Herkese merhabalar efenim ...
Aralık ayının Noel temasından kalma son filmi ile karşınızdayım.Ocak ayı için Oscar film adaylarını izleme niyetinde olduğumu söylemiştim ama sanırım o fikir Şubat ayına kaldı çünkü Oscar asıl adayları 22 Ocak tarihinde açıklanacakmış o zamana kadar Oscar adayı olma ihtimali olan filmlerden ara ara izleriz tam liste açıklandığı zaman daha çok film izleme şansımız olur böylece :)
Hellmark her yıl olduğu gibi bu yılda Noel Temalı bir çok Romantik Komedi filmi yayınladı bulabildiklerimi izliyorum , kafamın çok yoğun olduğu zamanlarda ilaç gibi geliyor bu tarz yormayan filmler :)
Noel zamanında küçük bir kasabada fırın işleten bir adamın ortağının değişmesi sonucunda yeni gelen ortağının insanları çalıştırmak yerine makinelere iş yaptırmayı düşünerek hareket etmesi insanları mutsuz etmiştir. Fırında çıkan ekmek ve pastaların lezzetini insanların verdiğini düşünen Ellie ise ona bu durumu anlatacaktır.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
4 Ocak 2019 Cuma
3 Ocak 2019 Perşembe
Aile Filmi : The Christmas Chronicles
Herkese merhabalar efenim...
Yılbaşı gecesi ne mı yaptık ? Elbette Christmas temalı filmler izleyip,tatlı ve sıcak çikolata eşliğinde battaniyelerimizin altına girip aile saadeti yaptık her yıl başı akşamı olduğu gibi :D Aralık ayını Noel teması olarak belirlemiştim film olarak biliyorsunuz ki.Bu Ocak ayında yeni film temamız elbette her yıl olduğu gibi : Oscar Adayı filmler :)
Yayın tarihi: 22 Kasım 2018 (ABD)
Yönetmen: Clay Kaytis
Film müziğinin bestecisi: Christophe Beck
Senaryo: Matt Lieberman
Yapımcılar: Chris Columbus, Michael Barnathan
Yapım şirketleri: Netflix, 1492 Pictures
Her Noel olduğu zaman Noel baba ve yardımcıları hediyeler dağıtmak için kızağına biner ve geyikleri ile birlikte çocukları sevindirmek için hediye dağıtırlar. Hayatlarında çok merak ettikleri Noel babayı görüp onu kayıt etmeyi planlayan Kate ve ağabeyi Teddy bir şekilde Noel babanın kızağına binecek ve macera dolu anlar yaşayacaklardır.
Yılbaşı gecesi ne mı yaptık ? Elbette Christmas temalı filmler izleyip,tatlı ve sıcak çikolata eşliğinde battaniyelerimizin altına girip aile saadeti yaptık her yıl başı akşamı olduğu gibi :D Aralık ayını Noel teması olarak belirlemiştim film olarak biliyorsunuz ki.Bu Ocak ayında yeni film temamız elbette her yıl olduğu gibi : Oscar Adayı filmler :)
Yayın tarihi: 22 Kasım 2018 (ABD)
Yönetmen: Clay Kaytis
Film müziğinin bestecisi: Christophe Beck
Senaryo: Matt Lieberman
Yapımcılar: Chris Columbus, Michael Barnathan
Yapım şirketleri: Netflix, 1492 Pictures
Her Noel olduğu zaman Noel baba ve yardımcıları hediyeler dağıtmak için kızağına biner ve geyikleri ile birlikte çocukları sevindirmek için hediye dağıtırlar. Hayatlarında çok merak ettikleri Noel babayı görüp onu kayıt etmeyi planlayan Kate ve ağabeyi Teddy bir şekilde Noel babanın kızağına binecek ve macera dolu anlar yaşayacaklardır.
2 Ocak 2019 Çarşamba
Kitap - Kore'deki Çatı Katımdan Sesleniyorum 2
Herkese merhabalar efenim...
