Herkese merhabalar efenim ...
Bugünün kitap postunda "Psikoloji'nin Babası" olarak tabir ettiğimiz Freud'un kız kardeşinin kendi gözünden abisini ve Nazi kamplarında geçen sıkıntılı dönemlerini anlatan bir kitap olan Freud'un Kız Kardeşi adlı bir roman var.Bu kitabın öyle psikolojik yanı çok fazla olmasa da Freud'un bir çok fikrini,kuramlarını,aile hayatını ve kardeşlerine olan yaklaşımını bulabilirsiniz.Freud'u psikolojik teoremleri açısından çok sevsem de kişiliği açısından çok sevmediğim biri - gerçi kişiliği açısından sevdiğim iç bir psikoloji kuramcısı yok - köpeğini dahi Nazilerden kaçırılacaklar listesine yazarken kız kardeşlerini geri de bırakması onun nasıl bir adam olduğunu gayet iyi gösteriyor bence ki kitapta kız kardeşinin abisine ne kadar düşkün olduğunu - küçükken - görmemiz mümkün.
Çok çabuk okunan ve akıp giden bir kitap ...
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
8 Mart 2017 Çarşamba
7 Mart 2017 Salı
Maydanoz Time : Etkinlik - Kitap Ağacı İle Konstantiniyye Oteli Livaneli
Herkese merhabalar efenim ...
Kitap Ağacı Şubat buluşmamızın kitabı Livaneli'nin Konstantiniyye Oteli idi.Ben zaten Livaneli'yi çok severim o yüzden ben oldukça hevesli okudum ve oldukça beğendim ama Kitap ağacı ile biraraya geldiğimizde aramızdaki tartışmalardan kitabı beğenenin sadece ben olduğunu anladım :D
Aslında okuyanların genel olarak sevmemesinin nedeni daha önceki kitaplarından daha vasat olması ve tam bir akıcı hikayesinin olmaması hatta bir arkadaşımız daha önce yazdığı Orta Zekalılar Cenneti adlı kitabına çok fazla benzediğini bu yüzden kendini tekrarladığını söyledi tabi ben o kitabı okumadığım için herhangi bir karşılaştırma yapamayacağım.
Asıl benim kitap hakkındaki görüşlerime gelirsek : Bence Livaneli tam bir Türkiye karakter analizi yapmış.Doğu ve Batı sentezi.Doğulu kesim Batılı kesimi beğenmez : Burjuva,Amerika özentisi bulur her şeyini laf eder ve kültüründen uzaklaştığını,ahlaksal olarak yozlaştığını söyler,Batılı Doğulu kültürünü beğenmez bağnaz ve gerikafalı bulur geleneksel şeyleri beğenmez.İşte tam da böyle bir durumu bir otelin açılış gecesinde gelen misafirlerin,otel sahiplerinin hatta çalışan garsonların karakterlerinden ve hikayelerinden anlatır.Toplumsal ve siyasi olaylara yine elbette bol bol laf sokmalar ve göndermeler vardır bi Livaneli klasiği olarak :D
Arkadaşlarımla ortak olduğum tek fikir evet diğer kitaplarına oranla tarzı değişik bir kitap.Dediğim gibi bi roman bi hikaye olarak ele almamak lazım bence daha çok karakter analizi,psikolojik ve sosyolojik analizlerin edebiyatla buluşması gibi düşünülmeli...
Kitap Ağacı Şubat buluşmamızın kitabı Livaneli'nin Konstantiniyye Oteli idi.Ben zaten Livaneli'yi çok severim o yüzden ben oldukça hevesli okudum ve oldukça beğendim ama Kitap ağacı ile biraraya geldiğimizde aramızdaki tartışmalardan kitabı beğenenin sadece ben olduğunu anladım :D
Aslında okuyanların genel olarak sevmemesinin nedeni daha önceki kitaplarından daha vasat olması ve tam bir akıcı hikayesinin olmaması hatta bir arkadaşımız daha önce yazdığı Orta Zekalılar Cenneti adlı kitabına çok fazla benzediğini bu yüzden kendini tekrarladığını söyledi tabi ben o kitabı okumadığım için herhangi bir karşılaştırma yapamayacağım.
Asıl benim kitap hakkındaki görüşlerime gelirsek : Bence Livaneli tam bir Türkiye karakter analizi yapmış.Doğu ve Batı sentezi.Doğulu kesim Batılı kesimi beğenmez : Burjuva,Amerika özentisi bulur her şeyini laf eder ve kültüründen uzaklaştığını,ahlaksal olarak yozlaştığını söyler,Batılı Doğulu kültürünü beğenmez bağnaz ve gerikafalı bulur geleneksel şeyleri beğenmez.İşte tam da böyle bir durumu bir otelin açılış gecesinde gelen misafirlerin,otel sahiplerinin hatta çalışan garsonların karakterlerinden ve hikayelerinden anlatır.Toplumsal ve siyasi olaylara yine elbette bol bol laf sokmalar ve göndermeler vardır bi Livaneli klasiği olarak :D
Arkadaşlarımla ortak olduğum tek fikir evet diğer kitaplarına oranla tarzı değişik bir kitap.Dediğim gibi bi roman bi hikaye olarak ele almamak lazım bence daha çok karakter analizi,psikolojik ve sosyolojik analizlerin edebiyatla buluşması gibi düşünülmeli...
6 Mart 2017 Pazartesi
Maydanoz Time : Etkinlik - If Kare İstanbul Film Festivali
Herkese merhabalar efenim ...
Yazamam gereken postlar o kadar çok birikti ki bir çok etkinlik hep gerilerde kaldı anca zamanı geldikçe yazabiliyorum.Aslında bu etkinlik Şubat 'ın son haftası yapılan bir etkinlikti ama anca Martın 2.haftasına kaldı :/
Neyse efenim ben ilk defa bir film festivaline gittim.Hem hiç fire vermeden :D Bağımsız filmlerden oluştuğu için benim tarzımdan oldukça uzak filmlerdi ama hepsinden de ayrı bir zevk aldım diyebilirim bu tarz şeylere katılmak benim ufkumu açıyor farklı şeyleri de görebilmemi sağlıyor hem de beleşe sinema keyfi yapmış oluyorum :D
İlk gün 1 film yayınlandı :
Tarih : 24 şubat 2017
saat : 19:00
Tanna (Yönetmen: Martin Butler, Bentley Dean)
-------------------------- -------------------------- --------------
İlk izlediğimiz film olduğu için ben ilk başta belgesle tarzıdan bir film sandım ama bildiğiniz film tarzındaydı ama oyuncular yerel halk elbette bir profesyönellik yoktu filmde ama o samimiyet insanın içine öyle bir işliyor ki usta oyuncular bu kadarını beceremez diyorsunuz içten içe.Modern dünyadan çok uzakta ilkel bi kabile hayatını anlatıyor.Aynı kabileden biriyle aşık olup evlenemiyorsunuz sizin evleneceğiniz kişiyi kabilenin reisi belirliyor ve bu kişi farklı bir kabileden olmak zorunda.Kız alıp vermeyle kabileler arası barış anlaşmaları sağlanıyor böylece kimse kimseye karışmıyor.aynı kabileden aşık olup yasak bir aşka yelken açan 2 aşığın hikayesini izliyoruz.
Tarih: 25.şubat 2017
saat : 13:00
Dev (Yönetmen: Johannes Nyholm)
-------------------------- -------------------------- --------------
Beni çok etkileyen filmlerden biri oldu.Elbette Tanna 'nın sonunda da bu filmin sonunda hep kötü bittiği için herkesin içinde sümüklü sümüklü ağladım :D Hiç utanmam yok vallahi olduğum yere şakırt diye koyuveririm gözyaşlarımı şimdi onlar düşünsün :D
Makarayı bir tarafa bırakacak olursak bir İskandinav filmi vardı 2.gün karşımızda yine belgesel tadında başlasa da sonraları film tadında devam etti.Engelli bir bireyin bir spora gönül vermesini ve bu yolda başına gelen şeyleri anlatıyordu.
Tarih : 26.şubat. 2017
saat : 13:00
Bir Günde Hindistan (Yönetmen: Richie Mehta)
-------------------------- -------------------------- -------------
Bu sefer geçekten belgesel gibi başlayıp belgesel gibi devam eden bir film vardı karşımızda.Sanırım içlerinde en sıkıldığım film bu oldu.Hindistanı az çok severim biliyorsunuz dizilerini bir zamanlar yakından takip ediyordum tabi Kanal 7 onlarıda alıp cıcığını çıkardıktan sonra bayaa bir soğudum annem her Allah'ın günü izlediği için içim dışım bir ara Arke ve Madhubala olmuştu :D Ben izerken sorun yok ama iş evin içine taşınınca hiç hoş olmuyor yakında Kore dizilerinde de soğucağım diye korkuyorum çünkü annem onlara da el atmaya başladı :D
Neyse efenim biz filmimize dönecek olursak aslında film tam olarak şöyle oluşmuş : Yönetmen ve yapımcı bir araya gelip Google'dan bir ilan vermişler biz Hindistan'da 1 günü anlatacak bir belgesel tadında bir şey çekmek istiyoruz herkes kendi yaşamını amatör bir şekilde çeksin bize yollasın diye bir çok kişide kendi el kamerasını alıp kendilerince çekim yapmışlar ortaya hem gerçekçi hem de samimi görüntüler çıkmış bunları da sanatsal bir şekilde birleştirip film yapmışlar.
Tarih : 26. şubat .2017
saat: 16:00
Koca Dünya (Yönetmen: Reha Erdem)
-------------------------- -------------------------- -------------
Festivalin son günü bir Türk filmiydi hatta filmin sonunda İstanbul'da oyuncularla gerçekleştirilen bir canlı yayın bağlantısı oldu orada Yazar ve Yönetmen olan Reha Erdem 'e sorular yönelttik.Bir abi ve kız kardeşin aileleri olmadan ormanda bir başlarına yaşamalarını konu ediniyor biraz ucu açık bittiği için hafiften hayal kırıklığı olsa da bende psikolojik alt yapısı olduğunu düşündüğüm derin anlamları olan bir filmdi aslında ayrıca oyuncuların oyunculuğu bir tık vasat kalmış gibiydi.
!f ² , bir festival tarafından dünyada ilk kez gerçekleştirilmiş bir ‘alternatif dağıtım ve paylaşım’ projesi. Yedi yıl önce yeni yollar arayışıyla başladığımız hikayede dijital yayın teknolojisiyle yeni beraberlikler yaratabileceğimizi, dünyayı farklı bakışlarla görmemize yol açan filmleri daha fazla izleyici ile paylaşabileceğimizi umduk. Hayalimizi gerçekleştiren alternatif dağıtım projesi !f ² oldu ve 32 şehirde 42 ortakla geniş bir !f ailesi oluştu. Bu sadece Türkiye değil, dünyadaki film festivalleri arasında da takip edilen bir model oldu.
Bu yıl !f ² projesi için, sanatsal üretimlerin herkes tarafından ulaşılabilir olmasına, bu üretimler etrafındaki birlikteliklerimizin nasıl daha paylaşımcı olabileceğine kafa yorduk ve 2016 !f ² gösterimlerini 'armağan ekonomisi' prensibiyle yürütelim istedik. Armağan ekonomisi para alışverişi olmadan, katılımcıların hediyelerini sunmalarıyla gerçekleşiyor. Dileyenler bir kitap getirerek değiş-tokuş edebilir ya da birinin bulup okuması için mekana bırakabilirler. Sanatçılar resim veya fotoğraf hediye edebilir. Bir arkadaş grubu toplanıp varsa mekanın bir ihtiyacını karşılayabilir. Arabası olan gösterimlere gelecek olanlara şoförlük yapabilir. Seçenek çok, hayal gücü sınırsız.
Festivalin İstanbul’daki son üç günü, 24-25-26 Şubat tarihlerinde İstanbul gösterimleri ile eşzamanlı göstereceğimiz 5 film, Mediatriple tarafından sağlanacak altyapı ile sizlere ulaşırken, film gösterimlerinden sonra yönetmenlerle yapılacak ve internet üzerinden canlı yayınlanacak olan sohbetler her yerden izlenebilecek.
!f ² ile örgütlenen, İstanbul’dan uzakta yeni merkezler yaratan şehir ortaklarımıza teşekkür borçluyuz!
!f ² 2016 Filmleri
Bir Günde Hindistan (Yönetmen: Richie Mehta)
Dev (Yönetmen: Johannes Nyholm)
Koca Dünya (Yönetmen: Reha Erdem)
Tanna (Yönetmen: Martin Butler, Bentley Dea
Yazamam gereken postlar o kadar çok birikti ki bir çok etkinlik hep gerilerde kaldı anca zamanı geldikçe yazabiliyorum.Aslında bu etkinlik Şubat 'ın son haftası yapılan bir etkinlikti ama anca Martın 2.haftasına kaldı :/
Neyse efenim ben ilk defa bir film festivaline gittim.Hem hiç fire vermeden :D Bağımsız filmlerden oluştuğu için benim tarzımdan oldukça uzak filmlerdi ama hepsinden de ayrı bir zevk aldım diyebilirim bu tarz şeylere katılmak benim ufkumu açıyor farklı şeyleri de görebilmemi sağlıyor hem de beleşe sinema keyfi yapmış oluyorum :D
İlk gün 1 film yayınlandı :
Tarih : 24 şubat 2017
saat : 19:00
Tanna (Yönetmen: Martin Butler, Bentley Dean)
--------------------------
İlk izlediğimiz film olduğu için ben ilk başta belgesle tarzıdan bir film sandım ama bildiğiniz film tarzındaydı ama oyuncular yerel halk elbette bir profesyönellik yoktu filmde ama o samimiyet insanın içine öyle bir işliyor ki usta oyuncular bu kadarını beceremez diyorsunuz içten içe.Modern dünyadan çok uzakta ilkel bi kabile hayatını anlatıyor.Aynı kabileden biriyle aşık olup evlenemiyorsunuz sizin evleneceğiniz kişiyi kabilenin reisi belirliyor ve bu kişi farklı bir kabileden olmak zorunda.Kız alıp vermeyle kabileler arası barış anlaşmaları sağlanıyor böylece kimse kimseye karışmıyor.aynı kabileden aşık olup yasak bir aşka yelken açan 2 aşığın hikayesini izliyoruz.
2.Gün :
Tarih: 25.şubat 2017
saat : 13:00
Dev (Yönetmen: Johannes Nyholm)
--------------------------
Beni çok etkileyen filmlerden biri oldu.Elbette Tanna 'nın sonunda da bu filmin sonunda hep kötü bittiği için herkesin içinde sümüklü sümüklü ağladım :D Hiç utanmam yok vallahi olduğum yere şakırt diye koyuveririm gözyaşlarımı şimdi onlar düşünsün :D
Makarayı bir tarafa bırakacak olursak bir İskandinav filmi vardı 2.gün karşımızda yine belgesel tadında başlasa da sonraları film tadında devam etti.Engelli bir bireyin bir spora gönül vermesini ve bu yolda başına gelen şeyleri anlatıyordu.
3.Gün
Tarih : 26.şubat. 2017
saat : 13:00
Bir Günde Hindistan (Yönetmen: Richie Mehta)
--------------------------
Bu sefer geçekten belgesel gibi başlayıp belgesel gibi devam eden bir film vardı karşımızda.Sanırım içlerinde en sıkıldığım film bu oldu.Hindistanı az çok severim biliyorsunuz dizilerini bir zamanlar yakından takip ediyordum tabi Kanal 7 onlarıda alıp cıcığını çıkardıktan sonra bayaa bir soğudum annem her Allah'ın günü izlediği için içim dışım bir ara Arke ve Madhubala olmuştu :D Ben izerken sorun yok ama iş evin içine taşınınca hiç hoş olmuyor yakında Kore dizilerinde de soğucağım diye korkuyorum çünkü annem onlara da el atmaya başladı :D
Neyse efenim biz filmimize dönecek olursak aslında film tam olarak şöyle oluşmuş : Yönetmen ve yapımcı bir araya gelip Google'dan bir ilan vermişler biz Hindistan'da 1 günü anlatacak bir belgesel tadında bir şey çekmek istiyoruz herkes kendi yaşamını amatör bir şekilde çeksin bize yollasın diye bir çok kişide kendi el kamerasını alıp kendilerince çekim yapmışlar ortaya hem gerçekçi hem de samimi görüntüler çıkmış bunları da sanatsal bir şekilde birleştirip film yapmışlar.
Tarih : 26. şubat .2017
saat: 16:00
Koca Dünya (Yönetmen: Reha Erdem)
--------------------------
Festivalin son günü bir Türk filmiydi hatta filmin sonunda İstanbul'da oyuncularla gerçekleştirilen bir canlı yayın bağlantısı oldu orada Yazar ve Yönetmen olan Reha Erdem 'e sorular yönelttik.Bir abi ve kız kardeşin aileleri olmadan ormanda bir başlarına yaşamalarını konu ediniyor biraz ucu açık bittiği için hafiften hayal kırıklığı olsa da bende psikolojik alt yapısı olduğunu düşündüğüm derin anlamları olan bir filmdi aslında ayrıca oyuncuların oyunculuğu bir tık vasat kalmış gibiydi.
!f ² , bir festival tarafından dünyada ilk kez gerçekleştirilmiş bir ‘alternatif dağıtım ve paylaşım’ projesi. Yedi yıl önce yeni yollar arayışıyla başladığımız hikayede dijital yayın teknolojisiyle yeni beraberlikler yaratabileceğimizi, dünyayı farklı bakışlarla görmemize yol açan filmleri daha fazla izleyici ile paylaşabileceğimizi umduk. Hayalimizi gerçekleştiren alternatif dağıtım projesi !f ² oldu ve 32 şehirde 42 ortakla geniş bir !f ailesi oluştu. Bu sadece Türkiye değil, dünyadaki film festivalleri arasında da takip edilen bir model oldu.
Bu yıl !f ² projesi için, sanatsal üretimlerin herkes tarafından ulaşılabilir olmasına, bu üretimler etrafındaki birlikteliklerimizin nasıl daha paylaşımcı olabileceğine kafa yorduk ve 2016 !f ² gösterimlerini 'armağan ekonomisi' prensibiyle yürütelim istedik. Armağan ekonomisi para alışverişi olmadan, katılımcıların hediyelerini sunmalarıyla gerçekleşiyor. Dileyenler bir kitap getirerek değiş-tokuş edebilir ya da birinin bulup okuması için mekana bırakabilirler. Sanatçılar resim veya fotoğraf hediye edebilir. Bir arkadaş grubu toplanıp varsa mekanın bir ihtiyacını karşılayabilir. Arabası olan gösterimlere gelecek olanlara şoförlük yapabilir. Seçenek çok, hayal gücü sınırsız.
Festivalin İstanbul’daki son üç günü, 24-25-26 Şubat tarihlerinde İstanbul gösterimleri ile eşzamanlı göstereceğimiz 5 film, Mediatriple tarafından sağlanacak altyapı ile sizlere ulaşırken, film gösterimlerinden sonra yönetmenlerle yapılacak ve internet üzerinden canlı yayınlanacak olan sohbetler her yerden izlenebilecek.
!f ² ile örgütlenen, İstanbul’dan uzakta yeni merkezler yaratan şehir ortaklarımıza teşekkür borçluyuz!
!f ² 2016 Filmleri
Bir Günde Hindistan (Yönetmen: Richie Mehta)
Dev (Yönetmen: Johannes Nyholm)
Koca Dünya (Yönetmen: Reha Erdem)
Tanna (Yönetmen: Martin Butler, Bentley Dea
4 Mart 2017 Cumartesi
Kore Dizi - Hwarang
Herkese merhabalar efenim ...
Kore dizilerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.Dün size şu sıralar bu dizide keşfettiğim ve baya baya kafayı taktığım yağuşuklu oppam olan Park Hyung Sik bahsetmiştim.
Bugünde onu asıl keşfettiğim yer olan Hwarang adlı 20 bölümlük dönem dizisinden bahsedeceğim.Hwarang'ın konusu öyle ahışm şahım değil ama bir oyuncu kadrosu var görenin ağzından sular akıyor vallahi !
Efenime söyleyeyim ilk olarak başrolde özellikle She Was Pretty dizisiden hatırlayacağınız Park Seo Joon var.Sm şirketinin oyuncularından ve şarkıcılarından biri olan Kore'de çok beğenilen ama benim nedense çokta beğenmediğim Go Ara var.Neyse siz kızları boşverin asıl oppalar odaklanın :D
Benim en sevdiğim KPOP grubu olan BTS'ten V var.Daha önce kısa filmlerde ve kliplerde zaten şahane bir oyunculuk performansı sergilediği için oldukça göze batmıştı senaristler durur mu hemen havada kapmışlar tabi bizim uzaylı oğlan V 'yi ! Gerçi yan rolünde yan rolü ama olsundu onu dizilerde izlemek ayrı bi keyifti darısı diğer BTS üyelerine amin !
Daha bitmedi elbette efenim 2.adam rolünde Kralım canım benim HyungSik var elbette.Shinee KPOP grubundan tatlış Minho 'da var diğerlerini pek tanımıyorum ama daha ne olsun be a ! 6 yakışıklı aynı dizide toplanmış gözlere ziyafet :D
Kore dizilerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.Dün size şu sıralar bu dizide keşfettiğim ve baya baya kafayı taktığım yağuşuklu oppam olan Park Hyung Sik bahsetmiştim.
Bugünde onu asıl keşfettiğim yer olan Hwarang adlı 20 bölümlük dönem dizisinden bahsedeceğim.Hwarang'ın konusu öyle ahışm şahım değil ama bir oyuncu kadrosu var görenin ağzından sular akıyor vallahi !
Efenime söyleyeyim ilk olarak başrolde özellikle She Was Pretty dizisiden hatırlayacağınız Park Seo Joon var.Sm şirketinin oyuncularından ve şarkıcılarından biri olan Kore'de çok beğenilen ama benim nedense çokta beğenmediğim Go Ara var.Neyse siz kızları boşverin asıl oppalar odaklanın :D
Benim en sevdiğim KPOP grubu olan BTS'ten V var.Daha önce kısa filmlerde ve kliplerde zaten şahane bir oyunculuk performansı sergilediği için oldukça göze batmıştı senaristler durur mu hemen havada kapmışlar tabi bizim uzaylı oğlan V 'yi ! Gerçi yan rolünde yan rolü ama olsundu onu dizilerde izlemek ayrı bi keyifti darısı diğer BTS üyelerine amin !
Daha bitmedi elbette efenim 2.adam rolünde Kralım canım benim HyungSik var elbette.Shinee KPOP grubundan tatlış Minho 'da var diğerlerini pek tanımıyorum ama daha ne olsun be a ! 6 yakışıklı aynı dizide toplanmış gözlere ziyafet :D
Kore Dizi - High Society
Herkese merhabalar efenim !
Ay takıldım birine sana değil 2. adama ! Şu sıra Hwarang adlı diziyi izleyenleriniz varsa oradaki Kralı bilirsiniz hatta şu sıra yeni bir dizisi daha başladı bu sefer 2. adamlıktan kurtulup - bu dizide de 2. adam sayılır aslında 4 kişi başrolde diyebiliriz - başrol olduğu Strong Woman Do Bong Soon bu bahsettiğim 2 diziden daha sonradan ayrıntıyla bahsedeceğim ama burada asıl öenmli olan şu sıralar bütün oynadığı dizileri izlemeye çabaladığım ve yeni oppam ilan ettiğim Park Hyungsik aslında kendisi ZE:A diye bir KPOP grubunda yer alıyormuş ama maalesef daha önce duymadım ama şarkı söylerken kendisini dinledim cidden oldukça iyi bir sesi var :D
Bu bahsedeceğim diziyi daha önce çok duymuştum ama nedende oyuncuları beğenmediğim için izlemeyi erteleyip durmuştum (!) hatta Türkiye' de de Yüksek Sosyete olarak uyarlandı ve benim hevesim daha da kaçtı.Neyse efenim eğer ülkemizdeki uyarlamasını izlediyseniz bunu izlemenize çokta gerek yok çünkü konu olarak birebirler sadece malum ülkemizde senaryoyu sakız gibi uzattıkları için dizinin konusu daha başka yerlere gitti.
Jang Yoon-Joo (Uee), bir chaebol (kore usulü aile şirketi) sahibinin genç kızıdır. Ailesinin son derece zengin olmasına rağmen, bir gıda marketinde part-time bir işte çalışmaya başlar. Bir chaebolun mirasçısı olduğunu saklar ve parası için değil kendisi olduğu için onu seven bir adam bulmaya çalışır.
Ay takıldım birine sana değil 2. adama ! Şu sıra Hwarang adlı diziyi izleyenleriniz varsa oradaki Kralı bilirsiniz hatta şu sıra yeni bir dizisi daha başladı bu sefer 2. adamlıktan kurtulup - bu dizide de 2. adam sayılır aslında 4 kişi başrolde diyebiliriz - başrol olduğu Strong Woman Do Bong Soon bu bahsettiğim 2 diziden daha sonradan ayrıntıyla bahsedeceğim ama burada asıl öenmli olan şu sıralar bütün oynadığı dizileri izlemeye çabaladığım ve yeni oppam ilan ettiğim Park Hyungsik aslında kendisi ZE:A diye bir KPOP grubunda yer alıyormuş ama maalesef daha önce duymadım ama şarkı söylerken kendisini dinledim cidden oldukça iyi bir sesi var :D
Bu bahsedeceğim diziyi daha önce çok duymuştum ama nedende oyuncuları beğenmediğim için izlemeyi erteleyip durmuştum (!) hatta Türkiye' de de Yüksek Sosyete olarak uyarlandı ve benim hevesim daha da kaçtı.Neyse efenim eğer ülkemizdeki uyarlamasını izlediyseniz bunu izlemenize çokta gerek yok çünkü konu olarak birebirler sadece malum ülkemizde senaryoyu sakız gibi uzattıkları için dizinin konusu daha başka yerlere gitti.
Jang Yoon-Joo (Uee), bir chaebol (kore usulü aile şirketi) sahibinin genç kızıdır. Ailesinin son derece zengin olmasına rağmen, bir gıda marketinde part-time bir işte çalışmaya başlar. Bir chaebolun mirasçısı olduğunu saklar ve parası için değil kendisi olduğu için onu seven bir adam bulmaya çalışır.
2 Mart 2017 Perşembe
Maydanoz Time : Etkinlik - Juliet'in 42 Saati
Herkese merhabalar efenim...
Bir kaç gündür internet problemim olduğu için yazamıyordum maalesef ama problem hallolduğu için eski her güne yeni bir post rutinine geri döneceğim.
Balıkesir de öyle çok fazla etkinlik olmaz ama olduğu zamanda mutlaka gitmeye ve buraya elbette postunu yazmaya özen gösteriyorum.Yine bir Romeo Ve Juliyet'in 21.yy uyarlamalarından bir oyunla ile karşınızdayım.Bursa'dan gelip bir tiyatro ekibi burada bu oyunu sahnelediler ekibin oyunculuğu biraz vasat kalsa da oyunun içeriği gayet güzel ve eğlenceliydi.Değişik uyarlamaların olduğu ve orijinal sahnelerin olduğu bir oyundu ben oldukça beğendim.
Bir kaç gündür internet problemim olduğu için yazamıyordum maalesef ama problem hallolduğu için eski her güne yeni bir post rutinine geri döneceğim.
Balıkesir de öyle çok fazla etkinlik olmaz ama olduğu zamanda mutlaka gitmeye ve buraya elbette postunu yazmaya özen gösteriyorum.Yine bir Romeo Ve Juliyet'in 21.yy uyarlamalarından bir oyunla ile karşınızdayım.Bursa'dan gelip bir tiyatro ekibi burada bu oyunu sahnelediler ekibin oyunculuğu biraz vasat kalsa da oyunun içeriği gayet güzel ve eğlenceliydi.Değişik uyarlamaların olduğu ve orijinal sahnelerin olduğu bir oyundu ben oldukça beğendim.
