Herkese Temmuz ortasında yağmur yağan bir İzmir gününden merhabalar efenim...Evet İzmir'e tatil için gelenler bugün yandı diyebiliriz daha saat 12 bile olmadı bardaktan boşalırcasına şakır şukur yarrabi şükür yağmur yağdı vallahi bi serinledi ki hava sormayın yani bura şimdiden böyle ise Amasya Samsun nasıldır hiç düşünemiyorum yanıma uzun kollu bir şeyler alsam çok iyi olcak.Neyse gelelim bugünün kitap postuna...Yaklaşık 1 hafta gibi bir süre de artık bitmezse sıkıntıdan pat diye patlayacağımı hissettiğimi bir klasik ile karşınızdayım.Okuma listemde de olan ayrıca canım arkadaşım Bilge'nin de tavsiyesi ile aldığım bir kitaptı ama cidden affedersiniz ama hiç bir bok anlamadım ya çeviride bir saçmalık vardı ya benim aklım şu sıra tercihle mercihle çok dolu olduğu için pek anlayamadım (gerçi tekrar okumak gibi bir niyetim yok okuduğum bir kitabı 2.kez okuyamıyorum malesef).Romantizm akımında yazıldığı için üslubu bana çok yapmacık geldi.Şekspir okuyor gibiydim vallahi.Kitap kahraman bakış açısıyla yaqzılmış ama kahraman kendi hayatını anlatmıyor biraz farklı ve garip geldi bu bana.Ayrıca araya natüralist ögeler karışmış ve akışı engellemiş şiveye gerek yok bence amcanın dediklerinden hiç bir halt anlamadım mesela...Son olarak altını çizdiğim bazı güzel sözler vardı...
''Kötüleri cezalandırmak Tanrı'nın bileceği iş.bize düşen affetmeyi öğrenmek.''
''Sabahın en güzel saatleri asıl ondan önceki saatler.İnsan o gün yapacağı işlerin yarısını saat ona kadar bitirmediyse,geri kalan yarısını hiç bitiremeyebilir.''
Son olarak alınacaklar listemde ki kırmızı beats kulaklığıma kavuşmuş bulunuyorum.
Konusu:Romanda biri anne biri kız iki Catherine, biri Heathcliff’in oğlu biri bu çocuğun dayısı iki Linton vardır. Wuthering Heights adı verilen evin sahibi Earnshaw, Liverpool’dan 6 yaşlarında çingene gibi esmer bir erkek çocuğuyla geri döner
günün birinde. Heathcliff adını taktığı, soyadı olmayan bu çocuğu oğlu Hindley ve kızı Catherine ile birlikte, kendi çocuğuymuş gibi büyütmek ister. Catherine ile Heathcliff birbirlerini hemen severler. Babaları öldükten sonra Catherine’nin ayyaş ve kötü bir deli kanlı olan ağabeyi Hindley, Heathcliff’e eziyet eder, sıradan bir uşakmış gibi davranır ona. Çocuklar büyüyünce Heathcliff, Catherine’nin onun gibi biriyle evlenmesinin kendisini küçük düşüreceğini duyar bir rastlantı sonucu. Bunun üzerine Wuthering Heights’tan kaçar. 