28 Ağustos 2017 Pazartesi

Anime - Kotonoha No Niwa

Herkese merhabalar efenim ...

45 dakikalık harika bir anime filmden bahsedicem bugün sizlere.Türkçe adıyla : Kelimelerin Bahçesi

Okul zamanı geldi çattı ! O yüzden şu sıra bu temadan şeylere denk gelip duruyorum.Eylül zamanı yağmur ve okul zamanıdır.Yaz bitmek üzere ... Bu yazı da bitirdik :)

Çizimleri,animasyonları ve farklı temasıyla kendini izlettiren bir anime film oldu.Sonunda beni ağlatmayı tabi ki başardı :)

Karşılaşabilmek için ileri doğru yürüyoruz.. Ayakkabı tasarımcısı olmak isteyen Takao, okulu asıp eski Japon tarzı bir bahçede ayakkabı çizimleri yapmaktadır. Bir gün kendinden yaşça büyük, Yukino adlı gizemli bir kadınla tanışır.

İkilinin yolları daha sonra sık sık kesişmeye başlar. Yalnız bu karşılaşmalar hep yağmurlu günlerde olmaktadır.



27 Ağustos 2017 Pazar

Kitap - Mucize RJ.Palacio

Herkese merhabalar efenim ...

Amasya'ya gelirken kendi kitaplarımdan da getirdim ama onun bunun kitabına musallat olmaktan kendi kitaplarımı okumaya daha başlayamadım :D

GoodReads'te 4.43 puanlı ve bir zamanlar EN Çok Satanlar Listesinde hep başlarda olan kapağı ve konusuyla çok dikkat çeken Mucize kitabından bahsedicem bu kitap postunda sizlere ...

Yüzü doğuştan hastalıklı olan - nasıl tanımlayacağımı bilemedim - bir çocuğun hikayesini ağzından okuyoruz.Sadece bu çocuğun değil çevresinde ki yaşıtlarında da onu ve olaylara bakış açılarını kahraman bakış açısıyla okuyoruz.Diğer çocuklara geçmeden önce çizilen karakterlerinde baş karaktere benzer bir formatla çizilmesi benim çok hoşuma gitti açıkçası.Hem bölüm geçişleri güzel oluyor hem de resmin altında ki sözlerin o kişiyle bir bağlantısı olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.

O zamana kadar evde eğitim görmüş sadece fiziksel engeli bulunan ortaokula başlayacak olan bir çocuğun okulda yaşadığı zorbalıklar,arkadaş edinme çabaları,ailesiyle olan ilişkilerini anlatıyor.Doktorlar doğduğunda çocuk için "Yaşaması tam bir mucize" demişler ve çocuğun hayatı bazı mucizeler üzerine devam etmeye başlamış.

Son olarak yazarın sık sık Star Wars'a göndermeler yapması da çok hoştu :) Beni her zaman ki gibi ağlattı ama beni ağlatan tabiki de yine engeller değil, insanların kötülükleri ve bu kötülüklere rağmen iyi insanlarında olduğuydu.Empati yapmak bazı insanlar için o kadar zor ki.Sonuçta nerde,ne şekilde doğacağımızı biz seçmiyoruz.Hayatı boyunca mutsuz olmaya mahkum olan bu kötü insanlara sadece acıyorum ... Maalesef bu insanlar gerçek hayatta da var ...


26 Ağustos 2017 Cumartesi

Müzik - Shawn Mendes Treat You Better

Herkese merhabalar efenim...

Dün meşgul olduğum için Geleneksel Müzik Cumasını bugün yapıyorum.Her zaman ki gibi geç olsun güç olmasın :D

Bugün sesine de şarkılarına da bayıldığım Shawn Mendes'den bahsedicem.Daha önce "Stitches" şarkısını dinlemiş hatta onu o şarkısıyla tanımış bayılmıştım şimdi de bu şarkısı beni iyice kendine bağladı ki zaten eğer yanılmıyorsam bu başarısı Amerika'da hemen farkedildi ki 'Yılın En İyi Çıkış Yapan Şarkıcısı' ödülünü aldı.

