Bugün malumunuz geleneksel cuma müzik günü o zaman sırada ki klibin tadını çıkarın iyi seyirler ...
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
29 Ekim 2015 Perşembe
Maydanoz Time : Müzik - Madonna Ft Nicki Minaj Bitch I'm Madonna
Herkese merhabalar millet !
Bugün malumunuz geleneksel cuma müzik günü o zaman sırada ki klibin tadını çıkarın iyi seyirler ...
Bugün malumunuz geleneksel cuma müzik günü o zaman sırada ki klibin tadını çıkarın iyi seyirler ...
26 Ekim 2015 Pazartesi
Maydanoz Time : Kitap - Hayvan Çiftliği George Orwell
Herkese merhabalar efenim !
Kardeşim bu sene Bornova Anadolu Lisesi'ne başladı ve çok yoğun bir temposu var benim ki gibi.O da benim gibi okumayı çok sever ama kitaplar konusunda daha çok seçicidir eğer bi kitabı beğenmezse yarım bırakır alır atar benim gibi sonuna kadar okuyup bi şans daha vereyim demez.
Eve geldiğimde kardeşimin Edebiyat dersinde ödev olarak bu kitabı verdiklerini kadeşiminde okumaya başladığını gördüm.Daha önce bu yazarın 1984 adlı romanını okumuştum bildiğiniz gibi onunda yorumu blogta vardı.
Bir 9.sınıf öğrencisine bence oldukça ağır gelebilecek hatta kitabın altında yatan mesajları anlayamayacakları bi kitap.Ben bile 20 yaşındayım anca anlayabiliyorum bu tür üstü kapalı siyasi içerikli kitapları.
Hayvan çiftliği oldukça kısa bir kitap zaten en fazla 150 sayfa falan.Ayrıca içinde siyah-beyaz çizimleri de var.2 güne kalmaz bitirdim hemen,şimdi kargodan yeni kitaplarımın gelmesini bekliyorum yoksa okumaya devam bende hiç durmak yok !
Hayvan Çiftliği,hayvanlarla özdeştirilerek kapitalizm,sosyalizm,kominizim gibi "izm" leri eleştiren bi kitap asıl özüne bakıldığında.Orwell benim bu hayatta gördüğüm en zeki yazarlardan biri diyebilirim 1984'te inanılmaz saptamaları vardı bu kitapta da öyle.
Kardeşim bu sene Bornova Anadolu Lisesi'ne başladı ve çok yoğun bir temposu var benim ki gibi.O da benim gibi okumayı çok sever ama kitaplar konusunda daha çok seçicidir eğer bi kitabı beğenmezse yarım bırakır alır atar benim gibi sonuna kadar okuyup bi şans daha vereyim demez.
Eve geldiğimde kardeşimin Edebiyat dersinde ödev olarak bu kitabı verdiklerini kadeşiminde okumaya başladığını gördüm.Daha önce bu yazarın 1984 adlı romanını okumuştum bildiğiniz gibi onunda yorumu blogta vardı.
Bir 9.sınıf öğrencisine bence oldukça ağır gelebilecek hatta kitabın altında yatan mesajları anlayamayacakları bi kitap.Ben bile 20 yaşındayım anca anlayabiliyorum bu tür üstü kapalı siyasi içerikli kitapları.
Hayvan çiftliği oldukça kısa bir kitap zaten en fazla 150 sayfa falan.Ayrıca içinde siyah-beyaz çizimleri de var.2 güne kalmaz bitirdim hemen,şimdi kargodan yeni kitaplarımın gelmesini bekliyorum yoksa okumaya devam bende hiç durmak yok !
Hayvan Çiftliği,hayvanlarla özdeştirilerek kapitalizm,sosyalizm,kominizim gibi "izm" leri eleştiren bi kitap asıl özüne bakıldığında.Orwell benim bu hayatta gördüğüm en zeki yazarlardan biri diyebilirim 1984'te inanılmaz saptamaları vardı bu kitapta da öyle.
25 Ekim 2015 Pazar
Maydanoz Time : İkon - Jennifer Aniston
Herkese merhabalar efenim !
Yeni bir ikon postunda daha buluştuğumuz için pek mesudum ! Oldukça uzun bir aradan sonra nihayet Jennifer Aniston ile geri dönebildim.Malum yoğun çalışma tempomdan dolayı bu tarz şeylere pek zaman ayıramıyordum.
Jennifer benim çocukluğumdan bu yana oldukça kaliteli fimler çekmiş nadide oyunculardandır.Hala film çekmeye devam ediyor ve hala çok seviliyor.Friends dizisini maalesef hala izleyemedim ama izlenecekler listemde var.Orada izleyip bir kez daha Jennifer Aniston hayranı olacak mıyım acaba,şimdilik filmleriyle idare ediyoruz bakalım ...
Hayatı :
İzlediğim 5 Filmi :
Cake : Film 2014 yapımı ve Jennifer bu filmde olduğundan daha farklı bi saç tipiyle ve karakterle karşımıza çıkıyor.İlk defa Jennifer'ı böyle görüyorum.İyice kilo almış ve yaşlanmış bi halde görüyoruz.Jennifer'a ek olarak filmde Anna Kendrick ve Felicity Huffman gibi tanıdığım isimlerde var.Jennifer bu filmde toplumdan dışlanmış bi kadını oynuyor.Film oldukça ağır ilerliyor ve içinde çok sıkıcı sahnelerinde olduğunu söyleyebilirim.
Aslında bilirsiniz mesleğim gereği psikolojik filmleri çok severim bu filmlerde o tarzdan ama çok ağır ilerliyor ve acayip sıkıcı film akmıyor,gitmiyor Jennifer Oscarlık oynamış doğru ama filmin senaryosu ne allasen söyle kim izler böyle bi filmi !
Yeni bir ikon postunda daha buluştuğumuz için pek mesudum ! Oldukça uzun bir aradan sonra nihayet Jennifer Aniston ile geri dönebildim.Malum yoğun çalışma tempomdan dolayı bu tarz şeylere pek zaman ayıramıyordum.
Jennifer benim çocukluğumdan bu yana oldukça kaliteli fimler çekmiş nadide oyunculardandır.Hala film çekmeye devam ediyor ve hala çok seviliyor.Friends dizisini maalesef hala izleyemedim ama izlenecekler listemde var.Orada izleyip bir kez daha Jennifer Aniston hayranı olacak mıyım acaba,şimdilik filmleriyle idare ediyoruz bakalım ...
Hayatı :
Los Angeles'da doğan ve 80'li yıllarda küçük rollerde oynamaya başlayan Jennifer Aniston, çeşitli dizi ve filmlerde rol aldı. En bilinen rolü Friends dizisindeki Rachel Green rolüdür. Dünya ve Amerikan tarihinde en çok izlenen tv dizisi olan ve çekimleri 10 sene süren "Friends" dizisi ile birlikte, adeta fenomen olan ve yıldızı parlayan Jennifer bu rolü ile bir Altın Küre ve bir de Emmy Ödülü almıştır. Aktör Brad Pitt ile beş yıl evli kalmıştı. Evlilikeri çok mutlu gitmesine rağmen ayrıldılar.2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre dünyanın 8. en güçlü ünlüsü seçilmiştir. Kalifornia eyaletinde doğmasına rağmen New York eyaletinde büyümüştür. Kendisi gibi babasıda bir sinema oyuncusu idi, kendisi Yunan asıllıdır. Annesi ise iskoç kokenlidir İki tane kardeşi vardır, ve küçüklüğünde bir sene Yunanistan'da yaşamıştır. Aniston'nın vaftiz babası, kendi babasının en yakın arkadaşı olan Telly Savalas'tır. Sinema oyuculuğuna yeni başladığı zamanlarda birçok değişik işler yapmıştır, garson ve telesekreterlik bunlardan birkaçıdır. 1989 yılında, Los Angeles, California'ya göç etmiştir.Filmleri Amerika'da 990,344,238$ ve dünya çapında ise 1,508,048,564$'lık gişe hasılatı toplamıştır. Aktrislik kariyerinin yanında Meksika'da bir öksüzler evini işletir. Bunun için birçok reklama ve televizyon şovlarına çıkmış ve para toplamıştır.
