Herkese tekrardan merhabalar efenim...Bugün malum hafta sonu belki gezmelerden çok yorulup akşama,belki de ben gibi eve inzivaya çekilip film izlemek istersiniz diye bir film postu yapayım dedim.İyi ettim mi?
Roma Tatili benim izlediğim ilk siyah-beyaz film diyebilirim.Eski filmlere genelde pek bi merakım yoktur ama bu film izleme listemde olunca birde Audrey'in başrolde olduğunu duyunca hemen izleyeyim dedim.Yumuşak hatlı romantik-komedi tarzında bir film diyebilirim.Hemen filmi izlerken aldığım notlara geçiyorum.
Baştaki ayakkabı olayı...Prenseste olsan kadınsın işte!
Adamın 5000 papelinin uzunluğu faturamı para mı o yahu o kadar uzun para mı olur yuhunuz!
Güzel bir film fakat sonunu bağlayamamışlar film dımdızlak ortada bir yerlerde kalmış vallahi...
Son olarak 1 tanecik replik...
''Mezarın altındayken duysaydım sesini eminim toprağın altında ki kalbim çok sevinirdi.''
Konusu:Audrey Hepburn’e En İyi Kadın Kadın Oyuncu ödülünü kazandıran Roma Tatili, bir modern zaman prensesinin kraliyet dayatmalarına karşı gelerek tek başına Roma’yı keşfe çıkmasının hikayesini anlatıyor. Burada gazeteci kimliğini saklayarak ilginç hikayeler peşinde koşan Amerikalı bir gazeteciyle (Gregory Peck) tanışıyor. Ancak planı ikilinin birbirine aşık olmasıyla suya düşüyor.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
9 Ağustos 2014 Cumartesi
Maydanoz Time:Kitap-Özgürlüğün 50 Tonu E.L James
Herkese yepyeni bir hafta sonundan merhaba arkadaşlar...Böyle sevinçli bir giriş yaptığıma bakmayın.Moralim iç güveysinden hallice.Çünkü suratım haşlanmış soyulmaya hazır patates gibi.Ya da sedef hastalığının daha ilk başlarındaymış gibi duruyor.Havuz keyfi yaptığımız gün ben mal gibi Karadeniz'in güneşinden ne olcak yaa dediğim için Allah al sana Karadeniz güneşi küçümsermisin sen işte böyle yaparım senin suratını çek bakalım şimdi dedi herhalde.Üstüne belki çokta belli olmaz az biraz kapatır belki diye düşünüp kapatıcı sürdüm iyice soyukları çıkardı ortaya su ile çıkarmaya çalışıncada soyulan yerler kanamaya başladı Allahhhh tabi bu cezalar yetmezmiş gibi birde dudağımda uçuk çıktı ben cezalara doymuyorum anlayacağınız.Havuz keyfiii diye hava atarken yine çakıldım yerin dibine...Neyse bu sayede gezmeleri rafa kaldırıp eve inzivaya çekildim ve bol bol kitap okumaya adamış bulunuyorum kendimi.Zaten haftaya bilmem ne zaman İzmir'e geri dönüyormuşuz malum gitmeye az kala daha okul alışverişlerim var bir sürü ihtiyaç var.
Sızlanmalarımı rafa kaldıracak olursak serinin son kitabı olan Özgürlüğün 50 Tonu kitabı beni iyice bu seriye bağladı diyebilirim.Her kitap bir önce ki kitaptan daha iyiydi.Tabi biraz can sıkıcı bulduğum yazarın sayfa sayısını uzatmak için baştan baştan aynı olayları tekrarladığını da söylemek istiyorum.Alacakaranlık serisinden sonra hiç beni bu kadar kendine bağlayan bir kitap daha olmamıştı.İlk kitabına biraz ön yargı ile yaklaştığımı açıkça kabul ediyorum.Biraz iğrenç geldi başta bana seks kısmının bu kadar açık seçik anlatılması gerim gerim gerildim açıkçası okurken.Psikoloji ağırlıklı okuyacağım için bu yaştan sonra her türlü sapıkla.manyakla uğraşacağım düşünülürse bu tip durumlara alışmam gerekiyor herhalde.Zaten ben hiç seks konusunda aman aman çok ayıpp aa aa hiç konuşulur mu böle şeyler yasaklı kelime bi kerem o diyen biri olmadım.Bu konuya hep bilimsel yaklaştım bizi leylekler getirmedi sonuçta değil mi?
