Herkese evimden İzmir'den yeni bir güne merhabalar efenim.Şimdi hiç yalan söyleyemeyeyim yukarda Allah var sadece hasta olduğum zaman film izlemeye vakit ayırıyorum.Derslerden özel ve sosyal hayattan kendime pek vakit ayıramaz oldum eskisi kadar maalesef.O yüzden hasta olup yataklara düşünce bunca zamanın sanki intikamını alır gibi ard arda bir sürü film izliyorum sanki aylık depoyu dolduruyorum (eh ayda bi hasta olduğumu düşünecek olursak).
Bugünün filmi 2014 yapımı yine maalesef benim okumadığım bir kitaptan uyarlanmış olan orijinal ismi The Maze Runner olan dehşey heyecanlı bir film.En az Açlık Oyunlarını izlerkenki kadar heyecanlandım hatta başroldeki çocuğa yaşlı nineler gibi ''koş oğlum koşş çabuk'' diye bilem bağırdım :) Filmin devamı gelicek gibi duruyor bunu son sahneden açık bir şekilde anlayabiliyoruz eğer 2015 içinde gelirse sinemada izleyebilirim :)
Konusu:
Thomas ve 60 kadar yaşıtı olan çocuk kaçırılarak bir labirent'e hapsedilir.Çocukların hiçbiri ismi dışında birşey hatırlamamaktadır.Bu çocukların Glade adı verilen ve hiçbir yetişkinin yer almadığı kasaba'da hepsinin bir görevi vardır.Onlar biryandan bu görevleri yerine getirmeye çalışırken bir yandan da ölümcül bir kaçış içerisine gireceklerdir.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
24 Aralık 2014 Çarşamba
23 Aralık 2014 Salı
Maydanoz Time : Kitap - Ye Dua Et Evlen Elizabeth Gilbert
Herkese İzmir'den merhabalar efenim ! Evim evim güzel ve sıcak evim ! Balıkesir'in buz gibi karasal soğuğundan sonra İzmir'in sıcacık güneşi içimi ısıttı diyebilirim.Maalesef yine hastayım arkadaşlar ve bu hafta ailemi yanında olduğum halde eşşek gibi ders çalışmam lazım çünkü hafta önemli derslerin sınavları var :( Ayrıca yılbaşında da yalnız olucam ilk defa ailemden uzakta yeni yıla giricem :(
Neyse efenim kendi hüzünlü (!) hayat hikayemi bir kenara bırakacak olursak ödevlerden,kitaplardan,sınavlardan,projelerden vakit bulabildikçe okuma listemdeki kitapları bulmaya ve okumaya çalışıyorum.İşte bu da o kitaplardan biri.İlkkitabı Ye Dua Et Sev'in 2.kitabı olan Ye Dua Et Evlen aslında şansıma daha çok bir psikoloji kitabı gibiydi.Ayrıca yazarın gerçek hayatı olması beni kitaba daha da bağladı.Evlilik hakkında ve elbette aşk hakkında çok güzel bilgilerin yeraldığı bir kitap olmuş.İlk kitabında olduğu gibi daha çok macera ve arayış yoktu aslında bu kitapta o yüzden ilk kitabın yanında biraz sönük kaldığını söyleyebilirim.
Neyse efenim kendi hüzünlü (!) hayat hikayemi bir kenara bırakacak olursak ödevlerden,kitaplardan,sınavlardan,projelerden vakit bulabildikçe okuma listemdeki kitapları bulmaya ve okumaya çalışıyorum.İşte bu da o kitaplardan biri.İlkkitabı Ye Dua Et Sev'in 2.kitabı olan Ye Dua Et Evlen aslında şansıma daha çok bir psikoloji kitabı gibiydi.Ayrıca yazarın gerçek hayatı olması beni kitaba daha da bağladı.Evlilik hakkında ve elbette aşk hakkında çok güzel bilgilerin yeraldığı bir kitap olmuş.İlk kitabında olduğu gibi daha çok macera ve arayış yoktu aslında bu kitapta o yüzden ilk kitabın yanında biraz sönük kaldığını söyleyebilirim.
