12 Ocak 2020 Pazar

Kitap - Bilinmeyen Adanın Öyküsü Jose Saramago

Herkese merhabalar efenim,
Minik bir öykü kitabı ile yolculuğumuza devam ediyoruz.Saramago okumayı gerçekten çok seviyorum her kitabında farklı bir tat var adamın.Dili,üslubu o kadar değişik ki tam bana göre :) Bu kadar okumalarım içinde kısacık bir öykü kitabında buldum aradığım o naif tadı.Demek ki insan bildiği yoldan ve yazarlardan şaşmamalıymış :) Masalsı havası ile sonunu pek anlamlandıramamış olsamda okuma süreci boyunca bana oldukça zevk veren bir hikaye kitabı bu.15 dk kadar kısa bir sürede okuyup bitirdim.

“Bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, Bana bir tekne ver.”

Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının büyük usta Saramago’nun eşsiz anlatısında edebiyat tarihine geçen yolculukları böyle başlar. Emrah İmre’nin Portekizceden çevirisi ve Birol Bayram’ın desenleriyle okurun minör başyapıtlarından olacaktır Bilinmeyen Adanın Öyküsü.

11 Ocak 2020 Cumartesi

Kitap - Kahverengi Elbiseli Adam Agatha Christie

Herkese merhabalar efenim,

Doğu Ekspresinde Cinayet,Cinayetler Oteli,N veya M?,Briç Masasında Cinayet kitaplarını okuduğum ve kütüphanede Agatha Christie madeni bulduğum için şu sıralar bu blogta bol bol benim rahmetli nenemin kitaplarını göreceksiniz :D Sineklerin Tanrısını zar zor okuyabildiğim için araya almıştım bu kitabı ama yine aradığım zevki bu kitapta da bulamadım şu sıralar beni saran içine çeken bir kitaba denk gelemedim maalesef ama okumalarım tam gaz devam ediyor elbette.Normalde rahmetli nenemin kitaplarını çok severim ve okurken de çok eğlenirim ama nedense bu kitabı başlarda oldukça heyecanlı ve sürükleyici olsa da ilerleyen sayfalarda hele de sonlarına doğru iyice saçmaladığını sezmeye başladım ve okuma hevesim kaçtı ama az bi sayfa kaldığı için bu kitabı da yarım bırakmadım ve asıl katilin kim olduğunu öğrenip rahat bir uyku çektim :) Nenemin bu kitabı beni tatmin etmemiş olsa da başka kitaplarını okumaya niyetim var :)


Anne Beddingfeld, babasını kaybettikten sonra Londra’da yaşamaya karar verir. Ve günün birinde, içinde her zaman var olan macera tutkusu, Hyde Park’ın köşesindeki metro istasyonunda yaşadığı bir olayla canlanır. İstasyondaki bir adam rayların üstüne düşerek ölmüştür. Ama ne var ki olay göründüğü gibi değildir. Anne, kaza olmadığına inandığı olayın peşini bırakmaz ve elindeki tek ipucuyla "Albay" olarak da bilinen katilin asıl kimliğini ortaya çıkarmaya çalışır. Ancak bilmediği şey Albay’ın da onun peşinde olduğudur.



Kitap - Sineklerin Tanrısı William Golding

Herkese merhabalar efenim,
Bir çok kişi tarafından okunan,sevilen ve konuşulan bir kitabı daha okuyamadım,sevemedim ama üzerine konuşuyorum elbette :) Ben klasik okumayı sevmiyorum sanırım artık bu sevdamdan vazgeçsem iyi olacak güncel edebiyat bana daha çok zevk veriyor.Bir kitabı daha okurken ruhum daraldığı için yarım bırakmak durumunda kaldım.Yarısından fazlasını okuyup bıraktım çünkü artık bu kitaba ayırabileceğim sürenin ve sabrın sonuna gelmiş bulunuyorum.Genel anlamda bir felsefesi olsa bile anlamadım ve sevmedim,hikaye bir adaya düşen bir grup çocuğu anlatıyor.Kitap bölümlerde oluşuyor ama her bölümde birbirinin aynısı olaylar olup duruyor zaten sınırlı karakterler var aynı şeyleri sürekli okumakta bir süre sonra insana kasvet veriyor :/


''Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir...Sineklerin Tanrısı’nda gördüğümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. Çocuklar da bu adanın, okudukları Mercan Adası’na çok benzediğini söylerler. Ne var ki, başlangıçta bunu hiç sezinlemediğimiz halde,atom çağının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir.''

