Herkese merhabalar efenim ...
Vize haftası devam ediyor ama bende kültürel faaliyetlerime ara vermeden devam ediyorum.Bütün boşluklarımda film,dizi izlemeye ve kitap okumaya çalışıyorum :D Yoksa yaşayamam ölürüm :D
Neyse efenim bugünün kitap postunda bir Türk yazarı ve onun "kadın" hikayesini ağırlıyoruz.Aslında kitabın ana konusu "yuva yıkanın yuvası olmaz".Evet post bu kadar bir daha ki postlarda görüşmek üzere :D
Şaka şaka :D Ama cidden kitabın özeti bu resmen.Ah büyüklerimiz,atalarımız o koca karılar ne de doğru söylemiş.Bir aşk hikayesini okuyoruz gibi geliyor her defasından ama aslında bunun adı aşk değil.Aldatmanın içinde olan bir şeyin adı aşk olamaz.Lütfen ona başka bir ad verin ama adına aşk demeyin ! Küçüklüğünden itibaren babasından dayak yiyen,anasından gayrı yalnız başına hayat mücadelesi veren bir kadının evli bir adama aşık (!) olma hikayesi ... Bana çok geçti mi dersiniz mırın kırın ... Maalesef öyle çok fazla geçmedi hikaye.Yazarda çokça kendini ispatlama çabası gördüm okurken.Hele de Kahraman Tazeoğlunda da görüp adeta tiksindiğim bir şeyi bu kitapta da gördüm hikayeden bağımsız olarak yazarın kendini ispatlama çabası içerisine girdiği vıcık vıcık aşk sözcükleri ... Bence bu tarz edebiyat beni biraz bayıyor.Ben seni nasıl sevdim ben seni şöyle sevdim böyle sevdim ... Herhangi bir betimleme ya da kelime oyunları,sanatsallık yok yani işin içinde ...
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
10 Nisan 2017 Pazartesi
9 Nisan 2017 Pazar
Maydanoz Time : Film - Split
Herkese merhabalar efenim ...
Pazar sinemasında bugün yine psikolojik bir film var.Ama bu sefer içinde bol bol gerilim ve aksiyonda var.Şu aralar psikolojik-gerilim içinde izlediğim en iyi filmdi diyebilirim.X-Men serisinden hatırlayacağınız benimde çok sevdiğim bir isim olan James Mcavoy başrolde ve oyunculukta döktürmüş resmen.Tabi biz Kore dizilerinde bol bol bu tarz rollerde harka oyunculuklar gördüğümüz için beni o kadar da etkilemedi ama yine de iyiydi :D Sadece gerilim filmi değil ayrıca felsefik alt mesajlarda serpiştirilmiş ve son sahne beni cidden ağlattı diyebilirim.Ayrıca bu tarz filmlerde - Kore dizilerinde de - biraz fantastiğe kaçabiliyorlar bu filmde de karakter değiştirme konusunda bunu gördüm.23 kişiliğin hepsini göremedik elbette en fazla 4-5 kişiliği adam gibi görebildik bu biraz eksi tarafı oldu sadece abartılmak için 23 kişilik yazılmış hepsini de görsek cidden tebrik ederdim ama maalesef filmin tek kötü tarafı bu olmuş.