21 Aralık 2014 Pazar
Maydanoz Time : Film - Aşkın 500 Günü
Herkese mutlu pazarlar efenim...Balıkesir'de son günlerimi yaşarken film izleyerekten kitap okuyarakatan zaman doldurmaya çalışıyorum.Eğer sizde bu yağmurlu romantik pazar gününde sevgilinizle ya da tek başınıza evde film keyfi yapmak isterseniz çok bilinen (genelde facede replikleri çok kullanılan) bir film olan Aşkın 500 Günü adlı filmi öneriyorum.Daha önceden izledim mi pek hatırlamıyorum izlemiş olsam bile bende şimdi ki kadar iz bırakmadı anlayacağınız.Yaşanmışlıklar bir insanın bir filmi 500 kere izlemiş olsada o filme bakışını değiştirebiliyor 501. defasında izlediğinde ...
Neyse efenim sıcacık bir aşk hikayesi diyeceğimi sanıyorsunuz bu film için oldukça yanılıyorsunuz çünkü ne kadar senarist baştan bunun bir kurgu olduğunu uyarıp daha sonrada gerçek hayatla bir benzerlik kurabilirsiniz özelliklede sen bilmem ne bilmeme ne sürtük ! desede bence bildiğiniz gerçek hayat bu film çünkü eninde sonunda ağzımıza eden bir kişi geçiyor hayatımızda aşktan anlamayan bok püsür insanları musallat ediyoruz illaki bizim duygularımızla oynuyor ve sonrada hiç bir şey olmamış gibi arkalarına dahi bakmadan ne hissettiğimizi bize ne yaptığını anlamadan defolup gidiyorlar ve biz ne kadar sonrasında belkide evli mutlu çocuklu olsakta kalbimizin bir yerlerinde onların acısı,izi,kırgınlığı kalıyor.Haa ama sonunda gerçek aşkıda y da o ''işte bu evleneceğim kişi'' dediğimiz kişiyi bulsakta ağlamadan sızlamadan o doğru kişiyi bir türlü bulamıyoruz maalesef işte bu filmde böyle bir film burda kız yani benim tatlılık abidesi Zoey'im (başka kız bulamazdınız mı be o kız nasıl bu kadar pislik bi sürtük olsun yüzü masumiyetten kırılıyor) işkence çektiren taraf oluyor başroldeki adamla büyük oranda kendinizi benzeştirebilirsiniz benden söylemesi !
Neyse efenim sıcacık bir aşk hikayesi diyeceğimi sanıyorsunuz bu film için oldukça yanılıyorsunuz çünkü ne kadar senarist baştan bunun bir kurgu olduğunu uyarıp daha sonrada gerçek hayatla bir benzerlik kurabilirsiniz özelliklede sen bilmem ne bilmeme ne sürtük ! desede bence bildiğiniz gerçek hayat bu film çünkü eninde sonunda ağzımıza eden bir kişi geçiyor hayatımızda aşktan anlamayan bok püsür insanları musallat ediyoruz illaki bizim duygularımızla oynuyor ve sonrada hiç bir şey olmamış gibi arkalarına dahi bakmadan ne hissettiğimizi bize ne yaptığını anlamadan defolup gidiyorlar ve biz ne kadar sonrasında belkide evli mutlu çocuklu olsakta kalbimizin bir yerlerinde onların acısı,izi,kırgınlığı kalıyor.Haa ama sonunda gerçek aşkıda y da o ''işte bu evleneceğim kişi'' dediğimiz kişiyi bulsakta ağlamadan sızlamadan o doğru kişiyi bir türlü bulamıyoruz maalesef işte bu filmde böyle bir film burda kız yani benim tatlılık abidesi Zoey'im (başka kız bulamazdınız mı be o kız nasıl bu kadar pislik bi sürtük olsun yüzü masumiyetten kırılıyor) işkence çektiren taraf oluyor başroldeki adamla büyük oranda kendinizi benzeştirebilirsiniz benden söylemesi !
