Herkese merhabalar efenim,
Japon edebiyatının en sevilen yanlarından biri, gündelik hayatın içindeki küçük ama değerli anları büyülü bir sadelikle anlatabilmesi. Yuta Takahashi’nin Chibineko Mutfağı da tam olarak böyle bir kitap: hem içinizi ısıtan hem de yüzünüzde hafif bir tebessüm bırakan bir iyileşme hikâyesi.
Bu roman, yemeklerin sadece karın doyurmak için değil; aynı zamanda kalpleri tamir etmek için bir araç olabileceğini yumuşak bir üslupla hatırlatıyor.
Hikâye, küçük bir mahallenin köşesinde, kapısı herkes için açık olan Chibineko Mutfağı adlı minik bir restoranda geçiyor. Bu restoranın sahibi ise görünüşte sıradan, fakat kalbi kocaman bir kedi: Chibineko.
Restorana yolu düşen herkesin kendine ait bir yarası, kırgınlığı veya söyleyemediği bir derdi var.
Chibineko, onlara yalnızca yemek servis etmiyor;
— kimi zaman sıcak bir çorba,
— kimi zaman ev yapımı bir tatlı,
— kimi zaman da tencerenin buharıyla dağılan bir hüzün…
Bu küçük kedi, insanları gerçekten dinlemeyi biliyor. Kimi müşteriler kayıp bir aşkın acısını taşıyor, kimi geçmişte bıraktığı aile bağlarını sorguluyor, kimi ise kendi kendine yetememenin yorgunluğunu.
Chibineko’nun yaptığı yemekler, onların iç dünyalarında saklı duyguları şefkatle yüzeye çıkarıyor.
Roman, birbirine bağlanan küçük hikâyelerden oluşuyor ve her bölüm yeni bir misafirin dünyasına dokunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder