Herkese merhabalar efenim ...
İnternetim olmayınca yeniden televizyona sardım.Survivor ve evlilik programları beni pek açmıyor malum kafam kaldırmıyor insanların boş konuşmasını ve birbirine bağırmasını.Sahi insanlar bundan nasıl zevk alıyor anlamıyorum doğrusu ben insanlar biribirini kırınca,bağırınca üzülüyorum kendim geriliyorum bunları izlemeye nasıl dayanıyorsunuz hele de o çirkef kadınların car car sesleri yok mu ! Resmen kadınlık gururlarını yerle bir ediyorlar para uğruna yazık vallahi çok yazık.
Neyse efenim bir konudan girince çıkmasını bilmiyorum :D Asıl konumuz televizyonda dün akşam bir filme denk geldim aslında uzun zamandır adını çok duyduğum ve izleme listeme aldığım bir filmdi.Üstün yetenekli bir çocuğu anlatınca benim alanıma giriyor malum :D Nedense filmin başından sonuna kadar ağlayıp durdum yine :D Fazlasıyla tesadüflerden oluşan ve mantık hataları çok fazla bir film olmasına rağmen başrolde çocukların olduğu filmler hele de anne-baba sevgisi söz konusu olunca beni bi ağlama tutuyor ki sormayın hala gözlerim acıyor :D Film bittiğinde gözlerim artık kıpkırmızı patlak patlak olmuştu :D Rahmetli Robin Williams'ı da görmek ayrı bir güzeldi öleli 3 yıl olmş be a zaman ne çabuk geçiyor :D
Yetenekli ve karizmatik İrlandalı gitarist ile genç ve güzel çellist New York’taki Washington Square’de karşılaşırlar, ancak bu sıradan bir gece değildir. Büyülü anlar yaşayan ikili bir süre birbirlerinden ayrı düşeceklerdir. Ancak onları ufak bir çocuk bir araya getirecektir: Küçük bir yetim olan August Rush sokaklarda kendi müziğini yapmakta ve sihirli bir güç tarafından korunmaktadır. Küçük August yeteneğini giderek herkese kanıtlamaktadır.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
29 Mart 2017 Çarşamba
27 Mart 2017 Pazartesi
Kore Dizi - My Unfortunate Boyfriend
Herkese merhabalar efenim ...
Geldi yine pazartesi ve havalar yine soğumaya başladı.Şu havanın kararsızlığı vizede test mi yoksa klasik mi yapacağı belli olmayan hocanın gıcıklığı ve kararsızlığı gibi :/
Neyse gelelim bugünün konusuna :
2015 yılından nedense kaçırdığım bir dizi ile daha karşınızdayım efenim.Artık 2017'den izleyecek yeni dizi bulamayınca eski gözden kaçırdığım dizilere bakmaya arşivleri karıştırmaya başladım.Yine bir Kpop grubunda olan bir tatlışın dizisi.TRAX diye bir grubun üyesiymiş hatta daha önce bir kaç dizide de oynamış başroldeki tatlış fakat daha önce hiç gözüme çarpmadı ya da çocuk önceleri pek bana hitap etmedi :D Ama buradaki rolü tam bir tatlış,tam bir şapşik olunca çocuk acayip hoşuma gitti dizi bana nedense You're My Pet dizisini anımsattı :D Çocuk köpek gibi davranmıyor elbette ama o kadar şirin,uysal bir adam ki insanın çocuğu alıp evde besleyesi geliyor :DDDD
Adam o kadar şanssız biri ki adamın lakabı Bay Talihsiz :D Dizi boyunca yaptığı şapşiklikleri izledik kıza tabi ki gıcık oldum nasıl bu kadar tatlış bir şeyi insan azarlayabilir :D
Dizi, Hiçbir zaman doğrudan ayrılmayan Yoon Tae-Woon (No Min-Woo) ve fırsatını bulduğunda yalandan kaçınmayan Yoo Ji-Na (Yang Jin-Sung) arasındaki aşk hikayesini anlatmaktadır.
Geldi yine pazartesi ve havalar yine soğumaya başladı.Şu havanın kararsızlığı vizede test mi yoksa klasik mi yapacağı belli olmayan hocanın gıcıklığı ve kararsızlığı gibi :/
Neyse gelelim bugünün konusuna :
2015 yılından nedense kaçırdığım bir dizi ile daha karşınızdayım efenim.Artık 2017'den izleyecek yeni dizi bulamayınca eski gözden kaçırdığım dizilere bakmaya arşivleri karıştırmaya başladım.Yine bir Kpop grubunda olan bir tatlışın dizisi.TRAX diye bir grubun üyesiymiş hatta daha önce bir kaç dizide de oynamış başroldeki tatlış fakat daha önce hiç gözüme çarpmadı ya da çocuk önceleri pek bana hitap etmedi :D Ama buradaki rolü tam bir tatlış,tam bir şapşik olunca çocuk acayip hoşuma gitti dizi bana nedense You're My Pet dizisini anımsattı :D Çocuk köpek gibi davranmıyor elbette ama o kadar şirin,uysal bir adam ki insanın çocuğu alıp evde besleyesi geliyor :DDDD
Adam o kadar şanssız biri ki adamın lakabı Bay Talihsiz :D Dizi boyunca yaptığı şapşiklikleri izledik kıza tabi ki gıcık oldum nasıl bu kadar tatlış bir şeyi insan azarlayabilir :D
Dizi, Hiçbir zaman doğrudan ayrılmayan Yoon Tae-Woon (No Min-Woo) ve fırsatını bulduğunda yalandan kaçınmayan Yoo Ji-Na (Yang Jin-Sung) arasındaki aşk hikayesini anlatmaktadır.
26 Mart 2017 Pazar
4 Minnak Kore Dizisi
Herkese güzel bir pazar gününden merhabalar efenim ...
Vizelere son 1 hafta kala ben hala bi kafeye gelmiş pazar kahvaltısı eşliğinde bu yazıyı yazıyor,Kore dizisi izliyorum :D Neden derseniz çünkü ben yumurta kapıya dayanınca çalışabilen insanlardanım ama hayatımda Büte dahi kalmadım :D
Neyse efenim Kore dizilerini hatmetmeye devam ediyoruz.Uzun soluklu dizilerden başka izleyecek bulamadıysam kısa soluklu dizileri birleştirip yine uzun soluklu değişik diziler izleme havası yaratıyorum kendimde Kore dizisinden gerçekten sınır tanımam yok :D
Minnak Kore dizilerinde genelde KPOP grubundan kişiler yer alıyor böylece hem gruplarını duyma hem de oyunculuklarını hem de o tatlış suratlarını izleme fırsatım oluyor :D
Hot And Sweet
FtIsland grubundan daha önce HongKi Beyfendisini izleme fırsatı bulmuştum ve cidden çok eğlenceli,yetenekli ve tatlış biri :D Grubun diğer üyelerini de sanırım kliplerden değilde bu tarz minnak dizilerden öğrenicem :D Minnak dizilerde öyle aman aman bi konu mantık ya da akış beklmeyin genelde saf aşk üzerine durulur ve en az 2 en fazla 12 bölüme sığdırılmaya çalışılır :D 10 numara aşçı olmasına rağmen sahilde bir karavanda hamburger satan bir genç ile ilham almak için ordan oraya kendini savuran bir ressam kızımızın hikayesini anlatıyor.
Positive Physique
Hwan Dong'un branşı filmdir ve film yönetmeni olarak mezuniyet projesine hazırlanmaktadır. Senaryosu büyük ödülü kazanır fakat filmi tamamlarken bir takım zorluklarla karşılaşır. Şaşırtıcı bir şekilde cüretkârca eski kız arkadaşı Hye Jung'tan başrolde oynamasını ister.
Choco Bank
Kim Eun-Haeng, çalışmaya başlamak için hazırlanan üniversite mezunudur.Çikolata dükkanı açar ve Exo'dan Kai ile karşılaşır.Kai çok iyi bir bankacıdır ama işleri pekte yolunda gitmemektedir annesini üzmemek için bankada çalıştığı yalanını söyler ama orada çalışmıyordur çikolata dükkanının hesap kiap işlerini önce ele alır daha sonra gelen müşterilere yatırım yapma konusunda bilgiler vermeye başlayınca çikolata dükkanı popiler olur.
Bongsoon, A Cyborg In Love
Kim Joo Sung (Cho Kyu Hyun) ve bilgisayar programı olan Bong Soon ( Yoon So Hee) arasındaki aşkı anlatmakta. Aşkı hissettiği anda kapanan bir programdır.Yarattığı Cyborg ile aşk yaşamaya başlar ve dizi tuhaf bi şekilde devam edip son bulur :D
24 Mart 2017 Cuma
Maydanoz Time : Gezi - İzmir Seferihisar
Herkese merhabalar efenim...
İzmir'de havalar güzel olunca babama nedense birden bir şeyler oldu ve ayda yılda bir gelen "hadi kızları gezdireyim" hevesi geldi ve maile İzmir Seferihisar da balık yemeğe ve gezmeye gittik.İzmir'de bir çok yeri gezdirdi babişim şimdi Allah var hakkını yememem gerekir bu konuda sanırım gezme konusunda benim gözüm fazla aç :D Ama havalar iyi olmaya başlayınca ben buralarda bol bol gezicem şimdiden bunun haberini de vermiş olayım :D
Seferihisar İzmir'de aslında öyle aman aman gezilecek görülecek güzellikte bir yer değil öncelikle.İzmir'in küçük bi sahil kasabası diyebiliriz.Beyaz evlerle ve pembik çiçeklerle donanmış,dar sokaklarında huzur bulacağınız,sahili,masmavi denizi ve gökyüzü ile arada şehrin kalabalığından kaçıp gelebileceğiniz bir yer.Sanki 4 tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamıyormuş gibi Koreliler gibi deniz kenarına gidince çok fazla mutlu olduğumu miss gibi havayı koklayarak "Çuhaaa" - Fresh,çok güzel hava,çok mutluyum anlamında - dediğimi farkettim.Kore dizileri iyiden iyiye hayatımı,karakterimi etkilemeye başladı benim :D
Marinası bir çok yere göre oldukça küçük geldi bana yatlar,katlar malum zengin marinası :D Minnakta bir kalesi var oldukça rüzgarlı orası o yüzden oraya çıkmak biraz zahmetli oluyor açıkçası ama çıkınca da manzarası oldukça güzel olduğundan değiyor o kadar zahmete :D
Balık,midye,salata ve kola ile karnımızı oldukça güzel doyurduk biraz tuzlu tabi restorantlar sanırım kişi başı 50 TL falan tutar bu şekilde yemek ... Balıklar oldukça taze ve güzeldi ınstagram hikayesine koyduğum için unuttum resmi kaydetmeyi o yüzden koyamadım resmini ve ama büyük balık yemeyi tercih ettim ben.
İzmir'de havalar güzel olunca babama nedense birden bir şeyler oldu ve ayda yılda bir gelen "hadi kızları gezdireyim" hevesi geldi ve maile İzmir Seferihisar da balık yemeğe ve gezmeye gittik.İzmir'de bir çok yeri gezdirdi babişim şimdi Allah var hakkını yememem gerekir bu konuda sanırım gezme konusunda benim gözüm fazla aç :D Ama havalar iyi olmaya başlayınca ben buralarda bol bol gezicem şimdiden bunun haberini de vermiş olayım :D
Seferihisar İzmir'de aslında öyle aman aman gezilecek görülecek güzellikte bir yer değil öncelikle.İzmir'in küçük bi sahil kasabası diyebiliriz.Beyaz evlerle ve pembik çiçeklerle donanmış,dar sokaklarında huzur bulacağınız,sahili,masmavi denizi ve gökyüzü ile arada şehrin kalabalığından kaçıp gelebileceğiniz bir yer.Sanki 4 tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamıyormuş gibi Koreliler gibi deniz kenarına gidince çok fazla mutlu olduğumu miss gibi havayı koklayarak "Çuhaaa" - Fresh,çok güzel hava,çok mutluyum anlamında - dediğimi farkettim.Kore dizileri iyiden iyiye hayatımı,karakterimi etkilemeye başladı benim :D
Marinası bir çok yere göre oldukça küçük geldi bana yatlar,katlar malum zengin marinası :D Minnakta bir kalesi var oldukça rüzgarlı orası o yüzden oraya çıkmak biraz zahmetli oluyor açıkçası ama çıkınca da manzarası oldukça güzel olduğundan değiyor o kadar zahmete :D
Balık,midye,salata ve kola ile karnımızı oldukça güzel doyurduk biraz tuzlu tabi restorantlar sanırım kişi başı 50 TL falan tutar bu şekilde yemek ... Balıklar oldukça taze ve güzeldi ınstagram hikayesine koyduğum için unuttum resmi kaydetmeyi o yüzden koyamadım resmini ve ama büyük balık yemeyi tercih ettim ben.
22 Mart 2017 Çarşamba
Maydanoz Time : Film - Manchester by the Sea
Herkese merhabalar efenim ...
Oscar geldi geçti ne hakkında bir yazı yazabildim ne de hedefleyebildiğim filmleri izleyebildim :/ Malum okul olunca üstüne bir de sınırlı bir internetim olduğundan böyle ara sıra vaktini buldukça izlemeye çalışıyorum :)
Casey Affleck - filmin başrolündeki adam - En İyi Erkek Oyuncu Oscarını aldı.Filmden önce hak ettimi etmedi mi pek bir fikrim yoktu ama açıkçası oyunculuğu öyle o kadar oscar alacak kadar iyiydi diyemem ki filmi de çok fazla beğenmedim açıkçası benim gönlüm daima Lion'dan yana oldu :D
Film drama ağırlıklı.Olaylar çok ağır bir şekilde akıyor ve filmde nedense - adamın oyunculuğundan belki de konuşma tarzından,davranışlarından bilemiyorum artık - karamsar iç bunaltıcı bir şekilde ilerliyot.Oysa çok güzel yerlerde çekilmiş ve manzaralar oldukça güzel.Kar,deniz manzaraları vb ... Michelle Williams'te yardımcı kadın oyuncu olarak filmdeydi kendisini de oldukça severim bu filmde ki oyunculuğunu da oldukça beğendim.Çocuklarını bir yangında kaybetmiş bir adamla karısıyla boşandıktan sonraki yaşantısını anlatıyor.Bana nedense çok fazla geçmedi o duygu yoksa bu tarz dram filmlerine dayanamaz ağlardım beni biliyorsunuz :)
Lee Chandler, sıhhi tesisat, elektrik, kapıcılık gibi sıradan işler yaparak, tek göz bir evde yalnız başına yaşayan bir adamdır. Doğup büyüdüğü ama uzun zamandır uğramadığı kentten bir gün acil bir telefon alır. Kalp hastası abisi hastaneye kaldırılmıştır ve durum ciddidir. Lee kafasında endişeler ve soru işaretleri ile yola koyulur. Hastanede alacağı haberle de birlikte hayatı değişecektir.
Filmin yönetmenliğini ve senaryosunu New York Çeteleri filminin de senaristi olan Kenneth Lonergan üstlenirken oyuncu kadrosunda başrolü Casey Affleck sırtlıyor. Kadroda kendisine Michelle Williams, Kyle Chandler, Gretchen Mol ve Lucas Hedges gibi önemli isimler eşlik ediyor.
Oscar geldi geçti ne hakkında bir yazı yazabildim ne de hedefleyebildiğim filmleri izleyebildim :/ Malum okul olunca üstüne bir de sınırlı bir internetim olduğundan böyle ara sıra vaktini buldukça izlemeye çalışıyorum :)
Casey Affleck - filmin başrolündeki adam - En İyi Erkek Oyuncu Oscarını aldı.Filmden önce hak ettimi etmedi mi pek bir fikrim yoktu ama açıkçası oyunculuğu öyle o kadar oscar alacak kadar iyiydi diyemem ki filmi de çok fazla beğenmedim açıkçası benim gönlüm daima Lion'dan yana oldu :D
Film drama ağırlıklı.Olaylar çok ağır bir şekilde akıyor ve filmde nedense - adamın oyunculuğundan belki de konuşma tarzından,davranışlarından bilemiyorum artık - karamsar iç bunaltıcı bir şekilde ilerliyot.Oysa çok güzel yerlerde çekilmiş ve manzaralar oldukça güzel.Kar,deniz manzaraları vb ... Michelle Williams'te yardımcı kadın oyuncu olarak filmdeydi kendisini de oldukça severim bu filmde ki oyunculuğunu da oldukça beğendim.Çocuklarını bir yangında kaybetmiş bir adamla karısıyla boşandıktan sonraki yaşantısını anlatıyor.Bana nedense çok fazla geçmedi o duygu yoksa bu tarz dram filmlerine dayanamaz ağlardım beni biliyorsunuz :)
Lee Chandler, sıhhi tesisat, elektrik, kapıcılık gibi sıradan işler yaparak, tek göz bir evde yalnız başına yaşayan bir adamdır. Doğup büyüdüğü ama uzun zamandır uğramadığı kentten bir gün acil bir telefon alır. Kalp hastası abisi hastaneye kaldırılmıştır ve durum ciddidir. Lee kafasında endişeler ve soru işaretleri ile yola koyulur. Hastanede alacağı haberle de birlikte hayatı değişecektir.
Filmin yönetmenliğini ve senaryosunu New York Çeteleri filminin de senaristi olan Kenneth Lonergan üstlenirken oyuncu kadrosunda başrolü Casey Affleck sırtlıyor. Kadroda kendisine Michelle Williams, Kyle Chandler, Gretchen Mol ve Lucas Hedges gibi önemli isimler eşlik ediyor.
21 Mart 2017 Salı
Maydanoz Time : Film - 3 Sayko Japon Filmi
Herkese merhabalar efenim ...
İzmir'den Balıkesir'e dönüş yağtım yoğun bir tempo ile çalışmaya kaldığım yerden devam 1 hafta sonra - tam da doğum günümde - vizelerim başlıyor :/
İzmir'deyken kardeşimle beraber yapmaktan hoşlandığımız şey çekirdeklerimizi alıp sayko Japon filmleri izlemek :D Zaten ikimizde Asyalılara bayılıyoruz ben daha çok Kore severken kardeşim ağırlıklı olarak Japon seviyor.Japonlar cidden hayatımda gördüğüm en garip millet bir şeyin cılkını çıkarmadan rahat edemiyorlar maalesef :D Ayrıca adamlarda hayranları ve adeta müptelası olduğum bi zeka var.Bunları filmlerinden,dizilerinden ve animelerinden görmeniz oldukça mümkün.Hele de Testere misali Sayko zeka ve kan,şiddet insanların birbirine düştüğü filmler :D Evet bu size biraz garip gelebilir ama ciddi ciddi bu tarz filmlerden acayip hoşlanıyor kardeşim tabi beni de sürüklüyor ben bazı kesme biçme sahnelerine çok fazla bakamasam da o olayların akışını zevkle izliyorum açıkçası özelliklede 1 odada ve insanların hayatları üzerinde dönen oyunların olduğu filmler ... Açlık Oyunları bu tarzın Hollywood'a uyarlanmış hali tabi Testere'de öyle eğer sizde bizler gibi insanların kendi hayatları uğruna neler yapabileceğini izlemekten zevk alıyorsanız bu 3 film tam da size göre !
Bu tarz filmlerde kurgunun zekice yapılması,senaryonun ve çekimlerin karmaşası beyninizi mıncıklayacak,çoğu zaman bir çok sahneye şaşırıp kalacaksınız !
1-Puzzle
Lise öğrencisi Azusa okulunun çatısından aşağı atlayıp intihar etmeye çalışır fakat hayatta kalır. Bir ay sonra, okul tuhaf maskeli bir grup tarafından ele geçirilir. Okulun baş müdürü ve bir kaç erkek öğrenci kayıp olur. Hamile bir öğretmende maskeli grup tarafından alıkonulur. Azusa daha sonra sınıf arkadaşı Shigeo tarafından kendisine verilen bir zarfın içinde bir bulmacanın parçalarını bulur. Bulmaca parçaları maskeli grubun, kayıp olan müdür ve öğrencilerle ilgili bir anahtar durumundadır. Azusa sınıf arkadaşı Shigeo'nun peşinden gider fakat hayal dahi edemeyeceği birşeyle karşılaşır.
İzmir'den Balıkesir'e dönüş yağtım yoğun bir tempo ile çalışmaya kaldığım yerden devam 1 hafta sonra - tam da doğum günümde - vizelerim başlıyor :/
İzmir'deyken kardeşimle beraber yapmaktan hoşlandığımız şey çekirdeklerimizi alıp sayko Japon filmleri izlemek :D Zaten ikimizde Asyalılara bayılıyoruz ben daha çok Kore severken kardeşim ağırlıklı olarak Japon seviyor.Japonlar cidden hayatımda gördüğüm en garip millet bir şeyin cılkını çıkarmadan rahat edemiyorlar maalesef :D Ayrıca adamlarda hayranları ve adeta müptelası olduğum bi zeka var.Bunları filmlerinden,dizilerinden ve animelerinden görmeniz oldukça mümkün.Hele de Testere misali Sayko zeka ve kan,şiddet insanların birbirine düştüğü filmler :D Evet bu size biraz garip gelebilir ama ciddi ciddi bu tarz filmlerden acayip hoşlanıyor kardeşim tabi beni de sürüklüyor ben bazı kesme biçme sahnelerine çok fazla bakamasam da o olayların akışını zevkle izliyorum açıkçası özelliklede 1 odada ve insanların hayatları üzerinde dönen oyunların olduğu filmler ... Açlık Oyunları bu tarzın Hollywood'a uyarlanmış hali tabi Testere'de öyle eğer sizde bizler gibi insanların kendi hayatları uğruna neler yapabileceğini izlemekten zevk alıyorsanız bu 3 film tam da size göre !
Bu tarz filmlerde kurgunun zekice yapılması,senaryonun ve çekimlerin karmaşası beyninizi mıncıklayacak,çoğu zaman bir çok sahneye şaşırıp kalacaksınız !
1-Puzzle
Lise öğrencisi Azusa okulunun çatısından aşağı atlayıp intihar etmeye çalışır fakat hayatta kalır. Bir ay sonra, okul tuhaf maskeli bir grup tarafından ele geçirilir. Okulun baş müdürü ve bir kaç erkek öğrenci kayıp olur. Hamile bir öğretmende maskeli grup tarafından alıkonulur. Azusa daha sonra sınıf arkadaşı Shigeo tarafından kendisine verilen bir zarfın içinde bir bulmacanın parçalarını bulur. Bulmaca parçaları maskeli grubun, kayıp olan müdür ve öğrencilerle ilgili bir anahtar durumundadır. Azusa sınıf arkadaşı Shigeo'nun peşinden gider fakat hayal dahi edemeyeceği birşeyle karşılaşır.
2-Audition
Aoyama, 7 yıl önce karısını kaybetmiş ve o günden beri bir kadınla flört etmemiştir. Onun kederli yaşantısına bir kadının girmesi gerektiğine inanan tv yapımcısı arkadaşı, ilginç bir plan yapar. TV şovunun içinde bir bölüm yaparak, sözde oyuncu seçmeleri yapacak ve bu sayede Aoyama'ya uygun bir eş bulacaklardır.
Başarısız ve komik pek çok aday sonrasında, Asami adlı çok çekici bir kadın çıkar karşılarına. Onun ideal eşi olacağına inanan Aoyama, kısa zamanda kadının geçmişi hakkında garip şeyler öğrenir.
3-DeathTube
Bir adam, gerçek zamanlı işlenen cinayetlerin yayınlandığı bir site olan "Death Tube" adlı internet sitesinin bağımlısı olur. Başlangıçta yayınlananların gerçek olduğuna inanmaz. Ta ki bir gün kendisi de sitede yer alıncaya kadar... Ölüm oyunu başlamak üzeredir.
20 Mart 2017 Pazartesi
Maydanoz Time : Film - Frantz
Herkese merhabalar efenim...
Şu sıralar Fransız sinemasına fena halde takmış durumdayım.Baldanberi'nin tavsiyesi üzerine izlediğim çok güzel bir filmden bahsedicem bugün sizlere.Hollwood vari değilde böyle daha yavaş akışlı dinlendiren filmleri sizde benim gibi seviyorsanız bu film tam da size göre.Hele de çekimleri ... Daha önce hiç bu tarz bir film görmemiştim açıkçası.Konu bakımından bana biraz yavan gelse de filme yerleştirilen imgeler,diyaloglar oldukça iyi ve anlamlıydı tabi anlayabilene ...
Çekimlerden kastım elbette filmin bir kısmının siyah-beyaz bir kısmının da renkli çekilmesi.Eski film sanmayın daha yeni 2016 filmi ! Almanya-Fransa ortaklığı ile hazırlanmış dili daha çok Almanca diyebiliriz.Anladığım kadarıyla karakterlerin ruhu karardıkça sahneler siyah-beyaz , karakterlerin ruhları aydınlandıkça renkli çekimler yapılmış.Oldukça hoş bir detay olmuş bence bu :D Ayrıca intihar ve suçluluk psikolojisi üzerine bir çok mesaj veren bir filmdi.Son olarak ufak ama beni oldukça etkileyen bir spoiler verip bitireceğim : Anna'nın son sahnede o intihar tablosuna bakıp yaşam sevinci bulması diyorum başka bir şey diyemiyorum :)
Şu sıralar Fransız sinemasına fena halde takmış durumdayım.Baldanberi'nin tavsiyesi üzerine izlediğim çok güzel bir filmden bahsedicem bugün sizlere.Hollwood vari değilde böyle daha yavaş akışlı dinlendiren filmleri sizde benim gibi seviyorsanız bu film tam da size göre.Hele de çekimleri ... Daha önce hiç bu tarz bir film görmemiştim açıkçası.Konu bakımından bana biraz yavan gelse de filme yerleştirilen imgeler,diyaloglar oldukça iyi ve anlamlıydı tabi anlayabilene ...
Çekimlerden kastım elbette filmin bir kısmının siyah-beyaz bir kısmının da renkli çekilmesi.Eski film sanmayın daha yeni 2016 filmi ! Almanya-Fransa ortaklığı ile hazırlanmış dili daha çok Almanca diyebiliriz.Anladığım kadarıyla karakterlerin ruhu karardıkça sahneler siyah-beyaz , karakterlerin ruhları aydınlandıkça renkli çekimler yapılmış.Oldukça hoş bir detay olmuş bence bu :D Ayrıca intihar ve suçluluk psikolojisi üzerine bir çok mesaj veren bir filmdi.Son olarak ufak ama beni oldukça etkileyen bir spoiler verip bitireceğim : Anna'nın son sahnede o intihar tablosuna bakıp yaşam sevinci bulması diyorum başka bir şey diyemiyorum :)
Birinci Dünya Savaşı yeni bitmiş, mağlup devletlerden Almanya için zor bir süreç başlamıştır. Savaşın yalnızca maddi değil, manevi kayıpları da büyüktür. Quedlinburg kasabasında yaşayan Anna (Paula Beer), Fransız cephesinde nişanlısı Frantz'ı kaybetmenin üzüntüsünü henüz atlatabilmiş değildir. Günün birinde kasabaya gelen bir Fransız, Adrien Rivoire (Pierre Niney), Frantz'ın Paris'te yaşadığı günlerden tanıdığı çok yakın bir arkadaşı olduğunu söyler ve kısa sürede hem Anna'nın, hem de aynı evde yaşadığı Frantz'ın anne ve babasının yakın dostu olur. Fakat genç adamın söyleyemedikleri de vardır ve bunlar, Anna'nın hayatını tamamen değiştirecektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...