Şarkıya psikolojik olarak baktığımda - her şeye o gözle bakmazsam ölürüm - nesne ilişkisini anlatıyor :D Yani argo dilinde söyleyecek olursak Sevenin değilde S... Değeri bilinir :D Tamam tamam bunu yapmıcam ve biraz edepli olup biz insanoğlunun - sadece kızlar gibi gözükse de erkekler içinde durum aynı aslında -  hep bizim olmayanı,bize acı çektireni,bize kötü davrananın peşinden gidiyor ya da istiyoruz çünkü bu doğamızda var :D Bu Bad Boyları Bad Girlleri kendiniz yarattınız.Vay çok cool çocuk/kız diye suratsız,ona buna kötü davranan,insanlıktan haberi olmayan tipleri başımıza çıkardınız nazik davranan insanları ya yollu yaptık ya da süt,muhallebi çocuğu,ana kuzusu yaptık ...

Yalansa yalan deyin :D İnsan psikolojisi bu vallahi hiç sekmez :D Bu şarkı da bu durumu oldukça iyi anlatıyor ki Shawn Mendes'in tipinden bile böyle sakin,centilmen bir çocuk olduğu akıyor resmen :D

Ha sen bunları biliyorsun da sen çok mu farklısın diyeniniz olacak.Yoo bende insanım kardeşim :D Bende hayvan psikolojisi yok sonuçta :D Canım,canın,canları yana yana öğreneceğim,öğreneceksin,öğrenecekler ...





23 Ağustos 2017 Çarşamba

Kitap - Pinokyo'nun Rüyası Selvi Atıcı

Herkese merhabalar efenim ...

Geçtiğimiz 2 gün Samsun'da dayımın yanındaydım o sırada kuzenimin kitaplığından boş zamanlarımı değerlendirmek için bir kitap seçip okudum.Daha önce adını çok duyduğum  ama okumaya fırsatımın olmdığı bir yazar olan Selvi Atıcı'nın Pinokyo'nun Rüyası adlı romanını okudum.Aslında Romantik-Komedi tarzında bir kitap ama olay bana ilk başlarda biraz değişik gelse de sonraları sıradanlığa bağladı açıkçası.Bazı cümleler cidden altı çizelisiydi bu konuda yazarı tebrik ediyorum.Üslubu gerçekten çok akıcı ve oldukça güzel ki ben 400 sayfalık kitabı 2 günde okudum yani ...

 Bundan sonra bende GoodReads'te olduğum için okuduğum kitapları ve verdiğim puanları oradan takip edebilirsiniz.GoodReads'te 4.42 puan almış.5 üzerinden olduğu varsayılırsa oldukça iyi bir puan.

Kitabın konusuna kısaca değenicek olursak : Ömer oldukça çapkın,zengin ve işin de oldukça popüler olan bir doktor.Bir gün arabasının üzerine Gazel adında bir kız düşüyor ve Doktor Ömer nedenini bilmediği bir şekilde kıza içten içe ilgi duymaya ve onu intihara sürükleyen şeyin ne olduğu gizemine kapılıyor.Kızı tedavi ediyor ve kızın gidecek bir yeri olmadığı için kızı evine alıyor.Bu süreçte kıza aşık oluyor daha sonra kızın geçmişi ile ilgili şeyleri öğreniyor falan :D Gerisi spoiler olur :D




19 Ağustos 2017 Cumartesi

Anime - Koe No Katachi

Herkese merhabalar efenim ...

Bugün post biraz geçe kaldı çünkü 11 saat boyunca yoldaydım ve nihayet Amasya'ya geldik ! Bayramın sonuna kadar burada olacağız ondan sonra 18 Eylül'e kadar yine İzmir sonra da malumunuz okullar açılıyor zaten üniversite hayatımın son senesi başlıyor.Buradayken genelde ailemle birlikte orada burada olcağım için boş vaktim oldukça yazabileceğim.