Ben kitap okumayalı ve kitap postu yapmayalı oldukça uzun bir zaman oldu.Öğrencilerimden biriyle bu serinin ilk kitabı hakkında ve Kore hakkında konuşunca bana 2.kitabının çıktığını ve okumamı söyledi ve ertesi gün bana kitabı ödünç verdi.Ödünç kitap olunca hem de çok sevdiğim bir kitabın devamı olunca 1 gecede bitirdim kitabı.Bu kitabın ilkini okumuş ve şurada yorumunu yapmıştım :
https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2016/10/maydanoz-time-kitap-koredeki-cat.html
İlk kitabın aksine bu kitap Kore de geçiyor ama yinede bana istediğim zevki vermedi.Çünkü Kore de genel bir yaşantısı var sanıyordum ben kızın ama sadece kısa bir süre için Kore de sevgilisinin yanına gitme kısmını anlatmış genel olarak hep kendi duygularına yer vermiş.O kadar süsleyerek anlatmış ki duygularını ilk başta çok romantik ve duygusal bulsam da sonrasında baymaya başladı beni.Duygudan çok olay görmek,okumak istedim tabi gerçek bir hayat hikayesine dayanınca öyle çok büyük şeyler beklemiyor insan ama Kore ye çok gitmek isteyen biri olduğum için oralar ve orada ki yaşam hakkında daha ayrıntılı şeyler okumak isterdim.
Ben kitap okumayalı ve kitap postu yapmayalı oldukça uzun bir zaman oldu.Öğrencilerimden biriyle bu serinin ilk kitabı hakkında ve Kore hakkında konuşunca bana 2.kitabının çıktığını ve okumamı söyledi ve ertesi gün bana kitabı ödünç verdi.Ödünç kitap olunca hem de çok sevdiğim bir kitabın devamı olunca 1 gecede bitirdim kitabı.Bu kitabın ilkini okumuş ve şurada yorumunu yapmıştım :
https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2016/10/maydanoz-time-kitap-koredeki-cat.html
İlk kitabın aksine bu kitap Kore de geçiyor ama yinede bana istediğim zevki vermedi.Çünkü Kore de genel bir yaşantısı var sanıyordum ben kızın ama sadece kısa bir süre için Kore de sevgilisinin yanına gitme kısmını anlatmış genel olarak hep kendi duygularına yer vermiş.O kadar süsleyerek anlatmış ki duygularını ilk başta çok romantik ve duygusal bulsam da sonrasında baymaya başladı beni.Duygudan çok olay görmek,okumak istedim tabi gerçek bir hayat hikayesine dayanınca öyle çok büyük şeyler beklemiyor insan ama Kore ye çok gitmek isteyen biri olduğum için oralar ve orada ki yaşam hakkında daha ayrıntılı şeyler okumak isterdim.
31 Aralık 2018 Pazartesi
Amerika Dizisi : You
Herkese 2019 yılının ilk gününden merhabalar efenim ...
Şu sıra işimde de,hayatımda da oldukça mutluyum.Tek içimi ve canıma sıkan şey sanırım ALES ve YDS ye çalışmak oldu.İş yerinde çok sıkıntı yaşadım zamanında ve ordan kurtulup yeni bir hayata başlama isteğimi bana bu kararı aldırdı apar topar pek bilemiyorum ama sınavlara hazırlanmaya başladığımdan beri ne kendime ne de aileme zaman ayırabildiğimi farkettim.İşten gelip ders çalışıp uyuyorum hep bu bütünde gidiyordu bir süre hayatım öyle bunaldım ve sıkıldım ki bu durumdan Netflix de iyiden iyiye sarınca saldım dersleri falan ama bugün yeni yıl tatili olduğu için sıkıca çalışıp o günleri tamamlayacağım.
Neyse kendi dertlerimi bir kenara bırakacak olursak , bir gece de uyumayıp saat 2 ye kadar 1 sezonunu izleyip bitirdiğim YOU dizisinden bahsetmek istiyorum sizlere.Baş roller de
Gossip Girl dizisi ile tanıdığımız Penn Badgley ve Once Upon a Time dizisinden Prenses Anna olarak tanıdığımız Elizabeth Lail, Pretty Little Liars dizisinden Emily karakteri ile tanıdığımız Shay Mitchell yer alıyor.
