Bloğumda 3 yıldan beri süren bir gelenek oldu artık normalde Kore dizilerine taktığımdan beri Türk dizisi izlemiyorum maalesef.Genelde yazları evden pek çıkmadığım içinde akşamları illa ki Tv açık oluyor ve bazı dizilere daha doğrusu artık "uyarlamalara" gözüm takılıyor.Zaten artık bir çok dizi Kore dizileriden uyarlama olduğu için daha önceden izlemiş oluyorum en azından konu oldukça tanıdık oluyor maalesef artık pek orijinal senaryolar göremiyoruz Türk dizilerinde.
Neyse efenim devamını çok fazla getirememiş olsamda bu yaz izlediğim Türk dizilerinden bahsetmek istedim her yaz sonu yaptığım geleneksel bir şey oldu artık bu gelenekleri bozmak olmaz ama yinede ben Kore dizisi izlemeye devam ediyorum :)
Tatlı İntikam
Pelin, yıllar önce yüzüne bile bakmadığı Tankut’u aramaya başlar..
Aşkta bir türlü yüzü gülmeyen Pelin, nihayet şeytanın bacağını kırar ve hayallerindeki erkekle evlenmeye karar verir. Ancak müstakbel damat Tolga, nikah günü ortadan kaybolur ve Pelin, aşık olduğu adam tarafından düğününde terk edilir. Bütün bu olanların ardından görmüş geçirmiş bir kadın, Pelin’in mutlu olamama sebebinin, geçmişte üzdüğü birinin ahından kaynaklandığını söyler. Her şey, Pelin’in bu ahın peşine düşmesiyle başlar…
Bir anda geçmişini sorgulamaya başlayan genç kızın karşısına, üniversite yıllarında ona aşık olan Tankut çıkar. Üniversitedeyken Pelin tarafından herkesin önünde kalbi kırılan ve aşağılanan Tankut, yaşadıkları yüzünden okulu bırakmak zorunda kalmış ve tüm hayatını değiştirmiştir. Yurt dışına gidip uzun yıllar orada yaşayan ve aşçı olan Tankut, Türkiye’ye bambaşka biri olarak döner ve kendi restoranını açar. Pelin ise Tankut’u bulup ondan özür dileyeceğini ve peşindeki bu kara büyüden kurtulacağını düşünmektedir. Ancak, işler Pelin’in sandığı kadar kolay olmayacaktır çünkü Tankut hiç de onun bıraktığı Tankut değildir. Tankut için de artık intikam zamanı gelmiştir.
Bütün arkadaşları evlenmiş ya da evlenecek olan Gökçe’nin bu durum artık canına tak etmiştir. Gökçe ne yapıp edip, müdürü Demir ile evlenecektir.
30 yaşına basmasına bir kaç gün kala Gökçe, yıllardır hayranı olduğu, yakışıklı, karizmatik ama bir o kadar da uzak patronu Demir’i sevgilisi yapmaya ant içer. Arkadaşlarının evlenmesine daha fazla seyirci kalmayacaktır! Demir’i elde etmek için daha yeni tanıştığı Kaan’ın yardımını da alarak eline geleni ardına koymaz.
Bu sırada Gökçe’nin eline, çalıştığı ajansta sonunda terfi edebilmesi için çok büyük bir fırsat geçer. Eğer bu fırsatı iyi değerlendirebilirse Demir’in dikkatini çekebilecektir. Hayatının aşkını bulmaya çalışırken maceralara sürüklenen Gökçe çok kararlıdır.
Baba Candır, uzun yıllar önce eşini kaybedince, üç çocuğuna hem babalık hem annelik hem de “hayat koçluğu” yapmak zorunda kalmış, emektar bir yufkacı olan Salih’in başından geçen bazen neşeli, bazen de hüzünlü olayları anlatıyor.
Salih’in üç çocuğu da büyümüş ve hayata atılma yaşına gelmiştir. Salih’in hayattaki tek amacı çocuklarının hem iş hayatında, hem de özel hayatlarında mutlu olduklarını görmektir. Çocuklar ise, artık büyüdükleri için, babalarının sözünü pek dinlemeden, kendi başlarının çaresine kendileri bakmayı, yani hayatı kendi bildikleri gibi yaşamayı tercih etmektedirler. Ancak üç çocuk da henüz kendi evlerine çıkacak kadar yeterli bir ekonomik özgürlüğe kavuşamadıkları için, halen babalarının evinde yaşamaktadırlar. Aslında bu durum Salih’in de işine gelmektedir; çünkü, ne kadar büyümüş olurlarsa olsunlar, babalarının gözünde onlar hala küçük bir çocukturlar ve babalarının ilgisine ve korumasına ihtiyaçları vardır.
Hayat Şarkısı
Kerim ile evlenmeyi düşleyen Hülya amacına ulaşır; fakat hiç beklemediği bir sürprizle karşılaşır.
Bayram’ın küçük oğlu Kerim, Almanya’da okuduğu fakülteden mezun olmak üzeredir. Kurban bayramı tatili için İstanbul’a gelir. Babasının yıllar önce çocukluk arkadaşı Salih’e verdiği sözü tutmaya kararlı olduğunu ve hala köylerinde yaşayan Salih’in büyük kızı Melek ile evlendirileceğini öğrenir. Kerim, babasının zoruyla köye geldiğinde Melek’in de bu evlilikten kaçınmak için sebepleri olduğunu öğrenir ve çok rahatlar.
Melek’in kardeşi Hülya, ilk gördüğü günden beri Kerim’e aşıktır ve onun Kerim ile ilgili planları çoktan devreye girmiştir.
"She Was Pretty" adlı Kore dizisinin birebir aynısı o yüzden daha önce orijinalini yazdığım için burada konusunu yazmadım.
Aşk Laftan Anlamaz
Hayat bir sabah uyandığında annesi Emine’yi karşısında bulur. Altı aydır iş bulamamasının sonucu olarak memleketine geri dönmeye zorlanır. Uzun yakarışlardan sonra yumuşayan Emine kızına sadece bir gün müddet verir. Hayat, telaşlı ve umutsuz bir şekilde görüşmeye giderken yakışıklı iş adamı Murat’la karşılaşır. Kavgalı bir şekilde ayrıldıktan sonra ikinci görüşmesi için, tekstil alanında önemli bir marka olan Sarte’ye doğru yola çıkar. Bitik bir halde asansöre bindiğinde ise küçücük bir yanlış anlaşılma sonucu kendini asistan olarak işe başlamış bulur, üstelik tamamen başka bir kimlikle! Hayat, bu olanları nasıl düzelteceğini düşünürken olaylar iyice arapsaçına döner. Ertesi gün işyerine gittiğinde karşısında Murat’ı görür. Üstelik patronu olarak! Bir an önce oradan kurtulmaya çalışan Hayat, iyice köşeye sıkışır. Çünkü yerine geçtiği Suna, tüm yaşananları öğrenmiştir.