Herkese merhabalar efenim,
Ira Levin’in Stepford Kadınları (orijinal adıyla The Stepford Wives), 1970’lerin feminist hareketiyle paralel bir şekilde, toplumsal cinsiyet rolleri ve kadın kimliği üzerine derinlemesine bir eleştiri sunan gerilim dolu bir psikolojik roman. New York’lu genç bir kadın olan Joanna Eberhart, ailesiyle birlikte Stepford adlı küçük bir kasabaya taşınır. Burada, kasaba kadınlarının inanılmaz derecede mükemmel, uysal ve hizmetkâr bir tavır sergilediğini fark eder. Zamanla, bu kadınların tuhaf davranışlarının ardında gizemli bir sır olduğunu keşfeder.
Levin, kasaba halkının ve özellikle kadınların mükemmeliyetçi yaşamlarını sorgularken, bu durumun ardındaki karanlık gücü ustaca işliyor. Stepford Kadınları, bireylerin özgür iradesinin nasıl yok sayılabileceğini ve toplumsal baskılarla şekillendirilen kimliklerin tehdit altına girmesini ele alır. Roman, yalnızca bir korku hikâyesi olmanın ötesinde, kadınların toplumda nasıl şekillendirildiğine dair güçlü bir alegori sunuyor.
Levin’in gerilim yaratma tarzı, sıradan bir kasaba hayatını tehditkar bir hale getiriyor, okuyucuyu her sayfada daha fazla tedirgin ediyor. Stepford Kadınları, hem psikolojik bir gerilim hem de toplumsal eleştiri açısından önemli bir eser olarak günümüzde de hâlâ büyük bir yankı uyandırıyor.