4 Ekim 2019 Cuma

Gerilim Filmi : Midsommar

Herkese merhabalar efenim,
Ekim ayı demek "korku" ayı demek ! Ekim ayı demek Cadılar Bayramı zamanı demek ! Ekim ayı demek İzmir'e artık gerçek anlamda sonbahar geldi demek ! Ekim ayı demek yılın en sevdiğim zamanlardan biri demek :) Evet bu ay korku film maratonu yapmaya karar verdim her Ekim ayında olduğu gibi :) İlk film ise yazdan beri internete düşmesini beklediğim Midsommar filmi.Tabi ki de Ari Aster gibi yeni yeni bu tarz filmlerle adını duyurmaya başlayan ve bence korku,gerilim sinemasına sanatsal bir soluk getiren yönetmenin filmi.Daha önce "Hereditary" filmini izlemiş ne kaadarrr çok beğendiğimi söylemiştim.Korku filmerine sanatsal açılardan bakan filmler şu sırlar beni favorilerim :)

Filmin konusunu yazmıyorum çünkü öyle çok ahım şahım bir konusu yok sadece filmin 2.30 saat sürdüğü için zaman zaman sıkıcı olduğunu ama kamera oyunları ve inanılmaz güzel görselleri olduğu için sabırla atlamadan izlemeniz gerektiğini söylemem gerek.Ari Aster'i bence farklı kılan da bu yönetmenlik ve kamera çekim,sahne çekme becerisi.Pagan rütiellerine kurban giden masum (!) Amerikalılar aslından bizim oldukça bildiğimiz bir konu ama bu konuyu işlemek ayrı bir yetenek bence :) Bu filmi korku filmi olarak kategorilendirmedim çünkü bu bir korku filmi değil bence korktuğum hiç bir yer yoktu daha çok psikolojik gerilim ya da rahatsızlık verici film diyebiliriz.Yönetmenin tarzı da amacı da daha çok bu zaten seyirciyi korkutmak değilde tüylerini diken diken edicek kadar "rahatsız etmek."

Bu arada filmi kendimce anlayabildiğimi düşünsem de her zaman bu tarz filmlerin bir de derin inceleme videolarını izlerim bunlardan en iyisi benim şu sıra favori youtube kanallarımdan biri olan Bobinkafa onunda bir derin incelemesini aşağıya bıraktım :)

Florence Pugh in Midsommar (2019)


1 Ekim 2019 Salı

Kitap - Beni Seç Kiera Cass

Herkese merhabalar efenim,
İş yerim Sevgi Yoluna yakın bir yerde olduğu için ordan geçerken sahaflarda ki kitaplara takıldı gözüm bir süredir kütüphaneden geçindiğim için kitap satın almıyordum ama kütüphaneden aldığım kitapta bana 1 hafta yetmiyordu 1-2 günde kitapları yalayıp yutuyordum.Ucuza kitap bulmuşken 5 tane kitap aldım kendime bu seriyi çoookkk uzun bir süredir aslında alıp okumak istiyordum ama biraz keyfe keder bir seri olduğu için bana kitaplar pahalı gelmişti o yüzden seriyi almayı erteliyordum sahafta denk gelince hemen bütün seriyi satın aldım ama seriyi bloga tek tek şeklinde giricem çünkü araya başka kitaplarda almayı planlıyorum.

Serinin ilk kitabı olan "Beni Seç" kitabını açıkçası biraz beklentimin altında buldum.Karakterler hiç beklediğim gibi çıkmadı daha güçlü karakterler ve vurucu olaylar bekliyordum ama kitabın yorumlarına baktığımda ilk kitabının serinin diğer kitaplarına göre bir tık daha düşük tempoda olduğunu bu kitabın daha çok giriş kitabı olduğunu belirtmişler.