Konusu tam olarak olmasa da bizim Fİ dizisini anımsatıyor aslında.Saplantılı bir aşk ve aşktan doğan cinayetler.Joe Goldberg isimli karekterimiz saplantılı aşkı ile Can Manay karakterine biraz benzese de onun çok daha ezik,New Yorklu ve iyi hali diyebiliriz.Can Manay hem daha güçlü bir karakterdi hem de daha kötüydü aşağılık kompleksi aşkının daha üstündeydi aslında..Joe Goldberg'ün tek derdi aslında sadece sevilmek çünkü kendi içinde kötü bir adam değil.Sevdiği kadını üzen herkesi öldürmesi onu elbette iyi biri yapmıyor ama bu aşağılık kompleksinden değil de aşırı sevilme isteğinden geliyor karşısında ki insana özgür irade bırakmıyor.Sevdiği kız olarak karşımıza çıkan Beck karakteri ise kendisinin de dizi boyunca itiraf ettiği gibi tam şırfıntı aslında.Dizi boyunca kıza acayip sinir oldum çünkü asıl aşağılık kompleksine giren kızın kendisiydi mutlu olmayı bir türlü kendine yakıştıramıyordu hem kendisine hem de çevresindeki insanlara zarar veriyordu.Tabi bununda bir arka planı var çünkü kızın çocukluğundan bu yana ailesel travmaları var ve dizi de bu duruma çokça yer veriliyor.
Dizinin 1.sezonu 1 gece de uyumadan bitirilecek kadar heyecanlı 2.sezona onay verilmiş daha önce başka bir kanalda yayınlanmış ama pek reyting alamamış kanalda Netflix'e satmış bence çok doğru bir seçim olmuş gibi Netflix izleyicisi tarafından oldukça beğenildi dizi.1.sezonu öyle bir bitirdiler ki 2.sezonda ne olacağını açıkçası çok fazla merak edemiyorum çünkü yaşanabilecek her şey 10 bölümde yaşanıp bitti zaten ben tatmin olmuş bir şekilde bitirdim diziyi 2.sezona şöyle bir bakarım sararsa izlerim :)
Şu sıra işimde de,hayatımda da oldukça mutluyum.Tek içimi ve canıma sıkan şey sanırım ALES ve YDS ye çalışmak oldu.İş yerinde çok sıkıntı yaşadım zamanında ve ordan kurtulup yeni bir hayata başlama isteğimi bana bu kararı aldırdı apar topar pek bilemiyorum ama sınavlara hazırlanmaya başladığımdan beri ne kendime ne de aileme zaman ayırabildiğimi farkettim.İşten gelip ders çalışıp uyuyorum hep bu bütünde gidiyordu bir süre hayatım öyle bunaldım ve sıkıldım ki bu durumdan Netflix de iyiden iyiye sarınca saldım dersleri falan ama bugün yeni yıl tatili olduğu için sıkıca çalışıp o günleri tamamlayacağım.
Neyse kendi dertlerimi bir kenara bırakacak olursak , bir gece de uyumayıp saat 2 ye kadar 1 sezonunu izleyip bitirdiğim YOU dizisinden bahsetmek istiyorum sizlere.Baş roller de
Gossip Girl dizisi ile tanıdığımız Penn Badgley ve Once Upon a Time dizisinden Prenses Anna olarak tanıdığımız Elizabeth Lail, Pretty Little Liars dizisinden Emily karakteri ile tanıdığımız Shay Mitchell yer alıyor.