2007'de Forbes Dergisi'nin belirlediği "Dünya'nın En Zengin Ünlüleri" listesin de toplam 110 milyon dolarlık servetiyle 10. sırada yer almıştır.
İzlediğim 5 Filmi :
Cake : Film 2014 yapımı ve Jennifer bu filmde olduğundan daha farklı bi saç tipiyle ve karakterle karşımıza çıkıyor.İlk defa Jennifer'ı böyle görüyorum.İyice kilo almış ve yaşlanmış bi halde görüyoruz.Jennifer'a ek olarak filmde Anna Kendrick ve Felicity Huffman gibi tanıdığım isimlerde var.Jennifer bu filmde toplumdan dışlanmış bi kadını oynuyor.Film oldukça ağır ilerliyor ve içinde çok sıkıcı sahnelerinde olduğunu söyleyebilirim.
Aslında bilirsiniz mesleğim gereği psikolojik filmleri çok severim bu filmlerde o tarzdan ama çok ağır ilerliyor ve acayip sıkıcı film akmıyor,gitmiyor Jennifer Oscarlık oynamış doğru ama filmin senaryosu ne allasen söyle kim izler böyle bi filmi !
Just Go With It : Başrolde gözlerim Jennifer'dan çok açıkçası Adam Sandler'i görüyor bu filmde.Beni affedin ama tarafsız bakamıyprum bu filme çünkü ben Adam'a aşığım resmen ! Romantik ve Komedi filmlerinin prensi benim için hala Adam.Bu filmde de prenslğini her zaman ki gibi göstermiş Jennifer ile birlikte.Ayrıca bence birbirine çok yakışan da bi çift laf aramızda :) 2011 yapımı Romantik-Komedi şahane hiç vakit kaybetmeden izlenmesi gereken bi film !
Life Of Crime : Film 2013 yapımı.Jennifer bu filmde olduğundan daha yaşlı gibi görünüyor ya da sanırım ona "Eşi" rolünde eşlik eden Tim Robbis dolasıyla da olabilir.Bu zamana kadar hep yakışıklı ve genç partnerlerin yanında gördük onu.Bu arada filmin yapımı 2013 yapımı olmasına rağmen eski bi zaman diliminde geçiyor ama kostümlere hele de Jennifer'ın giydiklerine bayıldım diyebilirim !
Kötü taraf ise benim en çok sevdiğim kadın oyunculardan biri olan Isla Fisher'ın burada "kötü kadın " rolünde olmasıydı o kadar tatlı ve masum bi kadını nasıl o role koydunuz :/
Sonuna kadar biraz ağır ilerleyen bir film ama oldukça merak uyandırıcı filmi izlerken hep "sonunda ne olucak acaba " diyor insan.Vee tabi ki de dehşet son :D
The Switch : Film 2010 yapımı.Konusu kısaca,40 yaşına basmış Kassie Larson, suni döllenme yoluyla hamile kalmaya karar vermiştir. En iyi arkadaşı Wally, ona destek vermek için yanındadır. Ancak Wally gizlice, Larson'u hamile bırakacak kişinin spermleri ile kendisininkini değiştirir. Kassie hamile kalmıştır, çocuğunun gerçek babası nevrotik ve güvensiz Wally'dir.
Film Türkçe'ye "Süpriz Baba" ismiyle çevrildi.Jason Bateman ile harika bir partner olmuşlar .Film daha çok Romantik-Komedi tarzı gözükse de bence Aile-Drama-Romantik kategorilerinden birinde de olabilr.
The Bounty Hunter : Yıl 2010.Farkettiniz mi bilmiyorum ama bu yıllarda Jennifer hiç tarzından ödün vermemiş ne oynadığı film tarzından ne oynadığı karakter tarzlarından ne saçından ne stilinden.Yine araya aksiyon serpiştirilmiş bol kahkahalı bi Romantik-Komedi filmi daha.Jennifer'e bol bol yakışacak hatta yetipte artacak bi partner var yanında Gerard Butler izlemediyseniz partneri duyunca hemen açıp izlemeyi düşünüyorsunuz kızlar biliyorum Gerard'ın filmleri tabi de kaçmaz çok kötü bi film olsa bile oturur biblo gibi adamı izleriz :D
Maydanoz Time : Film - İzlediğim Animasyonlar
Herkese merhabalar efenim !
Size daha önce animasyonları ne kadar çok sevdiğimden hiç bahsetmiş miydim ? Ayrıca şu anda stajımı ilkokulda yaptığım için daha çok animasyon izlemeye başladım.Sanırım çocuk ruhum bunu gerektiyor.Ama öyle güzel animasyonlar var ki bazılarını sadece çocuklar değil bence yetişkinlerde izleyebilir.İşte şimdi size bu zamana kadar izlediğim animasyonları tanıtıcam.
1-MİNYONLAR :
Tarih öncesi çağlardan beri kendilerine kötü bir efendi arayışında olan Minyonlar, Dracula'dan, Firavun'a, Napolyon'dan, Dinozorlara kadar birçok kişiye hizmet etmeye çalışsalar da, hepsi birgün yok olmuştur. Hizmet edecek bir efendi bulamayınca Antartika'da kendi hallerinde yaşamaya başlayan minyonların kaderi 1960'lı yıllarda değişir. Çünkü 3 kişilik maceracı bir minyon ekibi, Amerika'ya doğru yola çıkar.
2-ADALET BİRLİĞİ : ATLENTİS TAHTI :
Savaş'ın neticesinde dünya barışa kavuşur ya da en azından öyle görünmektedir. Ta ki Atlantis, krallarının ölümünden dolayı Metropolis'e saldırana dek. Fakat kraliçenin farklı planları vardır ve kayıp oğlunu bulmaları için Adalet Birliği'ne ihtiyaç duyar. Birlik'in arayışı esnasında Okyanus Efendisi tarafından yönetilen Atlantis askerleri saldırılarına devam eder. Bu savaşın kazananı kim olacaktır?
4-KÜÇÜK DENİZ KIZI :
Her deniz kızının hayali, yakışıklı bir prens ile evlenmek ve normal bir insan gibi hayat sürmektir. Şüphesiz ki sevimli Ariel de, bir gün rüyalarında gördüğü prensle tanışmanın hayallerini kuran bir deniz kızı olarak mavi denizlerin serin sularında kulaç atmaktadır. Ancak Ariel, düşlerini gerçeğe dönüştürmek konusunda bir hayli kararlıdır. Bu hayalini gerçekleştirmek uğruna Ursula adlı kötü kalpli bir denizaltı büyücüsüyle bir anlaşma yapar. Ursula, Ariel'in sesini ister ve bunun karşılığında Ariel'e bir çift bacak verir. Bu sayede Ariel, karaya çıkıp insan Prens Eric ile tanışabilecektir. Kendisine yapılan tüm uyarıları gözardı eden Ariel, kendini bir anda denizin derinliklerinde bulur. Yaptığı anlaşmanın başına açtığı işleri yeni yeni fark edecektir. Disney'in Oscar ödüllü animasyonu Küçük Deniz Kızı restore edilmiş haliyle tekrar seyirci karşısına çıkıyor. Filmin yönetmen koltuğunda yeralan John Musker, Ron Clements ikilisi göze çarpıyorlar.
15-KUTUP EKSPRESİ :
Size daha önce animasyonları ne kadar çok sevdiğimden hiç bahsetmiş miydim ? Ayrıca şu anda stajımı ilkokulda yaptığım için daha çok animasyon izlemeye başladım.Sanırım çocuk ruhum bunu gerektiyor.Ama öyle güzel animasyonlar var ki bazılarını sadece çocuklar değil bence yetişkinlerde izleyebilir.İşte şimdi size bu zamana kadar izlediğim animasyonları tanıtıcam.