Bir prens nasıl tavlanır?
Illéa ülkesinde tüm genç kızlar doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: SEÇİM. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçim'i kazanmanıntek yolu Prens Maxon'ı kendine âşık etmek.America içinse Seçim, bir kâbustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağı sınıftan olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspen'i arkasında bırakmak zorunda kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı.

America saraya adım atar atmaz, kendini esrarengiz bir dünyanın içinde bulacak. Saray hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmayacak.
35 kızın katıldığı vahşi bir yarış nasıl kazanılır?

30 Eylül 2019 Pazartesi

Türk Dizisi : Her Yerde Sen

Herkese merhabalar efenim,
Biliyorsunuz ki her yaz sonunda geleneksel olarak Türk yaz dizilerini izler toplu olarak bir postta yer verirdim ama bu yaz devamlı olarak izlediğim tek dizi şu an hala devam eden ve bu hafta 16.bölümü yayınlanacak olan "Her Yerde Sen" dizisi.Zeynep Bastık'ın sesiyle başlayan dizi (Inro) Furkan Andıç ve Aybuke Pusat ile devam ediyor.Normalde Aybuke'yi hiç güzel bulmam hiçte sevmem bana çok soğuk bir kadın gibi gelir o yüzden Furkancığımın yanına şöyle daha cıvıl cıvıl bir kadın karakterde biri olsun isterdim ama böyle de dizi oldukça güzel en azından son bölümlere kadar.Konu itibariyle tam bir Kore dizisini andırdığı için de sevdim sanırım diziyi ayrıca ezik taşra kızı yerine başarılı bir iç mimar kadını görmek benim gözlerimi yaşartıyor ayrıca saf ve masum da değil kızımız tamam iyi bir kız ama yeri gelince çirkeflik yapmasını da biliyor.(Bazı Kore dizilerinde ki çirkef kadınlara biz dizilerimiz de ne zaman yer vericez baş rol olarak bilemiyorum ama umarım iyi ve güçlü kadınları daha çok görebiliriz dizilerimizde).

Aynı evi aynı anda kiralayıp birlikte mecburi (!) olarak yaşamaya başlayan daha sonra aynı iş yerinde de karşılaşan bu ikili didişe didişe birbirlerine aşık olmaya başlayacaktır.

İlgili resim


Kore Dizisi : I Wanna Hear Your Song

Herkese merhabalar efenim,
Yine inanılmaz heyecanlı başlayıp sonlarına doğru işin bütün heyecanını ve keyfini kaçıran bir Kore dizisi ile daha karşınızdayım.Baş roldeki oyuncuları daha önce dizilerde gördüm ama öyle çokta fanları değildim ama bu dizi de ben ikilinin kimyasını tutturdum ve normal bir romantik komedi dizisinden farklı olarak ortada bir cinayet olayı ve aralarında ki yakınlaşmanın da daha çok intikam etrafında döndüğü için beni epey umutlandırmıştı ama Koreli senaristler yine "bir dizi nasıl çok iyi başlanıp sonradan sıkıcılaştırılıp berbat edilir" konusunda master yaptıkları için beni bu son aslında çokta şaşırtmadı :/

Konusu:
Dizi, bir cinayetin işlendiği gün ile ilgili hiçbir şeyi hatırlamadığını fark eden Hong Yi-Young (Kim Se-Jeong) ve bu cinayetle ilgili gerçeği bulmakta ona yardım eden Jang Yoon’un (Yeon Woo-Jin) etrafında dönmektedir.

Karakterleri:
Yeon Woo-Jin dizide bir piyanist olan Jang Yoon karakterini canlandırmaktadır. Bir piyanist olmasına rağmen müzik kulağı yoktur ve gizemli bir kişiliğe sahiptir. O, Hong Yi-Young (Kim Se-Jeong) için yarı-zamanlı çalışır. Yi-Young'un uyumasını sağlamak için her akşam onu telefonla arar ve şarkı söyler.

