27 Ocak 2020 Pazartesi

Gerilim Filmi : The Room

Herkese merhabalar efenim,
Malumunuz sömestr tatilini girdiğimiz için izin zamanlarımda,boş zamanlarımda çok fazla o  yüzden yoğun olduğum ve buraları aksattığım zamanların acısını çıkaralım istiyorum.Şöyle güzel bir korku,gerilim filmleri serüveni yapalım ve ilk filmimizde Fantastik-Gerilim tadında olan orijinal senaryosu ve kurgusu,akışı ile beni heyecanlandıran bir yapım olan "The Room" olsun istedim.Bu arada Olga Kurylenko ablamızın kendisine de oyunculuğuna da bayıldığımı söylemeden geçemicem belki ondan bir film daha izlerim bu da ikinci filmimiz olur :)

Yeni evlerine taşınan bir çift, içine girdiklerinde istedikleri her şeyi yapabileceklerini fark ettikleri bir odayı keşfederler ve bu çiftin hayatlarındaki en büyük sorun çocuk sahibi olamamaktır. Odaya girdiklerinde çocuk sahibi olmayı dileyen çiftin bu dileği ciddi sonuçlara neden olacaktır.

Olga Kurylenko in The Room (2019)

23 Ocak 2020 Perşembe

Müzik - Lele Pons Celeso

Herkese merhabalar efenim,
Müzik postundan paylaşım yapmayalı oldukça uzun bir zaman oldu.Hazır havalarda buz gibiyken içinizi ısıtacak bana yazı hatırlatan bir şarkı ile gelmek istedim.Bu şarkıyı rastgele sayfadan sayfaya gezinirken keşfettim "şarkı çok güzel kim söylüyor acaba" diye düşünürken Youtube'u biraz kurcaladığım da ben üniversitedeyken vinelarını çok izlediğim Lele Pons'un söylediğini gördüm ve hemen klibini buldum.Klibini öyle çok fazla beğenmemiş olsam da kızın sesi de şarkı da çok güzel şu sıralar dinlemekten acayip zevk alıyorum.Lele Pons'un şarkı söylerken ki sesinin böyle güzel olduğunu bin yıl düşünsem aklıma getiremezdim vinelarından daha kart bi sesi olduğunu hatırlıyorum :)


17 Ocak 2020 Cuma

Romantik Film : Last Christmas

Herkese merhabalar efenim,
Ocak ayının son haftasına geçmeden önce Noel ve kış temalı filmleri izlemek ve sizlerle paylaşmak istiyorum.Uzun zamandır izlemek istediğim,baş rolünde Emilia Clarke'ın olduğu Last Christmas filminden bahsetmek istiyorum sizlere.Bol bol noel ve kış temasının olduğu,tarzında olan filmlerden biraz daha finaliyle ayrılsa da izledikten sonra ağızlarda çikolata yemiş hissi uyandıran bir film.Bence Emilia bu tarz filmlere inanılmaz yakışıyor,bol bol daha bu tarz romantik filmlerde görmek istiyorum kendisini :)

Last Christmas, 90’ların sonunda Eski Yugoslavya'dan sığınmacı olarak İngiltere'ye göçen bir ailenin kızı olan Kate'in (Emilia Clarke) hikayesini anlatmaktadır. Noel'in yaklaşmasıyla ekranlarda görmeye alıştığımız Romantik Komedi türünden eksiği olmayan aksine fazlasına sahip olarak karşımıza çıkan bir yapım. Kate'in annesi Petra (Emma Thompson, ayrıca filmin de yazarı) Yugoslavya'da tüm arkadaş çevresini kaybettiğinden herhangi bir sosyal yaşantısı olmayan, kısaca kızına olan düşkün bir kadındır. Bir de bunların üstüne Brexit süreciyle İngiltere'den atılma korkusu gelince aile Noel'i tam anlamıyla patlamaya hazır duygu bombası olarak beklemektedir. Kate'in bunlara ek onu öldürmek için uğraşan bir kalp rahatsızlığı vardır. Geçen seneki ilişkisi de fiyaskoyla sonuçlanınca, kendisini barlarda şarkı söyledikten sonra, önüne gelen erkeğin kollarına atan bir kadına döner. Ama çok geçmeden bu yolun yol olmadığını anlayan Kate, çalıştığı mağazanın önünde ismini bilmediği Tom (Henry Golding) adında yakışıklı birisini görür ama şanssızlık Kate'in peşini Tom'un yanında da bırakmaz. Bakalım Kate geçen seneki olumsuzlukları Tom ile birlikte yaşayacak mı yoksa yeni bir Noel, kış mevsiminin beyaz sayfalarından birisini mi açacak?

Emma Thompson, Michelle Yeoh, George Michael, Wham!, Amit Shah, Maxim Baldry, Jade Anouka, Margaret Clunie, Emilia Clarke, Bryony Kimmings, and Henry Golding in Last Christmas (2019)

15 Ocak 2020 Çarşamba

Animasyon : Klaus

Herkese merhabalar efenim,
Netflix'in ilk animasyon filmi ile animasyon ve anime dünyasına devam ediyoruz.Tam da bu zamanlarda,elimde sıcak bir içecek,battaniye altında izlemelik bir animasyon.Klaus'un yani bizim bildiğimiz adıyla Noel Baba'nın nasıl ortaya çıktığını daha mantıklı ve eğlenceli bir üslupla anlatıyor bence ailecek izleyebileceğiniz keyifli bir yapım Netflix kendini her konuda geliştirmeye devam ediyor :)

Postacı akademisinin en kötü öğrencisi Jesper (Jason Schwartzman) kendini Kuzey Kutup Dairesi'nin kuzeyinde yer alan buzlarla kaplı bir adada görevlendirilmiş olarak bulur. Kavgalı adalılar, bırakın mektuplaşmayı birbirlerine selam bile vermemektedir. Jesper tam pes etmek üzereyken öğretmen Alva (Rashida Jones) ile arkadaşlık kurar. Ayrıca Jesper, el yapımı oyuncaklarla dolu bir kulübede tek başına yaşayan Klaus (Oscar ödüllü J.K. Simmons) ile tanışır. Smeerensburg kasabasında bir kez daha kahkahaların çınlamasını sağlayan bu umulmadık arkadaşlıklar; cömert komşuların, sihirli ilimlerin ve bacaya özenle asılan çorapların yer aldığı yeni bir gelenek yaratır. Çılgın Hırsız'ın ortak yaratıcısı Sergio Pablo tarafından yaratıldı.