3 yıl ortadan yok olduktan sonra, varlıklı bir adam olarak geri döner. Bu arada Catherine Trushcross Grange denilen komşu malikânenin sahibi genç Edgar Linton ile evlenmiştir. Catherine ile Heathcliff karşılaşınca aralarındaki tutku yeniden başlar. Catherine kendi adını taşıyan kızını romanın ortalarında doğurduktan hemen sonra ölür. Heathcliff de Edgar Linton ‘a kötülük olsun diye, onun kardeşi İsabella ile evlenir. İsabella’dan, dayısının adı verilen bir oğlu olur. Aradan 20 yıl kadar geçer ve Heathcliff Earnshaw ailesinden de, Linton ailesinden de öcünü almayı sürdürür. Yine sırf kötülük etmek amacıyla kendi oğlunu, Edgar Linton ‘un ve Catherine’nin kızı Cathy ile zorla evlendirir. Earnshaw ile Linton ailelerinin malına mülküne, yani Wuthering Heights ile Trushcross Grange ‘e el koymanında yolunu bulur. Kendisine yapılan eziyetlerinin hıncını almak için, Hindley Earnshaw’a da, oğlu Hareton’a da bir köpek muamelesi yapar. Oğlu öldükten sonra, Heathcliff’de ölür. Romanın sonunda gencecikken dul kalan Cathy ile Hareton evlenir.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
16 Temmuz 2014 Çarşamba
15 Temmuz 2014 Salı
Maydanoz Time:Dizi-A Gentleman's Dignity
Herkese tekrardan merhabalar efenim...Daha demin Tv'de koltuğa uzanmış sıkıntıdan zap yaparken Fox'ta Kiraz Mevsimi adlı yeni başlayan diziye denk geldim.Ve evet bir Kore dizisi uyarlaması kendisi.Daha ilk sahnelerinden bu A Gentleman's Dignity değil la aynı sahneler orda da vardı dedim hatta bazı sahnelerde başka Kore dizilerinden alınmış ortaya Türk dizisi çıkmış kıs kıs :) Bayılıyorum şu Türk uyarlamalarına...Amma da sallıyoruz yahu ee en fazla 25 bölümlük olan Kore dramalarına 1 sezona yaymaya çabalayınca senaristlerimiz saçmalıyor elbette buyrunuz Güneşi Beklerken ama onun yeri bende ayrıdır çünkü beni Kore dizileriyle tanıştıran bir dizi Bof'tan uyarlama o da bildiğiniz gibi.Eee madem uyarlamışlar bize de artık bi zahmet taslaklarda sürünen diziyi yapmak kaldı hem iki dizi de bir postta aradan çıkmış olur.Orijinal halinden farklı yerler var elbette zaten birebir yapmaları elbette imkansız ama dediğim gibi bir çok Korecanın aksine ben uyarlama dizileri seviyorum bir de doğru oyuncu seçimi yapabilseler tam olucak.Sanmıyorum ki Güneşi Beklerken kadar tutsun bu dizi.Tamam erkeğimiz çok yakışıklı ama oyunculuğu sıfır hele de orijinalinde ki adamın oyunculuğu düşünecek olursak yanında geçmez.Kız hep 2.rol kızıydı şimdi gelmiş başrol olmuş tamam hoş kız ama ses tonu çok kötü ya ... Bilemedim tutar mı tutmaz mi ! Haa bence illa ki merak ettiyseniz diziyi bence açıp orijinal yani Kore halini izleyin zaten 20 bölümcük ama oldukça komik ve eğlenceli adını çok duymuştum özgüler övgüler ama amcaların aşk hikayesi pekte ilgimi çekmiyordu ama izledikten sonra .... Neden daha önce ben bu diziyi izlemedimmm diyorsunuz....
Konusu: Sivri dilli bir mimar olan Kim Do-Jin (Jang Dong-Gun) ve beyzbol takımı hakemi olan otoriter lise öğretmeni Song Yi-Soo (Kim Ha-Neul) ikilisinin arasındaki ilişkiyi anlatan bir drama.
Konusu: Sivri dilli bir mimar olan Kim Do-Jin (Jang Dong-Gun) ve beyzbol takımı hakemi olan otoriter lise öğretmeni Song Yi-Soo (Kim Ha-Neul) ikilisinin arasındaki ilişkiyi anlatan bir drama.
