Herkese merhabalar efenim,
Dün tazecik bitirdiğim az öncede İzmir Kitap Kulübü ile zoom toplantısını gerçekleştirdiğimiz Ekim ayı kitabımız olan Matt Haig'den okuduğum ikinci kitap "Gece Yarısı Kütüphanesi " inden bahsedicem bugün sizlere.Post bu vakte kaldı çünkü toplantımız da yeni bitmişken duygular ve düşünceler tazeyken hemen yazmak istedim.Eğer ayın kitabı olarak seçilmeseydi de benim Ekim ayı alışverişimde alacağım bir kitaptı çünkü çok satanlara girdi ve adını çok fazla duydum ilk kitabını da okuduğum için bu kitabını da çok merak ediyordum.Zaman,olasılık teoremleri,paralel evrenlere,felsefe ve psikolojiye yüzeysel atıflarda bulunan okuması kolay akıcı ama edebi bir derinliği olmayan çıtır çerez bir kitaptı.Kulüpteki bazı kişiler kitabı sevmezsen benim de dahil olduğum bir grup kitabı sevdik.Matt Haig öyle aman aman bir yazar değil hele de edebi kitaplar yazmadığı bence çok açık popüler edebiyata uygun okuması keyifli ve akıcı kitaplar yazdığını düşünüyorum.
Kitabı okurken en çok düşündüğüm her zaman ki gibi elbette kendi yaşamım oldu ve bu kitaptaki baş karakterin aksine hiç bir pişmanlığımın olmadığını farkettim evet bazı şeyleri seçtim ve bu seçimler yeni olasılıkla doğurdu sonu belki iyi oldu belki kötü oldu ama eninde sonunda bence benim için hayırlısı olan oldu o yüzden şu anki yaşantıma kadar "pişmanlıklar kitabı" diye adlandıracağım bir kitabım olmadı olduysa da bir iki sayfadır diyebilirim ama o da küçük belki de hayatımı çok derinden etkilemeyecek şeylerdir.Bu tarz "zaman" konusunun işlendiği filmler,diziler ya da kitaplar biliyorsunuz ki benim çok hoşuma gidiyor çok derinlikli bir kitap olmasa da en sonunda bana keyifli bir okuma bahşettiğini söyleyebilirim :)
42 Dile Çevrilen Uluslararası Çoksatan
2020 Goodreads Yılın En İyi Romanı
“Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var,” dedi. “Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün…
Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?”
Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar.
Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?