Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
31 Ekim 2017 Salı
30 Ekim 2017 Pazartesi
Dram Film - Phoenix
Herkese merhabalar efenim ...
Öncelikle bence filmin ana teması çok saçma yani en azından bana öyle geldi diyebilirim.Bir erkek karısı olan kadını estetik olsa bile daha sonradan tanıyamaz mı canım öpüşü,dokunuşu ulan kokusu nasıl değişcek ! Millet gözü kapalı sevgilisini bulabiliyor adam yanı başındaki karısını inkar ediyor he aslında psikolojik açından bakıcak olursak karısının öldüğüne o kadar inandırmış ki kendisini savunma mekanizmaları esir altına almış beynini diyebiliriz.Bak şimdi kendi kendime düşününce beyin fırtınası yapınca film mantıklı gelmeye başladı iyi mi :D
Güzel bir şarkıcı olan Nelly toplama kampından kurtulmayı başaran sayılı kişilerden biridir. Fakat Nelly’nin suratı maruz kaldığı işkencelerden ötürü tanınmayacak hale gelmiştir. Mecburi olarak bir takım estetik ameliyatlar geçirir ve kendisine en yakın olacak benzer haline dönüşür. Kendini göstermeyi arzu ettiği tek kişi ise çok sevdiği kocası Johnny’dir. Karşılaştıklarında ise kocası onu tanımaz ve aklını iyice bulandırır. Nelly kocasının artık ona aşık olup olmadığını sorgulamaya ve hatta parasının peşinde olup olmadığını merak etmeye başlar…
Öncelikle bence filmin ana teması çok saçma yani en azından bana öyle geldi diyebilirim.Bir erkek karısı olan kadını estetik olsa bile daha sonradan tanıyamaz mı canım öpüşü,dokunuşu ulan kokusu nasıl değişcek ! Millet gözü kapalı sevgilisini bulabiliyor adam yanı başındaki karısını inkar ediyor he aslında psikolojik açından bakıcak olursak karısının öldüğüne o kadar inandırmış ki kendisini savunma mekanizmaları esir altına almış beynini diyebiliriz.Bak şimdi kendi kendime düşününce beyin fırtınası yapınca film mantıklı gelmeye başladı iyi mi :D
Güzel bir şarkıcı olan Nelly toplama kampından kurtulmayı başaran sayılı kişilerden biridir. Fakat Nelly’nin suratı maruz kaldığı işkencelerden ötürü tanınmayacak hale gelmiştir. Mecburi olarak bir takım estetik ameliyatlar geçirir ve kendisine en yakın olacak benzer haline dönüşür. Kendini göstermeyi arzu ettiği tek kişi ise çok sevdiği kocası Johnny’dir. Karşılaştıklarında ise kocası onu tanımaz ve aklını iyice bulandırır. Nelly kocasının artık ona aşık olup olmadığını sorgulamaya ve hatta parasının peşinde olup olmadığını merak etmeye başlar…
Gerilim Film - Donnie Darko
Herkese merhabalar efenim ...
Benim bir huyum vardır bien bilir nedense sınav haftaları deli gibi film izlerim o yüzden bu hafta üst üste film postları görmeniz oldukça mümkün ama siz siz olun sınav haftanızda kesinlikle bu filmi izlemeyin kafanızi dinlendirecek daha sakin bir film izleyin bu filmi daha çok kafanızın açık olduğu saatlerde izleyebilin ki anlayabilin.Çünkü izleyenlerin yüzde yetmişi filmi anlamadığı için kötü yorumlar yapmış.Biz anlamadığımız ya da bize uymayan her şeye kötü deme eğilimindeyiz maalesef.Oysa film ağır metin altı mesajları olan bir film her sahnesi psikolojik-gerilim temasında ayrıca geçekten her diyalogta sorgulanması gerekiyor ... Paralel evrenler ve olasılıklar üzerşne kafa karıştıran bir film daha ...