Kevin (James McAvoy) kişilik bozukluğundan mustarip biridir. Farklı yaşlarda ve cinsiyetlerde 23’e yakın kişiliği bedeninde barındırmaktadır. Güpegündüz 3 genç kızı kaçırır ve yer altında bir sığınağa kapatır. Kızlar zamanla Kevin’ın değişik sürprizleriyle ve farklı kişilikleriyle tanışırlar. Fakat Kevin’ın büründüğü bu farklı kişilikler, bedeninin de giderek değişmesine sebep olur. 3 kız, kurtulmak için zekice bir plan yapmak zorundadır…
Pazar sinemasında bugün yine psikolojik bir film var.Ama bu sefer içinde bol bol gerilim ve aksiyonda var.Şu aralar psikolojik-gerilim içinde izlediğim en iyi filmdi diyebilirim.X-Men serisinden hatırlayacağınız benimde çok sevdiğim bir isim olan James Mcavoy başrolde ve oyunculukta döktürmüş resmen.Tabi biz Kore dizilerinde bol bol bu tarz rollerde harka oyunculuklar gördüğümüz için beni o kadar da etkilemedi ama yine de iyiydi :D Sadece gerilim filmi değil ayrıca felsefik alt mesajlarda serpiştirilmiş ve son sahne beni cidden ağlattı diyebilirim.Ayrıca bu tarz filmlerde - Kore dizilerinde de - biraz fantastiğe kaçabiliyorlar bu filmde de karakter değiştirme konusunda bunu gördüm.23 kişiliğin hepsini göremedik elbette en fazla 4-5 kişiliği adam gibi görebildik bu biraz eksi tarafı oldu sadece abartılmak için 23 kişilik yazılmış hepsini de görsek cidden tebrik ederdim ama maalesef filmin tek kötü tarafı bu olmuş.
Kevin (James McAvoy) kişilik bozukluğundan mustarip biridir. Farklı yaşlarda ve cinsiyetlerde 23’e yakın kişiliği bedeninde barındırmaktadır. Güpegündüz 3 genç kızı kaçırır ve yer altında bir sığınağa kapatır. Kızlar zamanla Kevin’ın değişik sürprizleriyle ve farklı kişilikleriyle tanışırlar. Fakat Kevin’ın büründüğü bu farklı kişilikler, bedeninin de giderek değişmesine sebep olur. 3 kız, kurtulmak için zekice bir plan yapmak zorundadır…
6 Nisan 2017 Perşembe
Maydanoz Time : Kitap - Freud'a Kafa Tutan Kız : Dora Lidia Yuknavitch
Herkese merhabalar efeinm ...
İçinde "Freud" ismi geçen her şeyi manyak gibi atlayıp okuyorum hemen :D Hatırladığım kadarıyla Freud'un zamanında Dora isimli çok ilginç bir vakası vardı ama vakanın ne olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum maalesef.Ona hitaben yazılmış bir kitap diye düşündüm ama hiç bir alakası yoktu.Zaten kitap Freud'un zamanında bile geçmiyor şimdi ki zamanda psikiyatristinin adı Sigmund Freud olan bir kızın yaşam hikayesini anlatıyor aslında.Normalde bu tarz sorunlu ergen kızları anlamaya çalışır hatta hafiften bir sempatide duyarım çünkü benim içimde de inanmazsınız ama sorunlu bir ergen var :D Tabi bu kadar sorunlu değil :/ Bu kız resmen iticinin önde gideni.Kitabın yüzde %90'u cinsellik ve cinsellik içeren kelimeler %10 'u da küfürdü zaten Freud 'un cinsel teorilerini az çok biliyorsunuzdur.Ki kitabın kapağına bakacak olursak "parçalanmış muz". Erkek egemenliğini alaya alan bir genç kız ve alt eden demeliyim aslında.Zekasını ve teknolojiyi kullanarak dünyayı birbirine katıyor resmen :D
Kitap kızın dilinden yazıldığı için hiç bir edebi tarafı yok o kısmı geçebiliriz :D Babasının annesini aldatması,kendine zarar verecek şeyler yapması - jilet atmak gibi - üzerine aile onu kızın deyişiyle Sig diye bir psikiyatriste gönderiyor.Kızda herkesin bir kez daha hakkından geliyor.
