Herkese merhabalar efenim,
Yoko Tawada'dan daha önce Tokyo'nun Son Çocukları diye distopik bir hikaye okumuş ve bunu sizinle paylaşmıştım.Ödüllü bir Japon yazar kendisi.İlk kitabı distopik bir hikaye olunca nedense bunu da öyle zannettim ama distopya ile çok alakası yok daha çok fabl gibi.Ama bildiğimiz fabl tarzında değil elbette.Bir kutup ayısının hayatı sanki bir insanmışçasına anlatılmış aslında kitabın bir yarısı o şekildeyken diğer yarısı insan tarafından anlatılıyor.İlk kitabına oranla bu kitabı okumakta ve içine girmekte biraz zorlandım açıkçası o yüzden iş yerine getirdim ve çocuklar sınav olurken bazen gözetmen oluyorum o zamanlarda okuyorum yaklaşık bi 80 dk falan okuyabiliyorum hafta da 1 kez falan yoksa akıcı bir kitap değil maalesef ki böyle bir şansım olmasa evde okusaydım büyük olasılıkla yarım bırakır kütüphaneme koyar ve sonsuza kadar okumazdım.
Ödüllü yazar Yoko Tawada’dan buluşlarıyla benzersiz, yaratıcılığıyla ilham veren bir roman: Bir Kutup Ayısının Anıları. Tawada, düş ile gerçeği ustalıkla iç içe geçiren bu metinde üç kuşak kutup ayısının yaşamlarına bakarak ironiden nasibini fazlasıyla almış, alternatif bir Avrupa resmi çiziyor. Kiev’de yaşayan bir kutup ayısı, yazının sağaltıcı gücünü keşfediyor ve sansürden sürgüne varan insanlık marifetleriyle tanışıyor; Doğu Almanya’da gösteri yapan bir kutup ayısı, bir kadına âşık olup ilk öpücüğünü tadıyor; Berlin Hayvanat Bahçesi'nde dünyanın en meşhur kutup ayısı bebek Knut, ilk adımlarını atıyor ve Bir Kutup Ayısının Anıları, bir otobiyografinin nasıl yazıldığını anlatıyor. Kuzey Kutbu’nun ıssız ufuklarından parlak sirk ışıklarına, eski Sovyetler Birliği’nden yeni Berlin’e uzanan bir roman bu; eli kalem tutan üç kuşak kutup ayısının sayfalarında özgürce gezindiği, yazının tüm olanak ve olasılıklarını zarafetle irdeleyen bir roman.