3.kitapta daha büyük heyecanlar işin içine giriyor diyebilirim.Kaçırılmalar,sapıklar Bay Grey'in saklı hayatı su yüzüne çıkıyor.Aslında başta manyak sapık lan bu dediğim Bay Grey bana okudukça aslında hiçte düşündüğüm gibi bir adam olmadığını hissetirdi.Sonuçta hangi erkek istemez ki ? Kırbaç,kelepçe desen hepsinin gözleri parlar aman canım sadistçe öyle şeyler sapık mıyım ben diyen erkek bulmak bence çok zor o yüzden helede Amerika gibi bir yerde çokta vampirimsi ya da doğaüstü bir adam gibi algılanmamalı Bay Grey!
Sızlanmalarımı rafa kaldıracak olursak serinin son kitabı olan Özgürlüğün 50 Tonu kitabı beni iyice bu seriye bağladı diyebilirim.Her kitap bir önce ki kitaptan daha iyiydi.Tabi biraz can sıkıcı bulduğum yazarın sayfa sayısını uzatmak için baştan baştan aynı olayları tekrarladığını da söylemek istiyorum.Alacakaranlık serisinden sonra hiç beni bu kadar kendine bağlayan bir kitap daha olmamıştı.İlk kitabına biraz ön yargı ile yaklaştığımı açıkça kabul ediyorum.Biraz iğrenç geldi başta bana seks kısmının bu kadar açık seçik anlatılması gerim gerim gerildim açıkçası okurken.Psikoloji ağırlıklı okuyacağım için bu yaştan sonra her türlü sapıkla.manyakla uğraşacağım düşünülürse bu tip durumlara alışmam gerekiyor herhalde.Zaten ben hiç seks konusunda aman aman çok ayıpp aa aa hiç konuşulur mu böle şeyler yasaklı kelime bi kerem o diyen biri olmadım.Bu konuya hep bilimsel yaklaştım bizi leylekler getirmedi sonuçta değil mi?
3.kitapta daha büyük heyecanlar işin içine giriyor diyebilirim.Kaçırılmalar,sapıklar Bay Grey'in saklı hayatı su yüzüne çıkıyor.Aslında başta manyak sapık lan bu dediğim Bay Grey bana okudukça aslında hiçte düşündüğüm gibi bir adam olmadığını hissetirdi.Sonuçta hangi erkek istemez ki ? Kırbaç,kelepçe desen hepsinin gözleri parlar aman canım sadistçe öyle şeyler sapık mıyım ben diyen erkek bulmak bence çok zor o yüzden helede Amerika gibi bir yerde çokta vampirimsi ya da doğaüstü bir adam gibi algılanmamalı Bay Grey!
8 Ağustos 2014 Cuma
Maydanoz Time:Film-7 Yaşam
Herkesen tekrardan merhabalar efenim...Eh iki kız kuzen bir gelince muhabbet sohbet olmadan olur mu?Sen bu yaz ne yaptın ben bu yaz ne yaptım derken anladık ki ikimizde bol bol film izleyip kitap okumuşuz.Eh o zaman bir film patlatak beraber derken kurdu düzeneği kuzen yatağa uzanıp film keyfi yaptık.Gecenin 1'inden 3'e kadar ....