1-MİNYONLAR :
Tarih öncesi çağlardan beri kendilerine kötü bir efendi arayışında olan Minyonlar, Dracula'dan, Firavun'a, Napolyon'dan, Dinozorlara kadar birçok kişiye hizmet etmeye çalışsalar da, hepsi birgün yok olmuştur. Hizmet edecek bir efendi bulamayınca Antartika'da kendi hallerinde yaşamaya başlayan minyonların kaderi 1960'lı yıllarda değişir. Çünkü 3 kişilik maceracı bir minyon ekibi, Amerika'ya doğru yola çıkar.
2-ADALET BİRLİĞİ : ATLENTİS TAHTI :
Savaş'ın neticesinde dünya barışa kavuşur ya da en azından öyle görünmektedir. Ta ki Atlantis, krallarının ölümünden dolayı Metropolis'e saldırana dek. Fakat kraliçenin farklı planları vardır ve kayıp oğlunu bulmaları için Adalet Birliği'ne ihtiyaç duyar. Birlik'in arayışı esnasında Okyanus Efendisi tarafından yönetilen Atlantis askerleri saldırılarına devam eder. Bu savaşın kazananı kim olacaktır?
3-TARZAN :
Küçücük bir çocuk, bir gemi kazası sonucu yapayalnız kalır. Ormanda goriller tarafından bulunan ve büyütülen bu çocuğun adı Tarzan'dır. Tarzan, goril ırkıyla beraber büyüdüğü için ormana mükemmel bir şekilde uyum sağlamıştır. Vahşi hayatın tüm zorluklarına adapte olmayı başarmıştır. Bir gün ormanda araştırmalar yapmak üzere bulunan insanları görmesi Tarzan'ın hayatında bir dönüm noktası olacaktır. Tarzan, güzeller güzeli Jane'e aşık olacaktır ve insani bir aşk mücadelesine doğru yola çıkacaktır.
4-KÜÇÜK DENİZ KIZI :
Her deniz kızının hayali, yakışıklı bir prens ile evlenmek ve normal bir insan gibi hayat sürmektir. Şüphesiz ki sevimli Ariel de, bir gün rüyalarında gördüğü prensle tanışmanın hayallerini kuran bir deniz kızı olarak mavi denizlerin serin sularında kulaç atmaktadır. Ancak Ariel, düşlerini gerçeğe dönüştürmek konusunda bir hayli kararlıdır. Bu hayalini gerçekleştirmek uğruna Ursula adlı kötü kalpli bir denizaltı büyücüsüyle bir anlaşma yapar. Ursula, Ariel'in sesini ister ve bunun karşılığında Ariel'e bir çift bacak verir. Bu sayede Ariel, karaya çıkıp insan Prens Eric ile tanışabilecektir. Kendisine yapılan tüm uyarıları gözardı eden Ariel, kendini bir anda denizin derinliklerinde bulur. Yaptığı anlaşmanın başına açtığı işleri yeni yeni fark edecektir. Disney'in Oscar ödüllü animasyonu Küçük Deniz Kızı restore edilmiş haliyle tekrar seyirci karşısına çıkıyor. Filmin yönetmen koltuğunda yeralan John Musker, Ron Clements ikilisi göze çarpıyorlar.
5-KARLAR ÜLKESİ :
Bir kehanet krallığı ebedi kışa mahkum edince, korkusuz bir optimist olan Anna dağ adamı Kristoff ve yardımcısı ren geyiği Sven ile bir olup kız kardeşi Elsa’yı yani Karlar Kraliçesi’ni bulmak ve bu büyüye son vermek için yola çıkar. Mistik trollerle, sihirle ve şaşırtıcı bir kardan adamla karşılaşan Anna ve Kristoff krallığı kurtarmak için büyük bir mücadele içine girerler.
6-CİNDİRELLA :
Klasik Külkedisi masalının Disney imzalı çizgi film uyarlaması olan film, daha sonra pek çok kez yeniden çevrilen masalın ilk çizgi örneklerinden.
7-PRENSES VE KURBAĞA :
ABD'nin büyük olaylara mekan olmuş enteresan yerleşim yerlerinden jazz ve blues'un anavatanı Mississippi bu defa efsanevi Prenses ve Kurbağa masalına esin kaynağı oluyor. Bir gece, gerçek bir jazz hayranı olan, Maldonya ülkesinin yakışıklı ve müptezel prensi Naveen kendini Mississippi rıhtımında bulur. Maldonya'nın yakışıklı prensi Naveen, biraz şımarık, sorumsuz ve biraz da üşengeçtir. Kahramanımız yakışıklılığı ve cazibesi sayesinde bugünlere kadar gelebilmiş biridir ve asil konumu, kara büyü yapan Dr. Facilier'nin ilgisini çekmekte gecikmeyecektir. Bu ketum adam, Naveen'in asil ayrıcalıklarını çalabilmek için yakışıklı prensi bir kurbağaya dönüştürür. Naveen'in, insan haline dönebilmek için masaldaki çözümü kullanma girişimi, Tiana'nın da bir kurbağaya dönüşmesiyle sonuçlanır. Kurbağa çiftimiz peşlerinde kurbağa avcıları olduğu halde kendilerini Lousiana bataklıklarında bulur. Bataklıklarda 197 yaşındaki iyi büyücü Mama Odie'yi bulmaları gerekir. Bu tehlikeli, tuhaf ve komik yolculuklarında onlara kara sevdalı ateş böceği Ray ve Louis adında caz tutkunu bir timsah yardım eder. Her ne kadar yolculukları tehlikelerle dolu olsa da, bu tuhaf ikili içlerindeki iyi yönleri açığa çıkartır. Prenses ve Kurbağa Disney'in oyuncu seçiminde Hollywood'un yıldızlarını kullandığı 49. çizgi film.
8-CASUS KIZLAR :
Beverly Hills'in dalgacı üç genç neferi Sam, Clover ve Alex bir gün birden bire hayatlarını değiştirecek bir kurumsallığın parçası oluverirler. Aslında bu sıradan üç delifişek genç kız, WOOHP'a (Dünya İnsan Koruma Örgütü) uluslararası ajan olarak seçilince, başlangıçta buna bir anlam veremez ve şok geçirirler. Ciddi eğitimlerden geçen kızlar, danışmanları Jerry tarafından ilk görevlerine yollanırlar: Beverly Hills'te yaşayan ünlü veteriner Peppy Wolfman'ın yerini belirlemek. Kızlar, Peppy'nin diğerleri gibi kaçırıldığını çabucak anlarlar. Ancak, kaçırılanların hepsinin bakışları Mükemmelleştirici adlı tuhaf bir makine aracılığıyla değiştirilmiştir! Lisedeki olağan hayatlarıyla, gizli ajan kimlikleri arasında gel-gitler yaşayan kızlar; tüm bu kayboluşların ardında Fabu adlı başarısız eski bir mankenin olduğunu keşfederler. Bu kişi aynı zamanda Mükemmelleştirici makinesini de icat etmiştir ve planı, uzay istasyonunda muhteşem bakışlara sahip insanlar yaratmaktır. Böylelikle kendini takdir etmeyen insanları ve dolayısıyla dünyayı yok etmek istemektedir. Acaba zekice plânları ve kızlara özgü casusluk aletleriyle Sam, Clover ve Alex dünyayı kurtarabilecek midir?
9-GARFİELD 1 -2 :
Garfield, o şişko, lazanya delisi yaratık, bir kedinin isteyebileceği her şeye sahiptir. Ancak Jon, eski okul arkadaşı, veteriner Liz’i etkileme çabasına girip de Odie adında bir köpek alıp, bir de onu eve getirince Garfield hayatta istemeyeceği tek şey ile karşı karşıya kalır. Rekabet! Bir gece Odie evden kaçar ve Garfield onu dışarıda bırakınce birileri tarafından kaçırılır. Garfield kendisinden umulmadık bir biçimde Odie’nin peşine düşüp onu kurtarmaya kalkışır. Bu işte ona yol boyunca türlü arkadaşları yardım edeceklerdir.
