20 Eylül 2014 Cumartesi

Maydanoz Time:Dizi-Kalp Hırsızı

Herkese İzmir'den bol güneşli sıcacık mutlu hafta sonları dilerim efenim...Evet nihayet yastığıma kavuştum ve gece 7 'den sabah 9'a uyuyunca anca kendime gelebildim diyebilirim.Meğersem ne yorulmuşum hacı hiç farkında olmadan :) Bugün her pazar düzenli olarak izlediğim Kaçak Gelinlerden sonra tek Türk dizisinin postunu yapacağım size.Mine Tugay'a gerçekten bayılıyorum.Kadının ses tonu,mimikleri,güzelliği izlettiriyor vallahi.Med Cezir'den çıkıp bu diziye başrol olarak girmesi bence çok yerinde olmuş.Med Cezir'e arada bir bakıyordum o da yine bu kadın içindi herhalde bi de arada Çağatay Ulusoy için :)

 ATV'nin yeni sezon dizilerinden olan Kalp Hırsızı  bu pazar 5.bölümünü oynayacak şimdilik oldukça eğlenceli gidiyor bu arada Kenan Ece'yi nedense bu dizide hep Arnav'a benzettim onun Türk versiyonu olsaydı kesinlikle Kenan Ece oynamalıydı dedim bir milyon kere.Bu arada araştırırken bu diziyi Kalp Hırsızı Kore diye bir diziye rastladım yine mi Kore'den uygulanma bir dizi var yoksa karşımızda? Hmm ben bu konuyu iyice bir araştırayım bakayım...Hangi diziyi beğensem ucu Kore dizilerine dayanıyor iyi mi?!

Konusu:Defne, Londra'da okuduğu yıllarda âşık olur ve ailesinin onayı olmadan ciddi bir ilişkiye başlar. Oğlu Bora'ya hamile kaldığında, sevdiği adamdan beklemediği bir tepki ile karşılaşır. Âşık olduğu adam onu ve daha doğmamış çocuğunu ortada bırakarak terk eder. Defne oğluna, babasının kendisini terk ettiğini söyleyemez ve babasının ağzından mektuplar yazar. Bu, onu bir süre oyalasa da, baba özlemi dayanılmaz hale geldiğinde Bora konuşmamaya başlar.Tekin, değerli antikalar, tablolar çalan bir sanat hırsızıdır. İçinde antika eşyaların da olduğu bir sahaf işleten Tekin, bir gece Defne'nin evine girer.
Oğlu Bora'ya, babasının akşam geleceğini söyleyip, eve yalandan bir baba getirme planları yapan Defne, oğlunun eve giren hırsız Tekin'le karşılaşacağından habersizdir. Tekin, antikayı çalmak için eve girdiğinde Bora uyanır ve onu hiç görmediği babası sanır. Bora uzun bir süreden sonra ilk defa konuşmuştur.Defne tamamen çaresiz kalmıştır. Ya oğluna babasıyla ilgili tüm gerçekleri anlatacak ya da uzun süre sonra Bora'nın konuşmasını sağlayan hırsızın peşine düşerek onu baba diye eve getirecektir







18 Eylül 2014 Perşembe

Maydanoz Time:Müzik-Ariana Grande-Jessie J-Nicki Minaj Bang Bang

Herkese geleneksel Cuma Müzik gününden merhabalar efenim...Bugün haftanın benim için sonu çünkü bugün İzmir'e ailemin yanına gidiyorum.Pehhh özlediğimden ya da bebe gibi yurtta ağladığımdan değil anneeemmiii istiyorum diye birincisi yastığımı unuttum boyun ağrıların had safhada ikincisi burası çok soğuk kışlıklarımı getirmedim hasta olup yataklara düşmem an meselesi hele de üniversitenin ilk başlarında ölsem daha iyi olur yani benim için.Neyse gitmeden şöyle güzel bir parça sunmak ister sizlere Dj Buse o zaman gelsin sırada ki parçamız bütün yurttaş kardeşlerime ve hafta sonu ailelerinin yanına gidecek olanlara ...


Maydanoz Time:Ben-İyi Ki Doğdun Bloğum 1 Yaşında!