Will .Smith başrolde olunca bi umut güzel filmdir W.S dandik filmde oynamaz dedik ve kararımız 7 Pounds yani 7 Yaşam'dan yana oldu.Başta çok ağır ilerleyen bir film önce ne oluyor lan falan diyorsunuz hayırdır bu adamın derdi ne falan sonra hatta kuzenim filmin çok ağır ilerlemesinden dolayı uykuya dalmaya yüz bile tuttu hatta kapatalım filmi bu ne dandik film ya hiç bir halt anlamadık dediler.Ben bir şeyi hiç yarım bırakamıyorum ya (malum hastalığım) bi şans verin filme sonuna kadar bekleyelim izleyelim dedim ve şansını iyi kullandı film çünkü sonuna doğru heyecan arttı ve aslında ne kadar güzel bir konusu olan bir film olduğunu anlamış bulunduk anlayacağınız kötü bir başlangıcı iyi bir sonu olan filmlerden...
Konusu:Ben Thomas(Will Smith), geçmişindeki bazı hatalardan dolayı suçluluk duyan, intiharı düşünecek kadar depresif bir insandır. Kafasında devamlı intihar düşüncesinin dolaştığı Ben, hayatına giren tamamen yabancı 7 kişi vesilesiyle kefaretini ödeme şansını yakalayacak; bu sırada kalp hastalığı olan Emily'de (Rosario Dawson) aşkı bulacaktır.
Will .Smith başrolde olunca bi umut güzel filmdir W.S dandik filmde oynamaz dedik ve kararımız 7 Pounds yani 7 Yaşam'dan yana oldu.Başta çok ağır ilerleyen bir film önce ne oluyor lan falan diyorsunuz hayırdır bu adamın derdi ne falan sonra hatta kuzenim filmin çok ağır ilerlemesinden dolayı uykuya dalmaya yüz bile tuttu hatta kapatalım filmi bu ne dandik film ya hiç bir halt anlamadık dediler.Ben bir şeyi hiç yarım bırakamıyorum ya (malum hastalığım) bi şans verin filme sonuna kadar bekleyelim izleyelim dedim ve şansını iyi kullandı film çünkü sonuna doğru heyecan arttı ve aslında ne kadar güzel bir konusu olan bir film olduğunu anlamış bulunduk anlayacağınız kötü bir başlangıcı iyi bir sonu olan filmlerden...
Konusu:Ben Thomas(Will Smith), geçmişindeki bazı hatalardan dolayı suçluluk duyan, intiharı düşünecek kadar depresif bir insandır. Kafasında devamlı intihar düşüncesinin dolaştığı Ben, hayatına giren tamamen yabancı 7 kişi vesilesiyle kefaretini ödeme şansını yakalayacak; bu sırada kalp hastalığı olan Emily'de (Rosario Dawson) aşkı bulacaktır.
Maydanoz Time:Müzik-Little Mix-Salute
Herkese en sevdiğim cuma gününden merhabalar efenim...Cumanız cumamdan güzel geçsin diyerek iyi dileklerde bulunarak Müzik postuma başlıyorum .Bu hafta ki konuğumuz daha önce Move şarkıları ile bloğma konuk ettiğim Little Mix grubu.Yeni şarkıları Salute beni baştan çıkardı diyebilirim.Salute Selam demekmiş ama hangi dilde ya da ne anlamda Dikkat!Selam! diye bağırıyorlar orasına pek anlam veremedim ama u karanlık ve seksi klipleri şarkıya oldukça uyumlu.Samırım bu kız grubun başka hiç sevmesem de sonra sonra benim sevebileceğim tarzda şarkılar ortaya çıkarınca sevmeye baladım.Her zaman ki gibi danslarına bayıldım.Bakalım sizde benim gibi bu şarkıyı ve klibi sevecek misiniz?