9 Ocak 2020 Perşembe

Fantastik Film : Maleficent 2 Mistress Of Evil

Herkese merhabalar efenim,
Vay be biz İzmir'e taşınalı tam 6 yıl olmuş.Bu filmin ilk filmine de bizim İzmir'e ilk taşındığımız yıl kardeşimle birlikte gitmiştik.Şimdi 6 yıl sonra da kardeşimle birlikte sinemada izlemeyi çok isterdim ama bu film çıktığında maalesef kardeşim İstanbul da idi o yüzden ayrı ayrı izlemek zorunda kaldık.Jolie'nin her filminde kadına düşüyorum resmen kadın 44 yaşında ama hala benle aynı yaşta gibi öyle bi bozulmayan güzellik var kadında.İlk filmine oranla daha aksiyonlu olsa da bence ilk film daha güzeldi,kardeşimin de en sevdiği filmdir :)

https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2014/06/maydanoz-timefilm-malefcent.html

Yıllar Maleficent ve Aurora'ya iyi davranmıştır. İlişkileri kalp kırıklıklarından, intikam öyküsüne ve sonunda sevgiye dönüşür. Ancak hala insanlar ve periler arasındaki nefret ilişkisi sürüyordur. Aurora'nın Prens Phillip ile gerçekleşecek olan evliliği, iki bölgenin birliğini sağlayacağı için Ulstead ve Moors Krallığı'nda kutlanacaktır. Beklenmedik bir karşılaşma ise yeni ittifakları doğuracaktır. Büyük Savaş içerisinde Maleficent ve Aurora ise ayrı düşeceklerdir. Böylece sadakatleri test edilecek ve gerçek bir aile olup olmadıklarını sorgulayacaklardır.

After The Dark - The Philosophers 720p izle

8 Ocak 2020 Çarşamba

Gizem Filmi : The Invitation

Herkese merhabalar efenim,
Sevdiceğim askere gitti,18 gün buralarda olmadığı için bol bol film,dizi izleyip kitap okuyup zamanımı geçirmeye çalışıyorum eski hızlı zamanlarıma geri döndüm anlayacağınız :)
Netflix filmleri ile devam ediyorum şu sıralar film izleme maratonuma.Bugün yine bir gerilim/gizem filmi izlemek istedim.Annem izleyip beğendiğini söylemişti bende şimdi izledim ama sanırım annem kadar beğenemeyeceğim çünkü bu tarz filmlere oldukça alışkınım ve bana o kadar da farklı bir filmmiş gibi gelmedi hatta bazı kopuk ve gereksiz uzun sahnelerden dolayı benim gözümde eksi puanı aldı.Filmin ilk yarısı gerçekten çok sıkıcı ilerliyor genelde anlamsız diyaloglar üzerinde ilerliyor,atlayarak izleseniz bile gayette anlarsınız bence diğer yarısın da olaylar kopuyor zaten ve ne ara olaylar başladı ne ara bitti anlayamadım film değişik bir sonla bitmiş oluyor mal gibi kalıyorsunuz :)

Will ve Eden sevgi dolu bir çiftir. Ancak onların ilişkisi, yaşanan trajedi sonucu çocuklarını kaybetmelerinin ardından Eden'ın ortadan kaybolması ile son bulur. Aradan geçen iki yılın ardından Eden, yeni bir eş ve bambaşka bir kişilikle geri döner. Geride bıraktığı her şeyle tekrar bağ kurmak isteyen genç kadın, eşi David ile evlerinde bir davet verir. Eski arkadaşların toplandığı bu davette Will ve sevgilisi de yerini alır. Davet oldukça güzel bir şekilde başlamıştır ancak bir süre sonra Will, Eden ve David'in tuhaf davranışlar sergilediğini düşünmeye başlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde garipliklerin devam etmesi, Will'in aşırı tepki vermesine neden olur. Yaşananlar Will'in paranoyaklığı mıdır yoksa gerçekten evde yolunda gitmeyen bir şeyler mi vardır?

The Invitation (2015)

7 Ocak 2020 Salı

Gerilim Filmi : In The Tall Grass

Herkese merhabalar efenim,
Stephen King Baba yazmaya ve yazdıklarını filme çekmeye devam ediyor.Ona bu konuda güncel olarak en iyi destek olan elbette Netflix olmuş.Stephen King'in bir çok filmini bünyesine alıp dünyaya sunmaya devam ediyor.Bu filmi izler izlemez de bir Stephen King dünyasının içine girdiğimi hemen anlamış bulundum.Tek bir mekan,değişik karakterler ve lanetli bir şeyler."Bir şeyler" diyorum çünkü King'in bu konuda sınırlaması yok biliyorsunuz ki araba,bebek,uzun otlar her şey onun elinde anında bir lanete dönüşebilir,bu filmde de uzun otlar lanete dönüşmüş durumda.Hem zaman algımızla oynadığı için kafamızı bulandıran,hem de sürekli twist yaptığı için sonuna kadar merakla izlettiren bir film daha :)

Cal ve Becky kardeşler, uzun otlarla çevrili bir alanda yaşayan teyzelerine gitmek için yola koyulurlar. Yolda ilerleyen kardeşler birden çalılıkların arasından bir ses duyar. Sese kulak verdiklerinde kendilerinden yardım istendiğini anlayan kardeşler ne yapacaklarını şaşırır. Yakalanmaktan korktukları için çok ses çıkarmadan kendilerini duyurmaya çalışan anne ve oğlunu bulmak için arabadan inen Cal ve Becky, otların arasında onlara ulaşmaya çalışır. Ancak çok geçmeden kendilerini yardım beklemek zorunda kalacakları bir durumun içerisinde bulurlar.