Maydanoz Time:Kitap-Taşlar Yerine Oturuyor İpek Ongun
Herkese merhabalar efenim...Çileli Temmuz'un yarısındayız oldu bitti maşallah geriye bir şey kalmadı inşallah...Zaten ayın 26'sı gibi Amasya yolcusuyuz ordan da Samsun'a gitme ihtimalim var ama ailecek değil sadece ben evet bol bol gezicem hakettim bu yaz halulu! Neyse okuma listemdeki kitapları bulup okudukça ayrı bir mesut oluyorum hele de sahaflarda oldukça ucuz bir fiyata buldukça (7 TL) gibi...Kapakları biraz yıpranmış oluyor ama benim için çokta önemli değil açıkçası sonuçta önemli olan için yırtık olmasın içinde ki yazılar silik olmasın yeter sonuçta orijinalinden ne farkı var niye bir kitaba o kadar parayı bayayım zaten okuduğum kitap anca 1 haftayı buluyor sonra kütüphaneye...Neyse gelelim yeni kitabımıza nihayet Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisini tamamlamış bulunuyorum biraz geç oldu ama...Tee 6.sınıftan bu yana dur bakayım kaç sene olmuş...Evet evet tam 7 senede tamamlamışım bu seriyi...10 seri gerçi dile kolay...Bu seriyi bilmeyen genç kız var mı benim yaşlarımda cidden? İpek Ongun bir nesli silip süpürdü resmen.Ergenliği,gençliği bu kadar iyi tanıyan ve inanılmaz güzel ve samimi bir dille hele de bunu günlük şeklinde yazan bir kadın nasıl olur da bu zamana kadar okunmaz! Kızlar büyük şey kaçırırsınız vallahi... Serra (baş kahraman) benim için hep bir ideol olmuştur.Giyinmesi,lens takması,davranışları,ailesi,arkadaşları yaşadıkları sanki kendi arkadaşımın olaylarını anlatıyormuş gibi gelirdi hep bana.Ayrıca kendimi o kızla özdeşleştirdiğim çok yer oldu.Dediğim gibi lens takması,kendi ayaklarının üstünde durma istemesi,arkadaşlarıyla birlikteyken alaycı hali,kimseye eyvallahı olmaması ve elbette yazmaya olan tutkusu...
Bu arada resimde gördüğünüz not defteri de alınacaklar listemde olan ve üzeri çizilen bir şeydi o yüzden mutluluğum 2 kat oldu diyebiliriz...Biraz daha süslü püslü bir şey istiyordum ama şimdilik idare edicem gibi ama benim asıl gözüm D&R 'da şu sıra izleyip çok beğendiğim fimlerin olduğu not defterleri kesin kafaya koydum alıcam!
Bu arada resimde gördüğünüz not defteri de alınacaklar listemde olan ve üzeri çizilen bir şeydi o yüzden mutluluğum 2 kat oldu diyebiliriz...Biraz daha süslü püslü bir şey istiyordum ama şimdilik idare edicem gibi ama benim asıl gözüm D&R 'da şu sıra izleyip çok beğendiğim fimlerin olduğu not defterleri kesin kafaya koydum alıcam!
14 Temmuz 2014 Pazartesi
Maydanoz Time:Kitap-Jack London Demir Ökçe
Herkese tekrardan merhabalar...Tatil kitabı olarak biliyorsunuz Jack London-Demir Ökçe'yi seçmiştim zorla okuyup bitirdim desem yeridir bu konularda bilinçli ama uzak bir insan olduğum için sıkıntıdan öldüm diyebilirim.Evet malesef benim de geleceğin psikolog aday adayı olarak manyak manyak takıntılarım var hele de kitap konusunda başladığım kitabı yarım bırakamıyorım bırakamadığım gibi yeni bir kitaba da başlamıyorum tam bir eleştirmen gibi davranıyorum ve o kitaptan ölümüne nefret etsem bile tamamlıyorum böyle bir kitap oldu işte bu da.İlk sayfalardan bir kızın ağzında anlatıldığı için önce hoş bir hikaye herhalde diyorsunuz arkasında özeti olmadığı için (annemin kitaplığından bir antika ) öyle Jack London realist adamdır Amerikalıdır çokta kötü bir şey beklemem hem adını da duyduğum bir yapıt dediydim öyle bir risk alıp okudum ama hiç bir hikaye yok ortada sadece bol mesaj ve mesajların empoze edilişi var.Kitabı okumanız için öncelikle bazı kelimlerin anlamlarını bilmeniz gerekiyor sosyalizm,devrim,oligarşi,monarşi gibi tarihsel kelimler ... Kitap zaten eski basım olduğundan mıdır nedir her kelimenin hatta her cümlenin neyi anlatmak istediğini dahi açıklamış yıldız koyarak.Kendimi Ahmet Mithat Efendi okuyor gibi hissettim vallahi.O da böyel yaparmış ya halkı eğitmek amacıyla yazdığı için fasulyeden bahsederken bi yıldız koyar fasulyenin yemek tarifini verirmiş evet aynen böyle bir şeydi işte kitap nasıl sıkıldığımı anlatabildim mi bilmiyorum..Eğer tarihe ve elbette devrimciliğe,kapatalizm ve sosyalizme meraklı bir insansanız okumanız tavsiye edilir bu konulardan uzak bir insansanız (etliye sütleye karışmayan ben gibi) bu kitabı okumanızı hiç tavsiye etmiyorum...