Konusu tam olarak olmasa da bizim Fİ dizisini anımsatıyor aslında.Saplantılı bir aşk ve aşktan doğan cinayetler.Joe Goldberg isimli karekterimiz saplantılı aşkı ile Can Manay karakterine biraz benzese de onun çok daha ezik,New Yorklu ve iyi hali diyebiliriz.Can Manay hem daha güçlü bir karakterdi hem de daha kötüydü aşağılık kompleksi aşkının daha üstündeydi aslında..Joe Goldberg'ün tek derdi aslında sadece sevilmek çünkü kendi içinde kötü bir adam değil.Sevdiği kadını üzen herkesi öldürmesi onu elbette iyi biri yapmıyor ama bu aşağılık kompleksinden değil de aşırı sevilme isteğinden geliyor karşısında ki insana özgür irade bırakmıyor.Sevdiği kız olarak karşımıza çıkan Beck karakteri ise kendisinin de dizi boyunca itiraf ettiği gibi tam şırfıntı aslında.Dizi boyunca kıza acayip sinir oldum çünkü asıl aşağılık kompleksine giren kızın kendisiydi mutlu olmayı bir türlü kendine yakıştıramıyordu hem kendisine hem de çevresindeki insanlara zarar veriyordu.Tabi bununda bir arka planı var çünkü kızın çocukluğundan bu yana ailesel travmaları var ve dizi de bu duruma çokça yer veriliyor.
Dizinin 1.sezonu 1 gece de uyumadan bitirilecek kadar heyecanlı 2.sezona onay verilmiş daha önce başka bir kanalda yayınlanmış ama pek reyting alamamış kanalda Netflix'e satmış bence çok doğru bir seçim olmuş gibi Netflix izleyicisi tarafından oldukça beğenildi dizi.1.sezonu öyle bir bitirdiler ki 2.sezonda ne olacağını açıkçası çok fazla merak edemiyorum çünkü yaşanabilecek her şey 10 bölümde yaşanıp bitti zaten ben tatmin olmuş bir şekilde bitirdim diziyi 2.sezona şöyle bir bakarım sararsa izlerim :)
Interaktif Film - Black Mirror: Bandersnatch
Herkese iyi yıllar efenim ...
Türkiye Netflix'e 29 Aralıkta giren Black Mirror dizisinin - yorumumu şu linkte bulabilirsiniz : https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2016/07/maydanoz-time-dizi-black-mirror.html interaktif filmi olarak piyasaya sürülen Black Mirror: Bandersnatch var yılın son gününde film postumuzda.
Böyle bir şeyi ilk olarak Netflix te ve Black Mirror dizisi ile görmek bizi çok şaşırtmadı elbette.Japonya da ve Asya da ki bir çok ülkede bu yapının çok önceden zaten var olduğunu biliyoruz.Daha sonra İngiliz ve Amerikan yapımı oyunlar da sıkça rastladığımız bir durum oldu.En iyi örneğini en son Ditroit Become Human oyununda görmüştük.Hem grafikleri ve hikayesi hem de seçenekleri ile bize harika bir oyun keyfi sunmuştu.
Bu tarzın ilk çıkışına bakıcak olursak kitaplarda "kendi maceranı kendin oluştur" 90'lar döneminde oldukça modaydı.Sonradan bu modayı Şahane Hatalar serisinin kitapları bir kez daha gündeme getirmişti 2000'lerden sonra oyunlarda da bu tarza daha çok yüklenildi.Çünkü insanlar bir hikaye izlemektense hikayeye ortak olmak hatta onu yön vermeyi daha ilgi çekici buldular.Bu tarzın aslında tek bir mesajı vardı her seferinde : Özgür iraden var sanıp seçimler yapabileceğini düşünüyorsun ama yaratıcının senin için yazmış olduğu 1 son var ! İstesen de istemesen de illa ki o sonu yaşıyorsun.Bunun biraz daha kırıldığı oyunlar gördük elbette her seçeneğimizde bir çok farklı senaryo ve son vardı.Bunu oyun üzerinde değil de bir film üzerinde ilk deneyen Netflix oldu elbette.Evet orijinal bir fikir değil ama ilk sonuçta ayrıca bir çok kesimi de bu fikirler acayip heyecanlandırdı.
Filmi izledikten sonra heyecanım biraz kırıldı maalesef çünkü çok sınırlı bir senaryonun içindeydik ayrıca Black Mirror tarzı alt mesajların efsane olması dışında bu tarz içinde en kötüsü olmuş diyebilirim.Daha önce Until Dawn,Beyond Two Souls,Heavy Rain,Fahrenheit ve elbette son efsane olan Detroit: Become Human izlememiş olsam oldukça etkilenebilirdim.Gerçek oyuncularla yapılmış ama çok fazla bilinmeyen şimdi adını hatırlayamadığım daha bir çok interaktif oyun izledim.Ayrıca Türkiyede de daha önce izleyip bahsettiğim oldukça amatör bir yapım olsa da Türkiye nin ilk interaktif dizisi olan 1 Kezban 1 Mahmutta da bunu deneyimlemiştik.
