Oscar 'a sayılı günler kala elimden geldiğince Oscar adayı filmleri izlemeye çalışıyorum.Daha önce La La Land'i izlemiş ve yorumumu girmiştim şimdi de Lion'u izledim ve benim şimdilik favorim açıkçası Lion tabi daha diğer filmleri izleme fırsatı bulamadım o yüzden pek karşılaştırma yapmam şu anlık :D
Neyse efenim Bavuldaki Çocuk kitabında zaten bu çocuk kaçırılma-kaybolma olaylarından çok etkilendiğimi ve izlerken de,okurken de çok defa "Allah'ım sen kimseye evlat acısı yaşatma" deyip durdum.Gerçek bir yaşam hikayesi olması hatta filmin en sonunda gerçek kişilerden görüntüler,fotoğrafların olması bende filmin sonlarına doğru gözümde yaş bırakmadı resmen çok etkilendiğimden hemen anneciğimi arayip onu çok sevdiğimi ve özlediğimi söyledim yazık garibanım hemen mutlu oldu :D Anneler bi tanedir "seni seviyorum,seni özledim" demek bu kadar zor olmamalı millet ! Neyse efenim filme dönecek olursak :
5 yaşındayken Kalküta şehrinde kaybolan Saroo Brierley’nin yirmi beş yıl sonra ailesini bulmak için ülkeye geri dönmesi ve bu yolculuğunu konu ettiği otobiyografik kitabı A Long Way Home‘dan sinemaya uyarlanan Lion‘ın yönetmenliğini Garth Davis üstleniyor.
Daha önce çeşitli kısa filmler ve Avustralya’da yayınlanan çeşitli dizilerin bölümlerini yöneten Davis’in ilk uzun metrajı olan Lion sizlerle..
Ben de senin gibi Oscar adayı filmleri izlemeye çalışıyorum.
YanıtlaSilBu film gerçek bir olaya dayanmasıyla daha da anlamlandı. Ne hayatlar yaşanıyormuş dedirtiyor izleyiciye değil mi?
kesinlikle :)
Sil