7 Ağustos 2014 Perşembe
Maydanoz Time:Ben-Samsun Doğu Park
Herkese Amasya'dan merhabalar efenim...Bugün Samsun gezmelerimizin son günüydü.Hem Doğu Park'ı gezdik hem de 6 yıl önce 4 yıl boyunca oturduğumuz evimizi her gün okula gidip geldiğim sokakları,dershaneye arkadaşımla gülüşe gülüşe gittiğimiz Çiftlik Caddesini ve benim favori Alman pastamı yapan Cumhuriyet Fırnını,sürekli kitap alışverişi yaptığımız Penguen Kitapçılığını,5.sınıf mezuniyetimin olduğu Şehir Kulübünü,izcilik eğitimi aldığım Kültür Merkezini,konserlere ve eğlenmeye doyamadığımız lunaparkı ve meydanı gezdik.Bunca yıl sonra tekrardan görmek ne bileyim çok tuhaf oluyor insan.Onca anınızın olduğunu bildiğiniz bir evde bir başkasının oturduğunu görmek.Apartman bomboş.Komşularımızın hepsi başka yerlere taşınmış.Mekan var ama ruh yok yani geriye sadece anılarda çocuk çığlıkları kalmış.Ağlıcam lan şimdi...Allah Allah kendi kendimi depresyona soktum iyi mi durduk yere...
Evet evet sümüğümü de hınkırdığıma göre devam edebiliriz kaldığımız yerden.(Iykk bunu söylemek zorunda değildim ama bazen samimiyetimizin sınırlarını zorladığım oluyor.)Neyse gevezeliğimi ve anılarımı bir kenara bırakacak olursak kafamızda yakıcı bir güneşle fink fink gezdik bunca yıl sonra Samsun'un Doğu tarafını...
Samsun'u Samsun yapan bu Atatürk heykeli sanırsam...
Mecidiye Caddesindeki izbe ve kokuşmuş binaları böyle restore edilmiş görmek çok güzel Samsun Belediyesi çalışıyor!
Bir zamanlar normal uyduruk bir pazar olan Rus pazarı şimdi entel dantel olmuş ve adı da Yabancılar Çarşısı olmuş iyi mi evet burada bir kahkaha attım istemsiz...
Hayvanat Bahçesi...Zamanında çok gezdiğimiz için gezilmeye gerek görülmedi...
Bi Broklyn Köprüsü olmasa yine de gideri olan Samsun köprüsü...(Yayalar için)
Bizim zamanımızda olmayan ve burada ortalama 2 senedir var olan bir yenilik.Samsun'da sadece Bandıra Gemisi Atatürk Müzesi vardı şimdi iskeleye Atatürk'ün Samsun'a ilk adım attığı zamanın anısına balmumu heykellerle çok güzel sahnelenmiş.Samsun'un aslında her bi tarafı buram buram Atatürk kokuyor ne tarafa baksanız Atatürk heykelleri,panoları ve posterleri ile karşılaşırsınız.
Şimdilik bu kadar gezmelerimiz umarım Amasya'da devam eder sanırım daha ayın 15'ine kadar buradayız bakalım,hayırlısı...
Evet evet sümüğümü de hınkırdığıma göre devam edebiliriz kaldığımız yerden.(Iykk bunu söylemek zorunda değildim ama bazen samimiyetimizin sınırlarını zorladığım oluyor.)Neyse gevezeliğimi ve anılarımı bir kenara bırakacak olursak kafamızda yakıcı bir güneşle fink fink gezdik bunca yıl sonra Samsun'un Doğu tarafını...
Samsun'u Samsun yapan bu Atatürk heykeli sanırsam...
Mecidiye Caddesindeki izbe ve kokuşmuş binaları böyle restore edilmiş görmek çok güzel Samsun Belediyesi çalışıyor!
Bir zamanlar normal uyduruk bir pazar olan Rus pazarı şimdi entel dantel olmuş ve adı da Yabancılar Çarşısı olmuş iyi mi evet burada bir kahkaha attım istemsiz...