Dünyanın sonuna şu anda 28 gün 6 saat 42 dakika 12 saniye vardır...
Donnie, sorunlu bir ergenlik geçiren fakat buna rağmen güçlü bir karaktere sahip, görünürde sıradan bir Amerikan gencidir. Fakat Donnie'nin iç dünyası, tahmin edilenden daha karmaşıktır. Donnie uzun süredir şizofreni tedavisi görmektedir. Donnie, bir yandan şizofrenisi ile savaşırken öte yandan okullarına yeni gelen Gretchen adında güzel bir kızla duygusal açıdan bir yakınlaşma yaşamaktadır.
Donnie'nin gündüzleri normal bir seyirde ilerleyen hayatı geceleri sekteye uğrar. Donnie'nin geceleri de gündüzleri kadar renklidir, çünkü Donnie bir uyurgezerdir... Donnie geceleri gizemli bir gücün rehberliğinde, kendi kontrolünün dışında şeyler yapmaktadır. Geleceği gören ve kendisini tehdit eden bu güç, her geçen an Donnie'yi daha çok ele geçirmektedir. Donnie zamanda yolculuğun mümkün olduğu, çevresindeki insanlardan kanalların yayıldığı paralel bir evrene adım atmıştır. Sona yaklaşıldığında, zaman ve gerçeklik yitmiş, Donnie daha önce varlığından haberdar bile olmadığı bir boyutla karşı karşıya kalmıştır.
Benim bir huyum vardır bien bilir nedense sınav haftaları deli gibi film izlerim o yüzden bu hafta üst üste film postları görmeniz oldukça mümkün ama siz siz olun sınav haftanızda kesinlikle bu filmi izlemeyin kafanızi dinlendirecek daha sakin bir film izleyin bu filmi daha çok kafanızın açık olduğu saatlerde izleyebilin ki anlayabilin.Çünkü izleyenlerin yüzde yetmişi filmi anlamadığı için kötü yorumlar yapmış.Biz anlamadığımız ya da bize uymayan her şeye kötü deme eğilimindeyiz maalesef.Oysa film ağır metin altı mesajları olan bir film her sahnesi psikolojik-gerilim temasında ayrıca geçekten her diyalogta sorgulanması gerekiyor ... Paralel evrenler ve olasılıklar üzerşne kafa karıştıran bir film daha ...
Dünyanın sonuna şu anda 28 gün 6 saat 42 dakika 12 saniye vardır...
Donnie, sorunlu bir ergenlik geçiren fakat buna rağmen güçlü bir karaktere sahip, görünürde sıradan bir Amerikan gencidir. Fakat Donnie'nin iç dünyası, tahmin edilenden daha karmaşıktır. Donnie uzun süredir şizofreni tedavisi görmektedir. Donnie, bir yandan şizofrenisi ile savaşırken öte yandan okullarına yeni gelen Gretchen adında güzel bir kızla duygusal açıdan bir yakınlaşma yaşamaktadır.
Donnie'nin gündüzleri normal bir seyirde ilerleyen hayatı geceleri sekteye uğrar. Donnie'nin geceleri de gündüzleri kadar renklidir, çünkü Donnie bir uyurgezerdir... Donnie geceleri gizemli bir gücün rehberliğinde, kendi kontrolünün dışında şeyler yapmaktadır. Geleceği gören ve kendisini tehdit eden bu güç, her geçen an Donnie'yi daha çok ele geçirmektedir. Donnie zamanda yolculuğun mümkün olduğu, çevresindeki insanlardan kanalların yayıldığı paralel bir evrene adım atmıştır. Sona yaklaşıldığında, zaman ve gerçeklik yitmiş, Donnie daha önce varlığından haberdar bile olmadığı bir boyutla karşı karşıya kalmıştır.
29 Ekim 2017 Pazar
Kitap - İmkansızın Şarkısı Haruki Murakami
Herkese merhabalar efenim ...
Gün Murakami ile aymasın mı ?
