Mine Söğüt okumaya kaldığım yerden devam ediyorum.Kadını okumaya doyamadım resmen ! Yeni çıkan öykülerden oluşan kitabı Gergedan, "Deli Kadın Hikayeleri" kitabına oldukça benziyor ama bence o kitaptan bir tık daha vasat bir kitap olmuş o kitaptaki öykülerin tadını bu kitaptan alamadım sadece "gergedan" figürüyle yazar ne anlatmayı amaçlamış onu pek anlayamadım,içindeki öykü aralarındaki resimler yine olduk iddalı ve ürkütücü,gergedan figürü üzerinden korku hikayeleri yazmak elbette bir çok insanın aklına gelmez o yüzden yine orijinalliğine korumaya başarıyor yazar diğer okumadığım kitapları roman türündeymiş,önümüzdeki ay da onları alıp okumayı düşünüyorum.
Mine Söğüt Gergedan’la unutulmaz Deli Kadın Hikâyeleri’nin izinden gidiyor. Yüksek gerilimli bir dille zihni kamçılayan öyküler kuruyor. Güncel olaylara yaşadığımız günlere getirdiği bakış açılarıyla okurunu derinden sarsıyor. Bir ateş yakıyor. Karanlık dağılıyor.
Arada bir kedi eziyorsun. Sonra bir sincap. Sonra bir kirpi. Sonra köpek. Sonra ne olduğu anlaşılamayan şey. Sonra bir gelincik. Geç. Bir tilki. Geç. Bir kaplumbağa. Geç. Bir tavuk. Geç. Bir kertenkele. Geç geç. Bir yılan. Geçiniz. Bir kunduz. Geçiniz. Bir ceylan. Bir gelincik. Onu da geçiniz. Bir inek. Geç. Bir koyun. Geç. Bir devekuşu. Geç geç geç. Bir ejderha. Geç geç.
Bir Zümrüdüanka eziyorsun.
Geçiyorsun.
Bir gergedan eziyorsun.
Geçiyorsun.
Yeryüzünün gerçek tanrıları tekerlerinin altında, bağırsakları dışarıda. Herkesle beraber irili ufaklı kan lekeleri bıraka bıraka ardında işe gidip geliyorsun.
(Tanıtım Bülteninden)