Herkese böyle güzel bir günden merhabalar efenim...Gönül isterdi ki bloğumun 1.yaş doğum gününde Balıkesir'de hava günlük güneşlik olsun her yer parti havasında olsun ama malesef gerçekte
hayat öyle toz pembe olmuyor.Ders arasından çıktım geldim yurda hatta bu yazıyı yazdıktan sonra da geri üniversiteye dönüp derse giricem ilk haftadan ders işleyende vardı ödev verende şimdiden kara karar ne yapacağımı düşünmeye ve çalışmaya başladım diyebilirim.Bu kış bol okuyup bol ders çalışacağım gibi duruyor çünkü İzmir'e yatay geçişle geçme gibi bir amacım var hayırlısı olsun bakalım diyelim şimdiden.Bu blog depresyon zamanımda (sınav zamanım) bana çok iyi gelen bir iletişim ve içimi döküp rahatlama aracı oldu tam tamına 1 yıl oldu inanabiliyor musunuz?

İlk başlarda sadece içimi dökme ve hobi olması amaçlandığı için tasarım yapma ve ya insanlara ulaşma çabası içinde hiç olmadım sessizlik içinde kendi kendime paylaştım postlar daha sonra her blog gibi bende kendimi pazarlama ve tanıtma amacı işlerine girdim 6531 tık almışım toplamda 1 yıl içerisinde tabi bu biraz düşük bir sayı temennim bu sayıyı elbette daha da arttırmak ve farklı kitleden insanlara ulaşabilmek.1 yıl içerisinde bu blogta neler yapmışım,paylaşmışım kısa bir özet geçeyim isterseniz.



Cilt,saç,vücut bakımı postları yapmışım bu postlarımda kendi kullandığım markaları tanıtmış size önerilerde bulunmuşum genelde.



Ben postlarında genelde özel hayatımla ilgili bilgiler ve gezdiğim yerlerin postu,bayram postları yeri geldiği zaman kendi hayallerime ve kişisel düşünce yazılarıma yer vermişim.




Dizi postlarında Kore,Hint,Türk,İngiliz,Amerikan dizilerine yer verdim genelde ve şu sıralar dikkatimi veremesemde izleme listeme eklediğim Animeleride tanıtmış bulunuyorum.Benim için oldukça ilginç bir tecrübe oldu aslında Hint ve Kore dizileri hakkında hiç bir fikrim yoktu daha önce şimdi ise resmen bağımlısı oldum hatta Lee Dong Wook Oppaya aşkımı bilmeyen kalmadı :)



Ev Menüsü postunda kendim bizzat kendi mutfağımızda denediğim tarifleri oldukça açık ve elbette kendime has bir dille anlatmaya çabaladım yemek yapmak geçen sene en büyük tutkularımdan biri oldu artık yurtta olduğum için bu tutkuma biraz ara vermek durumunda kalacağım ayrıca eskisi gibi Ev Menüsü ve Tatlı postları göremeyeceksiniz bu blogta onu da şimdiden belirteyim.

Ghajini Resimleri Sevginin Gücü Resimleri
Altıncı His Resimleri Düğün Dernek Resimleri

Film postlarında genelde Amerikan,Hint ve Türk filmlerine yer verdim.Film eleştrilerim ve izleme listemi blogta gerekli yerlerde bulabilirsiniz.

halle berry emmys 2014 01victoria justice italia ricci glam up for teen choice awards 2014 12

Kırmızı Halı postları da yaptık elbette kim gelmiş kim ne giymiş çektik çekiştirdik beğendik çamur attık laf attık :)



Kitapsız yaşayamam derim her zaman en sıkışık zamanlarımda bile okumalık bir kitap bulundururm her zaman yanımda bu kitapların eleştrilerini de gerekli yerlerden bulabilirsiniz.



Sitenin adı neden Maydanozsalatasi zannediyorsunuz her halta el atabilelim diye çok yönlü bir blog bu anlayacağınız modaya girdik elbette kendi aldıklarımıda tanıttım sizlere sonra moda bloglarını fik fik dolaştım kıskandım benim neyim eksik o paçoz kızlardan deyip verdim kardeşimin elini telefonu çek lan diye tehtitimizi edip poz verdik Ne Giydim postlarını da Balıkesir'e gelmeden başlamış olduk.


Daha bir çok konuya el attık umarım şu üniversite bir halta yararda web tasarımı ya da blog tasarımı yapmayı da öğrenirim böylece daha bi süsler geliştiririm bloğumu şimdilik durumlar böyle o zaman iyi ki doğdun Maydanoz!