10-BUZ DEVRİ 1- 2 - 3 -4 :
Buzul çağı, dünyaya hüküm sürmeye başlamıştır. Bu ıssız ve korkunç dünyada bir başlarına olan zavallı hayvanlar, bir şekilde hayatta kalmanın yollarını aramaktadırlar. Uzun tüylü, kendi halinde bir mamut; karizmatik ve dişli bir kaplan ve muzır bir rakun, nasıl olduysa bu kaos esnasında bir araya gelmişlerdir. Bu üç birbirinden farklı türe mensup hayvanın odağında ise tek bir mevzu vardır. Buldukları küçük bebeği, insanlara ulaştırıp o bebeğin hayatını kurtarmak...
11-ASLAN KRAL :
Vahşi Afrika’da henüz yeni doğan bir aslan doğaya egemen düzenin kökünden sarsılacağı bir döneme tanıklık etmek üzeredir. Doğanın kralı olan babasının tacının veliahtı olan Simba, kötülüklerle ve kötü hayvanlarla dolu ormanlarda günden güne daha fazla öğrenecek ve daha fazla büyüyecektir. Simba’nın sorumluluklarını üstlenme ve sorunları çözme becerisi, ormanın yeni kurallarını belirleyecektir. Birbirinden renkli karakterleriyle ve gittikçe daha dokunaklı bir hal alan öyküsüyle yakın dönem animasyon klasiklerinden biri olan Aslan Kral, müziklerini yapan Hans Zimmer’a da bir Oscar kazandırmıştı.
12-SHREK 1-2- 3 - 4 :
Shrek, oldukça korkutucu bir görünüme sahip, devasa, yeşil bir troldür. Yalnızlığın getirisiyle, hayatının geri kalanını beraber geçirebileceği, en az kendisi kadar çirkin bir yaratık bulmanın hevesindedir. Bir kahin, kehanetini açıklar. Şrek ile güzeller güzeli bir prenses olan Fiona arasında duygusal bir ilişki cereyan edecektir. Ancak Şrek ne kadar çirkinse Fiona bir o kadar güzeldir. Oldukça garip durumlar ve vaziyetler peyda olmak üzeredir.
13-MADAGASKAR :
Aslan Alex, zürafa Melman, su aygırı Gloria ve zebra Marty… Güzel bir hayvanat bahçesinde, yaşadıkları ortamın sunduklarına fazlasıyla alışık ve iyi anlaşan bir dörtlüdür. Şehrin ortasında olmalarına rağmen mutlu olmayı başarabilmektedirler. Bir gün bu hayvanat bahçesinin dışarısında ne olduğu merakını dışa vuran Marty, hayvanat bahçesinden kaçar. Onu çok seven arkadaşları da onu bulup geri getirmek üzerine peşinden giderler. Kaçarak başlayan bu yolculuk, doğal hayata hiç alışık olmayan bu hayvanların kendilerini Madagaskar’da bulmalarıyla sonuçlanacaktır. Geri dönmek, artık yalnızca bir hayal olacaktır. Dreamworks’ün Pixar’la olan yarışında önemli bir yapıtı olarak addedilen Madagaskar’ı Eric Darnell ve Tom McGrath ikilisi yönetiyorlar. Filmin zengin seslendirme kadrosunda ise Ben Stiller, Chris Rock, David Schwimmer ve Jada Pinkett Smith yer alıyorlar.
14-ŞİRİNLER :
Kötü büyücü Gargamel, Mavi Ay kutlamaları sırasında Şirinler köyüne saldırır ve Şirinleri şelaledeki gizli bir geçide kovalar. Büyülü geçitten geçen mavi yaratıklar kendilerini bir anda 2011 New York'unda, Central Park’ın tam ortasında bulurlar. Sadece üç adet elma boyutunda olan Şirinler, Big Apple (Büyük Elma) olarak da bilinen New York'ta sıkışıp kalırlar. Fakat Gargamel ve korkunç kedisi Azman da Şirinler’in peşinden New York'a gelmiştir! Şirinler şimdi Gargamel'e yakalanmadan köylerine dönmenin yollarını arayacaklar...
Geçirdiği Noel'ler nedeniyle artık Noel babaya olan bir inancı kalmayan küçük bir erkek çocuğu, oldukça tuhaf bir trene atlayarak hiç bilmediği yollara düşer. İnancını sorguladığı için gideceği yere varmak onun için çok da heyecan uyandırıcı değildir. Ancak trenin içi kesinlikle öyledir. İçerisinde bir sürü mucizenin yaşandığı bu tren, Noel Baba'nın ikamet ettiği Kuzey Kutbu'na doğru yol almaktadır.Robert Zemeckis'in yönetmen koltuğunda oturduğu filmin büyük bir kısmını Tom Hanks seslendiriyor.
16-KAYIP BALIK NEMO :
Nemo adında genç bir balık, aniden evinden uzaklara sürüklenince, onun haddinden fazla koruyucu babası Marlin ve sevimli fakat unutkan mavi akvaryum balığı Dory, onları vejetaryen köpek balıkları, sörfçü kaplumbağalar, deniz anaları ve aç martılar ile karşılaştıran macera dolu yolculuklarına başlarlar...
17-WİNX CLUB SİHİRLİ MACERA :
Sihirli Macera'da Alfea Peri Okulu'nda yeni dönem açılmıştır. Okulun sıralarında şen şakrak ortam kurulmuş, partilerden partilere koşulurken, keyifleri bozan Icy, Darcy ve Stormy'nin hain saldırısıdır. Bloom yanlarında olmasa da bu karmaşayı toparlamak ve Trix cadılarıyla uğraşmak Winx perilerine kalır. Ancak Trix, gizemli ve güçlü bir parçayı da alarak ortadan kaybolur. Hayat toz pembe değildir ve Eskiçağ Cadıları yine Stella, Layla, Tecna, Muisa, Flora ve Bloom'un peşine düşer.
18-MEGAZEKA :
Parlak zekalı ve acımasız zalim Oobermind 20 yıldır Dünya'yı fethetmeye çalışmaktadır ancak her seferinde, kurnaz can düşmanı pelerinli süper kahraman Metro Man tarafından engellenir... Ancak bir gün Oobermind şeytani planlarından birinin eşiğindeyken kazara Metro Man'i öldürdüğünde tüm bunlar değişir. Birden bire yenmesi gereken bir düşman kalmayınca, morali bozuk kötü kalpli dahi monotonluğundan kurtulmanın tek yolunun yeni bir süper rakip yaratmak olduğuna karar verir. Metro Man'in hiç olmadığı kadar büyük, iyi ve güçlü bir düşman... Ancak bir zamanlar iyi olan adam dünyayı yok etme savaşını başlattığında, Oobermind'ın karar vermesi gerekir: Kendi yarattığı bu şeytanı yenebilir mi? Dünyanın en zeki adamı bir kez olsun akıllıca bir karar verebilir mi? Kötü Kalpli Dahi taraf değiştirip kendi hikayesinin Kahramanı olabilir mi?
19-KARMAKARIŞIK :
Alternatif göndermelerle bezeli bu çizgi filmde, hanedanlığın en çok aranan –ve en etkileyici- eşkıyası Flynn Rider (seslendiren Zachary Levi) bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir krallıkta, bilinmeyen bir mekanda ancak gizemli bir kulede saklanırken, o kulede yaşayan güzel ve cesur, 20 metre uzunluğunda altın sarısı saçları olan Rapunzel (seslendiren Mandy Moore) tarafından esir alınır. Masalın farklı bir versiyonunun beyazperde'deki bu yorumunda, yıllardır hapsedildiği kuleden çıkma yolları arayan Flynn’i esir alan meraklı kız, yakışıklı hırsızla bir anlaşma yapacaktır. Bu tuhaf ikili, süper-polis bir atın, aşırı korumacı bir bukalemunun ve sevimsiz bar haydutlarının da olduğu aksiyon dolu bir maceraya yelken açar.