Konusu:Birleşik Devletler'de oligarşik tiranlığın kronik yükselişinin anlatıldığı, genellikle "Modern negatif ütopyalardan en erken", olanı olarak düşünülür. Jack London'ın sosyalist görüşlerinin en açık biçimde sergilendiği bir romandır. Roman özellikle Faşist yapılanmanın dünyayı nasıl vahşete sürükleyeceğini ve bunun karşısındaki devrimci duruşun nasıl olması gerektiğini kurgu içerisinde muhteşem bir şekilde anlatır.Kitabın özellikle II. Dünya Savaşı sırasındaki Irkçı ve Faşist hareketlerden önce yazılmış olması yazarın geleceği nasıl da tahmin ettiğinin bir kanıtıdır. Kitapda ayrıca bugün ezen ülkelerde görülen işçi sınıfının Oligarşik düzenin içerisinde afyon sayılabilecek sınıfsal haklarla nasıl susturulabileceğini de bulunduğu tarihten görebilmiştir. Kitap Jack London'un dediği gibi Uçurum İnsanları'ndan Tröstleşmiş büyük Burjuva'ya kadar ezen-ezilen ilişkilerini ele alıyor.
Konusu:Birleşik Devletler'de oligarşik tiranlığın kronik yükselişinin anlatıldığı, genellikle "Modern negatif ütopyalardan en erken", olanı olarak düşünülür. Jack London'ın sosyalist görüşlerinin en açık biçimde sergilendiği bir romandır. Roman özellikle Faşist yapılanmanın dünyayı nasıl vahşete sürükleyeceğini ve bunun karşısındaki devrimci duruşun nasıl olması gerektiğini kurgu içerisinde muhteşem bir şekilde anlatır.Kitabın özellikle II. Dünya Savaşı sırasındaki Irkçı ve Faşist hareketlerden önce yazılmış olması yazarın geleceği nasıl da tahmin ettiğinin bir kanıtıdır. Kitapda ayrıca bugün ezen ülkelerde görülen işçi sınıfının Oligarşik düzenin içerisinde afyon sayılabilecek sınıfsal haklarla nasıl susturulabileceğini de bulunduğu tarihten görebilmiştir. Kitap Jack London'un dediği gibi Uçurum İnsanları'ndan Tröstleşmiş büyük Burjuva'ya kadar ezen-ezilen ilişkilerini ele alıyor.
Maydanoz Time:Film-Sadece Sen
Herkese merhabalar efenim...Bugün ilk postumuza film postu ile başladık çünkü dünün 2.postunu yazamadım malum yeni geldik yemekti banyoydu yol yorgunluğuydu uyumuş kalmışım vallahi ama bende hak geçmek yok bugün 3 post yapamaya çalışıcam o yüzden Aydın'da sabah gezmelerinden sonra akşam ailecek izlediğimiz bir filmden daha bahsedicem size.Evet bu da benim film izleme listemin dışında araya giren 2014 yapımlarından.Aslında bu da bir uyarlama Türk filmi diyebiliriz.Always adlı bir yabancı sinemadan uyarlanmış ama ben izlemediğim için bu daha heyecanlı geldi elbette bana.İlk ön yargı başladım izlemeye çünkü başrollerde gerçekten hiç sevmediğim 2 oyuncu vardı.Belçim Bilgin'i burda hala sevmedim ama İbrahim Çelikkol cidden oyunculuğunu konuşturmuş diyebilirim.Daha vahşi,öfekli ve sert bir adam gibi göründüğü için burda daha sakin daha ezik bir rol oynamış ama bunun da hakkından gelmiş bence.Belçim Bilgin hep tekdüze oynuyor bence bütün oynadığı sinema filmlerini izledim neredeyse hepsinde de aynı tonlama aynı mimikler ya hep aynı tip kadını oynuyor ya da bu işi cidden beceremiyor bak eyvallah gerçekten çok güzel kadın yüzüyle duruşuyla ekrana cidden çok yakışıyor ama soğuk bir kadın negatif enerji yayıyor bence.Bu filmde kör rolünü oynuyor ama bence Beren kadar başarılı bile değil kör kadın ama gözlerinde neredeyse hiç kayma bile yoktu hatta zaman zaman görüyormuş bile gibi geldi bana yani o rol tam geçmedi bana diyebiliriz.Ayrıca film hakkında diyebileceğim tek saçmalık denizin ortasında yetişen o tek ağaç nedir yarrabi? Cidden öyle mucizevi bir ağaç var mı yoksa dekorda hayal güçlerini mi zorladılar bilemiyorum...Birde 20 bin çokta para değil yahu sağdan soldan kredi çeksekler yine toplanırdı bari 200 bin falan deyin usturuplu sallayın...