İçinde "Freud" ismi geçen her şeyi manyak gibi atlayıp okuyorum hemen :D Hatırladığım kadarıyla Freud'un zamanında Dora isimli çok ilginç bir vakası vardı ama vakanın ne olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum maalesef.Ona hitaben yazılmış bir kitap diye düşündüm ama hiç bir alakası yoktu.Zaten kitap Freud'un zamanında bile geçmiyor şimdi ki zamanda psikiyatristinin adı Sigmund Freud olan bir kızın yaşam hikayesini anlatıyor aslında.Normalde bu tarz sorunlu ergen kızları anlamaya çalışır hatta hafiften bir sempatide duyarım çünkü benim içimde de inanmazsınız ama sorunlu bir ergen var :D Tabi bu kadar sorunlu değil :/ Bu kız resmen iticinin önde gideni.Kitabın yüzde %90'u cinsellik ve cinsellik içeren kelimeler %10 'u da küfürdü zaten Freud 'un cinsel teorilerini az çok biliyorsunuzdur.Ki kitabın kapağına bakacak olursak "parçalanmış muz". Erkek egemenliğini alaya alan bir genç kız ve alt eden demeliyim aslında.Zekasını ve teknolojiyi kullanarak dünyayı birbirine katıyor resmen :D
Kitap kızın dilinden yazıldığı için hiç bir edebi tarafı yok o kısmı geçebiliriz :D Babasının annesini aldatması,kendine zarar verecek şeyler yapması - jilet atmak gibi - üzerine aile onu kızın deyişiyle Sig diye bir psikiyatriste gönderiyor.Kızda herkesin bir kez daha hakkından geliyor.
5 Nisan 2017 Çarşamba
2 Minnak Japon Dizisi
Herkese merhabalar efenim ...
Bir kaç gün önce Japon sayko filmlerden bahsedip saykolukta 1 numara olan Japonlardan bahsetmiştim.Ya çok saykolar ya da çok fazla tatlılar.Adamlar bir işin ortası yok :D İşin ortası sanırım Koreliler oluyor :D O yüzden Kore'yi daha çok seviyorum.Ama Japonya'da ayrı bir dünya cidden :D Kore minnak dizilerinde daha fazla benlik bir şey bulamayınca Japon minnak dizilerine geçtim :D Birbirinden minnoş - ve elbette tatlış çocuklarında olduğu - dizilerden bahsedicem sizlere bu postta :D - Ama benim favorim hala Kore erkekleri daha çok kardeşimin zevkine göre Japon erkekleri keh keh :D -
1- Minami kun no Koibito: My Little Lover / 2015
Shunichi Minami, iyi görünüme sahip, başarılı bir liselidir. Chiyomi Horikiri, dansı seven parlak bir kızdır. İkisi çocukluktan arkadaş, ayrıca birbirinin ilk aşkıdır. Ancak Shunichi Minami'nin babası ortadan kaybolduğunda nadiren konuşur olurlar. Fırtınalı bir gecede, Chiyomi Horikiri ebeveynleri ile geleceği hakkında tartışır ve evi terk eder. Yağmurdan saklanmaya çalışırken, çocukluğuna geri dönmeyi diler. Aniden, küçülür ve 15 cm boyunda olur. Shunichi Minami küçük Chiyomi Horikiri görür. Kız, hiç kimseye görünmek istemediğini söyler böylece Shunichi Minami onu evine alır.
2-Sensei Ni Koishita Natsu / 2016
Öğretmeni Sawada Hiroshi'ye aşık olan öğrenci Fuka hakkında kısa bir hikaye.