Hayvanat Bahçesi...Zamanında çok gezdiğimiz için gezilmeye gerek görülmedi...
Bi Broklyn Köprüsü olmasa yine de gideri olan Samsun köprüsü...(Yayalar için)
Bizim zamanımızda olmayan ve burada ortalama 2 senedir var olan bir yenilik.Samsun'da sadece Bandıra Gemisi Atatürk Müzesi vardı şimdi iskeleye Atatürk'ün Samsun'a ilk adım attığı zamanın anısına balmumu heykellerle çok güzel sahnelenmiş.Samsun'un aslında her bi tarafı buram buram Atatürk kokuyor ne tarafa baksanız Atatürk heykelleri,panoları ve posterleri ile karşılaşırsınız.
Şimdilik bu kadar gezmelerimiz umarım Amasya'da devam eder sanırım daha ayın 15'ine kadar buradayız bakalım,hayırlısı...
6 Ağustos 2014 Çarşamba
Maydanoz Time:Ben-Samsun KuruPelit Kampı
Herkese tekrardan merhabalar efenim...Amasya'ya gittik gideli bugün için gün saydığımız havuz keyfini nihayet yapabildik.Samsun'da hava 31 derece ve oldukça sıcaktı.(Amele yanıklarından anlaşılabilir zaten.)Samsun KuruPelit tesislerine gittik havuza girmek için.Normalde orada denize de girelebiliyor ama oradan sahil yolu geçilecekmiş.Bu yüzden yol çalışmaları vardı ve denize girilmesin diye tel örgülerle çevirmişler.Zaten oldum olası Karadeniz'de denize girmeyi hiç sevmem.Malum hem çok dalgalı hem de alışmışım tuzlu suya tuzsuz tatsız bi denzi ne sivilcelerime iyi geliyor ne temiz oluyor daha bir çok şey işte...Zaten havuza girmeyi de pek özledik!
Bol yüzmenin ve güneşlenme arasında yeni favorim Fuse Tea Şeftali ve Ayvalık Tostu olarak geçen ama bence bizzat yerinde Ayvalık tostu yemiş biri olarak gerçek Ayvalık tostundan daha da beğendiğim bir tost yemiş oldum.(Malzemesi oldukça bol olduğu için sevdim sanırım.)
Magnum'un Narlısını tatmış oldum.Tatlı severler için pek tavsiye etmiyorum tadı biraz acımsı ve ekşimsi gibi istediğimi bulamadım bir daha da yemem!
Havuzda ailecek bol bol eğlendik ve bu eğlenceli anları da yakalamış bulundum.Dalarak yüzdüğüm için kulaklarıma bol bol su kaçtı şimidi onun acısını çekiyorum.Havuzda steril açıdan bone takıldığı için (bone olayını da hiç sevmiyorum o da ayrı bir konu) ne kadar çekiştirsem de kulaklarımı kapamayı bi türlü beceremedim.En son resimde dayım balıklama atlıyor aynı zamanda atlarken de kameraya bakıp poz veriyor.(Dayımlar pek artisttir.) Kuzenim Ecem'e de balıklama atlamaya öğretmeye çalıştılar dayımla babam ama pek başarılı olamadılar.Ben hiç o sulara bulaşmadım çünkü her başarısız atlayışımda göbeğimi kıpkırmızı yapma riskini göze alamadım o yüzden bol bol bu yıl ders çalışmaktan çürümüş hamlaşmış omuz kaslarımı çalıştırdım ve birazda göbeğim için deniz jimnastiği yaptım.Evet bugünlük haberler benim hayatımdan bu kadar yarın Amasya'ya geri dönüyoruz Amasya gezmelerimiz kaldığı yerden devam edecektir ilgililere duyurulur...
Bol yüzmenin ve güneşlenme arasında yeni favorim Fuse Tea Şeftali ve Ayvalık Tostu olarak geçen ama bence bizzat yerinde Ayvalık tostu yemiş biri olarak gerçek Ayvalık tostundan daha da beğendiğim bir tost yemiş oldum.(Malzemesi oldukça bol olduğu için sevdim sanırım.)