17 Eylül 2014 Çarşamba

Maydanoz Time:Film-Ghajini

Herkese tekrardan merhabalar efenim...Güzel bir film postu ile akşam akşam sizi rahatsız edeceğim ama kusurada bakmayın artık!Gerçi hele bi kusura bakın....Diyormuşum :)
Üniversiteye başladım diye kültürsüzlükten yıkılacak mı bu beden zannettiniz! Oda arkadaşı,üniversite arkadaşı demek yeni kitap ve film keşfi demektir.Aaimir Khan'a zaten 3 İdoits'ten yeteri kadar sulanmıştım diye hatırlıyorum.(Bunlar hep saplıktan ) :)

Ghajini filmini daha önce kardeşimden duymuştum ama izlemek oda arkadaşımla kısmet oldu.Hint dizilerinden sonra Hint filmlerine dönüş yapmak biraz garip geldi elbette kurgusal olarak hep derim Bollywood sineması her an Hollywood sinemasını sollayabilir ama teknik olarak hep bi vasat hele de dram ya da ciddi bir dizi de araya giren saçma klipler,dans havaları falan hele de Aaimir Khan gibi sempatiklikten bir gün ölücek olan adama bunlar yapılır mı helede psiko bir karakteri bu kadar süper canlandırabiliyorken o rezil dövüş sahneleri o fırfırlı gömleklerle renkli şallarla aşk dansları yapmasının ne gereği vardı sorarım size file tapan kesim?!

Konusu:Sanjay Singhania Hindistanın en büyük iş adamlarından biridir.Bir iş gezisi dönüşünde evinde nişanlısı öldürülür ve kendisi de ağır yaralı olarak kurtulur. Ama başına demir sopayla darbeler alan Sanjay kısa süreli hafıza kaybına uğrar ve Sanjay nişanlısını öldüren Ghajini'nin peşine düşer

Ghajini Resimleri
Ghajini Resimleri
Ghajini Resimleri
Ghajini Resimleri
Ghajini Resimleri
Ghajini Resimleri

Maydanoz Time:Kitap-Senden Önce Ben Jojo Moyes

Herkese merhabalar efenim...Yurt,üniversite derken zaman su gibi akıp gidiyor vallahi tam da hayal ettiğim öğrenci hayatını yaşıyorum şu aralar ister inanın ister inanmayın size kalmış...Hiç olmadığım kadar mutlu ve özgür hissediyorum kendimi.Öyle özgür hissediyorum dediysem yanlış anlamayın hemen şu bar benim şu pavyon senin dolaşmıyorum elbet genelde üniversiteden yurda direk dönüş yapıyorum belki hala fiziksel olarak sınırlar içerisinde yaşıyor olabilirim ama beyinsel ve ruhsal olarak özgür ve rahat hissediyorum kendimi.Bi kere konusu gelmişken söylemem lazım Balıkesir İl Halk Kütüphanesi hemen fakültenin yanında olduğu için bağımlısı olduğum kitap okuma faliyetimi burada oldukça iyi bir şekilde hem de kütüphane olduğu için ücretsiz bir şekilde gerçekleştirebiliyorum ekstradan kitap almaya para harcamamak inanın bana büyük lüks brnim için biliyorsunuz kitap okumadan yaşayamaz Buseler ölürler... :)

Halk kütüphanelerinde daha çok eski kitaplar ya da artık okunmayan klasikler olur sanırdım eskiden ama bir ön yargımı daha kırmanın zevkini tadıyorum açıkçası çünkü okuma listemdeki bir çok kitabı buldum orada ve sıra sıra vakti geldikçe hepsini okumak istiyorum açıkçası.Üniversite başlayalı daha 3 gün oldu okula alışma,arkadaş ortamı yapma(bu konularda oldukça hızlı olduğumu bir kez daha kanıtladım diyebilirim.),hocalarla tanışma dönemindeyim diyebiliriz neyse bu konular hakkında zaten daha detaylı bir post hazırlayacağım kız yurdunda hayat nasıl gidiyor zorlukları ya da kolaylıkları neler anlatacağım,sabır sabır yaa sabır sevgili dostlarım...