Bir kaç gün önce Japon sayko filmlerden bahsedip saykolukta 1 numara olan Japonlardan bahsetmiştim.Ya çok saykolar ya da çok fazla tatlılar.Adamlar bir işin ortası yok :D İşin ortası sanırım Koreliler oluyor :D O yüzden Kore'yi daha çok seviyorum.Ama Japonya'da ayrı bir dünya cidden :D Kore minnak dizilerinde daha fazla benlik bir şey bulamayınca Japon minnak dizilerine geçtim :D Birbirinden minnoş - ve elbette tatlış çocuklarında olduğu - dizilerden bahsedicem sizlere bu postta :D - Ama benim favorim hala Kore erkekleri daha çok kardeşimin zevkine göre Japon erkekleri keh keh :D -
1- Minami kun no Koibito: My Little Lover / 2015
Shunichi Minami, iyi görünüme sahip, başarılı bir liselidir. Chiyomi Horikiri, dansı seven parlak bir kızdır. İkisi çocukluktan arkadaş, ayrıca birbirinin ilk aşkıdır. Ancak Shunichi Minami'nin babası ortadan kaybolduğunda nadiren konuşur olurlar. Fırtınalı bir gecede, Chiyomi Horikiri ebeveynleri ile geleceği hakkında tartışır ve evi terk eder. Yağmurdan saklanmaya çalışırken, çocukluğuna geri dönmeyi diler. Aniden, küçülür ve 15 cm boyunda olur. Shunichi Minami küçük Chiyomi Horikiri görür. Kız, hiç kimseye görünmek istemediğini söyler böylece Shunichi Minami onu evine alır.
2-Sensei Ni Koishita Natsu / 2016
Öğretmeni Sawada Hiroshi'ye aşık olan öğrenci Fuka hakkında kısa bir hikaye.
4 Nisan 2017 Salı
Maydanoz Time : Film - Beauty And The Beast
Herkese merhabalar efenim ...
Evettt ! Dün benim doğum günümdü ve tam tamına 22 yaşına girdim ! (Aman ne kadar büyüğüm alkışlar,çığlık kıyamet :D )
Ama vizeler başladığı için ilk defa neredeyse doğum günümü unutacak hallederdeydim.Vizelere son gün çalışacak kadar umursamaz brisi olsam da "sınav haftası" psikolojisi beni öyle ya da böyle strese sokuyor maalesef.Neyse 2 sınavı hallettim azı gitti çoğu kaldı :D
Uzun zamandır sinemaya da gidemiyordum.Arkadaşlarımla orda burada aylaklık yapıktan sonra en son günün finalini sinemada yapalım dedim.Bu perşembe için aslı Japon animesi olan "Kabuktaki Hayalet" filmine gitme sözü verince Güzel Ve Çirkin'e gitmeye karar verdik.Başrolde Emma Watson olunca ayrı bir merak oldu tabi bende.Bir Harry Potter fanı olaraktan Emma'lar içinde sevdiklerimden biridir. - Emmalar dediğim Roberts,Stone ve Watson tabi ki - :D
Daha önce çokça -premseslerle ve masallarla büyüyen bir minnoş olduğumdan - bir çok versiyonunu izlemiştim bu versiyonun diğerlerinden tek farkı sanırım müzikal olmasıydı.Türkçe Dublaj izlediğim için biraz acı çektim maalesef genelde Altyazılı izlemeyi tercih ederim Orijinal haliyle değerlendirebilmek için elbette :D Ayrıca 3D olması da çok saçma olmuş 3D olacak hiç bir unsur bir aksiyon yoktu filmde boşuna gözlük parası verdik :/ Disney yapımı olduğu için çekimler,kostümler oldukça kaliteli ve görsellik açısından oldukça güzeldi.Çocuklar için belki Çirkin karakteri biraz korkutucu gelebilir bu yüzden +8 yaş diyebilirim :D
Evettt ! Dün benim doğum günümdü ve tam tamına 22 yaşına girdim ! (Aman ne kadar büyüğüm alkışlar,çığlık kıyamet :D )