Magnum'un Narlısını tatmış oldum.Tatlı severler için pek tavsiye etmiyorum tadı biraz acımsı ve ekşimsi gibi istediğimi bulamadım bir daha da yemem!
Havuzda ailecek bol bol eğlendik ve bu eğlenceli anları da yakalamış bulundum.Dalarak yüzdüğüm için kulaklarıma bol bol su kaçtı şimidi onun acısını çekiyorum.Havuzda steril açıdan bone takıldığı için (bone olayını da hiç sevmiyorum o da ayrı bir konu) ne kadar çekiştirsem de kulaklarımı kapamayı bi türlü beceremedim.En son resimde dayım balıklama atlıyor aynı zamanda atlarken de kameraya bakıp poz veriyor.(Dayımlar pek artisttir.) Kuzenim Ecem'e de balıklama atlamaya öğretmeye çalıştılar dayımla babam ama pek başarılı olamadılar.Ben hiç o sulara bulaşmadım çünkü her başarısız atlayışımda göbeğimi kıpkırmızı yapma riskini göze alamadım o yüzden bol bol bu yıl ders çalışmaktan çürümüş hamlaşmış omuz kaslarımı çalıştırdım ve birazda göbeğim için deniz jimnastiği yaptım.Evet bugünlük haberler benim hayatımdan bu kadar yarın Amasya'ya geri dönüyoruz Amasya gezmelerimiz kaldığı yerden devam edecektir ilgililere duyurulur...
Maydanoz Time:Kitap-Karanlığın 50 Tonu-E.L James
Herkese Samsun'dan tekrar merhabalar efenim...Evet bugün havuz keyfini nihayet yaptık bugün yarın onunda postunu yapacağım ama ilk olarak taze taze bir kitap postu yapayım dedim.Ben bu kitabın serisini belki okurum belki okumam diye düşünürken yengem bu serinin bağımlı çıktı eh o bağımlı çıkınca aldı bizi bi Grinin Elli Tonu muhabbeti...3 kitapta onlarda olunca ehh bana da seriyi okuyup tamamlamak düştü diyelim.Bu arada bu seriyi okurken bir şey yemicem demiştim ama yine sözümü tutamadım tıkınmalarımı durduramadım elbette.Bu arada diğer kitap postuma bakınca bu seri hakkında biraz acımasız olduğum kararını verdim.Sadece öyle sahneleri okuyunca biraz şok geçirdim sanırım.Önce bi iğrendim ama aslında boş bir hikaye değil oldukça saran bir seriymiş.Hatta beni o kadar sardı ki serinin bu 2.kitabını 2 günde bitirdim ve şimdi üçüncüyü okuyorum.Ve dürüst olmak gerekirse 2.kitabı ilk kitabından daha bi güzel.En azından sapkınlık yerini normal ve açıkçası beni etkileyen bir aşka bırakıyor.Hatta zaman zaman Bay Grey'e acıyıp ağladığım yerler bile oldum.Herkesin acımasız.kötü ya da sapkın olması için hep bir sebebi vardır.Tanrı kimseyi kötü yaratmadı ki insanları kötü yapan yine insanlar bence...
Şimdilik bu kadar 3.kitabı da okuyup bitireyim onun kitap postuna daha detaylı konuşuruz bu konuyu...
Şimdilik bu kadar 3.kitabı da okuyup bitireyim onun kitap postuna daha detaylı konuşuruz bu konuyu...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kitap - Samsun Kitap Ağacı İle Aralık Ayı Kitabı Kul Seray Şahiner
Herkese merhabalar efenim, Dün toplantımızı yaptık.İlk defa Seray Şahiner okudum bu vasıta ile.Dilini ve kadın dünyasını anlatmasını çok se...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...