Bu güzel pazar sabahına Nobel ödüllü Japon yazar olan Murakami'nin en beğenilen kitapları içerisinde olan "İmkansızın Şarkısı" ile başlayalım istedim.
Murakami öyle çok kolay okunabilen bir yazar değil maalesef.Kitaplarında çok fazla ayrıntı ve çok fazla karakter ve karakterlerin ayrı ayrı ana hikaye içine yedirilmiş hikayeleri var.O yüzden normalde 3-4 günde okuyacağım bu kitabı en az 1 hafta da okuyabildim hatta araya başka kitapları da soktuğum gerçeğini itiraf etmem gerekiyor.
Murakami'den daha önce "Yaban Koyununun İzinde " kitabını okumuştum oldukça değişik bir kitaptı hatta sonuna cidden hiç bir anlam verememiştim hatta biraz fantastik dahi bulmuştum bu kitapsa gayet gerçek hayattan bir kitap hatta yazarın hayatından da izler olduğundan bahsediliyor ki üniversitede okuyan bir çocuğun üniversite yıllarını anlatıyor.Kız arkadaşları,erkek arkadaşları 68 kuşağında ki Japon gençliği ve Tokyo ... Karakter analizlerini cidden çok iyi yapabilen bir yazar Murakami ve cidden değişik karakterde ki insanlara yer veriyor sanki oyun oynuyor gibi hissediyor insan onu okurken ordan oraya gidiyor ve yeni insanlarla tanışıp onların hikayesini ortak oluyor hayatlarında kalıcı ya da kalıcı olmayan izler bırakıyor ...
Gün Murakami ile aymasın mı ?
Bu güzel pazar sabahına Nobel ödüllü Japon yazar olan Murakami'nin en beğenilen kitapları içerisinde olan "İmkansızın Şarkısı" ile başlayalım istedim.
Murakami öyle çok kolay okunabilen bir yazar değil maalesef.Kitaplarında çok fazla ayrıntı ve çok fazla karakter ve karakterlerin ayrı ayrı ana hikaye içine yedirilmiş hikayeleri var.O yüzden normalde 3-4 günde okuyacağım bu kitabı en az 1 hafta da okuyabildim hatta araya başka kitapları da soktuğum gerçeğini itiraf etmem gerekiyor.
Murakami'den daha önce "Yaban Koyununun İzinde " kitabını okumuştum oldukça değişik bir kitaptı hatta sonuna cidden hiç bir anlam verememiştim hatta biraz fantastik dahi bulmuştum bu kitapsa gayet gerçek hayattan bir kitap hatta yazarın hayatından da izler olduğundan bahsediliyor ki üniversitede okuyan bir çocuğun üniversite yıllarını anlatıyor.Kız arkadaşları,erkek arkadaşları 68 kuşağında ki Japon gençliği ve Tokyo ... Karakter analizlerini cidden çok iyi yapabilen bir yazar Murakami ve cidden değişik karakterde ki insanlara yer veriyor sanki oyun oynuyor gibi hissediyor insan onu okurken ordan oraya gidiyor ve yeni insanlarla tanışıp onların hikayesini ortak oluyor hayatlarında kalıcı ya da kalıcı olmayan izler bırakıyor ...
28 Ekim 2017 Cumartesi
Kitap - Huzursuzluk Livaneli
Herkese merhabalar efenim ...