Bugünün postunda izlediğim bir anime filmden bahsetmek istedim.Aslında bu yaz çok anime izleyeceğime dair kendime söz vermiştim ama maalesef olmadı aslında vaktim vardı elbette ama izleyesim gelmedi nedense onun yerine yeni çıkmış çok konuşulan anime filmleri izledim bu da onlardan biri.Genelde Romantizim ve drama ağırlıklı oluyorlar.Ayrıca 2 saat kadar oluyor ve bir çok sahneyi gerçekten çok boş yere uzatıyorlar aslında 1 saat yeter bile ana konuyu ve mesajı verebilmek için ... Konuları gerçekten çok güzel çok duygusal film izler gibi izleyebileceğiniz bir animeler.

Türkçe adı : " Sesin Şekli " ...  Ayrıca benim en sevdiğim KPOP grubu olan BTS'in eylülde çıkacak olan yeni albümünün konsept hikayesini de etkilediğini duydum ve izlemek istedim.Konseptinde animeninde ana teması " Love Yourself ". Bir psikolojik danışman olarakta benim hayat felsefem de ve insanlara öğretmen istediğim başlıca felsefe de bu olduğu için benim için çok yerinde bir anime oldu.Bazı eksik ve sıkıcı sahneleri vardı maalesef.Bunları izleyince ancak anlayabilirsiniz.Kategorisine Arkadaşlık-Dram diyebiliriz.

Sıkıntısını başka şeylerden çıkarmaya meraklı Shouya Ishida, bu sefer sert kayaya çarptı... Ishida, okula yeni nakil olmuş Shouko Nishimiya'yı zorbalığının hedefi hâline getirir. Shouko'ysa... sağır. Sonucunu düşünmeksizin buna devem eden Ishida, Shouko'nun okuldan ayrılmasının ardından aynı duruma kendisi düşer. Yanlışlarını düzeltmeye niyetli Ishida, 5 yıl sonra Shouko'yla tekrar karşılaşır. Bu genç adamın kurtuluşa giden hikâyesi başlıyor...





18 Ağustos 2017 Cuma

Müzik - Adele Send Me Love

Herkese merhabalar efenim ...

Bugün söz verdiğim gibi geleneksel cuma müzik günlerine geri döndük.Müzikleri o gün ki moduma göre seçiyorum açıkçası.Klibe ya da şarkıya göre ayarlamıyorum sadece sevdiğim şarkıları sizlere de dinletmek istiyorum.Aslında şu sıralar KPOP yani Korece şarkılar dinliyorum pek Amerikan şarkıları dinlemiyorum ama herkese hitap edebilmek adına o arada da olsa dinlediğim Amerikan şarkılarını dinletmek istiyorum.

Bugün modum kesinlikle Adele Send Me Love tadında.Klip izleken açıkçası benim biraz başımı döndürüyor üç boyutlu gözlükle izleyince görüntü normalleşiyor diyen dahi var bilemiyorum denemedim ben sadece Adele'i ve bu şarkısını çok seviyorum size de dinletmek istedim.


17 Ağustos 2017 Perşembe

Amerikan Dizi - American Horror Story

Herkese merhabalar efenim ...

Uzun soluklu Amerikan filmlerini izlemeyeli epey olmuştu.Genelde hep sıkıldığım için artık daha doğrusu izleme ve heves konusunda o başlarda ki halim olmayınca yarım bıraktığımdan izlemekten kaçınıyordum ya da 1-2 sezonluk mini dizileri ya da yeni başlamış dizileri izliyordum.

Uzun zamandır çok konuşulan bir diziydi American Horror Story.Tam da benim damak tadıma göre bir diziydi ilk sezon aslında biraz yavandı ama yine de kendini izlettirmeye başardı 2.sezon hem akıl hastanesinde geçtiği için hem tam bana göreydi ama hem de 4 sezon içinde izlediğim en sezondu.