19 Aralık 2014 Cuma
Maydanoz Time : Müzik - Beyonce - 7/11
Herkese merhabalar efenim...Dün maalesef geleneksel müzik günümüz olmasına rağmen benim malum Bilgisayar Final sınavı için hazırladığımız ''Sınav Stresi'' konulu kısa film çekimlerimiz vardı.Bu arada müjde ki bana Finallerden önce bu salı (daha çok ders çalışıcak olsamda) İzmir'e ailemin yanına gidiyorum.Anacuğumu babacuğumu kardeşcağızımı pek özledim ders çalışacak olsamda onlarla birlikte olayım vakit geçireyim birazcık zaten geri Balıkesir'e dönünce büyük bir sınav haftası dönemi beni bekliyor olucak sıkıntılı günler malum ...
Neyse efenim dünün müzik postu bugünden olsun diyelim ve Beyonce'nin çok samimi e çok tatlıda bulduğum ayrıca danslarıylada her zaman ki gibi beni mest etmeye başardığı yeni klibi ve şarkısı olan 7/11 var bugün sizlerle herkese iyi eğlenceler ve iyi seyirler diliyorum ...
18 Aralık 2014 Perşembe
Maydanoz Time : Ben - Ramazan Arı Çocukla Baş Etme Yolları Semineri
Herkese yeni bir günden merhabalar efenim...Geçen cuma yine bir Mutlu Aile seminerleri kapsamında Eğitim Seminerine gittik.(Balıkesir Belediyesi çalışıyor!) Prof.Dr Ramazan Arı hocamız bize geleceğin PDR öğrencileri olarak çok şey kattı diyebilirim bu seminerle tabi bu bir halk semineri olduğu için daha çok anne-babalar vardı.Hatta çocuklarıyla birlikte bu bir etkinlik deyip gelenler bile olmuştu.Aklımda alan seçiminde 2 konu var açıkçası ilerisi için.İlki çocuk ve ergen psikolojisi ikinciside engelli psikolojisi üzerine.Allah bana da nasip kısmet ederse bu alanlarda çalışmalar yapmak çok istiyorum gerçi daha mini mini 1.sınıfım ama olsun ileriye dönüp planlar kurmak gerek her zaman için :)
Çocuk psikolojisi bence aslında en zor alanlardan biri gibi gözüksede çocuklar çok basit ve saftırlar.Bebeklik ve çocukluk döneminden bu yana istedikleri aslında tek bir şey vardır : İLGİ ! Tabi bazı anne ve babalar bu ilgiyi maddi olarak anlayıp çocuğunun bir dediğini iki etmeyerek 5 yaşındaki çocuğun dahi elinde lüks telefonlar görebiliyoruz.Bu şekilde çocuklarıyla ilgilendiklerini zanneden anne ve babalar aslında çocukların ''hayır'' algısını öğrenmesini engelliyor ve bir süre sonra çocuk aç gözlülüğe ve daha fazla istemeye başlıyor.Bir süre sonra anne ve babalar istemeden çocuklarının elinde kukla haline dönüyor.''Hayır'' lafını daha önce hiç duymamış olan çocuk anaokulu gibi toplu ortamlarda öğretmeninin laflarını dinlememeye arkadaşlarıyla paylaşmamaya ya da birlikte bir oyun oynamaktan dahi aciz olmaya başlıyor.Bu tip çocuklar ciddi bir psikolog ya da uzman yardımını başvurulmazsa sorunlu bireyler oluyor.
Tam tersi bir durumda kendi dünyamızla ve işlerimizle o kişilerin ifade ise söylemek gerekirse ''eve ekmek parası getirmek için sabahtan akşama kadar çalışırken'' çocuğumuza olan ilgimizi ve sevgimizi kaybetmemiz gerekir.Tamam çok yoğun bir program ya da döneme girebilir insanlar ama gün 24 saattir çocuğunuzla oynayacağınız yarım saatlik bir evcilik oyunu bile hem çocuğunuzun davranışlarını hayal dünyasını gözlemleyebilmeniz için bir fırsattır hem de beraber nitelikli zaman geçirmiş olursunuz.
