5 Aralık 2014 Cuma

Maydanoz Time : Müzik - Kaybedenler Kulübü Sigaramın Dumanıda Dumanı

Herkese merhabalar efenim...Bugün geleneksel müzik cuması ve sanırım bu blogta ilk defa bir Türkçe müzik paylaşıcam.Genelde Türkçe müzik pek dinlemem ama bu şarkı dilime dolandıda dolandı paylaşmazsam olmaz dedim.Kaybedenler Kulübü filmini uzun zamandır izlemek izliyordum ama izlemek bir türlü nasip olmadı ama film müziği dolandı dilime bari izlenecekler listeme alayımda hemen bir gün izleyeceğim mutlaka deme şansım olsun.Şimdilik bu kadar bu güzel müzikle sizi başbaşa bırakıyorum kimin söylediğini bilmiyorum ama kadının sesi çok fena !


4 Aralık 2014 Perşembe

Maydanoz Time : Kitap - Karamazov Kardeşler 2.Cilt Dostoyevski

Herkese merhabalar efenim...Uzun bir aradan sonra tekrar karşınıza kitap postuyla çıkmak benim için çok büyük bir onur ve sevinç kaynağı ! Çünkü nihayet 1 ay sonunda toplam 2 cilt ve 1000 sayfa olan Karamazov Kardeşler'i bitirdim.Bildiğiniz gibi bu eserler bizim felsefe dersinin Final konusu.Daha öncede dediğim gibi zaten rus klasiklerinden hiç hazalmıyorum ama konu sınavlar olunca boynumuz kıldan incedir diyerekten paşa paşa okuduk.Ne anladın dersen orası ayrı bir muamma internetten tekrardan bir özetini ve yorumlarını okumam gerekiyor yoksa bir okumada anlayabileceğiniz bir eser değil maalesef.

İçinde felsefe ile bağdıraştırabileceğimiz din,ahlak ve hukuk,siyaset mesajları yatıyor.Tanrı var mı yok mu sorgusu kardeşler arasında daha çok olan popüler bir konuşma,Karamazov Kardeşlerden birinin cinayet işlemesi üzerine yargılanması babası ile aynı kadını sevmesi gibi tuhaf durumları ve olayları olan bir kitap.Dili zaten ağır ayrıca konusuda inanılmaz sıkıcı.Klasik seven daha önce bir çok arkadaşım vardı ama nesini sevdiklerini okumadan öncede anlamıyordum okudum şimdide anlamıyorum kitap okumayı çok seviyorum ama klasikleri okurken gerçekten ayrı bir işkence çekiyorum bence dünya klasikleri bizim en dandik dediğimiz Tanzimat döneminde yazılma eserlere kurban olsun !

2 Aralık 2014 Salı

Maydanoz Time :Dizi - Liar Game

Herkese merhabalar Çingular ! Kore dizisi tavsiye edeceğim zamanlarda posta böyle başlamayı pek seviyorum ! Yeni Kore dizilerini hiç kaçırmadan devam,izliyorum vallahi boş vaktim oldukça ! Kore versiyonu 2014'te çekilen daha geçen gün 12.bölümde Final olan Liar Game aslında bir Japon dizisi imiş.Tabi bence Kor oyuncuları daha yetenekli ve tatlı oldukları için ben Kore'den izlemeyi tercih ettim.

Dehşet bir dizi! Normalde içinde aşk olmayan Kore dizisi izlemeyi hiç sevmem.Beni bilen bilir Kore dizilerinde daha çok Romantik-Komedileri seviyorum.Maceraymış,polisiyeymiş böyle dizileri hiç sevmiyorum helede tarihi saray tipi dizilerini görünce hemen kaçıyorum vallahi.İlk başta bu dizi ön yargılı yaklaşsam da beni konusu ve çokça konuşulması dikkatimi çekti.