Sisli bir Balıkesir cumartesi sabahından merhabalar efenim.Saat 8 gibi kahvaltımı edip KPSS çalışmak için masanın başına oturdum şimdi de bir kahve molası verip bloğumu yazmak istedim.Aslında önümüzde ki hafta aynı zamanda benim vize haftamda ama bu dönem ki derslerimiz daha çok uygulamaya yönelik olduğu için 4 tane falan teori sınavımız var onlarda çok fazla çalışılması gereken sınavlar değil o yüzden daha çok KPSS'ye odaklanmış durumdayım şu aralar.Çalışılması gereken çok fazla konu var hele de Genel Kültür bölümünde Tarih-Coğrafya ve Vatandaşlık beni öldürüyor resmen bilgiler çok fazla ve çok ayrıntı Allah bütün sınavlara girecek öğrecilerin yanında olsun değerli Mümin kardeşlerim :D
Neyse efenim KPSS dışında deli gibi kitap okuyorum elbette ruhuma iyi gelen şeylerden biri elbette kitaplar.Geçtiğimiz ay Okuoku'dan bana oldukça uzun bir süre yetecek sayı da kitap alışverişi yaptım üstüne bir de Balıkesir İl Kütüphanesi tekrardan faaliyete geçinece beni kitap aşkımdan koparacak hiç bir engel kalmadı ...
O alışverişimde aldığım kitaplardan biri de Livaneli'nin yeni çıkardığı kitaplardan biri olan Huzursuzluktu.Elia İle Yolculuğa göre tabi ki çok daha iyi bir kitaptı ve Livanli okuduğumun bir kez daha farkına ve tadına vardım.Ezidileri daha önce duymuş muydunuz ? Açıkçası ben duymamuştım ve bunu ilk defa Livaneli ile öğrenmiş oldum.IŞID-Mardin ve çok uzak olduğum dünyalardan bir hikaye ... Suriye sorunu ve gerçek hayatla bağlantılı daha bir çok harika tespitler ve tespitlerin hikayeye damla çikolata tadında ustaca karıştırılması.
Sizin içinde küçük bir kültürel bilgi olması açısında Ezdiler kimler neler yaşadılar onlardan bahsetmek istiyorum ...
Kökenlerinin çok eski olduğu iddia edilse, Ortadoğu’nun millattan önceki önemli inançlarından Zerdüştlüğe dayandırılsa bile, Êzidilik kavramına ilk olarak, yaşamını 1153 yılında yitiren Şaristani’nin kitabında rastlanır. Şaristani’nin kitabından sonra, 1670–1680 arasında Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de Êzidilerden bahsediliyor.
Êzidiler, Allah’a inanır. Ayrıca Allah’ın peygamberlerini de tanırlar ama Êzidilere göre Allah, “insanlara secde etmesini” isteyerek Meleki Tavus’a “haksızlık” yapmıştır. Êzidiler, Meleki Tavus’u Azrail gibi ruh almaya gelen melek olarak görür. Yani Meleki Tavus insanlara haksızlık yapmamış, Allah’ın emirlerini yerine getirmiş, dünyayı kötülüklerden arındırmayı kendine görev edinmiştir. Êzidilere göre kötülük insanların kalbindedir. Meleki Tavus da “emre” karşı gelerek insanlara, yani kötülük sahiplerine secde etmemiştir.
Êzidiler Araplar, Farslar, Türkler, Hıristiyanlar ve hatta Müslüman Kürtlerin katliamlarına uğradılar. Laleş, onlarca kez Êzidilerin başına yıkıldı; kadınları, kızları hep pazarlarda esir olarak satıldı, katledenlerin cariyeleri oldular. Bu nedenledir ki nüfusları hep azaldı. Milyonlarla ifade edildikleri coğrafyada şimdi ancak birkaç yüz bin Ezidi kalmış görünüyor. Bir o kadarı da ülkesinden göç etmiş ve ağırlıkla Avrupa’ya yerleşmiş durumda.