Kim Se-Jeong dizide bir timpanist olan Hong Yi-Young karakterini canlandırmaktadır. Her şeyi ile oldukça sıradan ve basit bir insanmış gibi görünmesine karşın aslında, o kadar da sıradan bir geçmişe sahip birisi değildir. Bir gün iş ararken Jang Yoon (Yeon Woo-Jin) ile karşılaşır. Yi-Young’ın uyumakta sorun yaşadığını öğrenen Jang Yoon ona uyumasında yardımcı olmaya karar verir. Bu yüzden, her gece onu aramaya başlar.

Song Jae-Rim dizide bir orkestra şefi olan Nam Joo-Wan karakterini canlandırmaktadır. Karizmatik olduğu kadar aynı zamanda acımasız ve sakar birisidir. Orkestrasındaki müzisyenler ona 'Kızgın Maestro' anlamına gelen 'Hot Mae' adı takmışlardır.

Park Ji-Yeon dizide bir orkestrada keman çalan Ha Eun-Joo karakterini canlandırmaktadır. Oldukça kibirli ve soğuk kalpli birisidir. Güzelliği ile erkeklerin arasında popülerdir.


I Wanna Hear Your Song

28 Eylül 2019 Cumartesi

Kitap - Sadakat İnci Aral

Herkese merhabalar efenim,
Türk edebiyatından değişik yazarlardan (daha önce okumadığım) kitaplar okumaya tam gaz devam ediyorum ! Yeni işimde rehberlik kadromuz olduğu için diğer işimde olduğu gibi tüm işler bana kalmıyor ve kitap okumaya ayıracak aha fazla zamanım oluyor o yüzden geçen sene sadece 24 kitap okuduğumun ayıbını bu sene telafi etmeye çalışacağım ve çok daha fazla kitap okuma hedefi koydum kendi kendime.Yakında maaşımı da alacağım için internetten de kitap siparişi verebilirim ama arada kütüphaneden de bu tarz yazarların kitabını alıp okumak istiyorum.

İnci Aral'ın dilini oldukça beğendim ağdalı bir dil kullanmasına rağmen şaşırtıcı bir şekilde akıcı anlatıyor.Sanırım olaylar ve duygular yoğunlukta olduğu için tabi bir de saplantılı bir aldatma hikayesi okuduğumuz için 300 sayfayı 2 günde iş yerimde okuyup bitirdim.Kitap çok başarılı olmasına rağmen böyle kadınlara ve erkeklere acayip sinir olduğum için kitabı okurken çoğu yerden içime sıkıntılar çöktü ama maalesef ki gerçek hayatta da böyle insanlar var.Birbirinden kopamayan,aldatılmayı gururuna sığdırıp bunu "aşk" kisvesi altında bütünleştirip çevresine en çokta kendisine eziyet eden tipler.Bir de burada ki kadın karakterimizin bir çocuğu vardı "anne" olan bir insan yeni yetme bir genç kız gibi hastalıklı bir aşkın peşinden koşabilir mi koşmalı mı bilemiyorum :/

27 Eylül 2019 Cuma

Kore Dizisi : Moment At Eighteen

Herkese merhabalar efenim,
Eylül ayı demek "okul sezonu" başladı demek olduğu için ben de temaya uymak açısından Eylül ayını bir Kore okul dizisi ile bitirmek istedim şu sıralar.Dizideki hiç bir oyuncuyu tanımıyorum ki zaten dizinin amacı da çaylak oyuncuları halka tanıtmak ve sevdirmek olduğunu düşünüyorum ki bene bu çaylak oyuncuları ileri zamanlarda diziler de daha çok göreceğiz gibi hissediyorum.

Dizi, 18 yaşındaki bir grup lise öğrencisinin etrafında dönmektedir. Choi Joon-Woo (Ong Seong-Wu) transfer olduğu yeni okulunda iki öğrencinin hayatına dokunur ve onları içinde bulundukları ruhsal bunalımdan kurtarır.

Moment at Eighteen

Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...