Laysla De Oliveira in In the Tall Grass (2019)

5 Ocak 2020 Pazar

Kitap - Biz Yevgeni İvanoviç Zamyatin

Herkese merhabalar efenim,
Bir çok yazarın ilham kaynağı olan bir distopya romanı ile devam ediyoruz kitap yolculuğuna.Yazarın ismini dikkate almamıştım kitabı satın alırken ama dikkatli baktığımda kitaba bir kez daha yazarın Rus olduğunu ve bir kez daha Rus edebiyatına bulaşmış olduğumu farkettim.Kitabın günlük tarzında olmasından mıdır,çevirisinin berbat olmasından mıdır yoksa ısrarla Rus edebiyatı okuyamamamdan mıdır nedir bilemiyorum ama kitap beni hiç sarmadı 300 sayfalık kitabın yarısına kadar dayanabildim ancak sonrasını okumaya ne midem elverdi (o cümleleri okumaya çalışmak üstüne bir de anlamaya çalışmaktan midem bulandı artık) ne beynim, ne de ruhum,ruhum sıkıldı ayol ruhum ! Bu kadar göklere çıkarılan kitapların ben de neden bu etkiyi yarattıklarını bir türlü anlayamıyorum aynı şeyi "Cesur Yeni Dünya" kitabını okurken de yaşamıştım zaten yazar bu kitaptan esinlenerek yazmış kitabı da.Bu arada İzmir Kitap Kulübü'nün Ocak ayı kitabı da Cesur Yeni Dünya olarak seçildi :/ Ben daha önceden okuduğum için buraya yazmayacağım.

Bu arada ayrıntılı bir inceleme yazısı da bırakıyorum ben de kitabı daha fazla algılayabilmek için bu yazıdan yararlandım :

https://www.bilimkurgukulubu.com/edebiyat/george-orwelldan-zamyatinin-biz-romani-uzerine-bir-inceleme/

Aldoux Huxley, Ayn Rand, George Orwell, Kurt Vonnegut, Ursula K. Le Guin için açık esin kaynağı olan BİZ, ilk kez özgün dilden çevirisiyle okurların karşısında.

Herkesin numaralarla adlandırıldığı ve her an dinlenip gözetlendiği bir ülkede, Tek Devlet'in komşu gezegenlere yayılmak için yaptırdığı uzay gemisinin çalışmalarına katılan bir mühendis günlük tutmaktadır. Herkesin devlete yararlı ve iyi olmasının övgüsüyle başlayan günlük, yavaş yavaş mühendisin devletin başındaki İyilikçi'nin matematiksel, kusursuz düzeninin sorgulanmasına dönüşür.

"Devlet kendini ve hedeflerini yaşatıyor, ama ölmeyi gönüllü olarak elbette kabul etmiyor o yüzden yeni şimşekler, fırtınalar, kasırgalar başlayacak. Böyledir bu yasa, sonsuza dek fırtına gibi bir 'd' ile taçlanan o yumuşak 'evrim' böyledir. Fırtınanın güçlü nefesi bu sayfalarda duracak."
Yevgeni Zamyatin

"Zamyatin belli bir ülkeyi değil sanayi uygarlığının hedeflerini değerlendiriyor. Bu kitabın konusu aslında Makine'dir, yani insanın şişesinden düşüncesizce çıkardığı ve tekrar şişesine sokamadığı o cin."
George Orwell

"Otomatik Piyano'yu yazarken olay örgüsünü gururla Aldous Huxley'nin Cesur Yeni Dünya'sından ödünç aldım, o da zaten gururla Yevgeni Zamyatin'in BİZ'inden ödünç almıştı."
Kurt Vonnegut

"Yazılmış en iyi bilimkurgu kitabı. İyi, zeki ve güçlü bir kitap; duygusal açıdan sarsıcı ve teknik açıdan, bilimkurgunun metafor menzilini kullanma tarzıyla, o zamandan bu yana yazılmış birçok kitaptan çok daha ilerde."
Ursula K. Le Guin

Ölmeden Önce Özgün Dilden Çevirisiyle Okumanız Gereken 1001 Kitap'tan biri.


biz yevgeni zamyatin ile ilgili görsel sonucu

Gerilim Filmi : M3GAN 2.0

 Herkese merhabalar efenim, Gemma ve Cady, M3GAN'ı durdurmak için bir kez daha hayatta kalmak zorunda kalacaklar. Bu defa karşılarına çı...