Herkese merhabalar efenim,
Blackfriday de İthaki'de indirim olunca bende uzun zamandır okumak istediğim bir yazar olan Poe'den bir öykü kitabı alıp okumak istedim ama açıkçası hiç beğenmedim hatta çok nadir de olsa bir kitabı yarım bırakırım bu kitapta o yarım bıraktığım kitaplardan biri oldu , kitap benim için artık miladını doldurmuş oldu.Kitap kahramanın ağzından anlatılıyor ama yazar da çoğu zaman "ben de burdayım" diyerek kendini belli ediyor.Sanırım kitap tek bir mekanda geçtiği için okurken beni çok sıktı bir yerden sonra sürekli aynı şeyler olmaya başladı ve ben aklımı kitabın içine veremez oldum benim için ilk Poe deneyimi kötü oldu maalesef :/
“Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, Poe’nun yazdığı en büyük eserdir.”
-Jorge Luis Borges
Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, genç ve maceraperest Arthur Gordon Pym’in arkadaşı Augustus’la kaçak olarak bindiği Grampus isimli gemiyle güney denizlerine yaptığı yolculuğu anlatır. Gemide çıkan isyandan sonra Arthur ve arkadaşları hayatta kalmak için yamyamlık, açlık ve kötü hava koşullarına karşı mücadele eder.
Edgar Allan Poe’nun yayımlanmış tek romanı ve en dikkat çeken eserlerinden olan Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, Herman Melville’in Moby Dick, H.P. Lovecraft’ın Delililiğin Dağlarında kitaplarına esin kaynağı olmuş, Jules Verne ise romanın devamını Buzlar Sfenksi adıyla kaleme almıştır.
Güvertede korkunç cinayetler işlenirken kamarandan dışarı çıkmaya cesaret edebilecek misin?
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
27 Aralık 2019 Cuma
24 Aralık 2019 Salı
Amerika Dizi - The Witcher
Herkese merhabalar efenim,
Bu dizinin zamanında oyununu oynamış ve açık dünyasına,grafiklerine,hikaye akışına hayran kalmıştım.Zaten gamerlar arasında bir efsane olarakta kabul edilir bir çok oyunu ve oyunların ek paketleri de var.Daha sonra kitap serisi olarak çıktı ama kitabı dizisi kadar ses getirmeyi başaramadı bence.Dizi çekilince kitaplarının da olduğunu öğrenen kişiler kitaplarını okumaya başladı.
Ben kitaplarını okumadım okumayı da pek düşünmüyorum açıkçası ama dizi Netflix üzerinden çıktığı için izledim 1.sezon toplamda 8 bölüm.Olayların ve karakterlerin ilk doğuş hikayelerinden başladığı için anlatıma , oyunu oynamayanlar için dizinin zamansal grafiği sıkıntı oldu ki bir çok kişi de kimin ne olduğunu anlayamamış.Diziye dair en çok sevdiğim şey sanırım Geralt karakterini Henry Cavill'in oynaması oldu çünkü oyundaki karakterle cidden birebir olmuş.Benim oyunda sevdiğim kadın karakter tabi ki Yennefer yengeydi ama hem karakteri canlandırın kızı pek sevemedim hem de bir çok kişi direk Yennefer karakterini sevmemiş sanırım onların yorumu da benim bu görüşümü etkiledi.
Bu dizinin zamanında oyununu oynamış ve açık dünyasına,grafiklerine,hikaye akışına hayran kalmıştım.Zaten gamerlar arasında bir efsane olarakta kabul edilir bir çok oyunu ve oyunların ek paketleri de var.Daha sonra kitap serisi olarak çıktı ama kitabı dizisi kadar ses getirmeyi başaramadı bence.Dizi çekilince kitaplarının da olduğunu öğrenen kişiler kitaplarını okumaya başladı.