Ama vizeler başladığı için ilk defa neredeyse doğum günümü unutacak hallederdeydim.Vizelere son gün çalışacak kadar umursamaz brisi olsam da "sınav haftası" psikolojisi beni öyle ya da böyle strese sokuyor maalesef.Neyse 2 sınavı hallettim azı gitti çoğu kaldı :D
Uzun zamandır sinemaya da gidemiyordum.Arkadaşlarımla orda burada aylaklık yapıktan sonra en son günün finalini sinemada yapalım dedim.Bu perşembe için aslı Japon animesi olan "Kabuktaki Hayalet" filmine gitme sözü verince Güzel Ve Çirkin'e gitmeye karar verdik.Başrolde Emma Watson olunca ayrı bir merak oldu tabi bende.Bir Harry Potter fanı olaraktan Emma'lar içinde sevdiklerimden biridir. - Emmalar dediğim Roberts,Stone ve Watson tabi ki - :D
Daha önce çokça -premseslerle ve masallarla büyüyen bir minnoş olduğumdan - bir çok versiyonunu izlemiştim bu versiyonun diğerlerinden tek farkı sanırım müzikal olmasıydı.Türkçe Dublaj izlediğim için biraz acı çektim maalesef genelde Altyazılı izlemeyi tercih ederim Orijinal haliyle değerlendirebilmek için elbette :D Ayrıca 3D olması da çok saçma olmuş 3D olacak hiç bir unsur bir aksiyon yoktu filmde boşuna gözlük parası verdik :/ Disney yapımı olduğu için çekimler,kostümler oldukça kaliteli ve görsellik açısından oldukça güzeldi.Çocuklar için belki Çirkin karakteri biraz korkutucu gelebilir bu yüzden +8 yaş diyebilirim :D
2 Nisan 2017 Pazar
Maydanoz Time : Kitap - Alfa Ayının Kabileleri Philip K. Dick
Herkese merhabalar efenim ....
Kitapağacı Nisan ayında normalde Amin Maalouf'un Semarkand'ını okuduk.Daha doğrusu diğer üyeler okudu ama ben okuyamadım :/ Bu ay malumunuz not dayatmalı kitaplarımı okumakla meşguldüm bu yüzden ben bu ayı pas geçmek zorunda kaldım.Toplantımız yaptık ev sahibimize istediği kitabı aldık okuduk onayladık ve verdik.Benden istediği kitap Bilimkurgu ve Psikolojinin birleşimi olan değişik bir kitaptı.Ben bilimkurgu okuduğumu sanırdım bu kitaba kadar ama meğersem benim okuduklarım bilimkurgunun b si bile değilmiş :D
Anlaması biraz zor ve olayları karışık bir kitap.Zaten normal bir dünya da geçmiyor olaylar.Yazarın kafası baya baya iyi :D Aslında alt mesajları olan bir bilimkurgu kitabı tabi azucuk psikojiden anlamak gerekiyor o satır aralarını okuyabilmek için :D Benim içinde değişik bir deneyim oldu ama bir daha bu tarz bir kitap okur muyum pek bilemiyorum beni pek sarmadı bu tarz sanırım öyle alışmışım ki Young Adult romanlara bilimkurgu da bile birazda olsa Young Adult arıyorum :D İçimdeki ergeni susturamıyorum napayım :D
Alfa sisteminin üçüncü ayı yıllarca Arzlı hastaların kaldığı bir akıl hastalıkları hastanesi olarak kullanılmıştır. Alfa İmparatorluğu ve Arz arasındaki savaşta, hastalar ayın kontrolü ele geçirir ve kendi toplumlarını kurarlar. Depresifler, şizofrenler, paranoyaklar, manikler ve diğer akıl hastalarının kabileler halinde yaşadığı bu çılgın toplum dünyadan gelen istila tehlikesi karşısında birleşir. Bu sırada dünyada bir CIA ajanı olan Chuck Rittersdorf ve eşi Mary tatsız bir biçimde boşanırlar. Chuck'ın Mary'yi öldürme planlarının içine bir televizyon şovu komedyeni, similakrumlar, CIA, dünya-dışı çeşitli varlıklar ve Alfa ayının kabileleri karışır.