Kaynak : http://www.diken.com.tr/
Kitapta bahsedildiği kadarıyla ise bana en ilginç gelen tarafları Tavuskuşuna farklı bir değer vermeleri ve maruldan korkmaları (içinde şeytanın barındıklarını düşünüyorlarmış) aynı zamanda mavi renkten uzak durmaları ... Müslümanlığa biraz ters bir anlayışları olduğu için sanırım tarih boyunca pek sevilmemişler.Çünkü mantıken bizim dinimizde insanları secde etmesi istenilen kişi şeytandır - bildiğim kadarıyla yanlışsam lütfen uyarın - ve bu yüzden kötü olarak görülür,düşünülür Müslümanlığa göre insanlar iyi doğarlar - Hristiyanlık'ta da kötü doğma inancı vardır hatta o yüzden vaftiz edilirler - hatta bebekler bizde "melek" olarak bile kabul edilir.O yüzden ezidilere genelde "Şeytana tapan" olarak bakarlar.Ne kadar doğrudur ne kadar yanlıştır bilmiyorum herkesin kendi inancı sonuçta inançlara saygı duymak gerekir biri gelip bize : Domuz yememek ne ya ne saçma salak bir inanç bu dese biz ne düşünürüz ?
Şahsen Hümanist bir insan olduğum için bütün dinlere,inançlara saygım vardır benim elbette kendi değer yargılarım ve inançlarımda var bunlar kimseyi ilgilendirmeyeceği için şimdi burada açmak istemiyorum ama öğrenmek,araştırmak lazım her şeyi.İnsanları anlamaya yönelik bir yolculuk benimkisi ...
Sisli bir Balıkesir cumartesi sabahından merhabalar efenim.Saat 8 gibi kahvaltımı edip KPSS çalışmak için masanın başına oturdum şimdi de bir kahve molası verip bloğumu yazmak istedim.Aslında önümüzde ki hafta aynı zamanda benim vize haftamda ama bu dönem ki derslerimiz daha çok uygulamaya yönelik olduğu için 4 tane falan teori sınavımız var onlarda çok fazla çalışılması gereken sınavlar değil o yüzden daha çok KPSS'ye odaklanmış durumdayım şu aralar.Çalışılması gereken çok fazla konu var hele de Genel Kültür bölümünde Tarih-Coğrafya ve Vatandaşlık beni öldürüyor resmen bilgiler çok fazla ve çok ayrıntı Allah bütün sınavlara girecek öğrecilerin yanında olsun değerli Mümin kardeşlerim :D
Neyse efenim KPSS dışında deli gibi kitap okuyorum elbette ruhuma iyi gelen şeylerden biri elbette kitaplar.Geçtiğimiz ay Okuoku'dan bana oldukça uzun bir süre yetecek sayı da kitap alışverişi yaptım üstüne bir de Balıkesir İl Kütüphanesi tekrardan faaliyete geçinece beni kitap aşkımdan koparacak hiç bir engel kalmadı ...
O alışverişimde aldığım kitaplardan biri de Livaneli'nin yeni çıkardığı kitaplardan biri olan Huzursuzluktu.Elia İle Yolculuğa göre tabi ki çok daha iyi bir kitaptı ve Livanli okuduğumun bir kez daha farkına ve tadına vardım.Ezidileri daha önce duymuş muydunuz ? Açıkçası ben duymamuştım ve bunu ilk defa Livaneli ile öğrenmiş oldum.IŞID-Mardin ve çok uzak olduğum dünyalardan bir hikaye ... Suriye sorunu ve gerçek hayatla bağlantılı daha bir çok harika tespitler ve tespitlerin hikayeye damla çikolata tadında ustaca karıştırılması.
Sizin içinde küçük bir kültürel bilgi olması açısında Ezdiler kimler neler yaşadılar onlardan bahsetmek istiyorum ...
Kökenlerinin çok eski olduğu iddia edilse, Ortadoğu’nun millattan önceki önemli inançlarından Zerdüştlüğe dayandırılsa bile, Êzidilik kavramına ilk olarak, yaşamını 1153 yılında yitiren Şaristani’nin kitabında rastlanır. Şaristani’nin kitabından sonra, 1670–1680 arasında Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de Êzidilerden bahsediliyor.
