhabalar efenim, Uzun bir zaman sonra okuduğum en heyecanlı,akıcı ve sonunu tahmin edemediğim gerilim,polisiye kitabı oldu.Booktu...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...