20-ÖLÜ GELİN :
1800’lerin sonlarına doğru bir Victorian kasabasında bir adam ve bir kadın Victor Van Dort ile Victoria Everglot nişanlanırlar. Everglotlar’ın paraya ihtiyacı vardır aksi takdirde sokaklarda uyumak üzeredirler. Van Dortlar ise sosyetede adlarının geçmesini seven insanlardır. Yalnız düğün provası esnasında bir şey yanlış gider. Victor, koruluğa girer ve orada bulduğu bir iskeletin parmağındaki yüzüğü kendi parmağına geçirir. O anda da kendisini ölü gelin Emily ile evlenmiş bulur. Öteki tarafta Victoria onu beklerken, Victoria’nın yerini alacak zengin bir başka kişi vardır. Bu durumda ortada iki gelin ve bir damat varken Victor’u hangisinin elde edeceği bir muammadır.
21-101 DALMAÇYALI :
Pongo ve Perdita, sahipleri Roger ve Anita'nın iki dalmaçyalı köpeğidir ve 15 tane yavruları vardır. Bir gün Anita'nın eski bir arkadaşı olan Cruella De Vil çıkagelir ve yavrulardan satın almak istediğini söyler. Çünkü kendine yeni bir kürk istemektedir. Ancak çift isteğini reddedince Cruella bu kez yavruları kaçırmayı aklına koyar ve Caspar'la Simon adlı iki hırsızla köpekleri çalması için anlaşır.
22-KEDİLER VE KÖPEKLER :
Kediler ve köpekler arasındaki çok gizli ve hi-tech casusluk savaşlarına matrak bir bakış: Bu iki hayvan cinsinin birbirlerine karşı negatif duyguları uzun zamandır bastırılmış ve 'topyekün savaş' gerçekleşmemiştir. Fakat, bir profesör insanların köpeklere karşı tüm alerjilerini yok eden bir aşı geliştirince, sahiplerinin gözünden düşecekleri kaygısına kapılan kediler hummalı bir faaliyetle örgütlenir. Mr Tinkles adlı beyaz İran kedisi, dünyanın gizli hakimiyetini bir numaralı rakiplerine bırakmak niyetinde değildir. Bastırılmış güdüler harekete geçer ve savaş çıkar: Üstelik tüm çılgınlık, tarafların insan sahiplerinin ruhu bile duymadan gerçekleşir.
23-İNANILMAZ AİLE :
Her üyesi, özel yeteneklere, olağanüstü güçlere sahip olan,süper kahramanlık yapabilen bir aile olan Parr ailesinin serüvenlerini anlatıyor. Ailenin reisi olan Bob Parr, kentteki insanları bin bir türlü tehlikelerden kurtarma ihtiyacı ortaya çıktığında, Bay Incredible kimliğiyle her şeyi eski sakin haline getirmekle yükümlü bir süper kahramandır. Karısı Elastigirl, kızı Violet ve oğlu Dash ile beraber yaşamakta ve çalışmaktadır.Ancak süper kahramanlarımız dünyayı kurtaracağız derken çevreye ve insanlara çok fazla zarar vermektedir. Bu da sigorta primlerini yükseltir. Bu durum kent sakinlerini çılgına çevirir ve sonunda süper kahramanımızın işine son verilir. Peki zorla emekli edilen Parr ailesi, kendi köşelerinde heyecansız, sakin bir banliyö yaşamına ne kadar katlanabilecektir?
24-POCOHANTAS :
Cesaret ve arkadaşlığın bu efsanevi hikayesi,Pocahontas'ın yani özgür ruhlu prensesin,açgözlü şef Ratcliffe ve cesur kaptan John Smith tarafından yönetilen bir gemi dolusu gizemli İngiliz göçmeni izlemesiyle başlar.Şakacı dostları,yaramaz rakun Meeko ve sinekkuşu Flit ile birlikte Pocahontas ve Kaptan Smith arasında güçlü bir arkadaşlığın tohumlarını atarlar.Ancak birbirinden çok farklı iki kültür arasındaki gerilim tırmanmaya başladığında,Pocahontas herkesin barış içinde yaşaması için bir yol bulmak zorundadır.Tek çözüm Söğüt Nine'ye gidip,akıl danışmaktır.
25-ANASTASİA :
Rus Çarı Nicholas II, ünlü Catherine Palace’ta şatafatlı bir balo düzenlemektedir. Balo aniden, Çar tarafından bir süre önce sürgüne gönderilen kötü bir büyücü olan Grigori Rasputin tarafından bölünür. Rasputin, bu aileden intikamını almak için ruhunu satmıştır. Genç bir hizmetçi çocuk olan Dimitri sayesinde, Sadece Çar’ın annesi olan Marie ve kızı Anastasia olay mahalinden kaçmayı başarırlar; ancak Rasputin onların da peşini bırakmayacaktır.Don Bluth ve Gary Goldman’ın ortaklaşa yönetmenliğinde çekilen animasyon Anastasia’nın seslendirme kadrosunda Meg Ryan, John Cusack ve Christopher Lyoyd gibi ünlü isimleri görmek de mümkün.
26-WALL-E :
Günümüzden çok uzak bir gelecekte geçen filmde, insanoğlu aşırı kirlenme sebebiyle Dünya’yı terk edip başka bir gezegende yaşamaya başlamıştır. Çöplerle çevrili dünyayı temizleme görevi sevimli bir robota, Vol.i’ye verilir. İnsanoğlunun bıraktığı çöplerden kendine yeni bir dünya yaratan yalnız Vol.i’nin yalnızlığı, başka bir robot olan Eve’nın gelmesiyle son bulur. İki sevimli robotun arasında filizlenen dokunaklı ilişki türlü zorluklara rağmen direnmeye ve ayakta kalmaya çalışır. Film tüketim çılgınlığına ve insan türünün kendi yaşadığı doğal çevreye verdiği zararlara dair önemli yorumlar yaparken geleceğin insanlığını teknolojinin esiri olmuş, tembellikten tükenmiş bir profilde çizer. Pixar stüdyolarından çıkan Oscar ödüllü Vol.i sinema tarihinin en önemli animasyonlarından biri olmanın yanısıra önemli bir bilimkurgu filmi olarak kabul ediliyor.
27-ALADDİN :
Agrabah şehrinin kalbinde, köylü Alaaddin ve onun yaramaz maymunu Abu, özgür ruhlu güzel prenses Yasemin'i kurtarmak için savaş vermektedirler. Sihirli bir lambayı ovmasıyla hayatı değişen Alaaddin'in şimdi çılgın ve şekilden şekile giren bir cini vardır! Cin'in de yardımıyla Alaaddin artık bir prenstir. Fakat kötü yürekli Cafer ve onun sinir bozucu papağanı Yago da lambanın gizli güçlerinin peşindedir. Şimdi Alaaddin ’ in onları yenmesi, güzel prensesin kalbini kazanması ve en sonunda görünüşte değil, yüreğinde prens olduğunu kanıtlaması gerekmektedir!
28-Barbie in Rock 'N Royals :
Prenses Courtney ve ünlü rock şarkıcısı Erika bir hata sonucu yanlış kampa düşerler. Erika kraliyet hanedanlarına özel kampta gerçek prenses olmanın; Courtney ise rock yıldızları için ayrılan kampta bu kültürün ne anlama geldiğini keşfederler. Kampların başındaki sorumlular bu karışıklığı çözmeye çalışırken hem Erika hem de Courtney ilginç bir şekilde kendilerine çok uzak bu atmosferlerde iyi hissettiklerini fark ederler. Kısa zamanda yeni çevrelerine uyum sağlayıp yeni arkadaşlar edinirler. Ancak bu eğlence çok uzun sürmez. Zira iki kampın da kapanacağı haberi duyurulmuştur. Şimdi ikisi işbirliği içerisinde, insanlara farklılıkların birer detay olduğunu ve inanıldığı takdirde her şeyin gerçekleşebileceğini gösterecekleri büyük bir veda konseri için hazırlıklara başlarlar.