Joan Cusack, Jason Schwartzman, Rashida Jones, Sergio Pablos, Will Sasso, J.K. Simmons, and Neda Margrethe Labba in Klaus (2019)

12 Ocak 2020 Pazar

Kitap - Bilinmeyen Adanın Öyküsü Jose Saramago

Herkese merhabalar efenim,
Minik bir öykü kitabı ile yolculuğumuza devam ediyoruz.Saramago okumayı gerçekten çok seviyorum her kitabında farklı bir tat var adamın.Dili,üslubu o kadar değişik ki tam bana göre :) Bu kadar okumalarım içinde kısacık bir öykü kitabında buldum aradığım o naif tadı.Demek ki insan bildiği yoldan ve yazarlardan şaşmamalıymış :) Masalsı havası ile sonunu pek anlamlandıramamış olsamda okuma süreci boyunca bana oldukça zevk veren bir hikaye kitabı bu.15 dk kadar kısa bir sürede okuyup bitirdim.

“Bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, Bana bir tekne ver.”

Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının büyük usta Saramago’nun eşsiz anlatısında edebiyat tarihine geçen yolculukları böyle başlar. Emrah İmre’nin Portekizceden çevirisi ve Birol Bayram’ın desenleriyle okurun minör başyapıtlarından olacaktır Bilinmeyen Adanın Öyküsü.

11 Ocak 2020 Cumartesi

Kitap - Kahverengi Elbiseli Adam Agatha Christie

Herkese merhabalar efenim,

Doğu Ekspresinde Cinayet,Cinayetler Oteli,N veya M?,Briç Masasında Cinayet kitaplarını okuduğum ve kütüphanede Agatha Christie madeni bulduğum için şu sıralar bu blogta bol bol benim rahmetli nenemin kitaplarını göreceksiniz :D Sineklerin Tanrısını zar zor okuyabildiğim için araya almıştım bu kitabı ama yine aradığım zevki bu kitapta da bulamadım şu sıralar beni saran içine çeken bir kitaba denk gelemedim maalesef ama okumalarım tam gaz devam ediyor elbette.Normalde rahmetli nenemin kitaplarını çok severim ve okurken de çok eğlenirim ama nedense bu kitabı başlarda oldukça heyecanlı ve sürükleyici olsa da ilerleyen sayfalarda hele de sonlarına doğru iyice saçmaladığını sezmeye başladım ve okuma hevesim kaçtı ama az bi sayfa kaldığı için bu kitabı da yarım bırakmadım ve asıl katilin kim olduğunu öğrenip rahat bir uyku çektim :) Nenemin bu kitabı beni tatmin etmemiş olsa da başka kitaplarını okumaya niyetim var :)


Anne Beddingfeld, babasını kaybettikten sonra Londra’da yaşamaya karar verir. Ve günün birinde, içinde her zaman var olan macera tutkusu, Hyde Park’ın köşesindeki metro istasyonunda yaşadığı bir olayla canlanır. İstasyondaki bir adam rayların üstüne düşerek ölmüştür. Ama ne var ki olay göründüğü gibi değildir. Anne, kaza olmadığına inandığı olayın peşini bırakmaz ve elindeki tek ipucuyla "Albay" olarak da bilinen katilin asıl kimliğini ortaya çıkarmaya çalışır. Ancak bilmediği şey Albay’ın da onun peşinde olduğudur.



Kitap - Sineklerin Tanrısı William Golding

Herkese merhabalar efenim,
Bir çok kişi tarafından okunan,sevilen ve konuşulan bir kitabı daha okuyamadım,sevemedim ama üzerine konuşuyorum elbette :) Ben klasik okumayı sevmiyorum sanırım artık bu sevdamdan vazgeçsem iyi olacak güncel edebiyat bana daha çok zevk veriyor.Bir kitabı daha okurken ruhum daraldığı için yarım bırakmak durumunda kaldım.Yarısından fazlasını okuyup bıraktım çünkü artık bu kitaba ayırabileceğim sürenin ve sabrın sonuna gelmiş bulunuyorum.Genel anlamda bir felsefesi olsa bile anlamadım ve sevmedim,hikaye bir adaya düşen bir grup çocuğu anlatıyor.Kitap bölümlerde oluşuyor ama her bölümde birbirinin aynısı olaylar olup duruyor zaten sınırlı karakterler var aynı şeyleri sürekli okumakta bir süre sonra insana kasvet veriyor :/


''Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir...Sineklerin Tanrısı’nda gördüğümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. Çocuklar da bu adanın, okudukları Mercan Adası’na çok benzediğini söylerler. Ne var ki, başlangıçta bunu hiç sezinlemediğimiz halde,atom çağının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir.''

Kitap - Ne Yaptığını Biliyorum Alice Feeney

 Herkese merhabalar efenim, Uzun bir zaman sonra okuduğum en heyecanlı,akıcı ve sonunu tahmin edemediğim gerilim,polisiye kitabı oldu.Booktu...