Konusu:Ali, yaşamında oldukça zor bir dönemden geçmektedir. Nasıl başa çıkacağını düşündüğü bir sırada, sessiz sakin bir hayat sürmekte olan Hazal ile tanışır. Hazal, Ali'nin ketum ve durgun ruhuna büyük heyecan katacak, kalbi onun için çarpmaya başlayacaktır. Birbirlerini tanıdıkça Ali'nin Hazal hakkında öğrendikleri, ona geçmişte kendi yaptığı hataları hatırlatacaktır. Ali her ne kadar boksörlük mesleğini bırakmış olsa da Hazal'a olan aşkı için son bir kez dövüşmesi gerekecektir... Aşkın engel tanımadığını ortaya koyan Sadece Sen, zorlukların içinde filizlenen bir ilişkiyi beyaz perdeye taşıyor. Emekliye ayrılmış bir boksörle görme engelli bir kızın arasında tutkulu bir aşk olabilir mi? Acaba boksörün geçmişi bu aşka başka bir engel mi oluşturacaktır yoksa o güçlü bağ her şeyin üstesinden gelebilecek midir?
Konusu:Ali, yaşamında oldukça zor bir dönemden geçmektedir. Nasıl başa çıkacağını düşündüğü bir sırada, sessiz sakin bir hayat sürmekte olan Hazal ile tanışır. Hazal, Ali'nin ketum ve durgun ruhuna büyük heyecan katacak, kalbi onun için çarpmaya başlayacaktır. Birbirlerini tanıdıkça Ali'nin Hazal hakkında öğrendikleri, ona geçmişte kendi yaptığı hataları hatırlatacaktır. Ali her ne kadar boksörlük mesleğini bırakmış olsa da Hazal'a olan aşkı için son bir kez dövüşmesi gerekecektir... Aşkın engel tanımadığını ortaya koyan Sadece Sen, zorlukların içinde filizlenen bir ilişkiyi beyaz perdeye taşıyor. Emekliye ayrılmış bir boksörle görme engelli bir kızın arasında tutkulu bir aşk olabilir mi? Acaba boksörün geçmişi bu aşka başka bir engel mi oluşturacaktır yoksa o güçlü bağ her şeyin üstesinden gelebilecek midir?
13 Temmuz 2014 Pazar
Maydanoz Time:Ben-Didim Altınkum Plajı
Herkese evceğizimden merhabalar efenim...Evet nihayet evdeyiz ve evet hemen söylüyorum insanın evi gibisi yok...Başkasının evinde (ne kadar akraba da olsa) uyumak,yıkanmak oldukça zor benim için...Aslına bakarsanız oteller daha bi rahat ediyorum dahi denebilir.Neyse son gezmemiz Didim Altınkum Plajına oldu.Bu sefer tarihi gezi yapamadık malesef çünkü malum kısıtlı zamanımız vardı.
Altınkum plajı gördüğünüz gibi oldukça kalabalık daha çok turistler giriyor sanırım burada denize biz Türkler onlardan uzak daha sakin bir yerlere kaçmayı tercih ediyoruz...
Her yerde mini hediyelik eşya satıcıları var bildiğiniz tatil mekanları gibi burada bu converse ayakkabı şeklinde ki çantalar çok hoşuma gitti...