Liar Game aslında dizide bir Tv programının adıdır.Adı üzerinde olan Yalan Oyununda toplamda 40 kişi yarışır ve her el bir kişi elenir sonunda çok büyük bir para ödülü vardır.Oyunda amaç karşı tarafa baştan verilen çantadaki parayı o kişiyi kandırarak,yalan söyleyerek ya da yapabiliyorsanız çalarak tabiki fiziksel şiddet uygulamadan almanız.Bu dizi daha çok akıl oyunları üzerine kurulu aslında eğer stratejik ve çok zekice kurgusu olan dizileri seviyorsanız bu dizi tam size göre ! Ayrıca her bölüm bi gerilim bi gizem bi dehşet bi kandırmaca bi akıl oyunu her bölümde tansiyon yükseliyor hatta finali dahi bi tereddütlü bitiyor bazı arkadaşlarımız yorumlarda japon versiyonunuda 2.sezonun olduğunu ve bununda onlara göre 2.sezonunun gelecebileceğini söylemişler umarım devam eder çünkü ben şahsen kardeşimle birlikte izlemeye doyamadık.

Masum bir kız ve 2 dehşet zeki geçmişlerinde birbirleri bağları olan adam,intikam,para hırsı ... Kısacası mutlaka izlemeniz lazım !

30 Kasım 2014 Pazar

Maydanoz Time : Ben - Üstün Dökmen ve Mutlu Aile Semineri

Herkese Balıkesir'de bol yağmurlu bir pazar sabahından merhabalar efenim...Dün mesleki hayatımda bir ilk oldu ve ilk defa bir Psikoloji Eğitim Seminerine gittim hemde hocalarımla birlikte.Ayrıca semineri veren kişi hocalarımın hocası olan Üstün Dökmen idi.Seminerin konusu ''Mutlu Aile''olsa da Üstün hoca söz konusu olunca daha çok seminer bir stand-up havasında geçti.Aile arası iletişimden çok Türk insanının ayrı ayrı özellikleri kadın-erkek ilşkileri üzerinde durdu kendi üslubu ile.

Üstün Dökmen'i Küçük Şeyler adlı kitaplarından ya da aynı adla yaptığı Tv programından eminim hatırlayacaksınız.Normalde bu mesleğe geçmeden önce kişisel gelişim kitapları okumayı seven bir insan değildim ama daha sonradan açıkçası büyüdükçe ilgi alanlarım değişti tabi Üstün hocaya bakış açımda değişti çünkü Üstün Dökmen programda çok ciddi biri gibi duruyordu bu yüzden onun biraz soğuk biri olduğunu düşünüyordum oysa yakında görüp,dinleyince nasıl bir yanılgıya düşmüş olduğumu farkettim.Çok espirili,kendi orijinal söylemleri olan daima gülümseyen ve hayranlarına değer veren bir insan.Bu ilk resimde biraz ironik aslında Üstün hocanın öğrencileri benim şimdi ki öğretmenlerim öğrencinin öğrencisinin öğrencileri oldu yani aslında nesilden nesile psikoloji :)

Balıkesir 6 Eylül Belediyesinin halk içinde düzenlediği Aile Eğitim Seminerleri aslında bunlar.Diğer günler tanıdık olarak bi Nihat Hatipoğlu geliyormuş ona da gitmeyi pek düşünmüyorum aslına bakarsanız.Geçen hafta Ben İzmir'e gittiğim için Ahmet Şeref İzgören 'i kaçırmıştım bu yüzden çok üzülmüştüm ama Üstün Dökmen ile bir nebze olsun bu üzüntümü atlattım.Hem bir ideol olan psikolog hem de bir yazarla fotoğraf çekinme imkanı bulmuş oldum !