Kitapağacı Nisan ayında normalde Amin Maalouf'un Semarkand'ını okuduk.Daha doğrusu diğer üyeler okudu ama ben okuyamadım :/ Bu ay malumunuz not dayatmalı kitaplarımı okumakla meşguldüm bu yüzden ben bu ayı pas geçmek zorunda kaldım.Toplantımız yaptık ev sahibimize istediği kitabı aldık okuduk onayladık ve verdik.Benden istediği kitap Bilimkurgu ve Psikolojinin birleşimi olan değişik bir kitaptı.Ben bilimkurgu okuduğumu sanırdım bu kitaba kadar ama meğersem benim okuduklarım bilimkurgunun b si bile değilmiş :D
Anlaması biraz zor ve olayları karışık bir kitap.Zaten normal bir dünya da geçmiyor olaylar.Yazarın kafası baya baya iyi :D Aslında alt mesajları olan bir bilimkurgu kitabı tabi azucuk psikojiden anlamak gerekiyor o satır aralarını okuyabilmek için :D Benim içinde değişik bir deneyim oldu ama bir daha bu tarz bir kitap okur muyum pek bilemiyorum beni pek sarmadı bu tarz sanırım öyle alışmışım ki Young Adult romanlara bilimkurgu da bile birazda olsa Young Adult arıyorum :D İçimdeki ergeni susturamıyorum napayım :D
Alfa sisteminin üçüncü ayı yıllarca Arzlı hastaların kaldığı bir akıl hastalıkları hastanesi olarak kullanılmıştır. Alfa İmparatorluğu ve Arz arasındaki savaşta, hastalar ayın kontrolü ele geçirir ve kendi toplumlarını kurarlar. Depresifler, şizofrenler, paranoyaklar, manikler ve diğer akıl hastalarının kabileler halinde yaşadığı bu çılgın toplum dünyadan gelen istila tehlikesi karşısında birleşir. Bu sırada dünyada bir CIA ajanı olan Chuck Rittersdorf ve eşi Mary tatsız bir biçimde boşanırlar. Chuck'ın Mary'yi öldürme planlarının içine bir televizyon şovu komedyeni, similakrumlar, CIA, dünya-dışı çeşitli varlıklar ve Alfa ayının kabileleri karışır.
1 Nisan 2017 Cumartesi
Maydanoz Time : Kitap - Yurdunu Kaybeden Adam Cengiz Dağcı
Herkese merhabalar efenim...
Osmancık tek ödevim değildir elbette.Onunla birlikte bir de Yurdunu Kaybeden Adam diye bir kitap daha verdi hocamız.Romandan çok Anı niteliğinde akışı biraz eksik ve karışık bir kitap anlaması da diğer gibi yine oldukça güç.
Türk Edebiyatında milyonlarca anlaşılacak harika eseler varken neden gidip en zor anlaşılacak karmakarışık hiçte ilgimi çekmeyen eserler verdi bilemiyorum zaten zorla birinin dayatmayla verdiği kitabı okumayı hiç sevmiyorum bence insanları,öğrencileri okumayı sevdirmek yerine daha da uzaklaştırıyorsunuz bu tarz bir zorlamayla sevgili öğretmenler :/
Bu iş bence zevkle bir hobi olarak yapılmalı bunun not kaygısı olmamalı ... Yazara,esere bu tarz bir dayatmayla haksızlık edildiğini düşünüyorum şahsen.Kitap okumayı seven hatta baya baya bağımlılık haline getiren ben bile böyle düşünüyorum bu konularda bilmem anlatabildim mi ? :)
Tarihten sonra sevmediğim ikinci bir türde savaş hikayeleri :
Sadık Turan, (aslında bu kişi yazarın kendisidir) İkinci dünya Savaşı’nda, Rusların çeşitli Türk boylarından kurdukları bir birlikle beraber, Almanlarla çarpışırken onlara esir düşmüş bir yedek subaydır. Bir süre sonra Almanlar, esir ettikleri Türklerden kurulu bir birliği Ruslara karşı savaşa gönderirler. Bu kısmı (Yurdunu Kaybeden Adam)’ın birinci bölümü olan (Korkunç Yıllar)'da hikâye eden yazar, ikinci ciltte de olayların akışını anlatır:
1942 yılının ilkbaharıdır. Rusya'dan alınmış Türk asıllı esirlerden bir Türk Lejyonu kurulmuş ve bu lejyon Alman ordusunun kadrosu içine alınmıştır. Türk asıllı esirler, bu yeni ve değişik askerlik görevini büyük bir istekle kabullenirler. Çünkü 1932 den bu yana Rusya'da artık kendilerine insan muamelesi edilmemekte, en azından ikinci, üçüncü sınıf vatandaş gibi görülmektedirler. Sahip bulundukları her şeyleri ellerinden alınmıştır. Kendi topraklarında sürgün gibi dolaşmaktadırlar. Eğer Almanlar başarıya ulaşacak olurlarsa onlar da - öteki bütün soydaşları ile birlikte -yurtlarına, topraklarına ve onurlarına yeniden sahip olacaklardır.