Upuzun bir sahili var yemek yenecek yerler,satıcılar ve yolun ortasında şak diye karşınızı çıkan biraz bana anlamsız gelen Poseıdon heykeli çıkıyor.Bilmeyenler için söylemek gerekirse Poseıdon Yunan deniz tanrısı ve Didim adıda bu adamdan geliyormuş orijinal hali Dıydım'mış...
Gezmelerden yorulunca Vısta Restaurant'ta oturup 7 Tl gibi oldukça uygun bir fiyata kumpir yedik ama kumpir malzemelerini kendiniz seçip masaya oturup karışık kumpir derseniz adam kafasına göre malzeme koyup getiriyor.(Tembellik yapmayın sonra babamın gazabına uğrarsanız içinde nerdeyse hiç bir malzeme yoktu Allah'tan uyardıkta geri doldurup getirdiler...)
Dondurma olarak açık dondurma (külahta) dondurma almak istedik ama benim midemde o kadarlık yer olmadığı için küçük bu renkli dondurmadan almayı tercih ettim sahili boydan boya gezdikten sonra eve gitme vakti geldi artık 2 günlük planlanan tatilimiz oldu size 4 gün bugünde evdeyiz artık.Ramazan bitene kadar yine gezme yok bize bu kadarcıktı tatil.Hele bi nereyi kazandığım belli olsun ... Sanırım ilk olarak Amasya'ya gidicez malum bi memlekt ziyareti yapmak farz her yaz anneannem bayar yoksa bizi vallahi.Bayramımızı orada geçirebiliriz Amasya'yı bu sefer turist gibi gezmeyi planlıyorum bol gezi postlu bir yaz olması dileği ile efenim...
Altınkum plajı gördüğünüz gibi oldukça kalabalık daha çok turistler giriyor sanırım burada denize biz Türkler onlardan uzak daha sakin bir yerlere kaçmayı tercih ediyoruz...
Her yerde mini hediyelik eşya satıcıları var bildiğiniz tatil mekanları gibi burada bu converse ayakkabı şeklinde ki çantalar çok hoşuma gitti...
Upuzun bir sahili var yemek yenecek yerler,satıcılar ve yolun ortasında şak diye karşınızı çıkan biraz bana anlamsız gelen Poseıdon heykeli çıkıyor.Bilmeyenler için söylemek gerekirse Poseıdon Yunan deniz tanrısı ve Didim adıda bu adamdan geliyormuş orijinal hali Dıydım'mış...
Gezmelerden yorulunca Vısta Restaurant'ta oturup 7 Tl gibi oldukça uygun bir fiyata kumpir yedik ama kumpir malzemelerini kendiniz seçip masaya oturup karışık kumpir derseniz adam kafasına göre malzeme koyup getiriyor.(Tembellik yapmayın sonra babamın gazabına uğrarsanız içinde nerdeyse hiç bir malzeme yoktu Allah'tan uyardıkta geri doldurup getirdiler...)
Dondurma olarak açık dondurma (külahta) dondurma almak istedik ama benim midemde o kadarlık yer olmadığı için küçük bu renkli dondurmadan almayı tercih ettim sahili boydan boya gezdikten sonra eve gitme vakti geldi artık 2 günlük planlanan tatilimiz oldu size 4 gün bugünde evdeyiz artık.Ramazan bitene kadar yine gezme yok bize bu kadarcıktı tatil.Hele bi nereyi kazandığım belli olsun ... Sanırım ilk olarak Amasya'ya gidicez malum bi memlekt ziyareti yapmak farz her yaz anneannem bayar yoksa bizi vallahi.Bayramımızı orada geçirebiliriz Amasya'yı bu sefer turist gibi gezmeyi planlıyorum bol gezi postlu bir yaz olması dileği ile efenim...