Ben kitaplarını okumadım okumayı da pek düşünmüyorum açıkçası ama dizi Netflix üzerinden çıktığı için izledim 1.sezon toplamda 8 bölüm.Olayların ve karakterlerin ilk doğuş hikayelerinden başladığı için anlatıma , oyunu oynamayanlar için dizinin zamansal grafiği sıkıntı oldu ki bir çok kişi de kimin ne olduğunu anlayamamış.Diziye dair en çok sevdiğim şey sanırım Geralt karakterini Henry Cavill'in oynaması oldu çünkü oyundaki karakterle cidden birebir olmuş.Benim oyunda sevdiğim kadın karakter tabi ki Yennefer yengeydi ama hem karakteri canlandırın kızı pek sevemedim hem de bir çok kişi direk Yennefer karakterini sevmemiş sanırım onların yorumu da benim bu görüşümü etkiledi.
15 Aralık 2019 Pazar
Kitap - Lyon'da Düğün Stefan Zweig
Herkese merhabalar efenim,
Uzun soluklu kitaplar okurken araya özellikle de Zweig tarzında okuması kolay,akıcı kitaplar almayı seviyorum yolculukta bir mola vermişim gibi hissettiriyor.Zweig bu kitabında yine okuması birbirinden keyifli 3 hikayeye yer vermiş.Olay örgüsü aşırı önemli olmasa da kendine has diliyle duyguları vermeyi başarabilmiş.
Lyon’da Düğün Fransız Devrimi sırasında yaşanan kargaşa ve zulüm günlerinde ölüme yaklaşan insanlara umut veren bir aşkın hikâyesidir. 1793’te kentte kurşuna dizilmeyi bekleyen karşı devrimcilerin toplandığı hapishane tuhaf bir nikâha sahne olur. İki Yalnız İnsan, acı çeken iki çaresiz insanı buluşturur. Birinin yüreğinden kopan çığlık diğerininkinde karşılık bulurken, farkında olmadan birbirlerinin yıllar süren yalnızlığına son verirler. Wondrak ise yazarın savaş karşıtı yapıtlarından biridir. Bohemya’nın küçük bir kentinde çirkinliğiyle sürekli alaya maruz kalan bir kadın tecavüze uğradıktan sonra doğurduğu çocuk sayesinde yaşama tutunmuştur, ama patlak veren Birinci Dünya Savaşı yüzünden oğlunu askere alarak ondan koparmaları söz konusudur. Zweig bu öykülerde toplum dışına itilmiş karakterleri üzerinden insanlık durumunu analiz eder. Karakterlerinin başlarından geçenler “yazgı” değil, insanlığın iflasının sonucudur.
Uzun soluklu kitaplar okurken araya özellikle de Zweig tarzında okuması kolay,akıcı kitaplar almayı seviyorum yolculukta bir mola vermişim gibi hissettiriyor.Zweig bu kitabında yine okuması birbirinden keyifli 3 hikayeye yer vermiş.Olay örgüsü aşırı önemli olmasa da kendine has diliyle duyguları vermeyi başarabilmiş.
Lyon’da Düğün Fransız Devrimi sırasında yaşanan kargaşa ve zulüm günlerinde ölüme yaklaşan insanlara umut veren bir aşkın hikâyesidir. 1793’te kentte kurşuna dizilmeyi bekleyen karşı devrimcilerin toplandığı hapishane tuhaf bir nikâha sahne olur. İki Yalnız İnsan, acı çeken iki çaresiz insanı buluşturur. Birinin yüreğinden kopan çığlık diğerininkinde karşılık bulurken, farkında olmadan birbirlerinin yıllar süren yalnızlığına son verirler. Wondrak ise yazarın savaş karşıtı yapıtlarından biridir. Bohemya’nın küçük bir kentinde çirkinliğiyle sürekli alaya maruz kalan bir kadın tecavüze uğradıktan sonra doğurduğu çocuk sayesinde yaşama tutunmuştur, ama patlak veren Birinci Dünya Savaşı yüzünden oğlunu askere alarak ondan koparmaları söz konusudur. Zweig bu öykülerde toplum dışına itilmiş karakterleri üzerinden insanlık durumunu analiz eder. Karakterlerinin başlarından geçenler “yazgı” değil, insanlığın iflasının sonucudur.