Sadık Turan, bu Türkistan lejyonunda bölük komutanıdır. Savaş alanına gitmeden önce birliğiyle iki aylık bir eğitim dönemi geçirmiştir. Cepheye gitmeden önce kendisine, Kırım'daki doğduğu köye gidip gelmesi için kısa bir izin verilmiştir.
Sadık Turan, doğduğu köye gelir. Annesini babasını ziyaret eder. Onu, yıllarca önce Almanlarla savaşırken öldü diye bilen anne - baba ve köylülerin sevinç ve şaşkınlıkları büyüktür. Kırım'ın bu köşesinde Rus emperyalizmi gibi Alman emperyalizmimin de izleri göze çarpmaktadır. Ne var ki başarıya ulaştıktan sonra her iki emperyalizmden de kurtulmak ümidi genç subayı teselli etmektedir. Bu ümit içinde birliğine döner.
Türkistan Lejyonu'nu teşkil eden Türk asker ve subayları, Alman ordusuyla birlikte, doğu cephesine gönderilir. Fakat Almanlar Türklere karşı ilk günlerdeki davranışlarını değiştirmişlerdir. Onlara karşı katı ve kabadırlar. Bu durum onlarda oldukça büyük bir moral çöküntüsü yaratır. Öte yandan Alman kuvvetleri de Ruslara yenilmek üzeredirler. Nitekim Stalingrad'da büyük bir bozguna uğrayıp geri çekilirler. Ruslar, çekilen Alman ordusunun peşinde Varşova kapılarına kadar dayanmışlardır. Bu çekilen ordu içinde görevli bulunan Sadık Turan, çatışmalardan birinde yaralanır. Hastanede kendisine bakan Marya adlı Polonyalı bir kızla anlaşır. Kız kendisini sevmektedir. Onun yardımı ile batıya doğru çekilen Polonya çetelerine katılır. Dile tarife sığmaz eziyetli günler aylar geçirirler. Amerikalıların yaptıkları bir uçak bombardımanında Marya ağır bir yara alıp ölür. Sadık Turan, her bakımdan yalnız kalmış olarak, İtalya'ya ulaşır.
Osmancık tek ödevim değildir elbette.Onunla birlikte bir de Yurdunu Kaybeden Adam diye bir kitap daha verdi hocamız.Romandan çok Anı niteliğinde akışı biraz eksik ve karışık bir kitap anlaması da diğer gibi yine oldukça güç.