Lak lakı bir kenara bırakıp kitabımıza gelecek olursak Senden Önce Ben Jojo Moyes çok duyduğum ve övülen bir kitaptı zaten kitabın içinde de bu övgülere oldukça yer verilmiş.Oldukça güzel bir konu işlenmiş hatta bu konudan kendi alanımla ilgili feyz aldığım dahi söylenebilir belki ileriki zamanlarda Engelli Psikolojisi üzerine araştırmalar yapabilirim.Kitap hakkında ki tek eleştirim yazarın aşk sahnelerini bana çok geçirememiş olması belki biraz daha yoğun bir şekilde anlatılabilirdi diye düşünüyorum sonuçta çok hüzünlü bir sonu olmasına rağmen beni ağlatmayı başaramadı bu da demek oluyor ki o duyguyu bana geçiremedi!!

Son olarak keşke kız adamı ikna etseydi madem bu kadar seviyor neden ölüm Allah'ım neden yazar seni döverim deyip son bir tehtitle eleştirimi burada bitiriyorum.

Konusu:Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu...
Yaşamın ince detayları Lou'dan sorulur. Otobüs durağıyla ev arasında kaç adım var? Çalıştığı kafeye gelip gidenler nasıl bir hayat yaşıyor? Parlak yeşil elbisenin altına ne renk külotlu çorap giyilir? Onda bu soruların hepsinin cevabı var. Kolayca mutlu olabildiği küçücük dünyasında bilmediği tek şey hayatın çok daha karmaşık soru ve cevaplarla dolu olduğu...

Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı altüst olan Will uzun süredir karmaşık sorularla meşgul. Bu hayatta diğer insanları mutlu eden küçük şeyler ona biraz olsun keyif vermiyor. Çevresindeki tüm renkler birden griye dönmüş ve böyle bir umutsuzluk içindeyken yapabileceği tek şeyin hayatını sonlandırmak olduğunu düşünüyor.
Peki, asık suratlı, aksi ve geçimsiz Will, Lou'nun rengârenk yaşamıyla karşılaşırsa neler olur? Mucizelere inanmıyorsanız durup bir kez daha düşünün.

16 Eylül 2014 Salı

Maydanoz Time:Dizi-Wind Blows In Winter

Herkese uzun bir süreden sonra merhabalar efenim...Evet üniversiteye nihayet başladım şu an size Balıkesir'de ki kız yurdunun bilgisayar odasından yazıyorum bana laptop alanına kadar da burdan yazmaya devam edeceğim anlaşılan.Bugün derslerim erken bitti çıktığım gibi kendimi buraya attım anca yerleşme bilmem ne derken kendime vakit anca vakit ayırabildim.

Kız sen üniversiteye başladın hala boş işler müdürü gibi sabah akşam Kore dizisi mi izliyorsun demeyin lütfen bu diziyi Balıkesir'e gitmeden 1 gün önce heyecandan uyuyamadığımdan tam 1 gecede bitirdim tabi ağlaya ağlayada bi hal oldum adam ağladı ben ağladım kız ağladı anam ağladı yeterrr melodram sevmiyorum sanıyordum meğersem seviyormuşum gerçi adamında bunda baya bir katkısı var diyebilirim It's okey Thats's Love 'u bitirdikten sonra adamın başka dizisi var mı diye arayışlara girdim tabi hemen bu diziyi daha önce de duymuştum ama türünden dolayı izleyesim gelmemişti açık konuşayım şimdi adamın oyunculuğu o gözleri beni mest etti vallahi burada da yerim ben bu adamı helede bu dizide bir giyinişi vardı hep kış olsun istedim tabi adam giyindi ben üşündüm iyi mi sürekli soğuk soğuk kar kar :) Kızımız da pek güzeldi o yüzden bu ikiliyi birbirine de pek yakıştırdım çift samimi olunca zaten dizi yürüdü gitti dizi boyunca adama oppa oppa(abi abi) dedi sonrada adamla mesut oldu iyi mi var arkadaş nerde bize böyle erkek!

Neyse benim bu dizi hakkında daha fazla yorumum yok siz en iyisi ağlamak istiyorsanız buyrun izleyin...

Konusu:Cheongdam un en iyi kumarbazı olarak bilinen Oh Soo (Jo In Seong) anlamsız bir hayat yaşamaktadır. Ailesi erken yaşta onu terk etmiş ve ilk aşkı kaybolmuştur. Bu arada Oh Young (Song Hye-Kyo) büyük bir şirketin varisidir fakat yalnızdır. O da zor bir hayat yaşamıştır. Görme yeteneğini kaybetmiş ve babası vefat etmiştir. Kadın, kendini etrafında olanlardan korumak zorundadır. Japon drama olan -I Don t Need Love- un kore versiyonudur.