Êzidiler, Allah’a inanır. Ayrıca Allah’ın peygamberlerini de tanırlar ama Êzidilere göre Allah, “insanlara secde etmesini” isteyerek Meleki Tavus’a “haksızlık” yapmıştır. Êzidiler, Meleki Tavus’u Azrail gibi ruh almaya gelen melek olarak görür. Yani Meleki Tavus insanlara haksızlık yapmamış, Allah’ın emirlerini yerine getirmiş, dünyayı kötülüklerden arındırmayı kendine görev edinmiştir. Êzidilere göre kötülük insanların kalbindedir. Meleki Tavus da “emre” karşı gelerek insanlara, yani kötülük sahiplerine secde etmemiştir.
Êzidiler Araplar, Farslar, Türkler, Hıristiyanlar ve hatta Müslüman Kürtlerin katliamlarına uğradılar. Laleş, onlarca kez Êzidilerin başına yıkıldı; kadınları, kızları hep pazarlarda esir olarak satıldı, katledenlerin cariyeleri oldular. Bu nedenledir ki nüfusları hep azaldı. Milyonlarla ifade edildikleri coğrafyada şimdi ancak birkaç yüz bin Ezidi kalmış görünüyor. Bir o kadarı da ülkesinden göç etmiş ve ağırlıkla Avrupa’ya yerleşmiş durumda.
Kaynak : http://www.diken.com.tr/
Kitapta bahsedildiği kadarıyla ise bana en ilginç gelen tarafları Tavuskuşuna farklı bir değer vermeleri ve maruldan korkmaları (içinde şeytanın barındıklarını düşünüyorlarmış) aynı zamanda mavi renkten uzak durmaları ... Müslümanlığa biraz ters bir anlayışları olduğu için sanırım tarih boyunca pek sevilmemişler.Çünkü mantıken bizim dinimizde insanları secde etmesi istenilen kişi şeytandır - bildiğim kadarıyla yanlışsam lütfen uyarın - ve bu yüzden kötü olarak görülür,düşünülür Müslümanlığa göre insanlar iyi doğarlar - Hristiyanlık'ta da kötü doğma inancı vardır hatta o yüzden vaftiz edilirler - hatta bebekler bizde "melek" olarak bile kabul edilir.O yüzden ezidilere genelde "Şeytana tapan" olarak bakarlar.Ne kadar doğrudur ne kadar yanlıştır bilmiyorum herkesin kendi inancı sonuçta inançlara saygı duymak gerekir biri gelip bize : Domuz yememek ne ya ne saçma salak bir inanç bu dese biz ne düşünürüz ?
Şahsen Hümanist bir insan olduğum için bütün dinlere,inançlara saygım vardır benim elbette kendi değer yargılarım ve inançlarımda var bunlar kimseyi ilgilendirmeyeceği için şimdi burada açmak istemiyorum ama öğrenmek,araştırmak lazım her şeyi.İnsanları anlamaya yönelik bir yolculuk benimkisi ...
27 Ekim 2017 Cuma
Müzik - Bruno Mars Treasure
Herkese merhabalar efenim ...
Bugün cuma yessss yarın tatil o yüzden bu iş-okul haftasının bitişini yeni bir Bruno Mars şarkısı olan Treasure ile kutlayalım.Yaşım küçük olduğu için Jackson'nın zamanına denk gelemedim maalesef eğer denk gelmiş olsaydım kesinlikle kendisini de şarkılarını da çok seviyor olurdum ama benim dönemimde yani şu anda Jackson'nın temcilcileri bulunuyor o temsilcilerin için kesinlikle en iyi Bruno Mars kendisi ilk çıktığı zamandan beri çok seviyorum :)
O zaman daha fazla boş konuşmayı bir tarafa bırakıp siz şarkının tadını çıkarırken ben de bu hafta son kez okula yollanayım ... :)
Bugün cuma yessss yarın tatil o yüzden bu iş-okul haftasının bitişini yeni bir Bruno Mars şarkısı olan Treasure ile kutlayalım.Yaşım küçük olduğu için Jackson'nın zamanına denk gelemedim maalesef eğer denk gelmiş olsaydım kesinlikle kendisini de şarkılarını da çok seviyor olurdum ama benim dönemimde yani şu anda Jackson'nın temcilcileri bulunuyor o temsilcilerin için kesinlikle en iyi Bruno Mars kendisi ilk çıktığı zamandan beri çok seviyorum :)
O zaman daha fazla boş konuşmayı bir tarafa bırakıp siz şarkının tadını çıkarırken ben de bu hafta son kez okula yollanayım ... :)
25 Ekim 2017 Çarşamba
Biyografi: Film - Maudie
Herkese merhabalar efenim ...