Kısacası güzel bir fikir kötü bir şekilde işlenmiş diyebiliriz.Biraz daha geliştirilip belki ondan sonra izleyiciye sunulabilirdi.Tabi sadece farklı bir deneyim gözüyle de bakabilirsiniz :)
Türkiye Netflix'e 29 Aralıkta giren Black Mirror dizisinin - yorumumu şu linkte bulabilirsiniz : https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2016/07/maydanoz-time-dizi-black-mirror.html interaktif filmi olarak piyasaya sürülen Black Mirror: Bandersnatch var yılın son gününde film postumuzda.
Böyle bir şeyi ilk olarak Netflix te ve Black Mirror dizisi ile görmek bizi çok şaşırtmadı elbette.Japonya da ve Asya da ki bir çok ülkede bu yapının çok önceden zaten var olduğunu biliyoruz.Daha sonra İngiliz ve Amerikan yapımı oyunlar da sıkça rastladığımız bir durum oldu.En iyi örneğini en son Ditroit Become Human oyununda görmüştük.Hem grafikleri ve hikayesi hem de seçenekleri ile bize harika bir oyun keyfi sunmuştu.
Bu tarzın ilk çıkışına bakıcak olursak kitaplarda "kendi maceranı kendin oluştur" 90'lar döneminde oldukça modaydı.Sonradan bu modayı Şahane Hatalar serisinin kitapları bir kez daha gündeme getirmişti 2000'lerden sonra oyunlarda da bu tarza daha çok yüklenildi.Çünkü insanlar bir hikaye izlemektense hikayeye ortak olmak hatta onu yön vermeyi daha ilgi çekici buldular.Bu tarzın aslında tek bir mesajı vardı her seferinde : Özgür iraden var sanıp seçimler yapabileceğini düşünüyorsun ama yaratıcının senin için yazmış olduğu 1 son var ! İstesen de istemesen de illa ki o sonu yaşıyorsun.Bunun biraz daha kırıldığı oyunlar gördük elbette her seçeneğimizde bir çok farklı senaryo ve son vardı.Bunu oyun üzerinde değil de bir film üzerinde ilk deneyen Netflix oldu elbette.Evet orijinal bir fikir değil ama ilk sonuçta ayrıca bir çok kesimi de bu fikirler acayip heyecanlandırdı.
Filmi izledikten sonra heyecanım biraz kırıldı maalesef çünkü çok sınırlı bir senaryonun içindeydik ayrıca Black Mirror tarzı alt mesajların efsane olması dışında bu tarz içinde en kötüsü olmuş diyebilirim.Daha önce Until Dawn,Beyond Two Souls,Heavy Rain,Fahrenheit ve elbette son efsane olan Detroit: Become Human izlememiş olsam oldukça etkilenebilirdim.Gerçek oyuncularla yapılmış ama çok fazla bilinmeyen şimdi adını hatırlayamadığım daha bir çok interaktif oyun izledim.Ayrıca Türkiyede de daha önce izleyip bahsettiğim oldukça amatör bir yapım olsa da Türkiye nin ilk interaktif dizisi olan 1 Kezban 1 Mahmutta da bunu deneyimlemiştik.
Kısacası güzel bir fikir kötü bir şekilde işlenmiş diyebiliriz.Biraz daha geliştirilip belki ondan sonra izleyiciye sunulabilirdi.Tabi sadece farklı bir deneyim gözüyle de bakabilirsiniz :)
29 Aralık 2018 Cumartesi
Gerilim Filmi : Bird Box
Herkese merhabalar efenim ...