Aslında sezonları farklı farklı hatta kafanıza göre izlemek isterseniz izleyebilirsiniz çünkü aralarında hiç bir bağ yok.Her sezonda farklı konular ve farklı oyuncular oluyor.Ama bazı aynı oyuncuları farklı rollerde görmek mümkün oluyor.Kadroları genelde tanınmış isimlerden oluşuyor hatta 5.sezonunda Lady Gaga var diye biliyorum ama sanırım izlemek bana kısmet olmayacak çünkü bu seriden 4.sezonun 8.bölümünde resmen koptum devamını izlemekte istemiyorum açıkçası.Belki izlerim diye tee kışın başladığım bu seriyi bu zaman kadar beklettim ama maalesef artık yazma zamanının geldiğini düşünüyorum artık bu defter kapanıp arşivlerimde kalmalı ...



1.Sezon  : American Horror Story: Murder House

Öykü, 2011 yılında geçmektedir ve Harmon ailesinin yaşadıklarını anlatmaktır: psikiyatrist Ben (Dylan McDermott), karısı Vivien (Connie Britton) ve ergenlik çağındaki kızları Violet (Taissa Farmiga), Vivien'ın düşük yapmasından ve Ben'in bir ilişkisi olması sebebiyle Boston'dan Los Angeles'a taşınırlar. Harmon ailesi, restore edilmiş bir konak satın alarak buraya yerleşirler ve kısa bir süre sonra evin eski sakinleri olan Langdon'lar ile karşılaşırlar: Constance Langdon (Jessica Lange), iki çocuğu Tate (Evan Peters) ile Addie (Jamie Brewer) ve sakat Larry Harvey (Denis O'Hare). Ben ile Vivien, ilişkileri yeniden alevlendirmek için çalışırlar; depresyonda olan Violet, kendini Tate ile rahat hisseder. Langdon ailesi ile Larry, sık sık Harmon ailesinin hayatlarını etkiler. Harmon ailesi, evin eski sakinlerinin hayaletleriyle kuşatıldığını fark eder.




2.Sezon  :American Horror Story: Asylum

İkinci sezon, akıl sağlığını konu edinmektedir. Öykü, 1964 yılında geçmektedir ve doktorlar, hastalar ile cezai ehliyeti olmayanlar için bir tesis tutan rahibelerin yaşadıklarını ele alınmaktadır. Tesis, tedavi uygulamak ve cezai ehliyeti olmayanlar için kurulur. Sert Rahibe Jude (Jessica Lange), Jude'ın emrindeki Rahibe Mary Eunice (Lily Rabe) ile tesisin kurucusu Monsenyör Timothy Howard (Joseph Fiennes), tesisi yönetmektedir. Psikiyatrist Dr Oliver Thredson (Zachary Quinto) ve sadist bilim adamı Dr Arthur Arden (James Cromwell) dahil olmak üzere akıl hastanesindeki hastaların tedavisinden ötürü doktorlar suçlanmaktadır. Adam Levin konuk oyuncu ilk 3 bölümde.Ayrıca tarihten Anna Frank hikayesine ve karakterine de yer verilmiş.



3.Sezon  : American Horror Story : Coven

Üçüncü sezonunda New Orleans'ın cadılık tarihi açısından geçmişiyle bugünkü durumunu konu alır. Cadı yetiştiren bir okulun ayakta kalması üzerine hikâye kurulmuştur. Meclisin yücesi Fiona Goode (Jessica Lange) yeteneklerini arayan genç cadıları meclise alarak cadılık güçlerini korumayı amaçlar.