12 Aralık 2019 Perşembe
Kitap - Bir İdam Mahkumunun Son Günü Victor Hugo
Herkese merhabalar efenim,
Aralık ayı demek soğuk demek, aralık ayı demek kar kış kıyamet derken aynı zamanda hastalık ayı da efenim :) Evet yine tam zamanında grip olamayı başardım ama bu işin iyi tarafı sanırım bu vesilesyle kitap okuma hızımı arttırmam oldu çünkü bir şeyler izleyemiyorum gözlerim acıyor o yüzden kendimi oyalamak için çok fazla kitap okuyorum şu sıralar.Black Friday indiriminden aldığım kitaplarda nihayet dün geldi şimdi elimdeki kısa kitapları bir kenara bırakıp onları okumaya başlıcam tabi bu arada hasta olduğum için hiç KPSS de çalışamadım sanırım daha hala psikolojik olarak yeniden KPSS ye hazırlanmaya kendimi hazır hissetmiyorum.
Bugünün kitabına gelicek olursak Hugo'dan okuduğum ilk kitap olan "Bir İdam Mahkumunun Son Günü" bahsedicem sizlere.Evet bu yaşıma kadar Sefilleri dahi okumadım doymayın cahilliğime :D Oldukça akıcı ve insanın kalbine okları fırlatan bir kitap çünkü suçlu birinin gözünden ölüme mahkum edilişi anlatıyor.O zamanlardan bu zamanlara pekte bir şey değişmedi aslında açlıktan baklava çalıpta yargılanan çocukta gördü bu gözler herhalde o zamanın Fransasında olsaydı ölüme mahkum edilirdi o çocuk sırf açlıktan hırsızlık yaptığı için.Ahlak felsefesi devreye giriyor çoğu zaman bu kitapları okurken aslında kitabın üzerine tartışılacak çok şey var ... :)
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis’e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, l’Evénement adlı bir gazete çıkardı. 1852’de Louis Bonaparte’ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi.
Cezası 1859’da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870’de Fransa’ya döndü. 1871’de Paris Komünü’nü desteklemese de komüncüleri savundu. Victor Hugo 1829 yılında yayımladığı Bir İdam MahkûmununSon Günü adlı romanıyla idam cezasına taviz vermez bir tavırla karşı çıktı. Klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame’ın Kamburu ve Sefiller adlı romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
Aralık ayı demek soğuk demek, aralık ayı demek kar kış kıyamet derken aynı zamanda hastalık ayı da efenim :) Evet yine tam zamanında grip olamayı başardım ama bu işin iyi tarafı sanırım bu vesilesyle kitap okuma hızımı arttırmam oldu çünkü bir şeyler izleyemiyorum gözlerim acıyor o yüzden kendimi oyalamak için çok fazla kitap okuyorum şu sıralar.Black Friday indiriminden aldığım kitaplarda nihayet dün geldi şimdi elimdeki kısa kitapları bir kenara bırakıp onları okumaya başlıcam tabi bu arada hasta olduğum için hiç KPSS de çalışamadım sanırım daha hala psikolojik olarak yeniden KPSS ye hazırlanmaya kendimi hazır hissetmiyorum.
Bugünün kitabına gelicek olursak Hugo'dan okuduğum ilk kitap olan "Bir İdam Mahkumunun Son Günü" bahsedicem sizlere.Evet bu yaşıma kadar Sefilleri dahi okumadım doymayın cahilliğime :D Oldukça akıcı ve insanın kalbine okları fırlatan bir kitap çünkü suçlu birinin gözünden ölüme mahkum edilişi anlatıyor.O zamanlardan bu zamanlara pekte bir şey değişmedi aslında açlıktan baklava çalıpta yargılanan çocukta gördü bu gözler herhalde o zamanın Fransasında olsaydı ölüme mahkum edilirdi o çocuk sırf açlıktan hırsızlık yaptığı için.Ahlak felsefesi devreye giriyor çoğu zaman bu kitapları okurken aslında kitabın üzerine tartışılacak çok şey var ... :)
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis’e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, l’Evénement adlı bir gazete çıkardı. 1852’de Louis Bonaparte’ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi.