23 Şubat 2017 Perşembe
Maydanoz Time : Film - Julieta
Herkese merhabalar efenim...
Günün postu bu zamana kadar kaldı maalesef.Çünkü ben bir halt yiyip bilgisayarımı bozdum resmen ömrümden ömür gitti onu yaptırana kadar :/ Neyse çok şükür ki yapıldı ve sağalara geri döndüm :D
Şu sıralar buralarda havalar oldukça güzel sanki hafiften bahar geliyormuş gibi bir his var içimde.Kış ve soğuklar fazla sürdü sanki artık güzel havaların ve gezmelerin vakti geldi :D Aam eğer siz benim gibi illa evde oturup film izlemek istiyorsanız buyrun o zaman size İspanyol sinemasından güzel bir film daha :D
Yine Psikolojik-Aile-Dram tarzında yavaş seyir eden bir film ...
50'li yaşlarına gelmiş Julieta (Emma Suarez) erkek arkadaşı Lorenzo ile birlikte Madrid'den Portekiz'e taşınma planları yapmaktadır. Bu sırada en son 18 yaşında gördüğü ve 12 yıldır hiçbir haber alamadığı kızı Antía'nın bir zamanlar en yakın arkadaşı olan Beatriz (Michelle Jenner) ile karşılaşır. Onunla yaptığı konuşmayla birlikte unutmaya çalıştığı acıları depreşir ve Portekiz'e gitmek yerine eskiden kızıyla birlikte yaşadığı eve geri döner.
Kızından bir haber alabilmeyi umutsuzca bekleyerek günlerini geçirmeye başlayan kadın, bu sırada geçmişini tekrar gözden geçirerek anılarını kağıda aktarmaya başlar: Gençlik yıllarında tanıştığı ve aşık olduğu balıkçı Xoan (Daniel Grao) ile birlikteliği, kızının doğumu, eşinin ölümü üzerine yaşadığı bunalım yılları ve kızının bir gün apansız çıkıp gidişi gibi olayları tekrar yaşayarak, daha önce farkedemediği hatalarını görmeye başlayacaktır.
Günün postu bu zamana kadar kaldı maalesef.Çünkü ben bir halt yiyip bilgisayarımı bozdum resmen ömrümden ömür gitti onu yaptırana kadar :/ Neyse çok şükür ki yapıldı ve sağalara geri döndüm :D
Şu sıralar buralarda havalar oldukça güzel sanki hafiften bahar geliyormuş gibi bir his var içimde.Kış ve soğuklar fazla sürdü sanki artık güzel havaların ve gezmelerin vakti geldi :D Aam eğer siz benim gibi illa evde oturup film izlemek istiyorsanız buyrun o zaman size İspanyol sinemasından güzel bir film daha :D
Yine Psikolojik-Aile-Dram tarzında yavaş seyir eden bir film ...
50'li yaşlarına gelmiş Julieta (Emma Suarez) erkek arkadaşı Lorenzo ile birlikte Madrid'den Portekiz'e taşınma planları yapmaktadır. Bu sırada en son 18 yaşında gördüğü ve 12 yıldır hiçbir haber alamadığı kızı Antía'nın bir zamanlar en yakın arkadaşı olan Beatriz (Michelle Jenner) ile karşılaşır. Onunla yaptığı konuşmayla birlikte unutmaya çalıştığı acıları depreşir ve Portekiz'e gitmek yerine eskiden kızıyla birlikte yaşadığı eve geri döner.
Kızından bir haber alabilmeyi umutsuzca bekleyerek günlerini geçirmeye başlayan kadın, bu sırada geçmişini tekrar gözden geçirerek anılarını kağıda aktarmaya başlar: Gençlik yıllarında tanıştığı ve aşık olduğu balıkçı Xoan (Daniel Grao) ile birlikteliği, kızının doğumu, eşinin ölümü üzerine yaşadığı bunalım yılları ve kızının bir gün apansız çıkıp gidişi gibi olayları tekrar yaşayarak, daha önce farkedemediği hatalarını görmeye başlayacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...