Çocuğun gelişimindeki en büyük problemlerden biride sağlıksız bir ev ortamının olmasıdır.Babanın anneye sözel ya da fiziksel şiddet uygulaması o çocuğun bu tür tramvalara maruz kalması çocuğun gelecekte ezik bir tip ya da şiddet yanlısı saldırgan bir tip olmasını belirler.
15 Aralık 2014 Pazartesi
Maydanoz Time : Film - A Man For All Seasons
Herkese yepyeni bir haftadan merhabalar efenim.Bu haftam çokçabuk ve haraketli geçeceğe benziyor çünkü bir yandan bilgisayar final ödevimiz olan kısa film çekme projemizi yetiştirmeye çalışırken bir yandan da arkadaşlarıma verdiğim yemek,sinema gibi sözleri tutmaya çalışırken bir yandan da ödevlerimi hazırlıyor ve ders çalışıyorum.Ayrıca yılbaşına İzmir'e gitme planlarımda suya düştü gibi duruyor annem finallerden bir önce ki hafta gel daha uzun kal diyor.Bu gidişle ailemide göremicem çünkü zaten 15 tatilin 1 haftasını İzmir'de geçirip tiyatro çalışmaları için Balıkesir'e geri dönücem.
Neyse efenim ben sizi kendi hayatımla daha fazla sıkmayayım akışına bıraktım artık bir şekilde yuvarlanıp gidiyoruz.Geçen hafta felsefe dersinde ''Siyaset Felsefesi'' konu başlığı altında izlediğimiz o tesadüftür ki benimde izlenecekler listemde bulunan Her Devrin Adamı filmini izlemiş bulunuyorum.
Sessizlik onaylamak mı yoksa karşı çıkmak mıdır? sorusu üzerine oturan bir filmdir.Eğitimde değerler eğitimi kavramlarının yanı sıra toplumsal düzeni sağlayan toplumsal değerler,aileyi ve ülkeyi birarada tutan değerler,insanlık ve hukuk değerleri gibi anahtar sözcüklerin en üst düzeyde ele alındığı bir film olmuş.Thomas Moore'nin dünyanın düz ya da yuvarlak olduğu yönündeki tartışmaların başlangıç döneminde kilise ve sarayın güç gösterisine tanık oluyoruz.Bu arada olan dönemin entellektüel ve gündemi belirleme gücü olan ve kralın arkadaşı Moore'a olur.Önceleri bir danışman fonskiyonuyla krala ve adalete ilişkin en üst düzey yardımcılığı başmabeyin olarak sürdürmeye başlamıştır.Kralın özel kalem müdürlüğü anlamına gelen bu görevi sırasında kralı karşısına almaktan çekinmez.Özel hayatı ve aile kurumuna dair gelenekleri sarsan bir kararı sonrasında kralın kiliseyi dinlemeden toplum önderlerinden sırasıyla onay bekler.Sonunda kral kendini kilisenin bir numaralı adamı yaparak herkesin bunu onaylamasını bekler.Moore ise bunu yanaşmaz.Ardından kanun çıkarılır ve bu doğrultuda yemin etmeyenler cezalandırılır.Moore yargılanır en can alıcı sahneler ise ailesiyle konuşma yaptığı ve mahkemesi olan sahnelerdir.
Neyse efenim ben sizi kendi hayatımla daha fazla sıkmayayım akışına bıraktım artık bir şekilde yuvarlanıp gidiyoruz.Geçen hafta felsefe dersinde ''Siyaset Felsefesi'' konu başlığı altında izlediğimiz o tesadüftür ki benimde izlenecekler listemde bulunan Her Devrin Adamı filmini izlemiş bulunuyorum.