29-Barbie Moda Masalı :
Barbie Moda Masalı full izle, sinema yıldızı olan barbie çekimler yapmaktadır. Bir kadının evinde kalmak için barbie ona güzel yataklar yemekler hazırlanacaktır. Aslında kadın büyücüdür kızımızı kullanmak ister herkes bunu gerçek sanarken aslında yazılmış bir senaryo olduğunu anlayacaksınız. Modayı takip eden kızlar varsa inanın barbie kızımızı bu bölümde çok kıskanacaksınız özellikle giydiği kıyafetler oldukça şık ve güzel durmaktadır.
30-SPİRİTED AWAY :
Japon animasyon üstadı Hayao Miyazaki’nin en değerli yapıtlarından olan film, küçük Chihiro ve ailesinin yeni bir kasabaya taşınmalarıyla açılır. Yolculuk esnasında yolda gördükleri bir tünele dikkat eden aile, tünelin içerisinden geçtiklerinde karşılaştıkları fantastik dünyanın içerisinde büyülenirler. Ancak bu kasabada yolunda gitmeyen bir şeyler vardır, bu büyü kısa bir zaman sonra bozulacaktır. Ailesini kaybeden küçük Chihiro, babasını kurtarmak için korku dolu bir maceraya atılacaktır. Animasyon türünün en önemli örneklerinden biri olan film, 75. Akademi Ödülleri’nde En İyi Animasyon dalında Oscar’a; 52. Berlin Film Festivali’nde ise Altın Ayı ödülüne layık görülmüştür. Film, Japon sinema tarihinin en başarılı filmi olarak da kırılması güç bir rekoru elinde tutuyor.
31-Whisper Of The Heart :
14 yaşındaki Shizuku Tsukishima orta okulu bitirmek üzere olan bir genç kızdır. Kitap okumayı çok seven Shizuku, kütüphaneden aldığı kitapların içinde kart bulur. Kartlarda Seiji Amasawa yazmaktadır. Bu kişinin kim olduğunu merak eden ve araştırmaya başlayan Shiuzku, kendi hayatıyla ilgili de önemli şeyler keşfedeceği bir yolculuğa çıkar. Hayao Miyazaki’nin senaryosunu yazdığı Whisper of the Heart, filmi yaptıktan bir süre sonra ölen Yoshifumi Kondo’nun tek ve son filmi olma özelliği taşıyor.
32-From Up On Poppy Hill :
Hikaye 1963 yılında Yokohama'da geçmektedir. Kokuriko malikanesi limana hakim bir tepede bulunuyordu. 16 yaşındaki bir kız, Umi, o evde yaşıyordu. Her sabah denize karşı bir işaret bayrağı dikiyordu. Bayrağın anlamı “güvenli seferler dilerim“di. 17 yaşındaki bir çocuk, Shun, bir romorkörle okula giderken her zaman bu bayrağı görüyordu.Gelecek yıl yapılacak olan Tokyo Olimpiyatları için yapılan hazırlıklarda, insanlar eski olan her şeyi yok ediyor ve sadece yeni şeylerin görkemine inanıyorlardı. Bu sıralarda Yokohoma'da bir lisede küçük bir mücadele meydana geldi. Kültür kulubünün Quarter Latin lakaplı binası eskiydi ama aynı zamanda tarih ve hatıralarla doluydu. Yıkılmalı mıydı yoksa korunmalı mı? Bu olanların tam ortasında Umi ve Shun karşılaşırlar. Shun binanın korunmasını isteyen öğrencilere itiraz eder. Umi binanın güzel yanlarını ön plana çıkarmak için büyük çaplı bir temizlik yapılmasını önerir. Gitgide birbirlerine yakınlaşırlar ancak aniden bir durumla karşılaşırlar. Kardeş olabilme ihtimalleri vardır. Buna rağmen gerçeklerden kaçmadan hayatlarına devam ederler. Daha sonra savaşın ortasında ve sonrasında, ebeveynlerinin nasıl tanıştıklarını, aşık olduklarını ve yaşadıklarını öğrenirler.
33-THE NİGHTMARE BEFORE CHRİSTMAS :
Tüm dünyanın en büyük film-noir fenomenlerinden; deli-dahi Tim Burton'ın artık efsaneleşmiş sayılagelen yapımlarından biri ile karşı karşıyayız: "The Nightmare Before Christmas"... Filmde, Balkabağı Kral Jack Skellington'un hanedanlığı, Halloweentown'da geçen olaylar işlenmektedir. Kabuslardan fırlamış bir kasabayı andıran Halloweentown, cinler, ecinniler, periler, ruhlar, gulyabaniler ve yarasalardan oluşan "dinamik" bir nüfusa sahiptir. Jack'in yolu, bir gün Christmastown’a düşer. Bu tuhaf memlekete yaptığı bu ziyaret sonucu, bu tuhaf yerden çok etkilenir. Christmastown'da gördüklerine özenerek kendi şehrini de oraya benzetmek için Santa Claus’u kaçırır. Santa’nın yerine geçen Jack, çocuklara kendince alternatif hediyeler dağıtmaya başlar. "Noel Gecesi Kabusu", en iyi özel efekt dalında Oscar’a aday olmuş ancak ödülü Babe filmine kaptırmıştı.
34-UP:
İlk çocuklukta bir rastlantı eseri yolları kesişen iki çocuk, yıllarca sürecek tatlı ve dokunaklı bir hikayenin başkahramanlarıdır. Maceracı doğan ve hayattaki her şeye dair çocuksu saf meraklar barındıran Ellie’nin tek hayali dünyayı gezebilmektir. Carl ise sessizliği ve dinginliğiyle örttüğü maceraperestliği ve kocaman kalbiyle Ellie’nin tek isteğini gerçekleştirebilmeyi dilemektedir. İki küçük çocuk büyür, evlenir, yaşlanır... Ölüm Ellie’nin kapısını çalar, Carl ise sevdiğinden kalan tek şeyi, bu çocuksu hayali gerçekleştirmeye koyulur.Pixar stüdyolarının yaratıcılığın zirve yaptığı anlardan biri olan film, animasyonun her yaştan izleyiciye hitap ettiği gerçeğini bir kez daha kanıtlıyor. Her haliyle masum ve dokunaklı olabilen bu öykü, senesinin en iyi animasyon Oscar’ına layık görülmüştü.
35-HOTEL TRANSİLVANYA :
Drakula'nın beş-kazık üstüne oturtulmuş lüks işletmesi Otel Transylvania'sına hoş geldiniz! Burada canavarlar ve yaratıklar aileleriyle rahatça yaşayabilirler, yeter ki insanlar onları rahatsız etmesin! Kızına özel bir hafta sonu yaşatmak isteyen Drakula dünya çapında en ünlü canavarları oteline çağırır: Frankenstein ve karısı, Mumya, Görünmez Adam, Kurtadam ailesi ve daha pek çoğu... Çünkü kızı Mavis'in 118'inci yaş günüdür ve ona güzel bir gece geçirttirmek için her şeyi seferber eder. o gün. Drakula için tüm bu yaratıklara ev sahipliği yapmak sorun değildir, ta ki alelade bir insanoğlu otele gelip, üstüne üstlük Mavis'ten hoşlanana kadar! Bu hareketli ve eğlenceli 3D animasyonun yönetmenliğini Genndy Tartakovsky üstlenirken, senaryoda David I. Stern, Robert Smigel ve Genndy Tartakovsky'nin parmağı var. Türkçe seslendirme kadrosunda ise Aydoğan Temel, Hazal Erdal, Harun Can, Engin Alkan ve Şebnem Ünaldı gibi tanıdık sesleri duymak mümkün...
36-TERS YÜZ:
Babası San Francisco’da yeni bir işe başlayınca Orta-Batı’daki hayatından kopmak zorunda kalan Riley de hepimiz gibi duyguları ile hareket eden bir kızdır. Neşe, Korku, Öfke, Tiksinti ve Üzüntü (Gupse Özay)… Bu duygular, Riley’nin zihninin içinde ana merkezde yaşar ve ona günlük hayatında tavsiyeler verirler. Riley ve duyguları San Francisco’da yeni bir hayata alışmak için çabalarken ana merkezde kargaşa baş gösterir. Neşe’nin, Riley’nin en önemli duygusu olmasına ve her şeyi pozitif tutmaya çalışmasına rağmen, diğer duygular yeni bir şehre, eve ve okula uyum sağlama konusunda birbirleriyle çelişir.