Netflix'in orijinal içeriklerinden devam ediyoruz.Daha önce kitabını okuduğum şu linkten yorumumu bulabileceğiniz - https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2016/09/maydanoz-time-kitap-kafes-josh-malerman.html - yapımı filme çevirmekle bence çok akıllılık etmiş Netflix.Zaten kitabı okurken de bu film olsa ne kadar güzel olurdu deyip durmuştum.Konu ve sahneler bakımında kitaba oldukça sadık kalınmış bu yüzden filmin baş rolünde Sandra Bullock'un oynamasının güzelliği dışında pek diyebileceğim ek bir şey yok.Sonu elbette yine çok tatminsizdi akılda bir sürrü soru işareti bıraktı ama ben böyle olduğunu zaten kitaptan biliyordum ama annem ve kardeşim için yeni oldu ve onlar filmin finaline bakmak yerine sürecine ve bütününe bakmayı tercih edip "güzel filmdi " deyip geçtiler :)
Netflix'in orijinal içeriklerinden devam ediyoruz.Daha önce kitabını okuduğum şu linkten yorumumu bulabileceğiniz - https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2016/09/maydanoz-time-kitap-kafes-josh-malerman.html - yapımı filme çevirmekle bence çok akıllılık etmiş Netflix.Zaten kitabı okurken de bu film olsa ne kadar güzel olurdu deyip durmuştum.Konu ve sahneler bakımında kitaba oldukça sadık kalınmış bu yüzden filmin baş rolünde Sandra Bullock'un oynamasının güzelliği dışında pek diyebileceğim ek bir şey yok.Sonu elbette yine çok tatminsizdi akılda bir sürrü soru işareti bıraktı ama ben böyle olduğunu zaten kitaptan biliyordum ama annem ve kardeşim için yeni oldu ve onlar filmin finaline bakmak yerine sürecine ve bütününe bakmayı tercih edip "güzel filmdi " deyip geçtiler :)
Türk Dizi - Hakan:Muhafız
Şu sıra dersi mersi fena halde saldım ve fena halde Netflix e sarmış durumdayım.Aralık ayında baya baya güzel şeyler geldi ve elbette ben izlemeden duramazdım :D
İlk olarak Netflixte ki ilk Türk yapımı olan ve bu yetmezmiş gibi bir de Fantastik bir yapım olması ve üstüne bir de benim en çok sevdiğim oyunculardan biri olan Çağatay Ulusoy un baş rolde olması Hakan:Muhafız dizisine başlamama neden oldu.1.sezon 10 bölüm ve Netflix'in iyi ya da kötü tarafı pek bilemiyorum o kısmını 1 sezonun bütün bölümlerini bir anda vermesi.Bir kere başlayınca hele de dizi heyecanlı gidiyorsa kesinlikle yarı da kesme imkanınız olmuyor illa ki dizinin sezon finali bölümüne kadar izliyorsunuz.
Türk dizisi olması,fantastik olması hele de tarihi bir konuda işin içinde olması ve elbette kadrosu bizleri duyurulduğundan beri fazlasıyla heyecanlandırdı o yüzden beklentim fazlasıyla büyüktü,beklenti büyük olunca daha farklı şeyler bekliyor insan ve bunu bulamayınca da elbette hayal kırıklığına uğruyor.Benim içim tam bir hayal kırıklığı oldu diyemem ama beklentimin altında kaldı diyebilirim açıkça.Çekimleri bence oldukça güzeldi tam bir İstanbul reklamı olmuş diyebiliriz Türk kültürünü ve İstanbul u tanıtmak adına oldukça iyi ama fantastik bir dizi bakımından biraz sınıfta kaldı.Konu orijinal gibi dursa da maalesef değil,konunun işlenişi ve repliklerde oldukça sıradan hatta fazlasıyla Amerikanvariydi.Süpergücü olan bir Türk kahraman olsa nasıl olurdu fikrinden bundan daha fazlası çıkabilirdi bence.Dizi kitaptan uyarlanma olduğu için bu konuda daha fazla yorum yapmak istemiyorum aslında çünkü kitabın aslında ne vardı Netflix neyi ne kadarını uyarlamayı uygun buldu bilemiyorum ama bence her şeye rağmen bu tür dizilerin devamı içinde bir şans verilmeli,izlenmeli ve desteklenmeli bu tür yapımlar :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...