27 Kasım 2014 Perşembe

Maydanoz Time : Müzik - Usher Ft Nicki Minaj She Came To Give It To You

Herkese merhabalar efenim...Balıkesir'de soğuk bir Kasım haftasını daha geride bıraktık ve bu ara tek derdim dişimin aniden ağrımaya başlaması! Dün sağolsun (Allah razı olsun kız çok dua aldı bak benden) beni diş hastahanesine götürdü adam senin dişlerin sapasağşam bi şey görünmüyo dedi gönderdi röntgene dişlerimin tipsiz bir röntgeni çekildikten sonra sende dolgu varmış sanırım o biraz problem çıkartıyor şimdi 2 tane ağrı kesici vericem onları kullan eğe geçmezse kanal tedavisi yoluna gidilir dedi bende eyvallah dedim başa gelen çekilir yapacak bir şey yok gençler ! İlaçları kullanmaya devam ediyorum ama diş ağrısı felaket bir şey vallahi ne yediğimden zevk alıyorum ne yaptığım işten ! Zaten araştırdığıma göre Balıkesir'de kanal tedavisi olmayın diyorlar sağlam dişinizinde içine ederler en iyisi İzmir'e gittiğime eğer geçmezse bu ağrılar doktora bir daha gitmek.

Neyse efenim bu güzel cuma sabahına bu diş muhabbeti ile başlamak hiç istemezdim ama malum ben bu aralar böyleyim demeden posta başlayamıyorum huyum kurusun :) Bugünün geleneksel müzik postunda şu aralar dinlemekten hiç bıkmadığım Usher ve Nicki Minaj düeti var.Usher'ın sesi zaten beni her zaman benden almıştır klipteki danslarda ayrı bir vaka incelemesi diyebilirim.Klite dikkatimi çeken şeyler ise en sondaki Nicki'nin gülüşü gerçi izlemişseniz Anaconda klibindeki gülüşünden sonra bı biraz masum kız gülüşü kalıyor :) Tabi birde her yerde karşımıza çıkan Pharell var çok küçükte olsa bir yerde vokallik yapıyor.


25 Kasım 2014 Salı

Maydanoz Time : Kitap - Anton Çehov Martı

Herkese merhabalar efenim...Bugün Balıkesir'de bildiğiniz kar soğuğu vardı.Tabiri caizse resmen kıçım dondu ! Kar yoksa bu soğuğu niye Allah'ım ! Bari bunca seneden sonra gözümüz bir iki kar görsünde mutlu olalım ! Zaten yılbaşı haftasını da İzmir'de geçiririm sanırken yılbaşının çarşamba gününe denk geldiğini ve o haftanın final haftası öğrendim ve bütün hayallerim yıkıldı.İlk defa yılbaşını ailemden uzakta geçiricem sanırım :( Bu arada buraya geldim geleli ilk defa çamaşır yıkadım bu çamaşır makinesi ne karışık şeymiş yarabbi ! Bir sürü tuşu var şeysi bilmem neysi var beyazlarımı yıkayayım dedim attım makineye kızlardan duyduğum kadarıyla 60 dereceye çevirdim deterjan gözüneden salladım deterjanı hayırlısı bakalım dönmeye başladı ama daha fır fır ne kadar dönecek hiç bilmiyorum.Umarım bir şey olmaz kirli donlarıma ! :) Ben ne bileyim arkadaş baba evinde hiç kendi çamaşırımımı yıkadım anacuğum her işimi görürdü.Hayat işte bende bir gün ana olucam o zamana kadar öğrenmiş olurum umarım her şeyi.

Neyse efenim yine kendi hayatımdan alıntılar yaptım karıştırdım ortalığı hemen bu haftaki uzun süreden sonra bir tiyatro oyunuyla karşınızdayım.Aslına bakarsanoz bu da tiyatro ödevimizdi.Kitabı okuyacak ve üzerine karakter tahlili yapacaktık.Anton Çehov Şekspir'den ( onu böyle yazmayı seviyorum yoksa bende nasıl yazıldığını biliyorum :) ) sonra en çok oyunu olan yazarmış.Yine bir rus yazar okuyorum şu sıra fulltime ruslardan gider oldum zaten ne zaman kurtulucam şu milletten hiç bilmiyorum zaten sevmiyorum hepside soğuk nevale.İkliminden midir nedir... Çevirilerden midir nedir onuda anlayamadım ben bu adamları bi türlü anlayamıyorum ya zaten isimler bi karışık kimseyi aklımda tutamıyorum olay akışında bütün isimler birbirine giriyor sonra mal gibi kalıyorum.Zaten tiyatro hocamızın dediğine görede Çehov çok ilginç ve karmaşık biri.Nerde ne saçmalık var adam onu bulup yazıyor.Karakterlerin hepsi ayrı bi gıcık ne istediklerini bilmiyor hepsi ayrı bir alemde.Gerçeklik içinde saçmalık var yani temelde.Bu tiyatronun ana fikri şu bundan bunu öğrendim deme imkanınızda yok zaten Çehov'un mesaj iletme amacıda yok.Günlük sıradan ne varsa sallayıp yazmış adam.Çağına göre sıyrılan orijinal fikirli bir adam ona diyeceğimiz yok eyvallah ama bu çağa göre ne bileyim saçma yahu saçma !