4.Sezon : American Horror Story : Freak Show

Dördüncü sezon 1952 yılında Jupiter, Florida'da Elsa Mars'ın (Jessica Lange) kendi kurduğu bir ucube gösterisinde geçmektedir. Elsa, gösterisindeki bütün ucubeleri kendi bulur ve onları gösteriye girmeye ikna eder. Sezon, Elsa'nın kendi annelerini öldüren siyam ikizleri Bette ve Dot Tattler'ı (Sarah Paulson ) bulması ve gösteriye getirmesi ile başlar. Gösterinin diğer üyesi Jimmy Darling (Evan Peters) distaktili ile doğan ve gösteriyi bırakıp yeni bir hayata başlamak isteyen bir gençtir. Jimmy'nin annesi ise "sakallı kadın" olarak bilinen ve gösteride kanun ve düzeni korumakla yükümlü Ethel Darling'dir (Kathy Bates). Ayrıca gösteride Ethel'in geçmişinden gelen dünyanın en güçlü adamı Dell Toledo (Michael Chiklis) ve onun üç göğüslü karısı Desiree Dupree (Angela Bassett) da yer almaktadır.




14 Ağustos 2017 Pazartesi

Kitap - Bir Türk Dünyaya Bedel İki Türk LakLak Eder Erdal Demirkıran

Herkese merhabalar efenim ...

Bugün uzun zamandır okumak istediğim ama bu zamana kısmet olmuş bir yazarla tanıştım.Erdal Demirkıran namı diğer Dünyanın En Akıllı İnsanı !

Normalde gelişimsel kitapları okumam çünkü onları genelde bu işin üniversitesini okumuş adamlar yazmaz genelde kendi hayat felsefesini insanlara dayatmaya dayılı kitaplar olur.Bir Psikolojik Danışman olarak bu durumdan pek memnun değilim elbette.Eğer kişisel gelişim kitabı okuyacaksınız illa ki bu işi bilen adamlardan okuyun bu sizden bir ricamdır.

Dediğim gibi aslında kategorisi kişisel gelişimsel olsa da pek öyle değil.Okuken daha çok Cem Yılmaz izler gibi oldum çünkü Türk insanının bütün açıklarını,eksiklerini mizahi bir dille oldukça güzel bir şekilde anlattı.Açıkçası ben diğer kitaplarını da okumak istiyorum çünkü hem dili hem de verdiği mesajları gerçekten güzel ve dikkate alınması gerekiyor.İnsanı sorgulatıyor aynı zamanda sahi siz bu dünya için ne gibi faydalar sağlıyorsunuz ?


13 Ağustos 2017 Pazar

Gezi - Marmaris Tatili

Herkese merhabalar efenim ...

Aradan neredeyse 1 ay geçti ve ben bu postu yazmaya daha yeni imkan bulabildim bu video hazırlama işleri cidden çok zor bir iş hele de YouTube'a yüklemesi tam bir verem ! Ama insan ucunda çıkarı olmasa bile bir işi seviyorsa herhalükarda yapıyor :) Aman geç olsun güç olmasın demişler :D

Marmaris benim büyüdüğüm yerler aslında ama gitmeyeli neredeyse 5 yıl olmuştur.Marmaris'e gittiğimizde genelde Askeri kampta tatil yaptığımız için dış kısımlara pek çıkmıyoruz.Bu sene değişiklik olunca bir otelde kaldık ve Marmaris'in tee 15 yıl önce gördüğüm kısımlarını görmek nasip oldu ama tabi kim ve ne olduğu gibi duruyor öyle değil mi? Ben büyüdüm bu şehir de değişti elbette ...

                                                                               1.GÜN


Kaldığımız yer PaşaBey Hotel idi.İlk defa burada kaldık. 4 yıldızlı bir oteldi.Özellikle yemeklerinin kalitesini ve otelin temiz olmasını beğendim onun dışında konukları cidden ölü eğlenme namına maalesef hiç bir şey yoktu elbette Antalya - Bodrum buraya beş basar.

Çarşı da bir otel yani deniz kenarında değil.Denize gitmek isteyenler sabah minübüslerle gidip geliyor bence tam bir eziyet olduğu için denize gitmeyi hiç istemedik havuz bizim için yeterliydi zaten İzmir'de yaşayan insanlarız öyle çok büyük bir deniz özlemi yoktu içimizde.