23 Ekim 2015 Cuma
Maydanoz Time : Kitap - Kahin Catherine Fisher
Herkese nihayet evimde geçen bir hafta sonundan merhabalar efenim !
Şu zamanlar bol bol okumaya kitap birikti o yüzden zamanımızın çoğunu genelde hep kitap okuyarak ya da dizi izleyerek geçiriyorum ki bu 10 günlük İzmir tatilimde büyük olasılıkla bu şekilde geçecek.
Yine bir kütüphaneden sadece arka kapak yazısını okuyarak aldığım hatta serinin devam kitaplarınıda kütüphanede bulunduğunu görünce "Birinci kitaba bi başlayayımda eğer beğenirsem devamını da alırım." diye düşündüm.Eh bu kararla devamını alır mıyım peki ? Hayır !
Kitabın aslında konusu oldukça güzel ve yaratıcı.Yunan ve Mısır mitlerinden etkilenipte hazırlanmış bi yeniçağ romanı.Fakat romanda inanılmaz bi acemilik var,üslup ve olayların akışı çok karışık kafamı toparlamaya çalıştıkça konular dağıldı son kısımları zaten boş boş okudum gibi bir şey oldu.Seri 3 kitaptan oluşuyor.Puntoları ve sayfa boşlukları çok fazla olduğu için benim için çok çabuk okunan okuması basit bir kitap oldu o yüzden 3-4 günde bitirdim diyebilirim bu kadar yoğunluğumun arasında.
Ek olarak başlıklar CinAli kitapları gibi .... Şunu yapıyor... tarzında başlıklar.Hangi çağda yaşıyoruz ya acaba çevireden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama bana böyle başlıklar çok itici ve çocuk kitabı gibi geldi başlık dediğin az ve öz olur.
Şu zamanlar bol bol okumaya kitap birikti o yüzden zamanımızın çoğunu genelde hep kitap okuyarak ya da dizi izleyerek geçiriyorum ki bu 10 günlük İzmir tatilimde büyük olasılıkla bu şekilde geçecek.
Yine bir kütüphaneden sadece arka kapak yazısını okuyarak aldığım hatta serinin devam kitaplarınıda kütüphanede bulunduğunu görünce "Birinci kitaba bi başlayayımda eğer beğenirsem devamını da alırım." diye düşündüm.Eh bu kararla devamını alır mıyım peki ? Hayır !
Kitabın aslında konusu oldukça güzel ve yaratıcı.Yunan ve Mısır mitlerinden etkilenipte hazırlanmış bi yeniçağ romanı.Fakat romanda inanılmaz bi acemilik var,üslup ve olayların akışı çok karışık kafamı toparlamaya çalıştıkça konular dağıldı son kısımları zaten boş boş okudum gibi bir şey oldu.Seri 3 kitaptan oluşuyor.Puntoları ve sayfa boşlukları çok fazla olduğu için benim için çok çabuk okunan okuması basit bir kitap oldu o yüzden 3-4 günde bitirdim diyebilirim bu kadar yoğunluğumun arasında.
Ek olarak başlıklar CinAli kitapları gibi .... Şunu yapıyor... tarzında başlıklar.Hangi çağda yaşıyoruz ya acaba çevireden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama bana böyle başlıklar çok itici ve çocuk kitabı gibi geldi başlık dediğin az ve öz olur.
Maydanoz Time : Müzik - Brianna All I Need
Hello My Dear Hello My Friends!
Evett yeniden İzmir'den ,evimden sesleniyorum efenim sizlere o zaman geleneksel müzik cumasından güzel bi klip şimdi sizlerle ...
Evett yeniden İzmir'den ,evimden sesleniyorum efenim sizlere o zaman geleneksel müzik cumasından güzel bi klip şimdi sizlerle ...
20 Ekim 2015 Salı
Maydanoz Time : Film - The Martian
Herkese merhabalar efenim !
Bu pazar gittiğim ve resmen bayıldığım (Bilimkurgu filmi sevmememe rağmen ) bir film ve hepinize mutlaka izleyin derim,şiddetle tavsiye ediyorum.
The Martian bizim dilimizde Marslı aslında 2014 'ün en çok okunan ve beğenilen Bilimkurgu ödülü almış olan Marslı kitabından uyarlanma.Ben kitabı okumadım fakat okuyan arkadaşlarım kitabı okuduktan sonra filmi izlemenizi hiç tavsiye etmiyor çünkü kitap filmden daha bi harikaymış ve elbette senaryoları pek tutmuyormuş ama filmin başrolünde Matt Damon var desem ?
Damon bile filmi izlemek için bence başlı başına bir neden.Ayrıca belirtmem gerekir ki bu filmde izledikçe bir kez daha anladım ki çok yaşlanmış,zaman ne çabuk geçiyor değil mi a dostlar ?!
Bu pazar gittiğim ve resmen bayıldığım (Bilimkurgu filmi sevmememe rağmen ) bir film ve hepinize mutlaka izleyin derim,şiddetle tavsiye ediyorum.
The Martian bizim dilimizde Marslı aslında 2014 'ün en çok okunan ve beğenilen Bilimkurgu ödülü almış olan Marslı kitabından uyarlanma.Ben kitabı okumadım fakat okuyan arkadaşlarım kitabı okuduktan sonra filmi izlemenizi hiç tavsiye etmiyor çünkü kitap filmden daha bi harikaymış ve elbette senaryoları pek tutmuyormuş ama filmin başrolünde Matt Damon var desem ?
Damon bile filmi izlemek için bence başlı başına bir neden.Ayrıca belirtmem gerekir ki bu filmde izledikçe bir kez daha anladım ki çok yaşlanmış,zaman ne çabuk geçiyor değil mi a dostlar ?!
19 Ekim 2015 Pazartesi
Maydanoz Time : Kitap - İçimizdeki Şeytan Sabahattin Ali
Herkese yepyeni bir haftadan merhabalar efenim !
Daha dün bitirdiğim tazecik bir kitap postuyla karşınızdayım.Sabahattin Ali'nin daha önce Kürk Mantolu Madonna adlı o çok meşhur eserini okumuştuk ve pekte beğenmiştim bu Ali'den okuduğum ikinci güzide bir eser.Daha önce Kafka Okur dergisinden Ali'nin hayatına ilişkin bi makale okudum ondan sonra bu eserini okumaya başlayınca anlandım ki Ali'nin eserlerini okumak aslında bir nevi onun fikirlerini ve hayatını okumak,tanımakmış.
Üstelik Ali ile ortak bi yönümüz var Ali'de benim gibi Balıkesir'de Eğitim Fakültesinde okumuş.Onun geçtiği koridorlardan geçtiğimi düşünmek bile benim için büyük bi onurdu.
Neyse efenim esere gelecek olursak Balıkesirli bir aydının İstanbul macerası üzerine evlilik macerasını ve aslında bu esnada geçirdiği psikolojik bunalımlarını anlatıyor.Ali bunlara daha çok "İçimizdeki Şeytanlar" demiş ama ben bunlara çevrenin ve yaşam şartlarının verdiği psikolojik bunalımları insanda yarattığı kötü eğilimler diyorum.Dili oldukça sadeleştirilmiş olmasına rağmen oldukça eski kelimeler var bu yüzden okurken çok zorlandım ,KMM'ya göre daha ağır bi eser olduğunu söyleyebilirim.
Daha dün bitirdiğim tazecik bir kitap postuyla karşınızdayım.Sabahattin Ali'nin daha önce Kürk Mantolu Madonna adlı o çok meşhur eserini okumuştuk ve pekte beğenmiştim bu Ali'den okuduğum ikinci güzide bir eser.Daha önce Kafka Okur dergisinden Ali'nin hayatına ilişkin bi makale okudum ondan sonra bu eserini okumaya başlayınca anlandım ki Ali'nin eserlerini okumak aslında bir nevi onun fikirlerini ve hayatını okumak,tanımakmış.