12 Temmuz 2014 Cumartesi
Maydanoz Time:Film-Non Stop
Herkese Aydın'dan merhabalar efenim...Evet malesef bugün de evimden yazamıyorum çünkü bir gün daha kalmaya karar verdik sabah Didim Altınkum plajını gezdik denize girdik güneşlendik (evet amele yanığı yapmayı her zaman olduğu gibi yine yapmayı başarmış bulunuyorum benim ki eşsiz bir yetenek elbette ) .Akşam evimize gidicektik ama babam çok yorgun olduğunu söyleyince yengemden de bu gece de kalın ya giderseniz ne olucak desteği gelince bu akşamın postunu da burda yapmak kaldı bana.Telefonda ki resimlerdi atamadığımdan yarın Ben postuyla gelecek elbette bugün yapılanlarda..Neyse biz gelelim dün yine 2 aile izlediğimiz akşam filmine.Evet sabahları denizde akşamları film de tam bir tatil havası ülke de olanların hiç birinde haberimiz yok diyebilirim.Neyse biz gelelim dün akşam izlediğimiz filme.Ben şu sıralar klasiklerden gidiyordum ama araya yine 2014 film sokuyordum hep geri de kalmayalım biraz güncelden de gidelim diye.Non-stopta o güncel filmlerden biri olmuş oldu.Aslında çokta orijinal bir film olduğunu söyleyemicem ama ailecek izlenecek hafif gerilimli bir film.Öyle kan vahşet tarzı bir şey değil.Daha çok bir terörist var ve bu terörist bir grubun içinde bakalım detayları kaçırmayınca siz küçük şeyleri yakalayıp kimin olduğunu bulabilecek misiniz? Evet ben tabi ki bulamadım adamı şizofren dahi yaptım kesin kendidir falan dedim ama yemedi hadi bu da benden size bir ip ucu :) Psikolojik bir film değil yani heveslenmeyelim hemen...
Konusu:Havada geçen aksiyon dolu bir macera. Kimin suçlu kimin masum olduğunun film içinde belirsizliğe karıştığı Hitchcockian bir aksiyon olarak nitelenen filmde Neeson, Hava Kuvvetleri'nden emekli bir askeri canlandırıyor ve uçakta uçan 200 yolcunun hayatı şimdi onun ellerinde, her 20 dakikada bir uçaktaki birisini öldürmekle tehdit eden esrarengiz bir suçluyu yakalamaya çalışan hava polisi Bill Marks’ı canlandırıyor. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı herkesin potansiyel suçlu kabul edildiği bu durum Bill Marks'ı baş etmesi güç bir macera ve gerilimin içine sürüklüyor.
Yerden 12.000 metre yükseklikte geçen bu zamanla yarış filminde Bill, eğer hesabına 150 milyon dolar yatırılmazsa yolcuları öldürmek için fazla beklemeyeceğini söyleyen şüpheliyi bulmaya çalışır. Ancak yapacaklarını bir tek kendsine mesaj olarak göndermesi Bill'in durumunu daha da zorlaştırmıştır. Çünkü panik olan yolcular uçakta yaşanan terörün sorumlusu olarak Bill'den şüphelenmeye başlamıştır.
Konusu:Havada geçen aksiyon dolu bir macera. Kimin suçlu kimin masum olduğunun film içinde belirsizliğe karıştığı Hitchcockian bir aksiyon olarak nitelenen filmde Neeson, Hava Kuvvetleri'nden emekli bir askeri canlandırıyor ve uçakta uçan 200 yolcunun hayatı şimdi onun ellerinde, her 20 dakikada bir uçaktaki birisini öldürmekle tehdit eden esrarengiz bir suçluyu yakalamaya çalışan hava polisi Bill Marks’ı canlandırıyor. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı herkesin potansiyel suçlu kabul edildiği bu durum Bill Marks'ı baş etmesi güç bir macera ve gerilimin içine sürüklüyor.
Yerden 12.000 metre yükseklikte geçen bu zamanla yarış filminde Bill, eğer hesabına 150 milyon dolar yatırılmazsa yolcuları öldürmek için fazla beklemeyeceğini söyleyen şüpheliyi bulmaya çalışır. Ancak yapacaklarını bir tek kendsine mesaj olarak göndermesi Bill'in durumunu daha da zorlaştırmıştır. Çünkü panik olan yolcular uçakta yaşanan terörün sorumlusu olarak Bill'den şüphelenmeye başlamıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kitap - Ne Yaptığını Biliyorum Alice Feeney
Herkese merhabalar efenim, Uzun bir zaman sonra okuduğum en heyecanlı,akıcı ve sonunu tahmin edemediğim gerilim,polisiye kitabı oldu.Booktu...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...