22 Kasım 2014 Cumartesi

Maydanoz Time : Film - If I Stay

Herkes nefes alıp verdiği sürece bir şeyler yaşar,bir şeyler hisseder.Aileniz,arkadaşlarınız,aşkınız,işiniz...Bazen canınız yanar dünyanın sonu olduğunu düşünürsünüz.Böyle bir acıyı kaldıramayacağınızı.Bazende öyle bir sevinçli ve mutlu olursunuz ki sanki boşlukta yüzermiş gibi,ayaklarınız yerden kesilmiş gibi.Bazen o kadar heyecanlı olursunuz ki kalbiniz bütün bedeninizde çarpar.Bazen sadece bir şey hissetmez,düşünmez boş boş tavana bakarsınız.Sanki bedenininz ruhunuzdan çıkmış gibi.

İşte If I Stay böyle bir filmdi.Bu bütün duyguları bana hissettiren,kendi hayatımı sorgulatan.Kendime sahip olduğum için bir kez daha Allah'a şükrettim.Hayat öyle bir şey ki ölmekle kalmak arasında.Neden insanlar hep ölmeyecekmiş gibi yaşıyor? Neden yapmak istedikleri hep içinde kalıyor ya da kendini bulamayıp yanlış yönlere sapıyor,ordan oraya savruluyor.

Bu hikaye öyle bir hikaye ki.Bir anda dünyanın en mutlu kişisiyken bir anda bir hiç olabiliyorsunuz.Bir anda dünyanın en mutlu ailesine sahip hissederken anlık bir kazayla o aile elinizden kaybolup gidiyor.Bir an dünyanın en mutlu aşkına sahip olduğunuzu zannederken bir anda yıkılıyorsunuz aranıza,aklınıza bir şeyler giriyor.Aynaya bakatığınızda kendinizi dünyanın en güzeli,en iyisi sayabiliyorken bir anda  en çirkini,en kötüsü olarak görebiliyorsunuz.Hayat basit bir diyalektikten ibaret aslında.Her şey anlık,sonrası var mı yok mu bilemezsiniz.Hepimiz geleceğe dair planlar kuruyoruz.Ders çalışıyoruz,para kazanıyoruz,evleniyoruz.Bazı şeyler bizim seçimimiz olmuyor.Ona bir diyeceğim yok elbette.Kime aşık olacağınızı ya da ailenizi seçemiyorsunuz.Ama bunların yanında elinizde olacak o kadar çok şey var ki.Seçicek mesleğiniz,arkadaşlarınız,söylediğiniz ya da söyleyemediğiniz sözler.Bu hayat sizin hayatınız unutmayın ! Sadece içinizden geleni yapın,söyleyin ! Sonucunda çok mutlu da olabilirsiniz derbeder de olabiirsiniz.Peki ne kaybedersiniz ? Şimdi dışarı çıktıntan sonra size araba çarpmayacağının garantisi var mı? Öldükten sonra içinizde bir sürü şey kalıcak keşke demenin bir anlamı var mı ?

Kitap - Samsun Kitap Ağacı İle Aralık Ayı Kitabı Kul Seray Şahiner

 Herkese merhabalar efenim, Dün toplantımızı yaptık.İlk defa Seray Şahiner okudum bu vasıta ile.Dilini ve kadın dünyasını anlatmasını çok se...