Sessizlik onaylamak mı yoksa karşı çıkmak mıdır? sorusu üzerine oturan bir filmdir.Eğitimde değerler eğitimi kavramlarının yanı sıra toplumsal düzeni sağlayan toplumsal değerler,aileyi ve ülkeyi birarada tutan değerler,insanlık ve hukuk değerleri gibi anahtar sözcüklerin en üst düzeyde ele alındığı bir film olmuş.Thomas Moore'nin dünyanın düz ya da yuvarlak olduğu yönündeki tartışmaların başlangıç döneminde kilise ve sarayın güç gösterisine tanık oluyoruz.Bu arada olan dönemin entellektüel ve gündemi belirleme gücü olan ve kralın arkadaşı Moore'a olur.Önceleri bir danışman fonskiyonuyla krala ve adalete ilişkin en üst düzey yardımcılığı başmabeyin olarak sürdürmeye başlamıştır.Kralın özel kalem müdürlüğü anlamına gelen bu görevi sırasında kralı karşısına almaktan çekinmez.Özel hayatı ve aile kurumuna dair gelenekleri sarsan bir kararı sonrasında kralın kiliseyi dinlemeden toplum önderlerinden sırasıyla onay bekler.Sonunda kral kendini kilisenin bir numaralı adamı yaparak herkesin bunu onaylamasını bekler.Moore ise bunu yanaşmaz.Ardından kanun çıkarılır ve bu doğrultuda yemin etmeyenler cezalandırılır.Moore yargılanır en can alıcı sahneler ise ailesiyle konuşma yaptığı ve mahkemesi olan sahnelerdir.
14 Aralık 2014 Pazar
Maydanoz Time : Film - Exodus Gods And Kings
Herkese merhabalar efenim...Bu hafta sonunda sinema keyfi yapacaklar için güzel bir film önerisi sunuyorum efenim sizlere bu film postunda.Bizzat gittim ve izledim.Öncelikle film 3D idi ve izlediğim en iyi 3D yapımlarından biriydi bunu söylemekte fayda var.Başrolde benim çok sevdiğim bir oyuncu olan Christian Bale vardı.Mimikleri (kasları ve heybetiylede elbette) ekranda hele de böyle bir rolde çok karizmatik olan Christian filmi izlemek için iyi bir bahaneydi diyebilirim :)
Tipik bir savaş filmi olduğunu zannederken aslında Hz.Musa'nın hayatına bir atıf olduğunu farkettim filmi izlerken.Ama tamda bir peygamberin hayatı anlatılıyormuş gibi yansıtılmamıştı.Sanki daha çok Musa normal bir genaral gibiydi peygamberlik hususunu kötü vermişlerdi bence adamı şizofren gibi göstermişlerdi Tanrı ile bağlantısını sanki kafasında yarattığı küçük bir çocuk figürüyle vermişlerdi.Çekimler dekorlar kostümler ve tabiki bilgisayar mucizeleri çok gerçekçi kullanılmıştı izlerken kendimi o dönemde gibi hisssettim gerçekten.O ihtişam o yapı Mısır'ın o halleri beni inanılmaz etkiledi.Ayrıca savaş sahneleride çok heyecanlı ve oldukça güzeldi kısaca tavsiye diyorum çıkın çıkın gidin :)
Tipik bir savaş filmi olduğunu zannederken aslında Hz.Musa'nın hayatına bir atıf olduğunu farkettim filmi izlerken.Ama tamda bir peygamberin hayatı anlatılıyormuş gibi yansıtılmamıştı.Sanki daha çok Musa normal bir genaral gibiydi peygamberlik hususunu kötü vermişlerdi bence adamı şizofren gibi göstermişlerdi Tanrı ile bağlantısını sanki kafasında yarattığı küçük bir çocuk figürüyle vermişlerdi.Çekimler dekorlar kostümler ve tabiki bilgisayar mucizeleri çok gerçekçi kullanılmıştı izlerken kendimi o dönemde gibi hisssettim gerçekten.O ihtişam o yapı Mısır'ın o halleri beni inanılmaz etkiledi.Ayrıca savaş sahneleride çok heyecanlı ve oldukça güzeldi kısaca tavsiye diyorum çıkın çıkın gidin :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...