Üstelik Ali ile ortak bi yönümüz var Ali'de benim gibi Balıkesir'de Eğitim Fakültesinde okumuş.Onun geçtiği koridorlardan geçtiğimi düşünmek bile benim için büyük bi onurdu.
Neyse efenim esere gelecek olursak Balıkesirli bir aydının İstanbul macerası üzerine evlilik macerasını ve aslında bu esnada geçirdiği psikolojik bunalımlarını anlatıyor.Ali bunlara daha çok "İçimizdeki Şeytanlar" demiş ama ben bunlara çevrenin ve yaşam şartlarının verdiği psikolojik bunalımları insanda yarattığı kötü eğilimler diyorum.Dili oldukça sadeleştirilmiş olmasına rağmen oldukça eski kelimeler var bu yüzden okurken çok zorlandım ,KMM'ya göre daha ağır bi eser olduğunu söyleyebilirim.
16 Ekim 2015 Cuma
Maydanoz Time : Müzik - Kate Linn Ft Chris Thrace Zaynah
Herkese geleneksel müzik gününden merhabalar efenim !
Şu sıralar benim çok sevdiğim bi Hint Ve Arap esintileri olan Zaynah şarkısının klibi var.Klibini pek sevmedim açıkçası söyleyen adam çok apaçi değil mi :D Ama şarkı perfecto !
Şu sıralar benim çok sevdiğim bi Hint Ve Arap esintileri olan Zaynah şarkısının klibi var.Klibini pek sevmedim açıkçası söyleyen adam çok apaçi değil mi :D Ama şarkı perfecto !
14 Ekim 2015 Çarşamba
Maydanoz Time : Kitap - Karanlık Zihinler Alexandra Bracken
Herkese yeni bi kitap postundan merhabalar efenim !
Yaklaşık 2 haftadır bu kitabı okuyup bitirmeye çabalıyorum,İzmir'den dönmeden bitirdim ve İzmir'de bıraktım kitabımı.Daha önce kitap bloglarında çok görüp,duyduğum bi kitaptı fakat oldukça hevesle alıp başlamama rağmen okul başlamasından mıdır yoksa cidden kitapta mı bi sorun var bilemedim ama resmen hayal kırıklığına uğradım diyebilirim.
Tamam yiğidi öldür ama hakkını yeme derler ya kabul ediyorum ki konusu bana çok orijinal gelmişti.Zihin okuma kabileyetine göre çocukları renklere ayırıp kamplara sokma falan bana başta çok ilgi çekici gelmişti fakat çeviri mi böyle yoksa yazarın ilk kitabı olduğu için mi bilemiyorum ama konu işlenişi ve üslup bana çok karmaşık geldi.Daha kitabın ilk sayfalarında olayların ortasında buluyorsunuz kendinizi nerden geldik ne oluyor bunlar kim bile diyemedim.İlk 100 sayfa bana çok karışık geldi bu yüzden.Kitabın ortalarına doğruda müthiş sıkıldım diyebilirim ama hep kitap bloglarında okuduğum yorumlara göre ''Müthiş bi sonu va çok heyecanlı bitti işte başlarda sıkılsanız da mutlaka sonuna kadar okuyun." fakan deniyordu fakat sonunda ben yine o heyecanı maalesef duyamadım ve maalese kitaba hiç bi şekilde konstantre olamadım,ısınamadım.
Yaklaşık 2 haftadır bu kitabı okuyup bitirmeye çabalıyorum,İzmir'den dönmeden bitirdim ve İzmir'de bıraktım kitabımı.Daha önce kitap bloglarında çok görüp,duyduğum bi kitaptı fakat oldukça hevesle alıp başlamama rağmen okul başlamasından mıdır yoksa cidden kitapta mı bi sorun var bilemedim ama resmen hayal kırıklığına uğradım diyebilirim.
Tamam yiğidi öldür ama hakkını yeme derler ya kabul ediyorum ki konusu bana çok orijinal gelmişti.Zihin okuma kabileyetine göre çocukları renklere ayırıp kamplara sokma falan bana başta çok ilgi çekici gelmişti fakat çeviri mi böyle yoksa yazarın ilk kitabı olduğu için mi bilemiyorum ama konu işlenişi ve üslup bana çok karmaşık geldi.Daha kitabın ilk sayfalarında olayların ortasında buluyorsunuz kendinizi nerden geldik ne oluyor bunlar kim bile diyemedim.İlk 100 sayfa bana çok karışık geldi bu yüzden.Kitabın ortalarına doğruda müthiş sıkıldım diyebilirim ama hep kitap bloglarında okuduğum yorumlara göre ''Müthiş bi sonu va çok heyecanlı bitti işte başlarda sıkılsanız da mutlaka sonuna kadar okuyun." fakan deniyordu fakat sonunda ben yine o heyecanı maalesef duyamadım ve maalese kitaba hiç bi şekilde konstantre olamadım,ısınamadım.
9 Ekim 2015 Cuma
Maydanoz Time : Müzik - MAGIC! Rude
Huuhu herkese İzmir'den merhaba canlar !
2 haftadan dayanamadım hemen damladım eve :D Yok yok orda da keyfim yerinde ama oldukça soğuk Balıkesir İzmir'e göre o yüzden kışlıklarımı falan almaya geldim ama 29 Ekim tatil olduğu için yine gelicem :D
Bu hafta ki geleneksel müzik gününde aslında eski bi şarkı olan ama sonradan yeniden hitlerde olan bi şarkı Rude şarkısı ve klibi var herkese iyi seyirler :)
2 haftadan dayanamadım hemen damladım eve :D Yok yok orda da keyfim yerinde ama oldukça soğuk Balıkesir İzmir'e göre o yüzden kışlıklarımı falan almaya geldim ama 29 Ekim tatil olduğu için yine gelicem :D
Bu hafta ki geleneksel müzik gününde aslında eski bi şarkı olan ama sonradan yeniden hitlerde olan bi şarkı Rude şarkısı ve klibi var herkese iyi seyirler :)
6 Ekim 2015 Salı
Maydanoz Time : Film - San Andreas
Herkese merhabalar efenim !
Dün postta söylemeyi unuttum ama nihayet internet problemimi halettim o yüzden her gün olmasa da eskisi gibi sık sık post yapamaya gayret edicem diyebilirim.
Bugün ki film postunda başrolünde Dwayne Johnson'un olduğu bi macera-romantik tarzda bi San Andreas filmi var.Amerika'da 9.6 şiddetindeki depremi çoğunuz biliyorsunuzdur işte o olaydan etkilenerek çekilmiş bi film diyebilirim.
Öyle aman aman çok orijinal senaryolu bi film değil maalesef.Tipik kıyamet filmlerinden tek farkı kıyamet yerine sadece Amerika'ı kapsayan bi depremin olması.Yine eşinden boşanmış,çocuklu bi süper baba modelimiz var elbette ve yine ailesi için bütün zorlukları göze alıyor herkes pıtır pıtır ölürken bi onlar sağ kalıyor bile diyebilirim yani.
Dün postta söylemeyi unuttum ama nihayet internet problemimi halettim o yüzden her gün olmasa da eskisi gibi sık sık post yapamaya gayret edicem diyebilirim.
Bugün ki film postunda başrolünde Dwayne Johnson'un olduğu bi macera-romantik tarzda bi San Andreas filmi var.Amerika'da 9.6 şiddetindeki depremi çoğunuz biliyorsunuzdur işte o olaydan etkilenerek çekilmiş bi film diyebilirim.
Öyle aman aman çok orijinal senaryolu bi film değil maalesef.Tipik kıyamet filmlerinden tek farkı kıyamet yerine sadece Amerika'ı kapsayan bi depremin olması.Yine eşinden boşanmış,çocuklu bi süper baba modelimiz var elbette ve yine ailesi için bütün zorlukları göze alıyor herkes pıtır pıtır ölürken bi onlar sağ kalıyor bile diyebilirim yani.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...