Türk Edebiyatında milyonlarca anlaşılacak harika eseler varken neden gidip en zor anlaşılacak karmakarışık hiçte ilgimi çekmeyen eserler verdi bilemiyorum zaten zorla birinin dayatmayla verdiği kitabı okumayı hiç sevmiyorum bence insanları,öğrencileri okumayı sevdirmek yerine daha da uzaklaştırıyorsunuz bu tarz bir zorlamayla sevgili öğretmenler :/
Bu iş bence zevkle bir hobi olarak yapılmalı bunun not kaygısı olmamalı ... Yazara,esere bu tarz bir dayatmayla haksızlık edildiğini düşünüyorum şahsen.Kitap okumayı seven hatta baya baya bağımlılık haline getiren ben bile böyle düşünüyorum bu konularda bilmem anlatabildim mi ? :)
Tarihten sonra sevmediğim ikinci bir türde savaş hikayeleri :
Sadık Turan, (aslında bu kişi yazarın kendisidir) İkinci dünya Savaşı’nda, Rusların çeşitli Türk boylarından kurdukları bir birlikle beraber, Almanlarla çarpışırken onlara esir düşmüş bir yedek subaydır. Bir süre sonra Almanlar, esir ettikleri Türklerden kurulu bir birliği Ruslara karşı savaşa gönderirler. Bu kısmı (Yurdunu Kaybeden Adam)’ın birinci bölümü olan (Korkunç Yıllar)'da hikâye eden yazar, ikinci ciltte de olayların akışını anlatır:
1942 yılının ilkbaharıdır. Rusya'dan alınmış Türk asıllı esirlerden bir Türk Lejyonu kurulmuş ve bu lejyon Alman ordusunun kadrosu içine alınmıştır. Türk asıllı esirler, bu yeni ve değişik askerlik görevini büyük bir istekle kabullenirler. Çünkü 1932 den bu yana Rusya'da artık kendilerine insan muamelesi edilmemekte, en azından ikinci, üçüncü sınıf vatandaş gibi görülmektedirler. Sahip bulundukları her şeyleri ellerinden alınmıştır. Kendi topraklarında sürgün gibi dolaşmaktadırlar. Eğer Almanlar başarıya ulaşacak olurlarsa onlar da - öteki bütün soydaşları ile birlikte -yurtlarına, topraklarına ve onurlarına yeniden sahip olacaklardır.
Sadık Turan, bu Türkistan lejyonunda bölük komutanıdır. Savaş alanına gitmeden önce birliğiyle iki aylık bir eğitim dönemi geçirmiştir. Cepheye gitmeden önce kendisine, Kırım'daki doğduğu köye gidip gelmesi için kısa bir izin verilmiştir.
Sadık Turan, doğduğu köye gelir. Annesini babasını ziyaret eder. Onu, yıllarca önce Almanlarla savaşırken öldü diye bilen anne - baba ve köylülerin sevinç ve şaşkınlıkları büyüktür. Kırım'ın bu köşesinde Rus emperyalizmi gibi Alman emperyalizmimin de izleri göze çarpmaktadır. Ne var ki başarıya ulaştıktan sonra her iki emperyalizmden de kurtulmak ümidi genç subayı teselli etmektedir. Bu ümit içinde birliğine döner.
Türkistan Lejyonu'nu teşkil eden Türk asker ve subayları, Alman ordusuyla birlikte, doğu cephesine gönderilir. Fakat Almanlar Türklere karşı ilk günlerdeki davranışlarını değiştirmişlerdir. Onlara karşı katı ve kabadırlar. Bu durum onlarda oldukça büyük bir moral çöküntüsü yaratır. Öte yandan Alman kuvvetleri de Ruslara yenilmek üzeredirler. Nitekim Stalingrad'da büyük bir bozguna uğrayıp geri çekilirler. Ruslar, çekilen Alman ordusunun peşinde Varşova kapılarına kadar dayanmışlardır. Bu çekilen ordu içinde görevli bulunan Sadık Turan, çatışmalardan birinde yaralanır. Hastanede kendisine bakan Marya adlı Polonyalı bir kızla anlaşır. Kız kendisini sevmektedir. Onun yardımı ile batıya doğru çekilen Polonya çetelerine katılır. Dile tarife sığmaz eziyetli günler aylar geçirirler. Amerikalıların yaptıkları bir uçak bombardımanında Marya ağır bir yara alıp ölür. Sadık Turan, her bakımdan yalnız kalmış olarak, İtalya'ya ulaşır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...