13 Eylül 2014 Cumartesi

Maydanoz Time:Kitap-Kurt Seyt Ve Shura Nermin Bezmen

Herkese İzmir'de son günümden merhabalar efenim...Evet yarın gidiyorum! Bugün bitmeyecekmiş gibi geliyor bana açıkçası.Dün bitirdiğim Kurt Seyt Ve Shura kitabının hemen taze taze bi postunu yapayım dedim bu arada yeni Kore dizilerini de başladım artık Balıkesir'de sıkıldıkça açar açar izlerim yurtta bilgisayar odamız var elbet ama ne zaman vaktim olur gelir size post yazarım bilemiyorum ama buraya yazmak ve post yapmak biliyorsunuz benim en büyük hobim :) Laptop alana kadar bi şekilde idare edicez artık ne yapalım :)

Açıkçası Kurt Seyt Ve Shura dizisini açıkçası bir kaç bölüm dışında malum sınav senemdi pek izleyemedim ama kadronun çok iyi seçilmiş olduğunu kitabı okuduktan sonrada söyleyebilirim.Ayrıca Mürvet rolü ile bu dönem Fahriye Evcen girecekmiş izlemeye vaktim olur mu pek bilemiyorum ama Fahriye Evcen'i de pek severim ayrıca Kıvanç ile de Farah'tan daha çok yakışıyorlar.Bu arada senaryo ve kitap kurgusu olarak paralel gidiyorlar ama kitap yazarın dedesi olduğu için daha çok Kurt Seyt taraflı yazılmış dizi sanki daha dengeli kurmuş.

Konusu:Edebiyat dünyasına 'Uyandıran Aşk' isimli şiir kitabı ile adım atmış olan Nermin Bezmen, bu kez Çarlık Rusyasının debdebeli yaşantısından Bolşevik ihtilali ile İstanbul'a sürüklenen hayatları anlatıyor. 1892'nin Yalta'sından St. Petersburg'un saltanat günlerine Karpatlar cephesinden ihtilalin cehennemine ve nihayet işgal altındaki İstanbul'a, 1920'lerin Pera'sına, macera dolu bir yolculuk yapacaksınız. Onlarla beraber politikaların, troykaların sihirli alemini, ihtilalin acımasızlığını, parçalanmış Osmanlı İmparatorluğunun son günlerini yaşayacaksınız. Kurt Seyt: Mirza Eminof'un oğlu olarak servet ve ünvanla doğmuştu. Yakışıklıydı, hırslıydı, cesurdu. Çar Nikola'nın Muhafız Alayında genç bir Üsteğmen oluşu onu bolşeviklerin ölüm listesine dahil etmişti. Kaçarken getirdiği bir taka dolusu silahı Mustafa Kemal'in Kuva-yi Milliyesine teslim ettiğinde, karşılık istemeyecek kadar gururluydu. Hayatına sıfırdan başlarken elinde kalan serveti sadece gururu ve aşkıydı. Shura: Tchaikovsky nağmelerinin romantizmi ile sarılmış karlı bir Moskova gecesinde, henüz onaltısındayken saf güzelliği, beklentisiz aşkı ile Seyit'in dünyasına girdi. Ailesinin ünvanı, serveti onun da ülkesinde kalmasına yardımcı olamadı. Sevdiği erkekle atıldığı bu macerada bir daha hiç göremeyecekleri vatanlarının, ailelerinin, artık yaşamayacakları geçmişlerinin hasretlerini birbirlerinin aşklarında dindirmeye çalıştılar. Büyük bir aşkın, harbin, ihtilalin, hasret ve hüzünlerin hikayesi ile okuyucuyu baştan sona kendine has bir tat, merak ve heyecanla sürükleyen, uzun süren araştırmaların gerçekçilikte aktarıldığı bir roman, 'Kurt Seyt ve Shura.'







Kurt Seyt : Kıvanç Tatlıtuğ


Shura:Farah Zeynep Abdullah


Petro:Birkan Sokullu


Celil:Ushan Çakır


Osman:Barış Alpaykut


Valentina:Seda Güven


Mirza Mehmet Eminof:Serdar Gökhan



Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...