Cezası 1859’da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870’de Fransa’ya döndü. 1871’de Paris Komünü’nü desteklemese de komüncüleri savundu. Victor Hugo 1829 yılında yayımladığı Bir İdam MahkûmununSon Günü adlı romanıyla idam cezasına taviz vermez bir tavırla karşı çıktı. Klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame’ın Kamburu ve Sefiller adlı romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
11 Aralık 2019 Çarşamba
Kitap - Ben Robot Isaac Asimov
Herkese merhabalar efenim,
Yıllar sonra İthaki'nin bilim kurgu serisinden bir kitap okumak nasip oldu.Bir çok blogta ve arkadaşımda gördüğüm bi kitaptı.Bilim kurgu dünyasında en sevdiğim konu Cyberpunk ve yapay zeka kavramı elbette ama kitabı büyük bir hevesle almama rağmen ilk giriş kısmındaki hikaye dışında o hevesim söndü gitti.İlk olarak bu bir roman değil onu söylemekle başlamam gerekiyor.İçinde 9 hikaye olan bir hikaye kitabı.Bu hikayelerden ilk giriş kısmında ki hariç çokta birbirinden bağımsız hikayeler değil.Aslında hikayeden çok bir kadının anıları gibi.Tabi kurgusal bir kadının anıları :)
Ünlü bilim kurgu yazarı Isaac Asimov'un bilim kurguya en büyük katkısı Üç Robot Kanunu'dur. Üç Robot Kanunu'na göre;
-Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz.
-Robotlar, Birinci Kanun'la çakışmadığı sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
-Robotlar, Birinci ya da İkinci Kanun'la çakışmadığı sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.
Ben, Robot'ta, Isaac Asimov en ünlü 9 robot öyküsünü toplamıştır. Bu öyküler, gelecek nesillerin robot öyküleri için bir yol gösterici olmuş, bilim kurguda robotun ciddiye alınmasını sağlamıştır. Asimov, bu öykülerle konuşma yetisi olmayan robotlardan insanlığın iyiliğini gözeten makinelere kadar, robot tarihinin izini sürüyor.
Ben, Robot 25 sene sonra yeni edisyonuyla, İthaki Bilim kurgu Klasikleri dizisinin bir parçası olarak geri dönüyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Yıllar sonra İthaki'nin bilim kurgu serisinden bir kitap okumak nasip oldu.Bir çok blogta ve arkadaşımda gördüğüm bi kitaptı.Bilim kurgu dünyasında en sevdiğim konu Cyberpunk ve yapay zeka kavramı elbette ama kitabı büyük bir hevesle almama rağmen ilk giriş kısmındaki hikaye dışında o hevesim söndü gitti.İlk olarak bu bir roman değil onu söylemekle başlamam gerekiyor.İçinde 9 hikaye olan bir hikaye kitabı.Bu hikayelerden ilk giriş kısmında ki hariç çokta birbirinden bağımsız hikayeler değil.Aslında hikayeden çok bir kadının anıları gibi.Tabi kurgusal bir kadının anıları :)
Ünlü bilim kurgu yazarı Isaac Asimov'un bilim kurguya en büyük katkısı Üç Robot Kanunu'dur. Üç Robot Kanunu'na göre;
-Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz.
-Robotlar, Birinci Kanun'la çakışmadığı sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
-Robotlar, Birinci ya da İkinci Kanun'la çakışmadığı sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.
Ben, Robot'ta, Isaac Asimov en ünlü 9 robot öyküsünü toplamıştır. Bu öyküler, gelecek nesillerin robot öyküleri için bir yol gösterici olmuş, bilim kurguda robotun ciddiye alınmasını sağlamıştır. Asimov, bu öykülerle konuşma yetisi olmayan robotlardan insanlığın iyiliğini gözeten makinelere kadar, robot tarihinin izini sürüyor.
Ben, Robot 25 sene sonra yeni edisyonuyla, İthaki Bilim kurgu Klasikleri dizisinin bir parçası olarak geri dönüyor.