Otelin müşterileri genelde Hollanda-Almanya'dan geliyordu.Ruslara "sığır" muamelesi yaparken Avrupa insanının da çok farklı olmadığını anlamış oldum.En azından erkeklerinin.Cidden Avrupa erkekleri gizli odunlar.Dıştan yakışıklı,kaslı,bakımlı,havalı vb içinde büyük bir öküz yatıyor hepsinin.Kadınları her zaman ki gibi rahat ve güzeller.Hatta bakımdan ve güzellikten ölecekler ...



İlk gün dışarı olarak Kızkumu'na gittik.Benim aklımda canlandırdığım denizin içinde yüksek bir kum birinkitisinin olması ve insanların orada yürüyor olması yönündeydi ama işin aslı öyle değilmiş.Deniz yükseldiği için en fazla 1 km kadar aynı seviye de su ve denizde o şekilde yürüyebiliyorsunuz.Ama o yol deniz ayakkabıları olmadan yürünmez emin olun çünkü dibi taşlıktı.




2.GÜN

Ertesi gün Barkas Tekne Gemisiyle Dalyan turuna çıktık.Sırf bu tur için geldim Marmaris'e diyebilirim açıkçası :D Kişi başı 70 TL.Tur dahilinde Koylarda yüzme,belli plajlarda yüzme,dalyan -sazlık turu ve en sonda çamur banyosu var.Sabah 09.30 'dan akşam 19.00 arası.Biz çok eğlendik ve çok memnun kaldık geziden bizim için unutulmaz bir anı daha oldu.




Öğle yemeği de dahil.



Büyük tur gemisinden küçük teknelere biniyorsunuz sazlık turu için.Orada olan mini kasabaları,sazlıkları ve Kral Kaya Mezarlıklarını geziyorsunuz.





Herkesin aile resmini çekiyorlar.Eğer beğenirseniz anı olarak 15 TL'ye satın alabiliyorsunuz.











Akşamında yemek yedikten sonra otelimiz tam Çarşı'da olduğu için gezmeye çıktık.15 yıl sonra geziyorum bu çarşıyı elbette hiç bir şey olduğu gibi durmuyordu.Meydanda ki kocaman Tansaş'ı yıkmışlar onun yerine 19 Mayıs Meydanını yapmışlardı hatta tam ortasına da süs havuzu koyup akşamları müzik eşliğinde su gösterisi yapılıyordu.Tabi bu hali eskisinden daha iyiolmuş turist çekmek için çok zekice yapılmış bir şey.İnsanın o su gösterisini izlerken bile içi huzur doluyor.Marmaris'te yaşasam kesin her akşam orada yürüyüşe çıkar oturur bir yerde izlerdim o gösteriyi.















3.GÜN






4.GÜN

Artık son gün olduğu için otelden ayrılmak vakti.Son zamanlarımızı da küçüklüğümün geçtiği Aksaz kampında geçirdik.Oranında eski ihtişamı kalmamış elbette resmen denizi dışında hiç bir meziyeti kalmamış.İyi ki bu sene burada kalıp kendimizi buraya esir etmemişiz.Ben küçükken hatırlıyorum da askeri kamplar içinde en güzel kamptı burası.O zaman çok becerikli komutanlar ve askerlerde vardı.Restoranlar sivile verilip pahalı ve kalitesiz de olmamıştı askeriniyenin cidden şaşalı zamanlarıydı.Çok yetenekleri vızır vızır asker abiler olurdu.Akşamları tiyatro yapan mı derseniz,barda şarkı söyleyen mi,diskoda gösteri yapan mı,DJ'lik yapan mı,sahilde ateş etrafında insanları toplayıp gitar çalan mı dersiniz ... Ahhh eski günler ahhh !








Son olarak video ...










Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...