Gecenin 3 'ünde Buse sana rahat mı battı da blog yazıyorsun diyeceksiniz evet sanırım tam da öyle oldu uyuyamadım ve bir film patlatayım derken yine ağzı gözü patlattım göz yaşlarıyla :)
Gecenin 3 'ünde neyime benim Dram filmi hele de Biyografı hele de dönem filmi ahh en bi sevdiğim ! Daha önce adını hiç duymadığım bir kadın ressam olan Maud Lewis'in hayat hikayesini anlatıyor aslında bu film Frida kadar meşhur olamamış maalesef ama en az onun ki kadar muhteşem bi azmi zaferle taçlandırılmış hayat öyküsü ve bir aşkı var ve bu aşkı Diago kadar vefasız değil Allah'tan başlarda tam bir yabani hayvan gibi davransa da adam daha sonradan anladığım kadarıyla kadının yeteneğine gözlerinde ki sevgi ışığına tav olmuş Ethan Hawke de bu role epey bir yakışmış.Sally Hawkins'in performansına diyecek yok zaten ki gerçek Maud Lewis ile de (filmin sonunda gerçek görüntülere de yer veriyorlar) oldukça benzeşiyorlar.
Eğer sizde benim gibi salya sümük ağlamak istiyorsanız tam da size göre bir film.
Film, Yeni İskoçyalı bir kadının bir evde hizmetçi olarak çalışırken bir yandan yeteneklerini bileyerek nasıl toplumun sevilen bir figürü haline geldiğini anlatır. Kanadalı sanatçı Maud Lewis’in gerçek hayatını anlatan biyografik yapımın baş rollerinde ünlü oyuncular Ethan Hawke ve Sally Hawkins yer alıyor.
Gecenin 3 'ünde Buse sana rahat mı battı da blog yazıyorsun diyeceksiniz evet sanırım tam da öyle oldu uyuyamadım ve bir film patlatayım derken yine ağzı gözü patlattım göz yaşlarıyla :)
Gecenin 3 'ünde neyime benim Dram filmi hele de Biyografı hele de dönem filmi ahh en bi sevdiğim ! Daha önce adını hiç duymadığım bir kadın ressam olan Maud Lewis'in hayat hikayesini anlatıyor aslında bu film Frida kadar meşhur olamamış maalesef ama en az onun ki kadar muhteşem bi azmi zaferle taçlandırılmış hayat öyküsü ve bir aşkı var ve bu aşkı Diago kadar vefasız değil Allah'tan başlarda tam bir yabani hayvan gibi davransa da adam daha sonradan anladığım kadarıyla kadının yeteneğine gözlerinde ki sevgi ışığına tav olmuş Ethan Hawke de bu role epey bir yakışmış.Sally Hawkins'in performansına diyecek yok zaten ki gerçek Maud Lewis ile de (filmin sonunda gerçek görüntülere de yer veriyorlar) oldukça benzeşiyorlar.
Eğer sizde benim gibi salya sümük ağlamak istiyorsanız tam da size göre bir film.
Film, Yeni İskoçyalı bir kadının bir evde hizmetçi olarak çalışırken bir yandan yeteneklerini bileyerek nasıl toplumun sevilen bir figürü haline geldiğini anlatır. Kanadalı sanatçı Maud Lewis’in gerçek hayatını anlatan biyografik yapımın baş rollerinde ünlü oyuncular Ethan Hawke ve Sally Hawkins yer alıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...