(Tanıtım Bülteninden)
10 Aralık 2019 Salı
Romantik Film : A Cinderella Story Christmas Wish
Herkese merhabalar efenim,
Netflix'in Christmas haftası için yaptığı minnoş ergen filmleriyle devam ediyoruz :) Yılın en sevdiğim zamanlarında (İzmir de bir de kar yağıyor olsa çok güzel olucak) bu tar filmleri izlemek ve yazmak benim içinde bu blog içinde bir gelenek oldu biliyorsunuz ki : Milyonlarca versiyonunu izlediğim Cinderella'nın bir de Christmas versiyonunu izleyin demişler :)
Üvey annesi ve üvey kardeşleri tarafından bir hizmetçi gibi muamele gören Kat’in mucize dolu hikayesi.
Netflix'in Christmas haftası için yaptığı minnoş ergen filmleriyle devam ediyoruz :) Yılın en sevdiğim zamanlarında (İzmir de bir de kar yağıyor olsa çok güzel olucak) bu tar filmleri izlemek ve yazmak benim içinde bu blog içinde bir gelenek oldu biliyorsunuz ki : Milyonlarca versiyonunu izlediğim Cinderella'nın bir de Christmas versiyonunu izleyin demişler :)
Üvey annesi ve üvey kardeşleri tarafından bir hizmetçi gibi muamele gören Kat’in mucize dolu hikayesi.
9 Aralık 2019 Pazartesi
Romantik Film : The Knight Before Christmas
Herkese merhabalar efenim,
Dün izin günüm olduğundan ve biraz da hasta olduğumda battaniyemin içine girip elimde kış çayımla bütün gün Christmas filmleri izledim.Malum Aralı ayı demek benim için kış temalı filmler demek :) Netflix bu konuda her yıl beni doyurmayı başarıyor o yüzden ilk oraya baktım ve dişime göre 2 tane film bulup izledim.Bunlardan ilki artık bu tarz yapımlara görmeye çok alıştığım Vanessa Hudgens'ın baş rolünde olduğu The Knight Before Christmas filmi oldu.İzlemesi keyifli klişe bir Noel filmi :)
Bir büyücünün Noel tatili sırasında günümüz Ohiosu'na ışınladığı Orta Çağ şövalyesi Sir Cole (Josh Whitehouse), aşkta hayal kırıklığı yaşamış olan akıllı ve iyi kalpli lise fen bilgisi öğretmeni Brooke (Vanessa Hudgens) ile arkadaş olur. Brooke, eve geri dönmesini sağlayacak tek şey olan gizemli amacına nasıl ulaşacağını keşfetmeye çalışan Sir Cole'un modern dünyada yolunu bulmasına yardımcı olur. Ancak Sir Cole ve Brooke yakınlaştıkça, birbirlerine karşı hisleri de artar. Acaba aşkları tüm zorlukların üstesinden gelebilecek mi?
Dün izin günüm olduğundan ve biraz da hasta olduğumda battaniyemin içine girip elimde kış çayımla bütün gün Christmas filmleri izledim.Malum Aralı ayı demek benim için kış temalı filmler demek :) Netflix bu konuda her yıl beni doyurmayı başarıyor o yüzden ilk oraya baktım ve dişime göre 2 tane film bulup izledim.Bunlardan ilki artık bu tarz yapımlara görmeye çok alıştığım Vanessa Hudgens'ın baş rolünde olduğu The Knight Before Christmas filmi oldu.İzlemesi keyifli klişe bir Noel filmi :)
Bir büyücünün Noel tatili sırasında günümüz Ohiosu'na ışınladığı Orta Çağ şövalyesi Sir Cole (Josh Whitehouse), aşkta hayal kırıklığı yaşamış olan akıllı ve iyi kalpli lise fen bilgisi öğretmeni Brooke (Vanessa Hudgens) ile arkadaş olur. Brooke, eve geri dönmesini sağlayacak tek şey olan gizemli amacına nasıl ulaşacağını keşfetmeye çalışan Sir Cole'un modern dünyada yolunu bulmasına yardımcı olur. Ancak Sir Cole ve Brooke yakınlaştıkça, birbirlerine karşı hisleri de artar. Acaba aşkları tüm zorlukların üstesinden gelebilecek mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...